CUMHURIYET 25 Ağustos 1939 Sarı ve zayıf bir çocuk kolu, tah!:a kovanın kaygan kenarına yaslandı. Alabildiğine açılmış :ki göz çamaşırcı kadına dikildi ve sızlanan bır ses tekrar etti: « Anne, denızci olacağım.». Çamaşırcı kadın, sese ehemmiyet vermedi, yalnız, tasdik yollu bir jest yaptı. Bunun üzerine çocuğun başı iğildi ve alabildiğine açılmıs gözler daha humrrnlı bir surette parladı Bu gözler, karanhk çamaşırhanenin dibinden fışkıran hayaletler gördü. Isıtılmış çamaşırın buharları, ütünün ağır kokusu, su damlalarının rehavet verici ve yeknesak, gürültülü döküluşü, küçük Pierre'i adamakılh sarhoş eltı. Çocuk bir sıraya uzandı ve gözlerinı yarı kapadı. Dışarda, bulutlar arkasından, ay go'ün dü. Sıçaktan, kumese bakan pencere buğulanıyordu. Ay, yeşilimtrak ve müphem sisler arasından ancak seçilebiliyordu. Za ten avlu bile karanhk ve uykudaydı. 1 avuklar yem aranıyorlar, uyumak üzere olan civcivler çığırışıyorlardı. Bir adamın gölgesi göründü, kaybolan bır trenin uzak ve sürekli düdüeü geceyi yırttı. Küçük Pierre'ın başı hararet kesbetti, kalbi daha şiddetle vurmağa başladı. «Deniz... Deniz...». Sonra, oda hızîa genişledi. Çamaş.r «uyunun tiksindirici kokusunu hâlâ duyuyor, fakat dudaklarının ucile daha şinıdiden gülümsüyordu. Suyun çırpıntısı onu mıknatıslı bir yarı uykuda sallıyordu. Nereden geldıği bilinmez ince bir rüzgâr esiyor ve nemli saçlarıle oynuyordu. Çocuk, daha şimdiden, kÖpüklü ve vahşi Okyanusta sallanıyordu. Eli ince bir küreği kaldmp indiriyordu. Bu kürekle azgm suları dövüyordu. Bir ipin üstünde kuruyan sarı bir jüp, rüzgârda alabildiğine şişiyor ve küçük Pierre, sarı yelkenin havalanmasile, saadet memleketlerine, cennet sahillerıne, yeşil ve zengin ormanlara doğru gülümseyerek atıhyordu. Yarı uyuyaraktan «.deniz...» diye mırıldandı. «Deniz...». *** Küçük Pierre boylu, narin, bir delıkanlı oldu. Biraz da solgundu, mahrumiyete katlananlann asil, magrur ve vekarlı solgunluğu. Bu koca çocuk hâlâ denizi düşünüyordu. Ebedıyen genc ve bin çehreli suya tapınıyordu. Fakat tasavvurlanndan kimseye bir şey açmıyordu, zira ctrâfındaki adamların kendisine kar$ı lâkayd davrandıklarını ve ehemmiyet vermediklerini farketmişti. Akşamları, Tunanın kenarına inıyor ve orada suyu temasa edıyordu. Eve döndüğü zaman eski hayallerine dalmaktan kendinı alamıyordu. Yirmı yaçında olduğu halde çocuk hayallerinden hâlâ usanmamışlı. Yastıkların köşeleri kapıya korkunc derecede yüksek bir gb'lge vuruyordu. Bu yastık köşelerınden biri direk yükseküğine kadar gerilıyor, ikincisi bir palamar gibi yavaşça sallanıyor, köpüklenyordu. O zaman Pierre yastıklar arasına gömülüyor ve bütün evin, mahiyeti meçhul sularda sallanan muazzam bir getni olduğunu tasavvur ediyordu. Dışarıda rüzgâr inıldiyordu. Gözlerini açhğı zarr.an, yastığının gölgesi, yanıbasına, karanhk bir su gibi akıyordu. Pierre vatağında oturuvordu: «Büyük bir martı...» sonra, biı mum yakıyor ve kitabını arıycrdu. Kitabı: Rober«on Kruzoe. 5p !