22 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

22 Ağustos 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amerikada 800 bin amele greve hazırlanıyor Prevantoryumu ziyaret (Baş tarafı 5 inci sayıfada) ondadır efendim. Ya, demek burada şişmanlık rekorcuları da var.. Saat 12.. Hastalar yemeğe gi- diyorlar.. Burada yatanlara hasta demek doğru değil ya. Hanrmla- rın yemek salonuna gidişleri, ye- meğe başlayışları ayrıca bir â- lem., Tenekeden caz yapmışlar.. Musiki gıdamızı da alıyoruz, di - yorlar. Orkestra şefi olduğu anla- şılan hastalardan Saime hanım: — Bunları da yaz, muharrir bey, diyor.. Yaz ki dışardakile - rin kulakları çınlasın! Artık idare kısmına dönüyo- ruz... Yemek servisi hazırlanmış.. Müdir bey, doktor ve muallim beyler hep bir arada yemek yeme- ğe başlıyoruz.. Yemekler doğrusu fevkalâde ve çok nefis.. Müdir be- ye, buradan dönerken her halde, kiloca farkedecğim. Dedim. Fa- kat birden yollar hatırıma geli- yor.. Ah o yollar.. Müdir beyin odasındayız.. Kah- velerimizi içerken şuradan bura- dan konuşuyoruz... Doktor beyler, muallim beyler o kadar nazik ve Üahip gözcülük-etit 'dlüğün' kardeşi, tabullaki HB F mücevherleri aşırdı! Artık zengin olmuşlardı!... samimiler ki.. Bu samimiyet hava- | sı ancak bir aile içinde bulunabi- lir.. Artık müdir beyden izahat alı- yorum: — Efendim, bu mücssese 1927 de Necati bey merhum tarafın- dan kurulmuştur. Yalnız muallim ve talebelere mahsustur.. Her sene 500 hasta girer ve çıkar.. Prevantorium; hastalığın gel- meden evvel ve gelmek üzerey- ken uzviyette yaptığı umumi za- fiyetin düzelmesini temine çalı- şır. Burada sanatoryumlar müstes- na, hiçbir yerde verilmiyen bol kalorili, günde iki kahvaltı ve iki öğün yemek verilir.. Hastalar gırtlağına kadar doyarlar.. Sonra temiz hava, iyi gıda, muntazam hayat.. Tedavimizin esası budur.. Senede ancak bir kişi ölür.. — Burada iki seneden fazla bir zamandır müdürlük yapıyorum... | Arkadaşlarla beraber, bütün gay- retimizle müessese için çalışıyo - ruz. Maarif Vekâletinden ne is - tersek alabiliyoruz.. Yalnız bir noksanımız var.. Elektrik.. “Sonra burada muallimlere mahsus bir sanatoryum yapılma - sı düşünülüyor. Ve şüphesiz, bu - rası sanatoryum için en münasip bir yerdir. “Şimdi son söz olarak gene tekrar etmek istiyorum, en büyük noksanımız elektriktir.. Buraya e- lektrik getirilecek olursa, vekâlet derhal bir röntgen alacaktır. Vel- hasıl elektrik burayı ihya edecek- | tir. ... Hastanenin arabasiyle bozuk yollardan dönüyoruz. Arabanın i- çine dolan tozdan — biribirimizi görmek kabil değil.. Düşünüyorum.. Bu yol yapıl - sa, bu mücsseseye elektrik getiril- se dünyanın hemen en güzel has- tanelerinden biri olurdu muhak - kak.. Tefrika N: 28 Bardağı dudaklarına değdirdi. Ve bir hamlede içindekini içti. Bu nu bir çığlık takip etti. Adam bü- küldü. Sarsıldı. Masanın kenarı - na yapıştı, bir müddet öyle kaldı. Gözleri görmüyor gibi bakıyor ve ağzı açık duruyordu. Ve yüzüne baktıkça, yavaş yavaş ta genişle - meğe başladığını gördüm. Yüzü birden loşlandı. Kırışıklar, bükün tüler, erimeğe düzleşmeğe — yüz tuttu, Bu biraz daha devam edin - ce ben geri çekildim. Yüzümü ko- lumla kapadım. Bütün varlığımı bir korku aldı.. Karşısında, mezardan kalkmış gibi duran, DOKTOR CEKİL'di. Sonra, artık neler söylediğinin farkında değilim, bu yüzden bu - raya da yazamıyacağım. Ne gör- dümse gördüm, ne işittimse — işit- | tim... Ve kalbim ağrıdı. Bugün o | manzara gözümün önünden silin- hâlâ şüphem var. İnanılır şey değildi. diği halde, doğruluğundan Kendime sorduğum sualler cevap- sız kalıyor. Hayatım temelinden sarsıldı. Uyuyamıyorum, Korkula rın en korkuncu gece gündüz. be- nimle beraber... Günlerim, — artık | sayılıdır sanryorum. Ölmem yakın O gece odama, saklanarak giren adam, —doktor Cekilin itirafına Elektrik şirketi biraz yardımını esirgemese de, Tophane yolu ci - varından Çamlıcaya giden tram - vay yoluna bir transformatör :WY“. çok hayırlı bir iş yapmış © ur.. A, R. vv rrUrMmenaSEEar aebe el 22.-8.934 )nazaran: Memleketin dört yanm- da aranan Keru'nun katili Edvard Hayd'mış...,, semaan . Hasti Lanyon Dr. Cekil'in itiraf mektubu Varlığımda bir değil, iki benlik olduğunu anladım, İki, diyorum. Çünkü burdan ötesini — bilmiyo- rum. Fenni keşiflerimle uğraşır - ken, bu iki unsuru birbirinden a - yırabilir miyim, diye düşündüm. Eğer, bu ikiyi birbirinden ayrı hü- viyetler halinde — belirtebilirsem, şimdiki bu dayanması güç, içer - den çarpışmalı hayattan kurtulur, ferahlardım. Haksızlık, kendi yo- lunda gider ve kendisinden daha | düzgün ve doğru ikiz kardeşinin pişmanlıklarından ve baskısından | yakayı sıyırırdı. Âdil ve katkısız | olan benliğim de emniyetle kendi yolunda ilerler, zevk bulduğu iyi- likleri meydana koyardı. İnsanlı- ğin en büyük felâketini, bu ikizin bir arada yaşamağa mecbur olu- şunda buluyorum. Bu iki ayrı kut- bun insan içinde çarpışmasında, boğazlaşmasında!! Fakat — birbi- rinden nasıl ayıracaktım? Bu düşüncelerle uğraşırken, ge- ne €n uygün ve İşe yarar cevabı lâboratuvarımda buldum, Fakat hu yoldaki çalışmamın eksik kal- dığı meydandadır. Bir ilâç yaptım. Maneviyetime hâkim olan kuvvetleri tahtından indirebilecek kuvvette bir — ilâç.. Bununla başkaca bir hüviyet alı- yordum. Bu hüviyete başkadır da denemez, Çünkü aldığım — şekil (Yazısı hikâye sütunumuzdadır) —— İki Yüzlü Adam Bütün dünyaca tanınmış, fevkalâde meraklı zabıta ve tahlil romanı ' Münir — daha aşağı benliğimin tabii — bir ifadesidir. Bu ilâcı tatbik etmeden önce hayli düşünmüştüm. Tehlikeli bir iş olduğunu biliyordum. Hüviye - tin sağlam kalelerini sarsıp değiş- tirebilen bir tertip, oyuncak değil- di. Fakat bu kadar mühim ve te - sadüf edilmemiş bir keşifte bulun mak zevki, her türlü korku ve ha- lecanı hiçe indiriyordu. İâcm Mmayi kısmını çoktan meydana getirmiş, hazırlamıştım. Bir depodan mühim miktarda, bellibaşlı bir toz aldım.. Ve bir ge ce bunların hepsini fokurdamasını, dumanlar çıkar - masını zevkle seyettim. Kaynama kesildikten sonra, görülmemiş