CUMHURÎYET 15 Birincücânun 1 9 4 0 Bir sergi münasebetile YENt ESERLER BUGÜN İnce Türk isleri Beyoğlu Kız San'at mektebi talebesinin eserleri, bu günün zevk kargaşalığı içinde, Yahya Kemalin manzaraîarı gibi görünüyor Yazan: FİKRET ADİL Avukatın kitabı Ali Haydar Özkent Avukatlığın eski ve yeni dünyadaki tarihinden, islâmdan bu güne kadar rnemleketimizde geçirdiği safhalardan vesikalarile bahseder. Türkiyede nasıl avukat olunduğunu, stajı, avukatların hak ve imtiyazlarını, vecibe ve mes'uliyetlerini, müdafaa usulünü, eski ve yeni adlî hitabeti, baroların teşkilâtını, rnurakabe, kaza haklarını, itiraz yollarını anlatan adlî, ilmî, edebî kıymeti haiz büyük çapta bir ana eserdir. Yalnız avukatlar ve hukukçuların değıl, münevver her vatandaşm okuması için ince harflerle basılmış büyük 838 sahıfelik eser iki liraya satılmaktadır. Her kit'bcda bulunur. TAKSİM S İ N E M A S I N D A Aşkla vazifenin.. Harble saadetin.. Hayatla öliimün... Zevkle ıstırabm çarpışmasından yarahlan büyük film... ( FRANSIZCA ) RADYO f Bu günkü program 9,00 9,03 9.18 ı 9,45 K I Z I L CASÜS ÂŞIKLÂR RAKKASE «SALOME» kudretlerile süslenen.. Hakikî vak'alardan heyecan alan senenin, dünyanın en güzel casus filmi Türkçe sÖ7İü ve Türkçe müzikli film. göx kamastırıcı dekorlar Bestekâr ve müzik reüsörii A R T A K İ C A N Okuyucular : MÜZEYYEN SENAR BEDRİYE. SA1VIİYE. SUZAN*. S UAD GÜ N Çaîanlar : Kemanî N U B A R Kanun : AHMED Darbuka: H. TAHSİN İlâveten : YUNAN . İTALYAN Bugün saat 11 de tenzilâth matine J HERBERT MARSHAL GERTRUD MİCHAEL LIYONEL ARTVİL'in Bugün Saat L A L E Sinemasmda 11 de tenzilâtlı HALK matinesi DİKKAT: Dünya harbinin son vak'aları Türkçe PARAMUNT JURNALDA Dil Kurumunun Belleteni Türk Dil Kurumu genel sekreterli ğinden bildirilmiştir: Kurumumuzun «Türk dili« adile çıkarmakta olan belleteninin ikinci serisinin beşinci ve altıncı sayıları bir arada olarak basılmıştır. Bu sayının başında Türk Dil Kurumunun koruyucu genel başkanı Millî Şefimiz Ismet İnönünün sekizinci dil bayramı dolayısile kuruma gönderdiği kutlama telgrafile Büvük Millet Meclisinin açılış söylevinde Dil ve Tarih Kurumları hakkındaki yüksek buyrukları yer al maktadır. 15/12/940 PAZAR 18,03 Cazband Program 18,50 Saz eserleri Haberler 19.30 Haberler Müzik (Pl.) 19,45 Fasıl heyeti Yemek listesi 20.15 Muzik (Pl.) 20,30 Konuşma 12.30 Program 20.45 Türküler 12,33 Şarkılar 21,15 Konuşma 12,50 Haberler 21,30 Müzik 13,05 Şarkılar 22,00 Orkestra (Pl.) 13,25 Orkestra 22.30 Haberler 22.50 Dans Muziği 23.30 Kapanış 18,00 Program HAYATIMZDA GÜLMEDİĞİNİZ KADAR GÜLMEYE HAZIRLANINIZ Çünkü Dünya Komikleri Kralı İrtihal Hüseyin Tuna ve Bahriye Tunanın kızı, gazetemiz foto muhabıri Ahmed Tunanın hemşiresi ve Os man Akkoyunun refikası Zeyneb Akkoyun, bir müddettenberi müp . telâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak dün gözlerini dünyaya kapamıştır. Merhumenin cenaze na mazı dün Tophanede Kılıcali camıinae kılındıktan sonra Eyübsultandaki aile mezarlığma defnedilmiş . tir. Kederli ailesine taziyetlerimizi bıldiririz. Deniz emekli yarbaylarından Feyzullah Meydancık müptelâ olduğu rahatsızlıktan kurtulamıyarak ytfat etmiştir. Merhumun cenazesl İctinye İskele caddesindeki evinden kaldırılarak mctörle KasımDaşaya getirilmiş ve oradaki aile kabrista . rrna defnedılmistir. Eşi: Makbule Meydancık *** Çok sevgili kardeşimiz, daymuz, büyuk dayımız ve eniştemiz Bay Alfred Paluka'nm kısa bir hastalığı müteakıb 68 yaşmda iken 14^12/ 940 sabahı saat 3 te vefat etmiş olduğunu bütün dostlara ve ehibbaya teessürle bildiririz. Cenaze merasimi 16 kânunuevvel 940 pazartesi günü saat 16 da Feriköyünde Katolik mezarhğında icra e<iilecektir. Oskar Paluka ailesl Feliks Paluka ailesl Ludvviğ Juneermann ailesi (Münih) İstanbul 14 kânunuevvel 940 *** Şirketimizin müessisi Bay Alfred Faluka'nın 14/12/940 sabahı kısa bir hastalığı müteakıb vefat etmiş olduğunu derin teessürlerimizle bilciririz. Doğruluğu ve iyiliğile herkesin sevgi ve saygısmı kazanmış olan mumaileyhin üfulile bizler çok kıymetli bir şef, aziz bir dost ve arkadaş kaybettik. Cenaze merasimi 16 birincikânun pazartesi günü saat 16 da Feriköyünde Katolik mezarlığı Ki. lisesinfle icra edilecektirAlfred Paluka ve Şeriklerl *** Şirketimizin müessisi ve 22 senedenberi idare ve riyasetinde bulunan Bay Alfred Paluka'nm 14/12/ 940 sabahı kjsa bir hastalığı müteakıb vefat etmis olduğunu derin teessürlerimizle bildiririz. Doğruluğu ve iyiliğile herkesin hürmet ve muhabbetini kazanmış olan mumaileyhin üfulile çok kıy. metli bir şef ve çok aziz bir dost kaybettik. Cenaze merasîmi 16 birincikâ . nun pazartesi günü saat 16 da Ferikövünde Katolik mezarlığı kilise. sinde icra e J ilecektir. Türk Maadin Şirketi İdare Meclisi ARŞAK 3 PALABIYIKYAN'ın ÇAVUŞLAR S Ö Z L Ü nüshası Bııgüne kadar çevirdiği en miikemmel filmi olan AHBAP T Ü R K Ç E 2 nci hafta izdihamdan ver bulamıyanlar: S İ R K TE İPEK MELEK ÖNÜMÜZDEKİ Dekorasyon vitrinlerindeki Beyoğlu Kız San'at mektebi talebesinin eserlerinden Beyoğlunda Salâhaddin Refik Sırma Kız San'at Mektebi talebeleri tarafınlımn Dekorasyon mağazasının came dan ve cidden garezsiz, ivazsız bir sanTeşekkür kânlarında iki gündur, eski Türk motif at aşkile hareket eden kıymetli ressam Basm Birliği mmtaka re4sliğinlerinden yapılmış işlemelerden mürek. Bayan Melek Celâlin estetik irşadüe denkeb sofra takımları, çevreler, vesaire ve mektebin mütevazı müdiresi Bayan 1875 te Ebüzziya Tevfik tara teşhir ediliyor. Bu cidden güzel ve ne Refia Berk'in yorulmaz gayretile ya fından çıkarılan (Muharriri mecfîs eserler Beyoğlu Kız San'at Mektebi pılmıştır. Tamamen hasbî bir şekilde muası kolleksivonile 1Ü8 de çıka. talebesinin elinden çıkmıştır. Insan, ca başlamış olan bu cehdi devam ettirmek, rılan (Mecmuai Ulum) nüsha'arıntnekânın önünde uzun uzun durmaktan saha hazırlamak başkalarına düşer. Bir dan mürekkeb bir cildin birlieimiz kendini alamıyor. Bu el isleri, biraz kelime ile, evvelce esnafı olan bu san kutübhanesiııe hedive edilmesi sugeçkin hatjralarda birçok sahneler can atı ayni şaşmaz usüllerle ihya etmek retile göste'ilen alâkadan dolayı makine sanayiinin standardize ve ucuz landırıyor. sayın Bav Âli Türkeeldiye mıntaka Çocukluklarını Hürriyetin ilânı sene. güzelliklerinin tasallutlarından kurtar adma teşekkür ederiz. lerinden evvel idrak etmiş olanlar mak lâzımdır. #*» Bunun ne şekilde vapılabileceğini ugimdi artık ancak nemlenebilen gözleKızım Muazzezin hayatını kur rinin bulutları arasından, işinin üzerine zun boylu aramağa ihtiyac yoktur. Ev. cğümiş genc bir anne, bir hemşire başı velce bizde lonca şeklinde tnevcud sis tarmak için tıbbin bütün vasıtalaveya bir komşu kızı çehresi görürler, temi tatbik kâfidir. Şu şartla ki, burmı büyük bir dikkat ve itina îie boğazlarında bir düğüm peyda olur. loncanın başına işten ve bediiyattan an tatbikten baska insanlık ve şefkaSonra derin bir göğüs geçirerek, mev lar birisi getirile. Aksi takdirde. bueün tm en yüksek derecesini ibzalden Ordinaryüs Bim icabı çiseliyen yağmur altında a hahcılığımızın içine düştüğü zevksizlığe bir an fariğ olmıyan Profesör Dr Mazhar Osman Uz yaklarını* yere, bu hatıraları ürküterek ve sefalete düşeriz. Hahcıhğımız, Avrupa makine mamu manla Dr Hüseyin Kenan Tunakan kovmak ister gibi bir hışımla vura vu. ra. kendüerini. gündelik hayatın gay lâtile yarışabilmek iddiasile düğüm a. ve Profesör Kâzım İsmaile ve ka dedini seyrekleştirip kalitesini düşür nını mebzulen yermekte büyük fayasına atmak üzere uzaklaşırlar. ve diğer mekle kalmıyor, resim olarak Avrupa zilet gösteren İbrahime Bu el isleri insanı sadece böyle tahemsire hassüslere mi sevkeder? Zannetmiyo lıların, başka türlüsünü yapamadıkları doktorlarla h&stabakıcı rum. Meselâ benim aklıma, bundan bir için alıp koydukları hendesî şekilleri de lere ve vefat dolayısile büyük acımüddet evvel tstanbula getırilip teş. taklide kalkıp feci bir zevksizliğe, bir mıza gerek bizzat ve gerekse tahrihir edilen ve bilâhara satışa çıkarılan gormemişliğe duşülüyor, yanlış bir gö ren iştirak eden zevatı muhteremeEumen bluzları geldi. Bunlar hemen rüş, yanlış bir düşünce, yanlış bir he \e ayrı ayrı teşekküre büyük acım cecik satıhvermiş ve moda haline gel sab ile hahcıhğımız mahvediliyor. Bun dolayısile imkânı maddi bulamadımişti. Rumen bluzlarının üzerindeki iş dan başka, gene hahcıhğımız için bir ğımdan muhterem gazetenizi bu lemelerin motifleri, estetik bakımmdan mesle olan kimyevî boya ile nebatî bo vecibevi ifaya tavsit ediyorum. olduğu kadar, renk ve ahenk bakımın. ya meselesi, el işlemeleri içifı de mevŞehir Meclisi azasından ve tücdan da bizimkilerin yanında devede zuu bahistir ve ayrıca bir de, kumaş Receb Havlucu kulak kahr. Bizim motifler yalnız Ru dokuma işi vardır. Gerek nebati boya Yurddaş! tnen değil, bütün Balkanlarda ve Maca imali, gerek kumaş dokuma san'atlan Eline geçen herşeyin kıymetinı bugün henüz bizde kaybolmamış, fa. ristanda yapılanların fevkindedir ve ebil. sssen. onlar bizim tesirimiz altında baş. kat bir nesil sonra artık mustehase oUlusal Eko"nmi ve Arttırma lamış ve inkişaf etmişlerdir. Bovle ol lacak vaziyete girmişlerdir. Demek isKurumu du§u halde neden bizde, bu güzel san tiyorum ki, küçük bir gayretle küçük »t ştıbesi verimsiz kalıyor ve ortadan güzel san'atlarımızın en halis, en Türk olanını kurtarabiliriz. kalkmağa doğru gidiyor? 23 birincikânıın Hulâsa dekorasyon camekânlarında Marifet iltijata tâbidir.teşhir edilen el işlerinin üzerindeki moPazartesi akşamı Amma marifeti arzetmek, teşkilâtlantifler, bugünün zevk kargaşalığı içinde d'mak icab eder. Yahya Kemalin manzum»leri e ; bi gö Bugün teşhir edimekte olan el işlerı, rünüyor. Fikret Âdil yııkarda da söylediğimiz gibi, Beyoğlu Alemdar ve Millide Fransanın veni dâhi komiği ve S A R A Y SİNEMASINDA ÇARŞAMBA AKŞA>n BAŞLIYOR R E LLİS i İlk saheseri : J Orijinal dildeki nüshası yalnız Z 0 RL A TAYYARECİ ( T Ü R K Ç E S Ö Z L Ü filminde görebilmek için bu PAZAR devamh matinelerne teşrif buyurmalıdırlar. Programa ayrıca : LİLİAN HARVEY'in Son eseri f Bu hafta: Her seansta salonu dolduran sineınanın en güzel dehakâr iki artisti : halk, JOAN CRAVYFORD CLARK GABLE'yi yarattıkları (MEŞUM KADIN) ve (AŞIK) rollerini SERENAD M R O B E R T K O C H B | NAHKÛMLAR GEMİSİ Mükemmt! ask ve ihtiras filmini takdir nazarlarile seyretmek ve alkıslanıak için SARAY SİNEMASINA Ölüme Karşı Savaş Müstesna saheserin gördüğü rağbet ve yaratıcısı E M İL J A N N I G S'in kazandığı fevkalâde muvaffakiyet hasebile Koşuyor İlâveten : FOX JURNAL son harb ve dünya haberleri Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine BUGÜN İPEK Sinemasmda LA DAM O KAMELYA'dan ROMEO ve SAKARYA SİNEMASI PROGRAMINDA 2 GÜN DAHA devam edecektir. GEÇ KALANLAR İÇİN FIRSAT MANON LESKO Bugüne kadar İPEKFİLM stüdyosunda filmlerin en mükemmeli ve en çok muvaffak olanıdır. Seanslar . 11 1 2,30 430 6.30 ve 9 da Bugün saat 11 de tenzilâth matine BUGÜN JULYET'den daha eüzel, daha müessir ve dünya edebiyatının şaheserlerinden yapılan TÜRKÇE SÖZLÜ * < « MUNm SARAY Sinemasmda İstanbul sekizinci asliye ceza Gazetemizin «Doğru değil mi?» mahkemesinde Hilmiye isminde bu sütununda, Şirketi Hayriyenin sa kadının yalan yere yemin etmek saat 20.30 dan itibaren Üsküdara va çundan muhakemesine başlanmış pur işletmedığinden şikâyet edü tır İddiaya göre, Hilmiye, kızını ibmekte idi. Şirketi Hayriye idaresi, rahim adlı bir delikanlıya nisanlamak üzere, bu gencden altmış beş Üsküdar halkının bu haklı dileğini lira masraf paras^ı almış, fakat son. nazari dikkate almıstır Yarınki pa rfdan bu işten vazgeçerek parayı zartesi gününden itibaren Üsküdara kendisi harcamıştır. İbrahim, Eyübson vapur, Köprüden saat 22 de sultan sulh hukuk mahkemesine hareket edecektir. Bu vapur, Üs müracaat ederek paranın iadesini küdardan itibaren Vaniköyüne ka ıstemiştir. Hilmiye de, ondan para almadığına dair mahkemede yemin dar olan iskelelere uğramaktadır. etmiştir Bunun üzerine İbrahim taBeşiktaştan Üsküdara son posta, rafından Hilmiye hakkında yalan 21,30 dadır. Cumartesi günleri, vere yemin davası açılmış ve su'h Köprüden Üsüdara son yapur 23,25 hukuktaki iş, asliye cezaya geçmişte hareket edecek ve Çengelköyüne tır. Sekizinci ceza mahkemesi. kadmm fcadar bütün iskeleleri tutacaktır. yalan vere yemin ettieini sabit görAyın 12 nci günü, 23 numaralı müş. üc ay hapsine ve otuz lira paspferi yapan vapuraki teahhurun, ra cezasile ve sekiz bucuk lira mahlodosun şiddetinden ileri geldiği bil k?me masrafı ödemesine karar verdivilmektedir. Bu vapurda, 2000 kişi miştir. değil, ancak 549 yolcu bulunduğu tskeleden düştü kayıdlarm tetkikinden anlaşılmıştır Bununla beraber, Şirketi Hay • Kadıköyünde oturan Mihal admda bir amele, Beylerbeyinde bir riye idaresi, vaki şikâyetleri nazarı mşaat işinde çalışırken çıktığı is dikkate alarak bu seferi yapan va keleden rruıvazenesini kaybederek purun yerine daha süratli bir vapur cüşmüş. muhtelif yerlerinden yaraikame etmiştir. hnmıstır. Bir kerecik olsun o bahtiyar prenses gibi seyahat etmek ne kadar eğlenceli olaeak, bir düşünün! O zamanki arabacı hâlâ liayatta... Her şey hazırlandı, saat sekizde hareket ediyoruz... Onun için erkenden kalkacağız, siz de geceyi burada geçirirsiniz, tabiî. Olmaz diyemezsiniz. Aşağı katta size güzel bir misafir odası vereceğiz. Bir şeye ihtlyacınız olursa. Piszta gider, kışladan alır, getirir... O da, prensesin zamanındaki gibi sırmalı esvab giyecek... Hayır, itiraz yok. Bu ricamızı mutlaka kabul edecek?iniz, mutlaka. itiraz dinlemiyoruz. Edit, kurulu bir yay gibi mütemadiyen anlatıyor, anlatıyordu. Ben, onda hasıl olan bu şaşilacak tahavvülden hâlâ hayret içinde. dinleyordum. Sesi tamamen başkalaşmıştı, hafif ve akıcı bir ahenkle konusuyordu. Onun bu sarhoşluâu yavaş yavaş bana da geçmiş, mukavemetimi gevşetmişti. Belki, diye düşündüm, bütün bunlar doğrudur. yahud doğru olacaktır: belki onu aldatmıs değilim ve Edıt, hakikaten çabucak îyileşecektir.» Şirketi Hayriye, halkın şikâ Yalan yere yemin etmenin cezası yetlerini nazarı dikkate aldı K 0 NS E R İ MELEK Sinemasmda Sinema dünyasının en parlak 2 yıldızı CLAUDETTE COLBERT JAMES ST EW A R T tarafından temsil edilen Beşiklaş S U A D P A R K sinemasmda SAÂDET BU HAFTA: YUVASI ŞEHIR HALKI TÜRKÇE SÖZLÜ ARABCA SARKILI Seanslar: 12,30 2,30 4,30 7 de BUTUN HAYAT GÜZELDİR Fransızca sözlü nefis bir aşk ve güzellik filmi Seanslar : 11 (tenzilâth) 1 2,30 4,30 6,30, suare 9 da DİKKAT: Geceler için numaralı biletlerin evvelden aldırılması rica olunur. Telefon : 40868 SÜMER SİNEMASINA koşujor. Ve M İ R E İ L L E B A L İ N ile arkadaşları AİME CLARİOND ve GİNETTE LECLERK tarafından fevkalâde bir tarzda yaratılan En yüksek sinema zevki olan binlerce İstanbul halkı A9KIN ZAFERİ Bu hafta ÜltraLüks M A R M A R A Salonlarına akıyor ROBERT TAYLORun HEYD LAMARR'Ja yarattığı ültra lüks Fransızca sö^lü müstesna ve muhtesem filmini alkıslıyor. Mevzuu: Bir kadının bir erkekten neler beklediğini... İnükamın ne olduğunu... Ayni kadını seven iki erkeğin ölümü... İlâveten: YUNAN İTALYAN HARBİ manzaralarını bütün tafsilâtile gostcren film. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine SE VEN Ayrıca: KADIN İÇİN... 1940 HARİKASINI GÖRMEK Korkunc bir cinayetin dahiyane filmi A V I Ş r T I u ı\ A 1 S I | A RK Ş E R L O K Bastervilles'in H O L M E S Köpeği Türkçe Sözlü bir zaman fena veyahud hatah bir iş değildir. Hazırlanan gezinti, erkenden. neşeli haykırışmalarla başladı. Parlak bir sabah güneşile aydınlanan temiz, pak odamdan işittiğim ilk gürültü, kahkahalar oldu. Pencereden baktım. Bütün hiz metkârlar, Prensesin, şafak sökmeden Yazan: Stefan Ztveig Türkçeye çeviren: Hamdi Varoğlu evvel ahırdan çıkarılan koskoca arabası etrafma toplanmışlar, onu seyrediyor tince, aşçı, purneş'e, başında beyaz takmudebdeb arabamn rusunu havaya kaldırdı, bizi selâmlayan memış derecede lardı. Takriben bir asır evvelden kal kesi olduğu halde, yiyecekleri getırdi. hızmetkârların başları üstünde berrak durması ve ismi hepsinin kulağına ilişen ma. mükemmel bir müze eşyası. Muaz Jambonlar, börekler, tavuk kızartmalabir ses çtnladı ve arabacı. kanıçısım sa Kekesfalva şatosu sahibinin, beni de efzam tekerleklerin sadmelerinden. gayet rı, pamuk gibi taze ekmekler ve yolda vurdu, bir tabanca gibi patladı. Koca radmdan sandıklan ailesile birlikte, kaustalıkh yapılmış yaylarla muhafaza e sarsılıp kırılmamaları için, bir saman araba hareket edince yerimizden sarsıl sabanın küçük kilisesindeki âyine iştirak dilen araba, eski halılarda görülen tabakası üstüne uzatılmış biı yığın şidık ve gülüşerek, birbirimizin üstüne edeceği haberi, bu saf yürekli köy'ü'ere şimdi boyaları solmuş, pastoral sahne se. Aşçıya yardım etmek için gelen bir devrildik Sonra marifetli arabacı, şişman büyük bir heyecan vermişti. Kilisenin lerle, eski zamana aid resimlerle süs çırak, arabamn arka tarafına, vaktile kerınh arabamızdan bakınca bize birden zangocu, sanki sabık Kanitz, bizzat lenmişti. Minderleri ipekli kumaşlarla Prensesin seyisinin oturduğu yere başına bire müthiş surette dar görünen par Prens Orosvar'mış gibi koştu ve papasın, kaplı arabamn içinde, açılır kapanır alaca tüylü bir şapka giymiş seyisin yamaklıkh kap'.dan, gayet meharetle geç biz yerlerimize yerleşinciye kadar bekraflar, aynalar .lâvanta şişeleri gibi her nına yerleşti. lemek arzusunda olduğunu söyledi. Ati, kazasız belâsız şoseye çıktık. türlü konfor mevcuddu. Gerçi, bu araİlk molayı küçük bir kasabada verdik. haü, kemali hürmetle ve başlarım eğeNihayet, bu muhtesem arabamn yanıbanın manzarası, hakikate biraz aykırı rek etrafımızı kuşattı. Piszta ile İlona, ve bir parça karnavalımsı idi: fakat, o na yaklaştığımız zaman, yolcuların, ara Kilise çanları, ahaliyi pazar ibadetine badan ve parlak kostümlü uşaklardan çağırıyordu. Kasabaya girişimiz, kazlrı Edifin kollanna girerek yürütmeğe başpğır kara gemisini yola çıkarmağa meladıkları zaman, genc kızın kötüriımlümur hizmetkârları, bu manzara daha pek daha az debdebeli bir manzara ar urküttü, ciyak ciyak haykırarak kaçışzettiklerini gördük ve bu tuhafımıza git tılar. Ovadan, tarla aralarındaki patika ğu, etrafta, gözle görülebilir bir tesir fazla eğlendiriyordu. Şeker fabrikasının ti. Kekesfalva, sırtından hiç çıkmayan lardan, kiliseye geç kalmış olanlarm ka uyandırdı. Basit insanlar, felâketin zenAncak. gece. odamda yalnız kaldığım mabinisti. hususî bir ihtimamla, te riyah redingotile, leylek bacağını andı sabaya doğru ilerledikleri görülüyor; ginlerde gelmekte tereddüd etmediğini kerlekleri bağlıyor, yayların metanetini zaman vesvese'erimin tekrar doğduğunu görünce, daima, derin bir tesir duyarkontrol ediyor, otede, beygirler. dü ran bacaklarile, armalı arabaya biner bazan, sadece, erkeklerin, düz kenarlı hissettim. Bütün bu ümidler mübalâğa'ı ken, hali bir parça gülünçtü. Genc kız siyah ipek şapkaları ve kadınların ala lar. Mırıltılar ve fısıltılar oldu; sonra, ğüne hazırlanır gibi başları, çiçeklerîe kadınlar, çabucak boşaltılan ilk sıraya degil miydi? Bu tehlikeli itimadı azaltsuslü, koşumları takılmış bekliyorlar ları, gönül, rokoko roblar giymiş, saç calı hotozlan farkediliyordu. Her tarafmak ne olursa olsun müreccah olmılarına pudra sürülmüş, yanaklnrında tan uzanan bu dalgalı hat, buğdayların zavalh kötüıüm kızm kabil olduğu kadı. Dıtiyar arabacı Jonak, bu fırsatı nidar rahat oturabilmesi için, minderler yacak mıvdı? Fakat, sonunda bu fıkri met bilerek, kemali gururla marifetini yapma ben, ellerinde renkli bir ye'pa kımıldayan altın rengi ortasmda, bir uzaklastırdım. Çok fazla yahud çok az ze ile görmek istiyordu. Bana da, Mari kurd gibi kıvrılıyordu. Çan sustu. Ayin getirdiler. Papas, âyini, bilhassa bizim igösteriyor, yanımıza alıp götüreceğimiz çin, daha debdebeli bir şekilde icra esöylemiş olmaktsn dolayl niçin üzulüeofra örtülerini. peçeteleri. gümüş çptal. Terez devrinin parlak süvari elbisesi başlayacaktı. Edit, birdenbire, duada yordum? Lüzumundan fazla vaidde bu takımlarını armalı sandıklara yerlestiren sırttaki mavi ühlan ünıformasından her hazır bulunmak üzere, arabadan inme diyor gibiydi. Yanımda oturan Edit'e tesadüfen gözüm iliştiği zaman. onun lundumsa bile. bu yalan onu sevindir uşaklara nezaret ediyordu. Bu işlsr bı halde daha fazla yakışacaktı. mizi teklif etti. can. ve yürekten dua ettiğini gordüm ve mişti ya! Bir insanı sevindiraıek de hiç Yerlerimize oturunca, Piszta, av bo Küçük pazar meydanında bu görül cidden dehşte kapıldım. Onun dinî bir' terbiye aldığını, yahud dindar olduğunu, o zamana kadar hiç tahmin etmivordum. Halbuki. dua edişinde, pk çok kimse'erde olduğu gibi, öğrenilmiş bir şey yaprn insan hali yoktu. Şiddetli bir rüzgnra karşı yürüyen bir kimse gibi yere eğik duran, solgun yüzü, önündeki sırayı kavrayan elleri vecdiçindeki hali, şuursuz bir şekilde kımıldayan dudakları. bütün durumu, şiddetli bir ruhî heyecana delâlet ediyordu. Vecdiçindeki bu münacatı onu öyle tehyic etmişti ki, bazan, sıranm sarsıldığıru hissediyoıdum. Allahtan, muayyen bir muradın kabulünü istediğini anladım. Bu murad:n ne olduğunu keşfetmek o kadar güç değildi. filesi gibi, eğersiz atlarını dört nala koşturuyorlardı. Sanki üzerimize sal dıracaklardı. Arabamızın hayvan'crı, kulaklarını, endişe ile dikmişlerdi; Ihtiyar Jonak, ayaklarmı öne dayamış, sıkı sıkı dizğinleri çekiyordu. Birden, bü* düdük sesi işitildi ve o vahşî kafile, arabamızm etrafmı, muntazam bir halka halinde çevirdi, kâhyanın evine kadar bize refakat etti. Tecrübeli bir süvari sıfatile, bu manzarada benim için, görülmeğe lâyık hayli şeyler vardı. İki genc kıza, tayları ebsterdiler. Bu korkak ve mütecessis hayvanlar, cılız ve sarsak bacaklarile, uzatılan şekeri kapmasını beceremiyen ağızlarile, genc kızları epeyce gü'dürdü Ayinden sonra onu arabaya bindirdik. Biz böyle eğlenirken, aşoımn çırağı. gene Uzun müddet, durgunluğunu muhafaza Jonak'ın nezareti altında, kır ortasmda etti. Hiç bir şey söylemiyordu. Çılgır.ca bize mükemmel bir yemek hazırlamıştı. çeneleriırizi bir neş'e ile dö'rt tarafına dönmesinden Biraz sonra, nefis şarab, eser kalmamıştı. O yarım saatlik ibadet daha serbest, daha nes'eli işletti. Yal onu harab etmiş gibi idi. Sükutuna hür nız, böyle candan kahkahalarla gülen. met eltik. Oğleden az evvel haraya ge içimizde en neş'eli. en şakrak göri'en bu linciye kadar sessiz sadasız, adeta cansız narin genc kızı. o zamana kadar bir hasbir yolculuk yaptık. ta, her şeyden ümidini kesmiş bir zaOrada bizi sureti mahsusada karşıla vallı olarak tanıdığım, düşüncesi şimdi mağa hazırlanmışlardı. Geleceğimizi ön bizimle şakalaşan su ihtiyann, iki pün ceden haber alan civar delikanhları, ha evvel, çılgınca bir ıstırab içinde ve bir ranın en haşari hayvanlarına binmişler, sairfilmenam gibi, geceleyin beni yo r.aralar atarak, at oynatarak bize karşıcı lumdan çevirip yakamı bırakmıyan ayni gelmişlerdi. Bu patırdıcı ve neş'eli de adam olduğu kanaati, arada bir, mavi likanhlar, güneşten kavrulmuş yüzleri. sempdan geçen hafif bir bulut gibi. zihüryan sineleri, kenarından rengarenk nimde dolaşıyordu. Kendi kendimi bıle uzun şeridler sallanan yassı şapkaiarı güçlükle tanıvordum, o kadar hafif, o ve beyaz pantalonlarile, pek parlak bir kadar çeviktim. manzara arzediyorlardı. Bir bedevî ka[Arkan var]