CUMHURİYET 25 îkincikânun 1939 Tekirdağ bağcıları Inhisarlar idaresinden yardım istiyorlar Tekirdağ (Hususî) Bağcılık ve üzümcülük Tekirdağ iktisadiyatınm mihverini teşkil etmektedir. Tekirdağında mevcud üç yüzden fazla bağcı, Inhisarlar İdaresinden bağlarının imarı için bir miktar avans istemişlerdir. Kendilerile görüştüğüm bağcılar diyorlar ki: c Memleketimizin oldukça mühim servetini teşkil eden bağlarımız filok sıra hastahğının tesirile seneler geçtikçe kuruyup sönmektedir. Büsbütün bağsız kalmamak için hem bu hastalıktan mütevellid boşluğu kısmen doldurmak üzere cüz'î miktarda yeni bağ yetiştirmek ve hem de bozulmayıp birkaç sene daha mahsulünden istifade beklenilen kısımlannı inıar etmek için ça lışılmakta ise de bu iki cihet hayli masrafa mütevakkıf olup buna da vaziyeti sarsılmış olan bağcılann malî kuvveti müsaid bulunmamaktadır. Başka se neler, bugüne kadar bağlanmızın yüzde altmışı kesilip kazıldığı halde maa lesef bu sene imar hususunda nazarı dikkati calib derecedeki durgunluktan bağcılar sermayesinin fikdanını ispata kâfidir. Bu hal parasızlık yüzünden lâ yıkile bakılamıyacak olan ve şimdiki halde sağlam kalan ve daha bir müddet mahsulünden istifade gözetilen bağla rımızın hastalığını tesri ve mahvını intaç ettireceğinde şüphe bırakmamaktadır. Ötedenberi ve bu sene de Çanak kale, Lâpseki, Mürefte ve sair memle ketler bağcılarına, bağlarını imar hu susunda dönüm başma kâfi miktarda avans vermekte olan Inhisarlar idaresinin, üzümlerini şarab fabrikasma vermekte olan Tekirdağ bağcılarım da ar tık bu yardımdan mahrum bırakma ması hususunu rica ederiz.» Tekirdağ bağlarının ihya ve inkişafı, bağcılara yeni bağ yetiştirmek imkânının temini, ancak Inhisarlar idaresinin bağcılarımıza yapacağı yardımla kabil olabilecektir. Diğer memleketler bağcılarına yardımda bulunan İnhisarlar idaresinin Tekirdağ bağcılarının arzularını da yerine getireceğini kuvvetle ümid ediyoruz. ADLiYEDE VE = MAHKEMELERDE Haldeki yaralama vak'ası 12 nci Olimpiyad Finlandiya hükumeti 300 milyon frank tahsisat verdi Finlandiyada yapılacak 12 nci Olimpiyad oyunlarına ilk defa iştirak kararı veren îngiltere olmujtur. 1938 senesi nihayetine kadar iştirak kararı veren tnıl letler Danimarka, Norveç, İtalya, Ro manya, Yugoslavya, Belçika, İsviçre, İsveç ve Filistindir. Finlandiya hükumeti, Olimpiyad o yunlan için 200 milyon, Helsingfors belediyesi de ayrıca 100 milyon Finlandiya frankı tahsisat kabul etmiştir. Organizasyon komitesi müsabakalann dünyanın her tarafına muntazam bir şckilde bildirilmesi maksadile matbuat için büyük tertibat almış, ve stadyomda gazeteciler için 600 kişilik yer ayırmıştır. Olimpiyad müsabakalannın yapılacağı stadın civan muhtelif sporlar için yeniden hazırlanan bir Olimpiyad köyü haline sokulmaktadır. On ikinci Olimpiyad oyunları açılış merasimi 20 temmuzda yapılacaktır. Atletizm müsabakalan 21 temmuzda başhyacak ve 28 temmuzda bitecektir. Tek fakat kat'î çare Carihi tanımayan saf ve dalgın hamal Zavallı, muhakeme esnasında: «Görmeğe zaman kalmadı ki, durup dururken saldırdı üzerime, bıçakladı ve kaçtı» dedi Hayır, dedi, tanımıyorum. Kendisini hiç görmedim! Fakat, «Mustafadan davacıyım» demişsin? Mustafadan mı? Adı Mustafa mı imiş? Onu da bilmiyorum! Lâkin, bu adamın seni yaraladığından davacı değil misin? Evet! E bir adam seni yaralar da nasıl kendisini hiç görmemij olabilirsin? Hadi ismini bilme! Dalgın vc yorgun duran davacı yerindeki hamal Ali Boztepe, omuz kaldırdı, gözkapaklannı araladı ve: Görmeğe, dedi, zaman kalmadı ki! Sebzede durup dururken saldırdı üzerime, bıçakladı, kaçtı! Ha jöyle! Yani bir defa karşılaştınız! Ben de demindenberi onu soruyo rum! Doğrusu karşılaşmadık da ya... Suratına bakmağa zaman kalmadan sa vurdu bıçağı... Durup dururken neden saplasm? Kavga mı ediyordunuz yoksa? Ona da kalmadı zaman... Ben sebzede dururken... Ne sebzesi? O zaman tamam söyleyişle anlattı. Sebze halinde demek istiyen davacı, sözü böyle kısaltıyordu. Zaten oturduğu, yatıp kalktığı yer zapta geçirilirken de, uzun sözün kısası şöyle deyivermişti: Sebzede! llk çağırılan şahid Tevfik Urucular da, lâk'.rdıyı böyle kısa kesiyordu; meselâ, yeri sorulunca verdiği cevab §u: Fatih camii! Ne Fatih camii? Fatih camii içerisinde mi oturuyorsun? Yok, Fatih camii altında! Nasıl oturursun altında? Şey... Yani Fatih camiinin aşağı sındaki bir evde! Şunu şöyle tamam söylesene! Kaç numara? sunda kendisine güvenemediğinden, usul usul dışarıya çıktı. Bu sırada rahid, sorulana göre cevab veriyordu, ama şöyle bir tereddüdle: Kaç yaşında mı yım? E 3031 varım! Öyle iki türlü olmaz, ildsinden biri! Ya 30, yahud31? Ben diyeyim 30, sîz deyin 31... Kaç yaşındasm? Kat'î bir tonla tekrar sual karşısında, şahid azını tercihle: 30! dedi, 30 diye yazın oraya! Mahkeme salonunda bile dili durmı yan kadın dışarıya çıkmış olmasaydı. mutlaka bu aralık da birşey söylemekten kendini alamazdı; hele bu seferki yaş bahsi olduğuna göre! Tevfik, dava edilen Mustafamn davacı Aliyi bıçakladığmı gördüğünü söyliyerek, hâkimin işareti üzerine, şöyle bir kenara çekildi ve Halil Seri, Kâmil Karadağ da şahid olarak dinlenildiler. Mustafamn elinde bıçak var mıydı, yok muydu? Ifadelerine göre, bu ikisi bıçağı görmemişler, Tevfikse görmüş. Yüzleştirildiler, her üçü de kendi dediklermde durdular. Dava edilen Mustafamn kardeşi olduğu anlaşılan Salih, gelmemişti. Kardeşi aleyhinde olmıyan evvelce alınmış ifadesi okundu ve sonra Mustafamn aranip bulunması kararile muhakeme bırakıhrken, hâkim Salâhaddin Demirelli, şahidlere bir el hareketile: Siz, dedi, gidebilirsiniz artık! îşarete bakan Ali Boztepe de, onlara beraber yürüdü. Arkasından hâkimin sesı: Sen nereye gidiyorsun? Sen şahid değilsin ki! Davacı olduğunu unuttun mu? Tecrübe edenlerden sorunuz Baş, diş adele ağnlarile üşütmekten mütevellid bütün ıstırablara karşı yegâne müessir tedbir bir kaşe Bursada yapılan futbol maçları Yakalanan sabıkalı hırsızlar Sultanahmed imarethanesinin kur şunlarını çalan Sulukuleli Abdullah kurşunlarla beraber yakalanmıştır. * Lâlelide Taşhanın damma çıkarak kurşun çalan sabıkalı hırsızlardan Mustafa Pıskm yakalanmıştır. * Sabıkalı hırsızlardan Ömer oğlu Necati, Nişantaşmda 95 numaralı bak kal dükkânma girmiş, kimse olmama smdan bilistifade çekmeceden para çalarken tutulmuştur. Yapılan tahkikatta bu adamın. bir hafta evvel Ihlamur caddesinde 148 numarada oturan Lutfiye nin evine girerek. kadın feryada başlayınca bogazını sıkan cur'etkâr hırsız olduğu anlaşılmıştır. Otomobil çarpmîş Soför Fahri oğlu Yaşann idaresindeki numaralı otomobil. dün öğle üzeri ü üstünden geçerken Cafer oğlu x Muharreme çarpmış ve muhtelif yer lerinden yaralamıştır. Develide çiçek hastalığı Develi, (Hususî) Pmarbaşı kazasında görülen çiçek hastabğına karşı. kazamızda şiddetli tedbir almmıştır. 30 yaşından aşağı halkın çiçek aşıs yaptırmak mecburiyetinde olduğu ilân edilmiş bir hafta içinde 20 bin aşı yapılmıştır. Sıhhat Vekâletinin emri üzerine Develi hükumet doktorunun idaresine tevdi edilen mücadele sıhhat mermırlan da dört koldan kazamızın en uzak köylerine gönderilmiş, köylülerimizi aşılamakta devam ediyorlar. Pınarbaşı ile hudud olan kazamızda yakın bir atide yüz yüze gelmemiz ihtimali olan çiçek afetine karşı tedabir esaslı bir şekilde alınmış, tehlike şimdiden bertaraf edilmiş demektir. Yazan: VJKÎ BAUM Kendisine muhakemenin 9 şubat öğleden sonraya bırakıldığı bildirilen bu a dam, davasının pek o kadar üzerine düşmez görünüyordu. Yoksa bacağından aldığı yara bir haftada iyileştiğinden, kendisini yarahyan adamla bu yüzden u 41! zunuzadıya uğraşmayı umursamıyor muy Sultanahmed ikinci sulh ceza salonundu? Davasının ucunu bırakmağı, daha mı da muhakemeyi dinliyenlerden yaşhca, işine elverişli buluyordu? esmer, zayıf bir kadın, yarı kendi kendine Fakat, gelecek celsede kendini yaralımmldandı: yanla yüzyüze gelirse, belki iş değişir! 41 buçuk kere maşallah! M. SELÎM Onun gülümsiyerek böyle demesini duyan yanıbaşmdakiler, gülüşüverince, îplik çilelerinde hile hâkimin ihtan işitildi. Bu arahk bir sual Ticaret Odası, yün iplik çilelerine halve bir cevab daha: kın gösterdiği rağbetten istifade edile Kaç yaşındasm? rek eksik traj ve gramajlı çilelerin hal 321! Ben sana yaşmı soruyorum, sen 321 diyorsun! Yaşhca, esmer, zayıf kadın, gene kendini tutamadı. Bu sefer fısıltı halinde: Aa, dedi, hiç o kadar yaşar mı insan? Yaşasın da, haydi haydi... derken lâkırdısı yarıda kaldı; çünkü, bu sefer de mübaşir, kadına bakarak parmağını du daklanna götürmüştü: Susss! Kadın, anlaşılan dilinî hıtmak husu Çeviren: HAMDİ VAROĞLU ka satıldığım yapılan ihbar üzerine haber almış ve piyasadan toplanan nümunelerle de bunun hakikat olduğu tespit edilmişti. Filhakika alman nümuneler içinde ancak bir tanesi hakikî ölçü ve siklete uygun bulunmuştur. Ticaret Odası bu mesele üzerinde bir defa da bizzat yün ticareti yapanları dinlemek istediginden bugün bu işi yapanlar Odada bir toplantıya çağırılmışlardır. Kendilerinden bu halin önüne gecmek için ne düşündükleri sonıla caktır. lüzumuna ikna etmeğe muvaffak olmuştu. Drost, o meselede, daha modern ve daha liberal yeni bir adliyeci neslin kanaatini temsil ediyordu. Onun iftihar ettiği en parlak muvaffakiyeti, Wiener davası idi. Rupp davasında, ne kazanılacak şeref, ne de vicdanı tatmin edecek bir vaziyet vardı. Şahidlerin boş sözlerini dinliyor, gitgide sesinin daha ziyade kısıldığını görüyordu. Su içti. Su ılıktı ve mide bulandırıcı bir şekilde toz kokuyordu. Şahidlerin bazısı, suçlunun zavallı bir kadın, kocasınm kaba bir adam olduğunu iddia ediyor; bazısı da adamın çok iyi olduğunu, kadınm onu ahlâksız ettiğini söylüyordu. İçlerinde, ihtiyar Rupp acuzesinin, bol miktarda sıçanotile de olsa, öîdüğüne memnun görünenler vardı. Ve nihayet, ihtiyar Rupp kadmı evliya meTtebesinde görenler, ö'lmeden evvel pek fena muamelelere, sayısız hakaretlere maruz kaldığını söyliyenler de çoktu. Sonra, bir doktor, îhtiyarın midesinde kanser olduğunu, az bir zaman sonra nasıl olsa öleceğini söyledi. Rupp kadınm çocuklan da, birbirinin peşi sıra hâkimin karşısına dizildiler. Üçü kız, biri Bursa (Hususî) Şehrimizde bu hafta muhtelif ve canlı spor hareketleri olmuştur. Merinos sahasında Askerî lise icabında günde 3 kaşe alıoabilir. Ismine dikkat. Taklidlerinden sakıile Ipekiş birinci takımları arasmda ve •ınız ve Gripin yerioe başka bir roarka verirlerse şiddetle reddediniz Askerî lise beden terbiyesi muallimi Nafinin hakemliği altmda yapılan futbol maçını Askerî lise takrmı sıfıra karşı iki sayı ile kazanmıştır. Maç başından soMuhammen kıymet* nuna kadar çok samimî ve kardejçe ceLira reyan etmiştir. Kumkapıda: Behramçavuş mahallesinin Kömürcü sokağmda Halkevi kupa maçlarının ikincisi de eski 22 yeni 26 sayılı evin ankaaj. 110 bu hafta yapıldı. Bursagücü ile Ipekiş Beyoğlunda Şişhane yokuşunda kâin eski Şişhane karakolu 135 takımlan maçını bire karşı dört sayı ile binasının ankazı. Yukarıda yazıh ankaz hizalannda gösterilen muhammen bedeller üzeBursagücü kazandı. Oğleden sonra Arinden pazarlıkla ayrı ayrı satılacaktır. Satış 26/1/939 perşembe günü saat car Idman Yurdu ile Merinosspor ta 14 te yapılacaktır. Şeraitini öğrenmek istiyenlerin hergün ve satışa iştirak kımlan arasmda bir maç yapıldı. Bu edeceklerin de teminat makbuzlarile beraber mezkur gün ve saatte Millî maçta 3000 den fazla seyirci vardı. Ma Emlâk Müdürlüğünde toplanan Komisyona müracaatleri. ( 542 ) çı ikiye karşı üç sayı ile Acarhlar ka zandı. Müteakıben Erkek lisesile Akmspor takımları bir maç yaptılar. Bunu da bire karş: üçle liseliler kazandılar. Bursa bölgesi tarafından tertib edilen 30 kilometrelik bisiklet yanşı da bu hafta yapıldı. Yarışa 12 koşucu iştirak etmişti. llk dakikalârda Acar Idman Yurdundan Hasan, elektrik fabrikası viTajmı dönerken demir elektrik direğine çarparak yüzünün muhtelif yerlerinden yaralajıdı. Stadyocndan geçide kadar gidip gelme suretile yapılan bu yanşı birincilikle Acardan Hikmet Altmtaş 51 1 Buz nakline mahsus bir aded buz nakliye kamyonu açık eksiltme dakikada bitirdi. Bekir Nedret ikinci, suretile satm alınacaktır. Akınspordan Bahaeddin üçüncü oldu 2 Muhammen bedeli iki bin sekiz yüz liradır. lar. 3 Muvakkat teminatı, iki yüz on liradır. Kurban bayrammda Bursada 4 Ihalesi şubatm 9 uncu perşembe günü saat on beşte Belediye Encümeninde yapılacaktır. yapılacak maçlar ' 5 Şartnamesi Belediye Yazı îşleri Müdürlüğündedir. Istiyenler oradan Bursa (Hususî) Kurban bayra parasız alabilirler. mında şehrimizde muhtelif spor temas 6 Taliblerin ihale günü teminatlarile birliste muayyen saatte Belediye ları yapılacaktır. Bunlardan birincisi IsEncümene müracaatleri ilân olunur. ( 474 ) tanbul Matbuat takımile Bursa tekaüdleri arasmda olacaktır. Ayrıca Balıkesir muhtelitile Bursa şampiyonu Acar Idman takımı da bir maç yapacaklardır. Askerî lise ile Maltepe ve Deniz liseîeri arasındaki finaî müsabakalan da şehrimizde yapılacaktrr. Beylerbeyi k u l ü b ü n ü n kongresi Beylerbeyi Spor kulübünden: 1 İdare heyetimizde talebe bulunan üyelerimizin kulübümüzden ilişiklerinin kesilmesi mecburiyeti karşısında idare heyetimiz halen ekseriyetini kaybetmiştir. 2 Beylerbeyi C. H. P. binasında 29/1/ 939 pazar günü saat 11 de idare heyeti seicabında glinde 3 kaşe alınabilir. çimi yapılacaktır. Mideyi bozmaz, kalbi ve böbrekleri yormaz. (ALMAKTIR) Istanbul Defterdarlığından: Gripi, nezleyi, baş, diş ve romatizma ağnlarim derhal geçiren en iyi ilâçtır. NEOKURIN 1 kaşe 6, altılık kutu 30 kuruştur. Adana Belediye Riyasetinden: NEVROZİN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, kınkhk ve bütün ağrılannızı derhal keser. «Evelin de idaresiz ya!» dedi. Sanki Evelin'in bu kabiliyetsizliği, pek kıymetli ve nadir bir hassa imiş gibi, bunu şefkatle ve heyecanla tasavvur ediyordu. Akli, Evelin'den, gene Rupp kadına geçti. Sonra, Perleman geldi. Getirdiği bir bardak Porto şarabile, fazla yağlı jambondan yapılmış sandviçi, önüne bıraktı. ÖJle geçti. Dava gene uzayıp gidiyordu. Muhakeme salonu, nefesle işba haline gelmiş bir hava ile dolu idi. Dışarıda, sağanak sağanak yağmur yagıyor, ortalığı karartıyordu. Lâmbaları yaktılar ve bütün çehreler soldu. Şahidler, sonu gelmez bir kafile halinde geçid yapıyorlardı. Drost, avukatın asabiyetine müsamaha gösterip bu beyhude şahidlerin ikamesine müsaade ettiğine nadırn oldu. Müddeiumumî, müstehziyane ihtarlarda bulunuyordu ve haklı idi. Drost ile o müddeiumumî arasmda hafif bir gerginlik vardı. Rodnitz, kendini göstermek merakmda idi. İddianameleri bitaraf sayılamıyacak kadar iddialı şeylerdi. Meslekte, çabuk parlamak arzusunda idi. Hasta bir adamdı ve suçlular, onun karşısında daima müşkül dakikalar geçirir îerdi. Drost, bu ihtirası anlıyordu. Kendisi de, mesleğinde yükselmek istiyordu. O da, istikbalin gene adliyecilerinden sayılıyordu. Lâkin, ifrad derecede hakperestti. İki büyük davada nazarı dikkati celbetmişti. Millî Bankada yapılan kasa soygunculuğu davasını o halletmiş ve çete reisine, muhakeme esnasında cürmünü itiraf ettirmistir. Kıökanclık yüzünden âşıkmı tabanca ile öldüren aktris Koegel davasında suçluyu, önce hayret uyandıran, fakat sonra umumî tasvible karşılanan ağır bir cezaya mahkum ettirmişti. O hâdisede, mücrim ve onun kıskanchğına karşı müphem bir sempari besliyen jüriyi, aşk yüzünden yapılan cinayetlere karşı müsamaha gösterilmemesi erkek çocuktu. Her lâkırdınm başuıda, maznun sandalyesinde oturan ve kendilerile meşgul bile değilmis gibi görünen analanna, endişeli bir nazar fırlatıyorlardı. Çocuklarmdan ayr»lıp ahpisaneye bkılan bu ana lehinde söz söyliyerek jüri azası üzerinde tesir icra etmeğe müsaid bir fırsat zuhur etmişti. Fakat Rupp kadın bu fırsatı muhakkak ki kaçırmıştı. Lâkayd ve lâgır vücudile, başını yere eğmiş orada oturuyor, sanki, srrtlarında, koruma cemiyetinin giydirdiği esvablar bulunan bu çocukların kendisile hiçbir alâlkası kalmamış gibi bir tavır takmıyordu. Esasen çocukların ifadeleri de manasız sözlerdi. İki tanesinin saçları kızıl, yüzleri, anaları gibi çilli idi. Madam Budecker, jüri sandalyesinde, acınır vaziyeti er alıyor; Rupp, onunla âşıkane nazarlar teatî edn'ordu. Drost, büyük oglanın ifadesini yarıda kesti ve şahid eczacı kalfasmı çağırdı. Bütün bu şahidler, hâdisenin biî cinayet olduğunu ispata yarıyacaktı. Rupp'larm evinin alt katındaki fareler, kadınm iddia ettiği gibi, hakikaten bir baş belâsı sayılacak derecede çok muydu? Rupp kadın, hakikaten, bu farelerden kurtulmak için her zaman sıça notu kullanır mrydı? Evinde her zaman mevcud olan bu zehirden, yeis saikasile ve ne yaptığmı bilmeden, kaynanasmm yemeğme doldurduğu doğru mu idi? Yoksa, îhtiyar kadını öldürmek kasdile, teammüden, eczaneye gidip zehir mi almıştı? Rupp kadm. cinayetten evvel, otuz iki saat uyumadığını iddia ediyordu. Gündüz, bir evde çamaşır ylkamıştı. Akşam, çocukların, kocasınm ve evin işlerine bakmıştı. Gece, ka\Tianası inlemiş, haykırmış, bütün evi kendisile meşgul etmişti. Çocuklar ve komşular, bu cihetleri bir dereceye kadar tasdik ediyorlardı. Rupp kadınm bütün gün çalıştığı, kocakarınm da her gece haykırdığı doğru idi. Komşular ve çocuklar bu hale o kadar alısnktılar ki, artık dikkat bile etmiyorlardı. Eczaci kalfası İTİ ter damlalan döküyor ve fazla birşey bilmediğini söylüyordu. Suçluya sıçanotu sathğını hiç hatırlamıyordu. Fakat bu, onum hiçbir zaman sıçanotu almamış olduğunu ispat etmezdi. Çok fazla kadın müşterisi olduğu için, her müsterinin yüzüne dikkat etmezdi. Esasen, Rupp'larm evinde, içinde bir miktar daha sıçanotu mevcud bir paket, üstündeki etiketle berabet buı lunmuştu. Binaenaleyh, eczacı kalfasının şahidliği manasızdı. Drost, onu da susturdu. Bu davanm ilâ nihaye sürükleı nip gidebileceğmi düşünüyordu. Yanında oturan aza Steiner'e eğildi ve yavaş sesle: Elhlihibreyi bugün çağıralım mı, yoksa yaruı sabaha mı bhrakalrm? diye sordu. Steinor: Bu akşamlık bu kadar yetî^r, cevabmı verdi. Altı jüri azasmdan ikisi ııyuklar gibî görünüyordu. Drost, suçlunun çocuklannı mahkemeden çrtcartmıştı. Erkek yüzlü bir mubassır kadınm nezaretd altında, çıkmış, gitmişlerdi. Şahid sandalyesinde, üç şahid kalmiftı. BunlaT, tarassud edildiklerini bilen kimselerin zoraki tavırlarile, orada oturmuş, bekliyorlardı. Herkes yorgun görünüyordu. Yalnız Rupp, suçlu kadınm kocası pek keyifli idi. Küskütük parmaklı elini avukatınm omzuna koydu ve gülümsiyerek onun kulağma birseyler söyledi. Birdenbire, kadınm müdafaa vekili Bruıhne ayağa kalktı. Sinirli sinirli gözlüğünü düzelterek: (Arkası var)