Jack Hilton ve Mary Carlisle Kadının güzel giyinebilmesi için zeki olması lâzım ! Holivut da meşhur Miki Mavs'ı i. karikatür sanatkârı oldu: cat eden bir çu gibi, bi n ::,,'.:,d.,,_b" de meşhur clbise Desina- TEsmi Adrien. Buna geçen günü soruyorları ? ıl:ıdıuın, bu muvaffakiyetindeki sır ne- ir? Bunu bir çok sinema artistlerinde :Wuyonıx. Elbisenin cazip görünmesi ıdın_ın Büzelliği sayesinde midir? Ga- Ş rabetine mi müsteniltir. Yoksa kadı- fun uzun ei boylu mu olması şarttır.. Ne iz? Modaları icat eden genç sanatkâr | bütün bu gayrete kapılmış kadınların beynini kamaştıracak, bir cevap — veri- j “Çok iyi giyinmiş bulduğunuz bir | kadın, gene zekâsı sayesinde, sade — gi- | tur. Fakat, bir kadın zeki ise, güzellik yor: “Hayır diyor, bunların hiç biri de- gil. Kadının güzel giyinebilmesi - için| zeki olması lâzımdır, bütün — muvaffa- kiyet zeki olmasındadır. Basit bir yüzü olur. Hattâ çirkin bile... Boyca kısa ©- lur, uzun olur... Bunların hiç tesiri yok- ve bütün suni yakışıklığı ile, dünyayı ayaklarının ucuna getirebilir... “Buna mukabil, kadının güzel — ol- ması, şık olmi Güzelliği, sun'i zerafeti kaybolur. Böyle a mani de yinmeği bihmelidir. “Her ikisini de telif edebilene artık bir ilâhe denir..,, San'at mı, zanaat mı? Büyük bir san'at- kârın düşünceleri Sinema sanat mı, yoksa “zanaat” mı? güzel sanat mı, yoksa sadece san- at mı? Bu, Selâmi İzzet Beyc, “Soh - i için, sık aık ilham veren bir | mevzudür. Bir Fransız gazetesinde meşhur Leh piyanist ve bestekârı Paderevski'- zından, Selâmi İzzet Beye, do - cevap teşkil eden bir mülâ - nin &; fayısi kat gördük. Zamanımızın metli sanat Padereveski'nin sinema hakkındaki düşünceleri Selâmi İzzet Beyin dü - şüncelerine hiç te uymıyor. O, sine - mayı “Gözler için bir müsiki" addet- mektedir. Mülâkatı aynen naklediyoruz: “ — Sinemayı seviyor musunuz? — Tabiü, prestiş ediyorum. Hafta- da hiç olmazsa iki üç defa sinemaya giderim. Musikişinas olup ta sinema - yı sevmemek kabil değildir. Seslerin ve şekillerin musiki akı bir surette birbirine bağlıdırlar. Bazı filmlerin parçaları vardır ki, muayyen bir bes- te parçası hissini verir. — Bana söyledikleriniz. hakkında bir misal verebilir misiniz? — Tabil. Meselâ Bek Strit (İstan- bulda hayatım sana feda ismi altında gösterilmişti). Filmi benim gözlerim için bir Şuman musikisidir. O ne film.. Baştan başa ne muztarip bir melodi.. Ben film müelliflerine niçin sahne va- zu denildiğini anlamıyorum. — “Film bestekârı” demek icap ederdi. Şüphesiz Amerika sinemasının u- sulleri mükemmeldir. Fakat bu ancak Amerika y Fazla olan memleketler için kabildir. Holivut'un filmleri — yomanlardan, piyeslerden, hikâyelerden — alınmıştır. Yani ekseyira müellif filmin yapılma- sında hazır değildir. Fransada bazı si- nema girketleri bu usulü Amerikalı - lardan kopye ettikleri için müellifle teşriki mesai gibi kıymetli bir unsur - dan mahrum kalmışlardır. — Amerikada Greta Garbo Marlen Ditrihi tamıdınız mı? — İkisini! Onları şahsen tanırım, ve saonra şerefime verilen bir ziyafette bu iki ilâhi mahlük arasında oturmak sa- adetine mazhar oaldum. Bunların her ikisi de o akşam gibi basit birer kadın oldukları zaman halktan sakladıklarr iç güzelliklerin a- | garlığını ulvi bir şekle koymuşlardır. çok kiy - | adamlarından biri olan | H Pa e di ü Anita Page küçük kaplanı Lillan Harvey Amerikan sinema şirketlerinden şikâyet ediyor! Son zamanlarda Amerikada çalış- makta olan Lilian Harvey mensup bu- lunduğu şirketle mukavelesini bozmuş- tur. Lilian Harvey Holivutta Fox şirke- ti hesabına “Serenad,, filmini çevirme- ge hazırlanıyordu. Mevzuu Viyanada ve meşhur Kompozitör Sehubert'in za- manında geçen bu filmin ilk sahnele- ri çevrilmek üzere iken Lilian birden- bire Amerikadan ayrılmak — kararını vermiştir. Lilan Harvey bu kar: vermeğe âmil olan sebepleri şöyle an- latmıştır: “ — Amerikada yaptığım - filmler, daha önce, Avrupadaki filmlerim sa yesinde kazanmış — olduğum şöhretin azalmasını intaç etmekten başka bir şeye yaramamıştır. -Amerikada daha çok para kazanılıyor amma bir sanat- kâr paradan evvel kendi şöhretini dü- şünür. Amerikadaki üçüncü filmim o- lan “Seranad,, da da bana çok fena bir rol verilmiştir. Fena bir rol temsil et- mektense daha az para kazanmağı mu- vafık buluyorum.” Lilan Harvey mukavelesini feshet- mekle beraber henüz Amerikadan ay- rılmamıştır. Bunun sebebi, sevimli yıl- dizin Avrupa ve bilhassa Almun film sirketlerinin tekliflerini beklemek iste- mesidir. Lilian Harvey'in “Serenad,, filmin- de oynamak istemeyişi PatPattersonun Çünkü bu filmde Lilian Harveyin yapması mukarrer o- işine yaramıştır. Tan rol bu artiste verilmiş bulunuyor. Malüm olduğu üzere Pat Patterson Charles Boyer'nin karısıdır,