S Yustos 1924 BER h“"vıııl" “'lh Ormanlarında büyük ı'fe tekiz on misli büyükti di hazaran, bu haşarat, in- ,'.."lden sonra, en mütekâmil Nev'i imiş... Şehirler ku- ı'—ı aralarında ticarete gi- $.. İlh... . M, Fılıer Afrika orman - “’ir tins karıncanın mevcu- ı.“nııldi. Hontiru civarma, tm hayatmı tetkik için Beş on sene kalmayı, bü- I."llk cilt eşerlerle avdet et- . "!llnuyordu. içindir ki, SA edemezdi, Karısıyla bera- M':...,u“y' terketti. » zengin bir adamdı. Ter - tam olarak aldı. — Serveti, : hif cadırlar alarak, onlarca | tutarak, taharriyat ve — tet- Ş bnlunmıımı müsaitti. Akaj takdirde, balta görmemiş | Aların derinliğine — dalmak *Bini gösteremezdi. Zira, bu- & aslanlarla, — kaplanlarla, unlarla doluydu... Tn tane, silâhlı muhafız Tâ- Ü. İh Muhafızların çok usta adam | “Nası sayesinde, ilk sene, hâ- h. ? Reçti. Yalnız beş at ve iki Vahsi hayvanlar tarafından andı. Bir yerli silâhşor baca- ir timsaha, kaptırdı ve bir Ni boğa, ahçının çadırına hü- €*tti; adamcağızı böğründen iyerek yarı kötürüm haline (ru"'ıı ilk sene, bu gibi €hem- *biz hâdisecikler oldu ki, hiç Yd- şayan değildir. ikinci sene?., n'""tı sene, son derece müthiş ü se cereyan etti: h Falierin zevcesinin yattığı ğa, yani örme salıncağa, iri Yymun hücum etti: Genç ka- klplığı gibi, daldan dala ka- p'ğa başladı... dar çevik ve ne kadar a- ir hayvandı Bora... kendilerine tüfek atacakla - İ "H(miii için, kadımı, siper o tutuyordu... lelikle, adamlar, hiç bir şey tadı ve hayvanla kadın, tet çeken sık ağaçların dal - ıB!':'lnde kayboldu... Dize düşen bir cisim, derin lerin sathında halkalar hu W Tttirdikten sonra, derinlik- M Pasıl artık göze görünmez o- h." Maymunla kadın da, tepe - h Pavi yaprak deryasmı fışır - _"lnııldı!ırık öylece yüksek- Şidde battı, kayboldu... Ç Sare M, Falier, saçlarını yol- 'x endini yerden yere vurdu: a> Eyvah... Şimdi, ne yapaca- Kll'lııı Karım... Karımı Y * bulı:ığııı’ ı lİır onu teselli ediyorlar - se- M—'ık etmeyin... Zararsız y M tanıdık... Onu nasıl olsa üi y'İVlııııı da keşfeder, zev - O Size teşlim ederiz... bil değil... Benim elemi - için böyle söylüyorsu- Ormanın içinde yüzlerce e.n ’M!mun var... Birini öte- i*frik kabil mi?.., Sizin ( için kabil olmasa bile, $ 'Sin kabildir... Zira, Avru - n yeselâ, bütün zencileri, İ Aponları, bütün Hintlileri Zetirler... Zenciler, e BZi İi B S kin < Bu "'!ulı_ Hintte daha müte- | yapayalnız | Lâakal | Silâhşor- | Ne sana, ne bana.. | ları yekdiğerinden ayırt edemez. | hı * Yaşar. Bunların vücut- | 'zim bıldıgımıı karmcaların | Halbuki, bizim nazarımızda, may munlar, aralarında pek farklı- | dır,.. Buna nişan koyduk... Merak etmeyin... Yakalarız... Yuvasını | da keşfederiz! — Ya karımı öldürürse? |— — İmkânı yok... Öyle güzel bir | kadını, erkek bir maymun öldü- Kendisine zevce — yapmak için çaldığı muhakkaktır... O günden sonra, artık karınca tetkikatı bırakıldı, İş, maymun av | cılığına döküldü... Si senin, bu ağacın tepesi benim... Fakat, bir türlü, bulamryorlar- dı. Bir çok maymunlarla karşıla - | şıyorlardı. Fakat, yerliler: | — Bizimki bu değil... -diye iç- | lerini çekmekteydiler... Aradan on beş gün kadar bir | zaman geçti.., | eleminden ölmek derecelerine gel mişti. Zira, karısmı fevkalâde sev mekteydi. Şayet kadın bulunmaz- | sa, hayat, onun nazarında mâna - sını kaybedecekti... Günün birinde, gene yatta idiler.., I Silâhşorlar: — İştr... İg!c.ı. — Nedir o0?. — Bizim maymun... j — Aman, yapraklar arasında kaybolmadan ateş... Eğer hayvan isteseydi, kaçabi- lirdi... Zira, vaziyet münasipti. İnsanları da görmüştü... Fakat, kaçmak şöyle dursun... Bilâkiz, inliyerek, bağırarak, onlara doğ- ru koşuyordu. D Buna rağmen, silâhşorlar, tüfeklerine — davran: dı... Dev gi- bir vücudile hayvancağızı yerlere ' düşürdüler... Kadın hırzısı, ağlayıp inlemek- te devam ediyordu, Vurulmuştu. Fakat ölmemişti... Yerinden kalk- tı, Adam gibi haykırıyordu, San - ki: |ar... taharri- »diye haykırdı. Hates, Maymunu vurdular... - Gelınıı Arkamı takip edi- niz.., -demek istiyordu. İnsanları, bir tarafa doğru yü- rütmek, koşturmak arzusunda ol- duğu belliydi. Halbuki, yerliler, bu sefer, be- raberlerinde bir Hint sincabı. bu- handuruyorlardı. Bir tazı nasıl yer de avın kokusundan iz takip &- derse, Hint sincabı da, kokuyu al- dr mi, ağaçlara tırmanır, onun ye- rini bulurdu. Yerlilerden biri, bir çanta aç- hayvanı çıkardı. Maymunu koklı- yan hayvan onun geldiği yeri ko- kusundan bulabilirdi. Böylelikle, yuvanın nerede olduğu anlaşılır - dı. Fakat, buna hacet kalmadı. Rehberliği, bizzat yaralı maymun yapıyordu, Öne düşmüştü... h hızlı yürütüyordu, Bir buçuk saat kadar, sık ağaç- lıklar arasından geçtikten sonra, maymunun takati kesildi... Fakat, hedefe de varmışlardı. Büyük bir moteros ağacının altında durdu - lar.., Biçare hayvan, inliyerek fakat korkarak, ağacın tepesini göster - di, İşte, yuvası oradaydı, İnsanlar seslendi. Ağacm tepe- sinde, mahut yaralı maymunun bir buçuk misli büyüklüğünde di- ğer bir hemcinsi görüldü. Kılavuz hayvan, sanki: — Onu vurun... Vurun... maale Tetan #iki nermakrar kalderdı İnsanları, hız- | rür mü hiç?..Bilâkis, gözü gibi sak | O ağacın tepe- | Zavallı M, Falier, | emri alan, | tı, İçinden alıştırılmış minim;ııı, -de- | İkinci beynelmilel güreş müsabaka-| ları dün akşam bini mütecaviz önünde yapıldı. Müsahakalar umuldu. ğu gibi güzel oldu. Bilhassa Türk gü- reşçilerinin kuvvetini teyit eden — iki | canlı misale şahit olundu. Dün akşam- ki güreşler ve neticeler şudur: irinci müsabaka : — Rıfat ile Soradi arasında yapıldı. Müsabaka başladık- tan bir iki saniye sonra işi kuvvete dö- ken Rıfat hasmımı yere vurdü; bir kaç | oyun tatbik ettikten sonra dört dakika bir saniyede tuşla galip geldi. İkinci müsabaka: Dolamotte (116) | kilo ile Kainpia (138) kilo avasında ya- pıldı. Kainpia hasmına nazaran daha Ağır ve ayni zamanda çok uzundu. 2,10 boyunda olan bu güreşçi evvelâ vaziyet- ten islifade ederek Belçikalıyı ezmeğe başladı. Fakat ilk devre pek ağır bitti. İkünci devrede iş daha ziyade kızıştı. Nibayet 9 dakika 31 saniyede çift kile ile Kninpila galip geldi. Üçüncü müsabaka: Günün en mü- him müsabakası buydu. Kra Ali ile Dra- giçhanu karşılaşıyordu. Romanyalı gü- reşçi halk gözünde, çevikliği ve kuvve- tiyle tanınmıştı. Kara Aliyi biliriz. Mü- sabaka başladığı zaman - Romanyalının mütemadiyen minder haricine kaçmak istediği görülüyordu. Fakat bir daki-| ka sonra bacağından yakalanan Roman- yalı ter dökmeğe başladı. Hattâ o de- receki kurtulup ayağa kalktığı zaman, halka (Türkiş) diyerek ellerini kaldır- dı. Bu hareketiyle Alinin kuvvetinden | bahsetmek istediği anlaşılıyordu. Ni- hayet Kara Ali 6 dakika 55 saniyede tuşla galip geldi. Dördüncü müsabaka: Günün en ent resan maçı arzu edildiği şekilde bitme | di. Çünkü güreşenlerden biri 1934 se nesi olimpiyat şampiyonu, — diğeri ise| Avrupanın en mühim bir güreşçisiydi İşe pek ciddi başlıyan Hotanne'ye kar: 91 Sabo biraz lakayt davranır gibi olda Şu muhakkak ki Hotanne hiç te ihmai edilemiyecek bir uzuvdur. Gelen kafile içinde de nazarı dikka- H en ziyade celbeden güreşçilerden bi vi de budur.. Otta Hotanne kendisinden kilo iti bariyle farklıca yani 146 kilo sikletinde olan Saboyi 3 dakika 31 saniyede tuşla yenmiştir.. | Dün akşamki müsabakaların ehem: miyeti evvelki akşamkinden aşağı değil | dir.. | a ve inledi. Silâhlar patladı... Ağaçtaki, vahşi bir sayha ile | yere yuvarlandı... İlk maymun, o - * nun cesedi üzerine çıktı... Yumru- ! ıu ile, kafasına vurdu, vurdu, vur Sonrı. takatsiz bir halde bayıl- dı... Moteros ağacından Madam Fa- | Keri indirdiler. Meğer, ikinci may | mun, yuvaya hücum ederek ilk | bırsız maymunu kovmuş, Onun yerine geçip, aşk hayatına giriş - miş... Biçare mağdur da “ne sana, ne bana,;, yapmak için, insanlara müracaat etmiş. Rakibini vurdur- Şimdi, M. Falier, Avrupadadır. | Evlerinde alıştırılmış b'r mavmun | vardır. Bu, yaraları iyileşen birin- ci hayvandır. Maıdam> k>-<1 ilk | hararetli aşkı, fevkalâde bir sa - | dakat halini almıştır. Yahut, kur- naz, medeni âde'leri öğrenmiş. Evli bir kadına alenen âsık olma- nin gavri kanuni oldüuz .u — bili- yor. Öyle gösteriyor. Hissiyatını belli etmiyor! ( Hatice Süreyya) Güreş müsabakalarının ikincisi dün akşam qapıldı ""'“, Istanbul mıntaka , kongresi Türkiye ldman Cemiyetleri lt- Dünyayı kayıkla Ldolaşan türk genci Dünyayı tek başmma kayıkla tifakı İstanbul mıntakası kongre- | dola—mnga çıkan yurttaşımız İh - si önümüzdeki hafta içinde topla- nacak. Geçen ve evvelki seneler, | yük gürültülere sahne olan bu | kongre, acaba bu sene nasıl bir ha va içinde toplanacak. Bu, merakla beklenmiye değer bir hâdisedir, Her sene olduğu gi- bi, İstanbul mıntakası merkez he- yeti ve mıntaka heyetlerinin ic- raatından bir çok memnun ve gayri memnun bulunuyor. Mem- nunların ile gayri memnunlar a- rasında bariz bir fark bulunma- maktadır. Onun için bu sene kongredeki çarpışmalar ihtimal maddi şartlar altında cereyan edecektir. ... « Kim ne derse desin, biz şahsen bugünkü İstanbul mıntakası mer- kez ve ihtısas heyetlerinde hiç bir değişiklik yapmadan, yerlerinde bırakmanın doğru olduğu fikrin - deyiz. Çünkü bu heyetler ihtimal bazı hatalar yaptılarsa bile, hiç şüphe yok ki her işte çok ha- reket etmişlerdir. dürüst Hepsi ayrı ayrı, kıymetili — şa- hıslardan teşekkül etmiş olan İs- tanbul mıntakası heyetlerini ayni kuvvet ve kudrette tekrar intihap etmenin imkânı olamıyacağını dü sünmek ve artık işe alışmış olan eskileri aynen yerinde bırakmak lâzımdır. Kocaeli mıntaka kongresi Adapazarı 20 (Hususi) — 16 | Ağustosta Kocaeli mıntakası se - nelik kongresi, İzmitte Halk Fır- kası salonunda İzmit Halkevi Re- | isi Rifat Beyin riyaseti altında top | landı. Epeyi gürültü ile gece yarı- sına kadar devam eden bu toplan- tı neticesinde bazı ihtilâflar hal- ledilmiş, ondan sonra intihabata geçilmiştir. Merkez heyetine: 1 Reis: Ne- cati, 2 reis: Mustafa, Azâ: Hüs - nü, Azâ; Vasıf, Azâ: Muammer Beyler . Futbol heyetine Reis: Zeki, Hakkı, Niyazi, Yaşar, Rifat Bey - ler. Denizcilik heyetine: Cemil, Mustafa, Ahmet, Saim Beyler. Atletizm heyetine: Tahir, Ke - rim, Şefik, Rifat, Nadir Beyler. Bisiklet heyetine: Yunus, Ta- hir, Nahit Beyler, Güreş heyetine: Nazmi, Kenan Beyler. Zeki, Müfettişliğe: — Rıfkı, Hasan, Turgut Beyler seçilmişlerdir. Mu- | vaffakıyetler temenni ederiz. Doğan | “La depâche Tunisienne,, bü- | san Beyin İskenderiyeye vardığı- nr bildirmiştik. Tunusta çıkan gazete- | sinde okunduğuna göre İhsan Bey Tunusa erişmiş bulunmaktadır. | Bu gazete, Türk sporcusunun yıl- mazlığını, geçtiği yerleri, ve at- | lattığı korkunç vartaları ın!ıllık— tan sonra diyor ki: “Mustafa İhsan Bey, İskende- riyeden ayrıldıkan sonra Trablus garp ve Tunusun bazı limanları - na uğramışlır. J Bu yolculuk sırasında hayatını | bir kaç kere yalnız kuvvetli bir yüreklilikle kurtarabilen Mustafa Ihsan Beyin karnesi geçtiği yer- lerde topladığı imzalar ve mühür- lerle doludur. Mustafa İhsanm kayığı Sisamla Sakız arasında su ile dolmuş ve bu genç ancak kendini suya atarak kurtulmuş - tur. Kıyıya erişebilmek için beş saat yüzmeğe ve kayığı çekmeğe mecbur kalmıştır. İskenderiyeden ayrıldıktan son- ra korkunç bir fırtınaya daha tu- tulan bu genç, ancak deniz ko » vuklarından — birine barınmak: ve orada beş gün ve beş gece bek- lemekle kurtulabilmiştir. Mustafa İhsan Bey yolculukta konserve ve bisküvit yemekte ve biricik yol arkadaşı olan gramo - fonunu çalarak yalnızlığını gider- mektedir, Mustafa İhsan Bey Tunusa on gün kadar kaldıktan sonra Ceza- yir, Fas, İspanya ve Fransa kı- | yıları ile Marsilyaya gidecektir. | Oradan da İsviçrede Bazel şehri- |ne, oradan Ren nehri yoluyla Almanyaya, Almanya kanalla - rından ve Tunadan geçtikten son- |ra da Tunanım denize ulaştığı ye- re gidecektir. Oradan da onun için başlangıç körfezi olan İstan- bula dönmekten başka yapacak bir şey yoktur. Bu yolculuk yalnız sporculuk dolayısiyla yapılmıştır. İstanbula er' tikten sonra Mustafa Bey gez- memleketlerdeki gördükleri- mlatan bir kitap çıkaracaktır. Karşılaşacağı tehlikelerden kendisine bahseden b'r ziyaretçi - Mustafa İhsan Bey, özüne inanma ile dolu bir gülümseme ile: | sine , — Tanrı cömerttir. Karşılığını vermiştir.., ü ğrllalğneçürüneen Atletlerimiz gittiler Balkan Olimpiyatlarına iştirak edecek olan atletlerimiz dün ak « | şam hareket etmişlerdir. Kendile- ri İstanbul mıntakası ve spor klüp leri tarafından teşyi edilmişlerdir. | Arnavutköy klübü — atletlerimize | Gazi Hazretlerinin bir büstünü ! hediye etmiştir. Hü aelek ai AZLA d Küi ee