22 Mayıs 1934 aa e . n l eee — OU HALK MASALLARI HABER — Akşam Postası Âya Yorgi İîöylül:eri Münadiler bağırıyorlardı “kızı *tlaklarına kavuşamıyor bulan padişah olacak.,, — Şehzade gizlenmiş olduğu sandıktan Çıkarak yatağında mışıl mışıl uyu- yan dünya güzeline yaklaştı. ) Bir padişahın iki — oğlu var- adişah öldükten sonra büyük Si Padişah oldu. Yalnız büyük —':“.llı vesveseli — olduğundan €sini alakoymağa bir türlü ce- & edemiyordu. n&" gün kendisini yanına çağıra-| Sordu: | xklı-deş, doğrusunu istersen iyi| âl:li bir insan olduğunu bildiğim| * senden bir türlü emin olamı- - Bunun için benden uzak -| y Tan ve başka bir yere ıi(mcııı um.. Simdi sana — soruyorum .. Lden N€ İsltergen sana - verece - K Yalnız bu memleketten git.. İıx Ağabey, benim senin tahtın-| ,_h:î'hüm yoktur, Fakat mademki| t olmak için benim yanından H mamı istiyorsun; bunu ka- k.di"mm' Derhal yarın hare - tdeceğim.. Yalnız bunun için *n istediğim şeyler çok kıy - '.'_ll, bir taç, bir kemer, bir kaç a müceyher ve bin altındır. E- a bu istediklerimi verirser hal Biderim. adişabikir dakika kils tezed < ki tmedi ve kardeşinin istedik - di derhal verdi. — Genç şeh - bunun üzerine — ertesi günüı ezaniyle beraber yola çıktı.!| .,âl gilti, — gitti, dere tepe düz| * Nihayet Hint padişahmnın! ketine vardı. Doğruca hirr *Ye girerek oturdu. ileride bir kaç kişi otur - onuşuyorlardı . d Yar ç BK Pldişıhımıı öleli kırk gün Acaba şimdi kim padişah ? diye merak ediyorum. 'P.diphın işine bakan dünya x' kızı ile kim evlenirse o ola- N xn'l kız çok mu güzelmiş?. Ti Pevkalâde.. - Diyorlar ki bir Yüzünü gören derhal kendi "| ("k olurmuş. Bunun için kız| Si kabul etmez ve hiç bir er-. R, "ünmezmiş.. * H::ın oğlu bu lâfları dinle-| ra Hint padişahının kı- ::"'*eie çok merak etti. Fa -l Yapabilirdi?. Tamamiyle olduğu bu memlekette dığı bile yoktu. Kendi "& onunla beraber — bulu - aS © yüzünü görmedikten l..:“ld görebilecekti. kh*ı’il' çare bulmak için tam hie düşündü ve neticede şöy- h'* * buldu. tehzade evvelâ sarayın V, Hnda bir dükkân kirala- Ça On beş tane boş teneke ha *kiç satın alarak dükkâ - üt ! ve sabaha kadar bü- 'ni sarfederek boş tene- '.:d“ da vurdu. - )...' H“İu zaman tenekeler Olmuştu.. Şehzadenin a- sıl maksadı geceleyin gürültü ya- parak saraydaki dünya güzeli ha-| nımı uyutmamak ve — genç kızın nazarı dikaktini celbetmekti. Ha- kikaten de bu arzusuna muvaffak olduğunu anladı. Çünkü sabahle - yin daha güneş doğmadan evvel dükânın kapısını üç muhafız çal - mağa başladı. Şehzade hiç bir — fevkalâdelik göstermeden kendilerini kabul et- ti. Muhafızların reisi olduğu anla- şılan biri sordu: — Bu sen'n yaptığın iş nedir? Akşamdan sabaha kadar — süren tak tuklarınla herkesi rahatsız e- diyorsun.. Aman paşam. — Meseleyi iyice bilmeden neden hiddet ediyorsu - nuz. Ben fakir bir işçiyim. Ge - ce çalışıp kazandığım — paraları gündüz yerim. — Bir takım tenekeleri parçala- makla — ne iş yaptın?. — Bir dakika bekleyin.. Şehzade bunu diyerek yanın - ki diğer odaya geçti ve orada san- dığından çıkardığı tacr muhafızla- ra gösterdi. — İşte yaptığım şey budur. | Muhafızlar ömürlerinde — asla| bu kadar kıymetli bir taç görme - mişlerdi. Hayret içinde kaldılar . Ve saraya dönerek keyfiyeti Hint padişahmın kızına anlattılar, Dünya güzeli bunu pek merak ederek görmek istedi ve tekrar lnllh':f'îllmıı göndererek tacı istetti.. Fakat padişahın oğlu: — İnsanın malı yanında olma - lıdır. Ben yaptığım tacı kimseye vermem.. Ei’.- padişah hanım (!) cidden tacı görmeği pek merak e- diyorsa beni kabul etsin. Tacı ken- disine göstereyim. Hint padişahının kızı bu tekli- fi de kabul etti, Bir saat sonra şeh zade elinde taş olduğu halde sa - raydan içeri giriyordu, Taçokadar güzel, 6 kadar san'atkârane yapılmış idi ki genç kızın gözleri kamaştı ve tacı der- hal 1000 altına şehzadeden satın aldı. Fakat felâkete bakın ki şehza- de Hint padişahının dünya güzeli kızını görür görmez derlal kendi- sine ölesiye âşık oldu. Ertesi gece gene beş on tane boş teneke alarak dükkânma ka- pandı. Busef&r de — fevkalâde bir gerdanlık yapmıştı. Hint pa - dişahının kızı bunu da çok beğe - nerek satın aldı. Şehzade bu vesi- leyle sevgilisini bir daha gördü. Nihayet mücevherleri de elden çıkardıktan sonra artık yapabile - ceği bir iş kalmadı. Bütün gün ka- fası avuçlarında kumrular — gibi düşünmeğe başladı. Gene bir gün böyle siyah siyah | düşünürken bir koca karı yanına yaklaştı: — Oğlum, ne derdin var? Söy - le de çaresini arayalım. — Derdini söylemiyen devasını bulamaz. — Sorma hanımteyze, benim derdim o kadar büyük ve o kadar çaresiz ki buna bir çare bulmanın imkânı yoktur. — Sen hele söyle bir kere.. — Peki öyle ise dinle:- — Falan, filân.. Gördün mü işte?. Benim derdim bu kadar büyüktür ve der- manı yoktur. Şimdi ben ne yapabi- Hrim?. — Kızı kaçır... — İyi amma bunun imkânı yok. — Bana böş yüz altın verirsen ben kızı kaçırabilmen için — sana bir yol gösteririm, — İlk önce çareyi anlat.. Aklım yatarsa veririm, — Dinle; Şöyle böyle.. Nasıl?. — Çok iyi., Al sana beş yüz al- tin, Yarın hemen tattbik edelim, — Olur.. O sabah ihtiyar bir kadın urı-' yın kapısında ille padişah hanımı görmek isterim diye — tutturmuş -| tu. Muhafızların bütün nasihatleri para etmedi, Ve en nihayet kadın Hint padişahmın kızı tarafından kabul edildi, Kadın: — Aman sultanım.. Benim baş- ka şehirde oturan bir kızım - var.. Son günlerde haber aldım.. Kendi- si hasta olmuş oraya gideceğim.. Yalnız büyük bir sandığım var . Onu beraber götüremiyorum, İçin- de bir az param var. Dünyada siz- den başka hiç — kimseye itimadım yok. Ne olur ben gelinciye kadar bu sandığım sizin yatak odanızda dursun. Dünya güzeli kız bunu kabul etti. Yarım saat sonra — hamallar büyük sandığı sultanın yatak oda- sına yerleştiriyorlardı. Şüphe yok ki — okuyucularımız bu sandığın içinde şehzadenin giz- Tenmiş olduğunu anlamışlardır. Gece olup ta sultan yatağına gi- rerek uyuduğu zaman şehzade içe- riden sandığın kapağını — açtı ve dışarı çıktı. Yatakta mişil mışl u - yuyan dünya güzeli kızın burnuna uyutucu bir şey koklattı. Kız ken- dinden geçerek gayet derin bir uy- kuya daldı. Bunun üzerine şehzade kendi - sini yorganının içine sararak sandı ğa koydu ve kendisi de içine gir - dikten sonra sandığı tekrar kapa - Yaptıkları plân üzerine ertesi sabah erkenden koca karı saravın kapısını çaldı ve açan hizmetçile - re: : — Hasta kızım ölmüs, artık be- ?ılm gitmem- Jüzum kelmadı. san- dığımı verin, dedi. Hizmetçiler 'Resneli Osman Beyin haksız iddialar" zavallı muhacirlerin sürülerinin mahvına sebebiyet veriyor Kolu sakatlanan yavru Kotranya çiftliği sahibi Resne- li Osman beyin zaptettiği arazi a- vasında Sazlık çayırı denilen yer de vardı. Kendisi Baruthane çayı- rını, Vezir çayırını nasıl başkala- rına kiralar, otlarını biçerse bura. sını da kendi malı gibi kullanırdı.| Istanbulun kurtuluşundan — sonra Şamlar köyü halkı o zamanki Ça- talca valisi Behçet beye müracaat ederek Sazlık çayırı denilen yerin haddi zatında hazinei maliyenin olduğunu iddia ederek burasını hazineden satın almak istedikleri- ni söylemişler. Behçet bey de tah- kikattan sonra burasınım filhaki - ka hazir# malı olduğunu anlamış we köylüye satmıştır. Şamlar köyü halkı çayırın hedei linin ilk taksitini vermişlerdir. — | Otların biçilmesi zamanı gelin- ce Resneli Osman beyin müracaa-| tiyle gelen Bakırköy jandarmaları| köylüyü çayırı biçmekten menet- mişler. Bunun üzerine köylüler Çı| talca vilâyetine şikâyet etmişler, oradan da jandarma gelmiş, ve iki jandarma kuvveti arasında bu çayır meselesi yüzünden oldukça uzun süren bir münakaşa cereyan etmiştir. Neticede — Çatalca jandarması çayır biçilinceye kadar orada bek- lemiştir. Bundan sonra Resneli Osman bey bu çayıra müdahale et miyerek tamamen köylüye bırak- de;'ıç bir şeyin farkına varmadan sandığı kendisine verdiler, Padi -| şahın kızı gözünü — açtığı zaman kendisini hiç bilmediği bir yerde| bularak hayret etti. Bu esnada kı- zın uyandığını gören şehzade he - men önüne diz çökerek kim oldu- ğunu ve kendisini sevdiğini söyle - di, Ayni zamanda da yaptığı bu cür'etkârlıktan dolayı kızdan af diledi. Bu esnada sokakta müna - dilerin sesleri duyuldu: — Her kim padişahın kaçırılan kızını bulursa padişah ilân edile - cek ve kız kendisine verilecektir . Zaten şehzade de güzel kızım hoşuna gitmişti. Bu yalvarmasına mukabil kendisine şu cevabı ver- di: — Git kaçırılan kızı bulduğunu haber ver. Şehzade de sevinerek öyle yap- tı. Kırk gün kırk gece düğünden sonra onlar ermiş... Gözlüklü adam mıştır. Baruthane çayırı üstünde eski « den rumların oturduğu bir “Aya- yorgi,, köyü vardır. Ayayorgi kö- yünün bulunduğu yer tamamiyle laş ve kireçli topraklardır. Bura- ya Dramadan gelen muhacirler iskân edilmişlerdir. Yalnız daha iskân edilmeden evvel araziyi gö- ren muhacirler burasını beğenme - mişler, fakat iskân memurlarının Baruthane çayırının da kendileri ne ait olduğunu söylemesi üzerine kabul etmişlerdir. Buraya iskân edilen muhacir- ler daha ziyade hayvan beslemek- le geçindikleri için beraberlerinde 10.000 hayvan getirmişlerdi. Tefvizden sonra köylüler hayvan- larını çayıra çıkarmak istemişler. se de jandarmaların buna mâni olduğunu hayretle görmüşler, Ve “Çayır bizimdir,, demişlerse de jandarma bu iddialarını kabul et- memiştir. Bunun üzerine köylüler İstan- bul müddeiumumiliğine müracaat ederek vaziyetlerini anlatmışlar ve müddeiumumi muavinlerinden Ferhat bey işin tetkikine memur edilmiştir. Ferhat bey köylülerin haklı olduğunu ve bu çayırların Resneli Osman beyin olmadığını anlamış ve tahkikatı bu cepheden | ilerletmeye başlamıştır. Muhakeme başlayınca köylü - nün çayırı biçmesine müsaade & dilmiş, ancak muhakemenin neti - cesine kadar parasının dördüncü icrada hıfzedilmesine karar veril. miştir. Resneli Osman beyin müracaa- ti üzerine bir iki ay kadar evvel Bakırköy kaymakamı yeniden i « dart bir karar vererek köylüyü ça- lışmakta oldukları tarlalardan çı - karmak isityor ve 2311 numaralı kanunun maddesini yanlış surette tefsir ederek iki senedenberi ara - ziyi işgal etmekte olan köylüyü yeni tecavüz etmiş addediyor. Köylüler mahkeme kararı olma . | dan çıkmayız diyorlar. Bunun üze. rine jandarmalar köylüye cebir mecburiyetinde kalıyorlar ve bu esnada 6 yaşında Ayşe isminde bir kızcağız kolundan yaralanıyor. Nihayet çoluk — çocuk 200 kişi yaya olarak iki saat mesafede o- lan Küçük Halkalı köyüne kadar sevkediliyor. Ertesi günü köylüler tekrar Fer- hat beye ve dahiliye vekâletine müracaıt ediyorlar, Vekâletten mahkemenin neticesine kadar ara zinin yedi emin sıfatiyle köylü- ye teslim edilmesi hakkında emir geliyor. Bu emir 28 /4/934 tarihin- de Bakırköy kaymakamlığına bil- dirildiği halde nasılsa tebliği te - ahhur ediyor. Ayayorgi köylülerinin bugün 10,000 hayvanlarından ancak 4 bin tanesi kalmıştır. Çayırsızlık ve susuzluktan hayvanlar ölmüş . tür. Gün geçtikçe daha fena vazi. yete düşüyorlar. Mahkemenin bir an evvel bir netice vermesi ve senelerdenberi çektikelri cefalardan kurtulmala « rı en büyük arzularıdır.