TI Hakikf vesikaları tasnif eden ve birbirine bağlıyan Kadri CEMiL Her hakkı mahfurzdur 15-5-934 Geçen kısımların hulâsası Mütarakeden sonra İstanbulda A« nadolu lehinde ve aleyhinde çalışanlar vwardı. Bunlar yorulmadan, bıkmadan mütemadiyen çalışıyorlardı. — Leyhte çalışanlardan bit grupun içlerine aldık. ları İlhami ismindeki genç Glatada Ariyan hanına tercüman diye yerleş- mişti. Park eğlencesinde tesadüf et tiği Fatma Nüshetle aralarında Bir se- vişme uyanıyordu. Diğer taraftan ev sahibinin oğlu Fatma Nüzhete Şahin kehyanım kahvesine giderek onunla ve arkadaşlarile temasa geçmiye çalış- mişti . Bu âdam uzün bir. müdavemetten sonra, Şahin ile anlaşmıya çalışmış; fakat ,Kâhyanın arkadağları —tarafın- dan yüz verdirilmemişti. Kâhya atlat. mrya çalıştyordu. p Madam Margarit karşısındaki koltuğa şişman vücudiyle bir külçe gibi yayılmiştı. Beş dakikadanberi ağzını bıçak açmamış, yalnız Me- cır Tom'u dinlemekle vakit geçir- mişti. Hâlâ da dinliyordu. Mecır Tom: -- İşte böyle madam, diyordu.. Dün yolda, Nadejdaya rastladım. Hep sizden bahsetti. Maşaallah bugünlerde bir hayli eğleniyor « mussunuz. Kimlerin gelip gitti « #ini merak etmiş değilim.. Yalnız sunu öğrenmek isterdim. Nadej - dayı dansetmekten menetmişsiniz. Acaba sebebi ne?. — Dansedecek birine mi ihtiya: cınız vardı. Mecır Tom?. —- Evet.. Kendisini bir ziyafet- ten sonra bir kaç şarkı söylemesi ve dantetmesi için davet .—wt Bane sizin müsaadeniz olmadan kabu! edemiyeceğini söyledi. — Evet, bu son günlerde — hiç bir yere gilmesine müsaade etmi- yorum. Belki sebebini soracık - sınız.. Fakat size malüm bir sebep olmadığını da söyliyebilirim.. — O halde?. — ©O halde?. — Söylediğim gibi... Bana kar- şt bazı serkeşlikleri canımı sıktı » İstemed'ğim adamlarla — düşüp kalkmıya başladı.. Kendisine bun- lardan vaz geçmesini söylediğim halde dinlemedi.. : — Meselâ düşüp kalkmasını is- temediğiniz adamlar kimler? . Mudam Margerit, Mıcır To » mun bu suali karşısında biraz ir- kildi. Sonra daha yavaş, daha te- Geçen kısımların hulâsası Edip Bey isminde bir genç, Fatih Efendi igmindeki Arap bir falctya gi- diyor. Bu adam, kendisinc, babasının katili olduğunu haber verdikten son- ra, daha müthiş bir şey söylüyor: “Tarihteki meşghur Kral Ödipin felâketine uğrıyacaksın!” Merdivenleri dörder dörder in- di. Sanki yordu. Sokakta da âdeta koşarak yü- rüdü, Bir sevki tabil, kendisini bu ev- den uzaklaştırıyordu. Boğuluyor - muş gibi sık sık nefes alıyor; taze hava ile ciğerlerini dolduruyordu . Bir âan durdu. Kaşlarını çattı .. bir cehennemden kaçı- YA nT A Z (U ı’— Xw'*:? LJİİ— e E KED! ğ(»xî' ! -l'lı Tefrika: 62 — | — Bana bunu sormamanızı ri- ca ederim. Mecır Tom, dedi. — İsrâr edersem de söylemez - misiniz?. — Hayır maalesef söyliyemiye- eeğim.. Çünkü bu — adamların ne yaptıklarını, ne işle meşgul olduk- larını daha henüz kat'iyetle tayin ve tesbit etmiş bir halde değilim . Belki de zannımda aldanıyorum, amma, çok yakm bir. zamanda öğreneceğime eminim.. Size müs - pet veya menfi deolsx o zaman söylerim., — Pekâlâ.. İsrar etmiyorum .. Fakat buraya gelişimin sebebini, Nadejdaya, yarın akşam için izin vermenizi rica içindir Ümit ediyo- rum ki, beni kırmıyacaksınız.. — Sizi kırmak elimden gelmez . Fakat nereye gideceğini söylerse- niz memnun olurum.. — O gidecek değil; ben götüre. ceğim.. Bize çok faydası dokuna - gağını umuyorum.. Daha kendisi - nin bile nereye gideceğinden ha berleri yok. Ancak siz izin ver - dikten sonra — teklifimi yapaca- ğım.. — Mademki siz istiyorsunuz.. — Teşekkür ederim — Madam Margarit!.. — Kendisine — haber verebilir misiniz?, — Çağırayım.. — Zahmet olmazsa.. Madam Margarit bir topaç gi-| bi sallana sal'ana — dışarıya çıktı. Bir müddet Mecır Tom yalnız kaldı. Nadejda, genç ve güzel bir Rus kızıydı.. Beyaz Rustu. Rus mülte- cilerindendi.. — İstanbula geldiği zaman, anası ve babasiyle beraber gelmişti. Zaten çocukluğundanbe- ri,, dansla meşgul olmuş, Rus ba- let heyetlerinde çalışmış, barlara düşmüş, oralarda san'atinin seme- resini toplamıya çalışmıştı. İstan - bula iltica ettiklerinin daha haf « tasını bulmadan'anası, ayını geç - meden babası ölmüş, bazı tanıdık- ları — Rusların himayesine sığın- mış, gene ötede beride dans nu - maraları yapmak — suretiyle cep harçlığını temine çalışmıştı. Kısa bir zaman sonra, hima « yesine sığındığı adamlar da baş - Tefrika No. 3 15-5-934 Aşk ve ma- cera romanı Nakıli (Vâ-NaA) Sanki bu menhus adamın söyledi- ği sözleri zihninden kovmak isti yordu. | Sonra, omuzlarını kaldırdı. M:- rıldandı: 4 ç “— Aptal...,, E Kendi kendini teselli -ediyor - du: “—— Bu herif, gaipten hakikat - leri nereden bilecek?, İşte, meselâ babama dair, hiç te doğru söyle -| medi, Onu ben öldürmüşüm?! Ne münasebet! Babamın tabii bir ö- lümle mezara girdiğini pekâlâ bi- liyorum.., Bu sersem herifi, bana ne demeğe tavsiye ettiler? Maa - mafih, tamamiyle de hata etmedi. HABER — Akşam Postası Tariht Tefrikat 47 Geçen kısımların hulasası Istanbulda Sultan Mecit ve Rusyada Çar Nikola zamanında esirci Ali baba iki memleket arasında kadın - ticareti yapmakla meşguldu. Alibaba Ferbat is- minde birini küçükken hadım yapmış- tı. Büyüdüğü zaman İstanbuldaki kız- Jarı bu delikanirya teslim ederek, Kaf- kasyaya gidiyor. Tifliste valinin kona- Bında (Fatma) isminde çok güzel bir Gürcü kızı vardır. Ali baba bu kızı kaçırmıya uğraşırken, bir gün Rüstem isminde bir gençle çalışryor. Bu genç, Ferhadın arkadaşıdır ve Ali babadan intikam almak üsere Tstanbuldan Tif- lise gelmiştir. Rüstem Fatmayı kaçır- mak ve Ali babayı ele vermek için ter- tibat alıyor . Ruslar Ali babayı tevkif ederek Pe- tersburga getirmişlerdir. Ali baba ta- rayın zsindanlarında işkence görüyor. Bu esnada Rüstem Bey Tiflişte Ça « rın gözdesile beraber yaşamaktadır. Ali baba bu aırada zındana girip Çıkmıştı. Ştanka bir tuzaga düşerek ya- kalandı. Ve mülâzim (Petroviç) Sivas- tapol sahillerinde donanmanın başına geçerek ikinci bir Ştanka oldu. Çerkes kızı sol kaşını kaldırdı ve mânalı bir tebessümle: — İşitmezler canım, kadar korkak olmayın!.. Rüstem, çerkes halayığının her Nadejda son bir ay zarfında çok iyileşmiş, toplanmış ve gene| eskisi gibi güzelleşmişti. Mecir Töm, Nadejda iceri girer- ken ayağa kalkmiştı. Hattâ iki üç! adım bile ona doğrüu ilerledi ve el-. lerinden tutarak: — İşte bak, dedi.. Ben sözümü yerine getirir ve sana izin almak için buraya kadar gelirim. para ile Mâdaâm Margâritin yanı * na bir pansiyon olarak yerleşmiş- ti. İşte, o günden bugüne kadar Madam Margaritle beraberdi , O- nuün aaprtımanında daha kendisi gibi beş kız vardı . Hepsi do kendilerini Ma- dam Maragarite bağlı hissediyor- lar, onun arzusundan başka türlü hâreket etmek imkânından uzak bulunuyorlardı. Geçirdiği bir zatürreeden sonra barlarda çalışamaz olmuştu. An -| cak, o da pek nadir zamanlarda , Madam Margaritin tanıdıkalarile beraber dışarıya çıkar ve kendisi- ni pek yormamak şartiyle çalışır« dı. dedi, © (Devamı var) duğunu haber verdi, Fakat, Kıral Ödipe benzetmesi!.,, İşte buna tahammül edemiyor - du. Kır saçlı, kibar halli ve şefkar tin tâ kendisi olan annesini göz ö- nüne getiriyordu. Sanki bu hayal- den, af, merhamet dileniyordu . Bu muhterem kadın, Edip — yirmi iki yaşına gelinciye — kadar, onu kendine gaye edinmişti, Tahsilden terbiyesine kadar her| şeyini deruhte etmişti. Başı ucun- da uykusuz — saatler — geçirmişti. Tam mânasiyle anne, mükemmel bir anne olmuştu. Edip Beyin fikri, falcının söy- lediği diğer sözlere gidiyordu : —. Doksan iki sene yaşayacak-| mışim.. fena değil..,, Fakat, birdenbire isyan ediyor- du: “—. Eğer alnımda öyle bir ka- ra yazı yazılrysâ, be'fı bu zelil w zun hayatı ne edeyim?.,, Böylece, uzun müddet sokak . beni | tem Bey! Bu sevgimi sana çok- | görüşürüz.. © Karadeniz Korsanları © Müellifi: /shak FERDI şeyi bildiğini anlayınca yumuşa mıişti.. Şeytan kız, Fatmanın şeker çu- valları arkasında saklı olduğunu nereden de haber almıştı?. Rüstem, dümeni bozulmuş bir gemi gibi sağa —sola bocalıyor , genç kıza ne cevap — vereceğini bilmiyordu. Safiyenin gözleri gittikçe du -| manlanıyor, aylardenberi kîâııeyc'W sezdirmeden sevdiği Rüstemi ta- mamiyle avucunun içine —almık için, bu fırsattan istifade etmek istiyordu.. Delikanlınm kolundan çekti. —— Şurada biraz konuşalım.. Ol- maz mı?, Ve bir kaç adım geriye çekil « diler.. . Safiye tehditkâr bir tavırla an- latmağa başladı: — BSeni çok seviyorum, Rüs - tanberi açmak isterdim. — Fakat, fırsat ve vakit — bulamıyordum.. Akşamları bir saat için olsun be- nim odama uğrayamaz mısın?. Rüstem şaşaladı: — Yavrum, böyle bir dakikada sevgiden bahsedilir mi? Görüyor- sun ki karım çok sinirli ve hasta-| hıklı bir kadındır. Ruslardan kor- kusundan erzak mahzenine - ka - pandı. Hele şu herifler — bir defa defolup gitsinler.. Ondan sonra Rüstem bunları söyliyerek Sa- fiyenin yanından ayrılmak — istes mişti. — Fakat çerkes kızı delikan: lının yakasıma çam sakızı gibi ya- pışmıştı. — Seni bırakmam, Rüstem Bey! “Jan bu ateş beni yakıp ka Şimdi bana —hem de tamus ve şerefine yemin ederek—- söz ve « receksin. Her gece benim odama da birer sxat uğrayacaksın! Yok- Sâ... Rüstem elini kaldırdı: — Yoksa, ne olacak? |. tehdit mi ediyorsun?. Safiye müstehziyane bir tavırla güldü: — Ne 0?1.. Bana vuracak mı - sın?. — Haydi, sus şimdi.. Terbiyesiz şıllık... Pekâlâ, Sanıa Beni karşı sutuyo. bir büyi Sekizi beş geçiyor. “— Eve geç kalacağım.. Anne- mi sofra başmda — bekletece - ğgim.,, diye düşündü.. Gene annesini aklından geçir - di. Falcıya küfürler yağdırdı. — Bu gibi herifler, kanunun pençesinde inim in'm inlemelidir. Caddede, evine geç kalmış di-| ğger insanlar yürüyordu. Bun'ar -| dan bir tanesi kendisine seslen -| di: Fakat başkalarına lı_uıı! — Edip!.. Delikanlı dönüp — baktı.. Onu böylece çağıran bir kadındı. — ©.. Sen misin?. Merhaba Aliye! Aliye, tesadüfen tanıştığı, mü - nasebet peyda ett'ği bir kadındı. Zengin bir tüccarın metresiydi « Adam Avrupaya, İzmire, Anka - raya arada sırada seyahat ettikçe genç kadın, bu zamanlarını hoşça geçirmesini pek iyi bilirdi. Edibin “Babamın ölmüş, annemin sağ ol- larda yürüdü. Birdenbire, gözü | evine telefon ederdi. Birlikte ye- . el 15 Hı!ıı 1834 —— ———0 15 Mayıs 134 söz söylemekten de beni me mezsin ya!.. Safiye hiddetle başmı salladi” Rüstem, cariyenin ırkığlld’, seslendi: — Nereye gidiyorsun?. — Jandarmalara... — Jandarmalara mı" Safiye hiddetle başını .ıll-d; — Benim gibi güzel bir kızâ kaldırmatıım ne demek - olduğ' şimdi anlarsın!.. Rüstem koşarak haykırdı: — Dur biraz!.. — Durmiyacağım.. . y — Dur diyorum sana!.. ’_"l darmalarla senin ne - alış vi"a var?. — Şimdi görürsün dedim Yİ!' Onlara Fatmanın nerede ııku dığını söyliyeceğim.. Rüstem, çerkes kızının koll* rından yakaladı: — Alçak.. Seni şimdi geb rim., O zavyallı kızdan — ne yorsun?. Sana ne fenalık yapti —— Ben ondan bir şey istemi? Tum4O, bana hic bir fenalık madı. Bana fenalık yapan ıij — Ben mi?. — Evet, sen.. Senin ezici w ların!.. Ve birden Rüstemih kollar” atılarak: — Senin için — çıldırıyorum, ıf tem! Seni delice seviyorum! i—Kalbimden damarlarıms”, N Ben bundan sonra sensiz yi mam, 3 Rüstem, Safiyenin sözleri # darmaların kulağına gitmesi ye eliyle mütemadiyen genç ağzını kapıyordu. . Safiye, Rüstemin kollırl’ sında ağlıyarak: / — Onu bırak.. Yıkılıld)- Çarın gözdesini bundan fazlâ ” layamazsın, Rüstem !, O, çartf 4 lıdır.. Fatmayı bugün deği! rın, öbür gün, nasıl olsa b l lar.. O vakit senin de başıt Y cak.. Sen de zindanlara j mahvolacaksın!, Bırak onu, #., sünler.. Ve biz seninle kalalım, olmaz mı?, alalım, olmaz mr v Jef mek yerler, gezmeğe gider! çamaklar yaparlardı. Jf’ Edip, Aliye ile, bir ka€ ." geçirmişti. Biribirlerinden w nun kalmışlardı. İleride d© şacaklarını söyliyerek ıY"l’ dı. Genç kadın, neş'eli Mİ"“ — Haydi, gel, bu akşam l'ıİ, tim.. Beraber yemek Y" dedi. g' Elbiseleri pek şık, yüzü ııiı'f pek sevimliydi. Bembeya? v | ni göstererek gülümsiy0 ".,ı' mi iki yaşında ve parasi bf delikanlının boşuna |iM bil değildi.. Edip: £ — Hayır, imkânı yok! ” cevap verdi.. 4 — Canın sıkılmış gibi #" g” yor.. Suratı asmışsın.. y Haydi, gel, gel.. Sana "’k' ' haf şeyler anlatırım. | eğlenirsin.. (w“ j Wd