28 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

28 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Nisan 1939 CUMHLJRİ¥ET ŞEHRiN İÇİNDEN Müstehcen resim Yugoslav Hariciye Nazırı Belgrad'da meselesi Ehlivukuf, dün akşam Macar Nazırları da yarın Berlin'e gridiyorlar tabloları tetkik etti IBaştaraft 1 inci sahUedei dan ve iki tarafın memnuniyetini celbe decek surette memleketlerimiz arasındaki dostluk münasebetlerini derinleştirmek emelile masruf mesaimin hüsnü suretle ifasını mümkün kılmış olan kıymetli dost" lukların beni tekrar Berline celbetmiş olmasından dolayı beni çok hoşnud etmiş tir. Almanyadaki üç senelik ikametim es " nasında büyük şefi Führer'in akilâne ve azimkârane idaresi altında Almanyanın her sahada tahakkuk ettirmiş olduğu muazzam terakkilere şahid oldum. Almanya ile memleketim arasında tam bir itimad intıbaını taşıyan ve müşterek komşuluk ve mütekabil hürmet ve müş terek menafi esaslarına istinad eden mü" nasebetler mevcuddur ve bu münasebetler inkişaf etmektedir. Şu halde, iki komşu devletin mes'ul mümessillerinin dostane münasebetlerimizi, derinleştirmek ve Avrupanın bu kısmında sulhu tarsin eylemek maksadile ve tam bir itimad zihniyetile tetkik edemiyecekleri hiçbir mesele yok tur. Sulha ve milletinin terakkiyahnı temi" ne vakfı nefsetmiş olan hükumeti kraliye, bu münasebetlere çok büyük bir ehemmiyet atfetmekte olup bunların inkişafma en büyük ihtimamı gösterecektir. Bu fırsattan şükranla istifade ederek Alman matbuatınm, mütekabil menafi hakkındaki derin ve müspet vukufu sayesinde Alman Yugoslav dostluğunun ve memleketlerimiz arasında bugün mevcud olan itimadla dolu münasebetin tahakkuk ve inkişafma son derece yardım etmiş olduğunu ehemmiyetle kaydetmek isterim.» Tarihten yapraklar IBaştarafı 1 inci sahifede} selesinde, dün akşam Istanbulda vukuf ehli tetkikat yapmıştır. Bu işte alâkadarların, İzmitte vukuf ehli tayin olunarak tabloları müstehcen gören dört kişinin bu husustaki san'at ve salâhiyetlerine itirazı üzerine burada teşkil edilen heyet, İstanbul Adliye Dairesinde saat on yedi buçuktan on sckiz buçuğa kadar bu tetkikatla meşgul olmuştur. Hazırlanan rapor, tetkike tâbi tutulan altı tablo ile birlikte, bugün İzmite yollanacaktır. İstinabe talimatnamesine göre, vukuf ehlinin her tabloya dair ayrı ayn mütaleaları sorulmuştur. Heyet, Sultanahmed Birinci Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi Reşid Nomerin niyabetinde toplanmıştır. Bu yeni heyeti teskil edenler, Akademi resim profesörü Feyhaman Duran, resim ve heykel müzesi müdürü Halil Dikmen, Akademi profesörlerinden heykeltraş Hadi Bara, Akademi fotograf atölyesi profesörü ressam Zeki Faik îzer, Hilmi Ziya, Mustafa Şekib Tunc ve İsmail Hakkı Baltacıoğludur. Müddeiumumilık ikinci tetkik dairesinin 23 numaralı odasında yapılan bu tetkik sırasında, MüddeiumuYeni yapılmakta olan Kandilli plâjında in.yjat faaliycti milik Başmuavini Sünuhu Zerenle muaünyanın en güzel vadilerinden vin îhsan Yarsuvat da hazır bulunmuşYazan: SALÂHADDIN GÜNGÖR birinin eteklerinde yepyeni bir tur. îstanbul Müddeiumumisi Hikmet Omamure kuruluyor: Küçüksu yorlar. Plâjı 15 haziranda açabileceği natla Adliye Başmüfettişi Rahmi, celse olâj'ı... Içi kum dolu kayıklar, birbiri ar mizi kuvvetle umuyoruz. açılmadan önce vukuf ehlinm yanına gikastna sahile yanaşıp hamulelerini boşalŞirketi Hayriye, plâj iskelesine sık sık derek resimleri gözden geçirmişlerdir. tıyorlar. Kocaman bir tarak dubası, ça ve ihtiyaca göıe mikdarı arttırılmak üzeTetkikat kapalı celsede yapıldığından, murla tegaddi eden bir ejder gibi dere re her yirmi dakikada bir doğru postalar haricden herhangi bir kimsenin içeriye girnin müzahrafatını durmadan gövdeye in işletecektir. Bebekle plâj arasının geç va memesini temin maksadile tertibat almdirmekle meşgul... Bulunduğumuz yere kitlere kadar muvasalası temin edilmış mıştır. Adliye polislerinden Ihya, tetkialıcı gözile bir daha baktım: Arnavudkö tir.» kat bitinceye kadar 23 numaralı odanın yünden Yeniköye kadar, Boğazın hemen Onlar anlatırken, ben de kendi kendi kapısında nöbet beklemiştir. hemen yan sahili, kıvrım kıvrım, gözlerı me şu mini mini iskelesi, şu temizlenmiş Alâkadarlar, tetkik neticesi hususunda min hadekası içine toplandı. Başımı bir deresi, ve içi cıvıl cıvıl insanla dolu plâji gayet ketum davranmışlardır. Bununla az arkaya çevirdim: Emsalsiz, bir dağ le Küçüksuyun, bir, bir buçuk ay sonra beraber, kuvvetle tahmin edildiğine göre, parçası... Bir dağ parçası ki, yarıklan i alacağı hali gözlerimin önüne getirmeğe İzmitteki raporun zıddına bir neticeye çinde demet demet erguvanlar sallanı çahşıyorum. Şimalin sert rüzgârını kesen vanlmış, buradaki tetkikte san'at eseri oyor, serviden bademe kadar, türlü ağaç dağların dizleri dibinde ancak mırıltıları lan bu tablolann müstehcen olmadığı larla beli bir kuşak gibi sıkılan geniş bir işitilebilen kuytu ve uslu bir deniz... Bü kanaati sarahatle ortava konulmuştur. bostan görüyorum. Derenin içindeki kur tün çakıl taşları temizlenen, bütün kayabağalar, diiğün şenliği yapıyorlar. Deni Ian sökülen bu denize, temmuz sıcağınzin yeşilile dağın yeşili, o kadar, biribirinin da, baha takdir etmeğe imkân var mıdır? aynı ki, deniz nerede bitiyor, dağ nerede Temin ettiklerine göre fiatlar son derece ucuz olacakmış. Şirketi Hayriye, plâj ve başlıyor, belli değil. [Basmakaleden devami plâjda yemek ücretleri de dahil olmak üİdare mekanizmamızdaki sür'ate dikBu güzel tabiat manzumesinin; yarîn zere, kombine biletler hazırlamakta imiş! kat edelim: Hükumet ecnebi şirketlerini her yanı canlı şiirlerle dolduğu zaman, Bu müjdeyi de aldıktan sonra, Küçük satm almağa karar veriyor. Karann İstan" bize ne bediî sahneler yaşatacağını düşiisu plâjının, Floryaya hatın sayılır bir ra bulu alâkadar eden kısmı Ali Çetinkayanüyorum. nın Nafıa Vekâletine gelmesinden biraz kib kesileceğine iyice aklım kesti. Onümde yükselen kum tepelerini kısHem doğrusunu ararsanız, Florya, sonra tatbik edilmeğe başlanıyor ve birkanmamak mümkün değil. Bir ay sonra, üzerlerinde ne çılgın fırtınalar kopacak tabiî bir kumsal olmasına rağmen, düz kaç sene zarfında bitiriliyor. İstanbuldaki ve açık bir sahildir. Küçüksudaki mutedil müesseseler Nafıanın emrindedir. Hüku" kimbilir?.. hava, Floryada yoktur. Göz alabildiği ka met, bunların şehre maledilmesindeki fayAnlatıyorlar: dar, görebildiğiniz şey, engin bir deniz dayı takdir ediyor. Meclisten bir kanun Plâj, 300 kişi alacak genişliktedir. den ibarettir. Halbuki burada, yattığmız çıkarmak lâzım; hadi. Ve kanun lâyihasi büyük küçük üç yüz soyunma yerimiz yerden, gözünüz keskinse Bebek sahüle birkaç saat içinde hazırdır. var. Aile kabinelerinde her türlü konfor İşte bu doğru görmek, gördükten sonra rinde piyasa edenleri seçebilirsiniz. Vabulunacaktır. Plâjm orta kısmma, 50 sançabuk karar verip çabuk harekete geçpurlar, sahili sıyıra sıyıra önünüzden getim kalınlığında renkli kumlar döşeyeceçerler. Aklınıza eserse, gidip Arnavud mek, rejimimizi diğer rejimlerden ayvan ğizköyünün Akıntıburnunda istirahatten son mümeyiz vasıftır. Kırtasiyecilik denilen Görüyorsunuz: Gazinomuz da bitmek ra, tekrar plâja dönmek de sizin için iptidaî usule günden güne veda ediyoraz. üzeredir. Burada dans edenler için rozpar mümkündür. Doğru vapurlar, köprü ile Hükumet makinemizin büyük parçaları ke yer ayıracağız. Gazinonun önü, palmıplâj arasındaki mesafeyi, en fazla yarım bugün ondan hemen tamamile kurtulmuş yeler ve çiçeklerle süslenecek. Üzerinde saatte ahrlar. îşte yeni plâjm; üstünlük sayılır. Nevyork sergisine iştirakimizı te" geniş bir tarasa yapılacak. noktalarından hatırıma gelen birkaç ta min için geçen sene Türkiyeye gelen APlâj muhitinde gece hayatmı uyandımerikalı, îktısad Vekâletinin beş dakikanesi..* rabilmek için, birçok yenilikler düşünüda bu işe müspet bir karar çıkarJ,ğını Plâjın yalnız denizle değil, kara ile de yoruz! Bazı, sürprizlerimiz var ki, şimgördüğü zaman hayretini sakhyamamış, irtibatı var. Bütün otomobil ve otobüsler, diden hepsini haber vermek işimize ge!memleketimiz ve rejimimiz hakkında oku" şose yolundan geçerken, plâjm tam önünmiyor. Bunlardan, yalnız iki tanesini size duğu ve işittiği şeylerin bile kendisinde bu de duracaklar. Bu yolun gözler alan ve söyliyeyim: Holandadan, muhteşem bir kadar açık bir intıba bırakamadığını söygönüller açan cazibesini size lâyıkile anlaorkestra ve varyete takımı getirtmek niyelemişti. İstanbulun âmme hizmetleri haktamam. O kadar ki, burada resmimizi tindeyiz. Bunlar, çok cazib numaralar kında Başvekil Doktor Refik Saydamın çeken bir arkadaş, kendini tutamadı da: yaparak plâja gelenleri eğlendireceklermüspet hareketi, Türk rejiminin canhlığr Eğer, dedi, bundan sonra, size bi nı gösteren yeni bir misaldir. dir. Aynca gcndol âlemleri tertib etmeği de tasarhyoruz. Güzel kitar çalan san risi cehennemlik kimseler olduğunuzu «Geç olsun da güç olmasın», «yavaş, söyh'yecek olursa, bu fotoğrafı göstererek: atkârlar, bu gondollarla arzu edenleri yavaş» gibi tabirler eski devir adamları«Hayır, diyebilirsiniz, biz cennete girmiş Boğazda gezdireceklerdir. nın ağızlanndan düşmiyen hareket düsturve orada resim çektirmiş insanlanz!» ları idi. Kimbilir, belki de bir zamanlar İki büyük «tenis» kordu da yaptırıyoTarihin tekerrürden ibaret olduğuna öyle yaşamak icab ediyordu. Fakat şura" ruz. Bundan başka, açık hava jimnastik biı daha şahid olacağız demektir. Küçüksı muhakkak ki, yirmin« asırda bu hayat lerile meşgul olmak isteyenler, aradık^arı su, asıl şimdi: «bir büyük nüzhetgehi telâkkisine uyarak bir milleti idare etmek, bütün vesaiti burada bulacaklardır. Sek kâni safa» oluyor. onu refaha ulaştırmak kabil değildir. Yesen kadar amele, geceli gündüzlü, çalışıSalâhaddin GÜNGÖR ni Türkiye, bu hakikati kurulduğu gündenberi keşfetmiş olmakla nekadar öğün" se haklı sayılır. Hayatm kurşun sür'atile akıp geçtiği sıralarda ona ayak uydurmasmı bilen cemiyetler için hiçbir tehlike mevzuu bahsolamaz. Yepyeni bir mamure kazamyoruz Rüyalar ve müneccimler Osmanlı saraylarındaki kurnaz müneccimler, gafil padişahların rüyalarım tefsir ederek devlet işlerine istedikleri istikameti vermişlerdir Yazan: KADİRCAN KAFLl tulmuş ve şehzade için yğursuz sayılmıştı. Yedıkulede boğdurulduğu gün de güneş tutulmuştu. Bu iki hâdıse arasında on sekiz sene on gün geçmiştir. Eski Babil müneccimleri güneş tutulmalarınm hep bu kadar aralıkla vaki olduğunu ispat etmişlerdi. 1622 senesinde İkinci Osman hacca gitmek için bütün hazırlıkları yapmış, çadırlarm Üsküdara geçirilmesini emretmişti. Halbuki Yeniçerilerle Sipahiler, vezirler ve hocalar buna razı değillerdi. Padişah kararından dönmüyordu. Hatta zamanın Şeyhülislâmı tarafından «Padişahlara haccetmek mecburî olmayıp vazifesinin ihtilâlden korkulan zamanlarda adaletten» ibaret olduğu hakkında bir fetva göndermiş; bu fetva da genc hükümdar tarafından yırtılmıştı. Peçevi anlatıyor: «Çarşamba günü Deftardar Baki Paşa yanında idık. Padişahın çadırlan yüklenmek üzere kadirga yanaştı. «Siz de çadırlarınızı gönderin!» diye divandaa emir geldi. Baki Paşa, kethüdası olan Mehmed Efendiye: Bizim de çadırlarımız kalmasın! Dediler. Damadım Ramazan Çavuj ve kethüda ile birlikte Baki Paşanın evine gittık. O sırada Müneccimbaşı Meh * med Efendi geldi. Ramazan Çavuş: Şunu aramıza alalım, söyletelim! Dedi. Aramızda yer gösterdik. Meh med Efendi kethüdanın çadırlan çıkarmakla uğraştığmı görerek gülmeğe başladı: Padişahın çadırlan geçti! Dedik. Ne o geçmiştir, ne bu geçer... O aralık hademeden biri gelerek Sü leymaniyede büyük gürültü koptuğunu, Ağakapısına sanki dünya halkınm toplandsğını haber verdi. Müneccimbaşıya sorduk: Padişaha bir keder ihtimali var mı? Bilmem amma, ramazana yetiş mez!» İkinci Osman gerçekten Üsküdara geçememiş, bir sürü rezaletten sonra Yedikulede candan geçmişti. Üçüncü Mustafa Üçüncü Selimin ana karnına düştüğü sırada yıldızlara baktırm'ştı. Müneccim ona bu şehzadenin ci hangır olacağını söyledi. Gerek babası gerek şehzade bu kehanete hep inandılar. Zavallı Selim sonunda değil cihangit olmak, kendi tahtını bile muhafaza edemeden öldürüldü. 1839 da Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa Osmanlı padişahınm ordularını bozuyor; Suriyeyi aldıktan sonra Anadoluya ve İstanbul üzerine yürüyordu. Mısır ordusu Ibrahim Paşanın, Osmanlı ordusu da Hafız Ahmed Paşanın kumandasında bulunuyordu. İki ordu bir cuma günü Nizibde karşılaştılar. Osmanlılar Mısırhlara göre gayet müsaid vaziyette bulunu yorlardı; Hafız Ahmed Paşanın yanında bulunan meşhur Alman Generali Moltke, hemen Mısırlılara hücum edilmesini tavsiye etti. Müneccimler «Cuma ve çarşamba günleri uğursuzdur» dedikleri için bu nasihat dinlenmedi. Ertesi gün Mısır ordusu vaziyetini düzeltti, zaferi kazandı. 1876 da Mithat Paşa ve arkadaşlan Sultan Azizı mayısın on dokuzuncu çar? şamba günü tahtından indirmeğe karar vermişlerdi. Fakat Şeyhülislâm Hayrullah Efendi o gün için takvimde «Hazep ezibtida Başlamaktan sakm» işareü bulunduğunu söylemiş; işi salıya çevir mişti. Gösterilen «eşref saat» hoşa gitmeyin5 ce başka bir vaktin gösterildiği de var ? dır: «Hammer» in tarihini büyük bir dikkat ve kudretle tercüme etmiş olan merhum Mehmed Atanm yazdığı bir rivayete göre, İkinci Mahmudun saltanatı sırasında tersanede bir gemi denize indirilecekti. Padişah, eşref saat gözetecek kafada bir adam olmamakla beraber halkın inanışlarına uymak için, gemiye bir hal olsa tenzil zamanınm güzel seçilmediğine hükmolunacağından, Müneccimbaşıya, münasıb bir zaman seçilmesini emretmişti. Müneccimbaşı her nasılsa padişahın yemek zamanına raslıyan bir saati seçti. Padişah hemen onu çağırdı: Benim yemek yiyeceğim vakitten baska eşref saat yok mudur? Diye azarladı. Müneccimbaşı hemen özür diledi; hem yıldızların hareketlerine, hem de padişahın arzusuna uygun bir saat bulmakta güçlük çekmedi. Burada denizin yeşilile dağın yeşili o kadar birbirinin ayni ki, deniz nerede bitiyor, dağ nerede başlıyar, belli değil... Rüyalann ve müneccimlerin insanlarm, hatta milletlerın hayatlarında oynadığı rol çok mühimdir. Bunun misallerine en eski tarihlerde bile tesadüf ederiz. Bir ay veya güneş tutulmasının büyük zafer veya mağlubiyetlere sebeb olduğu görülür. «Eşref saat» ve «hayırlı gün» aramak âdeti eski Mısır, Kalde ve Asur devirlerindenberi vardır. Osmanlı tarihinde de pek çok misaller bulabiliriz. Biz burada bunlardan bir çırpıda hatırladıklarımızı ve bu itibarla en mühim sayılabilecek olanları yazacağız: Şeyh Edebali, kızı «Mal Hatun» u Birinci Osmana vermiyordu. Osman onun sevdasıle yanıp tutuşurken bir rüya gördü: Osmanla Edebali yanyana yatıyorlardı. Edebalinin bağrından bir hılâl çıktı, gittikçe büyüdü ve yusyuvarlak oldu, Osmanın bağrına girdi. Bu sırada yanlarından bir ağac çıktı. Pek çabuk büyüdü, dallan ve yaprakları bütün Anadoluyu, Irak, Suriye, Mı sır, Rumeli gibi memleketleri kapladı. Osman, Edebaliye bu rüyayı anlattı. Şeyh bunu Osmanlı imparatorluğunun kurulacağına bir işaret olarak kabul etti ve kızını ona verdi. Sahaifül'ihbarda Ertuğrul Beye atfedilen bir rüyadan da bahsedilir: Ertuğrul Beyin ocağından su kaynayıp gittikçe çoğaldı, büyük bir deniz haline Hırvatlarla anlaşma geldi; bütün dünyayı kapladı. Ertuğrul Zagreb 27 (a.a.) Resmen bildiBey ertesi günü bunu tabir ettirdi ona: rildiğine göre Başvekil Tsvetkovitch ile Senden bir çocuk doğacak, kendisi Hırvat lideri Matchek arasındaki görüşve onun soyundan olanlar dünyaya hâmeler hitama ermiştir. kim olacaklardır. Nihaî olarak ittihaz edilmiş olan ka Dendi. Birkaç gün sonra ilk Osmanlı rar yakında neşredilecektir. padişahı doğdu. Macar nazırları Berline gidiyorlar Berlin 27 (a.a.) 29 nisanda hususî trenle Berline gelecek olan Teleki ile Csaky, geldikleri günün akşamı Hitler ta~ rafından kabul edileceklerdir. İki misafir, 30 nisanda akşam yemeğini von Rıbbentrop'la yiyecekler ve 1 ma/ıstaki mıllî şenlığin bir çok tezahürlerine iştirak edecekler ve 1 mayıs akşamı Berlin" den ayrılacaklardır. Fatih Sultan Mehmed Anadoludaki ve garbdaki düşmanları yenmişti. Fakat bu sırada şarkta Uzun Hasan büyük bir devlet kurmuş, Osmanlı imparatorluğunun hayatını tehdid ediyordu. İkinci Mehmed büyük bir ordu ile Uzun Hasan üzerine yürüdü. Hâs Murad Paşa ku mandasındaki bir fırka düşman tarafından kurulan tuzağa düştü ve fena halde bozguna uğradı. Osmanlı ordusunun manevî kudreti sarsıldı. Bu sırada bir rüya imdada yetişti: İkinci Mehmedle Uzun Hasan pehlivan kılığında güreşiyorlarmış; Fatih, Uzun Hasanın ilk hamlesine dayanamamış ve dizüstü düşmüş; fakat birdenbire bütün kuvvetini toplıyarak doğrulmuş, Uzun Hasanın göğsüne öyle bir vuruş vurmuş ki yüreğinin bir parçası yere düşmüş!.. I Çabuk görüş, çabuk karar, çabuk hareket İtalyan Alman hava anlaşması Berlin 27 (a.a.) îtalyan sivıl hava kuvvetleri direktörü hava filosu generali Pellegrini'nin Berlini ziyareti münasebetile hava hatlan servisleri hakkında İtalyan ve Alman hava nezaretleri arasmda bir itilâf akdedilmiştir. 10 sene müddet için akdedilmiş olan bu itilâf, esas itiba rile iki memleketi birbirine bağlıyan ve iki memleket üzerinden geçen muntazam haFatih, rüyasını vezir ve kumandanlara va hatlarının inkişafmı temine müteallik anlattı. bulunmaktadır. Dizüstüne düşmek Hâs Murad Paşanın bozulmasına işarettir. Diğeri de Uzun Hasanın yenileceğini ve ciğerparesinin yani oğullarından birinin harbde vurulup kalacağını haber veriyor. (Ba$taraft l inci sahitede) le Erkânı Harbiye Reisi General GamDediler. Ondan sonraki hâdıseler bu len, Hava kuvvetleri Erkânı Harbiye Re tabire tamamile uydu. isi General Viîlemen ve Amiral Darlan, 1605 te Cağaloğlu Sinanpaşa ordusu nazırlar, ve birçok eski nazırlar bulun bozguna uğramıştı. Haleb valisi Canbumuştur. M. Gafenko saat 15,30 da Baş lâdzade ona iltihak için gelirken bu havekil Daladye, 16,30 da da, Cumhurre beri aldı ve geri döndü. Vana gelmekte isi Löbrön tarafından kabul edilmiştir. olan serdarı istikbale çıktı. Buna karar Gece, Romanya sefaretinde misafir na vermeden önce yıldızların vaziyetini tetzır şerefine büyük bir ziyafet verilmiştir. kik etti. Kendisi için bir kaza gördü, îkinci mülâkat adamlarına söyledi. Onlar serdarın yaParis 27 (a.a.) Fransız Hariciye nına gitmemesini söylediler. Fakat CanNazırı Bone ve Romanya Hariciye Na buladzade mağrurdu. Bu nasıhatleri dinzm Gafenko, tekrar saat 18 de buluşmuş lemedi. Hiç olmazsa kendi ordusunu lar ve 45 dakika görüşmüşlerdir. Bu ko mahvolmaktan kurtardığı için takdir edinuşmada Romanyanın Paris Büyükelçisi leceğini uman Haleb valisi fena halde tekdir olundu; bununla da kalınmıyarak Tataresko da hazır bulunmustur. kılıcla öldürüldü. Rumen Hariciye Nazırının seyahati Yeni çıktı: Sındırgıda çocuk bayramı neş'eli geçti J Atatürk için öliimünden sonra hatıralar Ve Hayatındayken yazılanlar Yazan: Çabuk göreceğiz, çabuk karar vereceğiz ve derhal harekete geçeceğiz. Ancak bu suretledir ki, uzun müddet devam eden ve bize bir hayli fedakârlık" Iara mal olan zaman kayıbımızı bütün bütün telâfi etmiş bulunabileceğiz. İdare mekanizmamız, en ufak vidasına kadar su tempo ile işlemelidir: Çabuk, çabuk çabuk, çabuk! tSMAtL HABtB 180 sahife Atatürkün 16 yıl evvel grup halinde alınmış ve hiçbir yerde intişar etmemiş iki kıymetli fotoğrafı cxa Fiatı 75 kuruştur. Toptan istiyen mektebler için % 15 tenzilât yapılacaktır NADIR NADI Sındırgı (Hususî) Çocuk haftası, yurdun her yerinde olduğu gibi burada da candan kutlulandı ve yavrular hakikî bir bayram yaptı. Sındırgıda çok güzel bir Halkevi binası vardır. Memleket münevverlerini sinesinde toplıyan bu bina. Sındırgı için çok faydalı olmaktadır. Gönderdijrim resimler, Halkevi binr.sile, çocuk haftasına iştirak eden çocuklardan bir kısmım gösterrnektedir. Nevyork sergisi açılıyor Nevyork 27 (a.a.) Reisicumhur Ruzvelt bu sabah buraya gelmiş ve pazar günü serginin resmî açılış merasi minde garbî Avrupa saatile 18.30 da söyliyeceği nutku hazırlamağa başlamıştır. 1615 te Sadrıazam Öküz Mehmed Paşa bir ordu hazırlamış, İran üzerine gidecekti. Ordunun ne şekilde hareket etmesi, ne zaman harbetmesi, hangi günlerden sakınması lâzım geldiği hakkında o zaman müneccimlikte meşhur olan ve Sultanselim camii müezzini bulunan Derviş Talib Efendiye başvurdu. Onun sözleri Sadnazama o kadar tesir etmişti ki o yıl harbetmemeğe karar verdi; ordu, Maraş, Malatya, Sıvas ve Karaman taraflarında kışladı. Birinci Ahmed devrinin meşhur Müneccimbaşısı Mehmed Çelebinin şöhreti pek yayılmıştı. Her ne haber verirse çıkıyordu. Birinci Ahmedin öldüğü gün Müneccimbaşının yaptığı takvimde «Kuvveti Padişah» yazılı idi. Bu mühim hâdiseyi haber veremediği için alay ettiler. Mehmed Efendi: «Kuvveti Padişah» ın bir noktası atılırsa, «Fevti Padişah» olur! Diyerek herkesi şaşırttı. Genc Osmanın doğduğu gün güneş tu

Bu sayıdan diğer sayfalar: