13 Mayıs 1941 CUMHURIYET Millet Meclisinde Bazı kanunlar kabul edildi ve Millî Harbin havada kazanılması ihtimali Müdafaa bütçelerine 135 milyon liralık fevkalâde thsisat verildi Imanyanın İngiltere, İngilarasında ticarî mübadelelere ve bunlara ald tediye anlaşmalarınm bazı hükümlerinin tavzihine, Türkiye Yunanistan kürlng anlaşmasmın uzatılmasına ald kanun lâyihalarile vilâyet idare kanununun bazı hükümlerini tadil eden 3451 numarah kanunun «e» fıkrasmın tefsirine aid mazbatanm ikinci müzakerelerini yapmış ve tasvib eylemistir. Meclis bundan sonra askerî muhakeme usulü kanununa ek kanun lâyihasmın ve dahiliye memurlarvndan bir kısmının tahdidi sinlerine aid kanunun ikinci maddesinin birinci fıkrasının, ordu subaylar heyetinin terfiine aid kanunun üçüncü maddesinin «e> fıkrası [ Dii ve edebiyat davast Şiirde âlem ve dünya Londraya aid bir hatıra imdi Alman bombalarile her gece biraz daha harab olan Londrada, evvelki gece parlamento binasile, Vestıninster kilisesi ve meshur Britanya müzesi de harab oldnğunu teessürlerle öğrendim. Bilhassa Britanya müzesi kütübhanesinin hasara uğradışı haberi teessürümü artırdı. Emsali bulunmıyan el yazıları ve tarihî eserlerile dünyanm en zengin kütübhanesi olan bu emsalsiz rnüessesenin hazineleri umalim ki; bomba tahribatınm erişemiyeceği bir yere nakledilmiş olsun. Kimin tarafından, ne maksadla ve bangi şartlar altmda olursa olsun böylo irfan ve medeniyet müesseselerinin yakılıp yıkılmasını hiç bir bahane ve sebeble mazur görmem. Ama harb icabatı, rüyet şartlan: yok şu. yok bu.. Bütün bunlann vanında bir daha yerine konamıyacak medeniyet eserlerinin harab olması gibi telâfisi gayrikabil bir hâdise varsa hiç bir ulvî gaye veya zaruret bu harekcti mazur çösteremez. İleride tarih bunu ele alır; >*ıllarca, nesillerce, asırlarca itham eder. Bu. ağır bir şeydir. Arkadan gelenler ne kadar uğraşsalar böyle bir hareketin manzarasını mülâyimleştiremezler. Doğruluğu pek şüpheli olmasma rağmen vaktile Bağdad ve İskenderiye kritübhanelerinin yakılmış olması rivayeti onünde bu hareketi yapbğı iddia edilenlerin manevî ve ırkî evlâdlan bugün bu senedsia isnadlar sebebile bile hacalet duyarken hiç bir tevile siğmıyan bugünkü tahribahn tarihte nasıl bir ukubet hazırladığı çabucak anlaşılır. Bu satırlar muharib taraflanndan şa veya buna karşı beslediğim bir hissin değil, daha birkaç sene evvel ne muazzam ve mükemmel bir eser oldugunu gördüğüm bu müzenin harab oldağunu dnymaktan müteveilid acmm mahsulüdiir. Bu münasebetle size bir hatıramı naklcdeceğim: Dünyamn en lençin ve en büyük müzesi olan (Britiç Aliyuzeum) bir âlemdir. Bir günde. bes günde, on beş günde görülüp öğrenilecek şey değildir. Buna bildiğiın için LondradaJd ikametim esnasında müzeyi yalnız görmeye gitmiştim. Böyle dünya ölçüsünde bymeti olan müesseseleri gezmeden evvel hazırlanmak veya gezerken elde tafsilâtlı bir rehberle dolsşmak suretile, görülen her parçanuı tarihteki roliinü ve anlattığı uzun menkıbeleri mütalea etmek gerektir. Ben onu yapamamıstım. Buna ne vTaktim müsaiddi; ne de İngilizcedeki satbi vukufum. Onun için salonlan rastgele geziyor, kâh beş metre >iik»ekliffinde granitten yontuhnuş muazıam bir Asurî ilâhesine bakıyor, kâh bir lâhid kapağının anlaşıhnaz kitabesini «seyir» ediyordum. Tetkikahm, bir bilgiye müstenid olmadıği için müzenin salonlanna rastgele giriyor ve şüphesiz bilenler irin bir türlü mana verilendyecek aykın sıralar takib ediyordum. Böylece bir hayli dolaştıktan sonra dikkat ettim. benim gibi iki kişi dnha müzeyi gezmekte idi. Halleri ve kılıklan pck de seyyaha benzemiyen bu ziyaretçiler de garib bir tesadüf eserî olarak hep benim girdiğim salonlara giriyorlardı. Kendi kendime: Muhakkak bunlar da benim gibi Britanya müzesini seyre gelmişler. Yabancı olduğumu göriince beni müzc^ tetkik eder bir vâkıf adam saruyor va izimi takib ediyorlar. dedim. Bir müddet daha müzeyi eezdikten sonra müzenin kapanıs saaü geldi. Hemen dısanya çıkhm. Avrupada böyle yerlerde daima çıkış yolunu gösteren işaretİT vardır. Onlan takib ederek medhale geldim. Bir arabk gözden kaybettiâim iki arkadasın. kapıcı ile lâübali a«nalıklar ederek çıktıklarun görünce işi çaktım: Müzenin sivil polîsleri olan bn adamlar. anlasılan. beni müzede böyle msksadsız ve sırasız dolaşır görünce şüphe etmişler, peşimden dolaşmışlardt. Ya bir şey kaldırmasın. ya müzeye bir bomba atmasın diye! Hey gidi günler hey! linde davet edildiğimiz zaman, muhterem Falih Rıfkı Atay tUlus> un 25 ikinciteşrin 1939 tarihli nüshasında, çok kere mutadı olduğu veçhile, Gordiyom düğümü gibi kimsenin çözemediği muğlak meseleleri, neş'eli bir İskender edası içinde, kaleminin bir kılıc hamlesile birdenbire kesip atıveren o kenÇiinkü iz'ac ve tahrib hamleleri, dadine mahsus muzaffer üslubunu <Mayanılmaz bir mahiyet aldığı takdirde, taarifte Yapılan ve Yapılacak İşler» başhammülü liikcııen tarafın harbe son velıklı yazısmda da göstererek, bizim erilmesidni istemesi kadar tabiî bir netidebiyat komisyonunu kasdetmek surece tasavvıır olunamaz. tile, bilhassa şöyle demişti: İki tarafm bu bakımdan vmziyetini in«Bakalım muallimler, bizim 3 sene celemek ve netirede kimin harbe son rüşdiye, 4 sene idadide arabî, farisî verilmesine talib olacağmı tayin etmek tır. okuduktan sonra dahi lâyikile anlamümkündür. mağa muvaffak olamadığımız şu divan ııımın nilHIIHIIIIIIIIIIIIIIII'IHnlllllllllinillimııı " Herşeydcn evvel, şunu söylemek lâedebiyatını bugünkü çocuklara öğretzımdır ki. bugün iki tarafın her biri, dimek için nasıl bir mucize keşfedecekğer tarafm kaynaklaruu, «anayiini ve ler?» istihsal ktıdretini tahribe girişmişse de Falih Rıfkı Ataya çok müteşekkiriz bu yoldaki yanş heniiz kemalini bulki bunu yazdı. Anlaşamamanın neremamış vc iki taraftan biri de, diğer taden geldiği anlaşılmca anlaşmak kolayrafın «pes» demcsine saik olacak tefevlaşır. Bundan on bir sene evvel, harf vukn kazanamaımştır. Fakat tahrib yainkılâbının ilk zamanlannda, Maarif pılmaktadır ve bu gayret her tarafa paVekâleti Ankarada, vatanm bütün türkhalıya olmaktadır. Tahrib banşına rağçe ve edebiyat muallimlerini bir konmen iki tarafın da istihdaf ettiği bir gre halinde topladığı vakit dahi divan tefevvıık vardır ve bu tefevvukla dledebiyatı tedrisinin aleyhinde bulunanlar en kuvvetli tez olarak mektebleriğer tarafın yapmaktan âciz kalacağı mizde artık arabca ve farsçanm okun mekrubda, o sıralarda, kimbilir kaçıncı Işleri yapmak emelindedlr. Berlin 12 (a.a.) Yarıresmî bir mem madığını ileri sürmüşlerdi. Delil eğriyse defa, tekrar okuduğu Nefî divanı veAnkara 12 (Telefonla) 13 temmua Acaba bn tefevvnku hangi taraf ka1941 tarihinde tekaüdlükleri icra edi badan bildiriliyor: ona dayanan dava da kendiliğinden silesile şairi göklere çıkarıyor. O hüranacak da mukabil tarafın yaparoadı lecek olan Berlln büyük elçiligi müste. Berlin siyasî mahfillerlnde, Sovyetler devrilir. cum ne, bu methiye ne? Belli hücum ğını yapacak. diğer tarafın istihsal kay san Nureddin Ferruh Alkent, Haleb kon Birliğinin Belçika, Norveç ve bühassa Bütün bizim nesle sorarız: Rüşdiye Nefinin mensub olduğu âlemedir, metnaklannı ve harb gayretlerini körletecek soloslugunda bas konsolos Selira Feyzl Yugoslavya elçiliklerini tanımamak hakve onu teslim olmağa meebur edeeek? Gönen. Haleb fahrt konsolosu Bekir kındaki kararı son zamanlar hâdiseleri ve idadide emsile, bina, maksud, bil hiye de o koca şairin çağlayanh dünmem ne diye bir sürii şeyler ezber yasına yapılıyor. Hava silâhının harbi kazanması ihtl Sıdkı Bedizden inhilal eden memuriyet nin mantıkî bir neticesi olerak telâkki «Türk teceddüd edebiyatı» nda Tevfîk ledik, fakat bir kırmık arabca öğrenlerden mezkur tarihte vazıfeye basla edilmektedir. malinin doğurduğu nıesele budnr. dik mi? Mekteblerimize arabca öğrenFikretten bahsederken, S. 441, şöyle deBugün Alman Hariciye Nezaretinde, Abnanyanm bugün hava silâhı bakı mak üzere Berlin büyük elçiligi müste. şarlığına merkezden elçllUc müsteşan Moskovadaki Yugoslav elçisinin salâhi mek usulünü koyan her halde yaman mişim: «O bize bugün uzak bir mazi gimından, sayıca İngiltereye mütefevvik Kemal Nejad Kavur, Haleb konsoloslu yetlerinin kaldırılması hakkında fu be bir Türkçüymüş galiba: Öyle bir sia bi görünüyor. Ona nispetle evvelki ve olduğu kabul olunmaktadır. Buna mutem kurayım ki su Türkler urun za daha evvelki zamana aid olanlar içinde guna merkezden Beşad Erhan, mezkur kabil İngiltere de kendi sahasında te konsolosluk kançılarlığına merkezden yanatta bulunulmustur: man arabca okusunlar da gene hiç bir bugünkü zevklerimize elân heyecan ve fevvuk sahibidir ve Almanya bu te Rüştü Ozan, Parls büyük elçili&i bas <Vaktile Yugoslavya hakkında aldan şey öğrenmesinler demiş olacak! bugünkü heyecanlanmua hâlâ hararet fevvuku kıramadığı için harb alabil kfttibi Fatin Rüştü Zorlu merkeze nak. mış olan yalnız Sovyetler Birliği değildir, verenler var. Uzaklar neye bu kadar Farisî de böyle. <Gülistan> dan bir diğine devam etmektedir. Fakat İngil lolunarak yerine merkezden Cemil Vafl, fakat, bu memleketin Üçlü Pakü imza kaç satır, şundan bundan bir kaç mıs yakın ve yakın olan Fikret neye onlarterenin Almanyaya karsı tefevvnku yal münhal bulunan Vaşington btiyük el ya kadar vâsıl olabileceğini sanmış olan ra. ve ezber kınntılan. Bursa idadi dan daha uzakhr?» nız mahallî değildir. İngilterenin keyfi çlliğl üçüncü katibliğine merkezden ZU. bizzat Almanya da aldanmışür. Binne sindeki kırk elli kişilik sınıf arkadaşMuhterem Falih Rıfkı Atay bir ankete yet bakımından tefevvnku da kabul o beyr Aker ve evrak memurluguna mer tice, Sovyetler Birliğinin aldığı bu ted larım bilirler, IJU satırlan yazan fa verdiği cevabda, Divan şairleri içinde, bir, sun'î surette teşkil edilmiş olan bu lunmakta ve sayı bakıraından tefevvu kezden Şadan Arman, Köstence kon risiden hep birinci çıkardı; fakat ken en çok Nailiyi beğendiğini söylemişti. kunun teminı de zaman meselesl sayıl soloslugu muavln konsoloslu|yna mer devlet hakkında mazide işlediği bir ha disi pekâlâ bilirdi ki mektebi bitirdiği Nailiden işte sadece bir beyit: maktadır. İngiltereye bn fimidi, daha kezden Arlî Hortac derecelerile nak.il tanın kabulünden başka bir şey değil zaman bir dirhem bile farisî bilmiyor. Biz ol şairleriz kinı yâremiz merhem dir.. doğnısu bu kanaati veren amil, Okya ve tayin edilmlşlerdir. Hayır, bizler üçüzlü dilimizdeki arabî kabul etmez nusaşın memleketlerin İngiltereye muhve farisî kaidelerini arabca ve farsça O güliıann ki âtestir gülü şebnem tac olduğu silâhlan hazırlamalan, ve derslerinden değil, üçüzlü dile istinakabul etmez bu silâhlan kullanacak tmsurlann da den yazılmış sarf ve nahiv kitablannTerazinin bir kefesine konan bu beyit emniyet içinde ihzar edilmeleridir. Bu dan öğrenirdik. Dil başka, kaide başyüzden İngiliz kaynaklan en ağır darVişi 12 (a.a.) Fransrz Devlet Reka. Dil, öğretmek istediğini, sistemsizbelere de uğrasa, İngilterenin Okyanus isi Mareşal Peten son günlerde istirahat likten dolayı, öğretemedi; kaideyi de aşın kaynaklan, onun uğradığı zayiatı etmek üzere bulunduğu Villeneuve baçka yenîen, hattâ sarf ve nahivden telâfi edeeek ve İngiltere her seye rağ Doubet'ten bu sabah Vıjiye dönmüstür. ziyade, metinîerden öğreftdflc Kelime men beklediği tefevvuku kazanarak has' ve lugatler de böyle. Herkes hatıraPolonya Umumî Valiliği mma karsı taamiTa geçecek, ve bu tasını yoklasm; kafalanmızdaki kelime arrnzlar Almanyanm aman dilemesine hazinesini arabca ve farsça derslerine Londra 12 (a.a.) Ofi: «Müstakil sebeb olacaktır. değil okuduğumuz metinlere borcluBVansız ajansı» nın Alman hududundaki Buna mukabil Almanyarun Okyamıs muhabiri yazıyor: yuz. Bugünkü nesil metinsiz kaldığı için kelimesiz kaldı. Bşın kaynaklan bulunmadığı için tahAlman gazeteleri ilk defa olarak Porib olunan kaynaklannı ve istihsal kud lonya umumî valiliğinn hududlannı Çunöng 12 (a.a.) Cenubdakl Şanzl Gelelim «divan edebiyatını bugünkü retini telâfi edemiyecek, yahud telâfi neşretmişlerdir. Bu hududlann dışmda eyaletinden gelen haberler Sannehrin çocuklara öğretmek mucizesi» ne. Meetmek hususunda güçlüklere uğraya Almanya tarafından ilhak edilmiş 10,5 simal kıyılannda çiddetli muharebeler seleyi «doz» suz konuşursak lâbirente cak, bu yüzden tahrib • faikiyeti de İn milyon Polonyalı kalmaktadır. Bu yeni oldugunu bUdirmektedir. Buradaki bü gireriz. «Divan edebiyatını öğretmek» giltereye geçecek, bu da harbin ln tedbir Avrupaya Almanyanın tahak yük Japon kuvvetleri Şungtiao dagla ten maksad ne? Eğer bundan divan Londra 12 (a.a.) İstilâ teşebbüsü giltere lehinde neticelenmesine sebeh o kümüne doğru yeni bir hatve teşkil nnda mukavemet eden Çin kıt'alanna edebiyatını tam ve bütün çapta öğretolduğu takdirde ikinci müdafaa hattıbir çok kollardan büyük bir taarruza lacakür. mek kasdediliyorsa bu o zaman edeetmektedir. geçmişlerdir. Japonlann Çinlileri bu biyat programını hazırlamakla mükellef m teşkil edeeek olan ana vatan muFakat İngilterenin bu faikiyeti kazandağlardan atmak istedikleri anlaşıl kılmdığımız bizlerden «mucize kes hafızları bir senelik hararetli bir talim ması, hakikaten zaman meselesidir. Ve maktadır. Bu daglar işgal edildiği tak. fetmeği» beklemek değil bizlerin di devresi geçirmişler ve bugün tamamile İngiltere o vakte kadar büyük sıkındirde Japonlar Sannehrin şimal sahi mağlanmıza veda ettiğimizi sanmak o hazır bir vaziyete gelmişlerdir. Ana vatılara ve geniş tahribata uğrayacaktır. line hâkim olacaklar ve Japon kıt'alan lur. tan muhafızları kuruluşlarının yıldönüAnkara 12 (a.a.) Silrd orta okul Acaba İngiltere buna dayanacak mı? garba doğru Şanzl eyaletinin merkezi münü çarşamba günü tes'id edecekler Bütün divan edebiyatını bırakalım. ve bu münasebetle bir muhafız müfİngilizlerin verdikleri cevab kat'idir, talebeleri aralarında topledıklan 30 li olan Sian şehri lstlkametinde yürüye. rayı Keçiören Çocuk Yuvasmdaki yavçünkii «Karsımi7da iki şık vardır, biri bileceklerdir. Japonlar oradan da nehri Bugün meselâ Fuzuliyi bir mısra ve rezesi Buckingham sarayında nöbet dayanmak, diğeri esareti kabul etmek ruların ihtlyaclarına sarfedllmek üzere geçerek cenuba dogru inmek ve Lungay bir satır atlamadan öğrenecek değil bekliyecektir. tir. Esareti kabul etmiyeceğimize göre Çocuk Esirgeme Kurumu genel merke demiryolunu Loyang civannda kesmek öğretecek bulunmaz. Bundan Şerhi Bidayette mahallî bir gönüllü teşkidayanmaktan ve sonuna kadar dayan zine göndermişlerdir. Bakıma muhtac arzusundadırlar. Bu itibarla mevzuu ba Mütuncu Ferid gibi üstadlara veya okardeşlerini düşünen bu duygulu yurd his meydan muharebesinin neticelerine nun değerli halefi Ali Nihad gibi ar lâtı olan ana vatan muhafızları şimdi maktan başka çare yoktur» diyorlar. çocuklarına Çocuk Esirgeme Kurumu büyük bir ehemmiyet atfolunmakta . kadaşlara tariz çıkarmayı aklımdan ge ordudan güç tefrik edilebilir ve teçhiBuna mukabil Almanyanm bu vaziteşekkürlerini bildirlr. zptlı bir teşekkül olmuştur. Mükemmel dır. çirmiyorum. Maksadım şudur: yette olmadığı gayet sarihtir. Çünkii bir şekilde talim ettirilen anavatan muîlimsiz şairliği temelsiz binaya benAlmanyanın Okyanuslaraşın kayııaklan Diğer taraftan Oğrenildlğine göre, Bazı kanunlarda yapılacak haf^lanna mensub bazı cüzütanmar orzeten o büyük sairimiz devrinin büyoktur ve geniş bir tefevvuk karsısmÇungtiao dağlanndaki büyük çin kuvtadilât da müşkül bir variyete düser. vetlerinden başka ayni derecede ehem. tün ilimlerini biliyordu. Tefsir, hadis, du ile müşterek manevralar da y^pmışAnkara 12 (Telefonla) Bazı ka miyetli Çin kıt'aları her ihtimale karşı fıkıh, felsefe, tababet, felekiyat gibi lardır. Demek bugünkü mesele, tngilterenln Ana vatan muhafız teşkflâtı olmıyan nunlann bir kısım maddeleri hükümle. koymak maksadile Sannehrin cenub kı ortazaman islâm iskolâstiğinin ne kadar havada faikiyet kazanmasıdır, bu ise ilmi varsa san'atma bütün bunlan sin tek bir köy yok gibidir. Bu itibarla, isAmerikanuı, gittikçe kendini gösteren rinln değiştiıilmesi hakkmda Dahiliye yısında toplanmış bulunmaktadır. diren sairi bir mısra ve bir satır at tilâ teşebbüsü yapılırsa her nokta bir Vekâletlnce hazırlanan kanun layihası gayretine bağhdır. Japonlann iddîalan lamadan anlamak demek onun bütün ks?e olacak ve her sokak, her ev mühükumet tarafından Meclise verilmiş ömer Rıza DOĞRUL bilgilerini onun gibi bütün bir ömür dafaa edilecektir. Her köyde ana vatan Tokyo 12 <a.a.) Cenub! Şanzideki tir. Bu layihaya göre; hususl idare büt. çelerinln nakdl tahsilâtmdan yüzde iki yeni taarruzlannda Japonlar dördüncü vererek bilmek demektir. Bunun hem muhafızlan tanklara ve hücum müfreÇin ordusu karargahının bulunduğu Şa. imkânı, hem manası olamaz. zelerine nasıl karşı koyacaklarmı ve nispetinde aynlmakta olan Beden Teryuan şehrini zaptettiklerini söylüyorlar. Katolik Ermenilerin Patriği müte mitralyözlerle el bombalannı nasıl kulbiyesi tahsisatı yüzde bire indirilmiş. ÇeÜne 12 (a.a/) Stefani: Karadağ tir. Aynl idareler tahsisat yekunundan Japon tayyareleri Lingay demiryolu bo veffa Terzibaşıyan Fuzulî hakkında, o ianacaklarını biliyorlar. fevkalâde komiseri Tirana giderek Ha aynlmakta olan yüzde evrakı nakdiye yunca Çin mevzilerini şiddetle bombar. nu garbın Dante ve Petrarka, şarkın riciye Nazın Kont Ciano ile uzun müd Itfa karşılıgile arazi vergislnden teîrik e. dıman etmişlerdir. Hücumun sıklet mer Mevlâna ve Şeyh Attar gibi dehala Rumanya, Yunanlıları da det görüsmüştür. Fevkalâde komiser dilmekte olan yüzde altı rüspetindeki fcezini Ix»yang1n garbındaki Mienşib rile mukayese dahi ederek, ermenice tevkife başladı Çetineye dönmeden evvel Tiranda bulu Ziraat Bankası hissesi kaldınlmıştır. şehri teşkil etmiştir. Japonlar bu hücum üç büyük cildlik eserini vücude getiesnasında askerl depolarla nrhlı tren. rebflmek için otuz yıllık bir emek verBükres 12 (a.a.) «Stefani: Rumannan İtalya Kralı taraiından kabul edll Bundan başka ilk mektebler baş mual. leri ele geçirdikleıinl lddia etmektedir di. Yukandanberi ne demek istediğimizi ya devletinin emniyeti bakımından tehmiştir. Umlerinin idarî hizmetlerine mukabil ler. bu muşahhas misal ibretle gösterse ge likeli sayılan faaliyette bulunduklan ftaiya Kralı Draçta on liradan yirmi liraya kadar verilmekTayyareler Çungtiao dağlanndaki rektir. için yeniden 200 Polonyalı, Yunanlı ve Draç 12 (a.a.) D. N. B.: İtalya te olan ücret bu miktann yansına indi müstahkem Çin mevzilerine de hücum Divan edebiyatını hangi ölçü dahilinYahudi Targujiu tecemmü kampına gönKralı, dün öğleden sonra Tirandan Dra rilmiştir. etmişlerdir. de ve ne kadar öfretmeliyiz? Bunun derilmiştir. ca dönmüştür. rafın birbirini hava harl.'.erile taclz etmek, birbirinin istihsal kaynaklannı tahrib etmek ve harb gayretlerini aksattnak sayesinde birinin barbi kazanması ihtimalini belirtmiş bulunuyor. Bu ihtimal şüphe yok ki, nazan dikkate alınmağa değer. Evvelkı sene «yan ^^iM^^i^^^^MM^tf^tf^tf V a 7 a n • ^&^0^0*0^0^0^0* lış kıtab» vesılesıle edebiyat kitablarını tetkik ve edebiyat lerenin de Almanya üzerinde Ankara 12 (a.a.) B. M. Meclisi nın değiştlrilmelerine aid kanun lâyi programlannı hazır yaptığı hava harbinin son bu gün Şemseddin Günaltayın başkan halarının da birinci miizakerelerini yap lamak üzere, Ankagünlerde şiJdetienmesi üzerine, iki ta hğında toplanarak Türkiye Alm&nya mıştır. raya bir grup edebiyat muallimi ha hududunu çizebilmek için her şeyden Âlem ve dünya B. M. Meclisinin gene bu günkü toplantısında kabul edilmiş olan bir kanun lâyihasile 1940 yılı Millî Müdafaa Vekâleti bütçeslne 5.500,000, gene Millî Müdafaa Vekâleti kara kısmının bütçesine 8 milyon, Mallye Vekâleti bütçesinin «Sermayesine mahsuben toprak mahsulleri ofisi» adile yeniden açılan 258Lnci fasla 5,000,000. Düyunu Umumîye bütçesinde demiryollan İnşaatma aid bono ve poliçeler kars'.hğı adile açılan 273 üncü fasla 10,000.000 lira fevkalâde tahsisat verilmiş ve bazı daireler bütçeleri arasında da üç milyon 570 bin liralık münakale yapılmıs E İsmail Hariciye memurları Moskovanın kararı ve Almanya arasında yenitayinler Tekaüdlük müddetini Berlin, Rusyanın bazı doldurmuş olanlann elçilikler hakkındaki kararını mantıkî yerlerine merkezden tayinler yapıldı buluyor belki öte kefedeki bütün bir «Rübabı Şikeste» yi kendindeki şiirliliğin özleşmiş ağırlığüe yukan kaldırabilir. . Hakikat kendini önce divan edebiyatında dökülen ta kendiliğinden açığa vuruyor: Yeni âlemrafla kalan tarafı apaçık ayırmak icab desin, fakat dünyan yok, eskidin; eski eder. Şair ve san'atkârlann bir men âlemdedir, fakat dünyası var; işte eskininsub oldukları âlem, bir de kendi ya bütün ölmezleri, asırların dalga dalga rattıklan dünya var. Divan edebiyatı şahikalan üstünden, nurlu çehrelerile iskolâstik âleme mensubdu, o âlem bü «ıcak sıcak ve taze taze gülümseyip dutün ilimleri ve ideolojilerile beraber, ruyorlar ve duracaklar. ortazamanuı kendi gibi, çöküp gitti. Divan edebiyatını çöken âlem tarafile Fakat o âlem içinde kendine göre bir öğretmek aklımızdan geçmedi. O edebişiir dünyası yaratanlar... İşte ayakta yatı öğretmiyecek, sadece tattıracağız. duran onların bu tarafıdır. Hem tecrübelerimizle görüp dunnaktaÇöken âleme artık ne kütleyi götü vız: Çocuklar meselâ Nadimi Cenabdan, rebiliriz, ne mekteb sırasını. Oraya an Fuzuliyi Hâmidden, Bakiyi Fikretten cak, evrak mahzenlerinde malzeme tet daha kolay anhyorlar. Mesele tattınlakikatı yapanlar gibi, kendilerine lü cak metinlerin seçilişindedir. Biz seçmezumlu şeyleri ayırmak istiyen müte yi bilelim: Divan edebiyatı kilidsiz bir hassıslar girerler. Divanlar şimdi değil, hazlne gibi önümüzde açık bulunuyor. elli altmış senedir, raflarda ve sahafDiyeceksiniz ki talebe kelime bilmeden larda tozlanıyor. Divan edebiyatını nasıl tadacak? İyi Şimdi değil, dün değil, bundan tam üç çeyrek asır evvel Namık Kemal, ama kelime bilmeden Tanzimat edebiyaZiya Paşanm dört dile aid eski şiirleri bnı da. Servetj Fünun edebiyatrnı da. üç büyük cildlik «Harabat» ta topla Meşrutiyet edebiyatını da bilemez. Siz masma hiddetlenerek, Magosa 7ÎTida çacuğa Namık Kemalden Yahya Kemale, Abdülhak Hâmidden Ahmed Hanından: şlme, Tevfîk Fikretten Mehmed AHfe Elvermedi mi Nedim ü Nefi, kadar onları anlayacak derecede kelime Şi'rin bize var mı hiç nefi? Diye yalınkılıc hücuma geçmişti. Fa veriniz, o bu kelime hazinesile pekâlâ kat ondan biraz sonra, gene aynı zin Divan şairlerini de kendine lâzım olacak dandan Recaizade Ekreme yazdığı kadar anlıyabilir. Habib Bütün dava hugünün canlı ve sade dilinden başka bir de mazi ve metin dili oldugunu unutmamaktadır. Dil işlerinin hâd devirlerinde bunu unutur gibi olduğumuz içindir ki son yıllann çocukları müthiş bir «kelime fakruddemi» ne uğradılar. Bu, gencliği sadeliğe de|il boşluğa götürmekti. Kültür boşluğu ki boşluklarm en korkuncudur. lsmaîl HABİB SON Düzeltmeler: Geçen seferki «Aruzun milliliğl» başlıklı yanda birkaç mürettib hatası olmuş: Nedimin mısraında «destimal» değü «destmal», Kemalin mısraında «açıltnıs» değil «açmıs», birinci sütun sonlarına doğru «söbsöbü» kelimesi de «sopselen» diye çıküğı gibi ikinci sütunun sonlarındaki «göstermenin. kelimesi de «göstermen» çıkmış. Ev\'elki yazılar: Şubat: 15. 19, 22. 26 Mart: 7, 12. 22. 25 Nisan: 12, 27. Mareşal Peten e döndü Çinde büyük bir meydan muharebesi başladı Japonlar, Çin kuvvetlerini dağlık araziden atmak istiyorlar Alınacak ücretler hakkında bir tarife İkinci bir ordu halintanzim edildi de talim ve terbiAnkara 12 CTelefonla) Devletce ve yapılacak olan sulama işle. yesini ikmal etti yapılmış rinden alınacak ücreüer hakkında Na İngiltere anavatan muhafızları Sulama işleri Siirdde küçük yavruların hamiyeti fia Vekâletince hazırlanan kanun lâyi hası hükumet tarafından Meclise ve rihnlştir. Bu layihaya göre sulama şebe. kesi içinde kalan ve sahibi tarafından taleb vukuunda su verilebilecek vazi yette bulunan arazi ile sulama sebekesi içinde tesis edilmis ve edilecek olan su ile işleyen veya mühim miktarda su sarfeden sınai müesseselerden Maliye, Nafia ve Ziraat Vekâletlertnce müştereken tanzim edilen tarifeye göre her sene su Ucreti almacaktır. Arazi vergisi vermekle mükellef olanlar su ücretini de ödemekle mükellef. tirler. Diğer taraftan umumî müvazeneye dahil devlet dairelerince istimal edil mekte olup âmme hizmetlerinin ifasına tahsis edilmiş olan icar ve isticar e. dllmiyen araziden gerek su ücreti. gerek korunma ve feyezandan kurtarma bedell alırmıyacaktır. Amerikadaki Italyanların iane toplaması memnu Karadağ diriliyor! Usta Petro da, «beyaz» a hastadır. Kaltak, idare eder Odası arandığı, tarandığı zamanlar, ben de idare ediyorum. Bunlar, hesab filân değil. Bu akşam. seninle, bir ziyafete gideceğız. Ne yazık ki rakı içmiyorsun! Fikri. içi yanarak bağırdı: Allah aşkına bırak, bu gece de. rahat uyuyayım. Sabahlayacak değiliz be! Olsun! Şakir, göz ucile bakıyordu: Sende, bir dalgınlık var. Uyumak, dinlenmek istiyorum. Sen, işçi adamsın. Lâpacıhğa fazla alı=ma. Fikri, cevab vermedi. O, günlerdenberi, Remziyeyi görmemişti. Yeni kunduraları, «kılıc sırtı gibi» ütülenmis pantalonu, tertemiz esvabile ona görünn?k istiyordu. Kalkmdığını, ona da anlatacaktı. Kalkmdığını!.. Bunu düşünürken istemiye istemiye gülüyordu: Şakir ağabey, ben, lâpacı değilimdir. Şakir, onun birden durgunluktan kurtulup canlı bir baş kaldırışla konuşuşuna dikkat etmişti: Fikri Can, lâpacı değilsin. Ve lâ kin, vaziyet de yerinde değil. Kaç gündür, ablayı görmedin. Elbette merak eder. Kar, yolları kapadı. Kunduralar da su alıyordu. Durdu, başmı önüne önüne salladı: Tipi dindi! Kunduralar yenilendi. Karada ölüm vok! Yollar açıldı, demek. Anlıyonım, Fikri Can, hepsini anhyorum. İnsanlann içlerini hep okumuş geçinen teresler mi anlam?ğa yeltenirler be? Tepeden tırnağa, kaltak, seni, sildi. süpürdü. ütüledL Ablaya. tertemiz görünmeni isterim. Cebimde para da var. Otomobille de götürebilirim. dim.» Amma ve lâkin... nu garib bir hâdise sandı: Fikri, kulağı çekilmiş gibi uyandı, Durdu, elile Fikrinin omzuna vurdu: Şimdi saat kaç? On ikiye geliyor. Bu gece, bu odada oturamıyacağız. ürkek ürkek etrafına bakmdı; başuGene adam, tekrar, düşüncelere dalBurası taranacak. Bizim bulunmamız, cunda. ıslak bir soluk duydu: Oh! Açıldınız, Fikri ağabey! mıştı: doğru değil. Fikrinin hisleri, kelepçeliydl Göz at Eğer, sarhoşluk, bu ise, kötü şey Başmı, Fikriye doğru yaklaştırdı, fıtı, Şakirin yatağıru bozulmamış görün be! Ama, ben. iki bardak bira içtim. sıldadı: Marika, baykuş gözlerinin karanlık Burayı tarayacak taharriler, ziya ce, zorla hatırladı: Ben ne zaman geldim? lardan süzülen keskin ışığile güler gibi fette bizi bulacaklar! Ihtiyar kadın, onu incitmemek ister bakıyordu: «Bir polis, sıyrık. arsız bir işportacı gibi ellerini oğuşturuyordu: Şakir ağabeydir, oü Adamı, Kaçocuğa Fikriyi gösteriyordu: Buradan gittikten bir saat sonra.» rakulak suyu ile de sarhoş etmesini bi« Ulan, buna benzesene! Fikri, mütereddid ve düşünceliydi: lir. Sizi, atlatmak istemiş demek. Onun «Polis, birden döndü, Fikrinin kula Nasıl geldim? numaralan belli olmaz. ğmı çekti: Sizi. getirdiler. Fikrinin başı ağrıyordu, yorgun yor« Vay! Sen de başt/ın çıktın, içki Fikri. içki içmeği, sarhoşluğu, sızma gun: içmeğe basladın ha? Senden beklemez ğı, kendinden geçmeği bilmiyordu; bu İhtimal! dedi. Kafam, fena zonk AŞK Bir UÇURUMU 43 Nevyork 12 (a.a.) Vaşinetondan Nevyork Times gazetesine çekilen bir B. FELEK telgrafa göre, Cordeîl Hull iki İtalyan «yardım teşekkülü» nün kaydml iptal ve bunlann Birîeşik Amerikada iane topTıbbî müstahzarlar lamaîannı yasak etmiştir. Bunun sebebi kanununda tadilât bu teşekküllerin İtalyan hükumetini faydalandırmalan ve bu suretle bitarafAnkara 12 (Telefonla') 1262 numalık kanununu bozmalarıdır. ralı ispençiyari ve tıbbi müstahzarlar Sofyadaki Sovyet elçisi gitti kanununun bazı maddelerinin tadil ve Sofya 12 (a.a.) Stefani ajansmdan: bu kanuna bazı hükümler ilâvesi hak. Sovyetler Birîiğinin Sofya elçisi bu kında Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vesabah tayyare ile Moskovaya hareket kâleti tarafından hazırlanan kanun lâ. yihası hükumetçe Meclise verilmiştir. etmiştir. hatta saçmın tellerinin sızılarını bile dinlendirecekti. Bu bir haz değil, bir «karda kışta», bir «dünya nimeti» idi. Fakat tezgâh kokulu battaniyeye sannarak dalarak, fabrikayı, Remziyeyi görüyordu. Omzunda sert bir acı ile uyanan Fikri, bağırdı: Kim? Şakir, çakır keyif, gülüyordu: Hâlâ ayılmamışsın! Benim, be! Fikri, battaniye altından başını kaldırdı: Ne var? Şakir, iki yana sallamyordu: Oda. nasıl sıcak biliyor musun? Don fanilâ otur Savruntulu bir tipi başladı. Dışarıda, bıçak gibi ayaz kesiyoruz. Durdu, dudaklan arasından tekrar ediyordu: Buram buram yağıyor... Buram buram yağıyor... Ayağını hiddetle yere vurdu, dişleriru gıcırdattı: Kaltak, kimbilir, kaç kere ateş dökmüş olmalı?. Bu oda, bajka tüııü, böyle haraam gibi olmaz. Ceketini, yeleğini çıkarıp yatmağa hazırlanıyordu Fikrinin uykusu kaçmıştı. Fakat arkadaşının, uyku ihtiyacı karşısında, sesini çıkarmadı. Şakir, pantalonunu karj'olanın ayakucuna attı, karyolaya girdi: Sabah konuşuruz. Fikri Can... Haydi, Allah rahatlık versin, Sana da, Şakir ağabey. Fikri tatlı bir ılıklık içinde gözlerini açmıştı, etrafına bakındı. Pakirin karvolası bosru. Yıiksek sesle: Sakir. dedi. Odanm kapısı, hemen, bir anda açılıverdi. M?.dam Marika; sözleri yerde, pllerini oğuşturarak, sızan bir gölge <*ibi içeri girdi: Şakir ağabey fabrikaya gitti. Fikri. anî bir da1:sla sayıklıyordu: Fabrikaya gitti, değil mi? Fabrikaya aittı! Bu sayıklamanm bir iç acısı oldugunu sezen yaşh kadın onu, incitmeden teselli etti: Neye kendinizi üzüyorsunuz, Fikri ağabey? İş, yalnız, fabrikalarda mı? Çalışan kol için, her yerde iş vardır. Fikrinin gözleri sulanmıştı; hüzünle inledi" İş yok!.. (Arkası varj Fdebî roman Mahmud Yesari luyor. Dıtiyar kadın, masanın kenannda, ellerini kavuşturmuş bir sükun ve tahakküm heykeli halinde duruyordu: Fikri ağabey, içki, çok fena şeydir Aç kalınız, meze hatırı için, sarhoş sofrasına oturmayınız. İçki. insanm kanını, yağını eritir, etini kurutmaz sanmaym. İçki, insanın, cibilliyetini bozar. Size, yazık olur, Fikri ağabey. Fikri, başını yastıktan kaldıramıyordu: Sonra konuşuruz. Ve tezgâh kokulu battaniyeyi başma çekti; koklaya koklaya uyumak istiyordu. Bu tezgâh kokusile dalacağı uykuda, kemiklerinin, derilerinin değil,