27 Mayıs 1934 öz Türkçeyi böyle anlıyorum! Öz Türkçenin diriltilmesi yo- lunda, bizi çok sevindiren işler ya pıliyor.. T. D. T. C. nin çıkarmıya h.!lıdıiı *“Osmanlıcadan Türkçe. Ye Söz Karşılıkları Tarama Der- Zisi,, çöyle bir karıştırılınca, doğs Tusu, eşsiz benzersiz gibi görünü- Yor. “Dergi,,, basılıp bitmiş ola - rak elimize geçince, yazı yazarken sıkışırsak, kolay kolay ona başvu- Tabileceğiz. Karşılığını kestireme- diğimiz özleri arapça, farsça söz- leri burada bulabileceğiz. Artık tü apaçık görülecek: Dilimiz yal- nız İştanbulun lâkırdılarına bağlı ikça Fakirmiş, — züğürtmüş; yerlerin Türkçesinde kulla- nılan, bizim de güçlük çekmeden 'nimsiyeceğimiz nice nice sözler, kırdıları varmış! Bilmem, gözünüzden kaçmadı TMı? Bu yazımı, arapçanım, farsça» nm yardımını dilenmeden yazıyo-. Tum. Güçlük de çektiğim yok. Gel gelelim, Türkçe bugünkü İstanbul / kenuşmasına bağlı kaldıkaç, bü- T Söylemek istediklerimizi böy- le kolay kolay yazamayız. Kîmu:( “Dilimizi genişeltmiyelim, şimdi kaç söz biliyorsak onları kullana rak yasak saviverelim, olsun bit- sin!,, diyemez. Yoksa, Tanrı gös termesin, dilimizi, çerkesçeden de daha bücür bir boya indirmiş, çe- Timsiz çalımsız bir kılığa sokmuş Savılırız. Demek, “Tarama Dergisinde,, Yazılı bulunan yeni sözlerin birço» Bunu beğenip kullanacağız. Kula- 1 okşamıyan artı kalanlar i-, Se, öylece, Dergide yazılı dura- “ak; yüksek bilgi işlerinde biribi. rinden az çok aykırı düşünüşleri Söylemek istiyenlerimiz, bunlar- dan uygun bulduklarını seçecek- leş; eskiden arapça, farsça alışıl- Teamış lâkırdılardan sözler düze- Nek ortaya attıkları, çocuk'ara bel- İettikleri gibi, bizlere bunları öğ- retecekler., t Bu anlattıklarım baştan aşağı İyi, Gel gelelim, “Tarama Dergisi,, bitmediğinden, şimdi elimiz kolu: — Muz bağlı mı oturacağız?. “Tara- — Ma Dergisi,, basılıp bitince de, i$ kalmadı mı sanacağız? Türk okur Yazarları, başka yollardan da ça- — lişmalı değil midir?. Netekim, ça'ışılıyor da.. 5 , emek veren arkadaş - — larrmdan geri kalmak istemedim. deneme de ben yapıyorum. , düşüncelerim, uğraşışım Bek çok arkadaşlarımınkilere ben — Stmiyecek.. Bence çalışmıya, bütün Türkle- t& birden en kulak okşayıcı, gönül Sekici gelen, kimseyi ürkütmiyen, Nıııııııyın. irkiltmiyen Ü ı"İıu başlamalıdır. Yazıcıları * Tüzin ne yazdığının anlaşılması Serektir. Bunun için de, bütün hı- — Tmizı şimdiki dilyasısında adına n .hl.tıh dediğimiz, söz bölmecikle- — "İhe vermeliyiz. Eskiden, çocukla- A arapça sözlerin “istif'al,, ve Wı.. ve “if'al,, gibi biçimle- İt girince ne demeye geldikleri ü :*"Hlirdi. Çocuk daha ilk işittiği — F ses toplantısı ile karşılaşınca: ç Hat “dedar,, “sudur,, dan .:lhm" demek.. “Mudarebe,,, _':ııb.,. den “karşılıklr. vurüş- İĞ: demek.. “İstismar,, “semere,, B '?Omîıinî isteme,, demek!., | Ve anlardı. ünceme kalırsa, güzel ya - ç (Va-na ) ( Doyamı 7 nci sayıfada ) Zei Beyin kitapları ne oldu? Kitapları ardiyeden Ahmetle çalıp kitapçılara satan Vahit: “Bedava mal bulduk, alıyorduk,, dedi —Dün İstanbul üçüncü ceza mah: kemesinde şayanı dikakt bir dava görülmüştü. Davacı yerini Sühulet kütüphanesi sabihi — Semih Lütfi Bey ve avakatı işgal — ediyordu. Suçlu yerinde de Vahit ve Niyazi Efendiler vardı. Semih Lütfü Beyin şehirde bulunan — Ahmet Efendi Semih Lütfü Beyin ardiyesine gi- rerek 15088 — liralık kitabını çal- mışlar ve bu kitapları kitapçı Ka - rabet Efendiye satmışlardır. On yeni kruvazör Pariste çıkan Tan gazetesi An- kara muhabirinden alarak neşret- ! tiği bir telgrafa göre Türkiye Ja- | ponyaya on tane yeni harp kruva- zörü ısmarlamıştır, Bundan başka Japonya ile Tür- kiye arasında iktısadi sahadada bir çok anlaşmalar vuku bulmuş ve her iki taraf tam bir surette an- laşmışlardır. Gene ayni gazeteye göre Türki- ye Bulgaristan hududunda ve bo - ğgazlarda askeri tahşidat yapmak- | ta ve buraları moderm — bir askert Lozan muahedesi mucibince bu na imkân olmadığından Tan muh- birinin telgrafının doğru olmadığı anlaşılıyor, Taşla yaralandı Dün Sult>nhamet, ikinci sulh ceza kâ'”' ” “--xiye Hanım Saraç- hane | 1 Bozdoğan — kemeri altında — tiği sırada yukardan atılan bir taşla hafifçe yaralan - mıştir. . Feyziye Hanım taşların o es « nada kemerin üstünde bulunan ba- zı İise talebeleri tarafından atıldı- Binı söyliyerek şikâyette — bulun - mMüştur. Çimento yollar Trakya ile Hacıosman bayırı a- masi klnlilh!ılııqın. Bundan başka şehrimizin en işlek cadde - delerinden biri olan Eminönü — Sirkeci arasındaki Reşadiye cad - desi de çimento olarak yapılacak- tır. Tecrübe; muvaffakıyetle neti celendiği takdirde şehrimizin di - ğger caddeleri bu şekilde yapıla - caktır. Bu caddelerin malzemesi çimento fabrikaları — tarafından meccanen verilmiştir. Esnaf bankası meselesi Esnaf Bankası meselesi etrafın- da müdeiumumilikçe yapılan tah- kikatm — dünkü safhasında şehir meclisi âzasmdan — Mehmet Ali Bey dinlenilmiştir. Esnaf Bankası hakkında rapor veren komisyonda bulunan Meh - met Ali Beyin dinlenmesi bir saat kadar sürmüştür. Tahkikatı yap- makta olan müdeiumum! muavini Ahmet Muhlis Bey bugün de tah- kikatına devam — eadecek ve gene şehir meclisi &z2---'an İsmail Sı” kı Şeyi dinliyecektir. — | u Wür e b B iMl, V iddi;ıınıl göre Vahit Efendiyle şimdi Eski -| rasındaki yolun çimento ile yapıl-| Kitapçı Karabet Efendi de bu| kitapların çalınmış olduklarını bil- diği halde bunları satın almıştır. Semih Lütfü Bey davasını yana yakıla anlattıktan sonra reisi suç- luları sorguya çekti. Vahit Efendi bu kitapları Ah - met Efendiden aldığmı, ardiye olarak kullanılan hana — beraber gittiklerini, sonradan örülmüş bir| pencere üzerindeki demir kapağı kaldırıp içeriye girdiklerini ve ki- tapları aldıklarmı anlatmıştır. En sonra sözlerini: — Bedava mal bulduk, alıyor- duk.. Cümlesiyle bitirmiştir. Dava edilenlerden kitapçı Ni- yazi Efendi kitapların çalınmış ol- duğudan kat'iyyen - haberdar ol - madığını söylemiş ve: — Şimdi bir çok kitaplar kilo ile satılıyor. Hattâ bir matbaa son günlerde 77 bin liralık kitabı ga- yet ucuz fiyatla toptan sattı, Meş- hur, tanınmış imzalı muharrirlerin yüz, yüz elli kuruşluk eserleri on, on beş kuruşa satılıyor.. Dolayısi- le Vahit Efendi bana ğgetirdiği bir K oLİ/TE haır Bir çocuk boğuldu l Beylerbeyinde Göksu caddesin- de mütekait İsmail Paşanın evine misafir olarak gelen Nazmiye Ha- nımın üç yaşındaki çocuğu bahçe- de oynarken kazara havuza düş - müş ve boğulmuştur . Kalp para Lângada mukim Marko Efendi tramvayda biletiçiye — verdiği on kuruşluk para kalp olduğundan yakalanmış ve tahkikata başlan - mıştir. Kavga Galata Mumhane caddesinde o- turan Seher hanımla gene ayni yerde oturan Kasım bir kira mese- lesinden dolayı kavga etmişlerdir. Seher Hanrm müracaat ederek dö- vüldüğünü iddia etmiştir. Tahki- kata devam ediliyor. 'Su yüzünden Şehremininde Karabaş mahal- lesinde çeşmeden su almak mese- den dolayı kavga eden hamal Sü- leymanla Kemal yakalanmışlar - dır. Kamyon çarptı Dün saat 13 te Şehremini Fın - dıkzade tramvay istasyonu yanın - da şoför Fevzinin idaresinde ki- rveç yüklü 3—322 numaralı kam - yöon 12 yaşında — bir kız çocuğuna çarparak, başından ve bacağından yaralamıştır. Şoför yakalanmış ve gocuk hastahaneye kaldırılmıştır. Yangın başlangıcı Kasımpaşada — Dörtyol caddesindeBalaban hanında tütün amelesi Kavalalı Ahmet, odasın * da yakmış olduğu mangaldan sıç * YIyan ateş yatağına sirayet etmiş Ve yanmağa başlamıştır. Derhal yetişilerek söndürülmüş ve büyü - mesine imkân bırakılmamıştır. everene geveremmen AAA serser kaç küfe kitaptan.kat'iyyen şüp - helenmedim.. Bunlara — mukabil verdiğim para da otuz, kırk lirayı geçmez, demiştir. Mahkeme heyeti Vahit eferidiye evvelce sabıkası olup olmadığını sormuş, Vahit efendide yine hırsız lık maddesinden bir ay yattığını söylemiştir. Neticede Ahmet, kitapçı Kare- bet ve kitapları taşıyan küfeci Ali efendilerinde sorguya çekilmesine karar verilerek muhakeme 9 hazi-. rana bırakılmıştır. Beykoz yangını Geçenlerde Beykozda Umur ye rinde Neft sendikat şirketine ait depolardan çıkan yangının tahki - katına devam edilmektedir. Kastı yapanlar bütün delilleri ortadan kaldırdıklarından mesele de kasit olduğu anlaşılmış olma - sıma rağmen tahkikat — bir türlü kat'i neticeye yaklaşamamakta « dır. Yangın hâdisesinin hemen müd- deiumumiliğe ihbarı kanunen lâ - zımken ihbarım ancak on bir saat teahhürle yapıldığını gören iddia makamı bu geç haber verme mese- lesini de tahkike lüzum görmüş - tür. Diğer taraftan İstanbul müd - deiumumiliği evvelce tevkif edilen üç sucluyu aleyhlerinde kanuni de Kl bulamadığından tahliye etmiş- tir, Sari yer yolları Sarıyer iskelesinden sulara gi - den yol, bir kaç — şenedenberi toz toprak ve moloz içinde ve berbat halde idi, Bu şene Sarıyer kay T kamlığı tahsisatsız - olarak kendi! amele ve vesaiti ile bu yolu tamir | etirmiş ve üzerine de bolca deniz| kumu döktürmek — suretiyle hem| Sarıyerlileri, hem de yazın oraya | hava tepdiline ve gezmeğe gelen- leri bu toz deryasından kurtarmış ayni zamanda bu yeni yolun iki| tarafma akasyalar — diktirmiştir. . Sarıyerliler bu yolun ismini (Yeni| yol) koymuşlardır. Tavzih Gazetemizin 26 nisan tarihli nus hasında Kasımpaşada Zeki ismin- de birinin ercin satarken yakalan dığını yazmıştık, Bu Zekinin Ka - sımpaşada Mutftkktpı caddesinde Akbaba yokuşunda 3 numaralı ev- de oturan Zeki beyle hic bir alâka sı yoktur. Tavzih ederiz. Okuma odası istiyorlar Istanbulun en büyük köyü olan ve on iki bin nüfusu bulunan Ra - mililer köylerinde bir Halkevi şu - besi ve bir okuma odası açılmasını istiyorlar. Bunun için Rami mü - nevverlerrinden bazıları lâzım ge- len yerlerde teşebüslere başlamış- lardır. Ramililerle bu çok hayırlı istek ve teşebbüslerinde biran ön- ce muvaffak olmalarını dileriz, amtınan Napolyon Bonapartın imtihan hakkında sarfettiği sözleri herkes bilir. Eğer Napolyon bugünün ada mı olup da bu sene lise ve ortamek teplerden bakalorya verecek Türk gençleri arasında bulunsaydı im - * tihan korkusu kimbilir kaç misli çoğalırdı. Mhaarif vekâleti bu sene lise ve ortamekteplerden çıkacak gençle- rin bilgili olmasını temin kaydı ile değme babayeğidi düşündürecek bir imtihan usulü meydana koydu. İmtihan olacak gençler tanımadık- ları bir heyet muvacehesinde ev « velce tesbit edilmiş sualler soru - larak imtihan edilecek, muayyen bir müddette söyledikleri dinlene- rek kendilerine hiçbir tmâda bu - lunulmadan imtihan odasından çıkmıya davet edilecekler, İmti - han heyeti birkaç dakikadaki inti- ba ile bu gençlerin atisine büyük tesir gösterecek bir karar alacak gençlere numara verecek. Metot, lüzumsuz merhametin az | çok tesirini gösterdiği bir devirde çok güzel ve çok yerinde gözükü. yor. Fakat, eğer bu alman kararla meydana gelecek vaziyet üzerinde biraz duraklarsak bir takım zayıf noktalar göze çarpar. Her şeyden evvel bu karar ders senesi sonunda verilmiştir. Şimdi- ye kadar tedris yeknasaklığına maalesef riayet edilmemişstir. Mu- allimler muhtelif metotlarla, muh- telif tarzda tedrisat yapa gelmiş- lerdir.Bu, bu sene olmasa bile ge- çen ve evvelki seneler böyle ol muştur. Bakaloryaya girenler ise üç senelik bir. bilginin neticesini meydana koyacaklardır. Müstakil bir imtihan heyetinin soracağı su- allerin gençlerin toplıyabildikleri bilgilere - bahusus fen kısmında « aykırı olması ihtimali vardır. Bir nokta daha işarete değer; muallimin imtihanda bulunması, sual sormak veya talebeye yardım etmek için değildir. Fakat talebe- nin üç tedrist senesi esnasındaki muvaffakıyet derecesini imtihan edenlere lüzumu halinde bildir mek vazifesidir. Bu, talebeden herhangi birinin arız! bir sebeple haksız yere feda edilmemesini te- min eder. İmtihan heyetleri bu noktada da irşatsız ve tahmini bir surette karar vereceklerdir. Tekrar ediyoruz; şekil ilk görü- nüşte çok hoş, çok dürüsttür. Far — kat birçok “Çapanoğlu,, lar kaldı- — rabilir. Biz bunu işaret ederken ve rilen kararın önüne geçilmesini | kastetmiyoruz. Yarın dersler kesi» liyor. 31 mayısta imtihanlar başlı- yor. Şu son dakikada bu satırları y bize yazdıran tek saik şudur: İm- tihan heyetleri gayet basiretkâr — davranmalı, ve yanlış bir hüküm yürüterek bir tıkım gençlerin ati Z sini d'ırhe!'emmık için büyük has — sasiyet göstermelidir. Bunun müm kün olmasını temenni edelim. M. Gayur Geçen salı — günü altıncı hukuk — mahkemesinde bir boşanma dava- sı görüldüğü sırada karı koca ara- ; sında çıkan bir hâdiseden bahset- miştik, Davacılardan Ziya Bey gazetemize bir mektup göndermiş- — tir. —Ziya bey mektubunda, llı& Ğ keme kararınm kendisinde uyan - — dırdığı teessür sevkiyle zevcesinin. Dü boğazına sarıldığını, fakat hâkim- — ler va kanunlar — aleyhine bir söz — söylemediğini bildirerek bu nokta- — J