CUMHURİYET 10 Mayîs I94Î Tarihten | Doğru değil mi? \Denizyolları idaresinin memur biletlerine yaptığı zam Kömür fiatınm bir miktar artması •dolajısile elektrik, havagazı ücretlorile naklıye vasıtalan ücretlerine zam yapılması icab edip etmiyeceği bundan bir müddet evvel tetkik edJmiş ve stok kömürler sarfedilinceye kadar böyle bir zammın bahis mevzuu olamıyacağma karar verilmişti. Fakat, İstanbul dairelerinde çalışan bir çok memurların imzasile aldığımız bir mektubda Denizyollarmm banliyö hatlarında bareme tâbi memurlara ötedenberi yapmakta olduğu yüzde elli tenzilâth tarifenin 1 mayıs 941 tarihinden itibaren değiştirildiği ve 312 buçuk kuruşa satılan aylık karnelerin bedelinin 414 kuruşa çıkarıldığı bildirilmektedir. Diğer nakliye vasıtalan ücretlerine ve hele Denizyollannın banliyöye aid serbest bilet ücretlerine hiç bir zam yapılmadığı halde, zaten ortada hüküm süren pahalılıktan en ziyade müteessir ohnakta bulunan memurlara aid karnelerin bedelinin artırılması doğru olmasa gerektir Binaenaleyh bu haksızlığın sür'atle ortadan kaldırılması icab eder, diyoruz, l Şehir ve Memleket Haberleri j # YAPRAKLAR Mısırın istilâsı nehrinin o servet ve bereket tuianını temaşa ederken: <Mısır kıfası Nilin bir atıyesidir!> hükmünü vermişti. Hakikaten o mübarek nehrin hududguz bir sehavetle suladığı ehramlar ülkesi en eski devirlerdenberi bir çok milletlerin ihtirasını celbetmiştir. İkesus'ların uzun tahakkümünden sonra Mısır ilk defa olarak milâddan 525 yıl önce İranlüar tarafmdan zaptolundu. Bu istilâ pek basit bir bahane ile vukua gelmiş, İranlılann tecavüzüne bir kız meselesi sebeb gösterilmisti. O zaman Iran dünyanm en kudretli devletlydi. Keyhüsrev'in oğlu Kambis, Fir'avun Amasis'in kızını istedL Mısırhlar yabancı milletiere kız vermediklerinden Amasis bir başkasını kendi kızı diye gbndermiş, fakat Kambis bu hilenin farkma vararak Fir'avundan intikam almıya kıyam etmiştir. Iranlılar, Yunanlılardan yardım gören, Mısır ordusunu Pcloz civannda mağlub ederek fir'avunlarına girmiye muvaffak olmuştur. Bu tarihten Napolyonun Mısır seferine ka«3ar geçen 2393 sene zarfında muhtelif milletiere mensub bir çok istilâ ordulan Mısın almıya teşebbüs etmiş ve yalnız on iki istilâ ordusu Mısır topraklarına igrmiye muvaffak olmuştur. Bu ordulardan dördü donanma ile denizden, yedisi Suriye ve Filistin yolu ile şarktan gelmiş, yalnız Fatimiler garbdan yani Libya hududundan Mısıra girmiçlerdir. Bu istilâlann tetkikinden çıkan bir neticeye göre Suriye kuvvetli olduğu zaman Mısıra, Mısır kuvvetli olduğu vakit Suriye vt Filisüne sahib clmuştur. Gönüllü hastabakıcı kursları derhal faaliyete geçiyor Bugünden itibaren müracaatler kabul edilecek ve azamî 45 derste kurslar bitirilecektir Yardım Sevenler Cemiyeti idare heyeti dün sabah saat 9,30 da Cağaloğlundaki Halk Partisi merkez binasmda, doktor profesör Tevfik Sağlam, doktor General Süreyya Hidayet, Guraba hastanesi sertabibi Öraer Lutfi, Safiye Hüseyin, hastabakıcılık mektebi başhem çiresi Bayan Selma ve diğer bazı hekimierimizin de iştirakile bir toplantı yapmıştır. Toplantıda açılması kararlasan gönüilü hastabakıcı kurslarının müfredat proğramlan hazırlanmıstır. Yardım Sevenler Cemiyeti, kadınlanmızın gonullü hastabakıcı teşkilâtına dahil olmalarını kolaylaştıracak bütün tedbirleri şimdiden almaktadır. Kurslarda okunacak derslerin mahiyeti hakkmda gönüllü hastabakıcı olacak gene kız ve kadınlanmızı tenvir için gayet sade bir lisanla yazılmış umumî bilgı mahiyetinde notlar hazırlanacak ve bunlar kitab halinde basılacaktır. Ancak bu kitabın basılması zamana muhtac oldu^undan bos vakit geçirilmemek için kurslar şimdiden en kısa bir müddet zarfında faaliyete geçeceklerdir. Bu günden itibaren şehir hududlan dahilindeki Halkevi, Halkodası, Halk Partisi merkezlerinde, orta mekteb ve lise mezunlarile yüksek tahsil çağyıdaki gene kız ve kadınlarımızdan gönüllü hastabakıcı kurslarma yazılacak olanlann müracaatleri kabul edilecektir. Münevver Türk kızlannın, bu hayırlı işe, toplu bir halde seve ^ve iştirak ederek vatan hizmetine koşacaklarına hiç şüphe edilmemektedir. Zaten, daha şimdiden, telgraf, telefon ve mektublarla münferid bir halde Partiye bir çok müracaatler vardır. Gönüllü hastabakıcılığı öğrenecek kadmlarunızdan İlk mekteb mezunu olanlann kursu ikmal edebilmeleri 45 dersi takib etmekle kabil olacaktır. Orta mekteb ve iise mezunlarile yüksek tahsil gencleri için bu kurslar, tabiatile kısa olacaktır. Her hastanede bir kurs açılacağına göre, Istanbulun ihtiyacı olan 1700 hastabakıcı hemşirenin tahminden daha az bir zaman zarfında yetiştirileceği umulmaktadır. NAUNA MIHINA Madamlar. sizler neredesiniz? eçenlerde, muhtelif askerî bastanelerde gönüllü hastabakıcılık kurslanna devam eden yüz kadar hamiyetli Türk kadınına, Beyoğlu Halkcvinde, merasimle diplomaları verildi. Yurdu korumak için dövüşecek kahramanlanmızm yaralannı şefkatli ellerile sarmağa hazırlanmış olan bu Türk kadınlan arasında tek bir Ermeni, iki veya üç Musevi bayanı bulundnğuna isimleri okunurken dikkat etmiştim. Demek ki İstanbulu dolduran her soydan, her din ve mezhebden binlerle ve binlerle gayrimüslim Türkiye vatandaşı kadından ancak üç veya dört tane fedakâr ve şefkatli çıkabilmişti. Yüzde üç ve nihayet dört! Onlann, İstanl/Uİ nüfusundaki nisbetlerine nazaran, bu, hakikaten büyük ve acınacak bir hamiyet ve şefkat kıtlığı teşkil ediyordu. O merasimde, İstanbul Kumandam kıymetli General İshak Avni Akdağın ellerini sıkıp tebrik ettiği gönüllü hastabakıcılann isimleri okunurken iki a>n ve nd hissin tesiri altında kalmışüm. Türk isimleri birbirini takib ettikçe Türk kadınınm yurdseverliği ve şefkati karşısmda takdir, şükran ve iflihar dnyuyor, gayrimüslim kadmların, vatanî vazifelerine karşı gösterdikleri lâkaydî ve ihmal ise, içimde esef ve meraret nyandınyordu. Eum unsurundan ve Türk yurddaşı tatlısu frenklerinden tek kadın, bu asil hizmete talib olmamışh. Millî hisler, bu yüreklerin kapısuu hiç de mi çalmadı diye eza ve elem duydum; fakat bütün kabahati, bu bayanlara yükleyecek kadar insafsızlık etmedim. İşte bizim ta» rafımızdan propaganda, teşvik ve tergib ihmali, onlan harekete getirme irin çalışma eksikliğinin de müessir olduğuna hükmertim. Davet ve tesvik görürlerse elbette, bu şefkatli vatandaşlar da. vatanî vazifelerini ifaya koşarlar, dedim. Bn davet ve teşviki yapmayı düşünürken Büvük Millî Şefimirin muhterem refikalan Bayan Mevhibe İsmet İnönü, Türk kadınlığmı hamiyet ve şefkat seferberiiğine davet etti. Türk kadmlığınm önderi olan Bayan İnönünün bu yüce daveti, bütün ynrdda olduğu gibi, İstanbulda da büyük bir sevinc ve heyecanla karjüandı. O gündenberi Valimizin refikası Bayan Lutfi Kırdann riyaseti altında yapılan toplantılarda Istanbulun o muhteşem gayrimüslim bayanlannın isimlerini, resimlerini, müracaatlerini, beyhude arayıp durnyorum. Tek isim, tek resim, tek müracaat yok! Sanırsınız ki Bayan Mevhibe İsmet İnönü, yalnız müslüman Türk kadmlanna hitab etmiştir; sanırsmız ki İstanbulda, tek gayrimüslim kadın yoktur; sanırsınız ki bu binlerce zengin, monden, hassas kadın arasında, kendilerinin de millî ve insanî vazifeleri olduğunu düşunen tek kimse mevcud değildir. Türk vatanına, Türk milletine, Türk camiasına karşı bu bigânelik karşısmda artık dayanamıyor; bu yazunla feveran ve isyan ediyorum. Erkekleri devlerin davetine icabet ederek kahraman Türk ordusunnn saflan arasına koşarken kadnüan vatan hizmetine gönüllü yazılmak için daha ne bekleyorlar? Bayan İnönünün daveti, onlan neden harekete getirmiyor? Müslüman Türk kadınlan gibi kendilerine de ayni vazifelerin teveccüh ettiğini bilmiyorlar mı? Yoksa gönüllü olarak bu vazifelerde ça lısacak kadar, Türklüğe ve Türkiye Cumhuriyetine gönül vermiş değil midirler? Vatan, her yurddaştan hizmet beklerken madamlar sizler neredesiniz? Nil diyarı 23 asırda 12 istilâ gördü, en parlak muvaffakiyet Yavuzun Mısırı zaptı oldu Lui olmak üzere Tarih yazanlana butün haçlı ordusubabası Herodot Nil ' Yazan: nu esir ettiler. Man Hasan Adnan Giz sure zaferi, aynı zamanda haçlı seferinin son hezimeti oldu. Türk kölemenleri bu zaferden pek az zaman sonra, Suriyeden Mısıra doğru kopup gelen ikinci bir tufanı önlemişler ve Cengizin, Helâgunun hâlâ yenümez vasfını taşıyan o meşhur muhariblerini de <Aynelcalut» ta esir etmişlerdir. #•• Fakat demindenberi saydığım bu on seferden hiç biri Yavuz Sultan Selimin Mısır seferi kadar parlak ve şahane olmamıştır. Bilhassa strateji bakımından büyük bir deha eseri olan bu sefer «Mercidabık» ve .Ridaniye» gibi iki büyük zaferle tete\rvüc eder. Yavuz Sultan, daha Mısıra girmeden çok önce Anadolu hududunda şedid bir mukavemetle karşılaşmış ve Mercidabıkta Mısır ordularını yendikten sonra, o muazzam çölleri gecmek ve Mısırda tekrar harbetmek mecburiyetinde kalmıştır. Napolyon'un üç asır sonra daha müterakki bir vesait ve on üç bin kişilik bir ordu ile yirmi bir günde geçtiği Katıye çölünü, o altmış bin kişilik ordusile ancak on günde katetti. Mağlub Sultanm yeğeni Tumanbay yeniden tanzim ettiği bir ordu ile onu Âdiiiye civannda bekliyordu. İki ordu Ridaniyede pek kanlı bir harbe tutuştular. Tumanbay o gün en ziyade Venediklilerden aldığı seksen topa güveniyordu Fakat kölemenler topçulukta henüz acemi olduğu için bu toplardan !âyıkile istifade olunamamış, buna mukabil Türk gülleleri düşman saflannı perişan etmisti. Bir an oldu ki iki ordu müthis. bir ihtirasla kılıc kılıca geldiler. Türk ordusunda sağ cenaha kumanda eden Sadrıazam Sinan Paşa, gayet muvaffakiyetli hamleler yapıyor, bir taraftan kılıcı elinde harikalar yaratırkcn diğer taraftan müessir aözlerle askcre cesaret veriyor: Doğrn değil mi? Köy kahvesinde Mütecaviz bir genci yaralıyan çocuğun cezası tecil edildi Kâğıdhane civannda bir köyde olan yaraiama hâdisesinin muhakemesi. İstanbul İkinci Asliye Ceza mahkemesinde neticelenmiştir. Karara göre, köyün kahvesinde Süleyman ve başka bazı delıkanlılar oturuyormuş. Bu sırada köyün genclerinden Aü, kahveye gelmiştir. Süleyman, kendisinden daha küçük yaşta olan Ali ile alaya başlamış ve bu arada, Alinin hoşuna gitmiyen bir tabiri boyuna tekrarlamıştır. Bu suretle, bu genci adamakılh kızdırmıştır. Üstelik, uzaktan Aünin kız kardeşi görününce, bu kızı göstererek, yakışık almıyan bir lâkırdı söylemiştir. Ali ,cebindeki çakıyı çıkarıp açmış ve «sus diyorum ha, yoksa şimdi saplarım sana» diye, ayağa kalkmıştır. Süleyman da ayağa kalkarak, «sapla bakayım da göreyim seni» diyince, Ali çakıyı Sü leymanın karnma saplamıştır. Etrafın dakiler, bunları ayırmış, is bu kadarla kalmış ve Süleyman, 25 gün tedavi gördükten sonra, tehlikeyi atlatmıştır. Yardımsevenler Cemiyeti İstanbul idare beyeti içtima halinde hatta belki de bunu beklemeden derslere baş'anacaktır. Hastabakıcı kursları her hastanede, o hastanenin mütehassıs hekimleri tarafından verilecektir. Yardım Sevenler Cemiyeti öğleden sonra saat 17 de de bir toplantı yapmıştır. Basın Birlieîne mensub kadın muharrirlerinin iştirakile yapılan bu toplantıda, Yardım Sevenler Cemiyetine vâki olan bir müracaat memnuniyetle kabul edilmiş ve Basın Birliği mensubu kadın azanın, Yardım Sevenlcr Cemiyeti neşıiyat servisinde çalışmalan karar alU na alınmıştır. 19 Mayıs Genclik Bayramı programı Kaza kurbanı genclerimiz Hazırîanan program Harbiyedeki faciason şeklini alarak mn kurbanları bu gün defnediliyor tevzi edildi 19 mayıs genclik ve spor bayramına aid program dün vilâyetçe tasvib edilerek alâkadarlara dağıülmıştır. Bu progıama göre Taksimde öğleden evvel, Fenerbahçe stadyomunda da öğleden sonra merasim yapılacaktır. Merasime şehirde bulunan resmî ve hususî bütün lise, kız ensütüleri, mualUm mektebleri ve orta mektebler sporcu talebesinden 4540 kişi iştirak edecektir. Talebeler Maarif Vekâletinin em rindeki kıyaferte ve Beden Terbiyesi muaUimlerinin kumandası altında ol duklan halde toplantı yerlerine geleceklerdir. Bando, Türk bayrakları, mekteb filâmalan, kız mektebleri, erkek mektebleri ve bunlan takiben spor kulübleri filâmalan, sporcuiar olduğu halde Taksimde merasim mahallinde yer alacaklardnr. Saat 9,50 de başta Vali ve İstanbul komutanı olduğu halde Üniversite rektörü, C. H. Partisi vilâyet reW, Maarif ve beden terbiyesi müdürleri, Hnva Kurumu reisi, Parti ve Halkevleri reisleri, Taksimde toplanan talebe ve sporcuları selâmlıyacaklardır. Bunu müteakıb Cutnhuriyet âbidesine Vilâyet ve Halkevleri, mektebler ve sporcular adına çelenkler konacak ve bandonun iştiralule bütün sporcu talebe ve sporcular tarafmdan isüklâl marşı söylenecektir. Bu esnada tören yerindeki direğe Türk bayrafı çekilecektir. Bayrak çekme merasimini müteakıb Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar, Üniversite ve orta tedrisat mekteblerinden bir talebe 19 mayıs günün tarihî kıymetini ve sporun bir milletin beden kabiliyetıni ve karakterini yükseltmek hususvnda ve yurd müdafaasında oynayacağı rolü tebarüz ettirecek birer söylev verecek!erdir. Bundan sonra, tertib sırasına göre geçid merasiml yapılacaktu:. Öğleden sonra Fenerbahçe stadyomunda mektebliler arasında atletizm ve Harbiyedeki feci otomobil kazası tahkikatına, adliyece ehemmiyetle devam ediliyor. Bir çok sahid ifadesi tespit olunmuştur. Ağu yaralı olarak Şişli Etfal hastanesine yatırılan Üniversite kimya şubesi talebesinden Hulusi oğlu 27 yaşında İhsanm sıhhî vaziyeti, dün bir dereceye kadar düzelmiştir. Bununla beraber, daha kat'î bir şey söylenilmemektedir. Keykâvüs'ten 123 sene sonra Büyük fskender Mısın aldı. Bu istilâ pek kolay olmuş, İranlıların zulmünden bizar olan Mısır ahalisi Makedonyalı kahramaru âdeta sevincle karşılamıştı. Yunanlılardan sonra Mısıra sahib olan Romalılardan Sezar ve Oktavyüs donanma ile İskenderiyeye çıkmışlar, ve Arslanlanm, kahramanlarım! Can onlar da büyük bir mukavemete maruz vermek sermayei iftiharımız, kılıc yüka Imamışlardır. zünden dönmemek yegâne kârımızdır. Romadan, Bizansa miras kalan ehram diyordu. Bu esnada Canberd Gazalinin lar ülkesi hicretin yirminci yılında şiddetli bir hücumu bu cesur kahramaAmr ıbni Âs'ın kumandası ahındaki ru kanlar içinde yere sermiş, fakat bu Aıab mücahidleri tarafından işgal o darbe karşısmda büsbütün şaha kallundu Onuncu asırda Fasta mustakil kan Türk ordusu kat'î neticeyi almakbir hükumet kuran Fatimiler bir müd ta secikmemişti. det sonra, Doğuç oğullarının idaresinde «Ridaniye» zaferinin akşamında Yave pek zayıf bir halde bulunan Mısıra vuz Sultan Selim, hâkim bir tepeden tecavüze başladılar. Nihayet yüz bin ehramlar ve fir'avunlar diyannı temaşa kişilik bir ordu ile Berkadan geçerek ederken: İskenderiye ve Kahireyi muharebesiz Yazık! diye teessürünü meydana aldılar. Görülüyor ki, tâ İranlılardan vurmuştu Mısırı aldık, fakat Sinanı Fatimilere kadar Mısın istilâ eden orkaybettik. Bilmem bu memleket onun dular daima dahilî idarenin zâfından yerini tutar mı? istifade ederek kolaylıkla hedeflerine Yavuzdan Napolyon'a kadar 281 seı\e, varmıs ve ancak Türklerin bu kıt'ada yerleşmesinden sonra Mısır pek çetin Mısır hiç bir istilâ tehlikesine maruz kalmamıştır. harblere sahne olmuştur. Türkler tam sekiz asır ehramlar ülkesinde yaşadılar ve bu müddet zarfmda Mısıra tecavüz eden en akur düşmanları perişan ettiler. Mısır tarihi, Türk tarihinin en parlak cildlerinden birini teşkil eder. Mısıra giren ilk Türk ordusu (*) Musul Atabeyi Nureddinin gönderdiği ordudur ki, Salâhaddini Eyyubinin amcası Şirkuhun kumandası altında bulunuyordu. Fatimilerin son yıllarında Nil diyan gene pek zayıf düşmüş ve Kuduste bir krallık kuran haçlılann tecavürü üzerine Fatimî Halifesi, Nureddin Zengiden yardım isternek mecburivetinde kalmıştı. Fakat Türk ordusu gelince Fatimî hükumeti telâşa düştü. Türklerin Mısın zaptetmesinden korktu. Haçhlarla birleşerek onlara Kahire kapılannı açtı. Ahlâk bozulmuş, para ve mevki hırsı, namus ve vatan aşkmı hiçe indirmişti Türk ordusu bu kahpe oyun karşısmda haçlılan bir kaç kere yenerek Saide kadar Indi. Neticesiz kalan uzun bir mücadeleden sonra iki ordu bir anlaşma yaparak aynı zamanda Mısın terketmeye karar verdiler. Evvelâ Türkler çekildi ve onlar gider gitmez haçlılar sözlerinden dönerek tekrar Mısın îstilâya kalktılar. Katliam başladı. Bu sefer Fatimî Halifesi yaptığına nadim olarak Nureddine tekrar bir mektub yazdı ve içine bir kadın saçı koydu, yardım diledi. Salâhaddin ile ameası bu niyaz karşısmda gene geldiler. Lâkin bu sefer dönmediler Eyyubiler saltanatı kurulduktan sonra. Mısıra en şedid haçlı akınlan başladı. Fakat ehramlar ülkesi srtık metin bir kavmin sarsılmaz müdafaası altma girmişti. Bu kurunda ve en vasi bir şekilde yapılan üç büyük haçh seferi daima o yıkılmaz kaleye çarparak, Nil bataklıklarmda son nefesini verdi. Frenkler umumiyetle donanma ile ge'.erek Dimyattan karaya çıkıyor ve en çok Mansureye kadar giderek daima yan yolda kalıyorlardı. Mısıra en büytik hıristiyan taamızu Fransa Kralı Sen Lui'nin açtığı sekizinci haçlı seferile vukua gelmiştir. 1248 yılında elli bin seçme cengâverden ıhürekkeb bir hıristiyan ordusu 120 büyük ve 1500 küçük gemi ile evvelâ Kıbrısa gelmiş ve oradan Mısıra inerek Dimyatı işgal etmişti. Bu esnada Mısır Sultanı Blmüş, fakat büyük bir Türk kadını geçenlerde «Harb ve Kadın» makalesinde admı andığım Şeceretüddür idareyi eline alarak bütün islâm âlemini büyük bir tehlikeden kurtarmıştır. Bu sefer hedeflerine son derece yakla|an haçlılar gene Mansureye kadar geIerek orada büyük bir islâm ordusunu yenmislerdi. Fakat bu sırada meşhur Türk kölemenleri harb sahasına yetiştiler ve düsmanjr ricat hattını keserek Nil bataklıklsrında cerevan eden kanlı oir boğusmadaa sonra basta Kral Sen Mahkeme, Alinin Süleymanı yaralaDersler amelî ve nazari olarak verilemaktan bir sene hapse konulmasını. ancek ve amelî dersler, sabahlan 8.30 da cak yaşmı ve Süleymanm kendisini tahrik yollu söylediklerini göz önünde tu başlayarak 11 de bitecek, nazarî dersler tarak, cezayı on bes güne indirmiştir. de 11 den 12 ye kadar devam edecektir. Alinin bir daha suç işlemekten çekineMüracaatların arkası alınır almmaz, ceğine kanaat geldiğinden, cezası çektirilmiyecektir. Cenaze merasimi Güzel San'atlar Akademisi müdürlü ğünden tebliğ cdibniştir: Feci bir kazaya kurban olan Güzel San'atlar Akademisi yüksek mimarhk şubesi son sınıf talebelerinden Fuad Tayman'a Kemnl Soymantn cenazeleri 10 '5 941 cumartesi günü saat 11 de Şişli çocuk hastanesinden kaldırılacak ve namazları Ferikoy camiinde kılınarak civardaki mezarlığa defnedilecektir. Akademi müdüılüğü bütün Akademi muallim ve talebesinin bu hazin mera sine iştirakini rica eder. Mualumler ve talebe saat 10 da Akademiden hareket edeceklerdir. futbol müsabakası yapılacaktır. Merasime iştirak edecefc talebe saat 15,30 da Fenerbahçe stadmda muallimlerinin refakatinde spor kıyafetinde kendilerine gösterilen yerlerde toplanmış bulunacaklardır. Bundan sonra sporcu talebe mızıka ile birlıkte istiklâl marşı söyleyecekler ve bu esnada Haydarpaşa erkek lisesi izcileri tarafından sahadaki direğe Türk bayrağı çekilecektir. Bunu müteakıb bütün talebe (Dağbaşı) marşını söyleyecektir. Bu merasimden sonra bir talebe bu günün ehemmiyeti hakkında bir nutuk söyleyecek, müteakıben tporcu talebeler geçid resmi yapacaklardır. Kız ve erkek talebeler arasında tertib edilen muhtelif atletizm müsabakaları bittikten sonra kazananlara mükâfat tevzi edilecektir. Ikisinin hayatında da yeri kat'î \e yüreği huzurlu değildi. Asla çocukluğunun ve ilk genciiğinin samimî havasmı bulmadan kırık ve bedbaht yaşadı. Şimdi gene gözleri yaşlarla dolmuştu. Derin bir yeisle: O küçük kız bendim, diye inledi. Sana rastlayıncıya kadar hayatı bir dizi göz yaşından ve unutulmaz hicranlardan örülmüş olan o zavallı kız bendim. Sen bana yaşarr.anın çok güzel, tath ve manalı bir şey olduğunu öğrettin. Bir kag ay evveline geUnciye kadar bana tam bir huzurun ve saadetin tadını tattırdın. Şimdi bütün bunlar için sana te şekkür ediyorum. Ayağa kalktı. Bir kaç saat evvel evi terketmek için sabırsızlanan kocasını holde serbest bıraktı. Henüz bir saat bile geçmemişti ki, yatak odasının kapısı hafifce aralandı. Kansı yatağın bir ucuna İlişmiş, gene başı ellerinin arasında derin derin düşünüyordu. Fahirin gözleri ıslakü. Gönül sarhoşluğundan uyandığı bariz bir şekilde anlaşıhyordu. Yavaş yavaş yaklaştı, gene kadını omuzlarmdan kavradı. Başını eğerek yüzünü, kansının yüzüne yaklaştırdı. Yaptıklarına yanan bir kalbin hüznü içinde: Haksızhğımı itiraf ediyorum ,dedi Beni affet. Yıllarca evvel küçük kızlannın ıstırabını hiçe sayan insanlarm işledikleri hatayı tekrar etmiyelim. Gene kadm başını kaldırdı. Gözlerinden bu defa büsbütün ba^fe tatta ve başka maneda bir dizi göz Çaşı inmeğe başladı. Evet arada ne olursa çocuklara oluyordu. İkisi de şimdi bunu böyle kabul ediyorlardı. Fahir karısım kollannın arasına aldı. Ayni duygu ve ayni endişeyle çarpan yürekleıine tercüman olmak ister gibi: Bizira kızımız vakitsiz hayat mücadelesine, yersiz göz yaşlarını tanimasın, öğrenmesin sevgiüm, dedi. Buna bütün kalbimiz ve kuvvetunizle biz mâni olmağa çalışahm. Mütekaidin, dul ve yetimlerin nazarı dikkatıne*. İstanbul Defterdarlığından: 1 Bllumum zat maaşlan sa,hiblerinin birincl altı aylık yoklamalan 10/5/ 941 tarihinde başlıyacak ve 25/5/941 tarihinde bitecektir. 2 Yoklamalar her gün saat dokuzdan (12) ye ve (13 30) dan (17) ye kadar devam edecektir. 3 Zat maaşlan sahibleri fotograflı nüfus cüzdanlarlle resmî senedlerlnl ve birer tane yeni çekilmiş fotograflannı ve malul olanlar maluliyet raporlannı yoklama ilmühaberlerile blrlikte blzzat getirlp ibraz etmeğe mecburdurlar. 4 25 '5 '941 tarihine kadar yoklamaya gelmiyenlerin muameleleri an cak umumî maaş tevziinden sonraya bırakılacaktır. Alâkadaranın buna göre mensub olduklan malmüdürlüklerine müracaatleri. Kısa Haberler l I ic Mıarçarşıa ile Beyaad meydanı önundeki molozlann on gün zarfında kaldınlması takarrür etmis ve bu is bir müteahhide verilmiştlr. if Unkapanmda on, Sultanahmed ve Rumelihisannda birer, Beyazıci«ia iki binanın istimlâk muameleleri İkmal edilerek hedmlne başlanmıştır. İf Hususî Muhasebe ve Belediye büteelerinin tasdikı işini takib için Ankaraya gitmiş olan İstanbul Belediyesi Muhasebe müdürü Muhtar Acar şehrimlze dönmüştür. BUtçe. Vekiller Heyetine sevkedılmiştir. Tasdikı müteakıb İstanbula iade edilecektir. Hasan Adnan GİZ (•) Abbasilerin idaresi altında iken istiklâllerini ilân eden Türk kumandanlarını bu hesabdan haric tutuyorum. İskeleden düştü Beyoğlunda Macar caddesinde otu ran Koço Yuvani, Yeniköyde Kakule sokağındaki bir inşaatta çalışırken çıkmış olduğu iskelenin kırılması neticesi düşerek muhtelif yerlerinden yaralanmış. Beyoglu hastaneslne kaldmlmıştır. 1KT1SAD Amerika vapurları Süveyç yolile bir «ervis kurdular İskenderiye ticaret mümessillmiz, Amerika vapur kumpanyalannın Ümidburnu ve Kızıldeniz yolile Süveyşe her dört günde bir vapur göndennek üzere muntazam şllep postalan tertib ettiklerıni alâkadar makamlara haber venniş ve bu vapurlarla muvasala temin edilerek Amerika ile tieari münasebatın daha kolayUkla temin edileceğine işaret etmiştir. Mısıra muntazam seferler yapacak olan vapurlar gıda maddeleri, tıbbî malzeme ile insaat malzemesini nakledecektir. Bunlann haricinde vapurlarda yer kalırsa başka maddeler alınacaktır. Bu vapurlardan en ziyade Mısıra gelirken değil, Amerikaya giderken ihracat maddelerimizin sevkinde istlfade edileceği imkân dahilinde görülmektedir. Kamyon altında kalan çocuk Kazlıceşmeden Bakırköy Istikametine gitmekte olan şoför Akif idaresin deki 3477 numaralı kamyon, Demirhane caddesinde oturan Mehmedin üç yaşındaki oğlu Zekiye çarparak yaralanmasma sebebiyet vermiştir. Onlar çıktıktan sonra gene kadın derin bir yeise kapıldı. Saate baktı. Elektrik düğmesini çevirdi. İstorlardan birinin ucunu hafifce kaldırdı. Sokak lâmbalarının aydmlatamadığı yerlerde bakışları hüzünle dolaştı. Ötekiler çoktan gözden kaybolmuşlardı. Muhayyilesi merhametsizce işliyordu. Biraz sonra ka dının ,kocasının koluna gireceğini; onu şaşırtmak, kendine çekmek için ne yapmak lâzımsa bütün fettanhğım takınarak lıiç birine baş vurmaktan geri kalmıyacsğını düşünüyordu. Belki de kapısının önüne gelince ateşli bakışlarını süzerek, bajoltıcı bir sesle •Biraz girmez misiniz, diyecekti. Bir kahve, bir çay içer, dinlenirsiniz. Yordum sizi!... ve sonra.. Tekrar sabte baktı. Dakikalar uzadıkça hüznü müthiş bir öfkeye inkılâb etti. Silkinerek yerinden fırladı: Artık yeter, diye bağırdı Bu komediye bir nihayet vermek lâzım. Bu böyle devam edemez. Üç aydır şuh bir kadınm kaprisleri karşısmda buhran geçiren kocasının ruh haletini sessiz ve şikâyetsiz takib etmişti. Kadın eski arkadaşlarmdan biri idi. Bir müddet evvel evlenmiş, ayrılmış, bir takım karışık işlere girip çıkmış; macera düşkünü, cemiyet telâkkilerine aldı rış etmiyen bir mahluktu. Şimdi de kocasına musallat olmuştu. Fahirin gevşek İradesinden, zayıf ruhlu, telkine müsaid bir adam oluşundan istifade etmeğe çalışıyordu. Halbuki bu adam kendisinin hayatına müsavi bir şeydi. Kocası, arkadaşı, kızınm babası, kısaca her şeyi idi. Onu düşük ruhlu bir kadının kolları arasına atmamak lâzımdı. Fakat aylardanberi her hangi bir harekette bulunmasına gururu müsaade etmemişti. Bütün salıneleri biraz elemle, biraz lâkayd görünmeğe çalışarak ve bazan da sitemli bakışlarla uzaktan uzağa seyrelmişti. Onlar belki kendisini bu halinden ötürü abdal bile buluyorlar; bir şeyin farkuıda olmadığını sanarak Arabadan düştü Şişlide oturan ve Yenikapıda Cev dete aid araba imalâthanesinde çalışan Haykanoz, Nafizin idaresindeki yük arabasile Zeyrek yokuşundan inerken muvazenesinl kaybederek arabadan sokağa düşmüş, başmdan ağır surette yaralanmıştır. KUçUk hikâye Bir Dizi gözyaşı MUKerrem Kâmll Su = kırmağa başladı. Anne o anda yumuşayıveren, tatlılaşan bir yüzle kollarını açtı. Onu göğsüne bastırarak teskine çalıştı 3aba bu yürekler sızlatan sahneyi görmek bile istemiyordu. Küçük kız bunu büyük bir acı içinde derhal'farketti. Ve bir yaralı kuş gibi bir solukta babasının göğsüne atılarak incecik kollarını onun boynundan geçirdi. Rengi kireç kesilmiş, asabı son derece gergin bu vefasız babayı çene siııden, yüzünden, gözlerinden öpmeğe başladı. Kumral başını onun çenesinin altma saklayarak hıçkırıyordu: Babacığun, gitme, bizi terketme! Babacığım, sen gidersen biz ölürüz. Biz babasız nasıl yaşarız? Nasıl yaşayabiliriz? Titriye titriye ona yalvarıyor, göğsünün üstünde bir canavar görmüş gibi büzülüyor, ağlıyor, çırpınıyordu. Bu hal karşısmda erkek, aylardanberi maddî güzelliği ve şaşırtıcı kaprislerile varbğuu allak bullak eden kadının ateşli bakışlatından, çekici vücudünün sihirü kokusundan kurtulmak ihtiyacmı duydu. Kızını göğsüne bastırarak yatağına götürdü. Örtülerini düzeltü. Başucuna oturdu. Küçük ellerini avuçlannın arasına aldı. Onun pek sevdiği masallardan birini söylemeğe başladı. Epey sonra küçük uyumuştu. Yanaklarmda hâlâ göz yaşlarınm izi vardı. Narin vücudü. incecik göğsü tutuk hıçkıııklarla kabarıp iniyordu. Baba bu kapanan göz kapaklannın bir daha açılmaması ihtimalile dehşet duydu. Oh, giriştiği oyun tehlikeli bir şeydi. Yuvası, hususile yavrusu için yıkıcı, öldürücü bir macera idi bu... Deminki öfkesi yatışmış olarak hole çıktı. Karısı başını ellerinin arasına alarak için İçin ağlıyordu. Fakat kızının karşısmda son derece tatlılaşan duyguları yumuşayıveren hüviyeti şimdi tekrar sertleşmiş; öteki kadın gene iradesini hükmü altma almağa başlamıştı. Macide başını kaldırdı. Yüzü göz yaşlarile ıslakü. Kirpikleri top top olmuş, bakışlan bulanmıştı. Fahir: Haksızlığına, biraz evvelki hücumlanna, yersiz hakaretlerine ağlayorsun değil mi? diye başladı. Ağla! Bakalım bu göz yaşları knılanı tamir edebilir mi? Gene kadın hafifce başını salladı. Artık isyan edecek, bu hücuma mukabelede bulunacak halde değildi. İçü ve kırık: Hayır, dedi. Hayır. Ben çocuğuma ve kendi çocukluğuma ağlayorum... Sonra rüyada konuşuyormuş gibi, bakışlan odanın bir köşesine takılmış olarak devam etti: Yıllarca evvel gene böyle korkunc bir gece idi. Karı koca müthiş bir kavgaya tutuşmuşlardı: AJTIÎ sebebden. Onlarm da kararları kat'î idi. Hem o kadar kat'î idi ki, gürültüye uyanarak dehşetle yatağmdan fırlayan küçük kızlannın ıstırabına, yalvarmalarına, yürekler parçalayan hıçkırıklarına kalblerini açık tutamadılar. Onu bir tarafa iterek eşyalannı ayırmakta devam ettiler. Lâkin onlara bir şey olmadı. Erkek şahlanan ihtiraslarmın peşinde maceradan maceraya atıldı. Kadm yaşamak icin hayatını yeniden yapmağa mecbur oldu. Bir başkası ile evlendi. Ve ne olduysa iki arada o zavallı küçük kıza oldu gün geçtıkçe biraz daha pervasızlaşı yorlardı. Son iki hafta İçinde hemen hemen kadın her gece geliyor ve geç vakit yalnız dönemiyeceği için kocası evine kadar ona refakat ediyordu. Bu geceyarısı dönüşlerinde gene adam karmakarışık bir ruh haleti içinde ne yapacağını şaşırıyor; dalgm, üzüntülü, bazan fazla asabî yatağa giriyor; yüzünü duvara çevirerek saatlerce uykusuz kıvranıyordu. Vakit epey ilerlemişti. O hâlâ görü nürlerde yoktu. Macide çok sevdiği bir insanın elinden müebbeden çıkması İhtimalile kıvranırken, katlanılmaz bir kıskanchk ateşi İçinde bir çok şey yapmak, hatta katil olmak istekleri ile çırpınıyordu. Ve nihayet öfkesinin taşıp köpürdüğü bir dakikada onu sararmış vüzü, karışmış saçlarile karşısmda bulunca kavga koptu. İkisi de en ağır sözler ve hakaretlerle birbirlerini kınp İncittiler. Netice belli idi. Artık bir çatı altında yaşamalanna imkân olamazdı. Ajrılık kararını verdiler. Fahir resmî kâğıdlarının bulunduğu çekmeceyi şiddetle açtı. Lüzumlu bir kaç kâğıdı titreyen parmaklarile araştırmağa koyuldu. O aralık yan odadan. uzun beyaz geceliği İçinde ölü gibi sararmış yüzile küçük bu kız çıktı. Her halinden büyük bir dehşet içinde olduğu anlaşılıyordu. Kumral saçîarı omuzlanna dö külmüş, dudaklan titriyordu. Demindenberi iki düşman gibi birbirini kınp geçiren bu iki en sevdiği insana acılarla baktı, baktı, ve parçalanmış bir sesle: Anneciğim, babacığım!.. diye hıç Dünkü ihracat Dün şehrimizden 1.000,000 liralık ihracat yapılmıştır. Bu ihracatın içinde her nevi madde vardır. Rumanyaya da 250,000 kilo yer fıstığı ihrac olunmustur. Izmir fuarına bütün sınaî müesseseler iştirak edecek İktısad Vekâleti, bu sene de 20 ağustosta açılacak ve bir ay devam edecek olan İzmir enternasyonal fuanna bütün sınai müesseselerimizin, mamulâtımn tanınması, istihlâk saha v« miktannın genişlemesini ve hususile millî sınaî durumumuzun toplu bir halde tebarüz ettirümeleri İçin iştirak etmelerini tavsiye etmiştir. Mıntaka İktısad müdürlüğü, dün bütun sınaî müesseselere, bu seneki fuara ne şekilde İştirak edeceklerinl üç gün zarfında tespit edip yer almalanru bildirmiştir. Tiftik ihracatı İngiliz korporasyonu ev\elce kabulü yapılan 34,000 balya tiftücten sonra geri kalan 6000 balyamn korporasyon hesabına her hangi bir bankaya teslim edilerek bedelinin alınmasını dün ala • kadar tacırlere bildirmiştir. Almanyaya ihrac olunacak ve bedeli Ticaret Bankasından karşılanmakta olan son parti 200 000 llrahk tiftigin de ayın 12 sinde teslimi yapılacak ve 13 uade bedeli karşılanacakür,