bir cesaretle bu ilâcı bir yudumda içtim. En mahvedici acılar kendini gösterdi. Kemiklerimde bir gıcm- dama... İçimde, ne doğum, ne de ölüm anlarından farkı olmıyan bir korku.. Sonra bu kaybolmağa başladı. Ve bir has- talıktan çıkar gibi kendime gel- dim, Hislerimde bir tuhaflık vardı. Anlaşılamıyacak kadar yeni bir şey... Kendimi daha genç, daha hafif ve daha mes'ut buluyor- dum.. Kırıp devirmek arzusile ya- nıyordum.Anlaşılmıyan, fakat hiç te saf diyemiyeceğim yeni ve ga- rip bir hürriyet arzüsu... Bu yeni hayatın daha ilk solu- ğunda, kötülüğümü anladım, Es- kisinden daha kötü, on defa fazla kötü bir adam olmuştum, karıştırarak | Atletizm z vaA aT mman Zağrebe doğru Allah selâmet versin, bugüf Milli atletizm kadrosu Zağrep Y” lunu tutuyor.. Tam dört ıenedf' Yunanistana Balkan oyunları " çin giden atletlerimiz bu ıenl_"' lilerini Yugoslavyada da deniye” cekler. 4 Her sene bir dert içinde yuva”” lanan bizim atletik sporlar, bu *” ne daha orijinal bir şekil aldı- * Semih Rusya topraklarında tâ” kımdan uzak kendi âleminde Y4” şamakta, arkadaşlardan biri kef” di kendine gitmemek kararıf! verdi, — Öyle birkaç kişi var İ bugün işleri icabı onlardan me * det ummak imkânsız., Hulâsa ## veya bu sebepler bize ya pek P_' halrya mal olacak veyahut elimi?” deki kadro bu büyük işin altım * | dan güç de olsa kalkacak.. Bilmem nedense, bu Balkat oyunlarının kuruluşunda bizim e çin bir aksilik var.. Her sene baf” ka bir gaile yalnız bizi değil, bü” tün memleketi üzmekte adeta 18" rar ediyor. Önümüzdeki mevsim Türkiye” de yapılacak oyunlar, umarım beş senenin acısını birden çıkar!fi hiç olmazsa kendi topraklarımız” da bu işin altından alnımız aç? kalkarız.. Herne kadar evdeki HhestP çarşıya uymazsa da bu defa Balkan oyunlarında geçen sene * den daha fazla sayı almaklığım'? icap etmektedir. Filvaki en sene gülle atmaı Yöükerk m::ao“ Mmızee dcrceff aldıksa da bu sene hem bazı mü” sabakalara ikişer atletle iştirak © diyoruz ve hem de şimdiye kadö hiç dahil olmadığımız çekiç atm* müsabakasında da yer alryoruz” Damlaya damlaya da olsa say' hesabrmızın kabarması, bu sur€” le üçüncülük mevkiimizin d esaslı olması icap eder.. Bütün bu hesaplar bizi aldat” mazsa memlekete huzuru kalpl” döneceğimizi şimdiden tebşir € * detim. ömer Besim — Himayeietfal cemi” yetinin yardımlar! Himayeietfal Cemiyeti UII“# ihtilâçlar | Merkezi 1 Ağustos 1934 tınhi" den 16 Ağustos 1934 tarihine # dar 1757 çocuğa yardım etmi! * Bunlardan 346 hasta çocuk kadın umumi merkezin kilin*ı_' rinde muayene ve tedavi edilm tir. Ayrıca diş muıyenelıul"i“: 564 çocuğun dişleri muayene tedavi edilmiştir. 709 çocuk v& ne umumi merkezin hınyol'r' dan istifade etmiştir. Süt Dıv:: 745 gram süt bedava tevzi edili tir. Yardım için müracaat ye pılmıştır. Gonokok aşıs! Belsoğukluğu ve ihulâtlarına KAT kısmında da 132 çocuğa 880 l fakir 6 çocuğa para yardımı Dr. Ihsan Sam! pek resirli ve taze aşıdır. DİYAMYO, ! Si t Ja 189 GA Suhan Mabmut türbesi Na 115681

Bu sayıdan diğer sayfalar: