Ben çocuklarla vuruşmam baban nerede? ahraman ( / )Çin komandanları sağ ken yenemedikleri bu Türkün an- cak cesedinden intikam aldılar — Çinliler, dağları, sahraları , raları doldurarak geliyor. Bu| Adar kalabalık bir düşmana karşı| Yapabilirdik?, — Ölebilirdiniz!.. — Düşmanın karşısında geriye Pen, düşmanın kalbine girmeğe #reddüt eden kargılarınızı biribi- Nizin kalbine saplayın.. ıo_*_lifi başları toz içinde, elbi- *rinin yartıklarından — mermer dfleı"i fitkıran iki silâhşur baş-| Puğlarının gözü önünde kargıları: 1 biribirlerinin kalbine sapladı - Fay, / Başbuğ cihangirin gözlerinden i damla yaş yuvarlandı, Bu yaş- l_r iki Türk silâhşurunur:. yüz bin L."lli askerin önünde — ölmekten ** dakika zaaf duyarak kaçmala- dandı. — Batur (*) larrmın kanı bozu- Yor, diye inledi.. ”:';"flmla bulunan beylerin ve tik *Urlşnn arasından yürüye - bi ısı.ıdırmı girdi, Kargıları biri- k:_emıin kâlbine saplıyan asker - İ İn cesetleri derhal ortadan kal - itildi. Fakat —bununla beraber| r?'!mi, oldukları “Çinliler, dağ -| tı, sahraları doldurarak geliyor,, ğü kulaktan kulağa yayılmakta &m ediyordu. iınim—,(z tükenmez harpler peşin-| yen gençneslini kay avimden bugün eline z delikanlılar kalmış - ih Ve şimdi Çililer kendilerini İıd"— ediyorlardı.. İmparator '—İ O — Kvong bu yılmaz, başa r.&k"!az kavmi ortadan - | & * kendilerini kovarak işgal et- xX Oldukları Kâşgar, Hokant, Ak © Ve diğer yerleri yeniden ele yüz bin kişilik ör - q; Yola çıkarmıştı. Ordü en sağ *.—,;:'âh'.:n- veiyi levazımla ha- AMıştı. Ln_ ehdilerinden defal: Ş Ç bir ordu ka: *'ıl— her gün- — geçtikçe :('nîld" netice daha ziyade belli İT ve Çinliler etrafı kara bir kaplıyarak ilerliyorlar - KÜ kik 9 KTA_İündın sonra cepheden - hiç| ç:t silâhşuru geri dönmedi .. K * tükenmek bilmiyen ordu- wl bütün Türk kılıçları kı- Şqı. kadar çarpıştı. Kahra .| hv%: Sldüler, Ve siyah ordular| Yaklaştı.. ) — .kğ:îllr Türkçe kahraman ğ Acemce de ayni mâna- x”' Bahadir kelimesinin bu- “""nmn—./ | Kvangın silâhşuruyum.. Cihangir han Çinlilerin bu ka - dar büyük bir ordu ile ve bu kadar az bir zamanda geleceğini hiç te ümit etmemişti. — Aksi tesadüfe| bakın ki bir iki ay evvel ordusu”- nun büyük bir kısmına 9 aylık is- tirabat vermişti. Yiğitler, silâhla - rını kınlarına sokarak köylerine a- nalarını, babalarını ve karılarını görmeğe gitmişlerdi. M Cihangir han artık son kozunu oynamağa karar verdi. Yirmi o- tuz bin kişiden ibaret olan ordu - su iye o sabah erkenden payıtah - tan hareket ederek bu dağlatı, taş- ları kaplıyan orduyu karşılamağa| çıktı, İki gün sonra düşmanla - karşı - laştılar. İki taraf dövüşmek üzere saf bağladı, Karşılarında muaz - zam bır ordu duruyordu. Cihan - gir han miktarlarını görmek ve o- na göre bir yol takip etmek mak - sadiyle yüksek bir — tepeye çıktı. Güneşin insana baygınlık veren sı- caklığı altında ufuklara göz gez - gdirdi. * Fakat karşısındaki düş -| man ordusunun sonunu görmedi . Bu esnada düşman tarafından bir atlı silâhşur yalnız başına or -| taya geldi: — Ben Budanın oğlu ülkesi ve Çin imparatoru. Ta— O — Ben'zale! vuruşacak yiğit varsa ortaya çık-| sın. diye bağırdı. Daha sözünü bi- tirmemişti ki en önde duran ve he- nüz çocuk denecek bir — yaşta bir Türk yaya olduğu halde koşarak ortaya fırladı, — Sait, Sajt, diye mirıldandı - lar. Fakat baştan aşağı zırhlı elbise giymiş olan ve gayet ağır silâhlar- la ortada duran Çinli yerinden bi- le kımıldamadı; — Ben çocuklarımla vuruşmam. Baban nerede?. — Babam daha ben doğmadan sizinle çarpışırken öldü.. — Fakat ben onun öz oğluyum ve — seninle vuruşabilirim. — Haydi oradan, sen daha e - | vetle atmamıştı. Hindeki kılıcı bile kaldıramazsın.. Sait geriledi: — Kendini koru.. Şimdi görür- sün kaldırip kaldıramıyacağımı ... Çinli bu sözlere fena halde kız- dı, Derhal — atını genç silâhşurun üstüne çevirerek ondan daha evvel hücuma geçti. Atiyle — kendisini ezmeği kararlaştırmıştı. Fakat mesele hiç te istediği gibi cereyan €tmedi, Sait umulmaz ve tasavvur edilmez — bir meharetle kendini korudu ve şaşkın — şaşkın etrafa bakan Çinliyi bir vuruğta a- tından yuvarladı. Çinli — düştüğü yerden kalkarak hücumunu - tek - rarlamak istedi. Fakat bu teşebbü- sü kendisine çok pahalıya malol - du, Saidin şimşek gibi savurduğu kılıcı bir dakikada kendisine gü- | Almanya yeni harbe nasıl hazırlanıyor? Almanyaf bir haftada 2000 harp tayyaresi cephelere gönderebilir venen mağrur silâhşuru öbür dün- yaya göndermişti, Çinliler daha fazla tahammül edemediler Fena fena bağırarak hücum edi - yorlardı. Her Türk silâhşuru etra- fında on tane Çinli buluyordu. Bir İ kol, on kola karşı, bir kılıç on kı- hıca karşı, nihayet ne yapabilirdi?. Fakat Türkler bu imkânsızlığı da yaptılar. Günlerce — bu kudurmuş kütleye karşı kılıç salladılar. birer birer öldüler. Cihangir hanın kandan artık gözü görmiyor ve kulakları işitmi-| yordu, Günlerce uyumamış ve her| gün her saat tazelenen yeni kuv - vetlere karşı kılıç sallamıştı. — Bu esnada dört defa kılıcı kırılmıştı. Artk bir şey hissetmiyordu. Ken- disini kaybetmişti. Son — kalan arkadaşı bir gece kendisini bera -| berlerine alarak dağlara çekildi - ler. Ve kendilerini — düşmandan kurtulmuş görerek atlarından in - diler, Ölü gibi yere yatarak görül- memiş, bir surette uyumağa baş - ladılar, Bu yarı ölü hayata şimdiye kadar hiç kimse kendisini bu derece kuv- Cihangir —hanım kendisinden geçmesi ve uyuması »ne kadar kuvvetli olduysa — uyanması da o derece acıklı oldu. Çünkü bu bü- yük kahraman gözlerini açtığı za- man kollarını ve bacaklarını zin - cirle bağlı buldu.. Çinliler elde et- tikleri bu şahini kaçırmamak için bütün tertibatı almışlardı, Yüz bin kişilik ordu nihayet Ci- hangiri ölü gibi bir uykuda yaka - lâmağa muvaffak olmuştu. Ne kadar sevinseler, ne kadar iftihar etseler hakları vardı. Çinliler, ordularmı — mahveden bu esir Cihangire çok işkence yap- tılar, Baştan aşağı pırangaya — vu- rulmuş olduğu halde kendisini az- gın atların kuyruklarına bağlıya - rak iki ayda Pekine — kadar yaya yürüttüler., Şarkın en esrarlı veen anlaşıl- maz bir şehri olan Pekin halkı bu ele avuca sığmaz, harıkulâde ada- mr görmeği pek merak ediyordu. Bunun için bir cok kişi kendisini bir an evvel görmek için yola dö - külmüştü. Cihangiri getiren kafile Pekin civarında kendisini gayet sağlam demir bir kafes içine — koydu ve bu suretle Cihangir Pekine haki - katen bir aşlan gibi girmiş oldu. | Kafes şehrin en büyük meyda -| nına konuldu. Etrafında en mü - kemel yüz silâhşur nöbet bekledi. Ve bütün Pekin halkı günlerce ö - nünden geçerek büyük bir korku içinde kendisini seyretiler. En sonra imparator Ta — O Kvonda kendisini görmek istedi,| (Devamı 7 nci sayıfada) ve hücuma geçtiler .| | Ve Herkes biliyor ki Versay mua-| hedesi Almanyayı harp hyyır:ıiı yapmakta ve kullanmaktan men - eder. Çünkü umumi harp esnasın - da bu hava silâhlarının Almanla- rın elinde ne kadar korkunç ve dehşetli birer kuvvet olduklarını herkes biliyor. Bugün Hitler Al- manyası komşuları silâhlarını bı - rakmadığı takdirde kendisi de bizzat silâhlanmak istiyor. Ve hat- tâ daha ilerisini söyliyelim silâh - lanıyor da.. Bununla beraber ge - rek Hitler, gerek propağanda na - zırı Göbel bütün nutuklarında bilhassa Almanyaya hava yoliyle yapılacak müthiş — bir hücumdan endişe ile bahsediyorlar ve dün - ya efkârı üumumiyesini kendi mazlümiyetlerine inandırarak di- ğger devletler kadar - silâhlanmaya müsaade istiyorlar, Hattâ gene ay- ni Alman hükümeti değil midir ki hava hücumlarını vatandaşlarına hatırlamak için Berlinin en büyük meydanına kocaman bir tayyare bombası heykeli diktirdi. Bütün bunlara rağmen Alman - ya acaba hakikaten bilhassa hava kuvvetleri noktai nazarından tıfır ve acınacak bir haldemidir? Ver- say muahedesine bakılacak olursa bunun pek tabii olarak böyle ol - ması İâzım. Fakat son zamanlarda meşhur bir Fransız — muharriri Fransanın en büyük mecmualarında yazdığı bir yazıya bakılacak olursa Hit - lerin bu tezallümkâr hali tama - men yalandan ibarettir. Muharririn iddiasma göre bu -| gün İngiltere dünya denizlerinde| nasıl rakipsiz bir vaziyette ise Al- manyada hava kuvvetlerinde de ayni derecededir. Bu iddia belki ilk dakikada pek mânasız gelir, Fakat aşağıdaki sa- tırlar okunursa bunun pek te saç- ma bir iddia olmadığı görülür.i Muharrir diyor ki: “Almanya hava ticaret filosunu (!) gün geçtikçe kuvvetlendiriyor ve asrileştiriyor. Her gün fabrika lardan çıkar son model — ticarât (©) tayyarelerinin hepsi çelikten - dir. Bir çoğu resimde gördüğü - nüz veçhile insana korku ve hayret verecek bir cesamettedir. İşte bir hamlede yirmi otuz kişi yi rahatça uçuracak Do — x, işte küçük bir Trans Atlatiği hatırla « tan Mareşal Von Hindenburg, ve nihayet işte G, 38, D. 2000.. Bütün bunlar Alman Yunkers tayyare fabrikasının son harıka - larıdır. Büyük sür"at sahibi olan bu büyük ve çelik kuşların çok şa- yanı dikkat bir hususiyetleri daha var: Almanyanın ticaret(!) filosunu teşkil eden bu pahalı nakil vasıta- ları saatle ölçülebilecek kadar kı- sa bir zaman içinde müthiş birer harp tayyaresine tahvil olunabilir. Daha açıkçasını söyliyelim, Bu çe- lik tayyarelerin üzerinde, harp es- nasında yerleştirilecek ağır maki- neli tüfeklerin namlı yerlerine va- rımcıya kadar hepsi düşünülerek , kararlaştırılarak yapılan yuvalar ve delikler vardır. Son ve şayanı dikkat bir hâdise daha: Koca Hindenburgun bile da- hil olduğu faşistlerin reisi Hitler , sözde ticari mahiyette bir hava ne- zareti ihdas etmiş, bunun nazırlı- ğmna da ticaretten kat'iyyen anla - mıyan ve eski bir harp tayyarecisi olan Alman hücum kıt'aları — ku- mandanı Göringi tayin etmiştir. Almanların takip etikleri hava siyasetini bu tayinden daha açık ve beliğ bir surette — ifade edecek hiç bir hâdise olamaz. Alman tayyareleri — kolaylıkla satte 375—400 kilometre yapa - bilirler. Ve büyükleri 300 kiloluk müteaddit tayyare bombasını ta « (Devamı 7 nci sayıfada)