Tarihten Celepler, mezbahada Harb Yazan: ** hayvan kesmek hak tıiahario ilerledikçe I memle Memleketimiz tarihte pek şiddetli kışlar kının da kendilerine ketlerde olduğu gibi bitaraf memle ÇARIKLI geçirmiş, birçok defalar Boğazlar ve verilmesini istiyorlar keuetde de ıaşe işi gunun en mülüm de e^de mevcud mahsulun tevziıni mumFıat Murakabe Komisyonu dün dort hattâ Karadeniz donmuştur , ve er hayJtî bir meselesi halıne gelmiş kuıı kılmfaktadır. Suih zamanlarında Yeni senenin ilk günleri, Türkiyeye bır 'karakış» korkusu geçirtti. Memleketiıı her tarahnda günlerce kar yağdı, soğukiar arttı. Gazetelerin verdiğı haberiere göre, İstanbulda, altı yedi derece sıfırın altına düşen hararet, Ankarada sıfıraan aşağı 30 dereceye, dığer yüksek yerlerde de dah3 aşağı derecelere inmıs, hatta İzmir, Adana gibi sıcak mıniakalar bıle kar fırtınalarma şahid olmuştur. Tarihlerin, tetkik eserlerinin kaydettiğine göre, Tüıkiyede de, pek mühim bazı tkarakış» hâdiseleri görülmüştür. Gerek tarihlerimizın, gerek .Toaldo», «Pilgram. gıbi müdekkıklerın ve proiesör «Pfaff» ile «Kiel» in tetkıklerinin verdıkleri misaller epeycedir. Şunu da ilâve edelim ki: Eski karakışların büyük birer âfet oluşu, bir dereceye kadar da, bugünkü medenî vasıta ve çarelerin yokluğu yüzundendi. Tarihlerin ksydettiğine gore, Osmanh devieti kurulmazdan evvel de, Anadoluda, Rumelide bir kaç karakış hâdisesi olmuştur. Bunlardan bir tanesi, Milâdın 44C senesinde, diğerleri de gene Milâdın 462, 558, 763 ve 974 senelerinde vukua gelmiştir. 440 ve 558 seneleri kışlarında Karadeniz bile donmuş. ıkıncisinde, deniz, yirır.i gün kadar, bir buz tabakasile örtülü ka^ıştır. 763 senesinde de Karadeniz donmuş, Bcğaziçile Çanakkale Boğazı, kalın bir buz tabakasile örtülmüştur. 974 te de, Karadeniz gene donmuş, bir sahiHen d:ğerine yürüyerek geçüebilmiştir. Rıvayetiere göre, bu zamanlaıda, kar, evleri örtecek ve bır çok çbkuntulere meydan verecek kadar yukselmiş, halk aylarca yiyecek ve yakacak maddelelinien mahrum kalmıştır. Sonra da veba gıbi hastahklardan kırılmıştır. *** yaya gidilip gelınmiştir. O zamarun şaırlerınden Hâşimı, bu hâdiseye: «Yol oldu Üsküdara bin otuzda Akden:z dondu» Mısraile tarih düşürmüştür. 1631 ve 1612 Milâdî senelerinde, Çanakkale Boğazı, bir hafta müddetle donmuş, oradan hiçbir gemj geçememiştir. Hatta Venedik korfezınde bulunan Ycnedik donanması, bu müddet zarfında, buzlar içinde fena bir serguze;t geçirmıştir. Daha yakın zamanlarda da, Türkiye. karakış felâketleri geçirmiştir. Milâdın ]849 ve Hicretin 1266 senesinde Rumelide ve Anadoluda bir ay kadar kar ve fırtına devam eımiş, İstanbulda tipı ve kar dumanından kayıklar işliyemediği gibi birçok evlerin damları yıkılmış'ur. Bu sene, Eyuble Sütlıce arasında deniz de donmuş, buz üzerinden geçılebilmiştir. 1853 senesi, Kırım harbinin başlangıcına tesadüf eder. Bu sene, Avrupada bütün nehirler donmuş, kış, Türkıyede de büyük zararlara sebeb olmuştur. Bu arada, Erzurum, Çurüksu ve Ba^um tarcflaunda ve Rumeli cihetlerinde bulunan ordularımızcsa soğuktan fazla telefat vukua gelmiş, halktan da ölenler çok olmuştur. saat devam eden bir içtima yaparak bllhassa et meselesini görüşmüştür. Bu esnada komisyona yüzden fazla ceieb, koyuncu, toptancı ve kasab mümessılı gelmiştir. Komisyonda, celebler kendilerinin şeık viiâyetlermde besledikleri kasablık hayvan süruleri 8 0 9 0 günde buraya gelirildikten sonra kendiler.ne Dir mutavassıt rolü oynıyan toptancıiara yakın bir kâr verilmesine itıraz etmişler ve kasablık hayvan getirmenin müşkülâtını da sayarak mezbahada kasabiık hayvan kesmek hakkının kendilerine verilmesini bu suretle ancak ıdare edebıleceklerini söylemişlerd.r. Komisyon bu talebin ayrıca tetkik edılmesine kaıar vermiştir. Toptancılar da noktai nazarlarını ^öyledikten sonra komisyon bır fonnül tesbit etmiştir. Bu formül canlı hayvan vt et satışlarının tanziml içindir. Bunun üzerinde bugün de işlenerek kat'iyet kcobedecektır. I tir. Harb bütun dünya iktısadî dhengıni , kokünden sarsmış ve yaşamak ıçm milletltri bir çok tedbirler almak mecburıyeirde bırakmıştır. Harb iktısadınııı en mühim mevzuu olan iaşe işınde fiat meselesinden sonn j h^lledilmesı lâzım gelen en çetin mesele muhakkak ki tevzi işidır. Ş:mdıye kadar nuıletler makul ve iyı bir tevzi yapabilmek için iktısadî ve içtimaî bünyelerınc göre bır çok tedbirler almıştır. Meselâ bu ıarb ve harbe takaddüm eden senelerde bu mesele ile en yakmdan alâkadcr olan milletler, iaşe bakımmdan en çck mu:kulâtla karşılaşan orta Avrupa mi.^tleridir. Bu memleketlerde bu 'şe harbden çok evvel başlanılmış, ev\elâ fiatîjnn istikrarını temin için ayni zamanda hem arz ve hem de taleb üzerinde tedbirler alınmış ve ancak fiatların ısiikrarı sayesinde tevzi işi halledilebilmişti. Fakat harble beraber mesele tamamile yepyeni bir şekil almıştır. Sulh zamanIfnnda devletin mutlak murakabesi, fiMersine mühim miktarda atların istikrarı, ve tek bir dükkândan ithalât eşyası geldi ahşvrriş ctmek gibi ikinci derecedeki Mersine muhtelıf partiler halinde son tedbırlerle tevzi işi müspet netice verbir hafta zarfında mıihim mıklarda it mışse de harble vaziyet tamamile değişhalât eşyası gelmiştir. Bu eşya meyanın mış ve meseleyı kökunden halletmek için da en küllıyetli yekunu ışgal eden yün en cezrî şekilde hareket etmek mecbunlü dokuma, makıneler. iplık, 1500 »anhk yetj bu memleketlerde kendisini gösterteneke, pamuklu mensucat, kauçuk ma miştır. Ve bugün bütün muharib milletmuiâtı, yünlü mensucat, yün ıpliği, ba ler tevzi işini en katî şekilde halledebilkır levha, dişçi levazımatı, çay amon mek için vesika usulünü kabul etmişleryak, sun'î ipbk, elektrik kablosu, toz dir. boya, traş bıçağı, k*ten dokuma, deriDunyayı saran harb iktısadî tesirlerini ler. eczayl tıbbiye ve kimyeviyedır. yurdomuzda da hissettirmeğe başlamışPiyasada bu partiler büyük bır alâka tır. Türkiyede harbin tesirile fiatlar günden güne yükselmeğe başlamış ve buuyandırmıştır. gün bir de hallî müşkül tevzi meselesi Talebe cemiyetleri ortaya çıkmıştır. teşekkül etti Harbin memleket iktısadî ahengini Üniversite fakültelerinde. bir müddfit tehdid ettiği bu buhranlf" zamanda bu tenberı devam etmekte olan talebe ce çok hayatî meseleyi kokünden hal için miyetleri seçimi sona erıriş ve cemıjet a^nması icab eden en makul ve en kat'î ler teşekkül etmiştir. Üniversite Talebe netice verecek olan tedbir muhakkak ki Birlığinin kurulması için yaknda bir vesika usulüdür. Vesika usulünün tatbik edilmesine aloplantı yapılacaktır. Verilen karara âore, bundan sonra talebe pasoları cemıyetlpr mil olan sebebleri tetkik edecek olursak tarafından mühürlenecek ve het tale 301irüz ki: beden ylrmi beş kuruş ahnmak suretile Harb tesirini istihsalimiz üzerinde varidat temin edilecektir. hifsettirmiş ve binnetice satışa arzedilen emtia mıktarı azalmış ve fiatlarda aız Partiden himaye gören ve taieb kanunu tesirinde bir yükselme Üniversiteliler taahhüd temayülü görülmüştür. Eğer devlet ekmek ve buğday işıle alâkadar olmamış senedi verecekler Halk Partisi tarafından himaye edile olsaj'dı muhakkak ki bugün ekmek fiatı cek Üniversite talebesi için hizmet mec harle takaddüm eden senelerdeki fiata buriyeti konmuştu. Bu şartı kabul eden nlspetle dört beş misli artacak ve ekmek talebeler ay sonuna kadar dekanlıkıa yenhcmiyecek bir hale gelecekti. Devlerına muracaat ederek bırer taahhüd se tin müdahalesi ve ekmeğe tatbik ettiği nedı vereceklerdır. Talebeler mezun cl vesika usu'ü sayesindedir ki bugün maduktan sonra, yardım görduklerı müd kui bir fiatla ihtiyacımız nispetinde ekdetin bir buçuk misli kadar kendilsri mek yemek imkânı hasıl olmuştur. ne gösterüen vazifelerde çalışacaklardır. Vesika usulünün tatbik edilmestnp amil olan ikinci mühim sebeb de TürkiBir Bulgar ticaret heyeti yeyı içinde bulunduğu açlık tehlikesingeldi den kurtarmaktır. Elimızdeki buğday Bir Bul^ar ticaret heyeti şehrimize niikıan mahduddur. Beynelmilel iktıgelmiş ve alâkadar makamlarla görüş sadî münasebetler bugün hemen hemen melere bajlamıştır. Dün Bulgar ticaret tnınamıle durmamışsa da çok dar bir sasiaşesile beraber temaslar yapılmıştır. haya inhisar etmiştir. Bu müşkul dünya Şehir Tiyatrosu komedi kısmı durumu karşısmda eğer buğdayımızı idare etmesir.i bilmez, kendi yağımızla kavjıuîamazsak yarın çok büyük müşŞehzadebaşına geliyor Sehir Tiyatrosu komedi kısmı için külierle karşılaşabiliriz. Dağıtılan ekmek Şehzadebasındakı Turan tiyatrosu mü vesıkaları sayesinde herkesin yiyebileceği ekmek miktarı tahdid edilerek elimiznnsip göriılmektedir. Vili ve Beledıye Reisi doktor Lutfı dekı buğdayla idare oîmak imkânı hasıl Kırdar, dün Şehzadebaşında 16 mart o'.mnktadır. Horbin lüzum gösterdiği vesika ususehidleri parkmın yerini gezdiği sırada Turan tiyatrosunu da bu maksadla ge lünün memleketimiz iktısadî bünyesinzerek Şehir Tiyatrosu komedi kı«=r^'m cleki faydalarmı biraz daha yakmdan yarayıp yaramıyacağı hususunu tetkik tetkik edecek olursak görürüz kir 1 VeFİka usulü en makul bir şekiletmi&tir. Ah, bimezsiniz, Ferid Bey, o akşam ne kadar heyecanlsnmıstım, kabii değil, tesevvur edemezsiniz. Adeta korkmuştum. Yapmaym, Allah aşkına. Ben yalnız şöyle bir vaziyet hatırhyorum. Ka' pının yamnda geç^c ve nefıs bir kız, j yuvasmdan yeni uçmuş bir yavru kuş gibi titrıyor ve kekeliyerek hâlâ kulaklarımdan tatlı akisleri gitmıyen şu sozleri söylüyordu: «Beni Adalet ablam gönderdi. hürmetler etti ve dedi ki..» Halbuki, Ferid Bey, Adalet abla beni zorlamıştı. Telefonunuz bozuk muydu. neydi, bilmiyorum, çalıyor, çalıyor, bir türlü cevab alamıycduk. Telgraf da çeksek vaktinde yetişmiyecekti. Adalet abla «ah ne yapsak, diye düşünüp duruyordu. Ona «ir/3 kadar gelmeyi bizzat ben tekl:f ettlm Verdiğimiz sözü tutmamak ve sizi bekletmek çok ayıb olacaktı. Onun için hemen koştum. Daha doğrusu sizi bir defa da evin zde görmeyi pek merak ediyordum. Beni o maceraya, toyların ve tecrübesizlerin ruhunda Kaynıyan tecessüs hissi artmıştı. O zamandanberi aşağı yukarı üç sene ksdar geçti, değil mi? Cal.be Hamm.. Evet. Delikanlı ile gene kız hakıkaten üç senedenberi birbirlerini görmemişler ve bir cumartesi günü ortalığı akşam karanlığı basarken Beyoğlu caddesinde tesadüfen karşılaşmışlardı. Ferıd, çoktan Adaleti de Calibeyi da unutmuştu. Fakat şu anda benliğine hâkim olan o eski hatıradan ziyade Calibe idi. Ne kadar gelişmiş ve güzlleşmişîı. Tat1) sarı saçları biraz daha koyjlaşmış, yeşil gözleri bin bir mana İls dolrruş, boyu uzamış, vücudündeki kadınlık belirtileri büsbüün göze çarpacjk şek!e gimişlerdı. Avcunun içınde hâlâ sıkmakta devam etbği ınce ve beyaz Sehir ^ m = yopraklar 1 haberleri Vesika usulünün Tgrkiyede görülen Et fiatlarınııt yeniden tesbiti ehemmiyeti şiddetli kışlar Iktısadî tetlcikler arz \e tîleb kanununun tayin ettiği fıat sayesinde yapılan bu iş bugün içinde 'jjıunduğumuz durumda gayııkabih hal Dır şeKıl almışür. Harb emtıa arzını azaltmLş, emtıaya karşı olan talebı çoğalimış ve netıcede fiatlaruı yükselmesini mucib olmuştur. Eğer arz ve taleb U7cımde ?ynı zamanda harekete geçilmiyecek nıursa fiatlar gün geçtikçe yükselecek ve binnetice mahrumiyet, ıstırab ve Luyuk iktısadi karışıkhklar doğacaktır. Jialbukı dağıtılan vesıkalar sayesind; enı'irtya kaışı olan taleb bir tarafian tahJid edılmiş, fiatların istikrarı kolaylaşr.îış ve ayni zamanda mutavassıt geliri olan halka ucuz fiatla ihtiyac'arım tatının imkânı verilmiştır. Gorulayor kı vesika USUJÜ yalnız tevzi bakımmdan dağil. aym zamanda fiatların isükrannı temin bakımından da en cezrî tedbirlerden .Mrısidir. Ve birinci derecedeki ıhtiyacl.ıra cevab veren her nevi eşyaya tatbikı yurdumuz iktısadi bünyesinde büyük bir intizam ve ferahlık doğurabii'r. 2 Fıat ve tevzi gibi iki mühim iktısadî işi çck kolaylaştıran vesika usulü ayni zamanda iktısadî bünyemizi en can alıcı yerinden vuran ihtikâr ve lüzumsuz stok gibi iki muzır temayülü kokünden balt.ımalas1 itibarile de çok mühimdir. Elindeki vesika ile ihtiyacım tatminden halk emin oldukça muhtekirin istediği yüksek fiatı vermekten imtina edecektir. Fazla mal saklamak suretile gerek fiatların yükselmesini gerekse bir çok vatındaşların mahrumiyetini mucib o!.in stok temayülü de fazla mal satın ala CUT.IHL... : E I 23 Ikincikânun 1942 IHEM NAUNA MIHINAİ Lutfen. biraz temizlik! Işantaşile Maçka arasmdaki Iramvay caddesinden geçiyonım. Yüz bin belki de iki yüz bin liralık muhteşem bir apar(ımanın kapısının önünde. berbad, delik deşik bir küfenin içinde süprüntüler var; kediler içinde cirid oynuyor; pırasa saplarının, kemikletin yarısı yerIere dökülnıüş. Biraz daha ilerliyorum. Birisi portakal soymuş, kabuklannı yaya kaldınmlannm üstüne adım adım atarak geçip gitmiş. Biraz daha ötede, boş bir sigara kutusu. Bütün tramvay duraklarmın etrafında uçuşan veya jerlere yapışan tramvay biletleri. Taksim meydanında, su deposunun r önündeki ha\ uzun içi her çeşid süpriintü ile dolu. Beyoğlunun en temîz sinemalanndan birine gidborum. Kolruklarm arası kestane, fıstık ve kabak çekirdegi kabuklanndan geçilmiyor. Vapur salonları, kamaralan da, tren vagonlan, kompartımanlan da boyledir; tramvay arabalan da boyledir. Sabahleyin erkenden Köprüden geçerken yaya kaldınmlanna bakarsanız mideniz bulanır. Önune gelen boğazını Köprünün üstüne temizlemiş. Köprüden peceleri geçerseniz, yer yer yılankavi ıslakhklar görürsünüz. Sıkışan Koprü parmaklıklanna yüzünü dönmüş; elektrik direklerinin dibinde meyhanclerde mezelerle fazla dolan mideler boşaltılmış. Birkaç yıl önce bir defa Yalovaya gitmiştim. O güzelim bahçelerdeki fidanların, çiçeklerin dibinde, çinıenlerin üstunde. gazete parçalarından, kcse kâğıdlanndan, sardalya kutulanndan, karpuz, ka\un kabuklarından geçilnıijordu. Sabahlan, belediycnin çöp kaınyonlarını, arabalarını kapıların önünde bekletip dururuz; çöpçüler, kapılan çalarlar, çalarlar; kızar. homurdanarak açarız; onlar beklemeden bıkıp gicmislerse çöp tenekesini kapının öniine fırlatırız. Bütün bu saydıklanm şehrin en zengin ve en kibar yerlerinde her gün görülen kirlctmelerdir. Kenar mahallelerden bahsetmiyorum. 