çt 5JC I Bir Macar hikâyesi Deniz... Desirö Kosztolanyi'den Ticaret Vekili Izmirden geldi DAVULCULUKTAN ÎNKÎLÂBCILIĞA « Denizci cldun ha Pierre!». Pıerre kelime söylemedi, fakat dudak Cezmi Erçin Egedeki larım ısırdı ve denizi düşündü. Hatasmı tetkiklerini anlatıyor kendi kendine itiraf ederek yavaşça mırılIzmir fuannm küşad resmini yapan danıyordu: «Deniz...». Ve düşünüyorve Ege bölgesinde iktısadî tetkiklerde budu: «Hayat!..». lunan Ticaret Vekili Cezmi Erçin dün *** saat 12 de Ege vapurile şehrimize dön Daha sonraları, Pierre, artık denizi müştür. hiç düşünmüyordu. Kolları kuvvetlendi, Ticaret Vekili, Galata rıhtımmda hatta biraz şışmanladı da... Küçük gemıntaka Ticaret müdürü Mehmed Ali, miler kumpanyasının vazifeşinas bir meTakas Limited şirketi müdürü Salih, muru olmuştu. Değişık ve inci parıltıh suToprak Mahsulleri Ofisi müdürü Nuri yu arasıra temasadap kendini alamıyorOrak ve ikhsadî mehafil erkânı tarafındu. Sonra herşeyi unutuyordu. Şişko yüdan karşılanmıştır. zünde kırmızı bir sakal çıktı ve kabareye Cezmi Erçin, Egeden gelirken aldığı gidip fıçı gibi içtıği zaman kendinı dünhaberlerle İzmir ve Manisa seyahati hakyanın en bahtiyar adamı sanıyordu. Gükında bir arkadaşımıza şu beyanatta buvertede işaretçılık vazifesini verdıler ona. lunmuştur: 7 Fakat hayatı ayni yeknesaklığı muha{a a « İzmir seyahatinden müsaid intiettı. Güvertenin sağ tarafıle sol t^afj abalarla avdet edivjorum. İzmirde ihracat rasında çile dolduruyordu. İşi gucu gemitacirlerıle yaptığım müteaddid temas nin geçeceği yolu haber vermekti. lardan piyasanın iyi şerait alhnda açıla Seneler geçiyordu. Bahardan sonra yaz cağını öğrendim. ve daha sonra sonbahar geliyordu. Sonİhracatçılanmızla çok sıkı bir temas baharda Tuna sisli ve soğuktur. Bu mev halinde bulunduk. Büyük meselelerimiz simde gemi hayatı canlanır. Kaza^arda karşılıklı görüsüldü. Alınacak tedbirler ateş kaynar, karsı sahilde insnlar hareke üzerinde ehemmiyetli kararlara •vâsıl olte gelır ve su, alabıldiğine uzanır. Gemi duk. Bu meyanda ihracatçılar birliği tede büyümüşe benzer. Gemide denizi dü sisi için atılan adım nihaî safhasına girdi. şünür, halatlarını ıslık çalaraktan suya Bu arada müstahsil kütlemizin menfaatsarkıtır, dalgalarla, ıüzgârla, sisle dövü lerini korumak maksadıle aldığımız tedşür ve boğuk homurtuiarla suyu yerinden birler ehemmiyetlidır. oynatır. Geminin ihtiyar teknesinde ınİhrac fiatlannın asgarî hadleri tayin san tehlikenin sevgili ürpermesini duyar. edilmiş ve bu hadlerin dununa düşmemeBöyle bir akşam, bir veda akşamı, teş si için lâzım gelen tedbirler de daha şimrinievvelin sonlarına doğru, Pierre gemi diden alınmışhr. Bu müspet neticeden sinde sallandı. Soğuk rüzgârlar yüzünü maada şu noktayı da bilhassa tebarüz ettokatladı. Uzaklardan, belki uzak deniz tirmek isterim ki, Ingiltere pazarlarında lerden ona hazin ve mütevekkil bir selâ ihracatımızı kolaylaştıracak şekilde muhmet getiriyordu belb. Güvertede, ayak terem arkadaşım Saracoğlunun al.lkadar taydı ve yorgun başını önüne eğiyordu. îngiliz makamlarile mutabık kalarak biYeniden denizi duyuyordu. Altında r*e ze bildirdiği son karar, ihracatçılarımız hir sabırsızhkla böğürüyordu. Büyük köp muhitinde fevkalâde bir memnuniyeti rülerin fenerlerı yan.yordu. Gemi, sisie mucib olmuştur. Son vaziyet, üzüm, ve su ile sarhosmuş gibi, kulaklan yirtar incir ve fındık gibi üç büyük mah«ulü müzün Îngiliz fiat sartlanna göre takas casına düdük öttürdü. O akşam, Pierre yolile geniş bir şekilde bu memlekete satekrar hayal kurmağı denedi. Fakat başı tışını temin edecek mahiyettedir. hâtıralarla agırlaşmıştı. Bakışının $i$man Ihracatçılarırrnzda esasen hâkim olan yüzüne vuran golgesl gittikçe siliniyordu. nikbin hava son dakikada elde edilen bu Öksürdü ve inledi, fakat inleyisi ağlamaknetice ile büsbütün takviye edilmistir. Tilı bir esneyişte eriyordu. Yüksek sesle küfcaretin tatbikatı üzerinde bulunan bu tecretti: rübeli arkadaslann kanaatlerine göre İz« Hay Allah cezasını versin bu ber miri alâkadar eden üzüm ve incir madbad havanın!». delerinin sürümü üzerinde artık endişeSonbahar yağmuru çiselemeğe başladı. ye mahal kalmamıstır. Az sonra sahiller görümnez olmuştu. VaHâdisah çok yakından takib eden hüpurun ön tarafındaki fener de söndü. Ha kumetin, ihracatımızı tanzim ve takviye va soğuktu. Sis gittikçe kalınlaşıyordu. için almağa basladığımız bütün tedbir Gemi iskeleye gelmisti. Pierre, boguk ve lerin bir an evvel filıyata intikalini temin bulutlu bir sesle: «Halat!..» diye bağ:r edeceği süphesizdir.» dı. Fransız ihtilâlinin meşhur siması: Marat Fransız Büyük İhtilâlinin en kanlı simalarından biri olan Marat'nın ıhakikî hüviyetini olduğu gibi gösteren bazı vesikalar, son zamanlarda, garib bir tesadüf eseri olarak sık sık ele geçiriliyor. Ihtilâlden sonra, aradan fazla zaman geçmeden mahiyeti esasen kendini gösteren Marat, tarihın huzuruna, asıl çehresıle, bu vesikalardan sonra çıkmış oluyor. Eğer Fransız Ihtilâli olmasaydı, Marat'nın, sahte tabiıyet takınmak, mutatabbiblik, falcılık, hırsızlık, serserilik gibi çeşid çeşid cürümden dolayı kürek cezasına çarpılacağı ve orada prangabend olarak son nefesini vereceği muhakkakh. Fakat ihtilâl bunun tam zıddını yaptı. Her sabah, mızraklarının ucuna kanlı kelleler takıp sokak sokak dolaştıran adamlar, tek bir gün, 24 nisan 1793 sabahı bu işi muvakkaten tatil ettiler ve Marat'yı, içine gül yaprakları serilmiş bir koltuğa oturtup, Paris mahallelerinde, Isa tasviri gezdirir gibi gezdirdiler. 13 temmuz 1793 te öldüğü zaman, onubizzat lsaya benzetmişler, hatta Isadan da ileri olduğunu iddia etmişlerdi. Millet onu putlaştırdı, Karusel meydanına bir heykelini diktiler; binbir itina ile mulâjını döktüler. Bır sene sonra, Pantheondan çıkardıklan Mirabeau'nun yerıne onun cesedini gömdüler. Yüreği kapışıldı, nihayet Kardölye'lerin ihtilâl kulübünde tavana asıldı. Aradan bir buçuk sene ya geçti, ya geçmedi. 1795 senesi başlarında, Marat namına dikilen abide yıkıldı. Umumî meydanlardaki büstleri yıkıldı, çocuklann maskarası oldu. Cesedini Pantheondan attılar. Marat'nın tam şuurlu bir adam olmadığı muhakkaktı. Çocukluğunda, dayaktan kaçmak için pencerenin parmaklığından atlarken beyin üstü düşmüş, başından aldığı bu sakatlığı, ihtilâlde on bin insan kellesile ödetmişi Sonuna, sonradan bir t harfi ilâve ettiği asıl ismi Mara, asıl milliyeti Yahudi, doğduğu yer, babasmm sürgün edıldiği bir memleket olan bu adam, hayatının muhtelıf safahatında, ahlâkının düşüklüğünü gösteren hareketlerile tanınmıstır. Sahte bir isimle, Bordo şehrinde bir aile nezdine hususî muallim olarak gırmış, fakat bu mesleğin icab eüirdiği meziyetler, kendi ahlâkile taban tabana zıd olduğu için bu işi yarım bırakmıştı. Bundan sonra, hynetine daha uygun bir meslek seçti. Boynuna bir davul asarak sokak sokak dolaşmaya, panayırlarda şarlatanhğa başladı. Halkın koyun sürüsünü andıran safıyetinden istıfade ederek, guya tertib ettiği bir uzun ömür iksirini satıyordu. Bundan sonra mutatabbibliğe başladı. Fransada bu işle tutunamayınca Ingiltereye kaçtı, orada gene sahte bir isim, sahte bir tabiiyetle, ayni sahtekârlığa devam etti. 17 nisan 1771 de, İngiliz masonlannın Londradaki meşrikı âzamına intisab eden Marat, Oksford müzesindeki hırsızlığından dolayı, 1777 senesinde, Taymiş nehri üzerinde beş sene kürek cezasına mahkum olduğu zaman, masonlardan umduğu yardımı bulamamıştı. Marat'nın şÖhretinde, Voltaire'in bir nebze kabahati vardır. Voltaire, hırsız bir maskaradan ibaret sandığıbu şarlatanı kalemine mevzu diye kullanırken, onunla biraz alay etmek istemişti. Fakat Marat şakavı ciddiye aldı ve şöhretini, mizahın sebebiyet verdiği bir sui tefehhüm üzerine kurmakta gecıkmedi. Kadın paarsile yaşamayı gayet iyi bilen Marat'nın, soygunculuk, dalkavukluk, şöhret ve câh hırsı gibi düşük taraflannı, tarih bütün teferrüatıle, hâdiseler halinde göstermistir. Madam Laubespine ve Simone Evrard gibi kadmların varını vogunu yiyip bitirdiği meşhur vakayidendir. Marat, çok cebin bir adamdı. Büyük İhtilâün en kanlı ayaklanmaları onun tertibi ve onun emrile yapıldığı halde, kendisini bu iğtişaşların hiçbirisinde bizzat mevcud görmek kabil değildi. Meselâ, Bastil'in zaptı günü meydanda yoktu. Versay'daki 5 teşrinievsrel 1789 kıtalinde gene yoktu. Diğer kanlı hâdiselenn hiçbirisine, Marat bilfiil iştirak etmedı. O, sadece emrini verir, canına kasdedilecek olan kurbanı uzaktan gösterir; cellâdı tayin eder, ücretini komün bütçesinden ödetir, fakat filiyata gelince ortada görünmezdi. Kendi iddiasına göre j RADYO akşamki program J Tuılilye Ra<lyo<iifü2yon Postaian DALGA trzUNLUĞU 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw. T. A. P. 31.70 m. 9465 Kcs. 20 Kw. 12,30 Program, 12,35 Turk muzıği Pl. 13,00 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 13,15 14,00 Muzik (Karısık program Pl.), 19,00 Program, 19 05 Müzik (Dans müziği Pl.), 19,30 Turk müziği: Fasü heyeti, 20,15 Konuşma, 20,30 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoro.oji haberleri, 20,50 Turk muzıği: (Okuyan: Muzaffet İlkar, Çalanlar: Vecihe Daryal, Fahire Persan, Refik Fersan). 1 Rast peşrevi, 2 Dede Ra^t kârı natık (Rast getirip fendüe), 3 Falk Bey Rast şarkı (Jaleler saçsın), 4 Arif Bey Rast şarkı (Vuslatmdan gayri el çektim). 5 Kanun. taksıml, 6 Şukrü Rast şarkı (Uyusam goğsüne koysam şu hummalı bas.ı), 7 Refik Fersan Rast şarkı (Affeyle suçum ey güliter), 8 Mahmud Celâleddin paşa Rast şarkı (Fitneler gizlenmiş), 9 Rast saz semaisi, 21,30 Konuşma, 21,45 Ncşell plâklar R. 21,50 Mıizık: Riyaseti Cumhur bandosu Şef: Ihsan Künçer, 22,40 Mü zik (Opera aryaları), 23,00 Son ajans haberleri, ziraat, esham ve tahvilât, kambi. yo nukut borsası (Fiat), 23,20 Müzik (Cazband Pl.), 23,55 24,00 Yarınki program. Şantajçı, dolandırıcı, falcı, mutatabbih olan Marat, ateşin yazılarile on bin kişinin ölümüne sebeb olmuştu Operalar ve 20,05 20,20 21,05 21,05 fazla yufka yüreği bu manzaralara dayanmaz, mustarib olurmuş. Son derece çirkin bir adamdı. Başında yağlı bir serpuş; sırtında, içi haşerat dolu kıllı göğsünü meydanda bırakan Önü açık bir gömlek; kemerinde tabancalar olduğu halde Konvansyon kürsüsüne çıkardı. Yassı bir burnu, kulaklarına kadar yırtık bir ağzı vardı. Daima terli elleri, dokunduğu yerde iz bırakırdı: Hitabeti, kekelemeden ibaretti, söz arasındaki fasılaları tutukluktan ileri geliyordu. Geceleri mütemadiyen kendi hakkında yazdıgı notlar, onun marazî bir hırsı câha müptelâ olduğunu aşikâr surette gösterir. Belki yüz defa elden geçirdiği, ifadelerini kuvvetlendirdiği, her hâdiseyi günü gününe kaydetmek suretile kaleme aldığı kendi medhiyelerinde şöyle garibelere tesadüf edilir: «Sekiz yaşında iken ahlâkî duygularım inkişaf etmişti. Doğuştan hassas bir ruhum, ateşin bir hayalim, cevval, açık ve azimkâr bir seciyem vardır. On beş yaşmda iken düşünceli, on sekiz yaşmda müdekkik, yirmi yaşında müefekkirdim.» Marat, âleme fazilet dersi verir, kendisi bu dersle hiçbir zaman amil olmazdı. Philippe Egalite'den 15000 lira koparmak istemiş, fakat red cevabile karşılaşınca, Dahiliye Nazın Roland'a müracaat etmişti. Ondan da ayni şekilde cevab alınca bunu bir intikam vesilesi yapmakta tereddüd etmedi. Hele Marat'nın gazetecilik îddia etmesi pek gülüncdür. Halk Dostu adını verdiği gazetesinde yaptığı neşriyat, kesesini açmıyanların isimlerini ve adreslerini, şüpheli ve katli caiz kimseler gibi göstermekten ibaretti. Bu işi yapmak için de, tepeden aydmlık alan bir mahzene kapanmak âdetiydi. Saklanmak ihtiyacmdan vareste kaldıktan sonra, banyosunun kenarına bir hokka koydurarak yazılarını orada yazmaya başlamışh. Yaralar berelerle dolu vücudünün tahammülfersa kasınmalannı dindirmek mecburiveti, onu, sabahtan akşama kadar su içinde oturmaya mahkum etmisti. Charlotte Corday'nın hançeri, onun kalbine, işte bu banyonun içinde iken saplanmıştı. 16,50 18,40 20,25 21,05 21,35 21,40 22,05 22,05 22,20 22.35 23,35 operetler Büyük konserler Hamburg: Sevil berberl. Soflya: Luçiya dl Lammermur. Bukreş: Rıgoletto. Stokholm: Sicılya adasında. Londra • Regional: Konser. Ştrasburg: Konser. Münih: Mussorgskl v. s. Droitvich: Betoven konserl. Frankfurt: Orkestra konserl. Breslav: Bah v.s. Varşova: Polonya muEiklsL Viyana: Alman Bulgar konserl. Ştutgart: Brams'ın 1 inci senfonlsL Prag: Ridki konseri. Ştutgart: 8 meşhur bestekar; başta «Per Günt> bestekârı Edvard Griyg ol mak üzere. Parıs: Betoven. Prag: Çaykovskl kuvartetl. Doyçlandzender: Klâsü üstadlar Oda musikileri 18,10 18,35 19,05 15,15 Solistlerin konserlerı Frankfurt: Dusollna Giannini BenJamino Gigll. 18,30 Hamburg: E. Hoyman; Çello. 20,05 Königsberg: İspanyol piyano musi« kisi. Margrit Göts. 20,05 Zaarbrükken Tegannller. 20,15 Londra Regional: Vetzelin neşldeleri. CELÂLEDDİN EZİNE Bir misafir geldi Piyes 3 perde •» » Çeviren: CAHİD SITKI TARANCI FOTO MAGAZİN ) ( TEŞEKKÜR ) Bu ay çıkan F O T O M A G A Z İ N mecmuacüık âleminde büyük inkılâb yapan yegâne aylık salon mecmuası. Değerli muharrlr geçen mevsim Şehir Tiyatrosun~ da büyük muvaffakiyet kazanan eserini kitab halinde neşretmiştir. l Annesi yavas yavas ihtiyarlıyor, ince /e beyaz cildinde kırışıklıklar peyda oluyordu; çamaşır yıkama gözlerini kızartıyor ve yaslarla dolduruvordu. Masa başında mahzun oturan Pierre'e: «Gene mi kollarını kavuşturmus oturuyorsun?» dedi. «İşine gitsene...» Pierre, dülger aletlerini alıp atölyenin birine girdi. Bır hafta sonra yataktavdı. «Artık tahammülüm kalmadı...». Annesi elıerini birb'rine vur du: «Bedbaht çocuk, adam oltnağa niyetin yok mu?». Pierre başını önüne iğerek evden çıktı. Denizi görmek istiyordu. Denizi bulmak için, kalbinin musikısıne uyarak yola düşmenın, yürümenın yeteceğini duyuyordu. Fakat açtı, solgun ve mahzundu, tahta kova önünde, çjmaşı: suyunun kokusuna artık athammül edemıyerek gözyaşları dö ken, hayata lânet okuyan annesini düşü.ıdüğü zaman göshünde şiddetli bir tazyık duydu. Tunanın kenarında, küçük bir iskelenin rıhtımında durdu ve küçük gcmilerin, mavi ceketli denizcileri, suyun gevşek ve cansız hayatmı seyretti. Böylece bir hafta aval aval dolastı. Nıhayet bir akşam, melul bir çehre ile, annesine dedt ki: «Tahliyeci çırağı olarak gemide iş buldum.». Komsular sırıtarak onunla eğlend;1er: Zevcim, babamız ressam General Halılm cenaze merasimine lutfen iştirak eden ve çelenk gönderen tstanbul Komutanlığı. îstanbul Belediyesi, Güzel San'atlar Akademisi, Türk Tütün Limited şirketi. Kulel: askerî lisesi ve Maarif ailesi namma Kandilli kız lisesi ile diğer muhterem zevata ve telgraf ve mektubla taziyet lutfunda bulunan dost ve akrabalara ayrı ayn teşekküre teessürürnüz mâni olduğundan gazetenizm tavassutunu diler.z. Zevcesı: Âliye Sözel, Oğullan: Halim Sözel, Ali Sözel *** Eş'm înönü Kız Lilesi kimya öğretmeni Melâhat Vardan tıb âleminde ender rastlanan öldürücü bir hastahğı kat'ivetle teşhis ederek seri bir müdahale ve derin b'r bilgi ve teknik ile ameliyat cderek pek kısa bir zamanda muhakkak bir ölümden kurtaran Gülhane hastanesi Jmekolojık profesörü Bay Alı Esad Bi rola sonsuz minnet ve teşekkürlerim;; beş j'aşında oğlum Berke ile birlikte; aleren sunmağı bir borç bılirim. Bu vesüe ile doktor Necati, Alâeddin Kâ?ım ve Refik Bavlarla ebe Bayanlara kalbî teekkürlerimi sunarım. Ortaköy Gazi Osmanpasa ortaokulu Direktörii Gslib Vardar Yahya Kemalin Foto Magazine vazdıgı yepyeni bir şiiri ERENKÖYÜNDE BAHAR Üstad Nizameddin Nazifin, kıymetli Hariciye Vekilimiz Şükjü Saracoğlu ile mühim bir mülâkatı. Bugünkü genclik niçin evlendiğini bilmiyor. Yazan: Suad Dervi$ Yirmi beş kurusla Amerikaya.. Yazan: H. Feridun Es Fiatı 25 kuruştur ( YENI ESERLER Dünya nimetleri Andre G de'ın «Dünya nimetleri» adlı eseri muharrir ve mütercim Avni însel tarafmdan güzel b.r üslubla tercüme ve kitab halinde neşredilmiştir. Andre Gide'ın hayat felsefesi hakkında Hüseyin Cahid Yalçının Montgomery Blglon'den bir yazısı, profesör Hılmi Ziya Ülken'in bir mukaddimesi ve Andre Gide'ın Avni İnsel'e gönderdiği imzalı bir resmini ihtiva eden bu güzel eseri karilerimize tavsiye ederiz. ) • •• Fazıl Ahmed, Turhan Tan, Fuad Hulusi Demirelli, M. Süleyman, Feridun Osman, Rusçuklu Hakkı, Sabıh Alaqam. Kemal Irmak, Muazzez Kaptanoğlu, Ali Rıza Korp, Ahmed Muhib, Sacide. • •• Bu vazdardan baska, Moda sayfası, Saçlarınızın rengi, Amerika Reisicumhurunun gelinlerini tanıyor musunuz? Mayo müsabakası. Yaralanan ihtiyar Voltaire ALT1 RENKLt KAPAK. 24 TABLO Floryada çekilmiş akrobatik plâi resimleri. Bütün bu vazılardan baska 108 sahife 25 kurus «FOTO MAGAZİN» İN BU SAYISINI StZ DE BEHEMEHAL ALINIZ! Fransız ve Amerikan filim dünyasımn en parlak yıldizlarının en müstesna eserleri Bu sene toplandı. Buglin halka açılan büyUk film serisini görünüz, inanacaksınız. FOTO MAGAZİN Fotofirraf dersi veren tnecmua değildir. Edebî. içtimaî. san'at ve salon mecmuasıdır. " LÂLE „ de Türkiye teşkilâtı ] esasiye hukuku Birinci cilt Yazan : Vasfl Raşlt Sevlg Teşkilâtı esasiye hukukuna başlangıç, siyasî doktrinler, Kemalizm, parti va Devlet Göztepe 5 inci İlkokul Yoksul Çocukları Himaye Heyetinden: Açustosur 26 ncı cumartesi günü akşamı Fenerbahce BELVÜ kazinosunda sabaha Kadar devam etmek üzere hazırladığı zengin programla MUALLÂ ve k^manî SADİ ve arkadaşları, varyete, caz vesaire KIR BALOSUNA varlıklarile onur vermelerini diler Galatada oturan 78 yaşlarında Kohen Andre Maurois'nın Voltaire hakkınadında bir ihtiyar, evinin merdivenlerin da yazdığı güzel eseri İrfan Komur taden inerken ayağı kayarak düsmüş, muh rafmdan türkçeye çevfilmiş ve kitab hatelif yerlerinden ağır surette yaralan iinde de basılmıştır. Voltaire'in hayat ve hususiyetlerini mıştır. güzel bir ifade ile bir araya toplayan bu kitab zevkle okunacak b.r eserdir. TavRuhi Vamık geldi Güzıde mütehassıs dış tabibi Ruhi Va siye ederiz. mık Girgin Avrupa seyahatinden avdet Sümmanî hayat ve şiirleri etmis ve hastalarını kabule baslamıştır. Trabzon kız orta okulu türkçe öğretmeni Nesib Yağmurdareli tarafmdan. MEVLİD r.Sümmanî» nin hayat ve şiirleri bir kitab halinde toplanmıştır, Son yirmi beş Eski Düyunu Umumiye Hukuk Müyılın halk edebiyatını şahsmda temsil şavirı avukat Bay Ahmed Rağıb Selçueden bu değerli halk şairinin koşmaları kun ruhuna ithaf olunmak üzere ağusbüvük bir zevkle okunmağa değer. tosun 27 nci pazar günü öğle namazmı müteakıb. Beyazıd camiinde mevlidı şeTürkiye îş Bankasından: rif kıraat olunacaktır. Müessesemizin on beşinci yıldönümüne tesadüf eden 26 ağustos cumartesi EVLENME günü Bankamızın İstanbul, Galata» BeŞamlı Mustafa Paşanın torunu ve as yoğlu şubelerile Kadıköy, Üsküdar ve kerî tekaüdlerden Bay Salâhaddin Pa Beyazıd ajanlarımn kapalı olacağım şayığıdin kızı Bayan Nihal Paşayiğitle muhterem müşterilerimize arzederiz. Bandırma hastanesi operatörü Dr. Bay Müdirivet Samih Olcayın evlenme merasimleri Bandırmada, köşklerinde sam.mî doscRAŞÎD RIZA ları arasmda icra edilmistir. ve Yeni evlılere saadetler dileriz. c c J I Fiatı Ikl lira Tevzl yeri : Akba Kltabevl A NK A RA Oda aranıyor Tiyatrosu Bu akşam Tepebaşı bahçesinde BLr karı koca, Beyoğlu Şişli tarafmsaat 20.30 da da iyi bir aile nezdinde konforlu bir oda ıstiyorlar Gazetemizde M. t. rümuzuna BEŞDE GELEN mektubla müracaat. Vodvil 3 perde Yazan: Kemainagıo Ertuğrul Sadi Tek