4 Haziran 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

4 Haziran 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 4 Haziran 1941 HAVACILIK Ithalât Ihracat ( Dört ay zarfında en çok mal Almanyaya gönderildi Başvekâlet Istatistık umum müdürlüğü nisan ayma ve 1941 senesi ilk dört ayına aid haricî ticaret istatistikleri hulâsasını neşretmiştir. Bu istatistiğe göre, nisan ayında ithaîâtımızın kiymet yekunu 8,314,174, ih. racatımız ise bundan 9.629,673 lira fazlasıle 17,943,846 milyon lirddıı. Geçen sene ayni ayda ithalât bu senekinden az olarak 6,7 milyon, Ihracat da gene çok az olarak 10 kusur milyon liralık idi. 1941 senesi ilk dört ayında ithalâtımız 27,097,961 lira ve ihracatımız da 64,549,763 liralıktır. Geçen senenîn İlk dört ayında ithalâtımız 21,303,677, ihracatımız ise 48,744,225 liralıktı. Bu seneııin ilk dört aymda ihracatımız 37,4 milyon liralık fazladır. Senenin ilk dort ayında ihracatımızın en mühim kısmı Almanyaya olmuştur. Umumî ihracatımızın yüzde 21,24 ü Almanyaya, 14,28 i Amerikaya ve 10,08 i İsviçreye yapılmıştır. İthalâtımızın ise yüzde 21,94 ü İngiltereden, yüzde 18 i Rumanyadan ve 14,74 ü Almanyadan yapılmıştır. Son günlerde bilhassa Almanyaya ynmurta ihracaü artmıştır. Ticaret Vekâleti Almanyaya bir çok yumurta lisansı vermiştir. Bu sebeble yumurta pryasası da yükselmektcdir. Piyasada ihracatı karşılayacak kadar mal bulunmaması da ayrıca blr mesele teşkil etmektedir. Şehir ve Memleket Haberleri ) Yeni tip tayyareler vetleri bugün için hava cephelerinin en kuvvetli ve muvaffakiyetli av tayyarelerine maliktir.. Bunlar arasında Spitfire ve Hurricane tipleri saatte altı yüz kilometre sür'at yapmakta ve üzerlerinde sekiz makinelitüfek taşımaktadırlar. Bilhassa Hurricane avcılarırun ateş huzmesine tesadüf eden hasım tayyarelerinin havada ikiye bolundükleri Manş sahilleri üzerinde canlı misallerle tespit edılmiştir.. Böyle kuvvetli silâhları ve oldukça yeter mahiyette olan sür'atlerile iş gören bu tayyarelerden daha mükemmellerini hazırlamış olmak İngiliz hava sanayiinin avcılıktaki tekâmül işaretidir. Spitfire'lerden daha sür'atli ve oynak Hurricane'lardan daha kudrette ateş kuvveti olan bu yeni tip av tayyaresine Tayfun adı verilmiştir. Bu tayyare prototif uçuşlardan ve aerodinamik denerae lerden yakasını kurtarmış ve seri halinde inşaatına geçllmiştir. En sür'atli, en oynak ve en iyi silâhlı bir av tayyaresi Oİmaktan başka bugünün avcılarmdan da daha yükseğe çıkabilmesi av muharebe tabiyesi bakımından bir üstünlük arzetmektedir. Bu tayyarenin normal olarak sür'ati saatte altı yüz elli kilometre olarak gösterilmektedir. Hastabakıcı kursları Kızılay Hastabakıcılık mektebinde dün iki kurs birden açıîdı Hasekideki Kızılay hastabakıcılık mektebinde, dün gönüllü hastabakıcı hemşireler için iki kurs açılmıştır. Kurslardan birine bu sene Tıbbiye mektcbinin ikinci sınıfma geçen kız talebcden 18 kişi iştirak etmektedir. İkinci kursa da haricden hastabdkıcı yazılmak üzere müracaat edenler derse başlamışlardır. Cerrahpaşa, Hasekl ve diğer hastanelerimizde açılan hastabakıcılık kurslarında da muntazaman ameli ve nazarî olarak derslere devam olunmaktadır. Haricden hastabakıcılık kursuna iştirak etmek üzere yazılanlar 31 kişidir. Bunlara, yara, pansıman, hastabakıcı ve harb cerrahisine müteallik dersler gösterilmektedir. Serbest kursiara iştirak edenlerin adedi daha da artacağı umulmaktadır. Dün yeniden bazı müracaatler olmuştur. Hastabakıcı mektebindeki kurslar, talebenin kabiliyetine göre 1,52 ay kadar devam edecektir. Amelî dersler, mekteb başhemşiresi Fatma Bengisu İle hemşire Esma Deniz tarafından gösterilmekte, nazarî Jerslerle profesör doktor Muzaffer Esad, Şinasi Hakkı ve Zeki Zerenden mürekkeb bir heyet meşgul olmaktadır. NALINA İHEM MIHINAİ Tarih bilmeyen Amiral ngilizlere göıe I'ransızın tarifi şudur: «Coğrafya bilmiyen adam» Gerçi, İngıltercdc de, Loid Corc gibi, Başvekâlet makamına kadar çıkmış oldukları halde coğrafya imtihanından sıfir alacak insanlar yok değilse de, Fransızların coğraf>a bilgisizlikleri çok daha fazla \e uınumi oiacak ki İngiliz, komşusu için «cojrraf>a biimiyen adam» demişlerdir. Bcn de, Fransaya yaptığun müteaddid seyalıatlerde, orta sınıf halk arasında, İ.slaııbıtlu Cezayirde sananlar görmüştüm. D Ingilizlerin Tayfun ve Amerikalıların Yıldırım avcı tayyareleri muvaffakiyet imtihanlarını geçiriyorlar Büyük Britanya tinjn besablara naza Yazan: İmparatorluk kuv ran rauvaffakiyetini Ö Arif Ahıshal Amerikan sanayii de boş durmadığını gösterecek hızlar vermektedir. On üç bin metre irtifaa çıkacak bir av tayyare•i Republic Aviation Corporation fabrikaları tarafından inşa edilmiştir. Henüz tecrübeleri sona ermemekle beraber bu tayyareye çok sür'atli oluşundan kinaye yıldırım tayyare adı verilmiştir. İki bin beygir kuvvetinde yeni bir motorle müeehhezdir. Silâhları gizli tutulmaktadır. Bu arada Look heed air graft Corporation da Avrupadan Amerikaya geçebilecek ve 80 kişi nakledecek dört motörlü nakliye tayyareleri hazırlamış olduğunu ve bunların uçan kaleler heybetinde bulunduğunu haber vermiştlr. Bu yeni tayyarelerin harb çerçevesi içine girdikten sonra ne gibi muvaffakiyetler göstereceği ve ne neticeler alacağı rrerak edilebilir. Acaba tayfunlar Spitfire ve Hurricane'lardan daha afacan çıkarak hasımlar için bir korku olacak mıdır? Yıldırım tayyare düşman akıncılarmı bozguna uğratarak kovalamada bir üstünlük alacak mı? Her iki yeni tip avcı »teşile benzerlerlnden üstün muharebe kabiliyeti gösterecek mi?. ve nihayet heyeti urrıumiyesile günün harb isteklerine uy. gun düşüp düşmediğini meydana çıkarır. Bir tayyarenin harb kabiliyeti ise ancak hasımla karşı karşıya didişmeden sonra belli olur. Fabrikaların tecrübe pilotları profesyonel kimselerdir. Uçuş hilelerinin en incelerini bilirler. Tayyareye sür'at yaptırabilmek için kanadlar hücum zaviyelerinin yarım derecelik farklarım kollarlar.. İrtifaa çıkabilmek yolunaa kuyruk takımı muvazene dümenleri üzerinde kıl kadar değişmeler yapılmasını mecburî kılarlar. Bu suretle büyük sür'atler, farklı irtifaîar ve hatta cambaz uçucular elinde klâsik akrobasinin üstünde cambazlıklar yaparlar. Bütün bunlar fabrika hesabına bir gösteriştirler. Hakikat ancak muharebede doğar. Bugün için Spitfire ve Hurricane tayyareleri Almanların en çok güvendikleri avcıları olan Messerchmitt 109 ve 110 tipleri karsısında muvaffakiyetle savaşmış ve ayakta durabilmiştir. Yeni tiplerin de bu muvaffakiyeti göstermesi için bir tecrübe devresini hem de, en güç bir imtihan olan hasım karsısında denemeyi kazanmas ıicab eder. Amerikan fabrikalarının İngiltereye verdikleri harb tayyarelerini yakından tetkik etmek ve çalışma tarzları hakkında raporlarını tanzim etmek üzere askerî hava müşabidleri gönderdiklerini ajanslar arasında okuduk. Bu müşahidler; henüz hiçbir hasım karşısına çıkmamış ve ilk olarak Manş cephesinde imtihana girecek Amerikan ordu tayyarelerini görecekler ve icab ederse tadilât yapılmak hususunda yardjm edeceklerdir. Denizcilik mesleğîııde yetiştiği için, Amiral Darianın coğrafya bildiğini kabul etmek iazun ise dc bu meşhur Fransız Amiralmın da <(arih bilmiyen adarru olduğuna son bryaııatını okııduktan sonra karar verdim. Filvaki, eğer Fransız Başvekil muavini tarih bilseydi, henı dc Adem babamıza kadar çıkmağa lÜ7um yok, 20 sene evvelki tarihi bilscydi, İngiltereye atıp tutrugu beyanatıa: Kurslara devam eden Tıb Fakültesi talebelerinden bir kısmı daki muracaatine cevab gelmiştir. Seçilen kadınlann ısimlen tespit olunmaktadır. Bunlar, ayın sekizinci gunü muhtelif hastaaelerde açılacak olan hastabakıcılık kurslarına sevkedileceklerdir. Cemiyet diğer taraftan, fakir ve muhtac çocuklarm, Maarif idaresinin açtığı MÜTEFERR1K Coğrafya kongresine gidecek profesörler Yardımsevenler Cemiyetinde Katalogların verdiği sür'at bir hava muharebesi için kıymetsizdir. Normal vasıfta yetişmiş bir av pilotunun elinde ve muhtelif hava şartları altında alınacak sür'atler tayyarelerin faydah hızlarını meydana çıkaracaktır. Gerek tayfun ve gerekse Amerikalıların yıldırım tayyareleri üzerinde, zamanın ve günün en muvaffak silâhıdır damgasını görebilmemiz herşeyden evvel zaman ve alınacak hasıla işidir. Böyle uygun ve muvaffak bir hasıla temenni edilebilir. Ancak kat'iyetle bugün için hükmedilemez. Seksen kişilik nakliye tayyarelerinin servise çıkarıldığı kabul edilebilir. Çünkü bu tayyare mademki uçan kalelerin bir örneğidir ve normal olarak yolculaBir tayyarenin muvaffak olup olmıya rını taşımak gayesini gütmektedir, o halcsğını prototip ve aerodinamik tecrübe de uçar ve yolcularını nakleder. Ancak ler meydana çıkaramaz. Bu denemeler hasım müdahalesi karsısında müdafaa ancak tayyarenin beklenen sür'ati ve kabiliyeti tecrübe ister. rip vermiyeceğini, tayyare muvazenesiA. AHISKAL nin yerinde olup olmadığını, mukaveme Yardımsevenler cemiyeb İstanbul idare heyeti, dün haftalık toplantısmı yapmıştır. Topîantıda, hastabakıcı yetişmek Coğrafya program ve kitablarüe coğ üzere Halkevlerine yazılan kadınlarafya terimleri ve Türkıye aoğrafyası rımızın müracaatleri tetkik edilmiş ve nın tetkıkınde esas tutulacak taksimat bunların yarınki perşembe günü Eminve prensıpler üzerinde çalışmak üzere önü Halkevine davet edilmeleri karar Maarif Vekâleti tarafından Ankarada altma alınmıştır. toplanmasına karar verüea «Ccğrafya Hastabakıcı yazılmağa talib olanlar, kongresı» ne aid hazırlıklar bitmiştir. Kongre, cuma günü saat 14 te Maarif yarın Eminönü Halkevinde toplanacak Vekıli Hasan Ali Yücelin rıyasetinde olan yardım koluna müracaat ederek Ankara Dil, Tarih Coğrafya Fakülte vaziyetlerini tespit ettireceklerdir. Ayni gün saat 17.30 da, profesör ve muharsinde açılacaktır. Kongreye, şehrimizden iştirak edecek rir Halide lîdib tarafından, Türk kadınıolan Üniversite fizikl cografya profe na düzen cephe gerisi hizmetleri etrasorü İbrahim Hakkı, beşerî se iktısadl fında bir konfcrans verilecektir. coğrafya profesörü Bustov, Türkiye Yardımsevenler cemiyeti, her kazadan coğrafyası profesörü Besim Darkut, u tefrik edilecek üç genc kız veya genc mumi coğrafya doçflnti Ahmed Hulusi kadının merkeze gönderilmesi hakkınArdel, Iktısadi coğrafya doçenti All Tevfik Tanoglundivn mürekkeb heyet bu akşam Ankaraya hareket edecektir. Efganistana giden muallimler Efganistan hükumeti, bir müddet evvel hukumetımize müracaat ederek mekteblerde vazife gormek uzere mu4 i m lstemisti. Maarif Vekâleti, Efganistanın bu talebini muallimlerimıze bildirmiş, arzu edenlerin müracaatlerini istemışti. Galatasaray tarıh, coğrafya muallimi Muhiddin Sandıkcıojlu. İstanbul Erkek lisesi fızik muallimi Alı Hikmet, tablıye muallimi Gani, Gazi Terbiye Enstitüsü muallimlerinden Fuad bu talebi kabul ederek Efganistana hareket etmişlerdir. Muallimler oraJa dört sene kalacaklar, bu müddet sar fında buradaki kıdemlerinden de istifade edeceklerdir. Feyîz Daim Keremyanoğlu vefat eHi ŞUNDAN BUNDAN Birleşik Amerikanın Reisicumhur muaviıti Dük d'Acsla'nın meraklı hayatı Tonga adalarının İngiltereye yardımı Birleşik devletler Âmerikası Reis muavini Henry Wallace (Hanri Valas), gazetecilere, ispanyolca öğrenmeğe başladığını söylemiştir. Bu haber, bir mühim müjde imiş gibi, bütün Birleşik Devletler Amerikasında büyük bir alâka ve memnuniyet uyandırmıştır. Devlet reis muavininin ispanyolca öğrenmesinin sebebi, yakında cenubî Amerikaya bir seyahat yapması hakkındaki tasavvurudur. Henry Wallace, İspanyolca öğrenmekle, cenubî Amerika devletleri ricalile daha esaslı bir şekilde anlaşabileceğine hükmetmektedir. Yedi yüz kişilik ahalisi, hâlâ faş^iyette olan bir volkantn sırtlarında otururlar. Bu adanın etrafı kayahk olduğundan gemiler yaklaşamaz. Bundan dolayı, e\rvelce, posta paketleri çinko sandıklarına konur, vapur uzaktan geçerken bunları denize atar, ada yüzücüleri de onu sürükleyerek getirirlerdi. Şimdi, adalılar. bu iş İçin sandal teşkilâtı yapmışlar, vapura gidip posta paketlerini almayı temin etmişlerdir. Adalılar, posta işlerinın tuhaflığından istifade ederek kârh bir ise de girişmişlerdir. Her hangi memleketten olursa olsun kendilerine, alü penslik bir pulu ihtiva eden bir mektub gönderene, on lisanla yezılmış olan adanın yegâne pulunu göndereceklerini, bütün dünya matbuatile ilân etmişlerdir. Adalılar, bu garib usul sayesinde epeyce kâr temin etmektedirler. Toga Krallığı, son zamanlarda, daha çok nazarı dikkati celbetmiştir; çünkü Kraliçe, İngiltereye, 150 kişilik küçük bir ordu ile yardım edeceğini bildirmiştir. Bu 150 kişilik ordu, şimdi talim ediyorîar ve İr.giliz ordusuna iltihak etmek için talim müddetinin bitmesini bekleyorlar. Vilâyet dahilinde 12,500 sığınak ve siper yapıldı Vilayet Seferberlık müdürlüğü kay makamlar vasıtasile sığınak ınş?sı ışıni ehemmiyetli bir şekilde takib etmek tedir. Kaymakamlardan alınaa malumata nazaran şimdiye kadar 12,300 siper, sığınak inşa olunmuştur. Maa mafih mıntakalanndaki siper iiEtesirü henüz vilâyete bildirmemis kaîal<(r da vardır. Bunlardan malumat geldikçe bu m ü t a r artacakür. Bazı yerleröeki siperlerin kış mevsiminde çöktügii görülmüştür. Bunlar tamir ettirileceklir. Bu ay zarfında şehirde yapılacai alârmın plâm hazırlanmaktadır. Plân, Dahiliye Vekâletine gönd'erilecek, Vckâlet muvafakat ettikten sonra tatblluna ge;ilecektir. Değeıli eski hâkimlerimizden olup hayli zamandır Malıye Vekâleti Hukuk işleri başmuşavirliğinde bulunan Feyiz Daim Keremyanoğlu, Ankarada İşinin başında ansızm ölmfiştür. Merhumun kalbden öldüğü anlaşılmıştır. Feyiz Daim Keremyanoğlu 60 yeşında vardı. Kendisi Adliye Nazırı Abdurrahman Paşanın oğludur. İstanbulda hâkim olaralf senejerce faaliyeıt göstermiştir. Birinci hnkuk reisi iken «reisi evvel» unvanile tanınmıştır. Beynelmilel mahiyet alan meşhur L*>tüs vapuru davasımn halli için Laheyde toplanan adalet divamna Türk hSkimi olarak gitmiştir. Beynelmilel mahkemede bu mühim dava, Türkiyenin Lotüs vapuru meselesindeki hareket tarzını tasvib eder bir hübümle netioelenmiştir. Feyiz Daim Keremyanoğlu adliye sahasından kendi arzusile çekildikten sonra maliye sahasına geçrniştir. Hukuk işlerine vukufvı, zekâsı ve ayni zamanda dürüst ah7âkı, sağlam seciyesile tanınan Feyiz Daim Keremyanoğlunun bu anî ölümü her tarafta derin teessür uyandırmıştıı,'. Bu acı kayıbdan dolayı merhumun ailesi mensublarına taziyet beyan ve merhuma mağfiret dileriz. , Niçin alelâcele ispanyolca öğreniyor? İKTISAD Kahveler nasıl tevzi edilecek? Son defa sehrimize gelen kalıveierin n«î şekilde tevsi edileceği malum degıldlr. Evvelce ithalât birlıklerine verılnıek sxıretile bu tevziat yapılmakta idi. Bu sebeble birlikler tekrar vilâyete müracaatle tevziatın gene kendilerı vasıtasile yapılmasını istemişîerdir. Tevziat şeklini Ticaret Vekâleti tayin edecek, ağlebi ihtimal bu işle Iaşe müsteşarlığı meşgul olacaktır. Bir tahsildar mahkum oldu Belediye tahsildarlarından Sabrinin, tahsilftt dipicoçanım tahrif ederek zımmetine 50 lira geçirmekten aıuhake mesi bitmiştir. Davaya baban İstanbul 2 nci Ağırceza mahkemess. Sabriyi 3 sene, 11 ay hapse ve 3 seae de memuriyetten mahrum kalmağa mahkum ecmiştir. Artık bıçak kemığe dayanmıştı. Pertev Sinirlioğlu; kim ne derse desin, istifayı göze almış, işinden büsbütün çekilmeğe karar vermiştL Aydan aya eline geçen birkaç kuruşua hatırı için her Allahm günü şefinin, tadından yenmez, tevil götürmez zırvalarını dinlemek, saçmasapan emirlerine ayak uydurmak betine gidiyordu. Esasen yok yoksul bir adam değildi de. Cebinde biraz parası, bankada beş on hisse senedi, muhtelif yerlerde babadan kalma arsaları vardı. Bunları satar savar, parasile bir dükkân açarsa ne başı ağrırdı? Zaten dükkâncıhk, çocukluğundanberi bayıklığı şeydi: İşlek, süslü bir caddenin eğlenceli bir yerinde boyalı, cilâh, vitrinleri aydınlık. pırıl pırıl muntazam küçük bir dükkân sahibi olmaya can atar dururdu. Bu iş, bir bakıma zahmethydi ama. bundan sonrası İçin olsun, bir düziye sinirlerini oynatmaktan kurrulacak, suyuna gideceği müşterilerinin arasında güler yüzlü, tatlı dilH bir satıcı şöhreti kazanacaktı. Fena mı bu? Pertev Sinirlioğlu, akıbet dediğini yaptı. İlkönce temizligine, tehlikesizliğine bakarak, kırtasiye, mecmua filân satmayı düşünmüştü. Fakat o aralık gazetelerde; «Devren satılık bir elbiseci dükkânı» ilânına rastlayınca hazır önüne çıkan bu kısmeti kaçırmamayı daha münasib gördü. *** Dükkânm İlk açılış sabahıydı. Siftahı etmek üzere içeriye, ortahalli, kırk beş elli yaşlannda, kısa boylu, pos bıyıklı, iri patlak gözlü biri girdi. Pantalon isteyordu. Acele yerinden fırlayan Pertev, çarçabuk raflardan indirdiği muhtelif pantalonları tezgâhın üstüne sıra 'İngiltere, evvelce, hize hukukan tam kamplarda barındırılması için de teşebnımış olduğu geyi kıırıuıJıUla ve cebren büslerde bulunmaktadır. Hastabakıcı bizâen koparmak iç:n Tuık ordusunu yazılmak üzere, Halkevlerine müracaat Kilikyaya saldırtıyordv» dcmezdi. edenlerin sayısı 800 ü geçmiştir. MüraIngilterenin bir taraftan Suriye mancaatlerin çoğu, Fatih, Üsküdar, Kadıköy ve Beyoğlu mmtakalarından yapılmış. dasının Fransızlara verilnıesini kabul ederken diğer taraftan Suıiyelileri Frantır. saya karşı lahrik ettiğini ve onları ayaklandırdığını iddıa eden baz. Fransız muharrirlerinin bu joldaki yazılarını okuduğumu hatırlıyorum. Fakat, Kilikya hakkında Amiral Darlan'ın ortaya attığı gibi, bir iddiayı ilk defa işitiyorum. Hall'uki Türk Hatayı kurtarınağa çalıştığımız zaman, Gan Ayıntabın kahramanca müdafaası ve unıumijefle Adana havalisinden Fransızları atmak için yaptığımız parlak mücadele eirafında bir hayli Fransız kitabı da okumuştum. Amiral Darlan i!e ayni fikirdc oianlar bulunabilir ve ben de bunları giirnıemiş olabilirim. Buna rağnıcn Fransız Amiralı geHarici ticaret rejimimizi yeniden tanDün bir Akşam gazetes:, Üniversite ne «tarih bilmr. en adam> hükmünden zim eden 15843 sayılı kararname dun a İkmal imtihanlarının 1 temmuzda başkendini kurtaramaz Kkadar makamlara tebliğ edilmiş % ve layacağmı yazmıştır. Bu hususta maluÇünkü, müste\li Fransızlan Kilikyatatbikına geçilmiştir. matına müracaat ettiğimiz Rektör vekili Bu kararnamenin muvakkat maddele profesör Kemal Atay, "bütün fakültele dan çıkarnıağı ilk düşüneu ve bu gaye ri hukumlerinden olan takas tasfiye he rin İmtihanlarına dair yeni bir karar uğrunda kan dokerek nihayet muvaffak yetlerinin elinde bulunan işler üzerin mevcud olmadığım söyliyerek bize şu olanlar, sadece ve yalnız Türklerdir. O zaman, Loid Coır, bize jol gostermek ve de görüşulerek karürnanıe hükümleri izahatı vermiştir: muzaheret etmek şöyle dursun, tamane göre tedbirîer almak üzere dün Mın• Üniversite imtihanları için veril mile aksi bir politika takib ediyordu. taka Ticaret müdürlüğünde müdür Samiş yeni bir karar yoktur. Yalnız, Tıb id Rauf Sarper, Ticaret odası umumî O zamanki Fransız bükuıneti, Türkve Ken fakülteleri son sınıf talebelerinin kâtibi Cevad Düzenli, İstanbul kambiyo Gulhane stajlaıı ağustosta başlayacağın lerden Kilikyayı alayuu derken üstelik müdürü ve Merkez Bankası İstanbul Suriyeyi de elinden kaçıracağını görşubesi müdürü Müfidin iştirakile bir dan, mezuniyet sınıfı talebesinin ikmal düğü için b'zimle dovüşmeklcnse anlaşimtihanlarının 1 temmuzda başlayıp 15 toplantı yapılmıştır. Tasfiyeye tâbi 20000 nıağı tercih etti; böjle yapmakla da utakas dosyasından ikmal edilemiyen temmuzda bitirilmesi münasib görül :ağı gören, akıllı bir siyaset takib etti. 1000 tanesinin Ankarada kumlacak he müştür. Büyük Harbin galiblcri arasında Ankayete devri için hazırlık yapılması taDiğer fakültelerin imtihanları normal ra Büyük Millct Meclisi hükumetile tekarrür etmiştir. zamanlarda yapılacaktır. Ancak Tıb ve masta bulunmak vc anlaşmalar imza Yeni kararnamenin ruhu şudur: Ara Fen fakültelerır.in beşmci sınıf talebele ıtmek sureiıle onu ilk tanı\an, Fransa mızda ticaret ve tediye anlaşması bulu rinden az bir kısmı, bize müracaat ede ılmuşrur. lleın de İngiltrrenin o zamannan memleketlerden yapılacak ithalât, rek ikmal imtihanlanmn son sınıf tale ki arzusu ve politikası lıilâfına. O kadar anlaşmalar hükümleri dairesinde ve ay besile birlikte yapılmasını teklif ettiler. ki Lozan sulh kunferansı müzakereleri rıca umumî mevzuaün müsaadesi nispe Fakat Üniversite talebesinin ekserisinin snasında İngiltere Hariciyc Nazın ve tinde serbesttir. Anadoluda bulunduğunu gözönünde tu murahhas heyeti reisi Lord Kürzon, Türkiye ile ticaret ve tediye anlaşma tarak buna imkân görmedik. Maamafih Fransanm, daha evvel, Kilikya etrafınsı bu'unmıyan memleketlerle ticarî mü vaziyeti Vekâicte, size beyan ettiğim da Türkiye ile yaptığı anlaşmalan tanıbadeleler hususî takas yolu ile veya ser mütalea ile birlikte arzettik. Gelecek mak bile istcmemisti vc diplomatça sözbest dövizle cereyan edecektir. cevaba göre kat'î karar veriimiş olacak lerle Fransanın adeta müttefiklerin davasına ihanet etmiş olduğunu bile ima Aramızda ticaret anlaşması bulunan tır.» etmisti. memleketlerle olacak hususî takas muFakültelerle diş tababeti ve eczacı ameleleri Merkez Bankası ve aramızda mektebleri son sınıf askerlik ikmal imHulâsa, o zaman emperyalist Fransayı ticarî anlaşma bulunmıyan memleketle tıhanlarının 5 haziranda başlayacağı ta Kilikyanın üstüne otnrmaktan meneden rin muameleleri de takas şirketi tarafın lebeye ilân edilmiştir. İngiliz entrikaları dcğil, Türk süngüleri dan tedvir olunacaktır. olmuştur. Bundan sonra muamelelerin tedviri Tarih böyle dij or. Sayın Amirala Türk için Ankarada bir (ticarî tediyeleri tanADL1YEDE stiklâl harbi tarihini dikkatle okuyup zim) komitesi kurulmuştur. Bu komite iyice bellemesini tavsiye edeceğim. Bu, Ticaret Vekâleti müsteşdrın riyaseti Çay ihtikârı davası kendisi için çok istifadeli bir ders olur. altında dış ticaret dairesi reisi, Maliye Tahtakalede Tahmis sokağında çayVekâleti nakid işleri umum müdürü ve cı Mehmed Ali Rıza ile çırağı Karrıber Merkez Bankası müdüründen mürek Mehdıpur ıhtikâr suçundan mahke kebdir. meye verilmişlerdir. Davaya göre, BanKararnamenin muvakkat maddelerine dırmadan çay saün almağa gelen bakgöre takas tasfiye heyetleri ve büroları kal Şukrü Evene, bu dükkânda, çayın haziranın 13 inde ilga edilecek ve bun kilosu 750 kuruştan satılmıştır. B*r san ların evrakının toplanması nihayet ha dık içerisinde 11 kilo 350 gram çay Nüshası 5 kuruslur. ziran sonunda ikmal olunacaktır. varmış. Bir sandık çay için, Şükrü E^ e Haric ven, evvelce numaralan memurîarca aŞeker ve glikoz lınmış 85 lirayı dükkândaki raasamn Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. üstüne bırakmıştır Bu sırada da mebeyannameleri murlar içeriye girerek zabıt tutmuşlarAlb avlık 750 » 1450 > Şeker ve glikoz beyannameleri tamadır. Çayın azami fiatı kilo başma 562 Uc avhk 400 . 800 » raile Defterdarlığa verilmiştir. Bundan kuruş olabileceği de, Fiat Murskabe Bir ayhk sonra Defterdarlık memurlan, stofc 150 . Yoktur. komisyonu tarifesinden anlaşılmıştır. lar üzerinde tetkıklerde bulunacaklardır. Beyanname vermemiş olanlaıdan Dünkü muhakemede sorgu yap'imış beş misli ceza ahnacaktır. Veıllen be ve muhakemenin devamı, Fiat Murayannamelerde yazılı glikoz ve şefenn kabe komisyonundan sorulan bir hu Gazetemize eönderilen evrak ve vazılar yeni vergi zamları üç taksitte taiısil e susa cevab gelmesi için, 6 haziran 15 e neşredilsin edilmesin iade edilmez ve dilecektir. kalmıştır. Tivaından me«;'ulivet kabul olunmaı. ticaret rejimi Universitede ikmal imtihanı Dün Mıntaka Ticaret Imtihan tarihinin Müdürlüğünde bir değiştiği hakkındaki toplantı yapıldı haberler doğru değil CUMHURİYET Abone şeraiti ; = KUçük hlkâye Tonga adalarının İngiltereye yardımı Poünezyada «Dost adaları» da denilen Tonga isminde toplu bir takım adalar var. Bu adalar, İngilterenin himayesi altında yerli bir idareye tâbidırler. Bütün nüfusları 23 bin 500 kişidir. Tonga adaları, dünyanın cennete benzeyen yerlerinden olmakla meşhurdurlar. Bu adalarda, halk hastalık ve sefalet nedir bilmezler. Hepsi de çok güzel insanlardır Bu adaları, Onsekizinci asırda meşhur seyyah Kook keşfetmiştir ve onlarm Krahna iki kaplumbağa hediye etmiştir, ki bunlardan birinin Kraliçenin güzel bahçesınde hâlâ gezindiği ve bu ihtiyar mahlukun seyyahlar tarafcrian merakla seyredildiği söyleniyor. Kraliçe Salot Tubu, mülkünde tam salâhiyetle hükümrandır. Küçücük devletin parlamentosu. kabinesi ve kendine mahsus parası da vardır. Bu küçücük Kralhğın bazı hususiyetleri vardır. Adalardan biri, zaman zaman, denizde kaybolur, tekrar su yürüne çıkar. Adanın son meydana çıkışı 1927 senesidir. Adalardan diğer biri. NİyuFoU, Kralhk merkezi oian Nunnalopa adasındaa yedi yüz kilometre uzaktadır. Yağlı müşteri etmiyelim. Aradaki fark pek dehşetli... Sizde yelek bulunur mu? Var efendim. Peki, bir de onları görelim. (Önüne bırakılan yelekleri uzun uzun muayeneden sonra birini ayuru) Duruşu fena değil ama kumaşı nasıl acaba? Fevkalâde. (Emniyetsizlikle) Pek ummam. Neyse... Kaça bu? Son fiat yedi lira olur. (Yerinden hoplayarak) Ne dedin. yedi lira mı?.. Vay canına!.. (Kollarını takatsizce iki yanına salıverir) Sen ne söylüyorsun yahu... Geçen hafta evin anahtarını kaybetmistim. Yeniden bir tane yaptırdım. Kaça, bilir misin? 35 kuruşa! Nah işte, (cebinden bir anahtar çıkararak) inanmazsan bak. Şaka etmediğimi anlarsuı... (Şaşkın) Ey?.. Ne yapayım anahtarı?.. Hiç, ne yapacaksınL fstediğin fiata yanaşmıyacağımı anlayasm diye gösteriyorum. (Enerjik bir jestle Pertevin önünde dimdik durarak) Bu yeleğe vereceğim yedi lira ile tamam 20 anahtar yaptırınm, anladın mı? Sözlerinizden bir şey anlayorsam arab olayım. Anlayorsun, anlayorsun... Hem de ne bileyim nasıl... Fakat işine gelmiyor. Insan makul olmalı, her müşteriyi bir tutup da adamı kaz yerine koymamalı. 25 yı! önceki Umumî Harb seneleri geçti şimdi. (Pertevin soz söylemesine vakit bırakmıyarak) Çeneni yorma naflle. Ben kolay kolay dübaraya gelir takımdan değilim. Bunu peşin söyleyeyim de benden günah gitsin... Pardesü var mı sizde? (İsteksiz) Evet Çıkar onlardan da birkaç tane göreyim. Fakat, havalar serin gidiyor. Onun yerine ince bir palto çıkarırsan daha iyi olur. Yarım sezonluk, tabiate uygun bir şey olsun. Ama çok pahalı istemem ha!.. (İnce paltoları tetkike başlar) Şu açık kestane renklisi şık bir şeye benzeyor. En son modadır. Bana da öyle göründü. Gelelim kumaşına? Kumaşını garanti ederim. Âlâ... Kaça? 33 lira. 33 lira mı?!.. Uzun sözlerle yorulmıyalun diye bu fiaü söyledim. Hemen hemen sermayesine. Olur şey değil... Adamakılh ihtikâr!.. (Cebinden bir pipo çıkartır) Bak şuna!.. Eskişehir taşı. Altı aydır kullanıyorum. Çok rahat da bir içimi var. Mübarek, fabrika bacası gibi çeker. Parasını sormuyorsun ya?!.. Kaça alsam beğenirsin? Üzülme, ben söy'eyeyim: 25 kuruşa, hem de nereden?.. Beyoğlun dan!.. Dur sana bundan daha kıyağını anlatayun da şaş. Ben günde bir paket de sigara içerim. Peki, ne masraf gider bunun için, bil bakayım?!.. (Hiddetinden elleri titreyerek) E camm, bu sözlerin ne münasebeti var şimdi? (Aldırmıyarak devam eder) Paketini on alü buçuktan alıyorum. Müdafaa vergisi filân hep içinde. Hem de ne sigara: Gelincik!.. Şimdi insaf et.. Bir bu paketi gözünün önüne getir, bir de kestane renkli bir pardesüye 33 lira vermeyi düşün! Bu kadar para ile... Dur biraz... (Cebinden kurşun kalem, kâğıd çıkararak hesabını yaptıktan sonra) İşte! Tastamam 200 paket sigara almu. Hayır, mümkün değil, bu fiata yanaşamıyacağım. Hamdolsun daha çıldurmadım ben. Aklım başımda... Ha... Başımda dedim de. Sizde sapka bulunur mu? Var ama beğenmiyeceksiniz. Neden o? Neden olacak, fiatından. (Çok mülâyim bir lisanla) En aşağı beş lira isteyeceğim Siz, bermutad buna da «yanaşmıyacaksınız». Onun yerine (yeleğinin cebinden beş kuruş çıkarıp müşteriye uzatarak) şu çeyreği alıp buradan palaman çözmeyi daha kârh bulacaksınız, öyle değil mi?.. (Birdenbire par^ layarak) Haydi bakayım, sabah sabah başımı belâya sokmadan çek arabanı.» (Ceketinin ensesinden tutup kapıya doğ» ru ittikten sonra avazı çıktığı kadar bağırarak) Yallah!.. Kakleden: Dük d'Aostctnın hayatı Duc d'Aoste (Dük d'Aosta) İtalya Kralının yakın akrabasıdır. Habeşistan Kral Naibi olan bu zat, bu vazifeye geçinceye kadar maceralı bir hayat yaşamıştır. Duc d'Aoste, 16 yaşında İken Umumî Harbe gönüllü olarak iştirak etmiştir. Harbi takib eden sulh senelerinde macera aşkile Afrikaya geçmis, aslan, kaplan avcılığile vakit gecirmiştir. Ondan sonra da İzini kaybettirerek keyfine göre bir sürü işlere girişmiştir. Kral hanedanı, artık bir haber alamadığı bu zatı, ölmüş diye İlâna hazırlanırken. onun Belçika Kongosundaki bir sabun fabrikasında ustabaşı oldusunu öğrenmiştir. Bu maceraperest Kral Naibinin, bugünlerde, Habeşistandan tayyare ile İtalyaya kaçtığı hüdirilrr.ektedir. M. Rasim ÖZGEN ladı. Müşteri, bunlardan ayırdığı bir tanesini evirip çevirdi. Sonra dikliğine tutavak bojunu ölçtü. Daha sonra tersini muayeneye girişti. Kumaşın bir tarafından İki elile, çitiier gibi, uğuşturup çekiştirdi. Kapının önüne doğru yürüdü. Pantalona bir de aydınlıkta baktı. Dikiş yerlerinin dışmdan çekio çıkardığı iki sıra ipliğin sağlamlığını denedi. Sonra bir kibritin alevine tuttu. Külünü parmaklarının arasında ezdi. Kokladı. Tereddüdle başını sallayarak gene tezgâhın baışına geldi ve birdenbire: Nasıl, dayanıkh mı bari?.. diye sordu. Ne demek? Demir gibi. Bunu sonra anlarız. Bana iyi gelir mi dersin? Hiç düşüomeyin. Ismarlanmış gibi tıpatıp... Size göre... Bunu da anlarız. Kaça? On beş lira. On beş lira mı? Çocuk musun sen? (Cebinden çıkardığı bir çakıyı uzatarak) Şunu görüyor musun, şunu? 45 kuruşa aldım. Anlamadım. Nesini anlayacaksın... On beş liraya pantalon almaya yanaşmıyacağımı söylemek istiyorum. Kırk beşe aldığım şu çakuım tamam üç ağzı var: Biri törpü, öteki tirbüşon... (Söz söylemeğe davrenan Perteve meydan bırakmıyarak) Hayır, hayır... Yok yere münakaşa N. TAPMAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: