ör kundüracılara karşı T ne diyorlar Bir muddet evvel memleketimizde | İemüs etmekte olan lâstik sanayii a- | bize etraflr bir mektup yazan (| Bcaristanlı bir Türk - kariimizin fi- | “İ-'lı neşretmiştik. Karlimiz bize Bulgaristanı misal | Tötererek bu sanayiin milli dericiliği- | * için çok zararlı neticeler verebile- ! Setini söylüyordu. | , Geçen gön şehrimiz lâstik fabrika- | 5 slkadar bir zat bize — müracaat *derek bu fikirleri redetti ve rezmi iz- İtistiklere istinat cden rakamlarla bu- Tün varit olaratyacağını söyledi. Bita- ': bir halk gazetesi olduğumuz için fikirleri de aynen neşrediyoruz. | , ,Deniliyor ki lâstik ayakkabı fabri. | kullandıkları bütün iptidai mad. hariçten getiriyorlar. Ve bu hal ı—lılın iktisadiyatına büyük zarar- veriyor. Halbuki bu fikir çok yanlıştır. Bu- | M asıkça ispat etmek için lâstik sana- | ae ait şu matümatı bilmek lazımdır. k.“l.-yiin en mühim maddesi olar bize de, bütün İstik imal eden tıılıhnkn geldiği gibi hariçten ge- &Vı kilosu Sif Istanbul 35 kuruştur. İt başına ancak 150 gram sarfedildi- h—, memleketimizde yapılan sene- 800,000 ayakkabı için ancak 75-80 sa sarfı lâzam geldiğinden bunun tu- ' Tei 30,000 lira eder. 'ebeşir Ve üstübeçe gelince evvelce bu maddeler de Avrupadan — gelirdi. #anaylimizin terakkisi neticesin- » Mum, katran ve pamuk zaten eski- | t&-ı dahilden tedarik — edilmekte |, Ayakkabının üstünü örten — keten l fabrikalarının şimdilik — kifayet- Ei&iı.ı... ve İlmm olan diğer * bazı ç "Yevi maddeler de esasen memleke- y Bizde mevcut olmadığından bilmec- Avrupadan celbedilmektedir. e Bi mecmuu senevi — 500,000 ayı için harice giden para- | '3 90,000 Tiradan ibarettir. Halbuki bu sanayi memleketimizde işaf etmeden evvel her sene Avru- n 400,000 çift ayakkabı — getirilir banun neticezinda harice 800,020 z giderdi. Şu halde bu sanayüin üKi neticesinde harice gitmekte Paranın sekizde yedizinden daha lası memleketimizde kalınıya bap: tır, N'—İıuk sanayii yüzünden milli pt- |x ”5n harice gittiğimi iddia dh.âır fıle- | gelince pek âlâ a ; Ulazdkları ham” Görünler yüzdü | hariçten gelmektedir. Bundan bütün kimyevi maddeler de Av- n tedarik edilmektedir. Bunun ' Ğ resmi gümrük kayıtların- |." ©a anlaşılacağı veçhile harice se- bi bir milyon iki yüz bin lira gitmek- Sonra biz kat'iyyen kendilerile re- edemeyiz. Çünkü evvelâ: Keten tabı ancak yaz mevsiminde kul- ! ilir, Parası olanlar bunu ancak | Yaparken giyerler. Başka zaman- | Münhasıran deri ayakkabr kulla. " Binacnaleyh bu sınıf halk nez- lâstik ayakkabılar deri ayakka- y rekabet edemez. *2 mevsiminde lâstik ayakkabı gi- ite esasen kundura alma- Aalaşılıyor ki rekabet olması tama- | ) ”terinde olmıyan bir iddiadır. MK Suk sanayüinin diğer faydalarına te şunlardır: tanayi 3,000 e yakın Türk işçi« Yüksek gündeliklerle çalıştırmak- Bütün fabrika'ar tesisatlarını galoş, şoson yapmakta ve Başka otomobil lâstiği, muşam- HL .. Ilıd!ıll 1”4 | Kim haklı |Benim |Vöistik ayakkabı yapan-.Dünkü günü Gala- iŞ başına gelirse tasarayda nasıl geçirdik! *—Baş tarafı $ üncü sayfada— hitliğini kabul etmezlermiş. Ço- cuklarla düşüp kalkan çocuklaşır farzederlermiş. Biz de, bu çocuk- luk hatıraları arasında hakikaten çocuklaşmıştık. Hatta saçı sakalı ağarmışların da beni taklit etmek istediklerini gördüm. Salih Münir Paşa, gözleri nem- lenerek: — Ben de sıçramak istiyorum! « dedi, Muallim Bedros Adroni Bey, bu toplantının yaşlılar üzerinde çok daha müessir olduğunu söy- ledi. Onlar, hayatlarının yarım a- sır evvelki kısmımı yaşıyorlardı. Jimnastik muallimi Faik Beyin gönderdiği mektup çok acık'ı idi: Âmâ olduğu için bizi göremi- yeceğinden dayanılmıyacak ka - dar bir hüzün duyacağını yazı- yordu. “Dazırduzur,, lâkabı ile meş- hur arabi muallimi Fehmi efendi- nin, Ziyaettin efendinin gelme- miş olması hepimizi müteessir et- ti. " Başka muallim!'erimizi sorduk: — Şem'l efendi?. — Sizlere ömür. — Farisi muallimi Nuri efen - di? — Sizlere ömür, Çok esefleniyorduk. Arkadaş - larrmız arasından da birçokları - nın ölmüş olduğunu öğreniyor- duk: Bunların hatırasına bir da- kika sustuk. Kalanlar bizi teselli ediyordu: İşte, 42 senelik muallim, müteka- it topçu kaymakamı Mehmet E - min bey.. Bu zat, dil inkılâbının en faal uzvu olan Çanakkale meb usu Giritli Ahmet Cevat Beyin bi- le türkçe hocasıymış. Bizim smı- fa da türkçemizi bihakkin öğre- ten odur. Hâlâ askeri mektepler- de hocalık eden Mehmet Emin beyin elini hürmetle öpüyoruz ve ona, inşallah ellinci - meslek yıl - dönümünde bütün talebeleri bir- leşerek bir kârgir ev hediye ede - ceğ'mizi söylüyoruz. Nasip olma- sını bütün gönlümüzle diliyoruz. Diğer eski muallimler: M. İz- var.. Sermubassır M. Moskos... Bunlar, hâlâ mesleklerine sadık... Bu sırada, arkadaşlar, mekte- bin eski bir an'anesini tekrarlı-| yorlar. Müdür Behçet Beyden baş lryarak, hocaları ve mubassırları altıokka ediyorlar, —— N T Kulağa, sağdan soldan, lâkap - lar çarpıyor: — Şantöz Fazıl. Karaböcek İbrahim.. Hanımabla İlhami.. Sal yangoz Salâhattin.. Acem İsmail.. Sıçan Sadi.. 'Kestaneci Necdet.. Lâkerdacı (vallahi lâkıAbını bili - yorum ama, ismini unutmuşum !) Biri soruyor: — Kedi gelmedi mi kuzum?. — Necmettin Sadık mı? Hayır, gelmedi.. İstanbulda değil!.. Bil- miyor musun: Cemiyeti Akvam - da Türkiyeyi temsil ediyor. Taşrada bulunan birçok Galı- tasaraylılar telgraf çekmişler; teb rik ediyorlar!.. Tamburun çalınması pek mü- heyyiç oldu. Zira, meşhur Ahmet ağınm bu san'atı, artık, — zillere terkedilmiştir. Onu da, merasimle amuzda taşıdık. Tam hoca derse kaldıracağı sırada bizi nice defa- HABEK — götüşüm : Ceneral AGeresko[ Zeki Rıza Bı;y Son posta ile gelen Fransız ga- zeteleri büyük telâş içindedir. Bu- nun sebebi Romanyada İtalyan si- yasetinin mümessili telâkki edilen Mareşal Avereskonun riyaset etti- ği bir askeri parti tarafından bu-| günkü Tataresko kabinesi yerine diktatörlük salâbiyetile yeni bir hükümet getirmek — teşebbüsleri başlamış olmasıdır. Onun için Ro- manyada Mareşal Averesko hare- keti Bulgaristanda Bulgar — Yu-! goslav itilâfını istihdaf eden son ihtilâle karşı İtalyanın bir tahriki eseri diye telâkki olunuyor. (Söjurnal) gazetesi diyor ki: “Hiç şüphesiz İtalyanlar küçük iti- lâfın çalışkan bir işçisi olan M. Ti- tüleskoyu da affetmiyeceklerdir. Sovyetler ile anlaşma plânında muvaffak olduğundan dolayı onu affedemiyeceklerdir. Balkan mi - sakını tadil istiyen devletler aley- hine hakikaten tedafii bir ittifak haline getirdiği için onu affet yeceklerdir.Nihayet Sofya ihtilâli Bulgaristanı Yugoslavya tarafına ve Fransız siyasetine doğru çevir- mek suretile İtalyanları hiddetlen- dirmiştir.,, Fakat Romanya buhranımda en büyük müşkülât noktasmı teşkil e- den harbiye nazırı — meselesinin halledilmiş