6 üç küp altın (Baş taralı 1 inci sayıfamızdadır) vermişlerdir. Defineyi hükümete haber veren işte bu — hanımdır. Hacı Emine hanım ihbar hakkın- da şunları söylemiştir: “Nuri Bey ve ailesinin hoca- lardan ahbapları çoktur. Hassa - tan bunların Üsküdarda bir ah« bapları vardır ki, bu adam hafta- nın üç günü buradadır. Üç ay ka- dar evvel bu zat bir gün buraya geldi. Yukarda kendisine fala baktırdılar. Ben de yanlarında i- dim. Dökülen fal ile şunları an -« Tattıi “— Bu evin aşağı katımda, ©- cak kıummda bir. define vardır. Bu define çok mühim miktarda- dır. Fakat bunu siz kazıp ararsa- nız bulamıyacaksınız. Bunu an - cak Alemdar Mustafa paşa ahfa- dından ve bu paşanın yedi göbek torununu doğuran bir kadın var. Onu bulunuz, dedi. Ben de haki- katen Alemdar Mustafa paşanın ahfadındanım ve yedi göbek to - rununu da ben doğurduğum için kendilerine söyledim. Bunlar he- men üzerime atılarak yalvardı - lar. Fakat ben hükümetten kork - | tuğum için buna cesaret edeme - dim. Birkaç gün kazılmadı. Bir a- râlık baktım, ki eve bir kara ko - yun getirdiler. Hoca, falında bir 'de kara koyun ister, demişti. Bu- nu görünce evi kazıp harap edc- geklerini anladım ve hemen A - lamdar polis karakolunu haber- dar ettim. Karakoldan bana ne vakit kazarlarsa ve bir şey çıka- rırlarsa o vakit haber ver, dediler. Eve döndüm, meğer bunlar da kazmıya başlamışlar. Define çıkacak denilen yere kazmalar vuruldukca güm, güm “Bthekteydi. Hilâsa ne kadar kaz- dılarsa bir şey bulamadılar ve nihayet çıkıp gittiler. Bu sırada Anadoluda bulunan damatlarına yazarak bu evi satın almak için biraz para göndermesini istemek- le beraber ev sahibi Celâl Beye de mektup yazarak evi kaça sa- tabileceğini sordular. Celâl Bev beş bin Hira istedi. Alamadılar Nihayet bazı yerleri harap edip çıkıp gittiler. Celâl bey de şunları söylemek « tedir: — Kazdıkları yerden boşluk sesi çıkmasma nazaran burada ya bir definenin veyahut da bir âsarı atikanın mevcut olduğu an- laşılıyor. Bugün gidip asart atika müzeler müdürlüğünü — hâberdar edeceğim. —“*Yunanistanda vaziyet (Bağ tarafı 1 inci sayılada) keyfiyetten derhal Harbiye nazı « rmr hâberdar eylemiş ve Ceneral Kondilis te, derhal — suikastçıları tevkif ettirmiştir. Mülâzim Brumidissein evinde yapılan taharriyatta mezkür pro- tokolun bir nüshası ele geçmiştir. Bunda on azadan mürekkep bir divanıharp teşkili ve ordunun de- mokratik esaslar dahilinde tensi - ki derpiş ediliyordu. Dolaşan şayi- alara göre suikast teşkilât: olduk- €a geniştir ve bir çok sivil rical de buna dahil bulunmaktadır. Londra, 21 (A.A.) — Atinada vukuu bildirilen ihtilâl teşebbüsü hakkında bir gazetecinin sorduğu | suale, M. Venizelos şu cevabı ver- miştir: “Harbiye nazırı M. Kon - Mi diktatör olmak teşebbüsl, rinde sebat ettikçe, Yunanistan - da, suikast ve mukabil suikastle - rin ardı arası kesilmiyecektir.” Kurultayda n e .. beşinci gün (Baş taralı | ihc tay bt) — En eski Türk dilinin nasıl olduğunu şimdiden — kat'iyyetle ( söyliyememekle beraber, bugün e limizde bulunan müspet bir netice (olarak şumü — söyliyebilirim