2 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gözlüklü kuşlarkadar garip mah - guklardan biri de yine ayni denizlerde e “bulunan Hptozlu,balıklardır. Bu balık- İ O Jarrın başında heş ufak kanat vardır. — gicakta süyün üstüne çıkar. Sardalya balığının düşmanıdır. Hotozlu balığın Bu üstünde bir balık yediğini ve hoto - hzünü görüyoruz. Türkler bir kısmının kuraklık ve kuraklıktan doğan sebepler dolayısiy- le ana yurttan çıkarak şimale, cenuba ve batıya doğru yayılıp aktıkları ma- lümdur. Bu akınlar kısa bir zaman i- çinde olup bitmemiştir. Çok, çok eski zamanlardan yani milâttan dokuz on bin yıl önce başlıyan bu akmlar, za - man zaman körleşmiş, tarihi zaman - lar içinde yakın çağlara kadar sürmüş- tür. Ayni anadan doğan çocuklar gibi birbiri ardınca ana yurdun kucağından çıkan boyaların hepsi ayni — yoldan ' yürümemişler, tarihte ayni rolü oyna- mamışlardır. Yürüdükleri yollara göre bazıları soğuk, çorak yerlere gitmişler, gelişemcalen unutulup kalmışlardır. Şi- male doğru gidenlerin sonu budur. Bazı ları başka yerlileri de bulunan zengin, fakat iklimi farklı, memleketlere in - mişler, orada medenileştikçe ilerlemiş- ler, lâkin yerlilerle de karışarak dil!e- rini, hattâ renklerini az çok kaybetmiş lerdir. Çine gidenler, Hinde inenler de böyle olmuştur. G İş bölümü e 'KĞ Bir kimse kalksa da kendi ekmeği- '_ ni kendi yapmak istese, yapabilir mi? - Ekmek yapmak için her şeyden evvel | 'un lâzım. Un buğdaydan olur. Buğ - — “day tarlada yetişir. O, tarlaya tohum D eksin, ekini yetiştirsin; buğdayı biç - sin, harman etsin; değirmen yapıp ö- gütsün; elek yapıp elesin, tekne yapıp yuğursun, fırın yapıp pişirsin. Bütün bunları yapmak için ne kadar zaman ister? Unu önünde, fırını karşısında bi- Te olsa, hamuru yapıp ekmeği fırında pişirinceye kadar, saatler geçer. Onün için çiftçi buğdayı yetiştirir; değirmenci buğdayı öğütür, un yapar, firmer unu hamur haline koyar, fırın- * da pişirir. Kunduracı ayakkabıları, terzi el- biseleri yapar. Doktor hastalara ba - lis kırlarda, şehirlerde halkın rahatı i- — Mmuallimler ders okutur... sini tek adam, tek başma yapamaz. HABER Çocuk Sayfası Küponu 2 Temmuz 1934 T N XŞ kar. Asker yurdu korur. Jandarma, po- | çin calısır. Hâkimler davaları görür; | İşte bir çok işler.. Bu işlerin hep - | Üa ta -l Herkes kendi kuvvetine, kendi yapabi- leceğine göre bir iş tutturmuş, çalışı - yor. Herkes işleri aralarında bölüş - müş. ” Bugün o kadar çok şeylere ihtiya- cımız var ki, bir dikiş iğnesi, bir iplik makarası, bir ateş maşası, bir sofra be- zi hep lâzım şeylerdir. Kâğıda, kale- me, deftere, kitaba, lâstiğe, daha bir çok şeylere muhtaciz, Bütün bu şeyler iş bölümü sayesinde kolayca yapılı - yor; kolayca âle geçiriyor, öne geliyor. Koca kaoaca fabrikalar, denizlerde doa- laşan dev gibi vapurlar, demir yollar üzerinde yürüyen trenler, her şey iş bölümü sayesinde ortaya çıkmıştır. İş bölümü olmasaydı, insanlar hiç bir şey yapamazlardı. İhtiyaçlar çoğaldıkça, iş bölümü artmıştır. â Herkes kendine göre bir iş yapar, amma birbirinin işine muhtaçtır. İş bö- lümü insanları birbirine öyle bağla - mıştır ki, birbirlerinden ayrılmak is - terlerse de ayrılamazlar. Ayrılsalar, aç kalırlar, çıplak kalırlar, bin bir sı - kıntıya düşerler, ölüp gider!'er. Birinin eksiğini öteki, onun eksiği- ni başkası tamamlar. Başka çare yok. Birbirimizin işinden, yardımnıdan fay- dalanırız. Böylelikle iş aramızda bölü- nüyor ve bizi birbirimize hiç kopmıya- cak kadar kuvvetle bağlıyor. Çocuk ve oyun.. Türkler ve Çinliler Diğer bazılarının da yolları, güzel ilerlemeğe elverişli, ana yurda benzer boş veya yerlisi az ülkelere — gö - türmüştür. Bunlar da orada ana yurt- tan gördükleri bilgi ve medeniyetle, Türklüğün benliğini daha ziyade ol - gunlaştırabilmişlerdir. Ön Asyaya i - nenlerden çoğu bu talii kazanabilmiş- lerdir. Anayurdun doğusunda Çin ülkesi vardır. Asıl Çin, büyük deniz kıyıları boyunca uzanan memlekettir. Fakat bugünkü haritaya — bakıldığı zaman Mançuryanın, Tibet yaylâsının Mogul eli ile Türkelinin, yani orta Asyanın büyük kısmınım da Çin rengine boyan- mış olduğu görülür. Büunlar, ahalisi Çinli olmıyan Çinin müstemlekeleri - dir. Asıl Çinden sayılmamalıdır. Asıl Çin, 'Büyük denize dökülen sa- ) Yeni Bilmecemiz( Türkiyede altı harfli bir sşehir ismi 1, 2 harflerim zaman ifade eder. 3, 4, 5 harflerimi görünce üşürsünüz! 3, 4, 5, 6 harflerim denizin zıttıdır. Yüzümüzü 1, 5, 3, 4 de çevirmeden ilerliyoruz. 1, 3, 4, 5 suyun gittiğini ifade eder. Bildiniz mi ben neresiyim? HEDİYELERİMİZ: Doğru hal - ledenlerden birinciye: 10 Lira Ve ikinciye, üçüncüye bir paket şekerleme ve diğer 150 kariimize de ayrıca muhtelif hediyeler veriyoruz. be günleri matbaamızda tevzi olunur. Gelecek hafta v#H1HRGUKEREMA NCOZC<CAO-ZOU “dâha çok benzerler. — Hediyelerimiz her hafta Perşem- | rı İrmak ile Gök ırmağın suladığı ova- lar ve deniz kıyılarıdır. Çinin cenup tarafları sıcak ve 1s - laktır. Çay ve pirinç burada iyi yeti - şir. Şimal tarafı iklimce daha serttir. Çok eski zamanlarda Çine inen ve be- yaz ırktan olan Orta Asya Türkleri, ilk önce memleketin bu kısmında yer- leşmişlerdi. Cenup taraflarında sarı irktan olan yerli bir halk vardı. İyi as- ker olan Türkler, geri kalmış olan yer- Hleri ilk önce cenuba sürmüşsler, sonra da onları idareleri altına alarak mede- nileştirmişlerdir. Zaman'a bu iki kı - sım ahali karışmıştır. Bununla beraber bugün gene Çinin şimal ve cenup aha- lisi arasında açık bir fark görülür; ce- | nuptakiler sarı irkın çok açık bir örne- gidir. Şimaldekiler ise orta Asyalılara - Çinde ilk önce büyük bir impara - torluk kuranlar, Sarı Iİrmağın yukarı taraflarında yerleşmiş olan Türkler - dir. Bunlar Milâttan en az dört, beş ? bin yıl önce Çine gelmişlerdir. Gözlüklü atmaca lar vardır. gözlüklü atmacanın gaga * sının Üstünde iki toparlak daire sek “ linde bir takım çıkıntılar vardırkı buns |P ların ucu kuşların gözünün kenarın * ı dan geçerek kulak arkasında biter ,tipt DN ki bir ihtiyarın bürnunun ucuna sar ” ll kan gözlüğe benzer. ! Güvercinler yuvalarını nasıl bulur? | - Güvercinlerin (Seyyah güvercinler) denilen bir cinsleri vardır ki, bunlar yüzlerce kilometrelik yerlerden kalkıp yollarını hiç şaşırmadan alıştıkları yu- valarıma gelebilmek iktidarlarını ha- izdirler, İnsanların bile böyle uzak yer- | lerden yolunu bulabilmek için pusula, harita falan gibi bir çok vasıtalara ih- tiyacı varken bir şeysiz bu hayvanla - rın yanılmadan yuvalarına gitmeleri çok hayreti mucip olmu;ş ve bunun es- babı araştırılmıştır. Bir zaman bu güvercinlerin gözleri gayet keskin olduğu ve havada çok yükseklere çıkıp oradan tanıdık'ları bir şeyi görerek bu suretle oyllarını tayin ettikleri kabul edlimiştir. Bu fikre göre hayvanlar her seferinde yuvaya giden yolları ü- zerinde bir noktaya dikkat ediyorlar. Böylece yollarını öğreniyorlar ve bina- enaleyh uzaktan bırakıldıkları zaman da yolda bildikleri istasyonlara dikkat ederek doğruca yuvalarını buluyorlar diye mesele izah edilmişse de denizler- de yapılan tecrübeler bu fikrin çürük- lüğünü ortaya koymuştur. Öyle ya! Hiç bir sahil görünmiyen koca bir de- nizin ortasından bırakılan bir güver- cin dümdüz yahut dalgalı bu su sathrı üzerinde nereye dikkat edip hatırında Mi gŞK Te tutabilir. Halbuki bu vaziyette bıraki* lan güvercinler de hiç şaşırmadan h* men gelip' yuvalarını * bulmuşlardır Meselâ'Sardunya adasile İtalya —arâ” sında 27 den 450 kilometreye kad . tahalüf eden bir mesafeden — yapıla! tecrübelerde güvercinler rahat rahâ” yuvalarına gelmişler. Bunun gibi Fraf sa sahiline getirilen İngiliz güvercif leri de bırakılınca Manş denizini af " rak kendi memleketlerine avdet ı-'_ lerdir. Bu tecrübelerden —en şaşılac&” olanı İngiltere ile Amerika arasında 1” pılanıdır. Amerikadaki Borton şeh © rinden getirilen dokuz güvercin, geı_ lerinden üç ay sonra Londradan b kılmışlar, bunlardan biri Bostun yuvaya avdet etmiş, ikisi de Ameri " ş da başka yerlerde bulunmuşlardır. —— halde bu şayanı hayret hayvanların koca Bahrimuhiti Atlâsiyi geçip mef' ” ketlerine kadar gidebilmeleri böyle-'_ la dikkat etmek veya yüksekten £” mekle izah edilebilecek bir mesele ©© ğildir. Ni Hali hazırda bunlarda bizim bild (i miz bir hissin bir yel ve cihet ta vi hissinin bulunduğunu kabul etmektt” başka çare yoktur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: