31 Mart 1939 CUMHURIYEî FAYDAU B^LGÎLER Kibriti icad eden adamın maceraları [Ceçen defa çıkan kısmtn hulâsası: Framada bir kolejde Şarl Sorya, füdit Crevy, Friç Kammerer, Leon Crenşö isminde dört arkadaş vardır. Şarl Sorya ile Friç Kammerer bilhassa kimya dersine çok meraklıdırlar. Bir cumartesi günü kimı/a hocası klorailı potaf la kükürlü karıştvrıp üzerine biraz da kömür ilâüe ederek bu mahlutu bir kaba koymus ve bu mahluta dokunulunca palladığım göstermiştir. Dört arkadaş o gece yakmdaki onrıanda kamp kurup ertesi pazar güniinü sa bahtan akşama kadar ho$ geçirmeğe karar veriyorlar ve hazırlıklar yaphklan sonra yola çıkıyorlar. Yorgun argın güzel bir yere geliyorlar.] Jüdit Grevy sevincle haykırıyor: Sanki Kanada oımanlanndan bir köşe.. Oh.. Temiz hava, insanın iştihasım da açıyor.. Benim karnım fena halde acıktı.. Ayni zamanda diger üç arkadaş da onun bu fikrine iştirak ederek bağırdılar: Bizim karnımız da öyle.. Leon Grenşö hemen sormakta gecik medi: Yiyecek, içecek ne var acaba.. Çünkü insamn karnınm acıkmış olması tek başına büyük bir zevk teşkil ettnez. Buna mukabil onu tatmin edecek güzel yemekler de olmalı ki iştiha fazlalaşsın! Friç Kammerer cevab verdi: Korkma, sepet dolu.. Yumurtatar gayet tazc. Onlardan mükemmel bir omlet yapanz. Durdurularak yumuşatılmış etler de fevkalâde.. Onları da âlâ kızartırız.. Leon Grenşö yutkunarak devam etti: O halde ne duruyoruz, mademki herkesin karnı zil çahyor, evvelâ yemek yiyelim, sonra çadın kuralım.. Kamp heyetinin reisi Jüdit Grey se petlerdeki kumanyayı çıkarmaga koyu larak: Haydi öyleyse iş başına! dedi. Leon Grenşö sırıtarak ve kırıtarak: Ben, diye cevab verdi, başka işe kanşmam, sade omleti pişirmeği deıuhde ederim. Friç de ilâve ettî: Ben de eti kızartırım.. Sepetler boşaltılınca Şarl Sorya'nm yüzü biraz bozuldu. Çünkü ortada ate§ yakmak için getirilmesi lâzım gelen ter tibattan eser görüntnüyordu. Biliyorsunuz ki eski zamanlarda ateş yakmak için kullanılan vasıtalar bir veya iki ucu kükürte batırılmış kocaman değneklerden teşekkül ediyordu. Hem de onlar kendi kendilerine yanmazlardı. Mubarekleri tutuşturabilmek için kıvılcım çıkaran bir madde dokundurmak icab ediyordu. Ancak 1809 senesinde yanıcı bazı maddeleri birleştirerek vücude getirilen oksijenli kibritler icad olunmuştu. Bunlardan da alev çıkarabilmek de gene kesif hamızı kibrite batırmakla mümkün olabiliyordu. Dört arkadaştan hiçbiri bu eski çeşid kibritlerden bir tane olsun getirmegi ak letmemişlerdi. Leon Grenşö hiddetli ve müstehzi: Oh, dedi, ne âlâ bir ziyafet. Yumurtaları çiy çiy içmege, etleri de kanh kanlı yutnıaya mahkumuz! Jüdit Grevy gülerek cevab verdi: Ortada müteessir olunacak birşey yok.. Bu akşamı tıpkı Amerikadaki kır mızı derililer gibi geçirmeğe karar vermemiş miydik? O halde ateşi de onlar gibi yakarız.. Ya, çakıltaşlarını birbirine çarparak, yahud da odunlan yekdiğerine sürterek.. Bu fikir, umum tarafından neş'e ile kabul olundu ve kamp şefinin tavsiyesini tatbik için herkes faaliyete koyuldu. Friç, nereden ele geçirmişse geçirmiş, çakmaktaşına benzer bir kaya parçası bulup getirmişti. Çadır kurma tertibatına aid bir demirle ona mütemadiyen vuruyor ve çıkaracaşı kıvılcımlarla yan tarafa yığmış oldugu kuru dal ve otlan tutuşturmak istiyordu. Zavallı, çok uğrastıysa da neticede muvaffak olamadı. Bir de Leon Grenşö isi tecrübe etmek istemiş ve demiri taşa daha kuvvetle vurmağa başlamış Denizlerin içinde ışık var mı? ((Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» nin dost memleketlerdeki okuyucuları «Ben, Yugoslavyadaki arkadaşlarınızdan biri, sizi selâmlarken ismimin Namık Kemal olduğunu, 9 yaşımda olduğumu ve burada ilk okulun 2 nci sınıfında okumakta olduğumu siz arkadaşlanma sevgi ile bildirmek isterim. Büyük Türk edib ve şairine olan saygı ve sevgisinin eseri olarak babam bana bu ismi vermiştir. Muhterem «Cumhuriyet> gazetesinin sütunlannda, hallettiğimiz bilmeceleri merakla takib ve orada çıkan resimle rinizi muhabbetle seyrediyorum. Yugoslavyada, çıkan gazete ve mec mualarda. ben ayni şekilde bilmece hallederek hediye ve ikramiye kazanmakta isem de maalesef, sizinle orada müsabakaya giremiyorum. Buna sebeb de lâ yıkile türkçe bilmemekliğimdendir. Bundan ötürü en büyük emelim, güzel Türkiyeve gelip tahsilimi orada bitir mek ve Türk edebiyat ve kültürile kaynaşmak olduğunu kalbimin hepinize kar şı açık olan bütün sevgi ve samimiyetile arzeder, bu vesile ile, sizi bütün Türk arkadaşlanmı tekrar selâmlar, hepi Yugoslavyalı Namık Kemal nize medeniyet, ilim, fen ve kültür sahasmda muvaffakivetler temenni eder, kardeşçe ellerinizi sıkanm.> jnieraklı şeylerj Cüzamlılar evi Asırlardanberi insaniyeti kemirmek te olan cüzam illetinin de tıpkı kanser gibi ne sebebleri, ne de tedavisine yarayacak usuller henüz keşfedilmemiştir. Çok şükür ki memleketimizde bu hastalıkla malul olanlara pek nadir tesadüf olunmaktadır. Halbuki sıcak memleketlerde cüzam hastahğı epeyce salgmdır. Cüzam, müthiş bulaşık bir hastalık ol duğundan buna tutulanlar herkesten uzaklaştuümakta, kimse ile temas etti rilmemektedirler. Son dahilî harb dolayısile îspanyada Grenata şehri civa nnda bir cüzam hastanesi mevcud olduğu meydana çıkmıştır. Harbin sakarlığı onları da ihmal etmemiş, tayyare hücumları esnasında içlerinden birkaçı Vaktile denizlerin içinde suyun yü zünden itibaren kırk, elli metreden aşağıda hayat mevcud olmadığı sanılıyor, buna da sebeb olarak karanlık, suyun tazyiki ve saire gösteriliyordu. 1860 ta bir tesadüf bu kanaatin aksini ispat etti. Akdenizde 2800 metre derinlikte uzun müddet kalmış olan bir kablo çekilip çıkanldığı zaman üzerinde bir takım canlı mahlukat bulunduğu görüldü ve derhal tetkikler başladı. Netice, denizin içinin dünya yüzündeki mahluklardan daha fazla cins hayvanlar ve nebatlar gizle mekte olduğu anlaşıldı. Bugün, deniz lerin en derin noktası olarak Emden çukuru keşfedilmiştir. Derinliği 12 bin metredir. Fakat denizdeki muhtelif çeşid ve nevide nebatlar ve hayvanlan görmek için oralara kadar inmeğe lüzum kalmaz. 