f CUMHURÎYET 9 Haziran 1939 Küçük hikâye Bir şarkı RADYO Makslm Gorki'den Giizel bir yaz gecesı, banlıybde, daracık, tozlu ve harab olmuş evlerin sıralan dıgı sokaklarda başıboş dolaşıyordum Fakir bir meyhanenın arkasına kadar a çık kapısından ıçeri bakınca, içki ıçen a damların bulunmasına rağmen, salond hâkim olan mutlak sükut beni hayret düşürdü. Saşırmış bir halde, dar, tabanı iğr büğrü, tavanı basık ve kapkara olan sa lona baktım; ortahgı kaplayan yarı ay dınlıkta saçları darmadağınık başlar, ke mersiz gömlekler, çıplak veya lâptis giy miş ayaklar gördüm. Meyhanenin bir kö şesinde, bir masa etrafında toplanmı dört beş kişilik bir grup vardı. İçlerınden biri, dokunakh ve kısık bir sesle: Ah, evet! dıyor, benim memleke timde hiçbir yerde göremiyeceğiniz ıhla mur agacları vardır, ve bir azizin tasvir önünde yanan mum gıbı dimdık durur lar. Meyhaneden içeri adımımı attım. Ik iiç kişi bana şöyle bir yan baktılar, sonra gene susarak zayıf sesin geldiği tarafa döndiıler. İhtiyar meyhaneci ayaklannın ucuna basarak yanıma geldi, alçak sesle bir bira istediğimi söyledim. Benim memleketimde herşey başkadır, herşey güzeldir. Adamın biri: Öyle! dedi. Pencere yanındaki masaya oturdum. ıçki içenleri, bilhassa ıhlamur ağaclarmdan, en çok sevdiğim bu ağacdan bahsedenle alâkadar olarak tetkik etmeğe başladım. Hayret etticn, bu bir kadındı. Çakırkeyifti. Ve dudaklarında geçmiş zamanlan hatırlamağı seven insanlara mahsus acı, fakat şirin bir gülümseme vardı. Iriyarıydı, dolgun göğsünü masaya dayamıştı; gözleri kapalı, garib bir teessürle başını sallayarak, ağır agır konuşuyordu: İnsan hiçbir yerde kendi memleketindeki kadar rahat değildir. Biraz evvel işittiğım zayıf ses yeni den: Fakirler için, insanm dogduğu yer, açlıktan hiç ölmiyeceği yerdir! cümlelerini mırıldandı. Kadının tam karşısmda oturan adam ona bir bardak votka doldurdu ve: İç! dedi. Uzun boylu, fakat ince, yakası çözülmüş, delikli bir gömlek giymiş olan bu adamın kestane rengi saçları, etrafa endişeli bir halle bakan iri yuvarlak gözleri vardı. Siyah, uzun, çok uzun sakalını mütemadiyen sıvazladığmı farkettim; sağda bıyıkları asker tarzında kesilmiş kısa boylu şisman birisi vardı, alnını çerçeveleyen kayıştan bir fırıncı oldugu anlasılıyordu. Kadının üçüncü arkadaşı, tenekeci, eski bir ahbab olan Nushka idi. Zilzurna sarhoş, kararmış gözlerini maskeleyen kirpikleri arasından sızan ağır bir bakışla kadma bakıyordu. Uyuyan bir balık gibi, zaman zaman ağzmı açıyor, güçlükle kekeüyordu. Söyle şarkını... Dostum! Haydi be, söyle şarkını... Sayısı onu bulan diger müşteriler, sigara dumanlarile fazlalaşan karanhkta şekillerini değiştirmiş gibiydiler. Hemen hemen hareketsiz, ve mütemadiyen susarak, votka veya bira içiyorlardı. Arasıra içlerinden birisi, salonda uçan bir kuşcağız gibi bir kelime söyleyip susuyordu. Kadın: Bizim memlekette, ve bilhassa panayırda körlerin daima şarkı söyledikieri işitilir, diye anlatıyordu. Ah! Onların şarkıları nekadar yanıktır. Karşımda, kapının öte tarafmda insanın bir Diyakos zannedivereceği bir adam oturuyordu. Omuzlanna düşecek kadar uzun saçlan vardı; kamburdu. Keten renginde fırça gıbi sakalı, yelpaze şeklile bütün göğsünü kaplıyordu. Sır tında bir caket, koialı ve ötesi berisi yağ lekesi olmus bir gömlek vardı. Çözülmüş kravatının bir ucu sakalının altından görünüyordu. Sol gözünün altı tamamile morarmıstı, sağ gözile de mütemadiyen ka^ma bakıyordu. Birden:" Ben de oradavdıcn, diye bağırdı ve kotoman avucıle masava vurdu. Herkes ona baktı, bu sesle alâkadar o'duğu anlasılan kadın da basını kaldırdı. Evet Kief'i gördüm. Beyaz kiîisesinı, ısimlerıni hatırlamadmım daha birçok yerlerini gördüm, gezdim. Bu sebeble bize anlattıklarınvın hepsini tanıyo rum. Dnieper! Ah ben m Dnieperım! Bu harikuiâde şarkıyı, bir opera Choeur'unda söylediğım için ben de biliyorum. Sesi pek bilinmiyen bir tınnetle salonu tahtel'arzî bir inilti ile dolduruyor, teneffüs etti&imiz hava ile ciğerlerimize doluyordu. Birden bu hazin ve ümidsiz seslerin göğsümü sıktığını, ve beni bogmak iizere olduğunu hissetticn. Benim evime gel, kadm! Istediğin, | kadar bira içersin! Gel.. alevleri içinde eriyen bir bulut kanadları Turklye Kadyoüifuzyon Postaları Esmer adam birden ayağa kalklı, ısrar açılmış iri bir kuşu andırıyordu. Ufkun DALGA UZUNLUĞO eden bir eda ile: erguvanî örtüsü altında siyah ağaclann 1639 m. 183 K.CS. 120 Kw. îmkânı yok, dedi. Ona bira ısmar garib bir güzelliği vardı, ve iri bir kuşa T. A. Q. 19.74 m. 15195 KCS. 20 Kw. T. A. P 31,70 m 9465 Kcs. 20 Kw. layan benim. benzeyen bulut kanadlannı ağaclann dal12,30 Program. 12,35 Türk muziğl . Pl. Sen veya ben, bunun hiç ehemmi larında dinlendiriyordu. Tarlalar derin 13,00 Memleket saat ayarı, ajans ve meteyeti yok, değil mi? bir sükuta varmışlardı. Yalnız arzm içiorolojı haberlerı. 13,1514 Muzik tKarı^ık program) Pl. 19,00 Program. 19,05 Muzık Tenekeci tuhaf bir inilti ile bağırdı: ne gizlenmiş güneşin aksettirdiği birkaç (Bir Vırtuoz Pl.) 19,15 Turk müzaği (Fa^ıl Söyle şarkını, dostum! parlak gölge görülüyordu. Şarkı söyleheyetl) 20,00 Memleket saat ayarı, ajans Kadın, uzun saçlı adama alaylı bir ta yen kadının sesi içime, suyun bir surahive meteoroloji haberleri. 20,15 Neş'eli plâklar R 20,20 Turk muzıği 1 Ferahfeza vırla baktı ve tatlılıkla: ye dökülüşü gibi giriyordu. Dinleyenlcr peşrevi. 2 Lsmail Hakkı Beyin Ferahfe Hakikaten, dedi, oralan gördünüz de derin bir kederle dost olmuş haldeyza bestesi Çağlayan cuyi. 3 Isinail Hakve tabiî tanıyorsunuz da... diler. Uzun zaman hiç kimse bir tek kekı Beyın Ferahfeza şarkı Ateşı aşkm. 4 Kanun taksimı. 5 Lshak Varanın . Ferah Ey kadın, bir budalanın kalbi, lime bile söylemeğe cesaret edemedi. Yalfeza şarkı Seyretmek için 6 lsmail Hakiçinde hiçbir şey tutamıyan çatlak bir ka nız bir defa körkütük sarhoş olmuş kı Beyin Ferahfeza şarkı Mehtabda güba benzer. Söyle şarkını! Sana yirmi ko Nushka'nın boğuk sesi duyuldu: zel. 7 Nuri Halil Poyrazın . Hü&eyni şarkı Artık yetişir. 8 Rahmi Beyın Muspek vereceğim. lster misin? Niçin homurdanıyor, bu karı! tear şarkı Gel ey saki şarabı. 9 Mustafa Ağır ağır pantalonunun ceblerini kaFakat, bu söz, şarkının notalan arasınNafızın Huzzam şarkı Gonium nıye bir rıştırdı. da, bir ırmağa atılıp en küçük bir fısıltı 10 Şukrunun Huzzam şarkı Adananın yeşil çamları. 21,00 Konuşma. 21,15 Müzık Gözleri endişeli esmer adam, hoşnud bile getirmiyen bir taşm sesi gibi boğul(Radyo orkestrası Şef: Praetorius). 22,15 suzlukla karışık bir infialle bağırdı: du. Musikili konuşma (Halil Bdii Yönetken ta Senin mangırın olmadan da bu iş Ah, ey Meryem ana, rafından . Weber'in Fraysute opera^ının Bize ceza vermek neden! olabilir! takdımı plâklarla). 23,00 Son ajans haberieri, zıraat, esham, tahvilât, kambiyo nu Bunun ehemmiyeti yok! Sen veya Bu mısraları söylerken kaaın baş nı salkud borsası (fiat), 23,20 Müzik (Cazband ben, netice ayni... Pl.) 23,5524 Yarınki program lıyor, ve bu hareketile şarkısına tempo Kumral mujik filozofa baktı. Sonra, tutuyordu. Dua eder bir hali vardı, ve parOperalar ve operetler cebinden para kesesini çıkardı, birkaç ke maklarını bir saz çalıyormuşçasına hare20,35 Sofya: Werther. re salladı. Paraların neş'eli sesi duyuldu. ket ettiriyordu. 21,05 Bruksel U: Yıküz Herif: 21,20 Saarbrucken: Kokeltal'lı kız. Bir aralık, alnı kayış kemerli fırıncının Bunu gördün mü? diye sordu. Bu kadma doğru uzandığmı, önüne beş ko 22,05 Mılâno: II Conte Ory. Joan Bennett Constance Bennett 22,05 Stra&sburg: Matmazel Angot. lâflardan sonra para kesesini tekrar cebi peklik madenî bir para koyduğunu gör Holivud'dan yazılıyor: John Fox isminde gene bir Ingilizle ev 22,20 Bukreş: Cavalleria Rusticana. ne soktu. düm. Bundan otuz sene evvelki sinema ve lenmiştir. Fransız manastırında geçirdıği Büyük konserler Kadın gözlerini kapadı, hafif hafif Şarkıcı kadın gözkapaklarını oynatma sahne âîemi Richard Bennett isminde çok tahsil hayatından uzaklaşalı henüz birkaç 14,15 Hilversum II: Ro&sini, Grieg, Blzet'nln başını salladı: dan ellerile parayı yokladı, aldı, yavaş kuvvetli bir aktör yetiştirmişti. Herkes o sene olduğ'u halde beyaz perdede Dieserleri. İşte onlar! dedi. Onlan aramızday ca masanın kenanna vurdu, ve onu gene nun kudret ve maharetine hayrandı. Fackens'ın David Copperfield namındaki e 17,05 Breslav: Haydn, Weber, Schuberfin mış, gözlerimizdeymiş gibi görüyorum. eski yerine bıraktı. Fırıncı içini çekti, ha kat ayni zamanda bütün etrafındaki dostserinin kahramanı Dora'yı fevka'ıâde bir 20,05 eserleri. Borodin, Dvorak, Grieg ve Kolonya: Yolun kenanna oturmuşlardır, güneş baş fif bir hareket yaptı ve yeniden başını ö ları da huysuzluğundan şikâyet ediyordu. şekilde yaratmış ve 1927 de de Diane salr bestekârların eserlerl. larını yakıyor, rüzgâr onlan toza bulu nüne eğdi. Richard'ın gerek istidadı, gerekse fena adında bir kızcağız dünyaya getirmiştir. 20,45 Pressburg: Slovak musikisi. yor.. Doyçlandzender: Dvorak ve sair besMeyhanede karanlığın artması, şarkının huylan üç kızına da veraset tarikile ta Ablasından fena dersler alan Joan, 1928 21,20 tekârların eserleri. Gözleri şişmiş adam: gittikçe daha güzel olmaga başlamas mamen geçmişti Constance Bennett bu j de'kocasmdan" aynlmış! lâkîn"" mahkeme 21,20 Frankfurt: Weber, Mozart ve Brah Evet doğru! Ben de hatırlıyorum, ms'm eserlerl. >ende bir kanşıklık ve sıkmtı hissi uyan gun 55 yaşındadır. IVIuteaddıd ızdıvacla den, çocuğunu yanmda muhafaza etmek dedi. Sesi örs üstüne vurulan bir çekiç 21,20 Leipzig: Bohemya ve Moravya mudırdı. îçimde anlatılmaz bir merhamet rından çocuğu olmamış, bir erkek yavru hakknı istihsal eylemiştir. gibi çınladı. sikisi. hissi uyandı. Sebebini anlamadığım bir yu evlâd edinmiştir. Sinema artistliğinin 1932 de ikinci defa olarak film âmili 21,20 Viyana: Reger. Wolf, Beethoven ve İnsanlar bu küçük körlerin etrafmı melânkoli ile, gözlerimi güneşin erguvanî kemal mertebesine çkmıştır. Barbara 31 Gene Morkey ile evlenen Joan'ın iki sesair bestekârların eserleri. sarmışlar... Ve onlar şarkı söylüyorlar... parlaklıklarına, ve göğe diktim ve kendi yaşındadır. Evlenip çoluk çocuk sahibi ne sonra bu yeni kocasından da bir kızı 21,35 Lyon: Korsakof, Wagner ve sair besBakın nasıl şarkı sölüyorlar? tekârlarm eserleri. kendime: olmayı tercih etmiştir. Jean henüz 27 olmuş, onun admı da Melinda koymuş 21,35 Marsilya: Haydn, Beethoven ve sair Biraz sonra da kadının geniş göğsünbestekârların eserleri. «Acaba güneş bir daha doğmıyacak yaşındadır. Hem yıldızdır, hem de iki tur. den canlı ihtizaz halinde bir inilti yük 21,35 Parls (P.T.T.): Muhtelif bastekârlamı?» diye sordum. Bundan sonra içimde çocuğu vardır. 1937 de Joan, ikinci kocasından da seldi: «Benim küçük ve sevgili annecirın eserleri. Richard'ın sinirliliğinin ve geçimsizlidaha üzücü, daha ürkütücü birtakım hisboşanmış ve Melinda'yı yanmda alıkoy 22,15 Prag: Smetana ve Dvorak'uı eserleri. ğim!» erin belirdiğini farkettim. Sonsuz bir ke ğinin kızlarına intikal etmiş olduğu hak muştur. O sırada Simone Simon'la flirt 23,40 Kolonya: Çaykovski'nin eserleri. Opera Choeur'unun eski şarkıcısı yederı kucağında avutmağa çahşan bu şar kmda birçok deliller vardır. Constance, yepen Gene Morkey biraz sonra eski ka Oda musikileri niden elini masaya vurarak: kı ilıklerime kadar işledi, bu tesirlerle bü sade kocalarile değil, herhangi bir vesile rsının fazla sevdiği arkadaşlanndan He .16,30 Hamburg: Beethoven'in eserleri. ' Çok iyi! diye gürledi. ün vücudümün sarsıldığını hissediyor ile münasebette bulunduğu insanlarla kav dy Lamarr ile izdivac etmiştir. 17,25 Varşova: Mozart'ın eserleri. Siyah saçlı adam azabla: 19,45 Beromünster: Piyano, keman ve şan dum, artık her taraftan beni sarmış olan ga etmekten ve onların aleyhine dava O zaman Joan kendini büsbütün mes Bizi rahatsız etmemenizi rica ede(Soprano). bu şarkının yarattığı âlem içinde yaşa açmaktan geri kalmamıştır. Bunlar ara leğe hasretmeye karar vererek açık hava 20,05 Breslav: Schumann, Brahms'ın eserim, diye bağırdı. Ben de şarkıcıydım. sinda film âmilleri, rejisörler, portresini makta idim. leri. gezintileri, deniz banyoları ve diğer terSesim sizinki kadar kötü olmadığı halde, yapan ressamlar, hakkmda iğneli yazı yaAnsızın, bir diğer ses, deminki kadının tibatla sanki ihtiyac varmış gibi gencliburnumu bu ışe sokmuyorum. sesinden daha sıcak bir ses melodiy€ ka zan muharrirler en ön safta gelmektedir ğini ve güzelliğini tekrar iktisab eylemiş Mes'ud bir nişanlanma Ötekisi: ler. îkinci safta ise terziler, kunduracılar, rıştı. ve derhal faaliyet sahasına atılmışMr. Bu Budala, diye bağırdı. Niçin kızı Hava Kurumu umumî müfettişi İsmail berberler, tuhafiyeciler mevki almaktadırGozlerimiz gün filmlerinde 20 yaşmda bir gene kız Hakkı Başağın kızı Refia Başakla merorsun? Bilmez mısin ki, bir budalanın Ah' Islaklık kör, kalblerimlzde belki. lar. yoktur artık gozlerimizde.. âfına kulak asılmaz. Budalanın kalbi Barbara, vaktile bir dansözdü. Büyük dan fark olunmıyan Joan'ın iki kocadan hum General Dr. Süleyman Emin oğlu Bu mısraları gür ve sağlam ses mırıldudaklarında olduğu halde, akıllı ada muvaffakiyetler kazanmştı. Bir gün, ev arda kalmış iki çocuk sahibi koskoca bir Ziraat Bankası umum müdürlüğü tüc can krediler müdür muavinı doktor Yudandı. Gene gür bir ses: mın dudaklan kalbınde saklıdır. lendi ve mesleğinden kat'î surette vaz kadın olduğuna kim inanır? suf Saim Atasağonun nişanlanma me Oo! diye gürledi. •İt Baş rollerini Robert Taylor ile Kumral adam arkadaşına bakıp arkageçti. Beş tane çocuğu vardır ve mes'udArkama döndüm. Sesin, gözleri şiş ve dur. Yavrularının bir düzineye kadar çı Spencer Tracy'nin oynadıklan «Şimali rasimi dünkü perşembe günü lsmail ma dirsek vururken, siyah saçlı adamcıî, Hakkı Başağm Harbiyedeki evinde icra dişlerini sıkmış, yanan gözlerile münase uzun saçlı adamdan geldığıni gördüm. Bu kacağını ve saadetinin o zaman bir kat garbi geçidi» filminde 3000 i mütecaviz edilmiştir. Gene nişanlılara mes'ud bır betsiz adamın üstüne atılmak üzereydı. adam sandalyesinde iki kat olmuş, bov daha ziyadeleşeceğini ümid etmektedir. figüran görünecektir. Bunların 1000 ta yuva kurmalannı temenni ederiz. nesi kırmızı derililerden «Burnudelik» Tam bu sırada salonun köşesinden zayıf nu uzamış, gittikçe biraz daha kadına Üç kızkardeşin en fazla kaprislisi ve yaklasmakta idi. Omuzlanna, alnına ve kabilesine mensubdur. Satıhk motosiklet bir ses yükseldi: hırçını, en küçükleri Joan Bennett'tir. Bu yanakları üstüne düşen saçları yüzünü örtT. W. N. marka beş beygir kuvvetinde fa Stan Laurel ve Oliver Hardy'nin Dinleyiniz, efendiler! Hakikaten sarışın ve güzel kadın, artistlik ve annelik 3500 kilometre yapmış son sistem bir mekte idi. Kıravatının ucu rüzgârda sallailgiç adamlarsınız ama, herkesin şarkı mesleğinde ayni zamanda ilerlemiştir. On çevirmiş olduklan «Kazma sapı» iscnin motosiklet satılıktır. Görmek istiyenlenıyordu. dan zevk almasına da mâni olamazsınız. baş yaşında beyaz perdenin mühim bir deki filim yakmda Pariste gösterilmeğe rin Parmakkapıda Lüks garajına mü Bize merhamet ey kalb sahibleri..eygamberce söylediğiniz lâflar bize birüknü haline gelen Joan, on yedi yaşında başlanacaktır. racaatlen. Siyah saçlı adam yumruğile masaya er küfür gibi geliyor... Rahat oturun jakalnn! vurarak: Davet Tıb Fakültesinin 325 senesi mezunlan. Yetişir artık! diye bağırdı. Kadın gözlerini açb, gene derhal katababet sahasına atıldıklarmm otuzuncu Gözleri şiş a'dam, hırçın ve emreden bir Dadı ve içini çekti. Sonra başını arkaya senesini kutlulamak için 11 haziranda attı, bir elini göğsünün üstüne koydu, iri sesle: saat 12 de Park otelinde toplanarak bir gümüş bir borunun sesi gibi kuvvetli ve Sus be! diye haykırdı. öğle yemeği yemeğe karar vermişlerdir. calın bir sesle şarkısını söyledi: Kadın bu iki sesi işitmemiş gibi görün325 senesi Tıb Fakültesi mezunlarmdan Ah\ Biz zavallt korleriz, bıze merhamet! dü. Gözleri daima kapalı, kıvrak parİstanbulda bulunan arkadaşların teşrif'ünkü birşey gormez gozlerimiz var, maklarile göğsü üstünde sallanan kumaş leri rica olunur. ünkü, istiyor da çalışamıyoruz! parçasını evirip çeviriyordu. Başını munMeyhanedekilerin üstüne bir ağırlık tazam hareketlerle sallıyor, ve çok güzel MEVLÎD ökmüştü. Siyah saçlı adam ellerile yek bir sesle: Geçenlerde vefat eden Evkaf Nazırı nasak şarkıya tempo tutuyordu. Kumral Bize merhamet, ey Allahı sevenler... Galıb Paşa kızı Damga Nazırı merhum açlı adamın yüzü korkunc denecek kaAyni sıkıcı gür ses: Fevzi Bey haremi Bayan îffetin ruhudar ciddileşmişti. Arkasına baktıktan Orr! diye gürledi. na ithafen önümüzdeki pazar günü öğle onra, mühim birşey söyliyecekmiş gibi Artık tahammül edemedim. Kalktım, namazını müteakib Erenköyünde eski armağını yukarı kaldırdı: içtiklerimin parasmı verdim, meyhaneden İstasyon camiinde Mevhdi Şerif kıraat Sus! dedi. olunacağmdan arzu edenlerin teşrifleri çıktım. Caddeyi nihayetine kadar yürüHalbuki buna lüzum yoktu. Güneşte düm, güneşin son ışıklarile hâlâ parlamakrica olunur. sınan ihtiyarlar gibi büzülmüş olan din ta olan tarlalara doğru ilerledim. Ah, ne eyicilerde hiçbir hareket yoktu. Bir Di rahathk! ERTUĞRUL SADİ TEK fakos'a benzeyen adam boynunu uzattı, Şehzadebaşı TURAN Garib bir ihtirasla havayı teneffüs edieessürü anlatan bir dikkatle şarkıyı din yordum, başıboş dolaşıyordum. Başım tiyatrosunda bu gece emek için hareketsiz kaldı. (Marko Paşa) 3 perde biraz yana eğilmiş, ilk yıldızları kucağınAh! Biz Allahın ışığını bile görmeyiz, Okuyucu Aysel da sallayacak göklere bakıyordum. Ah! Parlak guneş bıle farkedümez oldu, Heryer 20, paradi 10, Clark Gable ve Norma Shearer «Budalanın eğlenceleri» kordelâsında Bıze merhamet edıniz, merhamet... MerhaÖnümde güneşin battığı yere kadar umet... localar 100 zayan bir yol vardı. İki tarafında ihtiyar SENENİN EN MUAZZAM ESERİ Bir şikâyet kadar iniltili olan şarkı meşe ağaclan sıralanmıştı. Ağaclann arklı iki notadan ibaretti: yüzlerinde bir melânkoli, bir başkası taraih! Bu boş gozlerle nerelere gideriz! Şarkıcının zengin sesi, sonsuz bir ge fmdan terkedilmenin verdiği hüzün hali imtihanları için eye dalmış olan körün azabmı harikulâ vardı. Birşeyler dinleyormuş'gibi idiler. de bir hisle anlatıyordu. Farkında oldu Dallarda hiçbir hareket yok. Başımın üsBükreşte 3 gün otel ve yemek u ıstırab onu ağlatıyordu. Arasıra da tünden sessiz bir gece kuşu geçti: Kapkara bir gölge olarak gökte, kalbde birden Roterdamda 1 gün otel ve yemek midsizlikle başını sallamaktaydı. Sesi, NEYVYORKTA 14 gün ikamet stırabh bir ifade ihtiyacı içinde hatırla canlanan hâtıralar gibi göründü, ve kurşuPariste 3 gün otel ve yemek nileşen alaca karanhkta kayboldu. an kederleri gittikçe kuvvetlenen bir ıhtiAtlantiğin en güzel vapurlarında yemekli Durmadan yürüyorum. Alaca karanlık azla anlatıyordu. Salonda mutlak bir ve yataklı kamaralar; bütün masraflar dahil ağır ağır birşeyler içine gizleniyor. KuMüracaat ediniz. ükut hâkimdi. Yalnız kadının sesi işitili laklarımda, boğuk bir aksi sada gibi: ordu. Bu ses bizi sarıyordu. Gözlerimiz kör, kalblerimizde "belkiTatil mUddetince Eğilmiş başlara, karanhkta sallanan Bize merhamet, ey Allahını sevenler., Aynca: Ceb parası temin edilmiştir. Kayıdlar 15 haziranda kapanıyor. ücudlere, pencerelere ve semaya bakı mısralarının kederini ve ıstırabmı duymakYalnız 7,50 Lira orum. Güneş henüz batmıştı. Gök, batı tayım. Beyoğlu istlklâl caddesl 294 arafında, kırmızımsı bir alâimisemanm Çeviren: Galatasaray, Telefon: 44914 ŞERİF HULÛSl [ ütün renklerile süslüydü. Batan güneşin 6 koca, 4 boşanma, 8 çocuk (j&u akşamki program j Aktör Richard Bennett'in Constance, Joan ve Barbara isminde üç kızın başlarından geçen aile maceralarının hulasası Pariste gösterilmekte olan büyük filimler c NEVYORK SERGİSİ LİSAN İKMAL BERLİTZ Lisan Dershanesine 390 lira N A T T A