Üt L Tz Sinemalarda eski tarz tekrar geri geliyor 934 'e ŞDEehimde görülen Taklemde« v t d soldaki kız, Katcrifi”Küviü fsdtünde Ve Hrtist e Mey Tiybeözü bulabilmek; musrtiketüm' ” MUkAYatr * KAYArliR ir, | M:';mdı şehrimizde de bir filmi görülecek olan Mey Vest sağdadır... 'at heşapı lin, zekâ eserine mükâfat olarak artist Mey Vest'le birlikte, Mey bmma on beş gün Holivutta gezip eğlenmeği kazanmıştır Eak Klirai '_den sinemalarımızın halini Ürrm 2. Bu yalnız bizim sinema ) l"'ı & değil, hemen bütün | öyl p.î'G dünya — sinemalarında N:N'-w Hattâ sinemanın — “si- :oğ"f.. gibi — uzunca bir de vardı. O zamanın en mühim ily'-'li ne olduğunu da kolayca ıl,hi:"debilirıiniı. llk baştan €n mutena güzellikleri , "ıetek ve “manzara,, adlı Otama serisi gösterilirdi. dir k::kk"ktı hayran hayran ni tü |lenceli oyun üstadı Malek —küçük ba- f * Ve refakatinde piyano - ile 'll:nhir nevi hava, insana ade- | fâra .. Yadı mal etmiş, ve © man- | Tak ı'h.iıiı'"' geldiği gibi, o hava hîr '% 'de çalımınca böyle bir İtdi, A a,, seyrediliyormuş sanı - |— Vi *kasından bir parça istira- k'lî. €ğer film kopmamış, her- h.di'e zuhure gelmemişse, â:':mdrkçılum; gazöz, su ik sesini kesen bir karan- 'Ürd.h. Ortalığı kaplar.. “Bu ara bik İ çalardı galiba...., Ve ko- ilirdi, Nasıl komik? ha şaik,, neye diyorduk?. Sine- İrhc"ıe"i ve filmyalma işlerile İdlip a87 nezdinde, bu, iki bo- « '__m"l tomarı,, ndan iba- $ "_'ıünçlü bir oyundu. — Menin Vİden, Maks linderin, Ri” » bilâhare Zigotonun, Fa- din wıi'f bir çok muhtelif .kı._' Artistlerin filmlerini ha - :*lu. S kırılırdık, ve d, ,.—,rı’fdıyeı.. Ve işte ciddi, '€ri parçalayıcı, veya- rilirken bu hava çılın-' hut tarihi “ibretâmiz,, — film kendini gösterdi. Komik gene başlıyor Böyle kısa filmlere Ve bunların en başında gelen, eğ- bir fasıladan sonra— film âlemine ıydelini kısa “komik filmler,, çe- virmekle kutlulayacak... Ne çeviriyor? Malek şeylanınımnın ne mevzu - da bir kısa komik film çevirdiği de sayanı meraktır. Şimdiye kadar gelen havadis, “Altın hayalet,, na- mı altında Ve sadece iki kısımdan ibaret film çevireceğini bildiriyor. “Altın hayalet,, in birinci kıs- mında, Malek, metruk bir maden havalisinde görünür... Ve bütün kıisım devam ettiği müddetçe hiç konuşmamaktadır. İkinci kısımda, diğer — aktörler sahaya girer. Mevzu giriftleşir ve fakat bütün bu kısım müddetince de Maleğin konuşması bizim yazı- mızla topu topu bir defter yapra- gını tutmamaktadır... Eski günlere dönüş Malek böylece gelecek altı ay |için, altı kısa film çevirecek. Bu filmlerin'bütün dünyaya yayılacaz ğı şüphesiz. Sinemalarımıza da geldiği zaman yeri neresidir. der- siniz? !. Şüphesiz ya “aktualite,, de diğimiz dünya havadisinden son- ra veya büyük filmin oratlarında, istirahat anında filân — gösterile- cek.. İşte eski sistem, eğlence tar- zı avdet ediyor demektir: | Manzara, komik, ciddi ve ehem- | Holivutta | gene rağbet çoğalmağa başladı. * miyetli film.. ün en parlak “Yıldız,,1 olmıya namzet kimdir? hususiyetle Artistlerin YEn Yalnız “sinematoğraf,, kelime- sinin “toğraf,, nı kedi kapmıştır. Zarar yok. Bazan “sinema,, başlı başına sinema; bizim eski ve bildiğimiz mânada bir ibret ve terbiye evi ol- maktan çıkıyor. Ehem! Edindiğim havadis: Melek sinemasında oynıyan “Ce ni Cerart,, filminde gördüğünüz Donald Kuk, vaktile, bahriyede telsiz zabiti olmak üzere yetişmiş bir adammış.. * * * Ramon Novarro, Los Anceles'- te piyano dersleri verirmiş.. aa çe Geri Kuper; Helena şehrinde, bir gazetede karikatürist olarak ;ılı;ırmış. “Bir gönülde iki da,, filminde kendisini ressam ola- sev- rak mütalea edişimiz yersiz değil- | miş demek... Fakat Fredrik Març; telifle — hiç etmiştir. Ş Boris Korlof'un, eskiden bir çiftlikte çalışmış olduğu haber ve- riliyor. Evans Muriyel Ekser filmlerinde bir deniz ve yüz- meme faslına rastlanan bu yeni yıldız, mektepteyken bir çok arkadaşlarını geçmiş yaman bir yüzgeç olarak tanı- nıyordu. Yaşı yirmi ikidir. Ayni kuv- vette tenis oynar. Otuzundan sonra, et yememeğe ve yalnız sebzeyle yaşama- ğa karar vermiştir. “Saray,, sinemasında, — Şerlok Holmes rolünde — gördüğünüz, Klayy Eruk, boş zamanlarını ke - man çalmakla geçirir. Ve ehil bir bir “Kemanist,, tirde... Bir iki daha 1914 ün, yıldız namzetleri ara- Servetinin yarısını sırtı- na alıp giden kadın Sen bir garip çingenesin! nene gerek kümüş zorna... — Şu hanımın servetinin yarısı | Kat'iyyat ta caba... Düşündü, — ta- sırtındadır. — Anlıyamadım. — Zaten ben de eksik dim: Şu hanımın ve zevcinin (ya- şındı, ayrılmaktansa, babadan kal ma yangın yerindeki arsayı — göz- söyle- | den çıkardı Karısma kürkü aldı... *“Fakat, bir de evlerine gidip ni bütün ailenin) servetinin yarısı, görmeli... Otları çıkmış koltuklar, hanımefendinin sırtındadır. — Gene anlıyamadım... Zira, gösterdiğin hanımfendinin kulak - larına, boynuna, bileklerine, par- maklarıma bakıyorum... Küpeden, kolyeden, bilezikten ve yüzükten eser göremiyorum... Gerçi, pek zengin bir şey olduğu vijen kür- künden anlaşılıyor ama, her halde bugün mücevherlerini — takmamış olacak... Onun için, servetinin ya- rısı da sırtında değil.. — Ben de, servetinin yarısı di- ye, vijon kürkten bahsetmek isti- yorum zaten.. Bu manto, 800 lira- lıktır... Avrupada da bir çok ka- dınların böyle mantoları — vardır. Lâkin, onların diğer servetleri de ona göredir. Mükemmel döşeli dayalı yazlık ve kışlık evleri var - dır. Altlarında otomobil eksik de - gildir. Zaten böyle kürkle tramva ya binmek abestir!... “Halbuki bu vijon kürklü ha - nım, bir memur zevcesidir. Kimbi- lir kimden görmüş, ihtimalki sine- ma aktrislerinden örnek almış. Bü- vır! “İlle bana vijon manto Üle al. Yoksa senden boşanırım...,, Adamcağızın maaşı seksen lira... | kanapeler; bacağı kırık masalar; tıngır mıngır dolaplar; lekeli — le- keli havlu takımları; somyası bo- zuk karyolalar... Bütün ev eşyası- nı toplayıp pazara çıkarsanız, hay di haydi yedi sekiz yüz lira eder. Fakat o da, gene, babadan kalma bakır takımlarile dıvara astıkları gene baba yadigârı bir acem halısı sayesinde... “Bu kadıma servetinin yarısını sırtına almış gidiyor demekte hak- sız mı imişim?... “—->Ahanım! -dese biri. Sen bir garip çingenesin, nene gerek gümüş zurna?,.. Evet, senin vijon kürk neyine!?,.. Bununla şık değil, komik oluyorsun... Sekiz yüz lirayı ele geçirmişken, evinin eksiğini gediğini tamamla.. Temiz, — basit, fakat basitliği içinde güzel iç ca- maşırları, sağlam kumaş mantolar yaptır... Bir memur ailesi için böy- le şeyler ne demekmiş?.. Vijon kürk, ve alelümum bir kaç yüz |li- ralık kürkler, keza ona göre paha- li tuvaletler, ancak insanın her şe- | _uürwwmç n Ne'_" | tün sene kocasının başının etini ye- yi tamam olunca kadına yakışır... -yorkta bir vâkitler banka kâtipliği | g) Var vır da vir vir! Vir vir 'da vir | Aksi takdirde, güzellik, zariflik al... | temin etmek şöyle dursun, sakil - dir, gülünçtür... (Hatice Süreyya) — Kendine itina eden ve etmiyen kadın T” Allah rahmet eylesin, annem, | zonunun şeritleri buruşuk ve lâ- kadınları ikiye ayırmıştı. Bir kıs- : vantalara buladığı elbisesi, için mı temiz kadın, öteki kısmı pis kadın.... İkinci çeşidi adamdan bile say- maz, toptan yekün hudut harici e- derdi. Bir kadın, zekâ, malümat, güzellik ve cazibesi mevzuu bah - sedilmek, imtihana, mukayeseye tâbi tutulmak için, evvelâ temiz olmalıydı. Ben, annemin bu düşüncesini titizliğinden hâsıl olma bir mâna- sızlık sayardım. Fakat, gün — geç- tikçe anladım ki, hiç te haksız de- ğilmiş... Sade bizim eski alaturka terbiyemizde değil, bütün medeni- yetlerin incelmiş kadınlarda ilk mziyet olarak ken- dilerine itina aranıyor. Dişleri bakımsız, parmak — bo - ğumları sun'i surette esmer, tırnak ları matemli değilse bile hüzünlü, saçlarının arası kepekli, kombine- terbiyelerinde | İ için ve ağır ağır ter kokulu bir ha- nım, garbin yüksek tabakalarında, güzellikte Venuse taş çıkartsa, kontların kızı olup tali'n yardımi- le milyonerlerle evlenmiş bulun - sa, gene de, sösyelede gereği gibi mevki kazansmaz, Halbuki, güzellikçe, — servetçe ondan çok aşağı kadınlar, kendile- rine itinaları sayesinde muhitleri- nin dikkatini, hürmetini celbeder. ler... Hele, bu maddi temizliğe va pürüzsüzlüğe bir de manevi çeki düzen inzimam ederse, bedenen ve ruhan temiz ve itinalı bir kadın, —tekrar ediyorum— bir garp mu- hitinde kendisine güzellikçe, ser- vetçe, içtimai mevkice takaddüm etmesi lâzım gelen itinasız kadın - ların üstüne çıkarılır, oturtulur... Bütün erkekleri celbeder. (Hat. Sü.) —— ——— ——— smmda kimin en çok muvaffak ola- bileceği meşhur direktör Karl La- Prens bibesko Eskişehir, 12 (A.A.) — Bu sa- mele' şoruldukta ancak bir isim- | , 4, saat 8,10 da İstanbuldan kal- den bahsettiği görülüyor: Gven Rey! kan beynelmilel hava federasyo- nu reisi Prens Bibesko, saat 10 da Bu kızcağız henüz 16 yaşında - | Eskişehire geldi, Tayyare meyda- dır. En zayıf, en hafif ve Holivut | nında tayyarecilerimiz ve bir çok cerbezelileri arasında hemen en | zevat tarafımndan karşılandı. Şere- genç kızdır. Kaliforniya kanunlarına göre, 18 yaşma kadar da mektebe de- vam etmeğe mecburdur. Him fine 150 kişilik bir çay ziyafeti ve rildi. Prens, Eskişehirde gördüğü iyâ kabulü şükranla karşıladı ve saat 1,5 te seyahatine devam etmek ü- zere hareket etti.