600 metre derinlikten itibaren tı. Derken birdenbire müthiş bir feryad müthiş bir kalabalık başlar. Amma siz kopardı. Fakat bu, bir sevinc bağırması diyeceksiniz ki: değildi. Pek acı ve yürek yakıcı bir nara Oralarda ziya yok, o mahluklar naidi. Demiri taş yerine parmağına indir sıl yaşıyor, nasıl büyüyorlar? mişti: Sualiniz haklıdır. O derinliğe güneşin Lânet olsun! nuru nüfuz edemez. Lâkin, gözlerinden Diye demiri de, taşı da bir kenara fırlattı ve kenara doğru uzaklaştı. Jüdit Grevy ise kırmızı derililerin usulünde tecrübelerine devam ediyordu. Lâkin, diger arkadaşlan gibi demiri taşa vurarak değil, ağac dallannı birbirine sürterek.. Ameliyeyi şu suretle tertib etmişti. Büyük ve geniş dallardan birinin üstünde yarım bir çukur vücude getirmiş, diğer sivrice dalı onun içinde mütemadiyen döndürüyordu. Yorulunca ameliyata devam et mesini Friç'ten rica eyledi. Sonra ikisi bir ışık saçan birçok mahluklar vardır ki, likte çalışmaya başladılar. Buna rağmen adeta bizim elektriklerimiz, projektördeğneğin ucunu tutuşturmaya bir türlü lerimiz gibi denizin içini aydınlatırlar. muvaffak olamadılar. Nihayet, Jüdit de Bilhassa 1000 le 2000 metre arasmda ıdalları, tıpkı Grenşö'nün taşla demire lâ şıklı mahluklar pek boldur. Ateş böcekyık gördüğü akıbete kavuşturdu. İkisini leri kadar küçüklerinden tutun da ka bili sevk balonlar derecesinde büyüklede hiddetle fırlatıp attı. rine rasgelinmektedir. Ekserisi renk Zannederim ki, dedi, yumurtaları renk ziya saçtıklanna göre, o âlemin pişirmek ve etleri kızartmak hulyasmdan seyrine her halde doyum olmıyacaktır. vazgeçmek lâzım! Fakat bekleyin, gökyüzünün en yüksek Leon Grenşö: noktasına çıkan ve denizin en derin ye O birşey değil, dedi, asıl gece ateş rine inen profesör Piccard, çelik odasım siz kalıp çivi kesmek berbad!.. pratik bir hale getirsin! Şarl Sorya cevab verdi: Çinlilerin mezarları En iyisi, bu kamp kurma ve or Dünün Mısırlılan gibi bugünün Çin manda eğlenme meselesini başka bir güne lileri de mezarlara çok ehemmiyet ve bırakmaktır. rLrler. Zengin, fakir her Çinlinin hayatFriç de şu mütaleayı yürüttü: ta ilk mühim iş olarak hatırladığı me O seferde ateş yakacak vasıtayı gesele, müstakbel istirahat yerini hazırlane unutmamak şartile!.. maktr. Vaktile Çin İmparatorları ve Jüdit Grevy kafile şefi olmak itibarile împaratoriçeleri tıpkı Mısır fir'avunlade Şarl Sorya'nm fikrini tasvib etti. Orn gibi mumyalanırlar, kıymetli eşyalamanın ortasmda aç ve titrer bir vaziyette rı, mücevherlerile birlikte gömülürlerkalmamak için güneş batmadan evvel oradi. Bunu pek iyi bilen gene Çinlilerdi. dan çıkmak icab edecekti. Yalnız Jüdit'in Son ihtilâl ve harb devirlerinde bazı Çin teessüf ettiği nokta, kamp işile birlikte ertesi sabah erkenden ava çıkmak mesele sinin de suya düşmüş olmasıydı. Dört arkadaş gelecek defa daha ihtiyatlı davranmak şartile kamp kurmayi başka bir zamana talik ederek Dole'ye döndüler. Şarl Sorya yolda çok düşün celi yürüyordu. Leon Grenşö yanına yaklaştı ve: Kimya ile uğraşmak iyi ama, dedi, gene ateş yakabilmek için insan bir ta kım kimyevî maddelere muhtac olmaktan kurtulamıyor, âlimlik kat'iyyen para etmiyor!.. Şarl Sorya başını kaldırarak cevab verdi: Eger icabını tasavvur ettiğim kibriti meydana çıkarmaga muvaffak olur sam ateş yakmak meselesi bugünkü karışık vaziyetten tamamile kurtulacaktır. Yalnız ne var ki tecrübelerimi beni Kİmsenin rahatsız etmiyeceği sakin bir odada yapmakhgım lâzım.. Aman dostum, sen oda iste.. Viktorin teyzenin odası ne güne duruyor.. Sana orayı ucuz bir fiatla kiralar zannediyorum.. Sahi mi söylüyorsun? Kat'iyyen eminim.. Yarın hemen gidip görüşeyim.. Viktorin teyzeyi kan dıracağım muhakkaktır.. O, beai imkânı yok, kırmaz.. Şarl Sorya birdenbire cevab vermedi. Leon Grenşö'nün vadi üzerine şöyle kitablar, aletler arasmda tamamile serbest bir surette çalışmanm zevkine dalmıştı. Şimdiye kadar çok iyi netice vermiş olan tecrübelerinin kısa bir zamanda kat'î muvaffakiyete eriseceğinden zerre kadar şüphe etmiyordu. Eger, dedi, bu mesele hakikat halini ahrsa artık sürü ile takım taklavat taşımaya hacet kalmıyacak, bir tek çöple ateş yakmk imkânı hasıl olacaktır. (Arkast gelecek defa) Bilmeceyi çözenler ölmüştür. On beşi kadın ve kırk beşi erkek olan bu cüzamlılar, hasta olmalanna rağmen ekin ekmek, bahçe tanzim etmek, tavuk ve hayvan beslemek işlerini pekâlâ yapmaktadırlar. İçlerinde seksen, doksan yaşlanna kadar yaşıyanlar da vardır. Yalnız hastalığın kuvvetle top andığı uzuvlan lime lime olarak dö külmekte, diğer taraflan sağlam kal maktadır. Buna karşı tatbik olunan yegâne üâc da ava ile klor kanştırılarak yapılan merhemdir. Fakat bu bLr kat'î çare değildir. Amerikalılar da Avrupalılar kadar cüzamı kesip atacak ciddî ilâc ve usulü buhnaya çalışıyorlar, ba kalım muvaffak olabilecekler mi? OYUNLAR Sihirbaz Oyuncuların hepsi bir masa etrafına toplanırlar. Masanın üzerine küçük eşt yadan üç şey konur. İçlerinden biri: Bu üç şeyden birıni aranızda seçe^ ceksiniz. Hangisini seçtiğinizi ben bi leceğim! • "" Tabiî herkes buna hayret eder ve yapamıyacağınızı söylerler. Fakat siz dışarıya çıkarsınız ve dönüşte onlann seçtiği şeyi uzun uzun düşünüyormuş gibi biraz zahmet çeker göründükten sonra gösterirsiniz. Bu, nasıl kabil olur. Gayet basit. Evvelce bir arkadaşınızla anlaşırsınız. Aranızda şöyle gizli bir işaret kararlaştınrsmız. O, siz içeri girdiğiniz vakit masanın başmda öyle bir vaziyet alır ki, üç şeyden biri sağına, diğeri soluna isabet eder. Eğer oyuncular sağ taraftakini seçmişlerse sağ ayağını, soldakini seç mişlerse sol ayağmı ileri bir vaziyette durdurur. Yok, ortadakini intihab et mişlerse iki ayağını kavuşturup durur. Siz, bir iki defa bu işi tekrar ettikten sonra arkadaşımz: Ben de yaparım! Diyerek çıkar, ilk defa yapamaz gibi görünür, ikincide bu sefer sizin yardı mmızla o da ayni kerameti gösterir. Diğerleri de sizi taklid etmek isterler, tabiî muvaffak olamazlar. Havli gülüştükten ve eğlendikten sonra nihayet sırrı faş ve oyunun hüesinin nekadar basit oldueunu izah edersiniz. Bılmeceyı doğru çozenlerden bıze iotoğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat ka zananlann ismi her ayın ilk haftasmda neşrolunan büyük listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Kasımpaşa 3 üncü ilk okul î. Çokakar. 2 Develi orta okul 26 Sermet Adak. 3 Süleymaniye kız orta okulu 93 Hüseyin Uygur. 4 Beyoğlu Kumbvacı yokuşu 31 numarada Muazzez Eyidoğan. 5 Taksim orta okulu Necat Şimşek. 6 Rize orta okulu Yusuf Özen. 7 Kayseri Bez fabrikası 48 S. Girgin 8 Eyüb Rami Yenimahalle Hızırbey caddesı 13 numarada Ahmed. 9 Beyoğlu 21 inci okul 113 Fikret Demirkol. 10 Edremid ilk okul Nezihe. 11 Maarif Vekâleti erkek terzilik okulu 228 Ahmed Rıza. 12 Edirne orta okulu 202 Turgud Çardaklı. 13 Kadıköy Yeldeğirmen îzzeddin sokağı lOlnumarada Hayat Kaya. 14 Adapazarı Çardak caddesi 103 numarada Müzeyyen. 15 Beşiktaş Valideçeşmesi 110 nu marada Haluk Akman. 16 Bursa Kız Öğretmen okulu 517 Remziye Beysun. 17 Fatih Karaman caddesi 36 numarada Vedad Kânoğlu. 18 Çanakkale orta okulu 26 Sevim Pakdemir. YAZISIZ HIKAYE Nisan bulmacası eşkiyası împarator Te Hoang Ti, Kien Lung ve Kuan Sin'le İmparatoriçe Çen Hi'nin Pekin civarmdaki mezarlarmı açmışlar ve oralardaki kıy metli eşya ile mücevherleri almak istemişlerdir. Bu teşebbüs, bütün memle kette umumî bir nefret uyandırmakla beraber çetecilere de hiçbir kazanc temin etmemiştir. Çünkü gerek tmpara tor ve gerek İmparatoriçelerin birlikte gömüldükleri en kıymetli mücevherle rin taşları bilhassa inciden idi. Bu incilerin zamanla ve çürümüş etlere değ mekle solup öldükleri, yani kıymetle rini kat'î şekilde kaybettikleri görül müştür. Bu kanştınlan mezarlar arasmda bilhassa împarator Kuan Sin'le baş zevcesi Çen Hi ve diğer kırk kansına yaptırdıkları meşhurdur. Bu împarator 1875 ten 1908 e kadar hâkim olmuş ve İmparatoriçe Çen Hi'nin nüfuzu altmda kalarak Çinde milliyetçüik cereyanını yaratmıştır. < \ Mart bulmacasında hediye kazanan küçük karilerimizin isimleri pazartesi günkü sayımıza basılacaktır. Yukarıki saat gündüz öğleden sonra mn devrini gösteriyor. Fakat burada değil, cenubî Amerikanm meşhur bir şehrinde.. O vakit İstanbulda gündüzün saat on biridir. O şehri, her on beş tul dairesinin bir saat farkettirmekte ol duğu esasına istinaden pekâlâ bulabilir ve onun ismini teşkil eden harfleri teker teker saat rakamlarınm hizasındaki boş hanelere pekâlâ yerleştirebilirsiniz. Çünkü o harfler de tam on ikidir. Bu bilmeceyi doğru halledenlerden birinciye beş lira, ikinciye üç lira, ücüncüye iki lira takdim olunacak ve diğer yüz kişiye de muhtelif hediyeler veri lecektir. Cevablann nisan sonuna kadar <Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine yollanması şarttır. Geç kalanlar mükâfat kazanamazlar.