4 Ekim 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

4 Ekim 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hançerli (zaman |Kad Yavuz çok ihtiyatsız yatak çarşafı Diyerek genç kadının yanına sokuldu. Besia heyecanını gizliyerek: — İşte şu oda, dedi, serbestçe girebilirsiniz! Keramettin Beyin eli sağ ceke- tinin ceb'nde idi.. Bedia öne geç - ti.. Kapıyı açtı.. Yatak odasına girmişlerdi. Zabıta memuru odayı iyice tet- kik ve muayene ettikten sonra, ya tağın önünde durmuştu: — Dün gece bu yatakta kim yattı? — İkim'z beraber yattık.. Yani kocam ve ben. Kezamettin Bey yorganı çekti.. AÂçtı ve iç tarafını gözden geçirir- ken damla damıla kurumuş kan le- keleri gördü: — Bunlar ne? Bedia dikkatle baktı: — TuhaFf şey! Buda sorulur myp, memur Bey?! Her evde olan şey.. Tahtakurusu, pire lekeleri. Memur güldü: — Bu kadar temiz bir. odada tahtakurusu ve pire bulunur mu?! Bulunsa bile, sizin evin tahta ku- | Tuları ve pireleri fındık kadar, ce- viz kadar büyük mü olur? Yavuz, belliydi ki, kanlı elleri- ni yıkamadan yatağa girmişti. Bedia hiddetinden çatlıryordu. Kendi kendine: — Ah bu herif.. Her şeyde ne | Kadar ihtiyatsızca hareket eder!.. Diye mırıldanarak eğildi.. Kan lekelerini yakından gördü: — Herhalde tahta kurusu leke- sinden başka bir şey olamaz, bey- efendi! Benim yatağımda olan bi- | ten şeyleri benden başka kimse bi Jemez. Benim ise bir şeyden habe- vim yoktur. Memur: — Bu lekeler insan kanma benziyor, Bedia Hanırm! Ma - amafih tahlil neticesinde her şey anlaşılır. Diyerek cebinden çıkardığı küçük bir makas ile yatak çarşa- fının lekeli kısmmı kesti.. Cebi- ne yerleştirdi. Bedia, manalı bir tebessümle gülerek: — Beyhude zahmet ediyorsu « nuz, diye mırıldandı, mahcup ©- Tacaksınız. Çünkü adam vuran bir insan, elleri kanlı olarak ya- tağa girmez. Keramettin Bey kapıya doğru yürüdü: — Ben size Yavuz Beyin adam vurduğundan — bahsetmemiştim.. Bunu da sizden öğreniyorum. .....- davranmıştı, kan içindeydi Hakkınız var! Siz hakikaten mert | ve sözünde duran bir kadına ben- | ziyorsunuz!. Biraz evvel (Kocam benden habersiz bir şey yapmaz!) demiştiniz. Demek ki kocanızın Seyfi Beyi yaraladığından siz de haberdarsınız? Bunu niçin sak- liyorsunuz? Bedia ciddileşti: — Benim bir şeyden haberim yok, memur efendi!. Seyfi Beyin yaralandığı zaman, kocam çoktan uykuya yatmıştı. Bunu dün ge- ce ev sahibi Seniye Hanımefendi de ser komisere söylemişti. Şüp « he ve tevehhüm üzerine bir insa- nın hayat ve haysiyetiyle bu de - rece oynamanıza tahammül ede - mem doğrusu. Memur bıyık altından gülüm- | sedi: — Hem de öyle namuslu ve mühim bir şahsiyetle... Değil mi?!. — A,, Rica ederim, alaya baş- lamayınız! Bu mevzuun alaya ta- hammülü yoktur. — Anlıyorum: kendinize çok güveniyorsunuz. Müşahede ve kanâatinizi koca - mın aleyhinde tesbit etmeğe kal- kışırsanız, en büyük vicdansızlı - ğr irtikâp etmiş olursunuz! — Yalnız kocanız hakkında | değil, sizin hakkınızda da ayni kanaati taşıyorum! — Ne diyorsunuz, beyefendi? Benim aleyhimde de mi yazacak- sınız? — Şüphesiz... Siz de kocanı- za yataklık ediyorsnuz!. Kanun nazarında siz de onun kadar müc- rimsiniz!, — O halde beni neden tevkif etmiyorsunuz? — Henüz böyle bir emir alma- dım. Maamafih, polis müdürü beyin böyle bir emir vereceğini de zannetmiyorum. Malüm ya... Dayandığınız yer çok sağlamdır. — Elinizde beni tevkife yâr - dım edecek küçük bir vesikaya sahip olsaydınız, muhakkak ki be- ni tevkif edecektiniz! Bunu bakış- larınızdan anlıyorum, beyefendi! Fakat, inanmız ki, bu işte benim ne tesirim, ne de alâkam vardır. — Şu halde Seyfi Beyi koca - | nız yalnız başıma vurdu ve siz o- | na ne yataklık, ne de yardım etti- niz... Suçlu olan yalnız kocanız- dır, öyle mi? — Siz öyle söylüyorsünüz!... Ben bir şey demiyorum.. (Devamı var) Bugün matinelerden itibaren I p E K sineması muazzam filmlerine başlıyor. Gözünüzle Gördüğünüze İnanmıyacağınız Görünmeyen Adam Senenin ilk muazzam filmi - Fransızca sözlüdür. Pır;;k— Ilmı 1 Bilgisi nıhıl ve tereüme hakkı mahfuzdur Yazan: M. Gayur d A em OLTANIN İMALİ — Kamışın ha- zır olarak satın alımnması — daha iyidir. Bunun için tantnmış bir markaya mü - racat lâzımdır. Ancak eğer kamış ince olur ve yahut bir yeri çatlarsa zipkınlı tire ile sarmalıdır. Bunun için bir ma- kara siyah tire almır ve bir ucu bir ye- ve bağlanarak türe bir taraftan boşaltı- lır, diğer taraftan meşin içine konmuş | bir miktar zipkınla zipkınlanır. İyi bir balık avcıst olta ipini kendi- si yapmalıdır. Bunun için ipek veya makinede örülmüş at kılı alınır. —Olta ipi sağlam olmak için düğümsüz olma- hıdır. Suya girecek kısım avlanıları suyun derinliğinden daha kısa olmalıdır. Bağ- lantı yerleri balıkçı denizi ile bağlan - malıdır. OLTA İPİNİN KAYIŞA BAĞ- LANMA SURETİ — Kamışın uç kıt- mında birbirinden — on beş santimetre mesafede zipkınlı sicimden iki bağlantı yapılır. Bunlar olta ipinin raptedileceği hal- kaları tutmak içindir. Bunlar yapıldık- tan sonra olta ipinin olta — tarafındaki ucuna düğümle tutturulmuş bir halka yapılır. Bu halka ile bir düğüm vücuda getirilerek ipin ucu ikinci bağlantı sici- lilir. Sonra olta ipi kamışın bağlantı sicimine ka- dar sarılır. Orada da bir halka yapıla- rak kamışa takılır ve sıkıştırılır. YEM — Kullnılar yem - iki kısım - dır. Biri balığı saydeyliyecek noktaya davet için hazırlanan — ve suya atılan yemdir. Bunun için bir miktar — kil ve yağlı toprak alınır. Buna yağı alınmış kenevir, pişmiş buğday, arpa veya bak- viyera peyniri, kan, ct, inek gübresi, tavuk barsağı gibi, maddelerden — biri hııııı'ılılıl elma cesametinde — toplar yapıtır. Bu toplar deya — atılmen balık lar yem kokusunu alarak oltaya seğir- tir. Bazı balık avcıları, pişmiş buğday ile yapılmış — toplara — levanta, Hnis, badyan, menta gibi ruhlardan korlar. Bu koku da balıkları cezbeder. Yapı - lan topların terkibinde — mutlaka kıtık bulunmalıdır. Çünkü balıkların — kıtığa büyük bir iştihası vardır. Zıpkınm ucuna takılacak yem, suya atılmış olan topların terkibinden olma- kdır. Yem olarak çekiğre, sulucan, si - mek, un kurdu, koyun biti, kümes hay- vanı barsağı kullanılabilir. ——— Bugün ELHAMRA sinemasında 2 büyük Film birden: 1 — KADININ HAYATI. Oymyanı NORMA SCHEARER, 2 — ÇİN GECELERİ. Oynıyan: RAMON NOVARRO Fransızca sözlüdür. Dühuliye 28 kuruş. (3265) Bu akşam SARAY sinemasında JACK PAYNE ve meşbur orkestrası tarafından UNUTULMUŞ SENFONİ Güzel filminde, umumun alkışla- odi çalarak müecssir bir dram göz- İ leriniz önündü canlandırıyor. — , FOX JOURNAL ve MİCKEY MOUSE (3269) JENERAL JENİN ZEHİRLİ ÇAYI? İ € (3268) l la, pişmiş lıbıpr, katık, sulucan, Gra- | - | Jâmenin genç oğluna vermek için | | karşı tarafın fikrini yoklamış bu- | lunuyordu. rını kazanan caz, unutulmuş bir mo- | AKDENİZ KORSANI No. 15 ŞAHIN REİS ı Büyük macera, aşk ve harp romanı I Ya şeyh! Ben dolambaçlı sözlerden hoşlanmam, senin — Ya Şeyh! Ben dolambaçlı sözleri sevmem, Dalavereden de anlamam. Dosdoğru ve toptan bir şey söyliyeyim: — Ben senin kızm Habibeyi seviyorum. Şeyh oturduğu yerde doğrulur gibi oldu. Gözleri farkolunur dere cede büyüdü. — Sonra?.. — Artık denizlerde gezmek- ten usandım. Çoluk çocuk - sahibi | olmak istiyorum. Bunun için de padişahımızdan bir sancak beyliği istiyeceğim. Uluç Ali Paşanın de- lâletiyle bnu bana herhalde verir- ler. — Evet!.. — Cezayir güzeli Habibeyi, Al- lahın emri, Peygamberin. sözüyle babası Şeyh Ebüssaitten istiyo- rum, Bu sözler şeyhin üzerinde soğuk bir duş tesiri yapmıştı. Ona: — İsted'iğin her şeyi yaparıml.. Dediği zaman bumu hiç aklına | getirmemişti. Güzel bir yolda yürürken - bir- denbire fena bir çıkmaza girmiş gibiydi. Şimdi oradan nasıl çıkacaktı?.. Kızını Şahin Reise vermek?.. Büna ilk bakışta bile imkân gör- müyordu. — Hayatını denizlerde, kesmek, asmak, biçmekle geçiren bu adam bir ev sahibi olabilir miy di? Bundan başka Şeyh Ebüssait Türklere karşı çok dürüst görün- meklo beraber ilk fırsatta Ceza- yirde bir arap sultanlığı kurmak fikrindeydi. Hattâ yaşlandıkça saltanat hırst onun kelbinde | git- tikçe büyüyordu. Kendisinin vak- tiyle Mağrip de devlet kuran Mu- vahhitler in son hükümdarı Ebu Yakubun soyundan olduğunu et- rafa yaymıştı. Kızını da henüz Tu nusta sanki emirlik eden Beni | Hafs sülâles'nden Şeyh Ebu Se- ÜRerye —e —— Zaten o zamana kadar Habibe yi nice arap asılzadeleri, nice zen- gin ve kuvvetli şeyhler — istemişti de bunlara yanaşmamıştı. Bunun için de kızının istediği olmadığı- nı behane olarak ileri sürmüştü. Herkes bunu böyle bilmekle bera- ber hakikatte onu, kendi hirsları- nın doyurulması için bir vasıta o- latak elde bulundurmayı muva- fık görmüştü. Şimdi hey şeyin yola girmek ü- zere bulunduğu şu sırada, ortaya Bu akşam T u kızını. seviyorum! Şahin Reisin çıkmasına canı sıkıl- mıştı. Onu şurada adamlarma tut- turur ve zindana attırabilirdi. Bey lerbeyi Uluç Ali Paşa geldiği za- man da, zorbalık ettiğini, kızımı zorla almak istediğini ileri sürer, daha başka şeyler uydurur, kendi- ni haklı gösterebilirdi. Zaten Ali Paşa dönünciye ka- — dar onun Cezayir ve Tunus ile ci- var memleketlere kadar yayılan bir arap saltanatı kurmak ümidi de vardı. İşi gürültüsüz ve sızıltısız bitir- mek için her zamanki çareye baş vurdu. Yüzüne tatlılık verdi. Bir dost gibi şunları söyledi. — Ben, siz'n bu arzunuzu iyi karşılıyorum, Fakat biliyorsunuz ki bütün babaların tersine olarak ben damadımın seçilmesini tama- miyle kızımın kendi gönlüne br- rakmış bulunuyorum. Eğer o da sizi seviyorsa mesele yoktur. — © da beni seviyor ya şeyh!.. Ebüssait sararmamak için ken- dini zorladı: —— Fakat bunu nereden biliyor- sunuz7.. — Dün akşam kendisi söyledi?. — Demek böyle şeyler konuşa- cak kadar. —— Konuştuklarımın hepî: bu-; “dür zaten aramızda batl | geçmedi. Ona bir esir gibi değil, zevce gibi sahip olmak isterim. Şeyh Ebüssait, gizli maksatla- rını belli etmemek için bütün kuv- vetini harcıyor ve bunda tam bir tiyatro aktörü gibi muvaffak da oluyordu. — Kızımı hemen buraya getir- telim. Kendisine sorarım. Eğer dediğin'z gibi sizi seviyorsa ve bunu bana da söylerse ne âlâ!.. senin gibi kahraman ve mert bir damat, elbet bana şeref verir. Şahin Reis büyük bir sevinçle yerinde doğruldu: — O halde hemen gidel'm!... — Hayır, siz yorulmayınız. Yor gunsunuz, Burası da kendi eviniz demektir. Süt annesiyle kâhya Ha san ağayı ve tahtı revanı yollarız. Yanlarına elbise de veririz. Gider ler, alıp getirirler. — Fakat gem'den amı kimses ye vermezler ki. — 'Niçin?.. — Ben öyle emir verdim. Çün- kü gene hainlerden bazıları belki onu kacırmak maksadiyle hileler yaparlar.. (Devamı var) Fr k sinemasında En sevilen artiste DOUGLAS FAİRBANKS Jünyor ve LORETTA YOUNG En güzel ve heyecanlı film'erinde: KA AK (Ben Bir I’ıııııı Kıçıgıyııı) filmi kadar heyecanlı hissi bir şâheser. Türkiyede ilk defa olınk Fransızca sözlü. İlâveten: EKLER dünya haberleri (Ayrıca neşredilen listesine müracaat.) (3266)

Bu sayıdan diğer sayfalar: