Mareşal Hinden- burgun cenaze merasimi yapıldı Moskovada Ikinci maçta da | kazanamadık! Moskova, 7 (Radyo) — Mos-| E kovada bulunan Halkevi takımı ikinci maçını bugün O yapacak- tı, Birinci maçta 0—3 gil bi oldukça mühim bir farkla yel nilmesine rağmen çok güzel bir o- yun oynıyan Türk takımının bu! maçta alacağı neticeyi merak e-| den muazzam bir kalabalık, ki bi | çın oynanacağı Dinamo stadına müteveccihen günün erken sa - atinden İtibaren akmağa başla - mıştı. Stada müntehi caddeler, otobüsler ve tramvaylar hmcahmç doluydu. Dinamo stadma girdiğimiz za - man, Rusların bugünkü maça da- ha ziyade ehemmiyet verdiklerini anladık. Koca stad mahşer gibi kalabalıktı. Halk arasmda Sovyet erkânı, büyük rütbeli kumandanlar, sefa- retimiz mensupları, Sovyetlerin yeni ve eski Ankara büyük elçile- ri Karahan ve Süriç yoldaşlar bu-| Junuyordu. Takımlar sahaya alkışlar ara 4 sında çıktı. Türk Halkevi takrmı| şöyle teşekkül etmişti: Avni — Yaşar, Nuri — Esat, Rasih, Feyzi — Niyazi, Eşref, Muzaffer, Fikret, Reşat. Maçı Sovyet federasyonuna| mensup bir zat idare ediyordu. Şurasını evvelâ söylemek lâzım gelir ki bugün oynanan maç, heye- 8 umumiyesi itibariyle az görül -| müş derecede mükemmel bir oyun olmuştur. Müsabaka baştan ni - Hayete kadar seri, canlı ve çok dostane cereyan etmiştir. Her iki takım, stadı dolduran halkın u- zun uzun alkışlarını toplamış, mü- kemmel oynamakta birbirine cid- den rakip olmuştur. Birinci devrede her iki takım, bütün varlığını sarfetmesine rağ - men sayı çıkaramamışlar ve dev- re 0 — 0 beraberlikle bitmiştir. İkinci devrede Türk Halkevi ta- kımının hücum hattında küçük bir değişiklik olmuş ve bu hat şu şekli almıştır: Niyazi, Sait, Muzaffer, Şeref, Fikret. Oyun, takımımızın hücumu ile başlamış, dokuzuncu dakikada Muzaffer, Niyazinin ortaladığı topu yıldırım gibi bir şütla Rusların ağlarına takmıştır. Stadr dolduran halkın samimi - yetle alkışladığı bu golden bir da- kika sonra, günün en iyi oyuncu- larmdan biri olan Rus sağ içi sıkı bir plase ile beraberliği tesis et- miştir. 14 üncü dakikada Avni, Sovyet- lerin sol aşığı ile çarpışarak ya - ralanmış ve yerine Mehmet Ali girmiştir. Gittikçe sürat kazanan ve güzel- leşen oyunun yirmi beşinci daki- Kasmda Ruslar gene sağ içlerinin ayağıyla ikinci gollerini yapmış - lardır. Oyunun bundan sonrası golsüz — geçmiş ve takımımız sahadan 1-2 “mağlup çrkmıştır. Netice böyle olmakla beraber, takım fevkalâde oynamıştır. daha azimkâr oynıyan | * ( Aslanlı Hükü mdar ) Süleyman'ın Oğlu Canlı bir Abide gibi arkalarında duran Aslan “Bora,, nın karşısında, güzel Cezayir kızının bir yosmalık içine bürünen çekingenliğini uzun boy- lu seyretti. Ne söylüyordu? Anlamıyordu. Aslanlı Hükümdarı, bu kadar yakından gören ancak bu kadın olmuştu. isteseydi, onu, ufak bir Işa- retile “Bora,, sına param parça ettirebili Bu dehşet. ölüm, heyecan, aşk, seyahat ve esrar romanına 11 Ağustos Cumartesi günü başlıyoruz Iki Yüzlü Adam | Bütün dünyaca tanınmış, fevkalâde meraklı zabıta ve tahlil romanı Tefrika N: 14 Geçen kısımların hülasası İm arkadaştan biri, bir akşam gezintisin-, de, bü ronaaim en korkunç şalisiyeti olan a dama dair, hatırasını anlatıyor: Bu adam, bir gece dokuz yaşmda kadar bir çocuğu ciğnerken yakalanmış ve kendi- sinden bir miktar para istemek kararlaşmış- Le Adam kendisinden hiç umulmadığı halde| bu parayı kısmen nakit, kısmen de çek ha- nde dereli veriyor. Fakat çeke Attığı İmza) Me, kendini tanrttığı isim arasında fark var. dır. #ki arkadaştari bir! avukat Aterson e gün evine dönünce, kendisine esrarengiz ahbabı Dekter Ceki tarafındin verilmiş uygunsuz bir vastyetnameyi tekrar güzden geçirdi. Şimdi, arkadaşı dskter Cekil'in, bu kor: kun adam yüzünden uğrayabileceği folüket- leri düşünüyor; Hayd isimli korkunç adamı bir kece yol» »r beldiyerek gördü. Bundan sonra Hayd'ın sopayla bir adam tldürmesinden bahsediyorlar. Avukat Aterson vak'ayı talikik için polis. le beraber çekiyor. Avukat: — Pek âlâ öyle ise.. Dedi. Ben düşündüm. Yalnız bir şey daha söyliyeceğim... Sana O vasiyetna- mendeki: “Eğer ortadan kaybol- 8-8.934 duğum ve bu gaybubet üç ay sür- düğü takdirde...,, kaydmı da yaz- dıran bu Hayd'tır değil mi? Doktor bu esnada bayılır gibi oldu. Ağzını kımıldatmadan, “e- vet,, makamında başını eğdi. Aterson: — Ben bunu tahmin etmiştim, dedi, Bu adam seni öldürmek isti» yordu. Doğrusu büyük kaza atlat- tın., Doktor düşünceyle: — Ben, hesapta olmıyanı elde ettim, dedi. Ben, bilsen Aterson! Ne ders aldım!Ne büyük şeyler geçti başımdan... Ellerini yüzüne kapıyarak, böy- lece bir müddet kaldı. Avukat, doktorun evinden karken, bir lâhza durdu. Pof'la iki lâkırdı etti: — Bugün, buraya bir mektup getirmişler... Getirenin nasıl bir adam olduğunu gördün mü? çe Uşak Fakat... İ Çeviren. Hikmet Münir Fakat Pol'un cevabı şu oldu: — Hayır efendim, sizi temin e- derim ki, bu eve mektup getiren olmamıştır. İşte bu haber avukat Atersonun bütün vehimlerini yeniden can- landırdı. Mektup lâboratuyarın ka - pısından gelmiş olmalıydı. Belki de, odalarm birinde yazılmıştı. Bu vaziyette, herahlde daha dikkatli! davranılmış ve doktor Cekilin e-| line mümkün olduğu kadar sessiz! ve kimseye belli edilmeksizin ile- tilmişti. Gazete müvezzileri harıl harıl koşuyor ve sokakları çınlatarak bağırıyorlardı: “.— İkinci tabı!! Parlâmento â- zasının feci ölümünü yazıyor!!..,, Bu, eski bir dostun, müşterinin sanki cenazesinde söylenen hita- beydi. Çok geçmeden, bir diğer ar kadaşın da, rezalet girdabına ismi| 1219 | 8-B-1934 Bir çapulcu çetesi türedi Aydın, (Hususi) — Aydınlıl” rın ekserisi müstahsil olduklar” dan bahçelerine çekilmektedirl?” Halkın tamamen denecek dere€” de kırlarda bulunduğu şu günl” de bir çetenin türemesi bir müstahsilleri endişe içinde b mıştır. Bir iki gün evel bu ç8i cular üç bahçe klübesini basari” soygunculuk yapmışlardır. Faille İ rin henüz kimler olduğu tesbit © lunamamıştır. Yalnız müteaddit jandarma müfrezeleri ehemmi; le takibat yapmaktadırlar. Bugü” bir müfreze Atçalı Ali n birini bu çapulculuğun faili bulu#” mak zanniyle tevkif edilmişti” Arkadaşlarının hüviyetlerini ter bit için tahkikat tamik ediliyor” ” Nazillide spor Nazilli, (Hususi) — Geçen ©” ma günü Halkevi spor komite" mensup avcılar tertip edilen muz avmda altısı büyük, üçü küçük olmak üzere on dö! yaban domuzu öldürülmüştür. Nazilli gençler (o birliği klübüne mensüp ve halkevi hirs” yesinde bulunan (A) ve (B) fut” bol takımları arasında temmu1* on üçüncü cuma günü futbol sında her iki takımın o üçer i yaptıkları ve neticede berabe"* kaldıkları görülmüştür. — .. Belediye kanununun (on b€ * şinci maddesinin belediyeyi ali” kadar eden kısımları hakkınd? görüşülmek ve bilhassa beş sene" lik bir imar programı yapılmak ön zere belediye meclisi temmu on beşinci pazar günü fevkalâ' olarak içtimaa davet edilmiş” Toplantı ve müzakereler devi” etmektedir. Memleketin ( im#” için güzel ve modetn bir progr# hazırlamaktadır. karışacağından, kat'iyyen emi” bulunuyordu... Kendisine olan bütün itimaf” na, soğuk kanlılığına rağmen, Pi risine akıl danışmak ihtiyaci” duydu... Doğrudan doğruya olmasa le, bilvasrta, sezdirmeksizin temin edecekti. Bir müddet sonra, kendi evini” ocağının yanıbaşında, Mister G* isimli baş kâtibile karşılıklı ot” pi ! ruyorlardı. Senelerden beri gün görmesi gayet teski bir şaraptan içiyorl!” dr. e Boğulmuş gibi duran şehrin “ zerinden sisler hâlâfdağılmam! lâmbalar ışıldıyor ve bu inmiş lut kümesi içerisinden, insan hâlâ damardan damara akar $ vığıl vığil işliyerek, hızlı bir ri gâr sesi çıkarıyorlardı. g Fakat oda, ocak kızıltısıyle gülistanlıktı. Şişe içindeki şarap çok! durulmuş ve renkli camlarda < ğın daha zenginleştiği gibi, renk gittikçe dağılmış, tatıl mıştı.. (Devamı