-—? Mayıs 1934 .. .i -. .' Böyle lise mezunu olur mu? * Resmi liselerle muadil tululan Ususi lise'erden birinin geçen se- heki imtihanlarına yüze yakın ta- İebe girdiği halde, ancak on iki ki- #inin diploma alabildiğini, o mü- ©ssese müdürlüğünde, bana, def- terleri Böstererek, an'atmışlardı. Mektebin binasını, bahçesini, Sınıflarını, lâborataarını gezip de Seğenmediğimi yazmam üzerine, i$te bu on iki mezundan altı tane- Si bir araya gelerek, bana: “Mad- di cihetlere bakılmaz! Mektepte Nasıl manevi — kıiymet — veriliyor! Dikkat o'unacak şey, asıl odur!,, diye bir mektup yazmışlardı. Ben de, manevi cihetin maddi- sile eş olduğunu göstermek için, Altı imazlı mektubun bir tek cüm-| ltesini neşrettim: Bu cümlede beş imlâ, üç sarf, bir de nahiv hatası Vardı. Ayni gençler, bana ,bu — sefer,| diğer bir mektup - yo'ladı. Haydi, diyelim ki, ilkinde dalgınlık edil- miş. Fakat, türkçe bilmemekle it- ham edilen lise mezunl'arı, artık dikkatli davranmalı değil miydi - ler? Netekim, işte, ikinci mektubu, diğer bir arkadaşlarına yazdırmış- lar, Fakat, heyhat.. Nezaket, münakaşa edebi, bir fikri derleyip top'amak kabiliye - i gibi manevi meziyetleri bir ta-| tafa bırakıyorunu; bu ikinci mek- tubun sadece on satırını klişe İlll'W linde sek'zinci sayıfaya koyuyo- Tüm: İmlâ ve sarf yanlışlarına ba- Muz,.. Her satırda vasati birden fazla hata.. Evvelâ. ma jüskülleri doğru kul- sını bilmiyorlar. “Türk Dili _f&ik Cemiyeti,, derken, ikinci ve Üçüncü kelimeleri minüskülle, bi- Finci ve dördüncü ke'imeleri bü- Yük harflerle yazmışlar.. | “Kâtibi umumiliği,, sözünde üç 'âta birden!.. Zira “Kâtip umumi- ı'İi-- demişler.. Farisi terkip kai - _'f!ni mademki bilmiyorlardı, ba- " “umumi kâtipliği,, deselerdi de, 4, ve “3,, harflerindeki iki yan- İlçıkla işi geçiştiriverselerdi.. Ruşen Eşref beye itibar - edilip| *hun “bey,, Jâkabı büyük - harfle .’l'zılm.._ Zahir, sefir gönderildiği Sin!,. İbrahim Necmi üstadımızın ili, fazlı, kemali hiçe sayılmış.. b isine mütevazı bir minüskül- © “bey,, lâyık görülmüş .. ikkat buyurursanız, İise me- Zünlarımın Türk - alfabesi içinde » harfinin mevcudiyetinden ha- L"l"i yok! i, a: Giritli şivesiyle “Babiâ- " bir Arnavut hocanın va'za baş-! h:,"'. gibi “evela,,... Telâffuz a- 'Rine a'ışmış dil'mize zorla pe 'ş._d'ln attıran “Tâzimdı,,.. alfa- & İnkılâbınin altıncı senesinde, , Medrese edasiyle “günki,,-. ü î:'f bu, betbaht bir cahilin ya> p esinden ibaret olsaydı, v,,""d* fazla durmaz, cevap bile ı.ı:’ıdik. Fakat, düşünün: Yüz M * bir mektepte bakalorya im- K Ği,ııı. giriyor; içlerinden on iki- v “_"ll alıyor; ve mezunlardan di h" Araya gelerek, türkçe bil- tap ,."',i::iı için, böyle bir mek- Ü İ" tİbette, içtimat bir mesele- di.“l:nd—u'if cihazımızı ne kadar 'iq;,!A Ürse, end'şeye sevketse ye- Ayni bana b * | Zün zarfında, bir kariim, ? Müessesenin ilânındaki bi Yanlışlarını kesip gönder- - Önbeş sene ERLARERNEENE YAK ALALESEEa SAA YN ören, Ç Mütareke senelerinde Sultan Ahmet meydanında polis memuru Hüsnü ve Hamdi Efendileri öl. dürmekten suçlu olup firar halin- de bulunan üç ermeniden, Alek- sander oğ'u İstepan Haçatoryanın © zamandanberi Mıgırdıç ismi al- tında saklanarak İstanbulda yaşa: dığı son günlerde anlaşılmış, elin-| de sahte bir nüfus kâğıdiyle do - laştığı neticesine varılan bu erme- ni yakalanmıştı. Troçki buraya gelebilecek mi!? Troçkini İstanbula gelip Büyü- kadada yerleşeceği hakkmında iki gündür gene şayialar dolaşıyor. Bu şayialara göre, Troçki hükü "| metimize müracaat ederek - tekrar| Türkiyeye gelip oturmasına müsa- ade edilmesini iştemiştir. Kendisi- ne verilen cevapta siyasetle meş-| gul olmamak ve Büyükadada otur-| mak şartiyle tekrar Türkiyeye ge- lebileceği bildirilmiştir. Turfanda meyvalar Piyasada turfanda hıyar; çilek, kiraz görülmektedir. Çileğin kilo - su 150 kuruştur. Edebi konferans Birkaç gündenberi şehrimizde bulunmakta olan Belçikalı facia muharriri M. Karlo dün akşam 18 de Ünyon Fransezde edebi bir konferans vermiştir. Hamdi Bey gitti _Dün sabah Ankaradan şehri- mize gelen yeni Berlin e'çimiz Hamdi bey dün akşamki ekspresle yeni vazifesine gitmiştir. Amerikalının konferansı Bir müddettenberi şehrimizde | lunan Amerikalı profesör Niyel sen ,Yarın saat 16 da hukuk fakül- tesinde devletler umumi hukuku - nun tatbikatını müessir kılacak u- suller Pıılhndı bir konferans ve- recektir. Beş sene yatacak Hayik isminde bir hırsizlik süç- lusu İstanbul üçüncü ceza mahke- mesinde beş sene hapse mahküm edilmiştir. O kadar müddet deu- mumi nezaret altında kalacaktır. miş. Onu da dercediyorum: _l-'un& vptfa 1796 senesinde Mo- TaŞClA cimzi verilmiş İği Samhrön sarı- yendü Oynanmak İçim bebör bikararlek bes yan ediyor o "zaman ki İstibap yapacak aralarında kavga Böçlar. Mozari için bunlar firsat öldu bir e- SIf tarda beriş etmek kendisini sefaya var- di ve güçlükleri toplunmaya karar öderek bülün tiygiro erayinatı bör çeşid müsikı cirid rrazrak oyunu ihasile, ve bepsi bitti ODUM! isleyibeya müzikasile Fakat, lişe mozunlarının türkçe- sinden sonra, ancak şu mısrala sö- zümü bitiriyorum: Efendi tef çalarsa hane halkı rakseder elbet! (VA-Nâ) s p Bu adam, on beş sene evvel iki polis memurunu öldürmekten suç li olarak hakkında yapılan tah - kikata ait dosya ile birlikte —dün müddeiumumiliğe teslim edilmiş- tir, Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesine gönderilen ermeni hakkında, sulh ceza hâkimi, bu gi- bi suçlarda zaman geçmesi müd- detini yirmi sene olarak tespit e- den cezi kanununa göre — tevkif kararı vermiştir. Fakat, dosyayı tetkik eden müd deiumumi! muavini Şefik Bey, su- çun işlendiği zaman meriyet mev- kiinde olan ceza kanunundan bu gibi suçlar için zaman geçmesinin Kadınların marifeti Tophanede Kafesçi sokağında oturan madam Lina ile Emin efen- dinin odasına komşularından Fa - ni, Dora, Kamelya, Fonduralı, Mi na isminde beş kadın ile İspiro hü- cum etmişler, Lina ile Emin efen- diyi döğmüşlerdir. Fırıldak çeviriyordu Sebze halinde fırıldak çevirmek suretiyle kumar oynatan kel Hay- dar yakalanmıştır. Tekme yedi Kumkapıda oturan balıkçı Nec» miye Hamidin arabasını koşulu hayvan tekme atmış, Necmi kası - ğgından yaralanmıştır. Üfürükçü yakalandı Fatihte, Beyceğiz mahallesinde Çelebi sokağında 12 numaralı ev- de oturan Hüseyin oğlu Murat e - fendi üfürükçülük yaparken cür « mü meşhut halinde yakalanmıştır. Dayak attılar Edirnekapıda Tekke sokağın - da oturan madam Melina polise müracaat etmiş, muhakemeli bu - lunduğu dülger Sigopi karısı An - yel ve kızı Eleni tarafından döğül- düğünü iddia etmiştir. Japonyanın ticari münasebatı Japon hükümeti bir Mayıstan i- tibaren yeni bir kararnameyi mev- kii tatbika koymuştur. Bu karar- name Japon mallarına karşı tah- didat koyan memleketler malları- nm ithalini temdit veya bu halle- rin ithalinden büsbütün menedil- mesidir. Gayrimübadillere tevziat Gayrimübadiller - takdiri kıy - met komisyonu tarafından istih « kak defterleri hazırlanmış ve tev- Ziata bugünden itibaren başlan » Ması takarrür etmiştir. Komisyon Mmazbata numaraları bir ile 104 a- rasında bulunan gâyri mübadille -| rin müracaatlarını tebliğ etmiştir. Li iki polisi öldüren İstepan serbest bırakıldı Mütareke senelerinde Sultan Ahmet meydanında Hüsnü ve Hamdi Efendileri öldüren Istepan o zamandanberi Mıgırdıç ismini taşıyordu . temiştir. Esnaf bankası tah- | dersiniz musiki diyemiyeceğim — | on sene olduğu, halbuki — aradan on beş sene geçmiş bulunduğu nok| tasından, takibat yıpılımıyıniı, neticesini tespit ederek, tevkif ka- rarının ortadan kaldırılmasını is- Bu mütalcayı varit gören hâ - kim, tevkif kararını kaldırmış, ya- kalanan adam salıverilmiştir. Tespit edilen neticeye göre, ta- kibat durmuş, demektir. Dosya, usulen saklanılacaktır. Y YUYAL GELA URAmSYTSUNN. kikatı devamda Esnaf bankası meselesi etrafın- daki tahkikat devam ediyor. Müd- deiumumi mutvini Ahmet Muhlis Bey bir müddet bankanın müdürlü günde bulunan sabık belediye mu- avinlerinden Şerif beyle Devlet bankası kambiyo şefi Afif beyi dinlemiştir. Ankaradan İstanbula geldiği anlaşılan bankanın eski müdürü Faik beyin de müddeiu - mumiliğe daveti kararlaşmıştır. Tütün satışı İnhisarlar idaresince neşredi « len istatistiğe göre, Samsun zür-| ler. | ramın tüccara ve kumpanyalara sattığı tütün bir milyon 450 bin li- radır. İnhisarlar idaresinin müba - yaatı da 160 bin kiloyu bulmakta- dır. a Odanın tetkikatı Ali iktısat meclisi ecnebi mem- leketlerden vaki olan ithalâtımız- da milli piyasanım hariçten ne mik tar kredi temin edebilmekte oldu- ğunu ticaret odasından sormuştur. Odaca bu hususta tetkikata devam edilmektedir. Madam Marika serbest Gizli randevu evi işletmekten maznunen tevkif edilen madam Marika dün ağırceza mahkemesin-| ce serbest bırakılmıştır. Leh tayyareci İstanbul - Varşova hattınm te- sisi için tayyareyle'Ankaraya git- miş olan Mösyö Kakovski dün An- karadan şehrimize gelmiştir. Yol işaretleri Cenevrede imzalanan yol işa-, retlerinin tevhidi hakkındaki mu- kavelenamenin tasdikına dair o - lan kanun dün vilâyete tebliğ edil. miştir. Sadettin Bey gitti Devlet deniz yolları müdürü Sa- dettin bey Ankaraya gitmiştir. HOLİVUT Holivudun 9 Mayıs nüshası Fes riha Tevfik Hanrmım renkli bir res miyle bir çok sinema havadislerini ve yeni Artist resimlerini havi o - larak intişar etmiştir. - ; 'Piyanko ve reklâm Ayın on birinin yaklaştış ol - duğu ne kadar belli?. Bir tek s0- kaktan geçmek mümkün değil ki: — Haydi efendim — çekiliyor. Yirmi bin lira kazanıyor. Sesi dü- yulmasın. Nazarı dikkatimi celbe- den diğer bir nokta da elde piyan- ko satanların her ay çoğalmasıdır. Acaba bunun sebebi dükkân kira- larının yüksekliği mi? Yoksa ha - valarım iyi gitmesi midir? Hani böyle havada elinde beş on biletle lâtif bir gezinti yapmak ve biletle- re türlü türlü, fakat kuvvetli his » 'erle bakan gözleri seyretmek her halde zevkli bir şey. Kudemanın dediği gibi: “Hem ziyaret, hem ti- caret.,, kabilinden. Bayilerin yekdiğeriyle rekabet etmeleri de ayrıca eğlenceli bir şey. Bir taraf gramofon kurup da gazellere başladı mı, karşı taraf da ertesi günü derhal bir radyo ge- tirtiyor. Haydi bu sefer seyredin, | daha doğrusu dinleyin feci reka- beti. Sonra rekabet yalnız — affe - gürültü patırtı sahasında değil, diğer sahalarda da var, Karşı kar- şıya iki rakip dükkândan feryat- lar (nutuk mukabili kullanıyo- rum) yükseliyor: " — Buradan alan her ııııı:: zanır. İki yüz bin lirayı burası zandı. Taliinizi buradan da dene- aa Biribilük alana bir kutu çiko- lata veriyoruz efendiler, rtekabet çıktı, böyle oldu. — Hediyeler bizde de var, Bir bilet alana ayrıca bir şişe lüvanta veriyoruz. Mis gibi_ )ıokuyor bey- renkli su ile doludur. Sakm alma- yın, — Çikolatalar da kurtlu.. Haydi ondan sonra bir kavga.. Fakat mesele orada değil, lm_r.e- kabet modası ilerlerse, halk için hiç de fena olmıyacak. Meselâ beş altı sene sonra ayni dükkânlardan şöyle bağrıyorlar: — Haydi efendim, bir bilet a - lana on bilet veriyoruz. — Burası efendim burası. Bir bilet alana bir otomobil veren yer burasıdır. — Tekmil bayilere rekabet.. Bir bilet alana bir apartıman, Sonra böyle cırlak reklâmların yanında ağır, felsefi reklâmlar da yapılıyor. Meselâ yolda giderken önünüze biri çıkıyor: — Affedersiniz beyefendi, kib » e Aldanmayınız, şişelerin içi j ritiniz var mı?. Sigaramı yakaca- — ğtm da.. Bu vesileyle ahbap olduktan sonra-dünyanın buhranından ve parasızlıktan bahsediyor. On adım — daha yürüdükten sonra mevzu tayyare piyankosuna intikal edi - yor ve size bilmem ne gişesinden bilet alıp da 200 bin lira kazanan dostunun hikâyesini anlatıyor ve siz daha mese'eyi iyice kavrama- dan burnunuza cebinden çıkırdığı piyanko biletlerini dayıyor. Sonra'nazarı dikkatimi celbe « den diğer bir nokta da gişe isim- leri. Hemen hemen hepsi böyle Tali, kader, kısmet, uğur, servet, milyon, şans, zengin.. Aşağı yukarı lisanımızda bu manaları ifade eden bütün keli- meler kullanılmış.. Merak ediyo- rum, acaba yeniden bir gişe aç - mak istiyen bir bayi kendisine na- sıl bir isim bulabilecek?. M e