olduğu son telgraf- lardan anlaşıldığıza göre şimdiki halde buhran zail olmuş değilse bile durmuş telâkki olunabilir... pek çok duamızı almıştı. Şimdi de böyle omuzda gezmeye lâyık - t&ı! Yemekhanelere girdik.. Burası- mı eskisinden daha lüks bulduk... Gene âdet mucibince, yemek- ler “kaynatılıyor!,,.. Yani, bir ki- şilik yer arada boş — brrakılarak, bu yerin yemekleri yağma edili- yor. Bizim çağdakiler — arasından Sabit Bey, bizden evvelkiler ara- sından Doktor Osman Şerafettin bey, masanın üzerine çıkarak, es- ki hocaların taklitlerini yapıyor. Yemekten sonra, — yukarı!lara çıktım. Bir de ne göreyim? Me- gerse, dünkü bakalorya imtihan- ları bitmemiş; bir çok talebe, 3- nıfların önünde ter döküyor!.. Bir ferahlık duydum: — Oh!.. Biz imtihanı atlattık!. Gene tambur çaldı. Keşşaflar önde, biz arkada yürüdük. Gala- tasaray mezunu Tevfik Fikretin yarım heykeli önünden keçtik.. Caddeye çıktık.. On yedisinden yetmiş yedisine kadar, altmış yaş aralı talebe Taksime, Cümhuriyet abidesinin önüne kadar gittik... Sonra ,çelengimizi koyduk.. Bakıyorum. Sağımda şair Emin Bülent, İzzet Melih.. Solumda bi- rinci ticaret reisi Ahmet Esat Bey.. Daha ötede, bir ecnebi dev- letin bu merasime gayri resmi ke- len Türkiyeye dost mümessili, “Taymis,, — gazetesinin İstanbul muhabiri.. Hepsi Galatasaraylı.. Ve çelengin yanında duran Ga- latasaray izcileri.. Bizden sonrakiler.. » (Vâ-NO) ü 8 Rakı yüzünden sporu bırakıyor_ | beş kişi boğuştu (Haş tarafı | inci sayıfada) Zekinin etrafındaki oyuncular bel ki yüzlerce defa değişmiş ve bizde €en meşhur oyuncuların bile yıldız- ları hemen daima yedi sekiz sene- den evvel söndüğü halde, Zekinin yıldızı rubu asırlık bir. zamanda daima parlamıştır. Türkiyenin en çok ıııımını,! bir sporcusu olan Zeki Rıza, en| fazla sevilen sparcular arasına girmek bahtiyarlığını da kazan - mıştır. Zeki, senelerce şereften şere- fe koşturduğu takımında dün son oyununu oynarken, yalnız sarı lâ civertliler değil, bütün efkârı umumiye, bu emektar Türk spor cusunu takdirle seyrediyor ve al- kışlıyordu. Belki senelerce yeri dolduru- " lamıyacak olan Zekinin, faal s#por hayatından uzaklaşmasından du- yacığımız hüznü, ancak şimdi - den sonra da klübüne ve Türk sporuna manen yapacağı hiz - metleri düşünerek — hafifletmeye çalışmalıyız. Uzunluğu kadar da temiz b'ır; spor hayatına malik bulunan Ze-| ki Rırza, bütün Türk sporcularıma nümune olmıya bugün tam ma - nasiyle hak kazınmış bulunuyor. JA . ilân resmi —Baş tarafı 1 inci sayfada— karar yoktur. Bilâkis bugün tat- bik edilmekte olan tarifenin alâ- kadarlar lehine tadili için beledi ye ile ilân ve reklâm işlerini ida- re eden Anadolu ajansı arasında bazı görüşmeler olmuş, hatta bun dan evvel bu hususta bazı mek- tuplar da teati olunmuştur. Dün Ankaradan gelen Anado- lu ajansı umum müdiri Muvaffak Bey bu hususta belediye ile tema- sa geçecektir. İlân levha resimleri değişme- miş olmakla beraber yalnız bun- lardan alıman damga resmi zam görmüştür. Son kabul edilen dam ga kanunu ilânı havi olmıyan cep takvimleriyle yalnız san'atı ve ma halli ikameti bildiren kartlar, ad- resler ve levhaların damga res - mi kaldırılmış, levha damga ve ilân pul resimleri bir misli fazla - laştırılarak afişlere yirmi paralık yerine bir kuruşluk pul yapıştırıl »ması mecburiyeti konulmuştur. Bundan başka levhalırdan gayri muayyen bir müddet için alınmak ta olan 15, 25, 50 ve 150 - kuruş yerine 30, 50, 100 ve 300 kuruş alınacaktır. gaseenarı n Dört Balkan dev- Teti uzlaştılar (Baş tarafı 1 nci sayıfada) rede neşrolunan resmi tebliğ şu - dur: “Balkan anlaşması könseyi M. Mak . simos'un riyaseti altında uzun bir içti- |* ma aktetmiştir. Nazırlar bu içtimada ruznameye dahil bulunan bütün mese (Baş tarafı 1 nci sayıfada) kalaycı Ali, kendisiyle — görüşen bir muharririmize vak'ayı şöyle anlatmıştır: ? “— Dün akşam saat on buçuk sıralarında Yakonun Mmeyhane « sinde arkadaşım kunduracı Ah - metle birlikte tezgâh başında ra- kı içiyorduk. Birer tane içtik, i - kinci kadehi doldurttuğumuz sı - rada meyhanenin kapısı açıldı. İ- çeriye Balatta boksör diye tanı - lan Tacettin ile eniştesi Çanık - kaleli şoför Hüsnü girdiler, Mey - hanede oturmakta olan Ali beyin masasına oturdular. Biz ikinci ka dehimizi de içtik, birer sigara ya- karken öteden Tacettin bana hi- taben: “— Bana ne dikiz ediyorsun, ulan?!,, Dedi. Benim tabii bir şeyden malümatım olmadığı için birden« bire şaşaladım ve suratımı tez « gâha, arkamı da kendisine çevi - rerek gene içmeye koyuldum. Bu sefer Tacettin yanımıza gelerek: “— Ulan, beni tanıyacak mı - sın da, durmadan dikiz - ediyor « sun?1!,, Deyince, arkadaşım Ahmet, “— Biz sana bakmıyoruz, sen bizden ne istiyorsun diye muka « bele etti. Tacettin arkadaşıma bir tokat attı. Buna ben dayanama - dım, döğüşmelerine müdahale et- tim, Bu defa öteden Tacettinin arkadaşları şoför Hüsnü ve Refet üzerimize çullandılar. Bu esnada Tacettin, eline geçirdiği büyük bir altmışlık şişeyi beynime indir- mekle beraber tezgâh üzerinde ta bak, bardak, ne bulduysa kafama yüzüme vurmak suretiyle kanlar içinde yere yıktı. Polisler gelmişler, beni hastaneye, diğer - lerini de karakola gölürmüşler. Ben kendime bu sabah gelebil - dim, Kalaycıdan maadası bugün müddeiumumiliğe — verilmişler - ir. : Tacettin bundan iki sene ka - dar evvel bir ram çocuğunu, vur- duğu bir tokatla öldürmüş ve a- ğir ceza mahi ince üç sene hapse mahküm olmuş ve cezasını çektikten sonra tahliye edilmişti. Bir yıldız söndü Holivut, 1 (A.A.) — Sinema artistlerinden Lev Kodi hizmetçi- si tarafindan dün odasında ölü o« larak bulunmuştur. Artistin uyur ken kalp sektesinden öldüğü bil - diriliyor. Lortlar meclisinde Lndra, 1 (A.A.) — Lortlar ka - marası tazı koşucu'arını — tahdit eden ve piyangoda kazananların isimlerinin neşrini men'eden ka - nun lâyihasını kıbul etmiştir. Sofyada tevkifler Safya, 1 (A.A.) — Po'is, Sof- yanın muhtelif mahallelerinde a- raştırmalar yapmıştır. Yüzlerce kişi tevkif edilmiştir. Bunlardan leleri tetkik etmişler ve aralarında tam| Çoğu hüviyetleri tahkik edildik- bir görüş anlaşması mevcut olduğunu müşahede etmişlerdir. Bundan maada dört Hariciye nazırı Atinada imzalanan misakı en kısa zaman zarfında Millet - ler cemiyetinde tescil ettirmeği karar: Taştırmışlardır. Balkan anlaşması konseyinin sene- de illi defa içtima etmesi de kararlaştı. rılmıştır. Önümüzdeki içtima 27 Teş kubulacaktır.” , ten sonra bırakı'acaktır. j Bükreş konuşmaları Bükreş, (Hususi) -- Gazete - lerin yazdığına göre Fransız ha - riciye nazırı M. Bartu' haziranın ilk on beşi zarfında buraya gele « cektir. Yunan hariciye nazirı M. rinisani 1934 tarihinde Ankarada vu Mıkıiııını_lı gene o günlerde Bükreşe geleceği söylenmektedir. . benir » * i İ