Tayyaredeki güzel kadın! —— .—— Garsonluğa başlıyan kimsesiz bir oksa bir y kadın mı, Kadınların, erkekler gibi hemen her sahada faaliyete geçtiklerinden uzun boylu bahse hacet yok!. Kadının, erke- &in yaptığı şu veya bu işi yapıp yapa» | myracağı yolundaki münakaşaların, çok | tan arkası kesildi. Şimdi vaziyet tabii | seyrini takip edip gidiyor. Bu gün şu işi başaran kadım, yarın bu işi başa « racak ve hiç şüphesiz günün birinde adım atmadığı merl,; cak! Resmini gördüğünüz güzel ve sevim- | li genç kadın, şimdiye kadar kadın- ların çalışmadıkları bir iş sahasında yer tutmuştur. Bu iş te yolcu tayyaresinde | #arsonluk!. Gerçe kadın tayyareciler, çoktan beri havalandılar, her yerde | kadın yolcular, tayyarelere — bindiler, | ama her nedense yolcu tayyaresinde garsonluk yapacak kadın, son zaman- lara kadar ortaya çıkmadı! Yolcu tayyaresindeki ilk kadım gar- son, İsviçredir. Onun İsviçreden Al- manyaya uçan bir tayyareden Tempel- hofta yere ayak basışı, hem - bir sür - Priz olmuş, hem de eğlenceli bir hâdi- | seye vesile teşkil etmiştir. Sürpriz, bir yolcu tayyaresinde ilk defa olarak kadın garsonun görülme - ek sahası kalmıya: Kııık yarışları ve kuğular Kuğular nehirden göle götürülüyor ! İngilterede Henley nehri boyunca | ber sene bu mevsimde kayık - yarışla: r yapılır. Yarışlar bütün İngilterede büyük bir alâka ile takip olunur. Bu | sene, yarışlar bu günden itibaren baş- hyor, Bu nehirde bir çok — kuğu vardır. Kuğular, nehrin başlıca hususiyetle - Tinden birini teşkil eder. Onların ürk- Memesi, incinmemesi gözetilir. Bu dü- | Tince ile de, yarış başlıyacağı — gün - v Bir müddet evvel, kuğular nehir- taki b4 alır, muvakkaten civar park- V0 Dir havuza götürülür. Bir çok ki- | ı*'—d“"'-n-_mı..ı.ı. altında, sokak - ardan geçişini, merakla seyreder. Re- T e ee A LA AAA çan tank yapıldı ! p « uçarak, yerde gösterdiği tehlikeyi bu defa şeklinde insanların başına saracak ını dersiniz? Sizi meraktan kurtarmak için hemen kısaca ki, bu, Haziranın oturunda İngilterede yapılmış y AMi eai L HABER — Akşam Postası ıldız mı? sidir, Eğlenceli hâdiseye gelince, bu güzel, sevimli, genç kadının bir gar - sön olabileceğine kolay kolay inanıl - maması, onun her hangi bir filmin bir safhası çevrilmekte olduğu için rol i- cabı kıyafet değiştiren, garson kıyafe- tine giren bir yıldız sanılması! Genç kadının etrafını derhal gaze- teciler, fotoğrafcılar almış, bin bir su- al sorarak kendisini sıkı fıkı sorguya çekmişler... Bu hiç beklemediği kar - tılanma üzerine o, ne yapmış, dersi- niz?, Bol bol kahkaha atmış, fakat her kahkahası, karşısındakiler - tarafında » hüviyetini saklamak maksadile kur - nazca bir yıldız manavrası sayılmış! İşin iç yüzü nihayet anlaşılmış, da- ha doğrusu kadından başkaları tara - fından onun yıldız olmadığı şeklinde: | ki izahatm doğruluğuna inanmak icap | etmiş. Bununla beraber, işte resmi, ya- | zetelere geeçmiş bulunuyor! Diğer taraftan bunu müthüş bir rek- lâm sayan, ayni zamanda genç kadı - nin güzel ve sevimli olduğunu gören bir film şirketi direktörünün kızla el altında alâkadar olduğu, onu - yıldız yapmağı tasarladığı, aradan çok geç - Tayyaredekl garson kız simde, bu manzarayı görüyorsunuz. Kuğular, muvakkaten de olsa, alış- tıkları yerden — çıkarılmalarından hiç mi hiç hoşlanmazlar. Devamlı surette sağa, sola kaçışırlar. Onları yerlerin: | den çıkarmak, hayli güç bir mesele - dir. Fakat, bu kuğular © kadar candan sevilir ki kaçışmalarına kızılarak ken- dilerine karşı huşunetle hareket edil -« mez, Gayet yumuşak davranılır. Adeta nazlarına karşı niyazla nehirden çı - karılır! Pek fazla hırçınlık gösteren, yolda kafileden ayrılan kuğular da yakala - narak, göle kadar kucakta taşınır. Ve yarışlar biter bitmez, tekrar yaşadık - srtasile — havadâ tepeden — inme luk “Dresden,, Hini görüyorsunuz Gemide 975 yolcu |Kaza vukua geldiği x. söyliyelim olarn W - meden şayi olmuştur! | | ları yere, nehire bırakılırlar, O anda | | da biraz daha uyanık davranmaklığımız | faydalı olur. Fransa, terenin m petrolları, Hindis 5 TağimiZ 1956 5 Fransız siyaseti ve İngil enfaatları — Boğazların askerlikten .2cridi, Musu ; tan yolları İngiliz | siyasetinin esasıdır Pariste çıkan zetesi yazıyor | Şarkta olan biten hâdiseler etrafın- | a Republigue,, ga- kadar elde etmiş olduğu neticelerden cidden şimdiye memnun olabilir; yalnız belki Lehis « tanın Almanya ile biraz hoş geçinme- sine ve iyi komşuluk etmesine Fran - sanin tahammül etmesi, zamanın ve hâdisatın emrettiği bir lüzumdur, Fa- kat bu iyi komşuluk Lehistanı Alman siyaseti peşine sürüklemeğe mütaham- mil değil Fransanın elde vaffakryetler çoktur ve d sa Viyanada kazanmıştır; yani manya ile Avusturyanın birleşmesi fi- kir ve teşebbüslerinden sureti katiye- de sarfınazar edilmiştir. Merkezi Av - rupada dahi temin edilen — dostluklar Fransa harici siyasetinin büyük ve müs pet neticeleridir. Hele Balkanlarda el- de edilen muvaffakıyet Fransayı cid- den tatmin edebilecek bir mahiyette- dir. Sonra, Fransanın Moskova ile an- laşması hatırlarda tutulmiya — değer. Ankara ile de bir anlaşmamız vardır. | Bütün bunlar sevinilecek güzel neti - celerdir, ve bu mıntakavi anlaşmaların ve dostlukların vücude gelmesinden şikâyet edecek olan âsla biz değiliz. O- nun için İran Şehinşahı Hz.nin Ankara ir, ve olamaz. yı ziyareti ve bu ziyaret neticesinde vü- cuda gelen Türk-İran anlaşması bizi a: la şikâyete sevketmez. Fakat her şeye rağmen dikkat şarttır. Cihan harbini takip eden günlerde | Mustafa Kemal'in kuvvetleri İngiliz - | kuğuların sevinçle boyun kıvırarak su: z bir görünüş « projektörü| yi Tayyarelerin geceleri yere dınlatılır. Resimdeki yepyeni bir tarzda ya- pılan bu projöktörlü otomobildir. Bu suretle projöktör, seyyar bir haldedir. İstenilen istikamete kolayca götürü - lebilir. Tayyare nereye inecekse, ora- sr aydınlık bir saha haline getirilir. Geçen ayın yirmisinde, Norveç sahillerinde kesif sis yü- zünden karaya çarparak karzaya uğramış olan adlı Alman gemisinin kazadan sonraki ha - 14690 — ton.- vardı, taylanın mevcudu ise 323 tü. aman yolcular yemekte bulunuyorlar - çuş gösterişlerinde, kendisine böylece bir kılıf geçirilmiş a- |dı. Kaza olunca telâş uyandırmamakiçin, şiddetli muzi- lelâde tayyaredir... ka çalmağa başlamış şılmıştır. ve sonra yolcular çıkarılmağa sava - indik- | | leri zaman kazaya uğramamaları için, inecekleri saha projöktörlerle iyice ay- | âsayişi, âmmenin ve şahsın tasar- asker çıkarmışlardı, fakat müdafaa fi- — kirlerinden cayarak © vakit hem İs » tanbulu hem de Boğazları tahliye et - —| mişlerdi; buna da sebep, bizim © gün- | lerde onlara yardım ve muavenet et -— | | mek mecburiyetinde olmadığımız hak- — kındaki kanaatimizdir. Onun içindir ki bu gün herhangi | bir münasebette, Frı Fransız, İn- — giliz menfaatlerinin inden bahisle — Ingilterenin muavenetini talep etse, ba: zı emperyalist İngiliz