13 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

13 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 Mayıs 1939 CUMHTJRtYET MEKTUPlfAR, .. 5 enl Q.ünuadan MUStKt KUDÜS MEKTUBLARI: Âli Sezin'in keman resitali Hiç şüphe yok ki Âli Sezin, san'atı san'at için yapan sayılı millî kıymetleri mizden biridir. Evvelki akşam bir buçuk saatten fazla süren resitali esnasında buna bir defa daha şahkl olduk. O, kemanından çıkan seslere sevimli bir hususiyet veren tevazuu içinde, en güç passagelan tertemiz ifade etmek suretile her zaman olduğu gibi bize gene bir buçuk saatlik bir rüya âlemi yaşattı. Evvelki akşam, Vitalı nin Chaconne u, Brahms'm re minör sonatı ve Conus'un konsertosu gibi üç mühim eseri ihtiva eden programla Âlinin çok cepheli kalitelerini bir arada tatmak imkânı da hasıl olmuştu. San'atkârımız, seslerin manasım sezen ve sezdiren heyecan kudretile beraber, bir kemancı için lâzım olan teknik bilgiye de bol bol malik bulunduğunu Conus'ua eserinde açıkça gösterdi. Doukle corde'lar, siakatlo'hı, arpege'ler ve Irille'ltr pürüzsüz bir mükemmeliyetteydi. Genc Türk bestekân Bülend Tarcanm original harmonu e//d* lerile dolu, istikbal vadedici yeni bir eserini ihtiva eden programın ikinci kısmı da halk tarafından uzun uzun alkışlandı. Türk san'at âleminin, vücudile iftihar ettiği kıymetli Âli Sezeni bütün kalbimizle tebrik ederiz. Nevyork'da Umumî hayat Burada en göz kamaştırıcı refah ve servetten en elim sefalete geçmek için yarım saatlik bir yol yürümek kâfidir Nevyorkun hoş hususiyetleri var. Fakat Avrupayı taklide yeltenmediği sahasaha larda, Avrupayı taklide kalktığı zaman, efendisinin elbisesini giymiş bir uşağa benziyor. Meselâ filimlerden bildiğimiz şu mahud Brodway ve Times meydanındaki eğlence yerleri. Bunlar Parisin yavan birer taklididir. Kendilerinin yaratması, orijinal bir hava yoktur. Hatta eğlence müesseselerine bile Parisin meşhur eğlence yerlerinin isimlerini koymuşlar. Fakat o kadar kalp, o kadar sahte ki, yaldızı çıkmış bakır gibi sırıtıyor. Binlerce neon ışığının reklâmına aldanarak birkaçına girdim. Soğuk, adi, bayağı bir şaklabanlıktan başka birşey değildi. Bir pediküre gittim. Operatör Bürhaneddinin muyanehanesinden daha vâsi bir ikinci kat. Kapıda beyazlar giyinmiş bir hemşire. Bekleme odasına girdim. Duvarlarda el, ayak resimleri ve iskeletleri göze çarpıyor. Bu aralık bir hemşire daha peyda oldu; elime matbu bir karton sıkıştırdı. İşte suallerin tercümesi: İsminiz? Nasırınız hangi ayağınızın, hangi parmağında? Ne zamandanberi mustaribsiniz? Bu sualler saymakla bitmez. Bizde kanser ameliyatında bu kadar sual sormazlar! Nihayet beni ikinci bir odaya aldılar. Cerrahpaşa hastanesinin ameliyat salonuna benziyen bir yer. Cerrahî alât, edevat; oksijen ve elektrik makineleri. Pasteur'den daha azametli, beyaz önlüklü, lâstikten eldivenli bir adam makineli bir koltuğu işaret etti. Oturdum; fakat içime de bir korku girdi. Acaba yanlış bir adres mi verdiler diye... Nihayet nasır ameliyatı bitti. Çıkarken gözüm, duvarda, çerçevelenmiş yazılaıa isabet etti. îçimden: «Mutlak takdirnameler olacak...» dedim. Halbuki ne gezer!.. Biri Nevyork Üni versitesinin ayak hıfzıssıhhası şubesinin mezuniyet şehadetnamesi; diğeri Nev york pedikürler cemiyetinin senelik kon gresinde ittihaz olunan mukarrerat! Esasen her Amerikalı, bir cemiyet veya kulübe mensubdur. Filistin mücahidleri mücadeleye devamda! Kahirede yapılan anlaşma Ingiltere tarafından tasdik edilirse bu topraklarda sulh ve sükuna kavuşmak kabil olacak Kudüs, 6 mayıs Dünya vukuatının büyük hâdiseleri arasında bizim küçük Fılıstının müzmın dejdlerile kimin zihni meşgul olur? diye son zamanlarda pek az yazdım. Bununla beraber son zamanlarda Filistinin yazmaya değer hayli mühim hâdiseleri birikmiş olduğu için bu mektubları takib edenlerin, vukuat zincirini kaybetmemeleri maksadile size bu mektubu yazıyorum. Evvelâ şunu söyliyeyim ki, dünya vukuaündaki fevkalâde gerginlik Filistini de alâkadar etmekten hâli kalmadı. Her yerde olduğu gibi burada da muhtemel bir harbe karşı büyük hazırlıklar yapıl maktadır. Bu hazırlıklar arasmda, Filıstine îngiltereden sevkedilen mühim miktarda harb malzemesi bulunduğu gibi Hayfa limanını askerî bir üs olarak kullanılabilecek hale getirmek üzere Ingiltere tarafından gayet hararetli bir faaliyet sarfı devam ediyor. Bütün yapılan hazırhklara bakılırsa, Akdenizde bir harb zuhuru halinde, İngiltere ile Filistin arasındaki muvasalanın bir hayli zaman inkıtaa uğrıyacağı fikri buraya aid müdafaa plânının esasını teşkil etmektedir. Filistin mücahedesinin bugünkü vaziyetine gelince, bu bakımdan vaziyette bir çok tebeddüller oldu. Londra konferansını müteakıb mücahidlerle îngiliz askerleri arasındaki mücadele çok kesif bir şekil aldı. îngilizler, artırdıklan askerî kuvvetlerle mücahidlerin teşkilâtını her tarafta sıkıştırmaya başladılar ve bunun neticesi olarak da arada büyük musademelej vukua geldi. Bu musademeler arasında, mücahidlerin başkumandanlanndan Abdürrahim Elhac Mohammed kahramanca döğüşerek şehid oldu. Bu haberi öğrenen bütün Filistin büyük matemler yaptı ve bu mateme bütün Arab memleketleri halkı iştirak etti. Aradan pek az bir zaman geçtiği halde, gene îngilizler tarafından sıkıştırılarak mütemadi surette takibe uğrıyan ikinci meşhur kumandan Arif Abdürrazzak, mütemadiyen harbede ede Suriye hududuna kadar geldi ve orada ne daha fazla mukavemet imkânı, ne de muhasarayı yararak Filistin dağlarına çekilme çaresi bulamadığı için Suriye hududunu geçerek Suriye jandarmalanna teslim oldu. Bu teslimiyet de, bütün Arab âleminde gene büyük bir tesir uyandırdı. Ayni zamanda iki mücahid kumandanmın birden ortadan kalkması ve bunların kumanda ettikleri askerî müfrezelerin perişan olmaları İngilizlerle Yahudiler arasında büyük bir sevinc uyandırmaktan hâli kalmamıştı. Bu suretle Filistin meselesi kendiliğinden halledilmiş olması ihti malleri artıyordu. Mücahedenin daha fazla devam edemiyeceğini düşünenler ve ümidsizliğe düşenler arasmda mücavir Arab memleketleri de vardır. Fakat, bu hususta beslenilen ümidler boşa çıktığı gibi uğranılan korkuların da sebebsiz olduğu pek az bir zamanda a*nlaşıldı. Size evvelee Filistindeki fedakârane faaliyetlerinden bahsettiğim meşhur mücahid Şeyh İzzeddin El Kasımın ateşli taraftarlarından Abdullah Tovbe, mü cahidlerin başkumandanlığı mevkiine geçti ve mücahede saflarında hasıl olan boşluklan pek kısa bir zamanda doldurarak tekrar taarruzlara başladı. Şeyh İzzeddin El Kasımm binlere varan taraftarlan arasında büyük bir şöhreti haiz bulunanlardan olan bu cesur kumandanın lâkabı Ebu Bekirdir. Mücahidlerin uğradıkları zâfı az bir zamanda bertaraf edip yeniden taarruzlara başlıyan bu kumandanın yaptığı hareketler o kadar cür'etkârane idi ki bir aralık, onu Fevzi El Kavukçu zannedenler oldu. Nitekim bunu size son mektubumda da yazmıştım. Neden sonra anlaşıldı ki mücahidleri tensik edip cidali ayni ateşle devam ettiren kumandan El Kavukçu değil, bu zat imiş. Bugün gene mücadele hep o eski mücadeledir. Belki eskisi gibi nisbeten büyük müfrezeler Filistini yer yer dolaşarak îngiliz kuvvetlerile toplu musademeler yapmıyorlar; fakat, her tarafta münferid taarruzlar, cür'atkârane baskmlar, kâh Yahudilere, kâh îngilizlere teveccüh ederek ayni şiddetle devam ediyor. Bu ahval arasında, gene evvelce bildirmiş olduğum gibi, Londra hükumetinin ricasile Kahire hükumeti tavassut ederek Londrada hiçbir netice elde edemeksizin dağılmış olan konferans Mısırda içtimaa davet edildi. Bu içtimaa da bütün Arab memleketleri mümessilleri iştirak ettiler. Kahiredeki îngiliz sefiri de îngiltereyi temsil ediyordu. Uzun zaman devam eden bu müzakereler arasında îngilizler teklifin birini ileri sürüp arkasından diğerini gönderdiler. Müzakereler çok çetin oldu. Fakat, neticede en son gelen haberlere göre arada nihaî bir itilâf husule geldi Kahirede akdedilen itilâf, bütün esaslarile Londraya gönderildi. Orada tasdik edildikten sonra ilân ve tatbik olunacaktır. Şu halde, eğer fevkalâde bir hal zuhur etmezse, yakında Filistin tabiî hayata doğru avdete başlıyacaktır. İLİMKÖSESİ İHTİRALAR KESİFLER Elektrik ve emniyet Elektriğin evlerde göreceği işler çoğaldıkça emniyet meselesi herkeste alâka uyandırıyor. Elektrik şoklan ve yangın tehlikesi herkesin gözünü korkutan mese lelerdir. Elektrik kazalanna, hasarlara karşı en büyük emniyet tertibatı tesısatın ehil ellerle yapılmasıdır. Elektrik tesisatım itina ile yaptırmıyanlar daima bu büyük enerjinin tehlike mıntakasındadırlar. Iyi mütehassısların yaprıkları tesisatta bile bazan hatalar başgösterir. Ne de olsa tesisat masrafınm çokluğunu düşünmiyerek elektrik tesisatım en iyi şekilde yapmak zaruridir. Tesisat iyi de olsa sonradan sık sık kontrol edilmelidir. Su borularındaki patlamalar, bina inşasındaki kusurlardan dolayı ankastre boruların ezilmesi... gibi, elektrikçiyi mes'ul etmeyen, bazı haricî sebeblerden dolayı iyi kurulmuş olan elektrik şebekesi sonradan bozulabilir. Evlerde veya binalardaki elektrik şebekesi zannedildiğinden çok kanşık olduğundan mütehassıs işçileri kullanmak esastır. Şebekede başlıca üç sistem var: (1) Ankastre boru, (2) Zırhlı kablo, (3) Kalın lâstikli kablo. Ankastre sisteminde izoleli elektrik telleri duvar içinde veya döşeme altında kalan boruların içinden geçirilir. En büyük faydası tellerin istenildiği zaman kolayhkla değiştirilebilmesidir. Suyu kat'iyyen sızdırmıyan çelik borular tehlike ihtimalini hemen hemen ortadan kaldırabilirse de bu tesisat pek pahalıya mal olur. Ankastre boruların üzerinde tera küm eden suyun buharı boru içine sızıp tel izoleleri üzerinde tekâsüf ederse teller izolâsyonunun bozulması ihtimal dahilinde dir. Kurşun kaplı kabloların bağlamalan iyi yapıhrsa su sızdırma tehlikesi kalmaz. Kalın lâstikli kablo sistemi hem daha ucuz ve hem de emniyetli olduğundan muvakkat binalar (barakalar), fabrikalar gibi yerler için en elverişlidir. Elektrik kazalarının nevileri saymakla bitirilmez. Bahçedeki elektrik tellerine asılı olan yaş çamaşırlar yüzünden nice kazalar olmuştur. Teller toprağa dokunsa tehlike kalmaz, çünkü sigorta atar. Elektrik tesisatında sigortaların rolleri pek büyüktür. Sigortalar normal yükün iki mislinde atabilmelidir. Radyosu olanlar makineyi kullanmadıkjarı zaman antenlerini toprağa vermelidir. Gerçi antene düşen yıldırımla kimsenin öldüğü henüz işitilmemişse de ne de olsa bilhassa yıldırımı bol olan mevsimlerde ihtıyata riayet etmelıdir. Şu büyük sözü unutmayınız: «Elek trikten ölenler elektriği iyi bilirim diyenlerdir.» Times meydanının aşağısında sözde san'atkârlar ve entelektüeller mahallesi var. Burası da Avrupanın muvaffak olamamış bir mukallidi. (boheme) hayatını yaşatmak istemişler. Sanki romantik ölüden, realist diri olurmuş gibi!.. Hele Nevyork gibi realizmanın ciğerlere işlediği bir şehirde... Avrupanın seksenlik, ihtiyar boheme hayatı, burada maskeli baloya dönmüş. Amerikanm, bugün, başlıbaşına bir kültür seviyesi vardır. Kendileri de hakikî san'atın, muhayyilenin vereceği ilhamda olmadığını pekâlâ bilirler. San'atın, mantıkla kolkola müspet ilim Geçenlerde bir kitabcının önünden gelerin hendesesine girdiği bir asırda bu maziye tahassür, modası geçmiş bile olsa, çiyordum. Camekânda, herhangi bir Avrupa emtiasına karşı duydukları zâf Türkü alâkadar edecek bir isme gözüm tan ileri geliyor. ilişti: «Ankara» serlevhah bir mecmua. Hemen içeriye girdim. Mecmua şu: * * • «Ankara» Einstein: «Nevyork, iki aksi istikametin zaviyesidir.» diyor. Ne doğru söz! «Ankara tavşanlan meraklıları cemiEn göz kamaştırıcı refah ve servetten, yetinin aylık mecmuasıdır.» en elim sefalete geçmek için yarım saatlik Kitabcı izah etti. Böyle yeryüzünde yol kâfi... her cins tavşan ve daha birçok hayvanlaŞehri kateden bir beşinci cadde var. rın meraklılarına aid cemiyetler varmış, Buranın otellerinde yirmi dolardan aşa mecmualar neşrederlermiş, kongreler, iç ğı oda bulmak kabil değil. Kürkçü ma timalar akdederlermiş... ğazalarmdan biri geçenlerde yetmiş beş Sade hayvanlara münhasır kalsa, iyi... bin dolara bir kürk satmış. Bizde muvaf İki tane tahnitçilik mektebi, mecmuası, fak olmuş bir doktorun yaptırabileceği cemiyeti var. apartıman bedeli! Hatta, bu delice sarBir sokak başında garib bir ilân nazarı fedilen parayı görmek için otellere, dükdikkatimi celbetti. îşte tercümesi: kânlara girmeğe bile lüzum yok. Bu se«Farelerin çok bulundukları yerlere nenin modası olan mink kürkünü giymiş, gönderilmek üzere terbiye edilmiş mualgezen kadınlar hiç de az değil. Böyle bir kiirkün on beş dolardan aşağı almmı lim kediler, fare ısırmasına karşı burada yacağını söylediler. Sokak başlarında tedavi olunur.» Demek muallim yetiştiren kedi mektebarkaarkaya dizilmiş Rollsroyce otomobilleri: «Sahibimiz, sade bizi satın almak leri bile var! Köpekler için yazlık sayfiye için kırk bin dolar kıydı.» diye bağırıyor. olduktan sonra kediler için mekteb neye olmasm! Sonra yarım saat ötede, üçüncü cadde * * * ve temadisinde, sefalet ve zaruret sarmaşBu satırları yazarken penceremden dıdolaş olmuş, ölüm raksmı oynuyor. Otel şarıya bakıyorum. ismini taşıyan, basık tavanlı mukassi izbeOrada, bulutlara tırmanan binalar, lerde, geceliği on kuruşa oda veriyorlar. Yanyana yaşıyan bu sıcak kürk ve üşü gökyüzüne gölgelerini vurmuş kabartma yen vücud Nevyork eczanelerinin içine reliefler gibi... Yirminci asnn plastiki o benziyor. Eczaneden başka hersey! Ni gölğelerin canlılığındadır. İki bin sene evvel Parthenon'u hayranşanlınızla içeri girip evlenebilirsiniz. Eclıkla seyreden Atinah san'atkâr ne ise, zacı hem noterdir, hem evlenme memuru. Aspirin kutularının, eter şişelerinin yanı 1939 senesinde, yüzüncü kattan radyo başında sigara paketleri. Fotoğraf maki dinliyen Amerikalı mühendis de ayni nesi, ceb saati, çikolata, anahtar zinciri, adamdır. çekiç, dolma kalem... Hepsi var! YanıParthenon bize Atinah san'atkân anbaşındaki barda içkilerin bütün çeşidleri lattı. Nevyork da iki bin sene sonra gelemevcud. Ortada masalar, çünkü eczane ceklere bizi anlatacak... ayni zamanda lokantadır. Celâleddin EZINE Dayısmın intikamını almak istemiş! Bursada 16 yaşında bir çocuk muhakeme ediliyor Bursa, (Hususî) Kayapa köyünden Ali Cengiz adında biri evvelce Halili öldürmüş ve bu cinayet için kendisine verilen cezanın bir kısmını Bursa hapishanesinde, bir kısmını da İmralı adasında çektikten sonra müddeti biterek köyüne dönmüştür. Fakat öldürülen Halilin akrabaları kendisine rahat vermemişler; bunlardan Ismail adında 16 yaşlarında bir çocuk, dayısı Halili vurduğu için intikam almak maksadile bir gün dut ağacına çıkmış olan Ali Cengize tabanca ile ateş ederek onu öldürmek istemiştir. îsmail, katle teşebbüs suçile Ağırcezaya verilerek muhakemesine başlanmıştır. Reis Osman Sabri Göksu: Dayını öldürdüğü için intikam almak maksadile Ali Cengize ateş etmişsin diyorlar. Ne dersin? diye suçluya sorunca, küçük suçlu: Hayır, ben ona atmadım. Dut ağacındaki kargaya attım. Fakat o kendisine zannetmiş, demiştir. İsmailin ihzarî tahkikatta verdiği ifadeler okunmuş, bunlarda: Ali Cengizi gördüğünden dayısım hatırladığını ve onun intikamını almak için ateş ettiğini bildirdiğinden, bu mübayenetin sebebi kendisinden sorulmuştur. Buna cevaben Ismail: «Karakolda beni dövdüler. Zorla böyle söylettiler.» demiştir. Alinin ceketine kurşun îsabet ettiği îçîn bu ceketin delindiği anlatılmca Ismail: Yalan efendim. Ali ceketini kendisî delmiştir... cevabını vermiştir. Müteakıben Ali Cengize diyeceği sorulmuş, o da: Benim başıma bir kazadır geldi. Bunun cezasmı çektikten sonra köye dönünce bunlar beni yoldan geçirmez oldular. Bana çingene, gâvur! dediler. Bu çocuğu babası teşvik ediyor. Onun için beni öldürmek, istedi... Çingene isem kabahat mi? Hiç Türkiye Cumhuriyetinde çingene olur mu, mademki ben çingene imişim. O halde dünyada çingene memleketi varsa beni oraya gönderin reis bey..» Hiçbir Türkün hapishanede yatmasını istemem.Onun için gene davacı olmak istemiyonım ama beni öldürmeye çalışıyorlar... demiştir. Bilâhare şahidlerin çağınlması îçin muhakeme talik edilmiştir. îtilâfların esaslan malum değildir. Fakat, bunların Arab memleketleri tarafından evvelce Kahire toplantısında tesbit edilmiş olan esasları ki ayni zamanda Filistinin millî misak olarak tayin etmiş olduğu noktalardır tamamile tatmin ede cek bir mahiyette bulunuyor. Evvelce yazmış olduğum gibi, bu itilâf, biraz da bugünkü Avrupa vaziyetinin tabiî bir nePrf. SALÎH MURAT ticesidir. Avrupada ve bütün dünyada kendisini sıkışık bir vaziyette hisseden îngiltere, Arab âlemile daha uzun müddet Kadından çiçek istemiş! mücadele ve ihtilâf halinde bulunmayı Tepebaşmda Sıhhat sokağmda oturan istememiş ve binaenaleyh anlaşma yolunu helvacı Mehmedin çırağı Lutfi, o civartercih eylemiştir. dan geçen, tanımadığı bir kadından çi Son günlerde Londra ve Paristen gelen çek istediğinden kadının yanında bu haberler size daha birkaç ay ev lunan Neşet ve Hüseyin, Lutfiyi döverek bıçakla kolundan yaralamışlardır. Suç vel bildirmiş olduğum bazı mühim haberlular zabıta tarafından yakalanmışlar leri teyid eder mahiyettedir. Bunlar da dır. z şunlardır: Otomobil tramvay 1 Filistin mukadderatile Suriye mukadderatı arasında bir münasebet ve musademesi alâka vardır. Yani îngiltere hükumetinin Şoför Yusufun idresindeki 131 numaburası için ittihaz edeceği kararlara ben ralı otomobille vatman Cemılin kullanzer muayyen kararlar da Fransa tarafın dığı Sirkeci Topkapı tramvayı Beyazıdda çarpışmışlardır. Bu çarpşmada gedan Suriye hakkında verilecektir. rek otomobil ve gerekse tramvay hasara 2 Filistin bir krallık olacaktır. Buuğramıştır. nun gibi Suriyenin de bir krallık şeklinde Çocuğa çarpan araba idaresi Fransa tarafından derpiş edil ömerin idaresindeki yük arabası Bemektedir. Şimdiki halde Parisle Londra arasında şiktaş tramvay caddesinden geçerken, bu işlere dair sıkı temaslar bulunduğu mu gene Beşiktaşta oturan 7 yaşında Melâhakkaktır. Filistin hakkındaki kararlar, hat adında bir çocuğa çarparak bacağından yaralamıştır. Yaralı Şişlı Çocuk has* Suriye hakkındaki Fransız kararlarile tanesine kaldınlmıştır. birlikte, bu temasların neticesinde ilân edilecektir. V. M1HR1 ( îzmit Belediyesinin verdiği ziyafet j ( Bursada muvaffakiyetli bir müsamere j Bursa umumhanelerinde cinayet • Bursa (Hususî) Umumhanede sarhoşluk yüzünden bir cinayet olmuş, Hamza isminde bir genc ağır surette yaralanmıştır. Sarhoş olarak tımumî ev lerden birine gelen Ali, İbrahim ve Alâeddin admla üç delikanlı ile Hamza aralarmda hiç yüzünden bir kavga çıkmış, evvelâ Ali eline geçirdiği sandal yeyi Hamzanm başma yerleştirmiş, 1brahim de bıçağım çekerek Hamzayı sol omzundan yaralamıştır. Yaralı hastaneye kaldınlmış, Ali ile İbrahim yakala narak tevkif edilmişlerdir. Alâeddin kaç mıştır. Îzmit (Hususî) İzmit Belediyesi, Vali ve Parti Başkanı Ziya şerefine Belediye hahçesinde 200 kişilik bir ziyafet vermiştir. Ziyafet, çok neş'eli olarak geçmiş, samimî nutuklar söylenmis ve yeni Belediye intihabatmda Valinin gösterdiği alâkaya teşekkür edilmiştir. Gönderdiğim resim, ziyafetten bir intibadır. Siz bu satırlart okuyup bitirdiğiniz anda: Amerikalılar beş bin tane su cuk, bin yüz litre buz, istihlâk etmişlerdir. İki Amerikalı hastaneye kaldınlmıştır. Rusya, bütçesinden 260,000 ruble sarfetmiştir. Kuşların yüreği, her mahlukun kalbinden daha hızlı atar. Şu bir dakikada bazı kuşların yüreği 1000 defa çarpmıştır. Kanadadan İngiltereye yüz on kilo domuz yağı ihrac edilmiştir. Hastalık taşıyan sinekler, yer yüzündeki bütün vahşî hayvanların öldürebileceğinden daha fazla miktarda adam öldürmüslcrdir. Amerika, İrandan, bizim paramızla altı buçuk liralık halı satın almıştır. Temsil edilen piyesten bir sahne Bursa (Hususî) Necatibey Kız Enstitüsü sene sonu münasebetile güzel bir müsamere vermiştir. Kızlarmıza mütekâmil ev kadmlığı öğreten ve 900 kadar gündüz ve akşam talebesini okutan Enstitünün müsameresinde bilhassa dekorasyon çok beğenilmiştir. (İnanmak) piyesini talebe büyük bir muvaffakiyetle temsil etmiştir. Koro, müzik, revü, komedi ve zeybekle bahar dansları da güzel ve muvaffakiyetli olmuştur. Enstitünün müsameresinde bulunanlar, genc kızlarımızm yüksek kabiliyetlerini takdir ederek mektebden aynlmışlardır. Alışveriş yüzünden Uzunçarşıda portakalcılık yapan ll • yasla seyyar koltukçu Veysel arasında alışveriş yüzünden bir kavga çıkmıştır. Bu esnada Veysel îlyası başından bıçakla yaralamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: