17 tlrinriUânıın 1*1 ^<J CUMHURİYET S O N HABER Ruslar, Milletler cemiyeti ile alay ediyorlar! Cemiyetten tardedilmeleri, kendilerine zarar değil, bilâkis fayda verecekmiş Moskova 16 (a.a.) Tass Ajansı, Sovyetler Birliğinin Milletler Cemiyetin den «ihracına» hiiküm veren 14 kânunuevvel tarihli konsey karan hakkmda salâhiyettar Sovyet makamatının aşağıdaki mütaleasını beyan etmeğe salâhiyettardır: Milletler Cemiyeti konseyi 14 kânu nuevvelde, Sovyetlerin Finlandiya aleyhine müteveccih hareketlerini takbih ederek Milletler Cemiyetinden ihracı hakkmda bir karar sureti kabul etmiştir. Sovyet mehafilinin mütaleasınca, Milletler Cemiyetinin bu manasız karan ancak müstehzi bir tebessüm uyandırabilir ve bizzat bedbaht amillerini mahcub eder. Milletler Cemiyetini kendi askerî menfaatlerine alet yapmak istiyen emperyalist baylar, emperyalist manevralarına karşı koyabilecek ve tecavüz siyasetlerini meydana vurabilecek yegâne kuvvet olarak gördiikleri Sovyetler Birliğinden kurtulmak için ilk firsattan istifade etmişlerdir. Bundan zarar görecek ancak Milletlet Cemiyeti ve onun otoritesidir. Sovyetler Birliği ise bu karardan istifade eder: 1 Milletler Cemiyetinin pek şerefli olmıyan hareketlerinin manevî mes'uli yetini taşımaktan kurtulmuştur. Buna mukabil Sovyetlerin ihracı mes'uliyeti bu müesseseye ve onun Fransız lngiliz idarecilerine terettüb etmektedir. 2 Sovyetler Birliği Milletler Cemiyeti paktile artık mukayyed değildir ve elleri tamamile serbest kalmıştır. Sovyetler aleyhine müteveccih karann hangi şartlar altında hazırlanıp alındığı tetkik edilirse, Cenevrede takib edilen hedefe erişilmek için yapılan rezilâne manevralar meydana çıkar. Malum olduğu üzere k.onsey 15 azadan mürekkebdir. Halbuki mezkur karar yedi reyle verilmiştir. Yani azanın ekalliyeti tarafından kabul edilmiştir. Konseyin diğer sekiz azası da ya celseye iştirak etmemiş ve yahud da müstenkif kalmıştır. Sovyetler Birliğinin ihracına karar veren devletleri saymak bu işin içyüzünü göstermeğe kâfidir. Bu devletler şunlardır: Ingiltere, Fransa, Belçika, Bolivya, Mısır, Cenubî Afrika ve Döminik Cumhuriyeti. Hatta bu kadarcık rey toplamak için bile Fransız lngiliz mümessilleri konseyin teşekkülünü değiştirmek için bir gün evvel hususî manevralara müracaat et mişlerdir. Filhakika konseyin toplantısı arifesinde asamble gayridaimî aza sıfatile konseye cenubî Afrika ve Mısırı seçmişler ve bu Bolivyayı da ikinci defa olarak ipka eylemişlerdir. Binaenaleyh Sovyetler aleyhinde bir karar alabilmek için konseye bilhassa bu iş için üç aza intihab olun muştur. Ancak bu rezilâne manevralarile Ingilizlerin ve Fransızların mümessilleri 14 kânunuevvel karannı her tiirlü sîyasî ve manevî kıymetten mahrum bıraknuşlardır: Hiç şüphesiz ki bu gibi rezilâne manevraları ancak Milletler Cemiyeti mehafilinde bugün hâkim olan siyasî irtica ve ahlâk düşkünlüğü havası mümkün kılabilmiştir. Milletler Cemiyetinin böyle bir hava içinde verdîği kararlann kıymeti ise kolayca alnaşıhr. Milli Şefin seyahati (Baştaraft 1 incl sahifede) Iktibaslar Adalet dairesinde sulh Yazan: P. GENTİZON Le Temps gazetesinin Roma muhabiri İHEM NALINA MIH1NA Şundan bundan Niçin batırmadı? 1 Fransız kabinesi Cumhur San'at muallim mektebi Reisinin riyasetinde bu sene ilk mezunlarım toplandı veriyor Parîs 16 (a.a.) Kabine Reisi Cumfıurun riyaseti altında saat 15 te toplanmıştır. Daladier, askerî ve siyasî vaziyet hakında umumî izahat vermiş ve Cen.evrede Milletler Cemiyetinin aldığı kararîan anlatmış ve bu münasebetle ittihaz ettiği hattı hareketten dolayı Fransız heyetini tebrik etmiştir. Nazırlar meclisi, Rusyanm Finlândiyaya taarruzunu takbih yolunda Ingiltere ile birlikte bütün dünyaca verilen karar a iştirak ettiğinden dolayı Başvekilin tebriklerini ittifakla tasvib eylemiş ve ayni zamanda bu müessif hâdiselere Almanyanm Polonyaya karşı yaptığı taarruzun ve Rus Alman paktının sebebiyet verdiği de gözönünde tutulmuştur. Nazırlar meclisi müstevli Rus ordusuna karşı koyan küçük kahraman Fin milletine takdir ve muhabbetlerini ittifakla beyan eylemiştir. Nazırlar meclisi müteakıben Fransız Ispanya ticaret muahedesinin akdini kabul etmiştir. Ankara 16 (Telefonla) San'at muallim mektebi ilk mezunlarım bu sene verecektir. İlk mezunlann sayısı 1 7 olacaktır. Bu gencler, fabrikalardan istifadele rinin temini için şimdiden muhtelif mü esseselerde gezdiriliyor. Talebeler, bugün maske fabrikasmı ve otobüs garajı tamirhanesini gördüler. Gencler, Karabük, Kınkkale, ve Sıvas fabrikalarını da gezeceklerdir. Neler uyduruyorlar? Moskova 16 (a.a.) D. N. B. ajansı bildiriyor: Essen'de çıkan National Zeitung ga zetesinin Moskovadan öğrendiğine göre, Moskovada neşredilen ve Sovyet Rusya radyosile de verilen hir haberde, Türk lngiliz Fransız paktının, Türkiyede Fran. sız kumandanı altında, Sovyetler İttiha dına karşı bir ordu teşkiline dair gizli bir maddeyi ihtiva ettiği bildirılmektedir." Bu ordu 400 bin Fransız, 80 bin İngiliz ve 500 bin Türk askerinden mürekkeb ola caktır: Yeni bir izahname Anadolu Ajarumın notu: Bu haber ta. Ankara 16 (Telefonla) Son barem kanunu dolayısile derece intibakı yapılan mamen tasni edilmiştir. ların ne şekilde terfi ettirilecekleri hak Ankara Belediye reis kında Maliye Vekâletince alâkadarlara yeni bir izahname gönderildi. muavinliği Ankara 16 (Telefonla) Haluk NîVakıflar müdürleri arasmda Ankara 16 (Telefonla) Kütahya hadın İstanbula tayinile açılan Ankara Vakıflar müdürü Hilmi Tokada, Kocaeli Belediye reis muavinliğine Sıvas idare müdürü Mustafa Kütahyaya, Sıvas mü heyeti azasından Rauf tayin edildi. dürü Hulusi Kocaeline, Tokad müdürü Hüseyin Sıvasa tayin edildiler. Motorin fiatları yükseldi Hatay Belediye reisi Ankara 16 (Telefonla) Sadık Müftinin Hatay merkez belediye reisliğine intihabı tasdik edildi. Sıhhiye Vekilinin Malatyadaki tetkikleri Malatya 16 (a.a.) Sıhhef Vekili Hulusi Alataş, dün saat 16,5 te şehrimizi teşrif buyurdular. Vali, askerî komutan, Vilâyet Parti ve Belediye erkânile halk ve teşekküllerin mümessilleri tarafmdan karşılanan Vekil. hükumet konağında memurlarla memleket işleri hakkmda gö rüsmeler yaptıktan sonra askerî alayı, Belediye ve Partivi ziyaret etmişler ve Sıhhat dairesinde hükumet tababeti muamelât'nı gözden eeçirmişlerdir. Sıhhat Vekilimiz 2ece hususî vagon larında Sıhhat müdürünün ve hastanelerin bashfkimierini kabul ed«*rek mprnle ketin sıhM durumu üzerinde tetkiklerde bv''inmu«lardır. Bu sabah re^^tlerin^» Trahom mücad^Ie reisi ve Sîhhat müdürü bulunduğu h?1de civar Vn"lerd*ki tra^^m d''oanserİPTi'ni ve avdfflerinde merrl^ket hastanesini, trihom hgstanesinî. do°'urn<'vinî ve ; eczaneleri teftis. be7 v » ' Kn fnVv l^la' •" i Ankara 16 (a.a.) Ticaret Vekâle tinden tebliğ edilmiştir: Petrol ve müştakları fiatlarının her tarafta yükselmekte olmasına ve Rumanya piyasasında ise fiatlar azim bir nispet dahilinde ve muntazaman tezayiid ettiği halde son motorin hamulelerinin ancak mezkur memleketten getirtilebilmiş bu lunmasına binaen motorin fiatlarının artırılması zarureti hasıl olmuş ve aşağıda yazılı azamî fiatlar 15 ilkkânun 1939 tarihinden itibaren tatbik mevkiine konmuştur. 1 tstanbul, lzmir ve Iskenderunda depo fiatlan dökmede kilo başına 9 ku ruş ve çift büyük tenekede 329,20 kuruş olarak tespit edilmiştir. Binaenaleyh, her yerdeki cari fiatlara: Dökmede kilo başına: 2,46 kuruş Çift tenekede: 73.80 kuruş llâve edilmiştir. 2 Benzin ve gazyağı fiatlarında değisiklik yoktur. yeni yapılmakta olan hali gezmiştir. Saat 18 de Orduevinde şereflerine verilen danslı çaya gitmiştir. Erzincan halkı bü yük sevinç içindedir. Mîlli Şef Sıvasa hareket etti Erzincan 16 (a.a.) Reisicumhur İsmet İnönüyü hânvl bulunan hususî tren Erzincandan saat 8 de Sıvasa müteveccihen hareket etmiştir. Kemahta Kemah 16 (a.a.) Reisi cumhur İsmet înönü, saat 9,30 da hususî trenlerile Kemahı tesrif etmişler ve istasyonda bulunmuş olan ve içten tezahüratta bulunan halka iltifat ettikten sonra Sıvasa müteveccihen yollarına devam buyurmuslardır. Divrikte Divrik 16 (a.a.) Reisi cumhur İsmet İnönü saat 13 ü çeyrek geçe Divriğe muvasa lât etmişler ve büyük sevinç ve samimî tezahüratla karşılan mıslardır. Millî Şefimiz, Divrik istas • yonunda çıkan demir cevherinin istasyonda vagonlara yükletilmesine dair etrafIı malumat aldıktan sonra trenlerine binerek yirmi dakika ötede bulu nan Curek istasyonuna var mışlar ve oradan otomobillerile istasyondan 750 metre yükseklikteki Demirtepe ocağına gitmişlerdir. Demirtepede demir made ninin ne suretle topraktan çıkarıldığı ve Cürek istasyonuna nasıl taşmdığı, madenin ve işletilmesinin yakm zamandaki seyrü inkişafı, yapılmakta o • lan 250 kişilik lokantalı ameIe evi hakkında kendilerine verilen izahati dinlemişler ve bir çok sualler sorarak mem leketimizin sınaî inkişafında rol oynıyacak olan bu kıymetli demir madeni ile yakından alâkadar olmuşlardır. Reisicumhurumuz Demirtepe civarındaki işletme saha sında bir müddet yayan gez dikten sonra Cürek istasyonuna avdet etmişler ve orada yapılmakta olan 100 kişilik lokan tanın, amele evi ve memurin evleri, mekteb, hastane hak kında malumat almışlardır. Millî Şefimiz, saat 15,30 da Sıvasa dogru yollarma devam etmişlerdir. Millİ Şef Sıaasta Sıvas 16 (a.a.) Reisicumhur tsmet İnönü bu akşam saat 21 de Sıvasa muvasalât buyurmuşlardır. Rus Japon anlasması mı? Yakmda ticaret müzakerelerine başlanacak Moskova 16 (a.a.) Japonyanın Moskova büyük elçisi Togo, bugün Molotof'u ziyaret etmiştir. Bazı haberlere göre, Molotof, Japon elçisine, Sovyet hükumetinin Uzakşark taki Japon balık imtiyazlarına müteallik olarak uzun vadeli bir anlaşma akdine amade olduğunu söylemiştir. Sovyet Rusya ile Japonya arasında umumî bir ticaret muahedesi akdine mütedair müzakerelerin önümüzdeki kânunusaninin 1 0 unda Moskovada başlaması muhtemeldir. Japon murahhas heyetine Stokholm'deki Japon elçisi Matsuşima riyaset edecektir. Bu muahede, Japonya ile Sovyet Rusya arasındaki ilk umumî ticaret muahedesi olacaktır. Japonlann, en fazla imtiyaza mazhar millet maddesi tatbikmı istemedikleri söyleniyor. Bu suretle, Japon Sovyet münasebatı, salâha doğru gidiyor gibi gö rünmektedir. Sovyet hükumeti, Sovyetler Birliğinin, Japonya ile, Japon Sovyet münasebetleri meselesinin umumî surette hal ve tesviyesini müzakereye amade olduğunu, Molotof vasıtasile bildirmişti. Fakat şimdiye kadar Japonlar, her iki memleket arasındaki münasebetleri ıslah \e muallâktaki meseleleri ayrı ayrı hal ve tesviye arzusunda bulunmakla berabeT, Sovyet Rusya ile, meselâ bir ademi tecavüz paktı imza ederek, ellerini büsbütün bağla mak istemediklerini ihsas ediyorlardı. İtalya gazeteleri, Fransız Cumhur Reisinin, Holanda Kraliçesile Belçika Kralının mesajına vermiş olduğu cevabda, adalet esasına müstenid bir sulhtan bahsetmek suretile garb devletlerinin harb gayelerini hulâsaten ifade etmiş olduğunu tebarüz ettirmektedir. Filhakika «adalet dairesinde sulh» fomülü, Mussolini tarafından birçok defalar kullanılmış olup İtalyan diplomasisinin ve siyasetinin leit motividir. Papa Onikinci Pie de ilk tamiminde bu formülü zikretmiştir. Papa ve Duçe'nin görüşleri arasındaki bu tetabuk, dikkate şayandır. Filhakika bu mutabakat, Avrupa siyasetinin esasında büyük adalet fikrinde buluşan bir takım alâkalardan vücude gelmiş cereyanlar mevcud olduğunu ve bazı rekabet ve husumetlere rağnıen bir gün Duçe'nin, Avrupanın selâmeti için zarurî olacağını söylediği bu asgarî tesanüdün kıt'amızda halen bulunmakta olduğunu göstermektedir... Avrupa milletleri, hududlara ve ideolojilere rağmen, bir kere daha ancak bütün cihana şamil manasmda ada'et dairesinde anlaşabileceklerdir. Beynelmilel sahada adalet fikrinin muhtelif manalan bulunabilir. Fakat milliyet fikrine istinad eden kat'î bir Avrupa nizamı mefhumu olacak olursa anlaşılması nispeten kolay olur. Hitler siyaseti, bu sahada Avrupada yeni ve ağiT bir mesele ortaya atmıştır. Versay muahedenamesinin milliyetler prensipine istinad etmekte olduğu malumdur. Hitler'in Almanyası, pek mahirane bir surette bu prensipten istifade, hatta bu prensipi ırkçılıkla takviye etmiş ve nihayet aşağıdaki totaliter formülü ortaya atmıştır: Bir millet, bir Almanya, bir Führer. Işte Almanya, Avusruryayı, Südetlerin arazisini ilhak etmek ve nihayet Danzig ve Koridor için açmış olduğu cidali ileri götüımek için bu silâhı kullanmıştır. Maamafih ÇekoSlovakya ve Polonyanın zaptı mevzuubahs olduğu zaman milliyetler prensipi, artık mevzuubahs değildi. Ortaya başka bir prensip atılmıştı: En kuvvetli milletin, ayni arazi üzerinde muhtelif millî unsurlann çarpışmalan halinde, Büyük lskender gibi gordium düğümünü kesmek hakkı. Fakat bu yüzden ve milliyetçi ve ırkçı Almanyanm takib ettiği hattı hareket dolayısile milliyetler prensipi bir buhran devresine girmiştir, ve Avrupa, adeta bir dörtyolağzında kalmıştır. Avrupanın yapabileceği şeyler, şunlardır: 1. Sadece satvetine güvenerek îstediğini yapan daha kuvvetli bir milletin faikiyetini kabul, yani Almanyanm tefevvukunu teslim etmek; 2. Milliyetler prensipine bir kere daha zafer kazandırmak ve Almanya tarafından boyunduruk altına alınmış olan milletlerin tamamiyetini yenibaştan tesis etmek; 3. Yeni bir prensip, yeni bir ideal bulmak... Meselâ milliyetin muvasalât noktası değil, hareket noktası olacağı bir Avrupa birliği vücude getirmek. Cermen faikiyetinin kabul edilmesini yalnız Almanların istediklerinde şüphe yoktur. Avrupanın istikrarını temin edecek yeni bir prensip kabul etmek, daha henüz düşünülmesi, tetkik edilmesi ve hukukî bir şekilde ifade olunması icab eden bir meseledir. Şu halde ortada milliyetler prensipi kalmış oluyor. Milliyet fikri, İtalyan istiklâl tarihile karışır. Milliyete aid ilk tarif, ltalyanlanndır. Bu tarifi 22 kânunusani 1851 tarihinde Torino Universitesinde hukuku düvel kürsüsünün açılması münasebetile söylemiş olduğu meşhur nutkunda Pascal Mancini yapmıştır: «Millet, tabü bir insan cemiyeti olup arazi, menşe, ahlâk ve âdat ve lisan birliğine istinad ve hayatla içtimaî şuurun tam vahdeti sayesinde inkişaf eder.» Şüphesiz, bu telâkki bir şeniyetten ziyade bir ideale tatbik olunabilir. Bu tarifin yapılmış olduğu devirde, gayesi, herşeyden evvel ttalianita'nın elinde siyasî bir silâh olmaktı. Her ne olursa olsun bütün Risorgimento devrinde ttalyanlann milletlerin istiklâle olan hakları lehinde derin bir hızla hareket etmiş olduklan görülür. Büyük İtalyan vatanperverlerinden Mazzini, bu tez etrafmda fasılasız bir propaganda yapmıştır. Garibaldi ve milletlerin istiklâli meşalesini eline almıştır. O derecede ki öldüğü zaman İtalyan parlamentosu kendisini «insaniyetin şövalyesi» diye selâmlamıştır. İtalyan ruhu, tehdide maruz olan milletlere daima muzaheret etmiştir: Garibaldizm, bunun pek parlak bir misalidir. Bizzat Duçe, Janicule'de Kondotiyere nin kansı Anita Garibaldi'nin abidesi önünde irad etmiş olduğu bir nutukta Büyük Harb Italyasının ef'alde, ruhlarda ve gayelerde Garibaldi ttalyasının mefkurevî bir temadisi olduğunu söylemekle zevk duymuştur. Italyanın Versay muahedesi aleyhine kıyam etmiş olduğu yanlış değildir. Fakat İtalya, bunu yaparken kendi vahdetini itmam etmesini temine medar olmuş olan milliyetler prensipi aleyhinde bulunmuş değildir. italya, iki sebebden dolayı memnun değildi: Evvelâ mandalar ve müstemlekeler bakımından kendi menafii tatmin edilmemişti; saniyen, Avrupa siyaseti noktai nazarından Versay muahedenamesinin bazı kısımlarını hatalı bulmuştur. ltalyanın fikrince milliyetler prensipi tam bir adaletle tatbik edilmemişti. Bu sebebe binaen İtalya, kendince iyi düşünülerek meydana getirilmemiş olan ve bundan dolayı tehlikelerle mâli bulunan bazı siyasî teşekküllere karşı muahedelerin yeniden gözden geçirilmesine taraftar olmuştur. Fakat ayni zamanda I talya, en büyük kusurlarmdan biri milliyetler fikrini inhilâle uğratmak olan bol Saopaulo'da feci bir tayyare kazası Saopaulo 16 (a.a.) Pantenuova di Munas'da bir hava faciası olmuştur. Bir tayyare karaya inerken yere çarparak parçalanmıştır. Kömür haline gelmek suat 1 7 9 te Adana trenile sehrimizden ay retile ölenler, şunlardır: Saupaulo dev leti Terbiye Nazırı Alvar Figuoriedo 1* m m l*»irı Guiao, binbaşı Theophile Ferraz, Reisi kumandanının Berlin 16 (a.a.) Röyter ajansı bil cumhurun askerî dairesi oğlu Sinterventeur Jose Oliveira Borros diriyor: Almanyanm önümüzdeki pazartesi ve pilot Jose Cesar Falcao. gününden itibaren saat 21 le sabahın Thetis tahtelbahrinin yedisi arasında normal demiryolu münamuhakemesi bitti kalâtı müstesna olmak üzere, Hoian^a, Londra 16 (a.a.) Thetis adındaki Belçika, Lüksemburg, Danimarka ve Isviçre hududlarını kapatacağı haber ve tahtelbahrin ziyaı esbabı hakkındaki tahkikat, dün amirallık dairesi mahkemesinrilmektedir. Bu karar bir ihtiyat tedbiri olup, sim de hitama ermiştir. Müddeiumumî, felâdiye kadar Alman âlicenablıgını suiUti ketin bir inşaat kusuru yüzünden vukua mal etmiş olan kaçakcılann ve casusla gelmemis olup bu felâkete, ihtimal hi'bir rin garbden Almanyaya girmelerine mâ zaman öğrenilmiyecek bir hatanın bais olmuş bulunduğunu söylemiştir. ni olmağa matuftur. şevizme düşman olmaktan geri kalmamıştır ve bu cidal milliyetin muhafaza ve inkişafını müdafaası için yapılmış bir cidal olmuştur. Ispanyada Italyanların bolşevizm aleyhtarlığı millî basübâdelmevtle ayniyet kesbedecek derecede ileri gitmiştir. Hatta faşist ttalya ile bolşevik Rusya arasındaki rekabet ve husumette yalnız kuvvetin istediğini yaptırmak için iki dinamizm arasında yapılan bir mücadele olmadığını iddia etmek de mümkündür: Milliyetlere hürmet ve muhtelif devletler arasındaki tesis ettiği ahenk içinde milliyetlerin muhtariyetlerini takviye eden modern siyasî tarihin manasile komünizmin milliyet fikrini imha etmek bütün kavimleri, proleteryanın diktatörlüğü altında, çöllerin kabileleri gibi ayni seviyeye getirmek arzusundan kuvvet alan Asyaî telâkkisi arasında ihtilâf vardır. Bugüne kadar ltalyanın yannki Avrupanın tensikı meselesindeki hattı hareketile Rusya ve Almanyanm bu husustai hattı hareketleri arasmda mahsus bir fark müşahede edilmiştir. Moskova ve Berlin hükumetleri, büyük millî kütleler içinde küçük devletlerin mevcudiyetini doğru bulmamakta olduklannı göstermekten hâli kalmamışlardır. Almanya ile Rusya, Cihan Harbi neticesinde akdedilmiş muahedelerin istiklâllerine kavuşturmuş olduğu birçok gayri mütecanis milletleri kendi camialan içine almaktadırlar. İtalya ise bilâkis, daima küçük milletlerin hayat haklarını prensip olarak kabul etmiştir. Bunun hilâfına delil olarak Habeşistan meselesi ileri sürülebilir. Fakat hüsnü niyet sahibi her insan, oranın esas itibarile bir müstemleke olmağa namzed olduğunu kabul ve teslim eder. Amavudluğa gelince, bu memleket, büyük devletler sefirlerinin bir konferansta ittihaz edilmiş olan bir karar mucibince 1922 senesindenberi ltalyanın kontrolu altında bulunuyordu. İtalya üe Kralın şahsında birleşmesine Romada esasen mevcud olan filî bir vaziyeü pek az değiştirmiş nazarile bakılmaktadır. Avusturya meselesinde italyan siyasetinin son tezahürü Avusturyanın Almanya tarafından ilhakını tasvib etmek olmuştur. Fakat Duçe, ltalyanın bu meselede seffüru etmesinin sebebi, nazizmin tevessü ve intişarı karşısında Avusturya milleti nin müstakil ve hâkim kılmak arzusunun kalmamış olması olduğunu izah etmiştir. Şu halde İtalya, bu meselede almış olduğu vaziyetle milliyetler prensipini asla inkâr etmiş değildir. Avusturya azminin tekrar uyanması halind» ttalya. yanmadasının şimal hududlannda seksen milyonluk bir blokun yapacağı muhtemel bir tazyik tehlikesini bertaraf edebilecek bir siyasete rücu edebilir. ÇekoSlovakyaya gelince Duçe, M. Runciman'a göndermiş olduğu bir mektubda Almanyanm Südetlere aid mıntakalar hakkındaki talebine muzaheret etmesinin Hitler'in kendisine Alman olmıyan halkı Almanya içine almayacağı suretinde verdiği teminat olduğunu bildirmiştir. Şurasını da kaydedelim ki İtalyan hükumeti reisi, «Çelik Misak» m kendisine dikte etmekte olduğu ihtiyatlı hareket etmek zarureti sebebile, Polonya meselesine henüz temas etmiş değildir. Evet, Duçe (tasfiye edilmiş» bir Polonyadan bahsetmiştir. Fakat bu tabirin medlulü, daha ziyade askerî olup siyasî değildir. Bundan başka Giomale d'ltalia, «Tabiî, millî ve meşru hududları» dahilinde yirmi milyonluk bir Polonyanın ihyası lüzumundan bahsetmekte tereddüd etmemiştir. Nihayet italyan efkârı umumiyesi, muazzam Rusyaya karşı kendi mevcudiyetlerini muhafaza eden küçük devletlere acıkça taraftarlık göstermiştir. Estonya, Letonya ve Litvanya dramı, Corriere Padans'da aşağıdaki formülle telhis edilmektedir: «Yedi yüz sene esaretten sonra yirmi sene müddetle istiklâle kavuşmak ve sonra tekrar esarete düşmek.» Bunun gibi italyan gazetelerini okuyan lar, İtalya ile Finlandiya arasındaki derin bir his ve fikir tesanüdü bulunduğunu görürler. Bu hal, iki memleket arasında siyasî ve iktısadî birguna menfaat mevcud olmadığından daha ziyade dikkate şayan görülür. Bu, kalbden gelen bir şeydir. Faşist hükumeti, milliyetler prensipinin mukaddes birşey olduğu, ruhî bir mahiyeti haiz bulunduğu suretindeki büyük İtalyan an'anesine bağlı kalmış, Hitler'in hükumeti ise, bilâkis, gayelerini elde etrfıek için bu prensipi mihanikî bir alet gibi kullanmıştır. Onun siyasetinin merkezî fikri, tahakküm fikridir. Avrupa harbinin başlangıcındanberi İtalyan gazeteleri, birçok defalar, Romanın her na olursa olsun esas itibarile her türlü hegemonyanın aleyhinde olduğunu yaz mıştır. Adalet dairesinde, böyle bir sulh, milletlerin f Jrdiyet ve istiklâllerini tanımakla ve onların muhtariyet ve hükümranlık larına riayet etmekle ifade edilebilir. Daha geçenlerde Relazioni lnternazionali mecmuasında bir muharrir, Onikinci Pie'nin iradesinin ve Duçe'nin siyasî faaliyetinin Lâtinlere hâs olan adalet ve nısfetinden ilham alarak adalet esasına müstenid yeni bir Avrupa nizamı vücude getirmeği istihdaf etmekte olduğunu etrafile izah ve teşrih etmiştir. Malum olduğu veçhile nasyonal sosyalist hukukunun bir prensipine göre ada letin kıstası, Alman milletinin menfaati dir. Hulâsa Uçüncü Reich, mahdud alâ kalı cihanşümul bir ahlâk prensipini temsil etmektedir. Böyle bir vaziyet a'mak, en halievî beynelmilel adaletsizliğe scv I ir lngiliz denizaltı gemisi, kıyı kıyı * Ahnanyaya kaçan meşhur Bremen transatlantiğine, yolda rasgelmiş; fakat gemiyi batırmamıştır. Bunun muhtelif sebebleri vardır: 1 Gemi, bitaraflann kıyı sulanndan ayrılmadığı için, lngilizler, bilaraflarm hukukuna tecavüz etmek istememişlerdir. 2 Bir yolcu gemisini ihbarsız batırmağı, altında Almanya gibi İngilterenin de imzası bulunan beynelmilel bir muahedeye uygun bulmamışlardır. 3 Hiçbir hakikî denizci o güzelim ve muhteşem vapuru, askerî bir fayda olmadığı takdirde, batırmağa kıyamaz. lngilizler de tam denizci insanlardır. 4 Bremen, harbin sonunda nasıl olsa, Ingilizlerin eline geçecektir; bir müddet sonra lngiliz bandırası altında sefer etmesi mukadder olan bir gemiyi batırmak lngiltereyi mutazarrır etmek, demektir. en, öğretmenlik ettiğim zaman, mektebin talebeye ceza veren inzıbat meclisine dahildim. Arasıra, büyükçe bir suç işleyen meselâ bir arkadaşının kafasını yaran bir haylaza ceza vermek lâzım gelirdi. Talimatnamede muvakkat ihrac diye bir ceza vardı ki buna çarpılan talebe bir hafta müddetle mektebden çıkarılır • dı. Ben, ekseriya talebenin haline bakarak bu muvakkat ihrac cezasının verilmesine razı olmazdım. Çünkü o haşarı çocuğun bir hafta bol bol gezeceğini ve cezanm kendisine mükâfat yerine geçeceğini, binnetice bu serbestinin onu memnun edeceğini düşünürdüm. Şimdi de bazı siyasî cezalar karşısında böyle düsünüyoı. I ir okuyucum, Finlandiya taarruza uğradığı zaman, bu sütunda ilk çıkan yazımı hayretle okuduğumı söylüyor. «Onlan bütün dünya haklı bulur ve ıstırablarına iştirak ederken sizin onlan kabahatli gibi göstermenizi hakka çok hürmet ettiğinizi ve bunu bilhassa müdafaa etmeği bir şiar telâkki ettiğinizi iyice bildiğim için has'ret ettim.» diyor. O yazımın ilk satırlarındaki acı istihza ve kinaye, muhterem okuyncumun gözünden kaçmış; son satırlarda «3 buçuk milyonluk Fin milletinin 180 milyonluk Sovyet Rusya tarafından ezilse dahi, kahraman millet olarak tarihe geçeceğini» söylemekle yazımın başındaki kinayeyi, kâfi derecede tavzih ettiğimi sanıyordum. Aziz okuyucularımın satırların arasındaki gizli manayı da okuyup aniamağa çalıştıklannı bilirim de onun için öyle ycizdım. Bir Türk, hiç, kuvvetli bir mütearrızm karşısında ezilen zayıfm aleyhinde olabilir mi? Mükâfat yerine geçen cezalar Bir okuyucuya cevab Yarının sulhunda ltalyanın rolü (Başmakaleden devam) sında başlamıyacak mı? Ta ki dünya yüzünde bir tek, veya nihayet iki veya üç büyük devlet kalıncaya kadar?.. Malihulyayı daha ileri götürmiyerek bu iş böyle tahakkuk etmek için başkalarından sarfınazar Ingiltere ile Fransanın yalnız mağlub edilmeleri değil, bir varmış bır yokmuş denılecek surette dünya hartasından silinmeleri Iâzımdır. Unutmayalım ki bugün dünyanın mukadderatına feci akıbetler ihzar etmek istiyen Almanya, geçen Umumî Harbin mağlub Almanyasıdır. Ayni Almanya 187071 harbinin galibi idi. Ingiltere ile Fransanın mağlub olmalarını bir an için mümkün bile farzetsek bu iki büyük milleti bilkülliye yok etmeğe imkân var mıdır? Kaldı ki bu iki büyük millet, mağlub olmamak ve bilâkis galib çıkmak için şimdiye kadar yaptıklannın bundan sonra on mislini ve icab ederse yüz mislini yapacak kudrelte büyük cemiyetlerdir, ve bu işlerinde en aşağı yarı dünyanın muzaheretine mazhardırlar. ltalyanın bu türlü malihulyalara kapılmayacak kadar realist bir idareci elinde olduğunu, ve yalnız bu büyük devletlerin değil, küçük milletlerin de evvelâ hak olarak, sonra da dünya muvazenesinde kıymet olarak mevcudiyetlerinin muhafazası elzemiyetine kani bulunduğunu kabul etmekliğimizde hata yoktur. italya daha geçen gün bazı garb memleketlerinde yarının sulhu için düşünülen panöropaya (Avrupa ittihadı) gülmüştü. Şirodiki muazzam boğuşmaların içinde bu hayale hakikaten gülünür. Fakat Avrupanın ve dünyanın daha sola kaymış değil de adeta sol uçurumuna yuvarlanmış bir tahakküme zebun olabileceği ihtimaüne de ayni suretle gülmek Iâzımdır, ve bu sonuncu gülme elbette zehirli bir gülme halinde terelli ederektir. YUNUS NADI keder. Bu cihet ÇekoSlovakya ve Po lonya işlerinde görüldü. Bu dar ve menfaatperest telâkki karşısında faşist İtalya, insanî ve cihanşümul adalet telâkkisini mıır'afaza etmeğe mütemayil görün mektedir. GENTİZON