rHRlR'İn hikâyeleri h Ahmet Paşa an asıl — Sırbistan| eşrafından birinin oğluydu. Kü -| çükken Kanuni Sultan Süleyman! tarafından saraya alınmış, büyü - tülmüştü. Ahmet Paşanın çok meraklı bir hikâyesi vardı.. Sarayda büyüdük- ten ve Müslüman olduktan sonra, padişahın gözdelerinden bir Rus kıziyle evlenmiş, fakat, bu kız bir kaç sene sonra, ufak bir hastalığı müteakip çarçabuk ölmüştü, Ahmet Paşa karısını çok sev - diği için, aradan —uzun — seneler geçtiği halde bir türlü başka bir kadmla evlenemiyordu. Ahmet Paşanın bu güzel karısı| şimal Rusyası eşrafından birinin kızı iken, kendisini esir - tacirliği yapan kaçakçılardan biri nasılsa elde edip İstanbula kaçırmıştı. Rus dilberi ölürken, Ahmet Pa- şaya vasiyet etmişti: “— Memleketimide benden da- ha güzel bir kız kardeşim vardır . Benden sonra — elbette tekrar bir başka kadınla evleneceksin.. Ora-| ya kadar gider ve kardeşimi arar, bulur, onunla evlenirsen, toprağın altında müsterih yatarım!.,, Ahmet Paşa karısınm vasiyetini unutmadı.. Ve bir gün padişahtan müsaade alarak Rusyaya seyahata çıktı. ... Ahmet Paşanın şimal memle - ketindeki maceraşı uzundur.. Ruslar şüphelenerek, onu tev - kif etmişlerdi. Ahmet Paşa göklere uzanan bu. yüksek va karlı dağların eteğinde| bir küçük Kazan köyünde oturu - Rus Çarr onun Türkiyeye dön - mesine müsaade etmemişti, Ahmet Paşa bu şirin köyde dört sene kalmıştı. — İstanbul gözünde tütüyor, gece uykusunda bile İstan bulu sayıklıyordu. Ahmet Paşa bu köyde ilk önce çok sıkı bir göz hapsine alınmış - sa da, aylar senelere kalbolunca , Rus memurları Ahmet — Paşaya ısınmışlar ve emniyet etmeğe baş- lamışlardı. Ahmet Paşa Ruslarm esiri ola - rak bu köyde çile dolduruyordu .. Bir kaç defa Çara memleketine dönmesi için rica ve müracaat et- | olduğundan müvazenesini kaybe-| derek suya yuvarlandı. 1 Ahmet Paşanın imdada yetiş -| mesinden çok memnut- olan Rus memurları birer birer kayığa atlı - yarak geri dönmüşlerdi, Bu hâdiseden sonra Rus memur ları Ahmet Paşanın — çok samimi dostları olmuştu. Ahmet Paşa, bir gün, bunludm[ birine: — Yahu, size bukadar iyiliğim dokundu.. Siz d:_ bana bir iyilik yapmak istemez misiniz?, dedi. Ve memurların kendisine mü - sait göründüğünü görünce derdi- ni anlatmağa başladı: — Ben Rusyaya, — ölen karımın| kız kardeşini — bulmak ve onunla evlenmek üzere gelmiştim. Acaba siz bana onu bulamaz mısız? Memurlar kızın aile ismini öğ - rehince hep birden gülüştüler. Ahmet paşa: — Ne gülüyorsunuz dedi., Ben zannettiğiniz kadar yaşlı bir adam değilim.. Saçım, sakalım uzamış diye beni ihtiyar mı sanıyorsunuz? Ben henüz kırk dördünde bile de. gilim.. Memurlardan — biri ciddiyetle paşanın yanına sokuldu: — Çok taliin varmış!,. Sordu * ğun kız, bir kazak delikanlısiyle evlenmek üzeredir. Mademki sen bizim hayatımızı kurtardm!.. Biz den sana o kızı kaçırıp - getirece - ğiz. . ... Memurlar sözünde durdular.. Ahmet Paşanın istediği kızı bir gece elbirliğiyle kaçırdılar.. Pa - şanın yatlığı eve getirdiler. Tali insana gülünce gülermiş.. Genç kızın ayağı uğurlu gclmış- ti. — Üç gün sonra Çar öldü. Yen Çar Türkiye ile dosct geçınıııekW istiyordu. Ahmet Paşayı serbest| bıraktı.. Paşa yeni karısiyle — İstanbula döndüğü zaman, dostlarıma başın- dan geçenleri anlatırken: — Beyaz âyı uğur getirdi, di - yordu, onu öldürdüm.. Taliim a -| çıldı.. Hem aradığımı — buldum.. Hem de esaretten kurtuldum!.. Ishak Ferdi Yarın ve müteakip günler, bu dı. narındaki buzlu koyda bir sandal gördü., Mevsim kış ve ortalık çok so - ğuktu, Sandalda bir kaç Rus me - muru vardı. Memurların karşı sa- hile geçmek üzere yola çıktıkları belliydi, Ahmet Paşa koy kıyısında dola- şırken birdenbire bu küçük kayı - ğw üzerine büyük bir beyaz ayı- nn çullandığını gördü.. Kayık ya- na yatınca içindeki memurlar kor- kudan suya dökülmüşlerdi, Suda ve karada yaşıyan beyaz ayılar bu mevsimde aç kalarak in- san avma çıkarlardı. Beyaz ayı av- Tarını denize döktükten tonra, na- sıl olsa içlerinden bir'ni yakalayıp sahile sürükliyecek ve parçalıya - râak yuvasma götürecekli, Ahmet paşa derhal silâhmma sa- rıldı.. Başka bir ayığa atlıyarak ilerledi. Ağızdan dolma tüfeğini ayının Üzerine boşalttı. Ayı ilk yarayı sırtından almıştı. Beyaz ayıların sırt derisi çok ince tiyse de, müsbet bir netice ılımı—l | bi Ahmet Paşa bir gün, köyün ke -| resimli hikâyeleri gene, eşkisi gi- , Hatice Süreyya —Hanımla (Vâ—Nü) Bey yazacaklardır. KAT T L T ÖTT enen vanmanesalee ee ceseeencean eee ee cucnanaz | HABER'in Büyük denızğ Gezintisi Kuponlarımızın, daimi ku - ponlarla tepdiline ve davetiye - lezin tevziine başlandı. Okuyucularımız her gün & leden sonra — cumaları müstes na — müzacaa? etmeleri lâzım: dır. Davetiyelerin tevzii 30 ıııyıı: tarihinde nihayet — bulacaktır. ; Davetlilerin yanlarında getire -:| bilecekleri davetlilere mahsus 80 er kuruşluk biletlerin satışi 5 haziran tarihinde bitecektir. Pek mahdut miktarda hazır- lanan lükş mevkiler için şimdi - den müracaatta bulunulmalıdır. Bu biletlerin fiatı 150 ve 200 kuruştur. ! 3 İ İ : İ j $ ; : İ | ! İ İ İ HABER — Akşam Postas Ka ni ı Fıkra müsabakası | En iyi, en güzel fıkraları bize gör- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, seçme olması ve okunaklı yazılması lâzımdir. 283 — Onu bende yaparım Bektaşinin — biri bir Ramazan günü binliğini alıp kıra gitmiş ve çekmeğe başlamış. Çektiçke coş- muş, coştukça çekmiş derken şişe- yi yarılamış.. Kafa iyice dönmeğe başlayınca ellerini havaya kaldırmış : — Hey Allahım, dedim. Bu ka-| dar mübarek bir şeyi kullarına ni- çin haram ediyorsun?. O esnada birdenbire hava boz - muş., Fırtına çıkmış ve bir yıldı « | rım şişeye isabet ederek şişeyi tuz- la buz etmiş. Bu vaziyete fena hal- de kızan Bektaşi: — Hey Allahım, hem rakı iç- mezsin, hem de kullarının içme - lerine mâni olursun.. Şişeyi -kır - mak kolaydır.. Onu ben de yapa - rım., Fakat eğer muktedirsen ra - kı dolu bir binlik yarat demiş.. Ortaköy: Faruk 284 — Sermayesine satmış Hırsızın biri bir — palto çalmış. Fakat çarşıda satarken her nasılsa başka bir hırsız kolaymı bularak paltoyu çalıverir, Akşam üzeri diğer arkadaşları kendisine sorarlar: — 2NSıl, paltoyu kaça sattın ? — Alış veriş durgundu, serma - yesine satım.. Bakırköy: Sami Türk tiyatrosu tarihi Refik Ahmet İkinci cilt çıktı TTi İDEN eti yaşiMNER N a ygaelİRİ gı yT y gcT | Vapur gezintisinde büfe kiralamak istiyenler Gazetemizin, Haziranın ilk haf tası içinde yapacağı büyük deniz gezintisine tahsis edeceği vapurun büfesi satılıktır. İstiyenler, Mayı- sın 28 nci günü akşamma kadar gazetemizin İdare Müdürlüğüne müracaatları, w Gidilebilecek eğlence yerleri SİNEMALAR : İPEK: — Otomobilde İzdivaç. MELEK: Hüküm gecesi ELHAMRA: Şen mülâzim. SARAY: Beyaz şeytan, SUMER: - Ateşli kadınlar. TÜRK: — Merkez tayyare filosu. ASRİ: — Şeytan kardeşler, HİLÂL: — Ankara Türkiyenin kı bidir.İğ ŞIK: — Budapeştede skandal. N ŞARK: — Mavi Tuna. ALKAZAR: ALEMDAR: İstanbuldan geçerken Ankara Türkiyenin kalbidir. Bir millet uyanıyor. Kim olduğunu bilmek is- tiyorum. KEMAL BEY: — Şehvet adası. HALE: (Üsküdar) İstanbul sokak. larında. Ankara postasi MULİ: YILDIZ: FERAH: Üstübeç, sair kurşun miirıkkıpkı-'ıl gibi zehirlidir. İmal ve istimali tehlike - lidir. Üstübeç boyaları — tefessüh olan yerlerde kükürtlü idrojenden — siyahla » mır, çünkü kükürtlü idrojen — kurşunla birleşerek siyah renkte kurşun kibriti hasıl eder. — Bunan için boyacılıkta i's- tübeç yerine çinko hümuzü kullanılır . Üstebecin imali ikidir: 1 — Klişi usulü; Mürdesenk “Sirke hamizi,, aşid asetik te eritilir. Husule gelen mahlâl mutedil! kurşun asetatıdır. Bu mahlüle işban kadar mürdesenk ilâve edersek esas kurşun asetatı haline ge * 2 — Felemenk usulü: Sirke hamızı ile hamızı karbon kurşuna tesir ettirile- rek yapılır. İki katlı ve sırlı toprak ça - naklar içine stirke hamızı konur, Üstüne halezün şeklinde bükülmüş bir - kurşun | levha konur. Çanak bir kurşun levha ile | kapatılır. Bu suretle hazırlanmış çanak- lar yan yaha konarak — aralarma çiftlik | gübresi doldurulur. Gübrenin taham - müründen hararet ve hamızı karbon hu- sule gelir. Ve hamızı karbon tesiriyle kurşun üstünde bir üstübeç tabakası ha- sı! olur. Bu tabaka kazıldıktan sonra a- meliyata devam olunur. Kurşun mürekkepleri zehirdir. Kur- şunun keskin zehirlenmesine karşı dahi- len Sülfat dö magnezi almır; bati zehir- lenmeğe kargçı kükürt kullanılır. Kurşun iki kıymetlidir. Suda mün - hal mahlülleri mariyeti sidyom mahlü - lüyle beyaz bir tortu verir. Bu maiyeti kurşundur. Asit klodridrik veya suda münhal klorürlerle beyaz bir tortu verir, İyod potasyom — mahlülü sarı renkte bir tortu verir. Hamızı kibrit ile beyaz bir tortu ve- rir. çoçlaka ı ni " ça Çinka , “Arançası ,, Tutya” beyaz, sincabi renkte, parlak bir madendir. Hava temasında bozulur. İzafi sikle- &.7 1 dir. 419 derecede zeveban, 980 dere - cede galeyan eder. Erimiş çinko su - ya dökülürse kürte dedikleri şekilde tasallüp eder. Bu şekilde temas sathi fazla olduğundan idrojen istihsalinde bu nevi çinko kullanılır. Saf olmıyan çinko işlenemez. Fakat yüz derece ısrtilimca işlenecek hale ge- lir. Yüz elli derece yukarısında gene kırılacak bir hal alır. 200 — derecede havanda döğülürse toz haline gelir. Çinko adi derecede hava temasın- da değişir. Üzerini beyaz sincabi bir tabaka kaplar. Bu tabaka esası karbo- niyeti çinkodur. Erimiş tütya fazla miktarda 1sıtı- lırsa yeşil bir şule ile yanar. Havaya beyaz ve kalın bir. duman yükselir. Bu Zn O © hümzu çinkodur. Bu du- man pamuk halinde tekâsüf eder. Çin konun olsijenle alâkaşı pek fazladır. Onun için mürci' olarak kullanılır. Çinko, kükürt, klor ve sair basit cisimlerle de birleşir. Sulu hamızlar - N i. soğukta birleşerek idrojen intişar ettirir. | Za - 2HCLE ZaP 12H | Za - H'SO' — ZASO'4-2H Klorü çinko ve kibritiyeti çinko mü- | zadı taaffen olarak kullanılır. İkinci- si göz hastalıkları tedavisinde kulla - mlmaktadır. Klorü çinkonun suda | mahlülüne lehim suyu denir. Lehimle- necek pirinç, bakır, demirin pasları . nın izalesi için kullamılır. Hamızı hal yani sirke hamızı âdi derecede çinkoya tesir eder. Çinko mürekkebatı zehirlidir. Bu madenle yemek kapları yapılmaz. Kây- nar potas we süd mahlülleri - bahusus toz halindeki çinkoya tesir ederler: Za 42 Na O H:— Na' ZnO* 4 2H Çinko levha halinde damları kap- lamakta, banyo ve sair kaplar imalin- de kullanılır. Erimiş çinko ile ziynet eşyası yapılır. Temizlenmiş demir lev: halar erimiş çinkoya batırılınca demir galvanizme “Galvanize” olur ve ta- hammuz etmekten korunur. Çinko, levha ve çbuk halinde Lek- / Nakıl ve tercüme hakkı »_ıAı(Aı.oıY mahfuzdur Yazan: M. Gayur a Hİi Cuma, Pazar ve Salı günleri çıkar lanşe, Danyel pillerinin kutpu menfi- sini imal için kullanılır. Çinko bir çok halitaların terkibine Rirer. Başlıcaları şunlardır: Ş Pirinç — Leton: Çinko ve bakır « dan mürekkep halitadır. Metanetini fazlalaştırmak için kurşun veya kalay “âve olu. Alât, edavat. <akireler kapı tokmakları, levhalar, tübler, ve toplu iğne imalinde kollandan bir ahlüttur. Maykor: Bakır, nikel ve çinkoedan mürekkep bir halitadır. Rengi beyaz » dır. H ada az müteessirdir. Perükâr, “ra takımları, kuyumculuğa 27 şey- ler yapılmakta kulla--r, Biyon: "akır, kalay ve çinkodan mürekkep bir halitadır. Para ve ma - dalya imalinde kullanılır. Çinko, tabiatte kibriti çinko — Za S ve karboniyeti çinko — Zn C O' ha. linde bulunur. Bu iki filizlerden birin- cisine Blend, ikincisine Kalanin denir. Bu filizler İngiltere ve Belçikada pek çoktur. Çinkoyu istihsal icin Flanin hava cereyanında teklis edilir: ZaCO'— CO ZO Elde edilen çinko hümzu kömürle karıştırdarak — toprak borular — içinde şiddetle sıtılırsa hümzu karbon gazı ile çinko buharları husule gelir. Za0 -C-Zn1CO Çinko buharları borularda veya bir kapta tekâsüf ettirilir. Çinko filizlerin sudu münbal klorü çinko ile kibritiyeti çinko baline de « ğişmesinden sonra bu mahlülden elek. trik geçilrerek de istihsal olunur. Memleketimizde Adanada Haydar dağında, İzmirde — Kestanepınarda, Trabzonda Bruntide, Karasuda Koca: gümüşte mühim çinko madenleri vars — dır. HUMZÜU ÇİNKO — Susuz çı* ' humzü Za O ya çinko beyazı denir. * Beyarz venkte bir tozdur. İsatılırsa u* B rarır. Soğuyunca tekrar beyazlanır Hararette zeveban ve tahallül etmiyen sabit bir cisimdir. Bu cismi yalnız kö- mür tahlil eder. Çinko hümzu suda erimez, ittihat etmez. Sulu çinko hümzü (O H) Zn ise suda erir. Maiyeti çinko “Sulu çinko hüm « zü” bazan hamız, bazan esas vazifesi» ni görür. Böyle humuzlara mutavassıt humuz, derler. Bu citim yağlı boyalar imalinde üs- tübeç yerine kullanılır. Üstübeç gibi kararmaz ve zehirli değildir. Çinko iki kıymetli bir madendir. Çinkönun suda münhal milihleri maiyeti sodyomla maiyeti çinkoyu vü- cude getirir ve beyaz bir tortü hasıl ederler. Karbonetiyeti sodyom — mahlüliyle beyaz rüsup verirler. Kibriti alüminyom mahlüliyle be - yaz tortu verirler, Aluminyom Beyaz mavimtrak renkte hafif bir madendir. Müstamel madenlerin en hafifi ve izafi sikleti 2,56 gramdır. Levha ve tel haline gelir. ticarette levha, dince — varak vetel halinde bulunur. Toz halinde de vardır. Alü « minyom levha çok seslidir. Alümin - yoam hareket ve elektriki iyi nakleder. Elektriği nakil kuvveti da nirinkindet dört defa fazla ve bakırınkinin nıt- fidir. Alüminyom 659 derecede zevebam, 1800 derecede galeyan eder. Güçlükle işlenilir. Onun için halitaları kullanı * hır. Adi derecei hararette rütubetli v€ kuru havadan gayri müteessirdir. Ra” tıp havada yalnız sathi tahammuz © * devek ince, donuk bir hümuz tabakâ * siyle örtülür. Alüminyom yüksek bü” rarette öksijenle birleşir ve Alümin ** AF O” halini alır. Alüminyom, oksijenle şiddetle bir” leşir hir mürcidir, İrca için irca edile” cek cisim alüminyom tozu ile karışt” rılır. 4 (Daha bitmedi) su ile