10 Mayu 1941 CUMHURİYET o ıv HA B Cemiyet davaları 1iselerfirdsınd< Enteresan olmak ıçm! ayli oluyor. Bir gece safasvnda idik. Meslekdaslardan orijinal ve sabik bir gencle görüştükten sonra civar masalardaki tanışlarla yarenliğe gitmiştim. Kim bu? diye sordular. Bu meslekdaşımın isminî söyîemektense, orijinal vasfının en bariz iki hattmı çizmek daha kolayıma geldi: Efendim: Bu adam on defa evlenmiş, on defa gazete batırmışnr. Japonya ne zaman harbe girecek? aponya Hariciye Nazın Matsuoka, NewYork Tîmesin en tanmmış muharrirlerinden birine vuku bulan beyanatında Japonyanın üçler paktında aldığı rolü izah etmiş ve bunun Aınerikayı harbe ginnekten menetmek olduğunu, buna rağmen Amerika, harbe iştirak ettiği takdirde Japonyanın da verdiği sözü tutarak Mihver devletleri yanında harbe gireceğini anlatmıştır. Son günlerde Amerikanın harbe yaklaştığını tebarüz ettiren en mühim adım Amerika deniz kuvvetlerinin garb yarun küresinden kalkacak ticaret kafilelerini himaye etmesi meselesidir. Amerikanm bu ticaret kafilelerini himaye etmesi yüzünden, Amerika zırhh ve tayyarelerile Alman tahtelhahirleri ve tayyareleri arasında çarpışmalar vukuu muhtemeldir. Muhtemel değil, muhakkaktır. Çünkü Almanya, Amerikayı, ticaret kafilelerini himayeye başlaması takdirinde her halde yeni bir harb ile meşgul et mek ve Japonyayı bu faaliyeüne sürüklemek ister. İki taraf arasında bir takım earpışmalann vukuu da, belki buna kifayet eder. Nitekim Japonya Hariciye Nazın da bunun kifayet edeceğine kanidir. Maarif matbaasının faaliyetini temin için Işçi ve teknisyenler vesair müstahdemin ücretli iş mükellef iyet esasına tâbi tutuluyor Ankara 9 (Telefonla) Ankaraya nakledilecek olan Maarif matbaasının faaliyetini temin için kâfi miktarda işçi, teknisyen vesair müstahdemlerin tedariki maksadile ücretli iş mükellefiyeti tesisine dair olan koordinasyon kararı bugünkü Resmî Gazetede neşrolunarak mer'ij'ete girmiştir. Bu karara göre 1 nisan 1941 tarihinde Mnarif matbaasında çalışmakta bulunan işçi, teknisyen vesair müstahdemler ücretli i* mükellefiyetine tâbi tutulmaktadır. Mükellefler, Maarif Vekâletince tespit olunan normal ücretleri alacsklardır. İstihkak ücretleri bil'fiil çalışma ile meşruttur. Mükellefiyete tâbi kimselerin yol masrafları' Maarif Vekâleti tarafından tediye olunacaktır. H. G. Wdb'in içtimaî fikirleri Juyor. Eseri tahlil eden bir Alman mütefekkiri, İngiliz ütopistinin cmevhume^sinde şu seciyeleri bulmaktadır: 1) Müstakbel cemiyette her şey, ümin rehberliği altına girecektir, 2) Vatandaşların terbiyesi o kadar yükselecektir ki artık idare eden ile edilen farkı kalmıyacaktır, 3) Bununla beraber idare başına en âlim olanlar geçecektir, 4) İktısadî rekabet bulunmıyacaktır, 5) Siyasette «efkârı umumiye» den eser kalmıyacaktır, 6) Kanunlara ihtiyac hissedilmiyecektir (3). Geçenlerde «Cumhuriyet» muharrirlerinden Hamdi Varoğlu bu sütunlarda H. G. Wells'in bir iki hikâyesini tercüme ve neşrederken ayru zamanda İngiliz edibinin biografisini de anlattı (1). Zengin ve yaratıcı bir muhayyile sahibi olan edib Wells'in bu arada modem içtimaî meseleleri düşünenler arasına giren bir s^syolog olduğuna bu vesile ile işaret etmek faydalı olacaktır. Filhakika Wells, içtimaiyat tarihinde <hayali ham, mevhume Utopie» ismi verilen sahanın en son ve yeni mümessillerinden biridir. Malum olduğu üzere «ütopi», içtimaî mesele karşısında bir kısım rnüte I ekkirlerin takındığı fikir vaziyetinin mahsulüdür. İçtimaî adaletsizlik karşısında kayıdsızlığa, hurur ve atalete düşmiyenler, yahud öbür dünya tasavvuruna bağlı kalmıyanar, nihayet adaletsizliği eşya ve hadisatın zaruretinden mütevellid tabiî ve zaruri bir netice gibi görmiyenler şu veya bu şekilde ütopiıt olurlar ve hemen muhayyilelerini içtimaî meıeleler etrafında işletmeğe, yeni bir cemiyet plânı çizmek maksadile döndürmeğe çalışırlar. Felsefe tarihinde bu nevi muhayyile mahsullerinin nümunelerine çok esadüf edilir. Hayalstz ve muhayyilesiz 'erdin yaşayamıyacağı doğru ise, aynı hakikat cemiyetler içüı de variddir. Tabiî cemiyet de bu ihtiyacuu, fikir mürnessilleri vasıtasile tatmln edecektir. Nasıl şairler, meselâ Yahya Kemal: Ihıy tablatte biraz «en de ilâh olduğunu Ruh erer corltjtntn zevkint duyvuMa bunu Çiktığın yolda bujfln, yeTken açik, yopyalnu Gözteri» arkaya çecrflmiyereJc, pervasM YüriU Hür mavîliğin Uttiği son Jıadde kadar ntan âlemde hayal ettiği müddetçe Ve Abdülhak Hâmid: neak hayalden gelir Insana tesKvet PüritjbirardiT, yilzti gühnez hakikattn! Diyorhırsa cemiyetlerde vakit vakit ütopistleri vasıtasile aynı şekUde terennüm ve tefekkür ediyor demektir. Bu terennüm ve tefekkürlerin ilk nümuneleri, eski Yunanın şair filozofu Eflatun ile, on altmcı asır Ingilteresinin şair devlet adamı Tftıomas More'da da görülmektedir (2). Ütopinn tarihinde İngiltere mısust bir mevkie sahibdir. Niçin? Büyük sanayi ve kapiUlirmin ilk defa bu memlekette vücude gelmesinden mi? Ferdî v» içtimaî adalet meselesi karşısında daha fazla hassasiyetin bulunmasmdan mı? Bu gibi suallere ne cevab verilirse •erilstn, «osyoloji tarihi gerçekten İngilterenin ütopi memleketi olduğunu gösteriyor. İ|te Welbj btı memleketta. yirminci asırda yetiştirdiği bir ütopisttir. Ütopizm tarihmin 1917 Ruc inkılfibına kadar olan nümuneleri, hemen diima sosyalist bir cemiyet plânı çizmektedirler. Fakat tahakkuk ettiği zannedilen bir hayalin, hayal olduğu zsmanki renkli ve süslü kadro içinde görünmemesinden olacak ki 191T den sonrakl içtimaî ütopüerde de sosyalist hulyalardan yüz çevirme görülüyor. İşte 'WelİE'in «Allahlara Benzeyen İnsanlar Men like Gods» ve «Open Conspiracy Açık Karşı Gelme» ismini taşıyan iki eseri, kendisinin modern sosyolojinin ıslahatçı sahasına mal edilmesini icab ettiriyor. 'Allahlara Benzeyen insanlar», evveiâ Avrupa hakkında yapılmış bir hicviyedit: Bamstaple, Londrada liberal bir gazetenin yazı işleri müdürüdür. Bir [enezzüh seyahati maksadile Oksforda giderken yolda, birinde muhtelif sınıf ve fırka mensublan, diğerinde Franstz gaıetecisi ve Amerika sinemacısı bulunan iki otomobile rastlıyor. Bu şahsiyetler içinde Avrupah olanlar hep barbardıriar. Yalnız Amerikalı Hunker başka tipte biridir, Avrupalılar arasında çıkan flıtilâflarda müfahidlik yapmaktadır. Wells, 19H harbinde Avrupapın, daha doğrusu ingilterenin imdadına koşan Amerikanın, 1939 harbinde de aynı suretle imdada koşacağım önceden kesthmemiş midir? Eserin bu tenkidî kısmı yanında bh* de inşaî tarafı var: Allahlara benzeyen msanlann belde veya memleketinde «tefekkür», «dünyayı elde etme mücadelesi» yerine geçecektir. Fakat bu ikame Wells'e göre, kolay obBiyacaktır: Tam beş asır teşkilât mücadelesi devam ediyor, en sonımda «ilim devleti» kuru J Ruzveltin miihim bir Çinde şiddetli nutku bekleniyor muharebeler başladı Cumhurreisinin takib edilecek yolu göstermesi muhtemel Üç devlet arasında ittifak akdi teklif ediliyor Ziyaeddin Fahri Nevyork 9 (aa.) «Reuter> RooseÇunking 9 (a.a.) Resmi Çin orvelt'in gelecek çarşamba Panameriken ganı Central Daily News gazetesı, başbirliğinde söyleyeceğj nutuk sabırsızlık makalesinde, bilhassa İngiltere, Amerila beklenmektedir. Zira bu nutkun Bir ka Birleçlk Devletleri ve Çin arasında eşik Amerikanın harbdeki rolü hakkın bir demokrasi ittüakı teşkilini derpiş da fikirleri aydınlatması mümkün bu etmektedir. Demek ki Japonyanın harbe girmesi lunmaktadır. Bu gazetenin nkirlerine göre, Ameiçin, Amerikanın, İngiltereye gönderece Nevyorktaki kanaat vaziyetin şimdi rika Birleşik Devletleri, Mihvere karşı ği ticaret gemilerini donanmasile ve ha meseleyi yahıız Reisicumhurun halle çarpışacek dünya ordusünun merkeziva kuvvetlerile himayeye karar vermesi, debilsceği ve millete takib edilecek ni, ingiltere sol cenahını ve Çin sağ cebn kararm tatbikı yüzünden Almanya yolu gösterebileceği bir safhaya gir nahını teşkil edecektir. Sağ veya sol ile Amerika kuvvetleri arasında bir miş olduğu merkezindedir. cenaha karşı almacak her muvaffakiyet Roosevelt tarafından müdahale mü bütün ordu üzerinde tesirini gostereceğin çarptsmamn vaknunn bekletnek lâzımdtr. Belki de Japonyamn bu sırada va cadelesinde oynanan rol hakkmdaki fl den, her turlü ihtimalleri önlemek ve ziyetini bu şekîlde tasrih etmesinin se kirler sarih degildir. Bazıları bu müca ilk teşebbüsün Mihver eline düşmesine hebi, Amerikanm bu yolda bir karar delenin Amerikan milletinin harb vazi mâni olmak için almacak müşterek tedvermesmi geciktireeektir. Çönkü bu ka yetini daha İyi takdir edebilmeei için birler hakkmda üç tarafh müsbet mürarm geeikmesi İngilterenin en mühim Reisicumhur tarafından telkin edildiği zakereler yapıbnalıdır. ve en hayati meselesinin hallini ge kanaaündedirler. Diğer bazılan ise ReŞiddetli muharebeler oluyor ciktirir. İngilterenin en mühim ve en i«ipıımVııiriın gerek barış, gerekse hırb Şanghay 9 (a.a.) Şanghaym 250 çin alacağı ağır kararlar önünde mühayati meselesi ise, Amerika ile arasınkilometre cenubunda şiddetli muharedaki muvasalanın azamî derecede em tereddid olduğunu zannetmekte ve beler olmaktadır. Çinliler, Hangşov'un Roosevelt'in kafileler halinde olmakla be niyet içinde cereyam, bn sayede Ame50 kilometre kadar cenubunda bulunan rikan yardnmmn İngiltereye varmasTnm raber henüz karar vermemiş olduğunu mühim Şuki şehrini Japonlardan geri söylemektedirler. Bunlar müdahale müteminidir. cadelesinin hakikatte Reislcumhuru bir almak için mukabil taarruza geçmişAmerikanm vardumm tngfltereye ye karar vermeğe sevk maksadile yapıl lerdir. Çin öncüleri Şuki'nin cenubu şarki yakınlaruıa varmif fculunuyorlar. fistirmek irin Japonya ile hart>i göze makta olduğunu zannediyorlar. j Japonlar bu şehri Çin llmanlaruu abahp almamak, yahud bu •harbi ea müBüyük atkerî manevralar luka için son yaptıklan taarruzda işgal said sırada göze ahnak Amerikanm kaVaşington 9 (a.a.) Şimdiye kadar etmişlerdL rarlasttracağı noktalardır. Fakat Ja Amerikada yapılan manevraların en bü ı ponyanıa Haridye Neıaretiie alâkası yüğü bu yaz cereyan edecek ve 50.000 Japonlara gör« malum olan bazı gazetelerin, son gün den fazla asker manevralara iştirak edeTokyo 9 (aa.) Japon heyeti *elerde, Çin harbini kısa kesmekten, hatta cektir. Resmen bildirildiğine göre, bunferiyesi cenubî Chansi ve Honan'ın şiÇin ile sulh yapmaktan bahsetmeleri. dan başka 800,000 den fazla asker de se | malinde büyük bir ilerleme yaparak Japonyanın Çin meselesini halletmeden ierberlik tecrübeleri yapacaklardor. General Goueilinouang'ın kumandasında harbe girmek istemediğini, yahud Çin Churchill'in nutkunun akisleri bulunan ve 300,000 ldsi olduğu zaımeharbine herçibâdâbad son verecek yenl Vaşington 9 (a.a.) Reuter: Chur dilen Çin kuvvetlerini Sarı nehir boharbe hazırlanmayı düşündüğünü göste•hill'in Avam Kamarasuıda kazandığı yunca tardedilmiştir. Şimalî Çinde sükun riyor. zafer Vaşingtonda çok büyük bir mem teessüs etmiş olmanna rağmen son zaman Şüphe yok ki bu Japon hareketinin de rrumyet uyandırmıştır. ŞimtK bütün > larda Choungking'in ordulan Chansi vt hedefi Amerikayı, karar venneden evvel mahfillerde g'örüşülen mevzular Ameri Honan vilâyetlerini San nehir boyunca düşünmeğe sevketmek ve kararm veril kanın yakmda ne yapması lâzım geldi işgal ederek oralara yerleşmişlerdir. Homesini tebir etmektir. j ği etrafında toplanmaktadır. Bir çoklan nan'ın cenubunda 170 kilometrelik bir cephe üzerinde kaf! bir muharebeye Fakat Japonyanm bu n&mayişJeri kar nın fikrine göre, müzakere ve münakaşa iutizar edilmektedir. şısında Amerikanın tuttuğu yolda yü devresi sür'atle sona ermek üzeredir. Bu devre sona erdiği zaman Amerika şu rümekten geri kalacağını sanmak, zanÇin askerî sözcüsünün izahah nederiz ki, yanlış omr. Çiinkü, Japon .ki karardan birini vermek mevkiinde ' Çunking 9 (a.a.) Çin askerî sözyanın Mihvere bağlılığı yeni «ieğiUÜr. bulunacaktır. Ya Amerikan müdahale cüsü, harekât hakkında dün şu beyayahud natta bulunmustur: Ve Amerikanın harbe girmesi takdirinde mkânlarını bertaraf etmek, Japonyanın da harbe girmeyi taahhüd harbe girmek üzere sarih bir karar al I Honan Upeh hududunda Tungpeh etmiş olduğu da, üçler paktının imza mak. dağlarında vukua gelen muharebe, hestndanberi malumdur. Buna mnkabSl AYüksek memurlar vesair şahsiyeÜer nüz ilk safhasındadır. Japonlar, Çin merikan raehafilinin ileri sürdüğü nok arasında hâkim olan hisse nazaran Ruz kuvvetlerini dağlardan atanağa teşebbüs tai narar, Japonya ile harbe girmekle velt harbe müdahale edilmek özere maksadile, Sinyang, Vingşan ve Suihberaber Amerikanm İngiltereye âe ya direktif verdigi takdirde efkân umumi sien'den gelen üç kolla bir hücum yappacağı yardıma devam etmesi idi. Her yenin büyük bir ekseriyetini kendisile maktadır. Cenubî Şansi'de Japonlar, son zamanhalde Japonyanm harbe girmesi, Ame beraber bulacaktır. rikan siyaseti ücerinde mühim bir tesir Devlet mekanizmasile yakından te larda İki fırka tahşid etmişlerdir. Buyapmıyacak, ve yalnıs harbi Büyiik Ok roasta bulunan mahfiUerde zannedildi rada Japon kıt'alannın şarktan garba yanusa sirayet ettirmeğe sebeb olacak ğine göre, Ruzvelt kararlarının çok yapmakta olduğu harekât, Çin kuvvetür. Amerika ile İngiltere, bu DıtimaH he büyük ehemmiyeti haiz olacağını müd lerini Sarı nehir şimalinden atabilmek sablayarak Avustralya ve Holandanın riktir ve tamamile hazır olmadan bu hedefini güder gibi gözükmektedir. Şarid Hind adalannda btrlikte bn yeni karan almıyacaktır. Maamafih bu kaLondrada bir casus idama harbi karşılamak için hazırlanmakta rarların bir kaç haftadan fazla gecikmahkum oldu tirflemiy«ceği de sanrtedilmektedir. Bir idiler. Londra 9 (a*.) Cinayet mahkemüddettir, Vaşingtonda infiratçılar taSonra Japonyamn Çin harbini ansı rafından ileri sürülen ük mütalealar mesi, 38 yaşuada makinist George Johzm kesmesi, ve bu harbden bir lâhzada «Times Herald> da intişar etmiştir. İn neon Armstrong'u, vfitana hiyanet kaknrtuhnan muhtemel »lmadıği, bilâkis firatçılar bu yazılarında Harbiye Nazın nunu hükümlerine tevfikan idama mahharbin Büyük Okyanusa ve Uzakşarka Stimson'u bir deniz harbi siyaseti yap kum etmiştir. sirayeti Çin milliyetçilerine yeni ümîd makla ithara ediyorlar. Fakat bu infiufnkları açacağı içîn, Tnı karbîıı şidiet ratçı gazete büe Amerikanın yakmda riben 350 milyon dolara baliğ olacaktır. harbe gireceğini derpiş ediyor ve Stimlenmesi beklenir. Alrnanya Amerikayı protesto etti Belki Japonyanm Amerika aleyhînoe son tarafından söylenen nutkun AmeVaşington 9 (a.a.) Almanya Ameki bu nümayişleri, Amerikanm İngil rikanın harb üan ederek veya ilân et rikaya bir nota tevdi ederek yabancı meksizin harbe tam bir müdahale yaptereye yardım «iyasetine ea kai*l şekli mağa doğru gitmekte olduğu manasım vapurların musaderesi hakkında kungrevermek yolanda en kuvvetli adunlan çıkarıyor ve hükumetin efkân umumi ye sevkedilen kanun projesinin hukuku atmasma sebeb olur. Çünkü Amerikayeyi böyle bir harbe hazırlamakta mı düvele ve Almanya ile Amerika arasınmn temel siyaseti, İngiMerenin yıkılmada mevcud ticaret muahedeslne bir telunduğunu zanneyliyor. ması ve böyleee Atlas Okyanusu hâkicavüz teşkil ettiğini ileri surerek şikâmiyetinin yabancı bir ele geememesidir. yet etmiştir. 58 muavin getnî Vaziyet bu merkezde olduğuna göre «Vaşington 9 (a.a.} Meb'usan Mec Notada, itöhaz edilecek kananî tednümüzdeki günlerde Amerikanın vere lisi Bahriye encümenî, tahminl mümkün birlerin Alman hükumetinin muvafîkati ceği kararlar, harbin Atlas Okyanusun olmıyan hâdiâelerin sür'atle inkişafı İh olmaksızm AJman vapurlarının musadedan Büyük Okyanusa sıçrayıp »çraım timallerinl nazan dikkate alarak Ameri resine salâhiyet vermesi itibarile Alyacağını gösterecektir. kan donanmasına 58 muavin geminin manyanm hukukunu ihlâl ettiği İddia Ömer Rıza DOĞRUL ilâvesini teklif etmiştlr. Bu gemiler tak edilmektedir. Eli kolu bağlanmış insanlarm çaresiz ümidsizliği ile kızacak ve küfür edecek gibi olan Fikri, ihtiyar kadmın, çukura batık gözlerinin Şakire, nasıl zehirli oklar atarak baktığını hatırladı; ağa1 ağır yerine oturdu: Madamcığun, yüzümü yıkamak istiyorum. Terlikleri giydi, sofaya çıktı, merdivenin sağındaki dar halâya girdi, musluk taşmda mis sabunu vardı. Bol su ile, bol sabunla yıkandı. Han köşelerinde, insanlığını kaybetmişti Sofada, eiinde, ütü kıvrımlan bozulmamış bir havlu ile, kirye Marika. onu bekliyordu. Fikri. artık, «kirli, temiz» ve «tiksuıme» düşünmüyordu. Havluyu aldı, yüzünü, gözünü, boynunu. sıkı sıkı kurulayarak odaya girmişti. ihtiyar kadın, onu bir gölge gibi takib ediyordu: Ne emrettinizdi. ağabey? Fikri, durdu, geç hatırladı: Biraz şeker.. Kadın, büyük bir kusur yapmış gîbi yumruğunu tek üst ön dişi ile ısırarak: Pardon! dedi, çıktı. .„ Fikri, şekeri unutmuştu. O, karşısındaki ihtiyar kadını da unutmuştu. Çocuklok günleri, çalıştığı zamanlar, sıcak oda, bol su, sabun, temiz havlu. temiz yatak... Havluyu elinden attı, ağlayacaktı. Paketi açtı, bir cıgara yaktı: Bu akşam, Remziyeye gidemiyeceğün. Kirye Marika, kesme şeker dolu kür çük bir şeker ka% anozüe odaya girmişti. Fikri, sordu: Benim kunduralan, sen mi tamire gönderdin? İhtiyar kadınm, alnı kınşü. Fîkri, ona, göz ucile dikkatle bakıyordu. Kadın, sükutile de tahakküm ediyordu. Fikri, tekrar sordu: Sen mi gönderdin? İhtiyar kadın, başını kaldırmıştı; Fikri, onun boyunun uzunluğunda da bir «dikilif» görüyordu. Ne raünasebet, Fikri ağabey? Siz söylemeden, ben, ne karışırım? Şakir ağabey, sabahleyin, kunduralannuı aldi, bana verdi; çabuk tamire götür, dedi Fikri, onu, gene gözünün ucile süzüyordu Bu kadının, yalan söyıedığ:ni anlanuftı. Lâkin o; «inanacaksın!» diyordu. İhtiyar kadın, düşünceli duruyordu: Acele bir işioiz mi vardı? Bir vere mi gidecektiniz? Burada, bizim, ah lihnt ve ahlâkl terbiyeden ileri geldiği iddia edilmektedir. Well*'in ikinci eseri daha çok sosyal olan bir muhtevaya maliktir. ingiliz mütefekkiri fazla nüfusu, hemşerisi Kadınlar: Malthus gibi iyi karşılamıyor. Büyük Aman ne enteresan adam? diye Banayie karşı derin bir nefret izhar heyecanlandılar. etmektedir. Şehirden ziyade büyük bir Erkekler: köy hasreti vardır. Aman ne mtitesebbis adam! dîye İşte bu sırada hikâyeleri «Cumhuritakdir ettiler. yet* te tercüme edilen Wells'in içtımaî Vakıâ hayatta on kadm değiştirmek tnesele ile alâkadar cephesL Bu cepheyi tdmi talihsizliğe, kimi müşkülpesendliaydınlatan «Allahlara Benzeyen İnsanlar» ile «Açık Karjı ğe, kimi •yartoıa ku\Tetine hamlolunur Y a z a n : <••••••••• • • Gelmo nin tama bir hâdisedir. Amma bunlann hepsinin men veya kısmen başında muhakkak Id; bir büyük mutürkçeye tercüme e kavemet, fizik ve moral bir mukavedilmesi, günlük si met meselesi gelirdi. Bu sabık genein yasî hâdiselerin tat bu mukavemetine takdirhân olurlarken «Allahlara Benzeyen Insanlar^ ın sız ve sinir yıpratan cilveleri içinde akhma yu fıkra geldi: memleketinde herkeî baştan başa bir bunalan insanları dinlendirmeğe him^et Falan oflu filân dünya keşmekesine güzellik abidesidir. Wells, bu mevhum edecek ve şairin: gözünü yumup ahrete göçtüğü zaman, memlekette çehrece güzel olmadıği içic İnsan hXew.de hayal ettiği müddetçe dünya seyahat acentalarınm verdik'.eri Bethowen'e bile yer vermiyor! Terbiye, yaşar! malumat ve tavwyelere güvenerek hebütün vasıtalarile bu memlekete lâyık Mısraındaki ezelî hakfltati bir kere men (Cennet)e doğru yürümeje başadam yeüştirmekle mükelleftir. Bir çok daha yaşamağa vesüe olacaktır. lamif. ütopUtler gibi, Wells de sıkı bir aile Ziyaeddin FAHRt Cennetin gümrük, pasaport, emniyet müessesesine pek mütemayil görürunügibi vazifelerile mefgul olan melskleryor: Ebeveynin evlenme işine karıjma(1) Hamdi Varoğlu: Cumhuriyet ga den bir nazik mt ilerlejip kendisine sı yasak olduğu gibi, boşanma da müm zetesi, 29 nisan 1341. fonrnıs: kün olduğu kadar kolaylaşacaktır. E(2) Bu hususta tarihi malumat arzu Vatanda»: Nereye gidiyorsunuz! serin ana fahjiyeti olan Branstaple, edenler <İf Mecmuasuun> 26 ve 27 nubu muhayyel memlekette rastladığı maralı nüshalannda neşredilen içtimaî Cennete! Chrystoll ismindeki çocuğa aşktan bah mesele ve tarihçesine müracaat edebi İyi ama Âraftan geçip evrakınıa sedince çocuk, ilmin ve akiın hâkim lirler. mumyeae ettirdiniz ve Cennet dühnolduğu bir memleket çocuğu sıfatı ile: (3) Bk. George Çuabbe: Wandel und nyed »iıiim» mı? Acelesi yok, vakti gelince olur. Wesen der Utopie (Mevhumenin Ma Hayır, almadım ama, işittifime goVaktinde olmıyan aşk muhayyileyi bo hiyeti ve İstihalesi) 1935, Leipzlg, tL 76. re dünyada yirmi beş seneden fazla evrar! Wells'in zikrettiğimiz iki eserinden doğ lilik hayati sürmüf olanlara lerbest Cevabuu veriyor. Bununla şüphesiz rudbn doğruya, istifade bizce imkflnsız duhuliye veriliyormuş. yannki cemiyette tabiat nizamınm ha olduğundan bu yazıyı yazarken Üto Evet! Öyledfr. kimiyeti istenmekte, bütün nizamsızlık pirm tarihcflerinden olan Ouabbe'ın O halde bana müsaade edin de larm gayritabil esatlara müstenıd bir zikrettiğimiz eserine istinad ediyoruz. Cİreyim. Çiinktt tamam kırk sene cvliydim. Eden'in atlattığı büyük tehlike Portekiz üslerine tecavüz olursa... Yaü! O halde buyurun! Yalmz mütaade edin de kayda geçirmek üzere bir sual sorayım: Dünyadan, ne vesile ile göçtünüz? Efendim! Üçüneü karun o kadar vırvnr etti ki; üzüntüye dayanamadım, öldüm. Ne dediniz? Üçüneü karuus mı? Evet! Üçüneü kamnın işkencesine dayanamadun, öldüm! Demek tiç defa evlendinizdi? Evet! Burası hmarhane değil kuzum! Deliler Cennete giremez. Haydi buyurun dışan! Hayat bir eidaldir. Kâh kan koea, kâh ânrir memur, kâh amele patron, kâh ferdle cemiyet arasında.^ Lâkin bunun en şakrak ve dvelek olanı muhakkak birincisi olduğundan mı nedendir; u yolda pek çok hkralar ve kıssalar yazilmıştır. Haklı mı, haksız mı orası kestirilemez. Bu benimki de o yüzden hayli hoşa gitmlşti. Gazeteye gelince; doğrusu bu da kadına benzer. Kâh vefah. kâh belâh, kâh kârlı. çoğu zararta olur. İnanmak lâzım gclirse bir gazete idaresile, bir kadm idaresinin benzer taraflan çoktur ve muhakkak ki; bunlann iklsini Idare etmek de birer bel« libaşlı hünerdlr. İşte bundan dolayı olmalı ki; bir taraftan kadınlar. diğer taraftan erkekler bu on defa erlenmiş, ve on defa gazete barmnış arkadaşı enteresan buldulardı. Bizbize görüştüğümüz zaman kadınlar: Bu kadar kan boştunış olanla gözgöre evlenmek için her halde bir şey vardır! dediler. Tecessü» zâfı. Gene kenarda görüştiiğüm zaman crkekler de: Hariciye Nazın tayya Lizbon hükumeti boyre ile Mısıra gelirken le bir şeye karşı koyacağını ilân ediyor fırtınaya tutulmuş Londra 9 (a.a.) Parlamento azaları bugün bir hasbıhal esnasında Harieiye Kazırt Eden'in Ortasarka giderken bindiği tayyarenin şiddetli bir fırtınaya tutulduğunu bahis mevzuu etmişlerdir. Aynı fırtınanm jiddetinden Tage nehrinde 15 vapurun battığı hatırlara gelmiştir. Evvelsi gün Eden Avam Kamarasında nutkunu söylerken havanın bazı cilveleri yüzünden Kahireye geç vardığını söyîemişti. Bu seyahat esnasında Eden'in başından geçenler hakikî bir mscera şeklini almış ve bindiği tayyare müthiş bir fırtmaya tutularak hava cereyanları tarafından sürükleruniş ve deniz seviyesine kadar atılmıştır. Pîlot, Eden'e bir pusula yazarak fırtınanın daha ziyade şiddetleneceğini büdirmiş ve İngiltereye dönmek veya ilerlemek hususunda kendisinden talimat istemiştir. Eden şu kısa cevabla mukabele etmiştir: «Devam ediniz». Tay>are Cebelüttarığa vardığı zaman depoda ancak on dakikalık bir uçusa kifayet edecek kadar benzin bulunduğu görülmüştur. Lizbon 9 (a.a.) Portekiz hükumeti bir tebliğ neşrederek, Portekizde veya Atlantik adalarında Portekiz liman ve üslerini kulianmak üzere hiç bir muharib veya sair devletler tarafından hiç bir taleb veya teklifte bulunulmadığını bildirmi*.tir. Portekiz, bu üs ve limanlara yapılabilecek herhangi bir teşebbüse karsı koyacaktır Fakat hiç bir taraftan hücuma intizar etmemektedir. Bu tebliğ, Amerikan âyan meciisinde bir kaç gün evvel şiddetli bir nutuk söyliyerek Amerika ile ingilterenin Groenlandı vesair üsleri işgal aderek A".TUpa çıkış yollarını kapatması l'izumundan bahseden âyandan Claude Pepper'e bir cevab teşkil etmektedir. Parfi ve Halkevlerinde Millî Şefimizin resimleri Ankara 9 ( U L ) Çankın, Gazianteb, Boyabad ve Uluborludan aldığımız telgraflar, Milli Şef İsmet İnönünün Imzalarile Parti ve Halkevlerine hediye etmiş olduklan fotografllerin bu vllâKarışık afyonlar satın yet ve kazalarda da merasimle şeref alınıyor mevkilerine konulduğunu ve bu vesile Ankara 9 (Telefonla) Toprak ile yapılan toplanblarda Millî Şefe karşı Mahsulleri Ofi£i al&kaUara kolayhk en içten bağlıhk tezahürlerinde buluolmalc ttzere bir defaya mahsus olarak nulduğu bildirihnektedir. bım ve saire karışık olan afyonlan saYabancı dil iratihanları tm almağa karar vermiştir. Ellerinde böyle afyon bulunanlar en geç 10 haAnkara 9 fa.a.) Maarif VeMHlğtaziran sah gününe kadar bunları Ofisln den tebliğ olunmuştur: İstanbul veya Afyon Karahisar şubeDevlet memurlarUe bankalar ve devlerine teslim etmeleri lizımdır. Bu let müesseseleri memuriannın 3656 ve nevi kanşık afyonlara clnslerine göre 3S59 sayıiı k&nunlara göre icra olunan kUo başına 25, 8T,5 ve 50 kuru? verfieyabancı dil imtihanları 1941 yılı mayıs cektir. ayı devreslnde Ankara ve İstanbulda şu tarihlerde yapılacaktır: Kâğıd sarfiyatı Yalnıs bir yabancı dilden imtihana Ankara 9 (Telefonla) Emniyet ugirecekler için: 16 mayıs yaaılı, 20 mamum müdürluğu kiğıd sarfiyatının yıs sözlü, iki yabancı dilden imtihana tahdidine dair olan kararname hükümgirecekler lçin İS ve 17 mayıs yazüı, 20 lerlnden Istlsna edlldi. ve 21 mayıs da sözlü imtihan günleri Hırvat elçisi Berlinde olarak tespit olunmuştur. On gazete batırmak için on defa sermaye bulup on gazete çıkarmak lâzımdn*. Bu bir kuvvettir. GÖB göre göre gazete batnmıs olana sermaye vermek için onun hakikaten iş adamı obnası lâzım dır. Kazanmak hırsı... Bunlar, hayat statükosunu bozmak istemlyenler; mütevazı ve hîrteviye bir hayati şüpheli bh" zevkle değişmek; mahdud bir kazaneı rizikolu bir zenşinlik teşebbitsile trampa edneğe razı olmıyanlar için cazib şeyler değil! Fakat enteresan olmak için de bu çckingen hayat kâfi gehniyor. Kadmlar ve erkekler bu noktada raüttefik! İmdî, enteresan olmak idn, ey aziİmtihanlara eabahlan 6*at 9 da başBerlin 9 (a.a.) M. Hitler, dun, von zan. ya on kan, ya on gazete! Ribbentrop da yanında olduğu halde, lanacaktır. Tıpkı eski masallardaki: İmtiharJar Ankarada Dil ve Tarih yeni Hır\'at elçisi M. Branko Benzon'u Krrk katır mı? Kırk satır mı? sözü kabul etmiştir. Hırvat elçisi, M. Hİtler'e Coğrafya FakUltesinde, Istanbulda Ü gibL niversitede yapılacaktır. itimadnamesini vermiştir. B. FELEK maşırları değişebilirdi. Remziye, «te 1gelmedi Akşama, ne yemek istiyorsumizliğine., elbette memnun olurdu. nuz? Remriyeyi düşünmekle beraber, yavaş Şakir, hiç gelmiyecek mi? yavaş gevşiyordu. «Yeni» çamaşırlan Gelmez olur mu? Elbette gelir. değişti; sütünü içti, tereyağından, pey O zaman düşünürüz. nirden yedi. Gerüedi, bir cıgara aldı, İhtiyar kadın, gene, gölge gibi çekilyaktı, istemiye istemiye masanın üzemişti Fikri, düşüncelere dahnıştı: Çorine baktı: cukluğu, annesinin evi, işportacıhk za Tereyağının yarısı duruyor~ Pey manı, iş bulmak için çabaladığı günler, nir, zeytin de öyle... Ben, eskiden, bir fabrikada çalıştığı zamanlar, işten çıoturujta, bunun iki mislini yerdim. Se ksnldıktan sonraki sefalet günleri, falet, açlık, midemin içini kurutmuş! »Remziye»... Karnı doyunca, biraz «hareket etmek» Fikri, kendine şaşıyordu. O güne kaistedi. Bu, «hareket etmek isteyiş», ha dar, kendi halini bu kadar geniş düzım baçlangıcının bir «canlandırifi» idi çünmemiştL «Sıcak hava» içinde, vücud Pencerelere doğru gitti. Camları, kar bü rahatlaşınca, «kafa» nm da rahat dürümüştü. Gökyüzü, yüksekti; damları, şünebildiğini anlıyordu. sokaklan tutan karlar; hem, bir sabah Ne yapacaktı? Od^da, yalnız başına aydmlığma, hem de, yaklaşan bu ak oturmanın hayali bile, onu sıkıyordu. şamın son ışıklanna benziyordu. Yatmaktan başka yapacak bir şey yok Saat, kaç acaba? tu. «Uyanık» durursa, «ihtiyar kadın», Remziyeye gitmiyecek olduktan son «bir sebeb», «bir bahane» ile, odaya gera, saati, ne diye düşünüyordu? lebilirdi Bu ihtimaL, Fikriyi korkuttu. Kapı, hafifçe tılordamıştı Fikri, ih «O» ndan, artık tiksinmiyordu. Fakat, o «kaıanlık hayalet» in, memnun bir tiyar kadmın gireceğini bildiği halde: hava seline kaptırdığı sinirlerini ve ka Kim o? dedi. lasmı gerginleştirmesir.i istemiyordu. Kirye Marika, hemen girmişti: Fikri ağabey, daha, ŞaHr AŞK Edebî roman pab bir kunduracı vardır, çağırayıın, size bir kundura getirsin. Fikri. istemiye istemiye güldü: Peki, parası? Şakir ağabey, öder. Düşünmeyuı. Hayır! İstemem. İhtiyar kadının zehirli oklar saçan grîzleri sönmüştü; gözbebekleri, ıslak ıslak parhyordu; artık, sesi, odaya hâkim değildi: Siz, çok iyi insansuuz, Fikri ağabey! Fikri, paltosunu sırtına almış, cütünü içiyordu. Kirye Marika, çekingen bir sesle sordu: Çaraafir değijtinniyecek misiniz? Terlisiniz. Biır UÇURUMU 4 0 Fikri, süt bardağı eUnde bakakaldı: Ben, buraya sandık, sepetle gelmedim ki... Baykuş gözlü ihtiyar kadın, mangala yakın iskemlenin arkalığına asıbaış donla fanilâyı gösterdi: Çamaşıruıız burada.. Sabahtanberi îiinıyor. Neye giymiyorsunuz? Fikri, kunduralarının «olmadığına», hem kızdı, hem sevindi. Kunduralan olsaydı, o daVilra kalkar, giderdL Fakat, kunduralan «olmadığı» için; «sıcak oda>, «hazır kahvaltı>, tek kelime ile «rahat. onun, sinirlerini uyuşturmuştu. cRahat», «insanın aVılâVım bozuyor», diye düjündü. Peki, değişeyim. Mahmud Yesari Yardım edeyim mi? Fikri, ayak tırnaklarının ucuni basarak, ağır ağır doğruldu, ellerile masaya tutundu; namusa kıymet veren insanların, namuslarma taarruz edildikleri anda, duyabilecekleri bir isjanla dikilmişti; bağırmak istedi, sesi, birdenbire kısılmıştı: Çık dışarı! İhtiyar kadın, hiç sesini çıkarmadan, geri çekilip, oda kapısmı sessizce açarak, sofaya sü^ülmüştü. Fikri, «sabahtanberi ısınan fanilâ ile don» u aldı; ikisi de, havı üstünde, yepyeni idi. Hancı Raşid ağanın, kalın, yünlü çamaşırları, vücudünü dalıyordu. Madem ki, Remziyeye gidemiyecekti; «yeni» ça