“a>İE ikincl teşrin 1534 görtüşüm çocuklar ! ir sizin öz malınızdır! — Hak, hah, hah, hah,. — Bik, hih, hih, hih.., n önünde bir — gülüşme umı çıkarıp dişarı baktını. nmüzde, yokuşun — kenar- , #büÜnünü bir orsa vardır, Ü- ©0 Yahut dükkün yapılamıya- Ü Ber küçük bir müselles teşkil e- | , hııı..ıııuıı. belediyecilik daha iler- » Buraya albette çiçek ekecekler- z Zira, mahallenin ihtimal bir kaç "nl*."rıı' bu arsaya buker.. Viis- Çiçekler, müstakbel kutlu — ve hemşehrilerin yüzlerine güle- İfittim, Bas Tam önü Wihe lu Sektir. ş_lüik © avuç içi kadar daprağın d'“.*—ıüku Yabani ollar bitmiştir... Ona BK ç - Zira, yeşillik, yabani bile Beğene veşilliktir... B> 'üket o ne?.... Küfeli iki adam, ! taraftan kahkakalar, kehkeheler h—h" diğer taraftan da, bu arsacı- ""'l:': boşaltıyor... Yalnız maloz esiz bir kaç gün sonra ko- kacak, kedileri, köpekleri, — kurtları, t davel edecek olan uzul cisim- ler de ttıyorlar: Kemikler, yemek ar- 'farı, patates kabukları... Artık he zamtn pencereml açsam, deniz kökusiyle birlikte — bu n taaftunu da girecek., L 'f"llhrmdr istiyorum.., Fakut, öz- T Manzara ile karşılaştyorum ki, ondaki hayret tekallüslerinden, » Ytrtlağımdan çıkmıyor... Üselles arsanın biraz daha öte - * bir sel vardır. Oraya, gençler, * d_'!" çıkarlar.. Manzaralı bir yer 'Üü için, denizin ve gök yüzünün #yunlarına bakar, dururlar... a #kal bu sefer, denirden yana bak- Morlar da, bu iki serserinin Küfe- y Pislik başaltma ameliyesini - vey- hepai, Tar?... Sekiz, on delikanlırın Nİ de göz aşnalığiyle tanıyorum. Süllenin gençleridir. ru,îudm ihtiyarlar, kendi civarla- elk, bütün — manevi çirkinlikleriyle larg * olurlardı. Her şeye karışır- >. Pakat bu gençler, bu maddi ı.uu d gençler, [.,,' ©re karşı tamamiyle lâkayttır. '.,oüöü'b. durmuş, dalmış bakıyor- *« Sanki kendilerine taallüku yok Tuş Gibi.n Artık, kendimi tutamıyorum... Aşa- tniyorum... Küfeli mütecmizlere lemediğim lâf Birakmıyorum... Derhal, gençlerde de bir hareket o- 'or... Hattâ benden daha cezri dar- Nı.u;'ırlıır.,. Serserilerin saçtıkları Wf lekrar küfelerine — doldurtup | wW F, ortalığı temizlemeğe — mecbur | lar... ,,_hı—ı.'ı-ı.ı.ı.ım-_ bir kibritle parlayan _' Bİbi, alerlerirermişttr... '“:"ıılm böyle müsbet işlerle meşgul için, anlaşılıyor ki, - belediye: ş firkanın propagandası — kâfidir.. n V£ Yocuklar!,, demek, bütün - bir ı.,,' :-ll, pek çok münasebetsizlik- * "maması icin manevi bir hekçi | ’q. h“wukir.. Onlara mut- | Fuhu Dermelidir... Müb (va-na) .:dele komisyonu Tün l-ı:h Mübadele komisyo - Üği pi SİSİ caddesinde işgal et - "i,.. , komisyonun lâğvı dola- Müttar, itibaren — boşaltıl - )ı:l.:;.kimlelu buranın bir. otel| H. inı düşünmektedirler. —o— Tpaşa Hisesinde '—._’:'_r»ıı Msültride Kçık b - “k.,.h."h ve Fransızca hoca - h.'ılqi' Yeni hocalar tayin edil - .I:*' hocaralından bi endifer şirketi idare Möcyö — Aden dün telmiştir. Şirket direk | Mezat şehrimizde bu- | gelmiştir.. Hemen akşam üzeri | daha itimatnamesini vermediği ci- | nin Türkiyeyi ziyaretleriyle bir ke- | re daha samimi surette tezahür et- | miştir.,, Seyyahlar Gelecek mevsimde | çoğalacakmış Ayın on dokuzunda, dünyanın! en büyük vapurlarından Britanik Transatlantiğinin şehrimize gele -| ceği haberinin asılsız olduğu an - laşılmıştır. | Önümüzdeki iki ay için, hiç bir seyyah vapuru gelmiyecektir. Manmafih, gelecek mevsimde| cak seyyah geleceği alâkalı muhit-| lerde söylenmektedir. | Bu sene, Varna yoliyle de kül- Kiytli miktarda seyyah getirilmesi düşünülüyor. Varnaya en çok A- vusturya, — Çekoslovakya, Lehis- tan ve Romanyadan seyyah geldiği cihetle, Varnadan onları İstanbu- la da getirebilmek için, daha çim-i diden şehrimizdeki Türk acente -| leri bu memleketlerin merkezle -| rinde reklâm yapmağa başlamış -' kardır. Seyyahları İstanbulda gezdir -| me fiyatları da hayli ucuzlamış -; tir, Diğer cihetten, liman vüsu - munun azaltılması teşebbüsü ta -| hakkuk ettiği takdirde şimdi tah- min cdilenden iki misli fazla sey- yah geleceğine muhakkak gözüyle bakılıyor. ö en ği le ei Talebesi çok olan mektepler Bazı orta mektep ve İiselerde sınıf mevcutları yüz — kişiyi bul - maktadır. Maarif Vekâleti yeni -| den tedbirler almaktadır. Bir çok mekteplerde şubeler — açılacaktır. —D İçtimat ilimler Hukuk fakültesinin müfredat proğramında değişmeler yapılmış- tır, “İçtimi İlimler,, dersi ayda dört defa okunulacaktır. a Muallimlere tamim Maarif Vekâleti — mekteplere yolladığı bir tamimde mektep ho- ealarının, talebenin içtimaf vazi - yetleriyle de alâkadar olmalarını bildirmiştir. eli Mektep müdürleri Müfettişler mekteplere gelme - dikleri zamanlarda mektep mü - dürleri hocaların derslerinde bu - lunacaklar ve gördüklerini rapor la vekâlete bildireceklerdir. Sertiğüminin Yeni İsveç elçisi Varşova elçiliğine nakledilen Boeman'ın yerine yeni İsveç elçi- si Mösyö Vinter — dün şehrimize Ankaraya hareket eden M. Vinter hetle beyanatta bulunmak isteme-, miş, yalmız demiştir ki: z Türkiye ve İsveç asırlar - danberi devam etmekte olan bir' dostlukla biribirlerine bağlıdır - lar. Bu dostluk İsveç veliahti Hz.- Yeni İsveç sefiri, İsveçin Paris, elçiliği müsteşarı idi. Bundan| başka Londra ve Östo'da muhtelif hariciye vazifelerinde İsveç hari-| ciye nezareti şube müdürlüğün - de bulunmuştur. | lerinin ruhunun istirahatı için pat- Doland “ Ağabey, yağlâ | para gönder ] Bakkal Ahmet Ef. nasıl dolandırılı- yormuş? Usküdar müddeiumumiliği dün Nail oğlu İsmail Hakkı Efendi is- minde bir genci yakalayarak İs- tanbul müddeiumumiüliğine sevk- etmiştir. Yirmi beş yaşlarında kadar ©-| lan bu genç, dolandırıcılık yap - maktan suçludur. Kendisi Uıki'ı-l darda Paşalimanında tütün inhi -; şarının istifçiliğinde — çalışmakta- | dır. İsmail Hakkı Efendinin Ab-| bas isminde bir arkadaşı ve Abbas Efendinin de bakkallık yapan Ah- met isminde bir ağabeyisi vardır.| İddiaya göre maznun İsmail Hak - kı Efend vakıt buldukça ve dara | göldikçe gizli gizli bakkal Ahmet Efondiyi kardeşi Abbas! Efendi J nin ağzından mektup yazarak do- | landırmaktadır. Dün, İsmail Hakkı Efendi gene bir mek'up yazmış ve bu mektu - bunda bilhassa şöyle demiştir: “ Ağabey, evde ne yağ var ve, ne de para.. Çok rica ederim ağa - beyciğim mektubumu getiren « fendiye üç okka yağ ile beş Hira ga para veriniz.,, Mektubu getiren İsmail Hakkı Efendidir. Bakkal Ahmet Efendi mektubu alıp okumuş ve fakat kar-| deşinden gelen — mektubun ayni şahıs tarafından getirildiğini fark- ederek İsmail Hakkı Efendiye bi - raz sonra gelmesini söyleyip sav - mış ve dğer taraftan da kardeşi Abbas Efendiyi dükkânma çağı - rarak meseleyi sormuştur. | purda, birEpnbire fenalık gelmiş, Zavallı Abbas — Efendi hiç bir şeyden malümatı — olmadığından| bittabi (hayır) deyince iş anla - şılmış ve derhal zabıtaya müraca - at edilmiştir. Vak'ayı haber alan zabıta me- murları İsmail Hakkı — Efendiyi cürmü meşhut halinde yakalaya -| rak müddelumumiliğe teslim et - mişlerdir. , İsmail Hakkı Efendi istintak hâkimliğince tevkif edile- rek tevkifhaneye sevkedilmiştir . ğ la aai Milleveffa Kral Aleksandr için üâyin | Yugoslavyanın — Ankara elçisi dün Perapalas otelinde, ,ehrimiıf deki konsoloshane erkânma, hu - susi bir öğle yemeği vermiştir. Yugoslav gazete muhabirlerin- den bazıları ve iki de ortodoks ra- hibi de davetliler arasında bulunu- yordu. Bugün Fener patrikhanesinde müteveffa kral Aleksandr Hazret- rik Efendinin riyasetinde bir ru - hani âyin yapılacaktır. Hai bıış eakibi Buradaki İngiliz dini âyinimni | idare etmek üzere Cebelitarıktan | gelen İngiliz baş rahibi dün eks - presle Ankaraya gitmiştir. Orayı gezip gördükten — sonra tekrar buraya gelecektir . “ Şehrimizde bulunan İngiliz el çisinin ay sonunda Ankaraya dö- neceği zannediliyor. Aşka gelip taban- | cayı çekmiş Zabıta halkın sükünetini bo -| zanlarla kadınlara sarkıntılık e - denleri sıkı bir surette takip et - mektedir. Kasımpaşada iskele — civarında Ahmedin kahvesinde yatıp kalkan Mustafa dün gece kafayı tütsüle -| dikten sonra deniz kenarıma çık-| mış, bir müddet dolaşmıştır. Muı—l tafa bir aralık semanm yıldızlı ol- masından aşka gelmiş — olacak ki tabancasını çekmiş, — yıldızlara doğru boş el ateş etmiştir. Geç vakit beş el silâh atılması civardaki kahvelerde oturanları ve halkı korkutmuşlur. Mustafa tabancasını beline sok- muş, bir şey olmamış gibi dolaşır- ken, silâh seslerine yetişen polis memurları tarfından yakalanmış- tr. Bundan başka Tatyos isminde adam da Buyoğlunda bir kaç yer- de kafasını epeyce dumanladık - tan sonra Yenişehirdeki evine dön mek üzere yola çikmışlır. “Tatyos Tiyatro sokauğından ge- çerken biraz daha rakı içmek is - temiş, Koço Efendinin müskirat deposunun kapısını çalmıştır. De- po kapalıdır. İçeriden cevap ala- mıyan Tatyos ,deponun kepenk - lerini tekmelemiye buşlamış; gü- rültüye gelen polisler tarafından yakalanmıştır. Bir kadınla bir çocuğa lâf atan iki kişi de dün yakalanmıştır. Kalp sektesinden Dün akşam — saât ön dokurda köprüden kalkan Kalamış vapu - riyle Kadıköyüne geçen yolcular- dan 58 yaşında Leman Hanrm va- olduğu yerde ölmüştür. Yaprlan muayenede kalp durmasından öl- düğü anlaşılmıştır. İktısat Vekili İktısat Vekili Celâl Bayar Bey dün Ankaraya gitmiştir. —0 Dolandırılan Fahri- ye Hanım değil, Ali Beymiş Küçükpazarda kabile Fahriye Hanımı dolandırdığı iddia edilen inşaat kalfası Ai Bey, dün şun - ları söylemiştir: “— Bilâkis bu işte ben zarara uğradım. Fahriye Hanımla uzun muamelelerden sonra bir ev yap - mak üzere mutabık kaldık. 1600 liraya ev yapacaktım. — 200 liraya arsa aldım. Kendisi 1600 liranın taksitini iki defa beşer — yüz, bir defa dört yüz liradan ve son iki| yüz hirasını da ev bittikten sonra verecekti. — Şimdiye kadar yalntız 120 lira verdi. Sonra bana - gele - rek: “— İnşaat malzemesini ucuza alıyormuşsunuz. Bana yüz Hirasını eksilteceksiniz,, dedi. Kabal « - medim. Bunun üzerine işi bırak - mağı teklif ettim. Kabul etmedi . Hattâ altıncı noterden kendisine bir protesto çektim. Buna da cevap vermedi. — İnşaat tezkeremi elim - den kaptı. Evin muamelesini ben yaptırdığım için tapa — senetleri| bendedir. İş mahkemeye aksede - cek, tabil Bir çok — şahitlerimle hakkımı müdafaa edeceğim.., —— Hayri Celâl Beye cevap Bir hkaç gün evvel Fenerbahçe kupası maçındaki dedikoduya ait bir mektubu neşretmiştik. Dün Beşiktaş — kaptanı Hüsnü Beyden ayni mevzua temas eden ve Hayri Celâl Beyz cevap teşkil eden bir mektup aldık. Hüsnü Beyin bu mektubunu, ağır bulduğumuz bir iki cümlesimi değiştirerek sütunlarımıza geçiri - yoruz; Efendim, Fenerbahçeli Hayri Celâl Beyin gazetenize gönderdiği mektubu o- kudum. Mektubun nihayetlerinde şahsımı alâkadar eden noktalara cevap vermeyi bir vazife telâkki ettim. Hayri Celâl Bey bu mektubun - da diyor ki: “Mamntaka reisi Beşiktaş takı - kımı kaptanını çağırdı — ve bizim itirazımızı tekrar ederek — aynen (bu bir hayır işidir, Fenerbahçe de bir cemile olarak bu emri hayra iştirak etmiştir. — Sizin de onların istediklerini — yapmanız iyi olur.) dedi.,, Beşiktaş kaptanı derhal retcevabı verdi. — (İster oynasın- kar, ister aynamasınlar; bizim baş- ka hâkeme itimadımız yoktur.) dediğini söylüyorlar. Sonra da ilâ- ve ederek: “Burada benim söyle- diğim mıntaka - reisinin söyledi - klerinden başka bir şey — değildi. Bu mükâleme (HABER) e başka bir tarzda geçmiş. Memba Beşik - taş olduğu için hayret etmiyorum..,, buyuruyorlar.. Kapalı bırakılıp — geçilen bu mektupta hakiki kısımlarını anlat- mak ve dinletmek isterim: Maç - tan o nbeş dakika evvel arkadaş- larım beni Hamdi Emin Beyefen dinin görmek istediklerini söyledi- ler, gittim, locada — Hamdi Emin Bey, Hayri Celâl Bey, — Zeki Bey oturuyorlar. Hayri Celâl Bey Sup- hi Beyi istemediklerini söyledi. ben de cevaben bizim hiç bir şey söylemeğe hakkımız olmadığını, yalnız Suphi Beyin bir heyet târa. fından intihap edildiğini ve bura- da hâkemi değiştirmenin mânasız olduğunu söyledim. “Şayet Süphi Bey gelmezse kim — olursa olsün çünkü bu.maçı oynamak - bizlerin borcudur,, dedim. Hayri Celâl Bey “bu maçı biz Beşiktaşa bir Tütuf olsun diye öy- nıyoruz.,, dediler. Ben de cevaben: “Söylediğiniz söz çok ayıptır, eğer Beşiktaşa bir lâtufkârlıktır. diye oynayorsanız oynamayımmız efendiler,, dedim. Onun üzerine söylediği sözün pek münasebetsiz olduğunu idrak eden Hayri Celâl Bey — ben öyle demek istemedim, diyerek tevil yo- luna saptı, ben tekrar “Allah gös - termesin yarın Fenerbahçenin başından böyle bir hâdise geçer - se buna ilk koşan Beşiktaş takımı olacaktır,, diyerek ayrıldım. Bu mükâlemenin (HABER) e başka bir tarzda geçtiğini — iddin ederek Hayri Celâl Bey memba Beşiktaş olduğu için hayret etmi - yormuş. Fakat ben Hâyri Celâl Beyin teviline şahsım itibariyle hayret ediyorum. — Beşiktaş membar as- la kimsenin sözünü tevil suretiyle gazetelere aksettirecek kadar al- çalmamıştır. Aramızda geçen hâ - dise bundan başka bir şey değil - dir. Mintaka reisi Hamdi Emin Bey bu işe şahittir. Hüsnü