100 veya 200 bin liralık apartıman sahibl, bir kaç lira verip ağrzı kapaü, muntazam bir çöp kutusu tedarik ctmiyor. Herkes elinde veya cebinde fazla gorduğünü caddelere fırlatmaktan sokaklan kirletmekten çekinmiyor. Berlin civannda, bir pazar günü 60,000 kişinin banyo ettiği Vanze gölunde, kumların üstunde kiraz yiyen Alman çocuklarının yedikleri kirazlann çöplerini ve çckirdcklerini kose kâgıdlanna doldump sakladıklannı hiç unntmam. Canımız istedigî zaman hepimiz tstanbulun temiz olmadıgından acı acı sikâyet ederiz. Fakat, yüzde doksan doku. lumuz. tertemiz silinip süpurülmüş caddeleri kirletmekte hiç bir mahzur gormeyiz. fstanbulda alınan temlılik vergisinin, ev başına günde 30 para düştüfunü hesablamışlar. Haydi fakirlz, diye daha fazla temizlik vergisi vermiyonız; fakat, ne hakla şehrin caddelerlni ve sokaklannı böyle klrletiyoruz. Hiç olmaısa, bnnn yapmıyalım. Evimizin, odamızın içine fırlatıp atmadıtımız şeyleri şehrin meydanlanna, yollanna, bahçelerine atmıyalım. Bir şehrl yalnız belcdiyesi değil, halkı da temiz tutmak vazifesile mükelleftir. Bu, bir medenl vazifedir. BU şehrimizi bn kadar ısrarla klrlettikçe Belediyentn bütün varidatını temizlik işlerine versek İstanbul gene temiz bir şehir olmaz; tabiidir ki, bu vaziyett* Belediyeye çıkışmağa da hakkımız olamaz. Dört sene sonra, yani 1857 de de, Türkiye, bir karakış felâketi geçırmiştir. Hicretin 1274 üncü senesine tesadüf eden bu kışta, İstanbulda bile, bir ay, fırtına. lar devam etmiş, donan karlardan, sokaklcırda bir metreye yakın yüksekhkte buz tabakaları husule gelmiştir. Saçaklardı, ikişer üçer metre uzunhığunda, büyak binaların saçaklarmda da yarımşar metre kutrunda buz sütunları görülmüştür. Karlar. ikincikânundan msrtın on beşine kadaı erimemiş, nibayet kazma ve külünklerle kırılarak öküz arabalnrile denize dökülmüştür. Tabiaıile, Osmanh Türkleri, en şiddetli kışla, yiyecek ve yakecak sıkıntısı da fazla olM lâdın 1564 ve 1565 senelerinde karşımuşfor. Rumeli ve Anadoludaki darlığı laşmıştır. Butün Avrupayı dehşetli bir anbyabılmek içııı, İstanbulda bi'°, kötoğuk dalgası içinde kasıp kavuran bu mürün okkasınm o zamanki alUn para kar^kış .Hicretin 973 üncü senesine ile 15 kuruşa ve bir okka keçi etinin yirtesadüf etmektedir.. Rumeli ve Anadomi beş kuruşa sotıldığını zikretmek kâ luya fazla zarar verdikten başka Sketvar fidir Bu sene de, Çekmece gö!ü ile Sütönünde bulunan Osmanlı ordusunu fena liceye kadar Kâğıdhane deresi donmuşhaldt hırpalamıştı. Ordugâhta, bir arka tur. yükü odun, bugünkü paramızla, dört, bcş lıraya yükselmişti. 1874 senesi de Türkiyenin sayılı karaTürkiye, İkinci Sultan Osmanm zama kışlanndan biridir. Bu arada, İstanbul nında (Milâdın 1620 ve Hicretin 1030 ve civanna, arkası kesilmeden üç hafta senesınde) de bir karakış badiresi geçir kar yağmış, şehrin kenarlanna kurdlar mistir. Bu kışts, İstanbulla Üsküdar a hücum etmiştir rası donmuş, bir taraftan diğer tarafa M. Rasîm ÖZGEN mamak suretile orradan kalkmış bulunacaktır. 3 Üçuncü ve en mulıım fayda clarak da eşyaya kıymetinin muhanazaran para usulü sayesinde fazasınm vesika mümkun olabiieceğini ileri sürebiıiriz. Bilıyoruz ki para bir kıymet ölçüsudür. Harb zamanlarında fiatların yükselmesi para kıymetinin eşyaya nazaran düşmesjni ınucıb olmaktadır. Vesika usuüle em'.ıa talebi tahdid edilerek fiatların is:ıkr.':rı teırın edılirıce eşyaya nazaran para kıymetinin muhafazası da kendiliğiıricn mumkün olacaktır. 4 Dördüncü bir fayda olarak da sistemin lüzumsuz israfa mâni olacağı ileri sıirüiebilir. Göruluyoı ki ekmeğe tatbik edilmeğe başlnan vesika usulü, içinde bulunduğunıuz muşkül anlarda en cezrî bır tedbir olmak üzere kendisini göstermektedır. Vesıkayı yalnız ekmeğe değil her nevi eşyaya tatbik edebiliriz. Yalnız kerdısınden büytık içtimaî faydalar beklenebi.ecek bu sistemin yurdumuzdn tamamile muvaffak olabilmesi için bır lek şartın tahskkuku lâzımdır. O şart da ıhtiyac ve ımkânların mumkün olduğu kadar doğru olarak bılinmesidir. Yurdun yılhk şeker. buğday, tuz, yağ. kumaş vesaire gibi ihtiyacı miktarile clde mevcud stok miktan bihnmezse her şahja düşccek mal miktarını tahdid ımkânsızdır Bunun için doğru istatistik malimata lüzum vardır. Ancak istatistik sayesinde ihtiyaclarla imkânları tevazün halinde tutmak mumkün olacaktır. Tatbikjna yeni başlanılan bu tedbir harbin tehdid etmeğe başladığı iktısadî bünyemizi koruyacak ve bize bu buhranlı günleri kolayhkla geçirmek imkânım verecektir. SİNEMASINDA REBEKA Laurence OLIVIER Joan FONTAINE Seanslar: SİNEMANIN ZAFERİ DEVAM EDİYOR: 1 I P E K: 130 4 6,309 2 MELEK: « 5 « » MELEK'te matineler numaralıdır, evvelden aldırılabilir. Acı bir kayıb Olga TCHEKOWA nın yarattığı BU AKŞAM S İ N E M A S I N D A Bütün şen ve neş'eli şarkılan herkes tarafından terennüm ve dans edilecek ffiizel ve muhteşem opcret filmi (GUNAHSIZ K ADIN • filmi. haftanın zaferidir. BU ÂNGELIKA T UR AN AKŞAM ŞEHZADEBASI L Sinema Tiyatrosunda SİNEMA . TİYATRO VARYETE DAIN SEN t San'atkâr NAŞİD • tt Şaheserini takdim edecektir. Göz kamaştırıcı lüks ve mizanseni... Güliinçlii ve eğlcnccli sahncleri... Giizel kadınlan, modern zarafetleri Baş rollerde 3 meşhur operet artisti: SON VE ARKADASLARI Dora KOMAR Johannes HEESTERS Paul KEMP Saat 8 30 da : 1 KADIN KALBÎ 2 Karım ve Patronum 11 Aen İtibaren devamlı matineler T Ü R K Ç E sözlü Komedi 3 perde Yeni VARYETE numaralan Sinemada iki film birden ARZU İBRAHİM ÖZGÜR ve ATEŞ BöCEKLERİNtN K O N S E R İ Karabük Demlr ve Çelik fabrikaları kontrolorlerınden Refet Eroğlu ile Emlâk ve Eytam Bankası merkez müdürlüfcü kontrolörü Emin Eroglunun babası 32 ncı tümen komutanlığından emekli albay, AHMED HAMDİ EROĞLU 75 yaşında olduğu halde 2021/1/942 gecesi Bostancıdaki ikametgâhında kalb sektesinden vefat Amiş ve na'şı 22/1/ 942 günü tçerenköytindeki kabristana defnedilmiştır. Merhum 1303 senesinde Mektebl Harbiyeden mezun olduktan 3 sene sonra berayi tahsil izam edıldiği Almanyanın Berlin ve Breslav şehirlerinde Uç buçuk sene kalmış ve İstanbula avdetmde biLutfen biraz temizlik! rlnci tümen talim mualllmlıgine tayin olunmuştur. Muhtelif vazifelerde bulunduktan sonra Balkan Harbine dördüncü alay koınuatru olarak iştirak etmiş ve bu harbi müteakıb 32 nci tümen komu Evkafla Belediye, birbirlerini tanlığına tayin olunmuş ve tekaüdlüğüibra edecekler nü taleb ederek ordu hizmetınden ayrılmıştır. Bclediye ile Evkaf arasındaki ihtilâfın İyi bir asker, dürtist ve merd bir haîli için Başvekâlet bir kanun projesi insan olan merhuma Tanrıdan mağfi hazırlamıştır. Buna göre her iki taraf da ret dıler, kederli ailesl efradına tazıyet karşılıklı borc ve alacaklardan birbirlelerimizi bildiririz. rini ibra etmektedirler. nin nasıl olduğu ve bekârların evlerinde gene kızlara ne şekilde muamele ettikleri bakkındaki merakmızı tamamile tatmin edip etmediğinizi sormuştum, hiç bir cevab vermediniz. Birbırimize dostça mı, düşmanca nu veda ettik, bari onu olsun söyleyiniz de İçimde dügümlü bir derd kalmasın!. Gene kız ansızın iskarpinlerinin ucunda yükseldi ve ince dudaklannı dehkanlmın sert yanaklarına hafifce dokundurarak: İşte, dedi, böyle avrılmıştık! Birden bır gece kuşu hızile karanhğa dalıp kayboldu. Ferid neye uğradığmı bilmiyen bir adamın sonsuz hayretile afallamış, olduğu yerde donup kalmıştı. Yalnız uzaktan apartıman'.ardan birinin kapısının açıldığını ve ince bır gölgenin bir balık gıbi İçerîye kaydığını görebildi. Ruhuna, yağmasını beklerken tekrar buhar olup havaya yükselen yağmur tanelerinin hasretini çeken bir çöl kurakhğı ve durğunluğu hâkimdi. Fakat damarlarmı, o küçük ve hafif busenin alevlendirdiğı ihtiras ateşi yakıp tutuşturuyordu. *** = KUçükhıkâye Bu giinkü cııma matinelerden TAKSIN Sinemasında itibaren Eski bir macera Hadiye iclâl Muhteşem mizanseni, fevkalâde temsili, heyecanlı mevzuu ile san'at meraklılarmın gözlerini kamaştıracak olan, sinemarun en yüksek bir zaferi... Filrn dünyasınm en büyük heyecan kaynağı: KIZIL SİLAHŞOR ( T Ü R K Ç E ) Kanh ihtiraslar, harikulâde sergüzeştler... Tarihin entrikalarla dolu bir sahifesi... Aşk sahnelerile kaynıyan şatolarm içyüzü... Şövalyelik devrinin en parlak cengâverlik destanı... Herkesin göreceği, seveceği ve candan alkışüyacağı azamet ve ihtişamile başları döndüren, kanlı macera, hevecan ve aşk dolu sahnelerile kalb^^^^•^•••B leri titreten emsalsiz bir eser. Bu akşam saat 8.30 da • S İ N E M A S I N D A •• Ibrahim VE Ozgür Ateş Böcekleri Gaz ve Swing Kcnseri Hamiş: Gişeler. konserin başladığı saat 8.30 da kapanacaktır. Bu akşam icin serbest duhuüve kartları muteber değildir. Lutfen yerlerin ewelden aldırılması. Tel: 49369. parmaklara bakarak; Ne o Calibe Hamm, dedi, siz ar sinirlerinde uyandırdığı ceoretle yaptık tırnaklarınıza koyu lâk sürmüyor mıştı. Yoksa Ferid, hiç de oyle mütesunuz galiba. cavız erkeklerden değıldı. Halbukı er Hajnr Ferid Bey. Tırnskîanmı ilk keklere sululuk ve k'j^tah'ık derecesidefa o akşam çilâlatnıştım. Tesadüfen ne varmamak şartıe biraz mütecaviz de renkleri biraz koyu düşmüştü. olmak yaraşırdı. Çünkü Adalet abla bana, siz:n güzel, Beraber yürumeğe baş'.adıkları zafakat ayni zamanda şık ve zarif kadın man Cal.be kısa adım'arla adeta sekelardan hoşlandığınızı söylemişti de. rek adım atıyor, Feridin uzun boyuna, yağız çehresine aşağıdan yukavı hay Yaa!. Evet, lâkm eve kadsr büyük b r ranlıkla bakmakta devam ediyordu. telâş içinde geldiğim halde kaoırjn ö Ferid Bey, söyled'klerımın bir çonünde belki dakıkaiarca tereddüd i ğunu şimdi tamamile unutmuş olmaçinde bekledim. Zıle basüğım za.ran nız, o zaman bunlara pek de dıkkat etbiri kalbimin üstüne elini kuymuş ol memış bulunmanızdan ileri gelse geıek. saydı, onun çatlıyacakmış gıoı hızlı hız O gece siz sahnede baş rolü oynyan b. çarpmasmdan korkar, orac.ğa düşüp bir aktör mevkiindeydiniz. Ben ise abayıb.vereceğimi zannederdi. lelâde seyirci. Onun .çın bü'ün hareCalibe gülüyor. Ferid gözlerini gene ketlerinizı derinden tetkik etmek :mkızın taze ve beyaz vüzünden b.r sa kânmı buidum. Çünkü ne yalan söyliyeyim, size karşı gönıü nde hiç bir tenıye bile ayırmıyordu. , Ne yapacağımı, ne sövliyecpğimi mayül duymuyordum. Sırf bır bekâr bi'mez bir halde olmaklığımdan isti evi nasıldır ve o evde uekâriar gene fade ederek kurulu hazır duran sofra kızlara ne şekilde muamele ederler, dinın başına geçip oturmpklığ.mı tekhf ye merak ederek geLniş'.İm. ettiniz. Hattâ hiç unutmam, verınut şi Bari, merakımzı laaıamile tatmin şesini evvelâ bıçakla açmıya çahştınız. edebildiniz mi? Buna imkân olmadığım görünce tirbuCalibe cevab vermedi. Ferid de suaşonla çekip çıkardınız. lıni tekrarlamadı. Üç sene evvel on ye Ne tuhaf bir tafsüât. Ben kat'iy di yaşmdaki gene kızdan çaldığı buyen hatırlamıyorum. Kadın'arın hafı senin lezzetinı dimağında yenıden canzalarının erkeklerinküerden daha kuv landırarak güldü. Acaba, Calibe ona karşı hâlâ ayni vaziyette kayıdsız ve vetli olduğuna hiç şüphe yok. Ben içmek İstem2dim Sız üstüste yabancı mıydı? Pek zannetmiyordu. Eğer öyle olsaydı, bu eskı macerayı sonbir kaç kadeh yuvarladınız, Evet, Ferid bu ince tsferruatı suz bir zevk ve teha'ükle anlatmıya mumkün değil hatırlıyamıyoıdu. Onun kalkışmazdı. Taksim meydanına greldikleri zaman vegâne haîırladığı, Caliljo veda için elini uzattığı vakit gene kızı s?rılıp öp I kız, ayrılmak ve Cihongırdeki e/ine i tüğü ıdi. Bu hareketi de beiki alkolün 1 doğru sapmak istedi. Ferid; Calibe Hanım, dedi. Müsaade >edersenız ben sizi kapınıza kadar götureyim. Seyrek elektrik lâmbalarm hafif bir loşluğa boğduğu sokaklarda yanyana ağır ağır ilerliyorla'dı. Ferid birden tcreddud ve halecan .çerisindc sordu: Calibe Hanım, sizi tekrar görebilmek bahtiyarlığına na.l olacak mıyım? Tesadüf yardım ederse elbette gene görüşürüz, Ferid Bey.. Hayır. işi tesadufe bırakmak istemiyorum, Calibe Hanım, sızden muayyen bir günde buluşmak iç:n bır randevu lstiyorum. V'allahı Ferid Bey, bilmem ki Bankada çalıştığım için bayağı günler hemen hemen hiç vaktım yok. Cumartesi, pazarbrı da annem yalnız sok^ğa çıkmamı pek hoş görmez. Ferid içınden: Kız hakb, diye düşünüyordu, o geErtesi gün yaşlı bir kadm Cihangircenin hatırasını kendısı en inca nokta deki bütün apartımanların kapılarını larına kadar sayıp döktüğü halde ben Bira İle çalıyor ve soruyordu. 0 kadar ilğili görünmedim. Ama. onunla Calibe Hanım burada mı oturualâkadar omadığımdan değil, şaşkınlı yor? ğımdan. Boyle bir saadetin hiç bekleBu yaşlı kadın, Feriduı tejiesiydi. mediğim bir anda ayağıma geleceğıni Gene kıza, annesinden yeğenir.e istebllmezdim ki, ona göre kendimı hazır mek niyetile sokağa çıkmış dolaşıyor, hyayım. vücudünde yorgunluk, dizlerinde keCalibenin evinin bulunduğu sokağm siklik hissettikçe kendi kendine mırıldanıyordu: köşesine varmışlardı. Gene kız: Ferıd Bey, dedi. Kapın'n önüne Apartımanm yerini adamakılll sokadar gelrr.eniz biraz acaıb o'>u, onun rup öğrenmeğe vakit kalmadı k'. Deli için müsaade ederseniz ben buradan gibi bir şey olmuştu o Ferid. Başım» ayrılayım. şapkamı, sırtıma mantomu zorla geDelikanlı güderi eldivenini çıkarmıya çırtip beni kaDtı koyverdi. Cİhangırda hazırlanırken son bir sual sornvık is Calibe HaniMıiı evi. Bulacağım bulacağım ama, Allah bılir anamdan emdi* tedı: Demin, dedi. o gece bir bekâr «vi ğim süt de burnumdan gelecekl