ki, Türk dilinin tariht devirlerine gi- den yol mutlak Uygur Türkçesi devri üzerinden geçecek ve onun tetkiki de o devrin bize göstere- bildiği yollardan istifade edecek- tir.,, Reşit Rahmett Beyden sönra Tahsin Ömer Bey “Meksikada kullanılan Maya dilinde buldu- ğüm Türkçe kelimeler hakkında izahat,, adit tezini anlattı. Bu tez- den sonra ön dakika Ffasıla veril « di. İkinci celse, A kısmına dahil tezler hakkında söz söyliyecek « lerden Şevket Aziz Beyin izaha - tile başladı. Şevket Aziz Bey, Sa« im Ali Beyin iki gün evvelki tezi hakkında fikirlerini söyledi. Son- ra Bedros Bey, Ermenicenin gra- mer noktasından öz Türkçeyi ka- bul ettiğini, değişerek Türk — dili karakterini aldığını söyledi. Arkasından Sovyet ilim akade- misi âzaşından profesör Mesçani- nof kürsüye çıktı. Profesörün te- zi, profesör Mar'ın bulduğu yeni bir dil tetkiki esast üzerindedir. Tez, dil tetkiklerinin metinler üze rinde ve onların tarihlerine göre yapılması, içtimat muhitlerin de göze alınması lâzim geleceği et- rtafında çok dikkate değer düşün- eeleri taşryordu. Bu tezden sonra gene fasıla ve- rildi. Üşçüncü celse Alman âlimi pro« |fesör Gizenin teziyle — başladı. | Bundan sonra Agop Martayan | bey de tezini anlattı. Kurultay top İantısı saat ön sekizde bitti. Bu- gün saat on dörtte tezlerin okun- masına devam edilecektir, Reisicümhur Hazretleri İstanbul, 21 (ALA) — — Relsi- tümhur Hazretleri bugün Dolma: bahçe sarayında Eti yazıları hak- kında tetkikatiyle maruf — olan Prag Üniversitesi profesörlerin * den M. Horozni'yi kabul muşlardır. Teşekkür Istanbul, 22 (ALA) — İkinci Türk Dili Kurultayı başkanlığın - dan: Ikinci Türk Dili Kurultayının açılmasını kutlulamak üzere —dr- şardan ve içerden binlerce tel ya- zısı gelmiştir. Bunlardan her bi- rine ayrı ayrı karşılık yazmayı çok “istedik, Kurultayın sıkı çalışma - ları arasnda buna vakit bulama: makla üzülüyoruz. Bütün — gelen tel ve el yazılarına içten teşekkür- lerimizi sunarız. kereeatüne di üeüi n d Atina, 21 (Hususi) — Müuhalif gazeteler, hükümetin, bir darbei hükümet hazırladıkları bahane - sile, bazı Venizelist zabitleri tev - | kif etmesini tenkit ve —muahaze- ediyor, hükümet tarafından bu hususta izhar edilen — endişelerin tamamiyle asılsız olduğunu yazı - yorlar. | Muhalif gazetelere inanmak |lâzım gelirse Harbiye nazırı Ce - | neral Kondilis Yunan ordusunda | mevcut 4800 zabitten 3000 zabiti | nakil va becayiş ettirmiştir. Atina, 21 (A, A.) Bu gece kü- çük rütbeli sekiz — zabit tevkif e- dilmiştir. Harbiye nazırı elli kişi- nin alâkadar olduğunuve hüküme tin memlekstte sükün temin ede- ağlird cek vaziyette bulunduğunu bildir- | miştir. buyur- | Akşam Postası Her puçı; ayrı bir heyecanla okunacak mığeri, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU İş yalnız yorgunlukla da bit - memişti. Geçen hâdiselere ehem - miyet verilmiş bulunulsaydı, AF - rika içlerine dalmazdan övvel tedbir almaları, bilhassa — Rober Dupon'un, aralarından uzaklaş - tırılması lâzim gelirdi. Rober Dupoön'ün bu - seyahate iştirakte ısrarının sebebi artık a- çıkça görülüyordu. Bununla — be- raber, Süleymanım — sorgülarına menfi cevap vermesi, Matmazel Blanş Allarti'nin kendisinden kâ- fi derece şikâyetçi bulunmaması Süleymanın esaslı bir tedbir âalma stha mâni oluyordu. Robet Dupon, daha ilk gün - denberi, Blanş Allarti ile fazla â - lâkâdar görünmüştü. Hattâ bazı günler, o kadar ile- riye varmıştı ki, zavallı kızcağız olur olmaz saatlerde Süleymanı rahatsız etmek — mecburiyetinde kalmıştı. Şikâyetinde ileri gitmemesi Robere karşı dürüst hareketinden doğuyordu. Rober, Allarti'yi alâkadar ede- bilecek bir yaradılışta değildi. Se nelerdenberi timsahlarla — uğraşa kontenjan (Üst taraf 1 incl sayıfada) evvel ilân etmek şartile “$,, Tistes sine “serbest liste,, giren eşyanın ithal müsaadesini ondan evvelki maddede zikrettiğim memleketle- re kısmen veya tamamen hasre- dilmesi için salâhiyet verilmiştir: 3 —- Memleketler arasında kon tenjan taksimatını gösteren M lis- tesi yeni kararname ile kaldırıl - mıştır. Klering mukavelelerinin tecdidinden evvel mana ifade & « den bu şeklin devamında artık memleketlere karşı olan vaziyetin ahitnamelere geçmiş olması do - Tayısıyle lüzum ve fayda görülme- miştir. 4 — Yeni kararnameye bağlı 'T listesi Türkiye ihracatını teshil ve teşvik için fazla koöntenjan yvermeği veya resim ve tahditler- den istisna veya daha müsait ve tenzilâtlı muamele tatbikını veya | Türkiye ihracat emtiası veya bir kısım üzerine mevzu ithal tesmi- nin tenzilini kabul eden veyahut ta devlet inhisarları ihtiyaçların- dan sabit bir kısmını Türkiyeden yapmağı taahhüt evliyen veya mümasil suretlerle Türkiye ihra- catına kolaylık gösteren memle- ketlere, gösterecekleri kolaylırkla- ra göre ithal müsaadesi verilecek eşya pozisyonlarını ihtiva etmek- | tedir. İthal müsaadeleri — İktısat Muallim Türk Maarif Cemiyetinin Bur mında şu dersleri okutacak daimi “Riyaziye, “Fen bilgisi, Tabii “Türkçe, Edebiyat,, “Yurt bilgisi, Riyaziye ve Fen bilgisi derslerin cektir.,, Lâzımgelen vasıfları haiz mu leriyle münasip ücret verileektir. Ankarada Türk Maarif Cemiyeti Tefrika No. 12 _22 My—ı;:îi_ğğ__ğ A uğraşa ketdisi de bir timsah ke « | silmiş denebilirdi. Blanş, Süleymanın yardımını |! istediği günler? Onun hakkındaki |İ I latmıştı: — Süleyman, demişti. Röber'in | | bu seyahati beraber yapmak iste- | mesindeki sebebi $imdi dahâ iyi anlıyorum. Bu adamın bana karşı hareketlerinde maalesef dürüst - |Tük yok.. Beni sıyanet — edeceğin- | den emin olduğum için derdimi | sana âaçıyorum. Kendisine karşı fena hareketi- | ni de istemem, Nihayet bir arka « daşız, bu seyahate beraber başla- | dık, beraber bitirelim. Benim yü- | zümden arada bir düşmanlık u « | yanmasını istemem. Süleyman Blanş Allartiye söz vermiş olmakla beraber, onun, Blânştan gizli, ağzını aramamış, hislerini öğrenmeyi tecrübe etme- miş te değildi. Rober, kalın ve kaba yaratılı - şına rağmen, daima kaçamaklı ce vaplar vermiş ve: — Blânşa karşt hürmetten baş- ka bir şey hissedemedim. Mavi gömlekliler (Üzst tarafı 1 inci sayıfada) Cenubt trlandada karışıklıklar devam etmektedir. Telefon ve tel. graf telleri kesilmiştir. Cenupta, hükümetin —hayvan — sürülerini zaptedip satmasiyle, mesele baş- göstermişti. Midilton havalisinde çiftçiler, hayvanlarınt meydandan çekmek- te ve zaptedilmemesi için, oşya - larını başka evlere taşımaktadır - lar. ZAYIİ — 562 numaralı Reis şe- hadetnamemi 1/477 numaralı re- | is cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan — eskisinin hükmü yoktur. — Mustafa oğlu Mustafa (2917) ZAYI — Kuleli askeri lisesi - nin 9 üncu sınıfından 930 — senesi aldığım tasdiknamemi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1035 Hilmi (2916) vekâletinin tasvibile ve nota tea- tisi suretile verilecektir. B — Eşhas mnamına hariçten hediye olarak gönderilen ve kıy- | mMmetli 10 lirayı geçmiyen eşyanın Vithali serbest olacaktır. Kiymeti f 50 liraya kadar olan hediye eşya- nn ithaline İktısat vekâleti izin | verebilecektir. aranıyor sadaki orta mektep ve Jlise kıs- muallimler aranmaktadır. ye, Biyöloji,, “Fizik, kimya,, İçtimaiyat, Felsefe,, “Bilhassa de İngilizce bilenler tercih edile- allimlere menşe kıdem ve ehliyet- İstklilerin vesikalarile — beraber Umumi merkezine müracaatları. Demişti. p Süleyman, haddi zatinde tehli" keli olan böyle bir seyahatte Pi de gönül işinin bulunmasıni, kent di hesabma, tehlikeyi arttıran *7 beplerden biri görüyordu. Hele Abdül Faki de, bu tehli” kelerden ikincisini teşkil — etmi derecelerine gelmişti. Göründül gibi değildi. Süleymanın ıöıünd_. | günden güne esrara bürünen — bif adam halindeydi, Sevakine ayak bastıkları ıiill_' denberi tamamile değişmişti. Bif âmir, bir kumandan vaziyeti alı mış ve kendilerine tâbi olmaların! açiktan açığa ve hâttâ tehdit edef cesine, istemişti. Süleyman ses çıkarmamıştı. O” nuün yegâne düşüncesi, Hartumâ kadar beraberce gelmek ondaf sonra da Misırdan ayrilirken Ye* ver Paşaya hitaben aldığı mektüP la paşadan yardım istemekti. İ Artık gelmişlerdi.. Abdül Faki ya minnet etmiyecek ve kendi ktf dine Harekete TETELEKt. t Süleyman, yorgun bulunmas'” na rağmen İstirahate lüzum gö” meden hemen Yaver Paşayı gör * mek üzere arkadaşlarından ayrıl! yordu. Abdül Faki ile karşılaşti? — Nereye Süleyman Bey? — Yaver Paşayı görmeğe gi deceğim,, — Na münasebet? | — Bize faydası dokunacağın' söylememiş miydin? J — Evet ama, bensiz gelıtid" İniz, şimdi ne lüzüm var buna? — Elbette faydası dokunur. — Bize faydası dokunacak V" |rada bir tek kişi var, o da Gatâ” dır. — Onu da görürüz.. — Lüzumu yok.. Şirndi zahmtf etme.. Muhakkak kendisini göf ” mek istiyorsan az sonra berabtf gideriz, Süleyman, yalnız görmek s!l": | sundaydı, Fakat bunu, Abdül F | kiye, açıktan açığa söyliyemiy0” | du. 1 Küçük bir duruştan sonra! y — Yalnız gitsem daha iyi oi cak.. ğ Abdül Faki yüzüne lmrıııîı'i_' nm bütün çizgilerini toplryara” — Benden gizli bir şey mi nuşmak İstiyorsun? Ka — Hayır böyle bir niyetim YO"7 Sizden gizli kendisile ne kont$? bilirim. — Bilmem, bana, Rober D"'Pdn böyle bir şey çıtlattı da.. böyle e oi AraP” — Rober Dupon'un siz bir şey söylemesine imkân Çünkü Türkçe bilmez; hele ça hiç anlamaz. a — Yavur tercümanlık yap” . (DevaMI var)