mahafilinden a- lacağı cevap şudür: — Çanakkale.. Şarkta — İngilizlerle Sovyetlerin men- faatleri biribirine kâfi derecede zıt git ) | mektedir. Cihan harbinden evvel Fran- s1z siyasetinin bir şaheseri vardı: O da zıt menfaatleri telif idi. Bunu bu - — gün dahi yapabiliriz. Ve Berlin gibi — diğer büyük siyaset merkezleri de bu- nu pek âlâ bilirler. İngilizlerin menfa» | atleri bir kaç mühim noktada toplan- | mıştır: Boğazların askerlikten tecrit edil » — miş olması; Hindistan yollarının tahdit edilmiş — olmasış 4 Musul petrollerinin kendi ellerin - | de kalması; j İskenderiyeden Basra körfezine ka- dar olan yolun (mademki İngilizlerin | elinde kalmamıştır), İngiliz, Fransız — ellerinde kalması; a İşte İngilizlerin menfaatleri. Bi . | zim menfaatimiz ise, İngiltereye müm- | kün olduğu kadar sıkı bir surette bağ-. | | h olmaktır. 4 Müttefik bir İngiltere - Fransa, de- nizlerin serbestisi demektir; — bilhassa | lerin maddi ve manevi yardımile harbe- den Yunaalıları mağlüp ederek Akde- nize döktükleri “saman, İngilizler bo- gazları kurtarmak için, Çanakkaleye Ankara, 4 (Hususi) — Polisin vazife ve salâhiyetleri hakkındaki lâyiha mecliste kabul edildi. Bu lâyihanm hükümlerine göre polis, ruf hürriyetini, mesken masuniye- tini, halkın hukukunu, can ve ma- Imı korur. Yardım istiyen çocuk, alil ve âcizlere muavenet eder. A- ğır hapis cezasını müstelzem suç- lularla âmmenin aleyhine cürüm işlemişlerin, yabancı memleket - lerden — Türkiyeye — kaçanların, memleket içinde bir yerden diğer | bir yere naklolunanların, fuhuş yü- zünden bulaşık — hastalıklıların, müddeiumumilikçe lüzum göste - rilenlerin parmak izlerini almağa salâhiyettardır. Hariçten gelecek filmlerin, içe- ride yapılacak filmlerin gösteril - mesi polisin iznine bağlıdır. Otel, gazino, sinema ve sair eğ- lence yerlerinin açılması polisin tahkiki ve en büyük mülkiye me- murunun izniyle olabilir. Ahlâk ve umumi terbiyeye uy- guün olmıyan, izinsiz açılan yer * leri polis en büyük mülkiye me - murunun emrile kapayabilir. Polis, askerlere mahsus - bilu- mum — silâhları ve namlusu 15 ılı, mi terbiyeye uygun o santimden uzun tabancaları, izin- siz satılan silâhları ahlâk ve umus Polisin vazife ve — salâhiyetleri nelerdir? Bu hüsustaki lâyihâ dün Millet © Meclisinde kabul. edildi Akdenizin serbestisi demektir, ve sone ra Metropollerle müstemlekeler ve do- minyonların tehlikeden masuniyeti de- — mektir. nota ve emsalini alır ve adliyeye verir. v Hayasızca konuşanları ve tür - kü söyliyenleri, kadınlara söz a - tanları, gençleri ahlâksızlığa vik edenleri polis meneder. Polis, 18 yaşından küçük ol ların barlara girmelerinin önü geçer, Lâyihanın müzakeresi sırasın- da Hakkı Tarık Bey, bir film çe kilmeden önce senaryosunun po - lisçe görüleceği maddesi üzerinde dedi ki: “— Maddenin tatbiki güç o bilir. Aktüalite filmlerinde hadi- senin geçişi film almağa imkân zaman vermez. Amatörler de kü çük makinelerle film çevirmekte. dirler. Bundan başka bir neşir vasıtası olduğuna bakarak bunlar hakkında takyidat koymak yerin- dedir. Ancak bu güçlüklere mey- dan vermemelidir.,, j Dahiliye vekili, bu hususta ni - | zamname yapılırken bunların göz | önünde tutulacağını ve hüküml! konulacağını söyledi. Bilâh: Hakkı Tarık Bey, abone yazmı ilân almak vasıtasiyle — vesikı dolaşanların, şantajdan, gaze lik dolandırıcılığından takibat tında bulunanların polisçe meni ecis | istedi. Teklif ettiği madde lâyi & Te & b