CUMHURİYET 15 Nisan 1939 Geçmis zaman olur ki... Parisin bir caddesindeki binalar istimlâk edilmiş, yıkılıyormuş. Iki katlı omnibüsler zamanında, bu sokaktaki evlerin birinci katı, omnibüsün tepesinde oturanların gözü önüne kabak gibi serilmiş. Dediğimiz tarihte, bu evlerden birine yeni taşman bir kiracı, işin bu tarafmı bilmediği için, pencerelerini ardına kadar açmış ve bir sabah, omnibüs yolcuları, pencere önünde saçlarını taramakla meşgul, harikulâde güzel bir genc kız görmüşler. Yolcuların arasmda bir de Üniversite talebesi varmış. Mektebe gidince, vak'ayı, ballandıra ballandıra arkadaşlarına anlatmış. Gencler, ertesi sabah, bir omnibüs dolusu kafile halinde, ayni evin önünden geçrrrişler. Saçını tarayan kız, pencere önünde. Bu manzara, Universitelileri coşturmuş, hep bir ağızdan «yaşa!» diye haykırmışlar. Lâkin, ertesi günden itibaren de pencere kapanmış. Işte, yıkılan evlerin içinde, saçını tarayan güzel kızın evi de varmış. O heyecanh günün hayran gencleri, bundan sonra, oradan geçtikçe «geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer» deseler yeridir. Abdülhak Hâmid için dün Üniversitede yapılan ihtifal Büyük şair Abdülhak Hâmidin ölümünün üçüncü yılı münasebetile Üniversite genclıği dün Zeynebhanım konağmdaki salonda bir merasim yapmıştır. Merasimde, kalabalık bir talebe kütlesinden maada, Hâmidi sevenler de hazır bulunmuştur. İhtifale evvleâ İstiklâl marşile başlanmış, müteakıben Hâmidin hatırasına hürmeten ayakta bir dakıka sükut edilmiştir. Bundan sonra kürsüye gelen Edebiyat Fakültesi doçentlerinden Ali Nıhad Tarlan, şu cümlelerle söze başlamıştır: « Hâmidi kaybedeli üç sene oluyor. Üniversite gencliği de onun için üçüncü ihtifali yapıyor. Hâmide karşı gösterilen bu alâka, acaba ne'' ifade eder? Ben, bu hâdiseyi şöyle tefsiz edeceğim: San'at telâkkisinin çok garıb bir mecraya döküldüğü son senelerde genchğin hakikî şiire rağbetini bu pek hayırlı bir alâmettir . çok derin bir heyecanla karşıladığım içindir ki Hâmid hakkmda benim de birkaç söz söylemekliğim hususundaki arzu ve ısrarlara itaat ederek üçüncü defa bu kürsüye çıkıyorum. Hâmid için söylenecek sözler, o kadar çoktur ki benim gibi âcizler değil, en büyük üstadlar dahi yıllarca onun hakkında söz söyleseler gene bitip tükenmez. Çünkü bütün Türk edebiyatının bence en büyüjk siması, bilâkayıd ve şart Hâmiddir.» Ali Nihad bu kanaatini ispat etmek için şairin san'at telâkkisini anlatarak onun mükemmel bir san'atkâr, maddî ve manevî en yüksek hayatiyeti haiz, hayata dört elle sarılmış bir varlık olduğunu, zengin bir kültür onun malzemesini teşkil ettiğini söyliyerek sözüne nihayet vermiştir. Bundan sonra söz alan Dr. Sadi îrmak, Hâmidin estetik hususiyetlerini tahlil ile şairi form, ve gestalt veya müzikal şiirin şairi olarak değil, saf şiirin adamı olarak telâkki etmek lâzımgeldiğini tebarüz ettirmiş ve Hâmidin şiir telâkkisini izah etmek için Makberden bazı parçalar okuduktan sonra demiştir ki: « Hâmid sonsuzluk işfciyakının ve adem endişesinin şairidir. Bu sonsuzluk iştiyakiledir ki, forma aid takyidatı haksiz görür. (Şiirin elfaza intıkalde hududu kafiye oluyor ) derken Hâmid bunu teyid ediyor. Şiirde yalnız form arayanlar düşünmelidirler ki, bazı tabiat unsurlarını tam manasile çoştuklan zaman bendlere bağlamak imkânsızdır. Kaynaklar ve seller, formun seddine sığan şiiri verirler. Hâmidin şiirimizdeki rolü bu olmuştur ve bu olacaktır.» Sadi Irmak Hâmidin edebî inkılâbınm azametini tebarüz ettirerek dramlannı tahlile girişmiş, neslini ve içtimaî temayüllerini anlatarak sözlerini şöyle bitirmiştir: « Kafası yıldızlara değen bir adamın mes'ud olmasına imkân var mıdır? Mahdud bir akılla sonsuz sırlara ermek istemenin acısını tatmış bir adam için mesud olmak imkânı var mıdır?» Bu hitabelerden sonra talebelerden Recai Keten, Orhan AIp ve Ibrahim, Hâmidin en güzel eserlerinden parçalar okumuşlardır. Recai Ketenin büyük şair öldüğü zaman yazdığı şiiri de dinlendikten sonra merasim sona ermiştir. Müteakıben talebelerden ayrılan bir grup şairin kabrine giderek bir çelenk koymustur. Bay Hasan Âli Yücel Maarif Vekili . Ankara Hâmidin kabrine Üniversite namma çelenk koyarken onun kabrinin hazin manzarasına vesatetinizle kadirşinas hükumetimizin nazandikkatini celbetmeyi düşündük. Saygılar. Üniversite talebeleri namına edebiyattan Recai Keten. AVRUPA ve AMERIKAN AMBALAJ D. Spor, Fenerle karşılaşıyor Izmir takımı, Vefa ile de mac yapacak ve ETİKETLERİLE ŞANTAJ yapılmaktadır. Fransızca, İngilizce kelimelerle uydurma isimlerle piyasaya çıkarılan ve fahiş fiatlarla satılan bazı malları almak kesenize ve sıhhatinize zararlıdır. HASAN ITRİYATI hakikî Avrupa ve Amerikan mallarından bile üstündür. Bugünkü spor hareketleri Taksim stadı: Liseler futbol maçları: Galatasaray Istanbul lisesi saat 14. Haydarpaşa Hayriye Iisesi saat 15,10. İstiklâl Boğaziçi saat 16,10. Istanbul Kız lisesinde: Kız liseleri voleybol müsabakaları: Saat 15. Fenerbahçe stadı: Beylerbeyi Galata Gencler saat 15. Fenerbahçe Doğanspor saat 16,45. Millî küme maçları dolayısile Kadıköyde Fenerbahçe ile, Seref stadmda Vefa ile maç yapacak olan îzmirin Doğansporu, bugün ilk maçını Fenerbahçe ile oynıyacaktır. Sürprizden, sürprize doğru giden millî küme maçları arasmda geçen hafta Beşiktaşa oldukça ağır bir şekilde mağlub olan Fenerbahçenin, büyük bir sarsıntı geçirmesine rağmen kendini toparlaması ihtimali henüz azalmış değildir. Takımın yan kuvveti vaziyetinde rol oynıyan Fikretin, cezalı olması dolayısile henüz takımda yer alamaması, hiç şüphe yok ki, hücum hattının zayıflamasını intac etmektedir. Beynelmilel «la » Maarif Vekiline cekilen telgraf Ilim iyi şeydir. Fakat bazan parmağını soktuğu işleri pek karmakanşık edip bırakıyor. «La» hikâyesi böyle olmuş. Musikide «la » nm ehemmiyeti malum. Avustralyadan, Efganistana kadar yer tarafta «la» birdir. Yeryüzünde bunun kadar enternasyonal bir nesne bulunmaz. Fakat, ilim bu hakikatı, şöyle kenarından köşesinden © inkâra kalkışıyor. & & S V f$ k W 9 ö Guya, Fransada, diyapazon dediğimiz ses aletinin verdiği «la» saniyede 430 çift ihtizaza tekabül edermiş. lngiltere musikişinaslarmm kabul ettiği «la» ise 439 ihtizazlı, daha tiz bir sesmiş. Amerikada, normal «la» 440 ihtizaza tekahül edıyor. İlim, la hesabmı burada kesmiyor* havayinesimiyi de işe kanştınyor ve musıkînin bu baş sesi, havadan da müteessir olur, diyor. Şimdi, la <esinin standardize edilmesi şart olmuş. Beynelmilel seslerin siyaset sahasındaki falsoları yetmiyor gibi, bir Vezirköprü (Hususî) Halkevi tarafından tertib edilen ağac bayramı de musiki seslerini düzeltmeğe kalkıp oçok parlak olmuştur. Bayrama, uzak. yakın bütün köylüler iştirak etmiştır. nu da falso edecekler, korkarım. Bu vesile ile hükumet erkânı, köylülerle yakından temas etmek fırsatını da ••••II • llllll bulmuşlardır. Gönderdiğim resim bayramda bulunanlardan bir kısmını göstermektedir. Liseler arasındaki lik İTRİYATİLE HA S A N Temin Olunur. Tabiî Güzellik Hakikî Genclik Ancak Vezirköprüde I yapılan ağac bayramı J Bugün Beşiktaşın Ankarada yapacağı müsabaka Hasan Kolonyası, Lâvantalan, Esanslan, Pudrası, Kremi. Briyantini, Ruj ve Allıkları ve her türlü parfömerisi yurdun her tarafında aranmaktadır. En yeni metodlarla yeniden hazırlanmaktadır. Hasan ıtriyat ve müstahzaratının azlığım bahane ile piyasada fiat yükselliyorlar. Şubelerimiz hakikî fiatlarile müşterilerimizin emrine âmadedir. İzmirde Kcmeraltında, Karaköyde Köprübaşında şubelerimiz açılmıştır. Dün akşam ekspresle Ankaraya hareket eden Istanbul şampiyonu Beşiktaş, bugün ilk müsabakasını Demirsporla yapmaktadır. Bilhassa Ankara birincisi olan De mirsporun bu sene çok kuvvetli olduğu gözönünde tutulursa bugünkü maçın çok sıkı ve heyecanh geçeceği muhakkaktır. Beşiktaşın Ankarada alacağı netice, şampiyonluk üzerinde mühim rol oynıyacaktır. Kartal Malmüdürlüğünden: Yazhk Mesire Mahalli D. 68 Muhammen icarı Mevkii 120 00 Pendik Gözelada (Pavliadası )' Ada Cinsi Mesire mahalli olaraE Yukarıda yazılı mesire mahallini yazlık icara verilmek üzere muza yedeye çıkarılmıştır. Taliblerin % 7,5 pey akçelerile birlikte 24/4/989 pazartesl günff saat 14 te Kartal Malmüdürlüğünde müteşekkil Satış Komisyonuna müracaatleri il'ân olunur. • 2425 )' ( Yarımdünya Süleyman amatör olmak istiyor Alaturkacı pehlivanlarımızdan Ya nmdünya Süleyman, pazar günü yapılacak güreşlerde Tekirdağh Hüseyinle karşılaştıktan sonra amatör olmak iste mektedir. Kendisi bıze gönderdiği bir mektubda; amatör olmak için ne gibi şartların aranacağını Güreş Federasyo nundan sormaktadır. Nezle Baş Dîş Nevralji ve bUtün ağrılarına karsı NEOKALMİNA ETİ BANK Genel Direk törlüğünden: Sıvas Vilâyetinin Divriki kazasmdaki demir, Artvin Vilâyetinin Borçka kazasmdaki Murgul bakır, Niğde vilâyetinin Ulukışla kazasmdaki Bolkardağ Simli kurşun, işletmelerimiz için ikametgâh ve ikametgâhlarının tenvir ve teshini işletmeler tarafından temin edilmek şartile üç doktor alınacaktır. Müracaat edenler arasmda dahiliye mütehassısı veya operatör olanla* tercih edilecektir. Diploma ve ihtisas vesika suretlerinin Eti Bank Genel Direktorlugune ( 2418 )' : 1258 : gönderilmesi. maçları Liseler arasmda yapılan lik maçlarına bugün Taksim stadında devatn edilecektir. Bugün altı lise arasında yapılacak maçların en mühimmi Galatasaray lisesile Istanbul lisesi arasındaki müsabakadır. Mektebler şampiyonasmın finaline kal ması ihtimali olan bu iki lise takımı arasmda tanınmış futbolcuların bulunması, bugünkü maça ayn bir ehemmiyet ver mektedir. Haydarpaşa ve Hayriye liselerî, Is tiklâl ve Boğaziçi liseleri arasındaki maçların da kendine göre büyük bir ehemmiyeti vardır. f Edirne meyva ve sebzecilerinin toplantısı J Profesyonel güreş müsabakaları Tayyare cemiyeti tarafından bütün profesyonel güreşçilere açık olarak tertib edilen güreş müsabakaları, yarın Taksim stadyomunda saat 14 te yapılacaktır. Bu müsabakalarm bir kısmı yağlı, bir kısmı da serbest güreştir. Türkiye Başpehlivanı Tekirdağh Hüseyin, bu müsabakalara iştirak etmek üzere şehrimize gelmiştir. Toplantıda bulunanlar Norveçte yapılacak Avrupa güreş Edirne (Hususî) Edirne meyva ve sebzeciler birliği, İktısad müşaviri Kız liseleri arasmda tertib edilen vo Mes'udun riyaseti altında toplanmış ve İstanbulla dış piyasalara gönderilecek şampiyonasına iştirak edecek olan güreş Ieybol maçlarına bugün Istanbul Kız li sebzeler, çeşidler ve kredi ile tohum işleri üzerinde müzakerelerde bulun millî takımımız, bu akşam Köstence yosesi jimnastik salonunda başlanacaktır. mustur. ile hareket edecektir. Kızlar arasmda voleybol Güreş millî takımı bu akşam gi diyor SİNİRÇARPINTIBAYGINLIK OEN 2 0 DAMLA İLE DERHAL GEÇER leziği de alıp gidiyor. O günden sonra artık bu herifi unutamaz oluyorsun!.. Hep onu düşünüyorsun!.. Düşünmez miyim, elbet?.. Bileziğime acıyorum. Bir kere bile takamadım, onu düşünüyorum. Bileziği mi düşünüyorsun?.. Bileziği çalan adamı mı?.. Orası belli değil!.. Üstelik benim başımı da derde sokuyorsun. Ne yapmışım da senin başmı derde sokmuşum?.. Soranlara saçma sapan masallar uyduruyorsun. Haydi, bu da neyse... Başkalarma ne söyîersen söyle... Üsteiik polisleri bile aldatmaya kalkıyorsun. Onlara bile yalan söylüyorsun. Herif uzun boylu mu, sen inadına kısa diyorsun; şışman diyorsun. Hırsızlarla ortak olsaydm, onlan kurtarmak için de bundan başka türlüsünü söyliyemezdin. Polisi şaşırtmak, oyalamak, yanilış yola düşürmek için elinden geleni yaptm. Bir de, ben ne yapıyorum, diyorsun. Daha ne yapacaksın?.. Senin yüzünden ben de sıkılıyorum. Ne de olsa, senin kocanım. Herkesin yanında yalancı çıkarmak istemiyorum. Fakat ilkönce, hırsız için uzun boylu, üstü başı düzgün bir adam, demi| bulundum. Kuyumcu da, hanm bekçisî de hep öyle söyledi. Sonra, senin söylediklerin bunlara uymadı. Kaç gündür, her işi bıraktım, bunu düzeltmege uğraşıyorum. Boş bulunup ben de ağzımdan birşey kaçıracak olsam senin yalanın an« laşılacak; işler büsbürün altüst olacaL Herkes, kim bilir, neler düşünecek: «Niçin hınızdan yana çıkıyor?.. Neden bu heriflerin izini örtmeğe çalışıyor!..» diye ortaya bin bir türlü dedikadu çıkacak!.. Dedikodile kalsa gene iyi!.. Uzun uzun sorgu, sual... Bir sürii üzüntü... Sonu da artık bilmem neye varır?.. Ne olabilir?.. Kaçtır söyledim: O akşam birdenbire şaşırdım. Korkudan, çarpıntıdan bayılacak gibi oldum. Sinirlendim. Ne dediğimi bilmiyorum. Hepsi bu kadar... Zorla değil ya!.. Herkese böyle söylersin. Onlar da inanırlar mı, inanmazlar mı, artık orasını bilmem. Fakat beni aldatamazsm, Belma!.. O akşam, sinirlenmek şöyle dursun hepimizden daha soğukkanlı idin. Gülüyordun. Konuşuyordun. Herif, mendil istiyecek oldu. Herkesten önce sen atıldın, kendi mendı'ıni verdın. {ArKasi var) Tefrifa No. 24 DUNYA BÖYLEDİR İŞTE... " •l>KEMAL R A G I B • • • •••••• m niyordu: Bütün gün hep bunu mu dinliyeceğiz?.. diyordu. Aman, ne yapayım?.. SoruyorIar, ben de söylüyorum. Sormasalar da söylüyorsun. Lâkırdısı kapanacak olsa, yenibaştan sen açıyorsun. Konuşmaktan bile zevk alıyorsun!.. Canım, bir insanm başma en ufak bir kaza gelse, onu bile herkes sorar; kendisi de gezdiği yerde anlatır, durur. Bu da sanki büyük bir suç sayılmaz. Bir sinemaya gidiyoruz da orada gördüklerimizi bile birbirimize anlatıyoruz. Haftalarca onu konuşuyoruz. Nerde kaldı ki böyle bütün İstanbulun içinde şimdiye kadar hiç duyulmamış, görülmemiş birşey oluyor; her önümüze çıkan, elbet, bunu soruyor. Ben de ister istemez anlatıyorum. Ister istemez değil, candan gönülden... Canım sağ olsun!.. Yakası çiçekli adam: Peki, bir kadına yürek çarpmtısı duyurmanm da kaç türlü yolu varmış, dedi. Kimisi, ayağmın altma ipekler, kürkler serer; boynuna inciler, göğsüne elmaslar dizer. Kimisi şiirler okur. Bu da yepyeni, bambaşka bir örnek!. Hem de anlaşılan birebir geliyor!... Yarından tezi yok, siz de bir tabanca bulmaya bakm barü... Muhtar, onların fısıldaştıklarını, sonra ikide bırde gülüştüklerini uzaktan görüyordu. Dayanamamış gibi yanlarına sokuldu: Ne o, dedi, gene ne konuşuyorsunuz?. Mutlaka o hırsızm boyunu posunu, kasmı gözünü değil mi?. Başka lâkırdı kalmadı artık... Bunu söylerken, acı bir bakışla, gözlerini Belmadan ayırmıyordu. Karı koca, zaten, o akşamdanberi her gün kavga ediyorlardı. Belmada anlaşılmaz bir baskahk vardı. Muhtar da bunu gözden kaçırmıyor, açıktan açığa öfkele Ha, şöyle... Açıkça söyle!.. Niye saklıyorsun, sanki?.. Niye saklıyacağım?.. Saklanacak, saklanmıyacak ne var?.. Hem, kimden saklıyacağım?.. Öyle ya, benden mi çekineceksin?.. Bir yüzkaram yok ki çekineyim?.. Yüzkarası değil amma... Neymiş öyleyse?.. Dilim varmıyor, artık... Söyle, söyle... Gene birbirimizi inciteceğiz... Düşündüğün şeye bak!.. Sanki birbirimizi incittiğimız hiç yokmus gibi... O günden sonra o kadar değiştin ki... Ben mi?.. Sen... Değişip de ne olmuşum?.. Ne yapıyorum?.. Ne zaman o serserinîn lâkırdısı açılacak olsa, gözlerin kayıp kayıp gidiyor. Daha neler oluyor?.. Görenler ne diyecek, biliyor musun?.. Düşünmedim bile... Canlan ne isterse onu söylesinler!., • Ya, bu herifi eskiden de tanıyormuş, diyecekler. Yahud da... Yahud da... Görür görmez tutulmuş, diye dedikodu yapacaklar!.. N e derlerse desinler; umurumda bile değil!.. Demek o kadar gözün kararmış?.. Gözüm karardığı için değil... Saçma dinliyemem de ondan... Amma... Bunlar pek de öyle boşuna sayılmaz. Başkalarından vaz geçtim, ben bile sinirleniyorum. Arada bir bakıyorum da: Ne oldu bu kadına, diye gözlerime inanamıyorum. Ne olmuşum, onu söylesene... Kuyumcu Yervantın dükkânmı soymağa gelen bir serseri nasıl oluyor da senin gibi bir kadınm zihnini çeliyor, ona şaşıyorum. Ay, deli olacağım!.. Zihnimi çelmiş de ne yapmış?.. Bir bilezik beğeniyorsun, onu almak için kuyumcuya gidiyoruz... Gene bunu mu başıma kakacaksın?.. Bıktım, artık... ... Karşımıza bir hırsız çıkıyor. Elindeki tabancayı göğsümüze dayıyor, ne bulursa topluyor. Senin kolundaki bi