CUMHURİYET 18 Mayis 1941 Askerî vaxiyet ( Şehir ve Memleket Haberleri J [ Iki Okyanusta mücadele ve Amerika (Bas tarab 1 inei sahifede) Akdenize ve Hind Okyanusundan Kıuldenize kadar dünyanın her tarafında ya topraklara veyahud en yakın siyasî, askerî ve iküsadî alâkalara maliktir. Geçen Büyük Harbde Amerikanın Avrupaya 40 fırka göndererek harbe müdahale etmesi ve bu harbden Amerikanın kendini uzak ve masun addetmiyerek bilâkls kendlsini an bean harbe atacak surette harekete mecbur görmesi ve hatta bu hususta teenni ve ihtiyata dahi lüzum görmiyerek açık davranmakta İstical bile etmesi hep Amerikanın dîğer kıt'alardan ayrı, müstakil ve münferid bir coğrafi ve siyasî bir teşekkül olmadığını gösterir. Filvaki Okyanuslar Amerikayı Avrupa, Afrika. Asya ve Avustralyadan ayırmamakta, bilâkis onun bu kıt'alarla irtibat ve müdahalesini kolaylaştırmaktadır. Bundan başka İngilterenin şimalinden ve Far Öer adalarmdan İzlanda ve Groenland üzerinden şimalî Amerikaya giden ve en geniş basamak açıklığı 500 kilometreyi geçmiyen bu merdivenin mevcuc'.iyeti dolayısile Avrupa, Amerikaya pek yakından bağh bulunmaktadır. Afrikanın garbında, Fransızlara aid Senegel müstemlekesinin bir limanı olan Dakar'ın cenubî Amerika sahillerine mesafesi ise 3500 kilometreyi tecavüz etmemektedir. Bu mesafeler, bugünkü deniz ve hava gemi vasıtalarının ve uçakların malik bulundukları sür'at ve emnlyet imkânlarile mukayese edildikleri takdirde ehemmiyetsiz olduklsn anlaşılır. Onun iç<n Amerikanın Avrupa ve Afrika cihetinden bir tehlikc ve tehdid hissetmesi bir vehimden ziyade bir hakikattir. (130 milyon) nüfusa malik ve dünyanın üçüncü büyük müstakil devlcti olan şimalî Amerikanın halkı ırk itibarile şu suretle teşekkül etmektedir: % 41,4 İngiltereli," "* 17,2 Alman. % 11,2 İrlandalı, % 1,3 İskandınavyalı, ^ 4.1 Polonyah, % 3,6 İtalyah, % 2,0 Holandalı % 1.8 Rus. * Harbin bidaye'.indenberi İngiltere tarafını tutan Reis Ruzvelt, gerek memlekette ve gerek kongrede ehemmiyet'i bir ekseriyete dayanmakta ve bu ekseriyeti daimî bir alâka ve heyecanla beslen.esinin yolunu ustaca bularak aleddevam kendi tarafında tutmağa muvafafk olmaktadır. Ruzvelt'in demokrasıler ve hürriyet taraftarlığı şüphesiz samimidir Fakat Birleşik Amerika için bugün hakikî mesele bundan ıbaret değildir. Onun ve resmî Birleşik Amerika devlet makinesinin bugün derin endişeleri olmasaydı sırf bir ideoloji meselesi Anaerikayı bu maddî menfaat asrında haıbin bu derece yakınlarına kadar sürükleyemezdi. Onun için Birleşik Amerikanın arzu ve endişelerini şöylece tasnif etmek daha doğru ve hakikate daha mutabıktır: 1. Batıdan gelebilecek tehlikeyi menetrr.e'. veya ona karşı koymak. 2. Doğudan gelebilecek tehlikeyi önlerr.ek. 3. Çinde ve dünyanm her tarafındaki pazarları kendisine ve sermayesine açık tutmak. Batıdan Amerikaya gelebilecek Iki türlü tehlike vardır. Birincisi, İngilterenin bilhassa'Uzakdoğudaki zâfi dolayısile Japonygnm Çindeki Amerika menfaatlerine. Fılipin adalarma, Holanda Hlndistanına, Hindi Çiniye, İngiliz müstemleke ve üslerine ve luhayet Avustralyaya hücum ederek Amerikanın ayağını Büyük Okyanusun garb sahillerlnden kesmek arzu, İmkân ve ihtimallerinden ileri gelmektedir. Japonya buna muvaffak olduğu takdirde Amerika bütün Pasifik ve üzakdoğu pazarını kaybeder. Bu kere buna muvaffak olacak olan Japonya ise bütün Büyük Okyanusa hâkim olarak ve buradaki Birleşik Amerikanın üslerini zaptederek bizzat Amerikaya da hücuma imkân bulabilirler ki işte ikinci tehlike de budur. Bu sebeble Birleşik Amerika Uzakdoğuda İngilterenin noksan deniz kuvvetlerini ikmale çahşarak gerek bu devletle ve gerek Çinle işbirliği yapmaktadır. Bundan başka Sovyet Rusya üe de anlaşmayı isteyordu. Çünkü Çln Japonyaya karşı muharebeye devam edebİJdikçe ve Sovyet Rusya Amerika le bu işoirliği kabul eyledikçe Japonya yukarıda saydığımız büyük ölçüiü taaddilere cür'et edemiyecek ve bilhassa Amerika İle bir harb çıkarmaya önüllü olmıyacaktır. Bununla beraber Amerika Japonyayı uslu tutmak için hemen bütün deniz ve hava kuvvetlerini Pasifikte tepladığı gibi kara, hava e deniz kuvvetlerini de artırmaktadır. Amerikaya doğudan bir tehlike yalıi7. Alman İtalyan koalisyonundan gelebilir. İngiltere bunlara mağlub olaak bir Almac istilâsma uğrayacak olursa Amerikanın Avrupa ve Afrika kıtalarında ve Asyadaki ticareti ve malî teşebbüsleri sıfıra ineceği gibi bizzat Amerika topraklan da (bilhassa Lâtin Amerika ile Kanada) Alman deniz ve hava kuvvetleri tarafından İstilâya uğrayabilir. Çünkü, yukarıda tarif ettiğimiz veçhile, İngilterenin istılâsı halinde buradan Far Öz ve İzlanda adaları üzerinden Groenlanda ve Kanadaya at!amak kpbildir. Ayni zamanda Alman Itaiyan kuvvetlerinin Fransanın Tunus, Cezayir ve Fas ülkelerinden Büyük Afrika sahrasını geçerek Senegale ve Dakar'a sarkmaları ve buradan Lâtin Amerikaya (cenubî Amerikaya) el uzatmaları mümkündür. Bu sebeble Birleşik Amerika için, ngilterenin mağlub olmamasınm birinci derecade lâzım olduğu meydana çıar ki. bunda Birleşik Aır.erika efkân umumiyesi müttehiddir. Yalnız İngıltereye yardımm Birleşik Amerikayı harbe sürükliyebilecek derecelerde ileri pötürülüp götürülmemesi meselesi vardır. Ruzvelt şimdiye kadar. İngiltereye \ardım lüzumundan ve fakat Amerikanın harb dışında kalacağından bahseiiyordu Ancak İngiltere sıkıştıkça onun harbi bile göze almıya başladığmı göürüz. Çünkü İngilterenin mağlubiyeti Amerikayı en büyük müskülât ve tehlıkelere sokacak' ve Birleşik Amerika fcyle de, böyle de iki cepheli bir harbe maruz kalacaktır. Bu sebeble onun İngiltere mağlub olmadan harbe girmesinde elbette daha çok hesab vardır. Amerika, İngiltereye Amerikadan harb malzeme ve vasıtaları taşıyan vapurları kendi harb gemibrile muhafaza ptmek kararını henüz verip tatbik etmemişse de onun Süveyş istikametinde yola kısmen çıkardığı harb malzenıesi yüklü gemiler yakında Kızıldenize gireceklerdir. Bu deniz ise Almanlar tarafmdan harb mmiakası ilân olunduğundan Birleşik Amerika, gemilerini durdurmadığı takdirde bunlar kısmen ya torpıllenecek veyahud bomhaianac?ktır. Ve bu yüzden de ağlebi ihtimal Almanya ile Ameıika arasınaa harb filen baslayacaktır. Bu takdirde Japonya, üçlü ittifak mucibince Amerikaya harb ilân etmek ır.ecburivetinde bulunduğundan bu suretle harb ateşi bütün küreye yayılacaktır. Amerite>nın harbe girmesi İngilterevi d'ha çok takviye edebilir; bu sebeble de onun tarafmdan arzu olunabi'ir. Fakat Amerikanın ayni zamantla Japonya ile harbe tulv.sması halinde onun dikkati ve harb malzemesi daha ziyade garb tarafına döneceğinden Amerikanın harbe girmeden İngiltereye daha çok yardım edebileceği de iddia olunmaktadır ki eski Cumhur Reisi Hover bu fikirde bulunmuştur. Elhasıl Amerikanın şu anda ne kadar müşkül kararlar vermek arifesinde bulunduğu ^örülür. Ruz^'elt'in de üzrrine aldığı İngiltereye en geniş yardımlarda bulunarak hal; kurtarmak ve yoni büyük bir deniz donanması, büyük bir hava armadası ve bir kaç milyonluk bir kara ordusu hazırlamakla da istikbali emiiyete almak vazifesi, süphe vok ki en ağır ve en mes'uliyetli V A r iştir. II Iş yerlerinde sağlık ve iş emniyeti nizamnamesi itibaren İş kanunu mucibince Iktısad ve Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletîeri tarafmdan hazırlanan işçilerin sağlığını koruma ve iş emniyeti nizamnamesi dünden itibaren mer'iyet mevkiine girmiştir. İş fcanunumm 55 ve 56, umumî hıfzıssıhha kanununun da 179uncu maddeleri mucibince hazırlanan bu nizamname ile iş yerlerinin şümulü dahilınde bulunan her türlü iş yerlerinin ve işçilere aid ikametgâh vesaire gibi müştemılâtm haiz olması lâzım gelen sıhhî şartlar ve iş yerlerinde zuhuru melhuz kazalaraveya meslekî hastalıklara münafi tedbirlerin, vasıtalann ve tedavi levazımının nelerden ibaret olduğu tayin ve tesbit olunmuştur. Nizamname. iş yerlerini kapalı ve yarıkapalı, yahud açık iş yerleri olarak ikiye ayırmıştır. Nizamnamede, iş yerleririn ve işçilere mahsus İkametgâh vesair müştemilâtın haiz olması lâzım gelen vasıflar, hava hacmi, çahşma sahası, dam, bölme, tavanlar, kapılar, ışık şartlan, hararet, temizlik, içilecek su. yemek yerleri, soyunma mahalleri, yıkar.ma ve temizlenme yerleri, halâlar, işçilerin korunması noktai nazarından esaslan ihtiva etmektedir. İşçi ikametgâhları, bekâr işçilere verilen yerlerin şeraiti, ailelere verilen yerler, baraka ve çadırlar, banyo yerleri, emzirme ve çocuk bakım yurdları için konulan mecburiyet ve şartların yerine getirilmesine iş sahibleri mecbur bulunmaktadır. İş yerlerinde sarî ve meslekî hastalıklara karşı almacak tedbirler bu nizamnamede tayin edilmiş ve hangi nevi hastahkların hangi iş sahalarında mes I H F M NALINAI i r i E r l MiHiNAİ Madamlar. cevab verdiler İktısad, Sıhhat ve Ictimaî Muavenet Vekâletleri tcirafmdan hazırlanan nizamname dünden mer'iyete girdi lekî hasia'ık âddolunabileceği ve ba takdirde İş sr.hibinin işçiye bakacağı da syrı ayrı gösterilmiştir. Nizamnamede, iş yerlerinde yapılan işin mahiyetine göre, kazalara karşı derece derece, 1, 2, 3 numaralı sıhhiye çantalannda bulundurulacak sıhhî malzeme tayin olunmuştur. İşçi sa^sı 100 den 500 e kadar olan iş yerlerinde bir revir bulunacak ve 100 kişiye bir yatak hesab olunacaktır. • Maarif Vekili, Profesör Ziya Güne bir teşekkür mektubu Şehrimizdeki çorab gönderdi makineleri damgalanacak Mmtaka İktısad Müdüriüğü, iplik tevziatınm daha salim esaslar dahiiinde yapılabilmesi ve her hangi bir suiistimale mej'dan verilmemesi için İstanbulda mevcud bütün çorab makinelerine hazırlatılmakta olan madenî damgaların talikına ve makinelerin numaraya tâbi tutulmasına karar vermiştir. Bu hususta yapılan tetkikler de ikmal olunmuş ve madenî plâkalann ha7.iTlanmasına başlanmıştır. Şehrimizde 500 den fazla çorab makinesi olduğu tahmin edilmektedir. Bunların da kısmı azamı evlerdedir. Bunların evlerde damgalanmasma uzun zaman lâfim geldiğinden damgalama işi bir merkezde yapılacaktır. Bundan sonra umumî kontrol yapılacaktır. Çorab ve çorab imalâtına da yarayan diğer trikotaj makinelerinin damgalanması işine perşembe gününden itiabren baslanacaktır. Şimdiye kadar ipliklerini almış olan çorabcılardan maada hazırlanan ikinci listede bu'.unanlara da iplik tevziaüna yakmda başlayacaktu*. Iplik tevziatında daha salim esaslar H. E. Erkflet Antika merakı Dil ve Belediye Hırsızlık olduğunu bilmiyormuş Nezaket Antika merakı Mısırçarşısı gutıün kahram; nıdu. Müzcler idaresi, esk; serleri koruma İmar müdüriüğü, şehircilik mütehnssisı, çarşılı bu dilbere kur yapmsk için birbirine giriyor. Mesele: Çarş:ya dokunamazsınız! Dokunuruz! dnvası. Bana sorsalar: Doki'namazsuuz! O kadar pis ve berbad ki! derdim. Ba antika aşkı bizde zaman zaman belirir bir nevi titizliktir ki; antikaları korumaktpki faydasına 'mukabil antika olmıyan bir sürü muzahrafatı da koromuğa yol açtığı için şehrin temizliği bakımınddn korkuîudur da. Çünkü bu rüzgâna «stiği zamanlaıda antika neye derler? sözünü ölçülmüş, biçümiş bir cevabı olmaymca her şey antika olur. Meselâ, Gaiatasaravda hırpani halile şeh ri kirletrr.ekte olan karakol binasının antika olmadığını kim ispat edebilir? Ben: Vaktile Sultan Mahmud burada Nizamı cedidin ilk nıenşurunu okutmuştur. diye iddia etsem, aksini İspat edebiîir misiniz? Artık bu binanın inşası tarihini, gerçekten böyle bir menşur okunup okunmadığını siz araya durun, bu söz alır verir. Lş ciddîleşir.. Hatta bu sözü teyid eder tarihl kayıdiar biie bulunur. (Aüah gayretli tarihslnasiarı eksik etmesin!) İşte ben bundan korkarım ve bu korktuğum başımıza gelirse her elimizi sürdügürrüz taş parçası için: Amsn ilişmeyin! Konstantin zamanuıdan kalma kitabedir. diyecek meraklılar çıkar. İvi ama bu taşın üzerinde hiç bir yazı vok! Kitabe clduğu nereden... Hah! Tamsm! O kadar eski bir eser ki üstündeki yazılan bile silinmiş! derler ve iş bu vadiye dökülünce antika yerine, antika olmıyan eserleri antikalaşmak*an koruroak için bir kurum kurmağa ihtiyaç hasıl olur. Belki de bu gayretle Fatih Sultan Mehmede aid fotograf makine'eri, Kuyucu Murad Paşanuı baometresi, Zekâi Dede merhumun radyo cihazı biıe keşfedilir. buhranı r Yazan: renmeleri için lâzım gelen ders verilecektir. MÜTEFERRtK Maarif Vekili Ankaraya gitti Bir haftadanberi şehrimizde bulu nan Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, tetkiklerinl ikmal ederek dün akşam Ankaraya hareket etmiştir. , BURHAN FELEK Nezaket buhranı Vefa'i dostum Kantorondsn şu mektubu aldım: «Merhaba Feîek! Senı görmeğe gelemedim«. Sayfiyeye taçındık. Yağmurlar basurdı Soğuk almamak için mangaî başma'.m aynlmıyorum. Onun için bu mektubu yazmoğa mecbur oldum. Geçende (nezaket buhranı) isimli yazmı okudum. Dostum, söz aramızda, sen bunamağa başiaduı. Makalende manavın, şoforün, biletçinin kaba saba konuştuklaru>dan şikâyet ediyorsun. Ayoi! Gözünü aç; ve aklmı başma topla da etrafınr. bak! Ufacık bir dil, bir kelime mübahasesinde müne\rverler kaymağı sayılan «erbabı kalem»in birbirlerine karşı yaptıklan en hafif cilve «gebeş, kcleş» gibi sözlerle hitab etmek olursa artık geri kaiandan ne bekleyebilirsin? Sen manav ve şoförden dayak yemediğiiîe şükretsene! I SEHtR tSLERt Ete nark konmasına rağmen... kabil dil hataiannı, galatlarmı düzeltmeiidir Beiediyede dil işlerile alâkadar bir daıre olmadığı ve yalnız Darülacezede dilsizlere aid bir paviyon bulunduğu çin bu işi acaba kime sorayım diye düşündüm. taşındım. Nİhayet neşriyat müdürü o'an arkadaşımız Eşref Şefiğe müracaat ettim. llaksız değil! Ben de cidden bu dil meselderinden şikâyetçiyim. Geçende daireîerden birisi bana: Öntasar, çıkak, ayğıt, kural, özel, örgüt, tözük daha hatuımda kalmıyan bir takım türkç» kelİTielerin manalannı soruyordu. İçinden çıkamadık, Ben yeni türkçeyi ıyi bilmiyorum. Bu iş de daimın salâhiyeti dahiiinde değil. Zira bizim daire duvarlara yazılan yazılara değil, gazetelere yazılan yazıların belediyeye aid olan kısımlarına karışır. Ey! Sokaklara yazılan bu yanlış türkçeleri kim düzeltecek?. Vallahi bilmem! İstersen bir kere bizim afiş şubesüıe müracaat et! Duvar ilârilarına onlar bakarlar. Ama onlar da bu yazılan silmezler, ilân yapıştırırlar. Bana kalırsa, sen iyilik yapmayı seversin! Kuzum kardeşim, ben sana bizim hademeyi vereyim. Şuradan Cihangır otobüsüne bininiz! Gidip yazıyı tashih et! Sen meraktan kurtul, ben de makama karşı cevab vermekten malum ya belediye hakkındaki neşriyata ben cevab veriyorum. İyi sııia nasıl düzelteyim? Bunjı kirletmemeli yerine, kirletmeli ,$aparsın olur biter. Sonra? Sonrn kirlendi, diye biz müdafaa ederiz. Resmî daireler yarın kapalı 19 mayıs genclik bayramı dolayısile resmi daireler yann kapalı kalacaktır. Maliye ve İktısad Vekilleri şehrimizde Maliye Vekili Puad Ağralı Ue İktısad Vekili Hüsnü Çakır dün sabahki trenle Ankaradan şehrimize gelmişlerdir. Bizans zamanından kalma su hazinesi Fatihte Kıztaşında Bizans zamanından kalma halen bükümhane ittihaz edilmiş olan bu su hazineslnin Müzeler idaresince istimlâki takarrür etmiştir. Belediyeden müntehib bir heyet ma halline giderek tetkiklerde bulunmuş tur. Burası evvelce kıymetli sütunlan ihtiva eden bir mahal olduğu halde bilâhare bir çok yerlerinin yıkılması ve delikler açılması suretile asll tağyir edilmiştir. Gerek Belediye, gerekse MüNezaket halk tabakasmdan değil, ev zeler idaresi şehirdeki bu gibi yeraltı velâ muaşeret, münakaşa ve müsaha inşaatını tespit ve bunların etrafını temizleterek meydana çıkaracaktar. be âdâbını bi'diği sanılan «seçme» lerdrn başlar. Behey gafil! Dost adama acı Kızıltoprak halkının dileği söyıer.. Kıaltoprak halkı namma Belediyeye İmza: Kantoron^ B. FELEK verilen bir İstidada mezkur mahalde bir miştir. Bugünden itibaren Üniversitede pazar tesisine müsaade istenilmiştir. yaz tatiline başlanmıştır. eçenlerde. bu sürunda «Madamlar, sizler neredesiniz?» diye bir jazı yazmıştım. Muhterem Bayan Mrvhibe İsmet Indnünün, Türk kadınlığını vatan hiznıc» rine çağırınası üzerine gayrimüslim kaduı yurddaşlarımızın gösterdikleri alâka sızlığı gidertnek için dokunaklı bir dille yazdığira ve C umhuriyet'in fransızca sayısı .La Repnblique» te de neşretlirdiğinı bu yazı üzerine. şifahî ve tahriri birçok cevab aldım. ^ Bn cevablann bazılan, bilhassa «İrata> imzasmı taşıyan bir tanesi, bu gün münakaşasını doğru ve faydalı bulmadığun, ancak zamanla halledilecek bazı 50 ve daha fazla işçi çalıştırılan îş yer meseleleri ortaya sürmektedir. Benim lerinde daimî bir doktorun murakabesi gayem, insanî vazifelerini harice karsl temin olunacak ve 500 den fazla İşçisİ ifada bile pek hassas olduklaruıı muhtelif vesilelerle izhar etmiş olan gayrî» olan İş yerleri bir hastane açacaktır. İş yerlerinde vukuu melhuz kazalara müslim Türk vatandaşı kadınların da, karşı alınacak tedbirler de nizamnamede Cumhur Reisimizin muhterem refikagösterilmiştir. Bu tedbirler kapalı ve lannın davetine icabetlerini temin için onları ikaz etmekti. O yazunın bu baaçık iş yerlerine göre değişmektedir. Nizamname ayrıca iş yerlerinin ku kımdan beklenilen neticeyi verdiğini rulma ve işletümesine aid hükümleri memnuniyetle görüyonım. Gayrimüslim bayanlar, yazımdan müteessir, haıta de ihtiva etmektedir. münfail olmuşlar; bu, hajra alâmettir; alâkasızlıkla karşılasalar, omuıianm silkip geçseler fena idi. Bu bayanlardan biri Tath su frengl G. V.» imzasile yazdığı mektubda, ben Gülhane hastanesinde hastabakıcılık etmeğe karar verdiğim için bu yazınızdan dolayı özür dilemelisiniz. diyor. Milll hizmetlerini yapacaklara karşı istedikleri özürlere takdir ve teşekkürlerimi de ilâve etmeye her zaman hazınm. Çünkü maksadım sadece tenkid ve muMaarif Vekili Hasan Âli Yücel, ser ahaze değil; intibaha getirmek ve teş« vetini vefatından sonra Üniversiteye vik etmekti. tahsis etmiş olan göz doktoru Profesör «Daima okuyncunuz V.» imzasile Ziya Gün'e aşağıdaki mektubu gön türkçe bir mektub gönderen okuyucum dermişlerdir : ise: tMuharrirler. bir memlekette ya' Sayın Profesör Ziya Gün fayan halkı birbirinden suğutmaktan Çalışarak kazandığmız ve takdire ziyade birbirine daha ziyade yakınlaş' değer bir tasarrufla biriktirdiğiniz ser tırmayt gösterir bir yol üzerine yazı vetinizi Üniversitemizin inkişaf ve te tıazarlarsa mevtlekete daho ziyade iyikâmülüne tahsis etmiş olduğunuzu lifc j/apmıj olurlar* diyor. işte ben de RektörümUzden öğrendim. gayrimüslim bayanlara, millî vazifeleıini Bu yüksek ve örnek olacak hareke hatırlatmakla bu yakınlaştırmanın nati memleket maarifi adına büyük şük zarî değil filî yolunu gösterdim. ranla karşüarım. Bazıları da, Muhterem Bayan İnönSSaygılarımın kabulünü rica ederim. nün davetini yalnız müslüman Türk Maarif Vekili kadınlarına aid zannetmişler. Bu, yanYficel lış bir dUsüncedir. Cumhur Reisimizin refikalannın hitabelerinde, Türk kadınbğım müslim ve gayrimüslim diye ikiye ayırmalanna imkân yoktur. Kendileri Türk vatandaşı bütün kadınlara hitab etmişlerdir. •Karilerinizden ve basın işlerinde çalışan Bella Muttal ve Domniça Vartanyan imzalı bir mektubda da: «Diijüncelerinizde hakhsmız; jakct bizim gibi memleket müdafaasında vazife almak maksadile Bastr. Birliğindc yapılan toplantıya işfirafc edenlere biz *?ıt haberâar edeceğiz, davet etriğinu? ?aman btrIi7cîc çahşırsınız, denildiğ. halde yapılan ikinci toplantıya davet edilmedik. Trakyadan Anadoluya gideceiderin Acaba buna sebeb nedir?> diye sornmahallerinde verdikleri beyannameler yorlar ve çağırıhnadıklaruıdan dolayı Istanbul vilâyetinde tasrif ediliyordu. şikâyet ediyorlar. Basın Birliğinde ba Bunların tasnifi bitmiş ve gideceklerin işi idare eden arkadaşlar, işe başlanbiletleri hazırlanmiîtır. Alâkadar vilâ dığı zaman, elbette bu bayanlan da yetlerin memurlan bu biietieri mahal memnuniyetle çağiracaklardır. lerine götürmüşlerdir. Buradan gideGene bir Ermeni meslektaş, bana, ceklerin kısmı azamı Tekirdağı veya Bayan Keserjan'ın zengin Ermeni kaSilivriden vapurla Derince veya Mu dınlarından mürekkeb 16 kişilik bir kodanyaya nakledilerek oradar. sevkedile mite teşkil ederek faaliyete geçmek üzeceklerdir. re emre amade olduğunu, hatta buna Bunların sevk işleri haziranın yedi benim yazımdan evvel yaptığını söyledi. sinde nihayet bulacaktır Eğer. böyleyse haberim olmadığına müDJğe rtaraftan Anadoluya gitmek ü teessifim ve bu zengin Ermeni bayanzere şehrimizde beyanname vermiş o lan takdir ve tebrik ederim. lanlar birdenbire gitmek arzusunu gösDiğer bir bayan da, erkeklerimiz astprmislerdir. Günde 1000 ilâ 2000 kişi kerc alındı, hayatımızı temine çalışıyosevkedilmektedir. ruz, onun için istediğimiz halde bu millî Anadoluya trenle yapılan sevkivat hizmeti yapamıyoruz, diyor. Yazunın haziranm yedisine kadar devam ede maksadı, bütün kadmlarm hep birdcn cektir. çalı«ması değildi zaten. Geçinme derdile iş hayatına atıhnı? olanlardan değil; zenginlerden, hali vakti yerinde İKTISAD olanlardan boş saatlerinden bir ikisini bu millî hizmete ayırmaları istenibnekDünkü ihracat tedir. Dün İstanbuldan 200,000 liralık İhraBu izahlardan sonra, zannederim U cat yapılmıştır. Bu meyanda Almanya gayrimüslim bayanlardan isteyenlerin ya deri. bakla. Rumanyaya balık, zey Yardımsevenler Cemiyetinin İstanbul tin, İsviçreye kumdan gitmiştir. şubesine ve Halkevierine müracaat ederek yapabilecekleri hizmetleri deruhde Altın fiatları etmelerinden başka mesele kalmamıştır. Dün bir Reşad altını 2745, külçe alBütün kadınların hastabakıcı olması lâtınm gramı 348 kurus ve beşıbirarada zım gelmediğini. herkesin kendi zama122 lira idi. nma, bedenine, kesesine uygun bir hizmet yapabileceğini ve bunun da mecüniversitede imtihanlar bitti bur! değil, vicdanî olduğunu ilâve edeÜniversite imtihanlan dün sona er yim. TrakyadanAnadoluya gideceklerin sevki V J Bunlara aid biletler hazırlanarak yerlerine sfönderildi Yeni koyun eti narkının dünden itibaren tatbikına başlanmıştır. Fakat halen mezbaha pay mahalline gelen koyunlar Anadoludan eski flatlarla gelen hayvanlar olduğundan dün sabah ka6ablar bu yüksek fiatlarla koyun almamış:Eu ve mezbaha da çok az koyun ke6İlmiştir. KEsablar cemiyeti dün bu vaziyet karçısınd? celebleri davetle kendilerile görüsmüştür. Fakat celebler mevcud 1500 kadar koyunu yüksek fiatlarla aldığmdan bugün mevcud narka uygun fiatia Dil ve Belediye Eatamıyacaklarını söylemişlerdir. Bu koyunîar da dün alınmamış ve kalmıştır. Muharrır arkadaşKasablar cemiyeti, vaziyetin birkaç larımızdan bir zs.t güne kadar kendiliğinden düzeleceği haklı o'.irak sinirümidindedir. ^^^^^ lenmiş. Yazdığı bir makaipde demek isGene ihtilâf çıktı tiyor ki türkçenin Maliye Vekâieti Çamhca sırtlarmı o selâmeti. güzeUiği, tel ve kazino gibi bazı tesisatı vücude İstik'.âli ve istikbali getirmek şartile Belediyeye devre mu namma eniişe hatla vafakat etmişti. Şimdi Evkaf idaresi bu kavga edilt'cek şevler göze çarpıyor. radaki bir mezarlıkla namazgâhı ileri Bun'ardan biri de Cihangirde bir areürerek burasınm Evkafa aid olduğunu saya yazılmış olan (Belediyenin emri iddia etmiştir Bu iki daire arasındaki buriya k!rletınemeli> ibaresidir. nıülkiyet İddlası de%am etmekle beraBeled'y? şehri düzeltmeden, asfalt yol ber Belediye icab eden istimiâk muamelesini ikmal ederek parayı bankaya ya vapoıadan, nıeyd=<n açmadan ve Tak tııacaktır. simde gazino insa etmeden evvel bu Hadiye, beni her zaman meyus, her zaman solgun, her zaman harab ve perişan görüyorsun... Fakat zannetme ki hayatımda daimî bir facia hüküm sürdüğü, bitmez tükenmez bir felâketin muhtelif safhalan yekdiğerini takib ettiği için ben böyleyim... Hayır... Ne çalıştığım müessesedeki şefimden, arkadaşlarımdan müstekiyim™ Ne de parasızhk sıkıntısı çekiyorum.» Yazı maHırsızlık olduğunu kinesinin başmda sabahtan akşama kadar etrafıma bakmadan, nefes bile albilmiyormuş madan göz nuru dökmemden herkes İkı saf genc, Bememnun... Öğle tatillerinde, akşam çıyoğlunda kışlannda birlikte geçirdiğimiz anlar kâna varıp zarfında bütün bana yaklaşaniar terhayat» karamelâsı biyeme, nezaketime hayran... Çok şüisteınişler. Dükkânkür, oturduğum odanın kirasmı mun1 cı bu güze isımli tazaman veriyorum Her övun de karkâğıda şekerleri nımı doyuracak kadar yemek yiyorum... koymak için arFazla şık değilim. lâkin pekâlâ, tertemiz kasını müş4erilerine giyiniyorum.« Yalnız tek ıztırabım, büdöndüğü zaman bu iki saf genc, ellerine yük derdim: Onu hâlâ unutamamak!. yakın duran İki şişe konyağı alıvermişBiliyorum, bana sitem edeeeksin... ler. Ve b'j yüzden dükkâncı ile aralafBöyle kalbînde ebediyen yer edecek rmda maraza çıkmîş, karakola düş derecede kuvvetli bir macera geçirmişmüşier. Bu iki saf genc verdikleri ifasin de bana şimdiye kadar bunu neye dede: anlatmadın?» diye. Efendim! Biz konyağı ısmmak için Beni affet, Hadiye, münasebet düşaldık. Bu hareketimizin hırsızlık olaca mediği, sırası gelmediği için söylemeğını bilmiyorduk.. Lâkin bu adam bizi dim. Durup dururken: «Ben vaktile bir dövdü. Davacıyız.. dedikleri zaman Mecnun gibi se\Tnistim, bir Leylâ kadükkâncı da; dar sevilmiştim!» diye övünüp saatler Efendim!.. Ben bunları ısınsınlar ce başmı ağntamazdım ya... diye biraz ittim kaktım! Hareketimin Fakat bugün, mademki hâlâ işleyen dayak olduğunu bümiyoıdum. cevabını yaramı bilmiyerek deştin. acıklı hikâvermiş. Karakol da işin hallini mahke yemi anlatacağım. derdimt dökeceğim... meye hpva'e etmiştir Ah... Kadiye, bilsen, bu aşk ne garib Zanned'.ldiğine göre hırsızlık ne oldu ve acayib bir sevgi idi Ruha, taze bir ğunu hHmiyen bu iki gencin parasız hayat vpren, damarların kanını ateşlemal kaldırma hırsızlık olduğunu öğ yen, kalbi her zamankinden büsbütün KUçUk hikâye Bir rüya gibi yazık ki, onun koilarını açarak bana sıcak kucağında hazırladığı yeri uykuda gezinen hastaların makineleşmiş hareketlerıne benzeyen çılgmca bir şitabla doldurmakta gecikmedim. işte felâketim o anda Dfşladı. Lâkin, Hadiye, emin ol, kat'iyyen pişman değilim.. Bir sene dolgun, püruzsuz, lekesiz bir saadet devresi çeçirdim. Bahtiyarhk, mesamelerimden fışkınyor, başımdan aşıyordu. Bilmiyorum, başkaları da böyle anlar yaşadılar mı? Havasında çügınlık sayhaları akseden beyaz geceleri, dünyanm en tatlı heyecanları ve çan>tntıları içinde gözlerini yummadan hafif nemli ve pembe güneşli sabahlara bağladılar tnı? Hadiye, bilmezsin, tasavvur edcmezsin, bu ilk sene beni ne kadar sevdi. En kısa bir aynlığa tahammül edemez. en y^şlı bir erkekten kıskanırdı. «Beraber ölelim!> desem bir oakika tereddüd etmiyeceğine emindim. ' Fakat sonra... Hangi acıms. hangi ıztirabıma ağlayacağımı, dovüneceğinıı bilemedim. Kalbinde benim için bir zerre muhabbet kalmadığma mı, paramı başka kadınlarla har vurup harman sa^urduğuna mı, akşdtnları sarhoş ağzı. sarsak kollarüe bastığı güfürlere, tekmelere, tokatlarj mı yanayım, şaşırmıştım. Ah... ikinci senem, birinci yüın ta başka darbelerle çarptıran bahar rüzgârı gibi geldi. Kendimi, diğer bir âleme yeniden doğmuş zannettim. Niçin böyle birden afalladın Hadiye... Karşındaki kart, yanaklan pörsümüş, kalçaları gevşemiş mahluk da vaktile genc, güzel bir kızdı... Kapkara saçlaran, ılık ve titrek vücudlü bir kuşun siyah tüyleri gibi parlıyordu. Tenim turfanda bir ycmişin iştiha veren kabuğunu andınyordu. Derin bakışlarunı, tatlı ve davetkâr gülüşlerim kucaklayınca dişilik cazibem büsbütün artıyordu. İşte onu böyle bir durumda sevdim... Şevket, uzun boylu, kemikli yüzlü, sarışm bir delikanlı idi. İri ellerile beni okşamıya başladığı dakikalarda duyduğum acayib zevkleri, şimdi o anları hayalen bile yaşayamadığım için kabil değil sana tasvjr edemem. Fakat zannetme ki bu seviş.memiz gürültülü, patırtılı ve fırtınah bir vak'a cldu. Hayır... Çok basit bir hâdise... Bu kadar alelâde bir sergüzeşte, okuduğum hiç bir hikâyede ve romanda tesadüf etmedim. , Bir gün gelip evleneceğimîzi ümid ediyorduk. Beş on para toplayıp üç, döıt ev eşyası tedarik edebildiğimiz anda hayatımızı birbirimizinkine bağlayacaktık. Ah. Hadiyeciğim, biraz sabırlı, biraz ihtiyatlı olsaydım, bu projeîer belki de hakikat sahasına intikal edecekti. Ne mamile aksine hayvanî bir tevekkül içinde geçti Kaç defa inühar etmek sevdaii uğursuz bir rüzgâr gibi İçimde dolaştı. Fakat beni büsbütün bırakmadığma şükrederek yaralı b'r köpek gibi minderin üstüne kı\Tilıyor. kaba sözler, kirli hakaretlerle bambaşka bir ahenk kesbeden boğuk sesini işitmek İçin sık 6ik başımı kaldırıyor, kulaklarnnı kabartıyordtım. Nihayet, bir kış gecesi beni sabaha kadar çarpıntı ve üzüntü içinde beklettiği halde gelmedi. Ondan sonra da hiç görünmedi. Canuna kıvmak tasavvurları gene dimağımda dönüp dolaçmıya başlamıştı. Çünkü onun başka bir kadmla başka bir şehre gittiğini haber aldım. Lâkin tekrar dönüp gelmesi ümidi, ihtimali tetiği çekecek parmağun» felce uğratıyor, zehir kadehine değecek dudaklanmı ksnedliyordu. Bir müddet bu intizarla lüzumsuz vücudümü ortadan kaldıramadım. Ondan sonra da serreri, derbeder bir mahluk oldum. İradesine hâkim, enerjik insanlara mahsus böyle bir hareketin artık bendea sadır olması hnkânı var mıydı hiç? İste o gün bu gün her zaman meyus, her zaman harab ve perişanım. Fakat zannetme ki hayatımda daünî bir facia hüküm sürdüğü, bitmez tükenmez bir felâketin muhtelif safhalan yekdiğerini takib ettiği için ben böyleyim... Hayır... O aşk macerası, bir rüyayı heyecan ve korkusuna doyulmıyan bir kâbusu andırarsk geçtL Ah... Keşka hâlâ devam etsçvdi de onun hasreti ila böyle canlı bir civfe gibi sürüneceğim* ıztırabı, dehşeti altmda ebediyen inle< seydim Hadiye İCLAL!