iflâse çasuş cararı ( incide) aç olduğu ve bunlardan 2.000.000 kişinin açlıktan öldüğü bildirili - yordu. Japonlar dünyanın hakiki ve en işe yarar politikasını — öğrendiler. Zirhlılarını Sarı Çin limanlarına yanaştırdıkları zaman ne kadar as- ker çıkardılarsa, okadar çuval da pirinç çıkardılar. Çini fethetmek için bu pirinçler çok işe yaradı. O kadar ki beher pirinç tanesi bir kurşundan daha fazla iş gördü de- nilebilir. Japon empreyalistlerinin bir ayüç pirinçini yiyen Çinliler onların kölesi oldular. Halbuki bu hakikati ne Amerikalılar, ne de İngilizler anlıyabilmişlerdi. Onlar Çini zapt ve teshir et - mek için misyoner papaslarından ibaret bir ordunun kâfi geleceğini zannetmişlerdi. Aç insanın kafa - sına bir şey girmiyeceğini düşün - memişlerdi. Amerikalı iktisat kafaları fi - atları düşürmemek hırsiyle mil - yonlarca ton buğday — ve pirinci dağlar gibi tutuşturup yakarlar - ken Japon evlerinde babalar karı ve çocuklarma: — Ekmeklerinizi yarım yiyin.. Pilâvınızın üçte ikisini ayırın. di - yorlardı. Bu yarım ekmekler ve pirinç - ler Çine gönderildi. Bunun için değil midir ki Ja - ponlar bir atmaca gibi Çinin başı olan Şanghaya bundan — üç sene evvel hücum ettikleri zaman Çin - liler kendilerine mukabele etme - diler. Bu esnada Amerikalılar ve Ingilizler Çinlilere: — Gelin, bizden olun, size si - lâh ve cephane verelim. Mukad - des Çin ülkelerini bu zalim Ja - sonlara karşı el birliği ile müda - aa edelim. Allahın en uğursuz adalarına lâyik olan bu doymak bilmez emperyalistleri Çinden a - talım! Bu suretle Çinde yerleş - -elerine mani olalım! diyorlardı. at Çinliler mideleri boş ol - İa$u balde kendilerine — ekmek yörine tüfek, pirinç yerine kur - !nmen bu adamlara yaklaş - madılar. Öte yanda hiç bir mu - kaddes gaye (!) vadetmiyen, yal - nız gelenlere birer avuç — pirinç veren Japonlara yaklaştılar. Ve Japonya Çinde muvaffak oldu. Büyük bir müstemlekesi sayılan koca Mançuko hükümeti - ni kurdu. Pek yakın bir istikbal - de Çinin diğer ülkelerini de bu - na ilâve etmemesi için hiç bir se - bep yoktur. Diğer taraftan Japonların bu muvaffakiyeti gerek Amerikalı - ları, gerek İngiltereyi, gerek Rus- yayı büyük bir endişeye düşürdü. Amerikalıların — hakkı vardı. Çünkü şimdiye kadar — bu yarım milyarlık ülkede Amerikan mar - ka bez, sarı dudak boyası, uzun saçları taramak için kauçuk ta - rak ve bilhassa petrol satmak su - retiyle milyarlar kazanmıştı. A - merikanın binlerce fabrikasında imal edilip te modası geçtiğinden dolayı satılmıyan çürük, — rengi kaçmış ve battal şeylerin en bü - yük pazarı Çindi. Bunun netice - si olarak tek gözlüklü ve silindir şapkalı Amerikalı ihtiyar milyo - nerler Parisli genç — metreslerine yüz bin dolarlık otomobil, iki yüz bin franklık mücevherat alamıya - caktı. Bundan büyük felâket o - İur mu? İngilizlerin de hakkı vardı. A - merikalıların Çinde petrol satma - den siyaset larma mukabil onlar da Çinde ha- lis Mancester çeliğinden tabanca ve tüfek, bir vuruşta bir adamın karnını boydan boya yaracak ka - biliyette hançerler, London marka kumaşlar satıyorlardı. Amerikada içki memnu iken bir çok Amerika şehirlerinde Çin- den verilen siparişler üzerine 90 | derece zehir gibi ispirtolu içkiler yapılırken çifte putlu İngiliz bay- raklarını taşıyan vapurlar da bir çekişte bir insanı 18 saat uyutan afyon sandıklarını Çin limanları- | pa taşıyorlardı. Amerikan ve İngiliz bankala - rinın Şanghay şubeleri çok büyük ve çok kalın duvarlı — binalardır. Buraya girip çıkanlar kapıda dik bakışlı ve silâhlı nöbetçilerin ö - nünden geçerler. Kasanın üstün - de soldan sağa gâvurca ve yuka - rulan aşağıya çince yaldızlı harf - lerle şu ibare yazılıdır: “Tahsilât gümüş ve altın bara ile, tediyat kâğıt para iledir.,, Buraya gelen uzun saçlı ve seyrek sakallı Çin tüccarları ki - şeye altın ve gümüş verirler. Bu madeni paralar hıçkırarak kasa - ya dökülürken kendilerine rengâ - renk, eskimiş, resimli ve istikbali mevhum kâğıt paralar verilir.. Rusların da hakkı var. Çünkü Japonların, Çinlilerin ellerinden afyon çubuklarını alarak yerine tüfek vereceğini ve onları Çin seddine doğru süreceğinden emin- dir. Japonya daha bu işi bir müddet tehir ediyor. Döğüş işinde Ameri - Ka ve İngilizlerin Ruslardan da - ha çekingen olduğunu bildiği i - çin evvelâ kozunu bu iki iktisat rakibiyle paylaşmak istiyor. Sa - tamadıkları buğdaylarını yakan ve sztamadıkları cephanelerle A » vusturalya civarında manevra ya « ps- bu adamlarla Çinin alâkası - nı tamamen kesmek istiyor. Aç kaimadıkları için hiç bir zaman aç * milleti idare edebilmek kabi - liyetini gösteremiyen bu aç insan - larla çarpışmak Japan emperya - Histlerine daha kolay ve daha lü - zumlu göründü. Ve katiyen vakit kaybetmeden ilk adımı atlı. Londrada toplanacak olan de- niz konferansının ihzari konuşma- larından şimdiye kadar 5 — 5 —3 nisbetinde olan İngiltere — Ame- rika — Japonya bahri kuvvetle - rinde tam ve bilâitiraz bir müsa - vat istedi. Ve gene vakit kaybetmeden i - kinci daha büyük adımını attı: Çin limanları bundan sonra A - merika ve İngiliz harp gemileri için açık kapı — selbest liman — olmıyacaklar. Yani şimdiye ka - dar olduğu gibi İngiliz ve Ame - r'kan harp gemileri bu limanlara istedikleri vakil ve istedikleri şe - kilde giremiyecekler. Japon emperyalist kafaları boş durmuyordu. Bir taraftan bu tek- lifleri ileri sürerlerken diğer ta - raftan bir Amerikan kumpanyası tarafından eski kumandanlara ve- rilen bir kaç bin dolar rüşvet sa - yesinde zaptedilen fakat menfa - atleri icabı olarak işletilmiyen ve bir kaç milyar dolar kıymetinde - ki Mançuko petrollerini zaptetti. Memurlarını şarkt Çin demiryol - larındaki Rus mühendislerine ve memurlarına yaptığı gibi kapı dr- şarı etti. Ve resmen — Mançuko Petrol kumpanyasını kurdu. Bu onlar da pek yakın bir istikbalde | kumpanyanın tekmil aksiyonları- rın Japonların elinde — olduğunu yazmağa hacet yoktur. Bu üçüncü hâdişe Amerikada dehşetli bir velvele kopardı. Mat- buatın da hadimi olan ve senede bunlara yüz binlerce dolar teberrü eden petrol kralı Con Rokfellerin lâtfuna ve in'amına maruz kalmak bahtiyarlığına uğrıyan gazeteler bu meselede her nedense pek faz- la hassasiyet gösterdiler. Bu kum- panya Amerikanın daha doğrusu Con Rokfellerin en esaslı pazarla- rından biri olan uzakşark pazarını kendisine ebediyen kapıyordu. Şaka değil, Amerikanın, daha doğrusu milyarder Mister Con Rokfellerin menfaatine set çeki - yor. Karısını ipek çeyizliklerini, de- desinden kalan ve mukaddes mu- munu yaktığı gümüş — şamdanımı vererek karanlık sarı gecelerinde gözlerine bir damla nur almak i - çin petrol satın alan yarım milyar insanın paraları artık Amerikanın daha doğrusu Mister Con Rokfel- lerin kasasına akmıyacaktı. Müt- hiş şey... ,Derhal mukabil taarruza geçil- di. Amerika en büyük düşmanı olan Ruslara elini uzattı. Deniz koöngrelerinde müsavatı şiddetle reddetti. Çine yeniden — iki bin misyoner gönderdi ve bahriye na- zırı meclise 35 bin tondan yukarı olmak üzere yarım düzine dritnot inşasınım zarurt olduğunu söyli - yerek bir proje tevdi etti. Daha doğrusu Con Rokfeller Japonya - ya karşı petrolle müteharrik mu - azzam deniz kuvvetlerini çoğalt - mayı münasip gördü. Diğer taraftan Sovyet Rusya mütemadiyen şimal denizinde ku- tupların altından şarktan garba geçecek bir geçit arıyor. Fırlak gözlü Japon casusları şifreli tel - grafları Tokyoya yağmur gibi yağ- dırdılar: — Ruslar Viladivestok müstem- leke limanma kara yoliyle ve tren- le parça parça sevkedilmek üzere 55 tane tahtelbahir getirmişler - ğ dir. Japonya acaba bu müşterek hü- cumlara karşı koyabilecek mi? İh- timal verilmez. Ve Japonya çok yakm bir istikbalde Amerika ve Ruslarla kaybedeceği bir harbi ya- pacaktır. Daha doğrusu — Japon emperyalizmi Amerikan ve İngiliz emperyalizmiyle muhakkak suret- te çarpışacak ve bu — çarpışmada mağlüp olacaktır. Rus ameleleri de eski bir inti - kam ve müstakbel bir — tehditten | kurtulmak için Amerika ve İngiliz emperyalizmalariyle ayni derece - de omuz omuza çarpışacaktır. Bu mukadderdir. Sosyalist Rus ame- lesi için ne garip cilve? Japonlar da islibakli anlıyorlar ve buna mani olmak, — kendisine kendisi için ölecek adam bulmak için Çini uyandırmağa çalışıyor - lar. Fakat asırlarca — afyon yuta yulta uyuşmuş olan bu bedbaht ırk tahminin fevkinde ağır bir uyku - dadır. Amerikalı misyonerlerin kurdukları kiliselerin çanları ken- dilerini uyandıramadığı gibi Ja- ponların tekme, yumruk ve tokat- ları da uyandıramıyor, O balde ne olacak? Japonlar bunlardan daha evvel vazgeçecek- ler mi? Hiç bir vakit.. Dünyanım en iradeli bir milleti olan Japon - lar karar verdikleri şeyi — sonuna lar karar verdikleri şeyi — sonuna Hikâyesi — Ah benim saf kızım... Şimdi söylediklerimin manasını anlıya - bildin mi: Kocanı kendine bağla - mak için mutlaka kıskandırmalı - sın... Erkek şuna kail olmalı: “Bu kadın, cıva gibidir.. Benim elim - den kaçabilir...,, İşte o zaman sa - na bağlanır, kızım... Yaksa halin yamandır. Nasıl aldatıldığını, na- sıl terkedilip, nasıl atıldığını gö- rüyorsun... Bunun sebebi, hep, kocana em- niyet telkin etmendir... — Anlıyor musun? — Onu kıskandıracaksın.. Hattâ hiyanet ettiğine kanaat ge- tirteceksin... Ö zaman zafer senin- dir... Yoksa, işte gördün... Gözle- rinle gördün, — kulağınla işittin... Kocan mavi gözlü kadının peşin- iören Daha evvel bir yeşil gözlünün arkasında dolaşıyordu. Daha son- ra bir siyah gözlünün dolaşacak - tır... Sende bu yumuşak - başlılık varken, başka netice tasavvur edi- lemez. Bu mukadderdir. Olon ol- muştur, olacaktır. Eğer onu sevi - yorsan, eğer tekrar eline geçirmek istiyorsan söylediğimi yap... e T he0 e VN ü iey & Bir sol el, bir beyaz kâğıdın ü- zerinde dolaşıyor. Pek acemi bir hatla şu yazıları yazıyor: “Beyefendi! *“Siz, Rükiyeyi saf, pâk, adetâ melek gibi lekesiz bir mahlük sa- nırsınız, değil mi? Aldanıyorsu- nuz... Hem de nasıl aldanmak... Rükiye sizi aldatıyor... Eğer inan- mazsanız, pazar günü, mulat ge- zintinizi yapmıyarak, evc uygun- suz bir saatte gelin.. Rükiyenin âşıkı, sıçan deliği bir paraya di- yecek, kaçacaktır.. Fakat, kur - naz davranın, kaçırtmayın... Eğer yatak odasında onları kıstırabilir- seniz, işte © zaman, bütün hakika- ti, fecaatiyle öğreneceksiniz...,, DA M K e , Perdesi bozulmuş çatal çata! bir ses haykırıyor: — Rükiye... Rükiye... Aç... Yok- sa, kapıyı kıracağım... — Vallahi, İşte o zaman | kadar yaparlar. Amerika aleyhi- ne nümayış yapmak iç'n Tokyo- nun Amerikan sefareti — önünde kendi kendilerini öldüren bu a - damlar Allah tanıdıkları impara - tor Mikadonun büyük arzusu için ölmekten tereddüt etmiyecekler ve öleceklerdir. Harp., Harp.. Bu muhakkaktır. Cephelerin, sarı insanların kırmızı kanlariyle dolacağı günler yaklaş- mıştır, Ve bu mukadderdir. Harp nedir? Bunu bugün iyice bilmiyen gençliğe anlatmak - için gene rakamlara müracaat ediya- rum; | Bundan tam yirmi sene evvel patlak veren ve üç buçuk sene sü- ren umumi harbin fecaat plânçosu şudur: 10.000.000 genç, ateşli, kudret- li insan ölmüş, — 10.000.000 ocak sönmüş, 10.000.000 aile perişan olmuştur. 19.000.000 jinsan — yaralanmış, bunlardan 7.000.000 kişi kör, to - pal, çolak, sağır kalmış, 7.000.000 aile ebediyen saadetini kaybetmiş ve 7.000,000 insan dünyanın muazazım ıstıraplarını çeke çeke ölümlerini dört gözle beklemekte- dirler. g 18.000,000 kadın kotasız kal - mıştır. Milyonlarca ihtiyar baki - reler dünyanın en feci — acılarımı duya duya yaşamaktadırlar. Al - Bir erkeğin zihniyeti senin de | GVENAELKACARALE MA CA ARCUR KA KA AAA NA KT ŞENEK BNN NUK KRN YA RESE K EK ea Si . haddini bildiririm... Şimdi ise bE ki kurtulursun... Aç, aç.. Tekmeler iniyordu-.. İçerden tes çıkmıyordu. Çitif, gelmiyordu. Yalnız, bir ıl—k"l bir telâş alâmeti hiıınlunıl!“';. Dolap kapıları kapanıyo': * | | yordu. Erkek, dayanamadı. Bir tekme... Bir tekme Kapının kanadını kırdı. Bir yıldırım gibi içeri girdi: Rükiyeyi yatakta, yabant! erkeğin koynunda bulacağıl! ’, , nıyordu. Fakat, hiç te umw karşılaşmadı. Rükiye, her "j' ki masum kıyafette oturuyo'&” | || belki de gülümsiyordu. O W sakindi. a dahas Kocası, bütün dolaplara © — Nerede?.. ğ — Kim nerede?... Aldığın # tupta bahsedilen mi? “— Evet... Fakat sen onu den biliyorsun? — Niçin bilmiyeyim?... O © tubu ben yazdım... — Kocacığ!” Kocacığım... Demek bana K€ lâkayt değilmişsin... Benim bi netim seni bu derece sinirl bilirmiş... Artık her şeyi unul Her şeyi... Erkek karısına sarılmışken dan ayrılıp yüzüne baktı: — Sen bu işi mahsus yaptın ? — Kocan gene eve gelmif öyle mi?... Abh, aptal kadrı zıb ah... Ben sana demedim 1 Onu kıskandırman lâzımdı... B buki, sen, son kozunu da oy tan sonra, dizginleri onun tamamiyle verdin.. Bundan bö” felâh yoktur... Ne yapsan nafi! tını anlamaktan çok - uzal $ çok... lahın insanlara verdiği en bi | zevki koca ve çocuk zevkini " madan ölmeğe mahküm olr lardır. Yani Türkiye bütçesinin taki on milyar misli.. ğ Eğer umumi harpte ölen ŞÇ lar bir resmi geçit yapsal ; bit yürüyüşle bu * gec'şle n€ (p dar zaman sürerdi.. Biliyor nuz? Tam S1 gün ve 81 gece- İşte harp buna derler. yüzünden yirmi sene evv& — £ pada oynanan trajedinin P" çe oynanmak üzeredir. Meşvfi (p jisörler ve süflörler, biy' törlere ölüm rollerini Murat İhsan YA Ve Kadın ve erkek ter aa Bütün şıklar hep “:'fv yinirler. — Her &ı geef arzuya uygun ollıiıolılıı İ P orada yaptırabilirsiniz: İstanbul Yenipostati” v acedi şısında Foto Nur | fet hanında. t H