4 Şubat 1939 CUMHURÎYET ŞEHRİN UMUMİ HİZMETLERİ Istanbulun elektrik işleri nasıl yürüyor ? Elektrik şirketi, yakında Nafıa Vekâletinin murakabesi sayesinde şehrin bütün ihtiyaclarına cevab verecek bir hale gelecek 2 Istanbulun umıunî hizmetleri etrafın da Nafıa Vekâletinin nasıl çahştığını yakından tetkik için yazdığımız bu seri makalelerin birincisini İstanbulun tramvayları işine tahsis etmiştik. Bu ikinci yazımızda, İstanbulun elektriğinden bahsedeceğiz. Neticede görülecektir ki Nafıa Vekâleti, İstanbulun elektriğini muvakkaten idare etmekte olup zamanı gelince İstanbul şehrine teslim edecektir. İstan bul Belediyesinin, son on üç sene içinde, idaresiz ve beceriksiz ellerde nekadar zavalh bir vaziyette kaldıgı malum ol duğu için, Nafıa Vekâletinin elektrik gibi miîhim bir işi satın aldıktan sonra, beş sene müddetle kendi idare etmek istemesi, gayet makul ve yerinde olmuştur. Bu noktayı peşin olarak kaydettikten sonra elektrik meselesine gelelim. İstanbulun elektrik tesisab Türkiyede mevcud olanlann en büyiigü ve en mühimiddr. Bu hususta birkaç rakam zikretmek faydahdır. îstanbul elektrik santralinin takati 70,300 kilovatamperdir. Bütün Türkiyedeki elektrik santrallerinin takatleri yekunu ise, İstanbul dahil 139,000 kilovatamperdir. Böylece, Is tanbul santralinin takati, yalnız başına, bütün Türkiye santrallerinin takatlerinin yansından fazladır. İstanbul elektrik santrali 1937 senesinde 121 milyon ve 1938 senesinde 138 milyon kilovatsaat elektrik istihsal et miştir. İstanbul santralinin 1937 deki istihsalâtı ayni sene içerisinde Türkiyede âmme hizmeti gören bütün elektrik santrallerinin istihsal etmiş olduklan sene lik enerjinin 4 te 3 ünden fazladır. İstanbulun elektrik istihsalâtı, her sene yüzde 1 5 2 0 nispetinde artmaktadır. Bu, müessese, senede, 65 milyon insan nakleden İstanbul tramvaylanna 16 milyon kilovatsaat, Hususî ve sokak tenviratına 22 mil yon kilovatsaat, Büyük ve küçük sanayie 53 milyon kilovatsaat, Tevzi etmekte olup elektrikten istifade eden abonaların sayısı 117,000 dir ve durmadan da artmaktadır. Bu kadar mühim bir vaziyette olan ve bünyesi mütehassıs ecnebilerin çıkarılmasile zayrflamış bulunan bir müessesenin muvaffakiyetle işletilmesinin ancak mümasil teknik işlerde çalışmış ve tecrübe görmüş elemanlara sahib bulunan Nafıa Vekâleti gibi bir idare tarafından kabil olabilecegi meydandadır. Bundan maada, müessesenin millileşririlmesinden sonra herhangi bir sakathk ve arıza dolayısile işletmenin birkaç gün muattal kalması nitekim İstanbul Be lediyesi tarafından idare edilmekte olan su işlerinde bu gibi arızalar sık sık görülmektedir büyük zarar ve mes'uliyetler tevlid edebileceği gibi, efkârı umu miyeye karşı da fennî rüştünü ispat et miş olmak gibi şerefli bir dava ile yapılmış olan satın alma keyfiyetinin bihakkin doğurmuş olduğu büyük sevinc ve gu ruru zedeliyecek bir vaziyet meydana getirebilirdi. lşte bu itibarladır ki İstanbulun elektrik işinin normal ve hatta normalden üstün ve mütekâmil bir hale ifrağ edilinciye kadar, Nafıa Vekâleti elile işletilmesine zaruret hissedilmiştir. Diğer taraftan satın alınan şirketin hissedarlarma karşı mühim malî taahhüdlere girişilmiş olduğundan bu taahhüd lerin tamamen ifası için lüzumlu olan âcil tedbirlerin zamanında ve gene Nafıa Vekâleti elile en ehemmiyetli bir şekilde alınması lüzumlu görülmüştür. Nafıa Vekâletinin, îstanbulun elek trik işini beş sene müddetle muvakkaten kendi idaresinde bulundurmak istemesi nin bir sebebi de, Elektrik şirketinin im tiyazı satın alınırken tesisatın geniş mikyasta ıslah ve tevsiinin de düşünülmüs olmasıdır. Müessesenin hasılatı da iyi idare edilmek şartile bu ıslah ve tevsi işlerine kâfi gelecek miktarda idi. Fakat, İstanbul Belediyesi, elektrik tesisatmı ne isleteb'lecek, ne d ıslah ve tevsi edebilecek idarî ve teknik Vudrpt ve kabiliyeti haiz de^iU'. H°r i=i Is^nbui halkinm siVâvetlerini mucib olan İstanbul beledi yesî, Kendisi muhtacı himmet iîr dede Nerde kaldt gayriye imdad ede Vaziyetinde bir müessese idi. Elektrik isini Belediyeye verebilmek için evveîâ, Beîediyeyi ıslah ve tanzim etmek lâzımdı. Bu, vanılrr'c'n. Trodern bir şekilde *•] Birinci yazı 25 ikincikânun tarihli saişliyemiyen, sokaklannı bile süpüremi yen, yıkayamıyan İstanbul Belediyesini, Elektrik şirketinin yerine ikame etmek, güdülen davaya uymaz bir hareket olurdu. Çünkü, Belediye, şirket kadar da elektrik işini idare edemiyecek ve bizim umumî hizmetleri ifa kabiliyetimiz olmadığı gbi yanhş bir zannm husulüne sebebiyet verecekti. Filvaki, Elektrik şirketi, senelerdenberi, Belçikada sermayedariarın kurmuş oldugu bir teknik büro vası tasile bütün teknik müşküllerini hallet mekte ve aynca lstanbuldaki bazı ecnebi mühendis ve mütehassıslarla da işletme işini idare eylemekteydi. Şirketin imtiyazı ve tesisatı sabn almdıktan sonra, hem Belçika ile alâka kesilmiş, hem de yüksek maaş almakta bulunan ve ecnebi sermayenin aleti olarak çalışan bir takım fen adamlarına tabiatiIe yol verilmek mecburiyeti hasıl olmuştu. Ordu mensublarma aid maas dereceleri Yeni lâyiha, Encümende müzakere edildi Ankara 3 (Telefonla) Subaylar ve askerî memurlann maaşlarına dair lâyiha da, Bütçe encümeninde görüşül müştür. Bu lâyiha, 1453 sayılı kanuna 8 madde ve bir cetvel eklenmek suretile hazırlanmıştır. Devlet memurlarile, devlet müesseselerindeki memurların maaş ve ücretlerini yeni hükümlere bağlıyan projelerin, Bütçe encümeninde almış olduğu şekilleri, 31 sonkânun tarihli Cumhurıyette neşredilmişti. Ordu mensublarmın maaşlarına dair lâyihanın başlıca esaslarını da bugün bildiriyorum: «1 Kara, deniz, hava, askerî fabrikalar, harita subayları ve askerî me murları (askerî mekteblerdeki maaşlı sivil muallimlerle, maaşlı sivil memurlar haric) ve jandarma subayları için on üç derece tayin edilmiş ve bu derecelere aid maaş asıllarile tutarı ve her dereceye dahil subaylar ve askerî memurlar bağlı cetvelde gösterilmiştir. Tekaüd ve harcirah hesablarmda ve muhtelif kanunların maaş asıllarına taalluk eden hükümlerin tatbikında bu cetvelin üçüncü sütununda yazılı miktarlar ve emsali hasılına aid hükümler de dördüncü sütundaki rakamlar esastır. 2 Terfi şartlar.nı haiz olduk ları halde kadronun müsaadesizli ği sebebile bir derece rütbesine mahsus asgarî müddetin iki mis lini geçirtnesine rağmen terfi edemi yenlere her derecede bir defaya mahsus olmak üzere üst derece maaşı verilir. Bu hükmün tatbikında geçecek terfi müd detlerinin mebdei, bu kanunun mer'iyeti tarihinden hesab olunur. 3 1453 sayılı kanunun onuncu ve 3140 sayılı kanunun birinci maddeleri mucibince verilecek mesken tazminatı I 3 üncü dereceler için 60, 4 ve 5 inci dereceler için 30 ve 6 8 inci dereceler için 22, 9 1 3 üncü dereceler için 15 lira olarak tespit olunmuştur. Mezuniyet veya muvakkat memuriyetle Ankaradan ayrılanlara, ayrıldıkları müddetin yalnız üç ayı için bu tazminat verilir. 4 Millî Müdafaa Hususî Kalem müdürü maaşlı sivil memur olduğu tak dirde bunlar, diğer Vekâletler Hususî Kalem müdürleri hakkmdaki hükümlere tâbi tutulur. 5 Aslî vazifesinden maada muaîlimlik deruhde eden subaylar ve askerî memurlar haklannda, aslî vazifelere ilâveten muallimlik deruhde eden sivil memurlar hakkmdaki hükümler tatbik olunur.» Bu lâyihanın da, diğer iki lâyiha gibi, yeni Meclisin ilk toplantı devresinde konusulması mukarrerdir. Lâyiha kanunlaşınca önümüzdeki malî seneden itibaren mer'iyete konulacaktır. Lâyihaya şu cetvel bağlıdır: TETKİKLER ve DENEMELER Vatandaşı müstehlik haline getirmeliyiz Yazan: SAFAEDDİN KARANAKÇ1 Devlet Reisi İnonünün Kastamonu ve Çankırı seyahatleri, bazı acı hakikatleri izhar ve teyid etmesi itibarile şayanı dikkat ve mucibi intibahtır. Kastamonu ve Çankın vilâyetleri dahilindeki bu kısa tetkik seyahati bize göstermiştir, ki diğer vilâyetlere nazaran daha mamur ve zengin olan bu havali ahalisi bizi düşündürecek, âcil tedbirler almamızı icab ettı recek vaziyettedir. Cumhuriyet tarihinde; Icra Kuvveti Reisinin vatandaşile başbaşa ve vasıtasız olarak bu tarzdaki tetnası ve bu temas neticesinin bütün vuzuh ve çıplaklığile gazeteler vasıtasile Türk efkârı umumi yesine aksettirilmesi, Türk demokrasisi namına atılmış müspet ve şeeni adım ların en ehemmiyetlilerindendir. Mah dud ve kısa mülâkatlara inhisar etmiş olmakk beraber, bu tetkik bize göstermiştir, ki kanunlarımıza; kalkınma plânlannuza rağmen Türk vatandaşı rejimden, hükumetten ve münevverlerden birçok şeyler isteınekte ve beklemektedir. Bu neticeye; Inönünün, şikâyetlerini dinle diği vatandaşlann dilekleri karşısında, yanındakilere söylediği şu sözlerden de varabiliriz. Halkçı ve idealist Şef diyor; ki «Bunlar çaresiz şeyler değil. Fakat böyle bir mesele olduğunu bilmek için Reisicumhurun buraya kadar gel mesine hacet olmamah. Bu kadar basit birşey, ben buraya gelmeden niçin işitilmiyor; neden halledilmiyor?.. Onu merak ediyorutn.» Ismet Inönü yerden göke kadar haklıdır. Halkın şikâyetini Reisicumhur duymadan, nahiye müdürünün, kayma kamın, valinin, alâkadar Vekâletler müfettişlerinin, Vekillerin, meb'usların ve nihayet efkârı umumiyenin mümessili olan matbuatın duyırp, görüp bu şikâyetleri, ve ihtiyaclan gidermek çarelerine baş\rurmaları lâzım dej?il midir?.. *** Reisicumhur îsmet Inönünün halkla yaptığı temaslar ve tekrarlanan dilekler arasında iki ihtiyacın tipleştiğini görüyoruz. Bunlardan birisi, halkın köy ve kasabalan yakınına asker ve jandarma yerleştirilmesi arzusu diğeri de devlet veya devletin ortak olduğu müesseseler tara fmdan işletilen fabrikalann sattığı ipti daî maddelerin halka kolay ve ucuz dağıtılmasının teminidir. Halkın, Cumhur Reisimizden istediklerini iktısadî bakımdan iki kısma ayırarak tetkik ve mütalea edebiliriz. A Halk, istihlâk metnbaı, B El sanayii ve ufak imalâthaneler için ucuz ve kolay temin edilir iptidaî madde istemektedir. Klâsik iktısad telâkkilerinde olduğu gibi, modern iktısad cereyanlarında da hâkim olan esas, istihsalle istihlâk ara sında muvazenet temin etmektir. İstihsa! kabiliyetinden mahrum müstehlik cemi yetler nasıl ıstırab ve hüsran içinde kalırlarsa, istihlâk kudretinden mahrum müstahsil birlikler de akamete, darlığa mahkumdurlar. Bilhassa memleketimiz gibi, eşyanın maliyet fiatları yüksek olan cemiyetler istihsal ettıkleri mevaddı is tihlâk edemezlerse sermaye fıkdanı ve işsizlik başgösterir. Köyde iş ve ekmek bulamıyan istihsal unsurları büyük kasaba ve şehirlere irnnek mecburiyetinde kalırlar, ki bu, kasaba ve şehirlerde işsizliği; sefaleti; açlığı, dilenciliği, hırsızlık ve katil vak'alarını inlac eder. Bugünkü iktısadî şartlara göre çok iptidaî müstahsil olan Türk köylüsü, iktısadî manada müstehlik olmaktan uzaktır. Köylümuzün hayatı; yediği; içtiği ve giydiği şeyleri tetkik edecek olursak görürüz, ki çok iptidaidir. Köylümüz; is tihsal ettiği mevaddan hemen hemen hiçbirini istihlâk edemez. Zira onun istihsal ettiği mevaddın maliyet fiatı, bu maddenin bizzat kendisi tarafından istihlâk edilmesine gayrimüsaiddir. Tavuk; yu murta; peynir ve tereyağı yetiştirip istihsal etmelerine rağmen bunları yiyemiyen köylülerimiz çoktur. Çünkü köylünün istihsal ettiği tereyağının kilosu en yakın kasaba merkezinde doksan veya yüz kuruşa satılmaktadır. Ve köylümuzün bugünkü ödeme kabiliyeti kilosu doksan veya yüz kuruşluk herhangi birşeyi sar fetmeğe müsaid değildir. *#• DUYDUNUZMU bağını sorma! Paris Tıbbı Adlî müessesesi bir istatistik neşrediyor. 1938 senesi zarfında, Tıbbı Adliye getirilen cesedlerin üzerinde mecmuan, 15,000 frank bulunup hükumet kasasma teslim edilmiş. Gene bu müddet zarfında ölülerin üstün<len çıkarılan 1 13 pardesü ve caket, 99 yelek, 118 panıtalon, 202 gömldc, 40 manto, 55 korsaj, ve daha bir sürü giyim eşyası, fukaraya dağıtıl\nak üzere hayır cemiyetlerine verilmiş. Ölü eşyasınm dirilere giydirilmesine itiraz edenler oluyormuş. Bir gazete «Bu eşyayı alıp kullanan yoksullar, onlann nereden geldiğinin farkmda bile olmadığı için, irrAa etmektense, fıkarayı giydirmek daha doğru değil mi?» diyor. Dogru. Üzümünü ye de bağını sorma, derler. Bir gelin esvabı Prenses Marie de Savoie, Burbon prensi Louis ile htdivaci günü, beş aydanberi, elli tane terzi kızın biçip dikmekle meşgul oldugu, son derece mdrrteşem bir gelmlik esvab giymiştir. Bu esvabın, çîzileri modele her ciKetçe uygun olma*ı için o kadar çalrçurrnf ve ıugraşılm»ş ki, en ufak bir kusur yuziinden, işe baştan başlamnış ve, bozulup yapılma nedcesinde, tam dört yüz yirmi beş metre beyaz saten ve üç yüz elli metre tül sarfedilmiş. îtalya mehafilinde, aylarca müddet, Prensesin gelin esvabmdan başka lâkırdı işitilmez olmuştu, Zarif bir İtalyanın bu münasebetle şu sözü söylediğini rivayet ediyorlar: « İnşallah, kulaklarımız, her zaman, ipek «frçırtısı» işitir de, başka gürültüye mahal kalmaz». İstanbul Belediyesinin beceriksizliğini düşününce Nafıa Vekili Ali Çetinkayanın, elektrik işini Belediyeye bırakma makta nekadar haklı olduğunu tasdik etmemek mümkün değildir. Elektrik şirketinin idare ve tesisatının murakabesile ötedenberi meşgul olan Nafıa Vekâleti, bu işler üzerinde tam bir vukuf ve ihata ile vaziyeti kavramış bulunduğundan işletmenin beş sene için muvakkaten Vekâletçe idaresini gayet tabiî görmek lâzım gelir ve ancak bu sayededir ki îstanbulun elektrik işi, Belediye tarafından işletilen sular gibi mütemadi arızalarla halkın şikâyetini mucib olmadan tıkır bkır yürüyüp gitmektedir. Nafıa Vekâleti tesisatın ıslah ve tevsii, idarenin tensiki ile devlct mevzuatma uygun bir şekilde yürü mesini temin ettikten ve müessese yi beş sene içerisinde tam bir in kişaf haline soktuktan sonra, tertemiz ve istikbali müemmen bir halde İstanbul Belediyesine devredecektir v« bu bir kanunIa teyid edilmiştir. İstanbul elektriğinin Nafıa Vekâleti elile idaresi zamanında hasılatın fazlası tamamen tesisatın tevsi ve ıslahına sarfedilecegi gibi ayrıca para arttıgı takdirde bunun da İstanbulun imanna hasır ve tahsisi, gene yukarıda bahsettiğkniz kanunun ahkâmı arasında vardır. Bu cümleden olarak Nafıa Vekâleti idareyi filen eline aldığı altı aydanberi ıslahat ve tevsiat işlerine 1 milyon 200 Bütbesi veya Maas Tubin lira sarfetmek üzere taahhüdata gi Derecî Mnı ı a»ı ları t rı rişmiştir ve daha bunun kadar mühim 1 Orgeneraller, Oramirallar 150 600 mebaliği de gelecek senelerde sarfetme 2 Korgeneraller, Koramirallar 125 500 ği programma koymuştur. 3 Tumgsneraller, Tunıamirallar 100 400 4 Tuğgeneraller, Tuğamirallar, Gayet mevsuk surete haber aldıgımı Temyiz Muddeiumumisi, Veza göre, Nafıa Vekâleti, elektrik hası kâlet hukuk müşavıri 90 300 latından fazla kalacak paralann îstanbu 5 Albaylar, Temyiz azaları, birinci sınıf askeri memurlar 80 260 lun imar işlerine tahsisi için de kararlar 6 Yarbaylar, ikinci smıf askerî memurlar, Vekâhet hususî kaalmak üzeredir. lem müdürü 70 210 Nafıa Vekâleti İstanbulun elektrik 7 Bmbaşüar, üçüncü sınıf astarifesini de 16,75 kuruş gibi fahiş bir kerî memurlar 60 170 miktardan 12 kuruşa indirmiştir ki bun 8 Onyüzbasılar, 4 üncü sınıf askerî memurlar 50 140 dan da ayrıca tarifelerin tenzili fashnda 9 Yuzbaşüar, 5 inci sınıf askerî bahsedeceğiz. memurlar 40 120 10 Üsteğmenler, 6 ncı sınıf askerî Yukandanberi verdiğimiz izahat gösmemurlar 35 100 teriyor ki Nafıa Vekâleti, beş sene müd II Teğmenler, 7 nci sınıf askerî memurlar 30 85 detle muvakkaten İstanbulun elektrik işi12 Asteğmenler, 8 inci sınıf asni kendi idare etmekte tamamen haklı kerî memurlar 25 75 dır. Kıymetli Nafıa Vekilitniz Ali Çetin 13 Askerî memur muavinleri 20 60 kaya, bu mühim ve muazzam işi, hemen İstanbul Belediyesine vermemekle, İs tanbul halkma ve şehrine büyük bir hizGediz (Hususî) Burada Adliye met etmiştir. mübaşirliği yapan Osmamn, bir ana Beş seneye kadar, inşallah, İstanbul dan doğma yedi çocuğu vardır. SekizinBelediyesi de düzelir ve 13 senedir için ci yavrunun da yakında geleceği söy de yuvarlandığı keyfî ve perişan idareden lenmektedir. Osman, on lira aslî maaşla kurtularak modern bir belediye halini a bu kalabalık aileyi geçindirmeğe uğ raşmaktadır. lır da kendi elektriğini kendi idare edeÇok çocuklu ailelere yapılmak iste cek bir kabiliyet kazanır. nen yardımdan bu ailenin de müstefid olması temenni edilmektedir. TüTk iktısadınm belkemiği ziraat ve ziraat mahsulleri sanayiidir. Haricî ti caretimizin lehinuzdeki seyrini temin eden rakamlar ziraat mahsulleridir. Nüfusumuzun yüzde 76 buçuğu köylüdür. Toprak mahsulleri istihsal ve sanayiüe meşgul olanlarımızın tniktan 6,480,068 kişidir. Binaenaleyh Türkiyenin refahı, memleketimizin yegâne müstahsil sınıfı olan köylünün refahıdır. Inönü tarafından ziyaret edilen Kastamonu vilâyeti, 163,162; Çankırı vilâ yeti ise 81,591 nüfusludur. Kastamonuda bulunan 163,162 nüfustan 64,833 kişinin mesleksiz, mesleği meçhul veya gayrimuayyendir. Çahşan 98,329 kişiden 83,906 sı ziraat mahsulleri ve ziraat sanayiile meşguldür. Çankın nüfusunun 34,255 i meslek siz, mesleği meçhul ve gayrimuayyendir. 41,937 kişi ziraatle meşguldür. Kasta monu ve Çankırıda olduğu grbi memleketimizin hemen hemen her tarafında vaziyet budur. Serbest çalışan vatandaşlanmız ziraatçi olduklarına göre oniarın istihsal maddelerini sarfetmek için daimî;. mü«takaı İÇ ve dış pazarlara muhtacız. Çankırılı İsmail Çubukçu, Millî Şefimize; Çan kırıda bir jandarma mektebi açılmasını; jandarma mektebi açmakla Çankırıda kalabalık dolayısile aksuata (ahzu ita) olacağını söylüyor. îsmail Çubukçu haklıdır. Mekteb ve asker bulunan şehirlerimizde diğerlerine nazaran bariz bir tedavül hareketi var dır. Bu, inkâr edilemez. Fakat her şehir ve kasabamızm iktısadî kalkınmasını temin etmek için oralarda leylî mektebler açmağa, asker ve jandarma bulundurmağa imkân yoktur. Ben, kasaba ve şehirlerimizdeki iktî sadî kalkınma ve tedavül için maliyet fiatlarını ucuzlatarak köylüye istihlâk kabiliyeti verilmesinin daha esaslı ve daha müsmir olabileceğini düşünmekteyim. Bunun için münhasıran ziraat işletmelerinde kullanılmak üzere köylüye ucuz faizli ve uzun vadeli para temin etmek lâzımdır. Türk ziraatinin bugünkü hac mi; Ziraat Bankasının istediği faizi bile temine müsaid değildir. Ziraat ve nakliye masraflarını azaltmak, köylüyü mürabehacıların, mutavassıtların elinden kurtarmak çarelerini bulmalıyız. Müstahsilimizi; elde ettiği mevaddın bir kısmını istihlâk edebilecek vaziyete yükseltmek lâzımdır. Peri korkuluğu îngilizlerin hurafeye ne>kadar kıymet verdikleri malumdur. Hele perili e^'lere inanmak hususunda lneüizlerle aşık atan millet voktur. Orada, perili diye adı çıkan nice şatolar ve evler vardır J ki \nllarca kiracısız kalır. Şimdi Breme sehri ahalisinden, Franür isimli bir adam, büyük bir İngiliz gazetesine ilân vererek, perili evleri bu fuzulî rrisafirlerden tahliye edecek bir usul keşfettiğini bildirmis, perili ev sahib^ lerinin, bir ücret mukabılinide, bu deı lerine çare bulacağını anlatmış. îlk müşterisi îskocyalı bir şato sahibî~ imis. TecrüSe yakında yapılacak ve Mösyö Frank, hiçbir hayaletin, hiçbir perinin mukavemet edemiyeceği kadar müessir olduğunu iddia ettiği esTaremgiz usuli'rün semeresani gösterecek. Muvaffak olursa, dünya, bir zengin daha kazandı demektir. Uç kavgacı SAFAEüniN Yedi çocuklu bir aile c Gölcükte sevindirilen çocuklar Tahtakalede Cincihan bodrumunda oturan Cemal oğlu Salih, hamal Etemsj ve paçavracı Kadri adlarmda üç kişi a?' ralarmda çıkan bir münazaa neticesin, de dövüşrneğe başlamışlardır. Bir aralık Etem, eline geçirdiği bü. ^ KARANAKÇ1 yük bir taşla Kadriyi başından yarala mıs, Kadri de Salihi bıçaklamıştır. Vak'a mahalline gelen polisler bu ü< kavgacıyı da yakalamışlardır. Otomobil otobüs çarpışması^ Evvelki gece saat 23 te Gülhane parJ kmın kapısı önünde bir otobüsle bir tomobil çarpışmıştır. İnsanca zayiat ol mamış, yalnız her iki araba da muht lif verlerinden hasara u^ramıştır. Çarpışan arabalar, SultanahmeddenJ gelmekte olan 2174 savılı soför Muzafferin idaresindeki otomobille Salkım söğüd istikametinden gelen 3054 savılC Muhsinin idaresindeki otobüstür. CarM çırjma, tramvay volu ü^erinde vukus geldiŞinden seyrüsefer on dakika ir taa u*ramıştır. Kumkapıda Nişanca civannda Kir kor ve David adlarmda iki arkadaş bii alacak mesele^nden kavga etmhlerdir| Bu esnada iki kav»acnın yanında bulurj ,nan Setrak isminde diğer bir gene, araj va girmiştir. David bu müdahaley* büsbütün sinirlenerek bıça&'nı çekmi| ve Setrakı a§ır surette yaralamıstır. Vak'ayı haber alan polisler Davidî vakalamıslar ve fena bir neticeyi karsılamak üzere mütfahale ederken yarala| .nan Setrakı da hastaneye yatırmışlar dtr. îsviçre, ordusunu takviye etti Bern 3 (a.a.) Millî meclisle devletler meclisi, İsviçrenin millî müdafaasıTII takviye etmeğe matuf muhtelif tedbirler almışlardır. Bu cümleden olarak askere almanlann talim müddeti piyade sımfmda 90 dan 117 ve süvari sını fmda 130 güne çıkanlmıştır. Ittihaz edilen bir karar muoibince 1939 senesinde kıt'alan tam mevcudla her an vazifeye çağırmak ve icab ettiği kadar uzun bir müddet silâh altmda tutmak salâhiyeti hükumete verilmiştir. Nihayet, Saint Gall kantonunda Mon'tag şehrinde yeni bir tabur teşki line ve hudud muhafaza kıt'alannm ıslahma karar verilmiştir. Bir yaralama vak'ası Evvelki gece saat 21 de Tahtakalede kanlı bir yaralama vak'ası olmuştur. Tahtakalede Paçacı sokağında Kürd Mehmedin hakvesinde, Elâzjğlı sabıkalı Ali Osman, Yafalı tatlıcı Ahmed ve kardeşi Arab Selâmi ile rakı içmişler, sarhoş olduktan sonra da kavgaya başlamışlardır. Kavga. bir an içinde kanlı bir şekil almış, Arab Selâmi bıçağını çekerek ikahveoi Kürd Mehmedi omzundan ve arkasından tehlikeli surette yaralamıştır. Kürd Mehmed de Arab Selâmiyi ve kardeşi tatlıcı Abmedi bıçaklamıştır. Üç yaralı da Cerrahpaşa hastanesine kaldırılarak tedavi altma alınmışlardır. Kürd Mehmedin yaralan tehli'kelidir. Gölcük (Hususî) Gölcük kazası Çocuk Esirgeme Kurumu menfaatine îzmitte bir balo tertib edilmiş ve temiz bir muhit içinde sabaha kadar çok eğlenilmiştir. Balo hasıl'âtı Kurban bayramı münasebetile fakir ve kimsesiz çocuklann yardımına sarfedilerek çamaşırlarile birlikte 37 fakir çocuk giydirilmiş ve sevindirilmiştir. Hasılâttan artan para 23 nisanda fakir köy çocukları giydirilmek suretile sarfedilecektir. Gönderdiğim resim sevindirilen yavruları göstermektedir.