9 Birinciteşrin 1938 CUMHURİYET Bursada bir lcaç giin '*' »umhuriyet Halic Fenerinde Cafersubaşı Camı sokak 1/2 numarada Seher Tayalı imzasıle aldığımız mektubda cenilıyor kı. «On yasın daki oğlumun bır gozu komşu çocuklarının attığı bır taşla tehlıkeli surette zedelenmlş, ilk tedavısi polis vasıtasüe yaptırılmış, yara fenalaştığı ıcm bir fakrı hal mazbatası yaptırarak Şışlı Etfal hastanesine muracaat e:tım. Doktor cocuğun go zımdekı pansmam soktu. yere attı. birsey yok dedı. Çekılip gıdecektü, fakat yaranın temiz bir bezle sanlmasını hemşıreye rıca ettim. Adeta sırnaşık bir dılencije yapılabilecek bir muamele ile karşılaştım. Bir sefkat müessesesinde boyle muamelelerle karşüaşanların ekseriya derdli k'm seler olduklarını ve en kuçuk fena mua melenin bile büyük uzüntuler tevlıd ettığlni bu gibi fena muamele yapanlara oğretılmesini temenni ederim > Gündüz ve gece kıyafetleri Ipek böcekçiliğimizi tanzim eden müessese İpek Böcekçiliği Enstitüsü, tam bir garb müessesesi gibi çalışarak 18 milyondan 80 bin kiloya düşen yaş koza mahsulümüzü artırmağa çalışıyor Bursada gördüğüm ve okuyuculanma anlatmak istediğim bir müessese de Ipekböcekçiliği enstitüsüdür. Bu müessesenin vazifesi, Türkiye ipekböcekçıhğmi nizama koymaktır. Başmda, Halkalı Ziraat mektebinden mezun olduktan sonra Fransanın Lyon Üniversitesinde ve bir Italyan üniversitesinde tahsilini ikmal ederek ıpek böcekçıliğınde ihtısas yapmış olan doktor Tahir Yetmen vardır. İpekböcekçiliği Enstitüsü Bursanın, taksilerin çıkmağa nazlandıklan en yüksek bir yerindedır. Bursadaki ziraat mü esseselerıni teftiş eden kıymetli ziraat nwtehassıslarımızdan İbrahimle yağmur'u bir havada bir arabaya atladık ve Ens titüye kadar tırmandık. 50 sene evvel, koza öşrünü aldığı için ipekçihkle alâkası olan müiga Duyunuumumıye idaresi, hastalık ve bakımsızlıktan kozaların bozulduğunu ve varidatın azaidığını görünce, 50 sene evvel Turkum yan isminde bir Ermeniye Fransada böcekçilik ihtısası yaptırmış, ve bu işin ıslahı için de, ona bu müesseseyi kurdurmuştur. Doktor Tahir, bana, bizzat Enstitüyü göstermek ve gezdirmek lutfunda bulun du. Bir iki gün evvel ağızdan kapma malumatla merinosçu ve peynirci olduğum gibi, bu defa da ipekböcekçiliğini öğrendim. Bir çocuk annesinin şikâyeti Solda; Cerseden etek ve ceket. Yakasız korsajın üst kısmı siyah şeridlerle süslüdür. Ayni şeridler aplıke ceblerin yansında da vardır. Düğmeler ve kemer de siyahtır. Ortada: Karyoka denilen kumaştan kiil renginde şık bir akşam elbisesi. Kor saj kısmının drayesi çok orijinaldir. O muzlara yakın noktalarda birer mücev herle süslüdür. Siyah ve yahud diğer renklerden de yapılabilir. Kemer kısmı nm güzelliği, ve eteğin tamamile plise olması da bu fevkalâde elbiseye ayrı bir güzellik vermektedir. Sağda: Lâciverd kumaştan bir elbise. Bolerosunun üstünde beyaz pikeden yakadan çok zarif durmaktadır. Etekteki kloşlar bu elbiseye orijinailik veren en mühim kısımlardır. Soğanla tedavi Yakılar, lâpalar ve vantuzlar Soğan suyu böbrekleri Bazı hafif rahatsızlıklarda hastalara yârdım etmeği temizlemek için en iyi ve onların ağrılarını azaltmıya çalışmayı öğrenelim! bir vasıtadır Kış geliyor, soğuklarla beraber bir taSoğan yemeklerin içinde daima yedi ğımız bir nesnedir. Fakat soğanın gıdaî kıymetıni kaybetmemesi için onu bazılarınm yaptıkları gibi çiy yemek lâzımdır. Soğanı gayet ince olarak kesılmiş bir şekilde ve salata tarzmda yemek de hoş ve faydalıdır. Soğan suyu kadar böbreklere ve vücuddeki zehirleri def e yarıyan he men hemen başka hiçbir madde yoktur denilebilir. Bilhassa damar şişkinliğine müptelâ ınsanlar bundan çok istıfade ederler. Meselâ domates suyunu seve seve içiyorsunuz, değıl mi? Niçin soğan suyu içmiyorsunuz? Bir kere tecrübe edin, neticeden fevkalâde memnun olacağınıza şüphe yoktur. Çorba, pure ve dolma olarak da soğan yemek faydadan hâlı değildır. Yalnız ne var ki soğan soymak ve doğramak ^;;*ün ev kadmlannın büdikleri veçhilekım hafif rahatsızlıklar da başgösterecektir. Bunlar için doktorlar ekseriya van duz, yakı ve lâpalar tavsiye ederler. Fakat onların tatbikı anında doktorlar biz zat hazır bulunamazlar. Binaenaleyh hastaların veya yanmda bulunanların bunlann tatbikı şeklinden haberdar olmaları lâzımdır. Onun için bu hususta ihti yaten bazı malumat vermeği faydalı gördük. ,, .... Yakılar ve lâpalar ya o mıntîikaya kan toplamak ve yahud oradaki ağrıları durdurtmak için tatbik olunur. Herhangi çtşidden olursa olsun lâpaların ihzar edilmesi şekli aşağı yukarı yekdığerinin ay nidir. Meselâ, keten tohumu lâpasını ele alahm. İki avuc keten tohumu bir miktar soğuk suyun içerisinde alelâde bir hamur k:vamında hazırlanır. Sonra mütemadıyen sallanarak bir tencerenin içinde ısıtıhr. Hamur iyice kuvvetlenince gayet ince muslin üzerine alınır. Muslinin 20 santi metre murabbaı olması münasibdir. Lâpa kalınhğı bir santimetre kadar olmak üzere yayıhr. Muslinin bütün uclan bir tarafa toplanır, diğer tarafı kat'î şekilde serbest kalır. Işte lâpa bu cepheden vücude tat bik olunacaktır. Lâkin, lâpa vücude tatbik olunmazdan evvel onun sıcaklığı, elın ters tarafile muayene edılmesi lâzımdır. Yoksa has tanın derisini yakar. Hele çocuklarla baygın yatan hastalar fazla sıcaklığın farkına varmıyacaklan için onlara tatbik oîunacak lâpalara daha ziyade dikkat etmek lâzımdır. Lâpa bir havlu veya band ile tesbit edilerek yirmi dakîka kadar bırakıldıktan sonra çıkanlır ve lâpanın tatbik edildiği yer biraz ıslak kalacağı için iyice kurulanması lâzımdır. Hardal lâpası gibi ağrıları daha ehemmiyetsiz bir uzva nakil için kullanılan lâpaları fazla ısıtmaya lüzum yoktur. Ev velce tarif ettiğimiz veçhile hazırlanan keten tohumu lâpası üzerine bir miktar hardal tozu serpilir. Hardal 50 dereceden fazla sıcaklıkta tesirini kaybedeceği ci hetle bu hususa dikkat etmek gerektir. Keten tohumu ve hardal tozlan gayet taze olmalıdır. Onu temin için bu tozlan gayet mükemmel kapanmış teneke kutu larda saklamalı ve üç dört ayda bir değiştirilmelidir. Hazır hardal yakıları daha az tesirli iseler de gayet pratiktirler. Kapkacak, havlu, muslin kirletmeğe ha cet kalmadan biraz ıslatılarak tatbik olunurlar. *** Vantuzlar muhtelif uzuvlardaki kan toplanmasmı def için kullanılırlar. Faraza, ciğerler bazan kanı cildin üzerine topIarlar. Fakat eğer kan bir hastanm başına K zahmetli ve göz yaşları doktürücü bir iştir. Fakat bu iş su içinde yapılırsa zah meti azalır. Bilhassa soğanları beş altı dakika kadar kaynar su içinde bıraktık tan sonra soğuk su içinde soymak ve kesmek en iyi usuldür. Maamafıh soğan kesmeğe mahsus makineler de vardır. Bunlan memleketimizde bulmak ihtimali de mevcuddur. Soğan çorbasınm gayet iyi olduğunu yukarıda söylemiştik. O halde size bunu da tarif edelim: Beş altı tane patatesle, dört beş tane soğan soyunuz. Bunları parça parça kesiniz, kâfi miktarda tuzla suyun içine atınız. Soğan ve patates yumuşamaya başladılar mı onları güzelce eziniz ve içine isterseniz bir parça da süt karıştınnız. Sofraya oturacağımz zaman ısıtınız, çorba kâsesine koyup üzerine biraz tereyağı, biraz da kızarmış küçük ekmek parçaları serpıniz. Fe\kalâde nefıs olur. îpekböcekçiliği Enstitüsü, eski Düyunuumumiyenin yaptırdığı binada olmakla beraber, şimdi, en modern teçhizatla ve müteaddid lâboratuarlarile yeni ve mükemmel bir müessese haline getirilmiştir. Burada, bir de ipekböcekçilik istasyonu teşkil edilmiştir ki bu, bir mektebden başka birşey değildir. İpekböcekçiliği öğretmek, ipekböceği tohumu istihsaüni takib etmek için, üç aylık kurslarda, 2030 kişiye, ders verir. Mekteb, sabit değil, seyyardır. İcabında, ders vermek için talebesinin ayağına kadar gider. Nıtekım Ödemişe, Adapazarına giderek derslerini vermiş ve gene Bursaya dönmüştür. Türkiyenin neresinde, kozacılık ve ipekböcekçiliği yapılırsa, oraya gidip ders verhücum etmiş ise Vantuzlar ensesine, başın meğe hazırdır. Zorla öğretmek için ne nıhayet bulduğu noktaya çekılmelıdir. iyi bir buluş, değil mi? Bazı vantuzlar ayni zamanda küçük 16 asistan ve memurun çalıştığı Enstibir hacamat ameliyesi de yaparlar. Fa tüde güzel bir müze vardır ki burada bökat bunları mutlaka ya bir hastabakıcıya, cek ve ipekle alâkadar herşey mevcudyahud o işi yapmaya alışmış insanlara tat dur. Genc ve bilgili müdür, müzeye eskı bik ettirmelıdir. Binaenaleyh biz burada ve yeni bütün Türk ipekli kumaşlanndan yalnız kuru vantuzlardan bahsedeceğiz. nümuneler topluyor, böylece müzede Vantuzun küçük bir çay bardağı şeklinde Türk ipekçiliğinin bir tarihini görmek ve olduğunu herkes bılir. Onda esas içeri tarihî seyrini takib etmek mümkün ola sindeki havayı boşaltır boşaltmaz cilde caktır. tatbiktir. Onun için uzun saplar üzerine Müzede her memlekette yetişen kozatakılmış ve hafif alkole bulanmış bezler ardan nümuneler gördüm. Bunlar içinkullanılır. Bunlar yakılarak vantuzların de krem ve inci renginde olanlan, sanları, içindeki havalar tahliye olunur. pembeleri, hatta yesilleri bile var. Fakat Hasta yüzükoyun yatağa yatar. Bu işi sıcak suda yıkanınca hep'sinin ipekleri görecek adam sol eline vantuzu, sağ eline beyaz oluyormuş. Müzede, nebatî, hayalkole bulanmış bezi alır. Vantuzun için vanî, madenî bütün nesc elyafı da toplande yakar ve sür'atle çeker, vantuzu kapa mış. Orada, merinos koyunu yapağısmm tır. tel olarak ipekten daha ince ve yumuşak Vantuz ekseriya 12 dakika kadar bı olduğunu, Venedikte «cam ipeği» denirakıldıktan sonra bir elle hafifçe iğilterek len ve camdan yapılmış ipek telleri görüve diğer elin bir parmağı altına sokularak yorsunuz. hafif hafif kaldırılır. Kırmızı birer yer Memleketimizde el tezgâhlarile yapılbıraktıkları görülür. mış ipek kumaşlarda, güzellik ve çeşid Kayseride mensucat fabrikası işçilerın den Bursalı Ali Cemal Ozel imzasıle aldığımız mektubda deniliyor ki: «Geçenlerde bır diftkândan dört kilo kadar yağ aldım. Bunun bır mıktarını erıteyım derken yağ; rengıni bozdu, bır fena koku peyda ettı. Ger^ye vermek ıstedım, kıyametler koptu. Nıhayet erıtüen kıemı bana aıd olmaK uzere dukkâncı malını gerı aldı. Bunu ne dıye b^ze yazıyorsun da beledıyeye şıkâyet etmıyorsun diyeceksınız Geçenlerde bır arkadaşın aldığı ekmek hamurdu ve ıçınae çuval sıcımlerı vardı Dığer bir arkadas da koyun eti yerme keçı aldı. Bunlar oeledne memurlarma sıkaj et ettiler. Elınız, gozunuz yok mujdu alnıasaydınız cevabıle karIpek Böcekçiliği Enstitüsü şılastılar. Bu kadar ehemmıyetsız bır mesele ıçın beledıyenın daha yüksek meaıurtıcı ve alıcı 90 kilo üzerinden hesablama larını işgal etmek herh^de doğru oımasa ğa mecburdurlar. Kabul edilen beynel gerektir. Fakat bu makamın butun teşkilâtıle, Kayseridekı milel rutubet ağırlığı yüzde 11 dir; bun geçmesı lâzım değıl bu gıbı ahvalın onune mıdır?» dan fazlası kabul edilmez. Hulâsa ConUrfa belediyesinin nazarı ditionnement dairesi tağşişin, hilekârlığın dikkatine önüne geçen bir yerdir. Bursada tarrılan Urfada Sarayonunde Ocel Kıraatevi ve mühürlenen balyalar, îstanbulda bu müsteciri Abdulvehhab Ocel imzasıle al dairenin verdiği sıkletlere göre alınıp saü dığımız mektubda deniliyor kı: «Muhafaza memurluğundan tekaud olduktan sonra hr. altı nufuslu aılemı geçindırmek ıçın burada bır kıraathane açtım, fakat her ne denEnstitüde, bir de kışlak vardır ki bura se belediye dukkânunm önüne masa ve issı, Türkiyedeki bütün ipekböceği to^um kemle koymama musaade etmiyor. Hal larını kışm muhafaza eder. Bu kışlak, to bukı sağımda ve solumdakıler yaya kaldırunını kaplıyacak kadar dukkânlarınm humları bozulmaktan kurtarması itibarile hududunu aşmış bulunmaktadır. Yaptığım. çok uğurlu ve faydalı bir yerdir. Koza bütun muracaatler cevabsız kalmaktadır. nm içindeki rüşeym çok hassastır. Rutu Alâkadar makamuı dikkat nazarlarını çekmenizi dilerim.> betten, soğuktan, sıcaktan pek çabuk boDahiliye Vekâletinin nazarı zulur. Eskiden böcekçiler, tohumları dikkatine fennî surette, sabit hararet derecesinde Sarıyerde Fıstıklıbağlar caddesi Ali Şevmuhafaza edemedikleri için çok zayiat ve ket imzasile aldığımız mektubda denılıyor rirlerdi. Şimdi ise kışlak, bunlan mükem ki: «Gıresun Muhasebeı Hususıye tebliğ memurluğundan 31 ma}:n 938 tarıhınde melen muhafaza ediyor ve zamanı gelin tekaude sevkedildım. Evrakım o vakıt Dace böcekçilere dağıtıyor. Bu sayede, to hiliye Vekâletme gonderildı, dort aydan beri muamelesi ıkmal edılip geri ş<"lmedıği hum zayiatı asgarî haddine inmiştir. 25 Içın son derece muzayakaya dustum Alâgranaibk. bir,küçük kutuda». 33 35 ı bin kadar yüksek makamın dikkat nazarlarını tohum bulunduğuna göre, fena bfr yerde çekerim.» Paşabahçede Tepeköyde Fenerli saKİanan bir kütunun ıslamp bozuîduğu takdirde, nekadar zaran mucib olacağı sokakta Kâmil özkana: Şikâyet mektubunuz alâkadar makama meydandadır. Bu kışlak, Cumhuriyet regonderilmıştır. jiminin ipekböcekçiliğimize en büyük heOrtaköyde Kaymakçı sokağtnda diyesidir. Iplik istihsalâtımıza gelince, harbden Şikâyet mektubunuz alâkadar makama ' gonderılmiştir. evvel 18 mılyon kilo yaş koza istihsal ediyormuşuz. Büyük Harb ve bilhassa mütareke ve işgal yıllannda istihsal çok azalmış, lstiklâl Harbi sonunda 6 0 7 0 bin kiloya düşmüştür. Bu sukutta, harb içinde, odun yapmak için dut agaclannm kesilmesinden başka, işgal esnasında daşANKARA: 9 bırıncıteşrin 1938 pazar programı: manın hususî tahrib müfrezeleri çıkarta rak dut ve diğer yemiş ağaclarını kestir (Oğle ve aksam nesrıyatı tecrube mahıyetinde olarak yeni studyoda olacaktırj mesi de mühim amil olmuştur. 12,30 muzik tTurk plâkları) 13 haberler 13,15 muzık (karışık plâk nesrıyatı) Cumhuriyet rejimi memleketi imara ve 14 son 18,30 istasyon hakkında muhtelif her türlü istihsalâtı çoğaltmağa başladık lisanlarla izahat ve muzık (eğlenceli plâktan sonra, yaz koşa istıhsali de artmış, lar) 19,15 nmsahabe 19 30 muzık <hallc turkülerı beste ve semaıler) 20 Riyaseti şimdi 2,5 3 milyon kiloya varmıştır. Bu Cumhur bandosu: (.Şef Ihsan Servet) miktar, her sene 200300 bin kilo artmak 21 arabca soylev 21,10 muzık (ıncesaz faslı). haberler 21,15 muzık (incesaz fastadır. Yalnız tohumu çoğaltmakla istihsalı İD 22 muzık (kuçuk orkestra) 22.45 haartırmak kabil olsaydı mesele yoktu; fa berler istasyon hakkında muhtelif lisanlarla izanat ve Lstiklâl marşı 23 son. kat ipekböceği, şairin, Kayseri belediyesinin nazarı dikkatine Hamdi Erola: RADYO v^Ru aksamki programj Eldivenler c Ev kadını Emay eşyalar Banyo ve sair emay eşyalarınızı temizlemek için 250 gram arabsabununu 750 gram sıcak su içerisinde eritiniz. Üzerine 250 gram tebeşir ilâve ediniz. Bunları güzelce birbirine karıştudıktan sonra bir bez üzerine dökerek bahsettiğimiz eşyayı siliniz. Çizmeden, bozmadan pek güzel temizler. Fena kokular Evlerdeki fena kokuları gidermek için, limon veya portakal kabukları yakınız. Ortalıkta o berbad rayıhalardan eser kalmaz. Yemek dolabları Eğger yemek dolablarınıza küçük bir takım haşarat dadanmışsa onları kaçır Bu sene çok şık eldiven nümuneleri meydana çıkacaktır. Ekserisi broderili, fistolu, ajurludur, geniş kulakh olanları da vardır. Birkaç renkli spor eldivenleri de yeni icad olunan kumaşlardan yapıl maktadır. Kemerlerle eldivenlerin ayni renkte ve ayni materiyelden yapılmaları büyük bir zarafete delâlet etmektedir. Bu brodeli, fistolu ve sair şekilde süslü eldi venlerin fiatları pek yüksek olduğu için ev kadınları alelâde düz antilop ve sair mak için bir domatesi yarısından kesip eldivenleri alarak üzerlerine süsleri bizzat öylece bırakınız. Kat'iyyen gelmezler. kendileri yapabilirler. Onların üzerleine kanava işi çok iyi gider. Akşam için bu Ayakkabları Cilâlı ayakkablara parlkhklarını iade eldivenlerin süsleri metal, gümüş lâseleriçin üzerlerine reçine yağı sürdükten sonra den yapılabilir. Gündüz için ise dantel ve saire modadır. u buharına tutmahdır. itibarile Diyarbakır birincidir. Gene muzeden öğrendim ki sadakor denilen kumaş Tussah denilen yabani ipekten çıkar ve en iyisi Hindistanda yapılır. ipekböcekçiliği hakkmda size umumî bir fikir veren müzeden sonra lâboratuarlara giriyorsunuz. Mikroskop lâboratuarı, böceği, ipeği ve hastalıklanm inceden inceye tetkik eder. Sonra nesc mikrobiyo loji lâboratuarını, daha sonra, ipek lâboratuarını gezdik. Bu lâboratuarlardan birinde içindeki böceğe nazaran erkek ve dişi kozaları ayıran bir makine vardır. Bu makine hayrete şayan bir meharet ve nezaketle dişileri sağa, erkekleri sola kovuyor. Hünsaları, erkekliği, dişiliği süpheli olanlan ortada bırakıyor. Binanm alt katında Conditionnement dairesi de, ticarî mahiyette başka bir lâboratuardır. Öteki lâboratuarlarda ipeğin incelıği, kalınhğı, mukavemeti ve daha bilmem nesi ölçülüp biçilirken burada muhtelif cihaz ve aletlerle sıkleti tayin edıliyor. Sıklet tayini satış üzerinde müessirdir. îpek rutubetle sıkleti çok artan bir maddedir. Ağırlığınm yüzde 30 u kadar rutubet ve su çeker. Balyaları ru tubetli bir yerde saklarsanız ağırlığı çoğaır, satan kazanır, alan kaybeder. Bu daire, rutubet sayesinde, meselâ 105 kilo gelen bir balyadaki ipeklerin hakikî ticarî ağırlığmı bulur ve ona meselâ <?0 sıklet tayin eder, 90 kilo olduğuna dair de bir kurşun mühür vurur. Artık o balyayı sa dut yaprağı atlasî ziba dedıği üzere, dut yaprağı yiyerek ipek : yapar. Dut ağacları ise öyle bir yıl ir Je büyümez. Mümbit Bursa ovasında dut fıdanlarından ancak 45 sene sonra istıfade edilebilmektedir. îstıhsalât tedricî bir şekilde her sene 200300 bin kilo artmakla beraber ipekçilik Enstitüsünün gayretleri neticesinde, malın kalitesi de düzelmiştir. Bu sayede, koza ve tohum ihracına da başlanmıştır. İrana 1937 senesinde 35 bin kutu, 1938 de ise 42 bin kutu tohum gönderilmişLr. En çok ipek istihsal eden menleket Çindir; fakat ihracatı pek azdır. istihsal itibarile ikinci olan Japonya ihracat ba kımından birincidir. Türkiye, istihsal iti barile 8 inci gelir. Sabrile koruk helva olur, NOBETÇI ECZANELER Bu gece şehrımızın muhtelif semtlermdekı nobetçı eczaneler şunlardır. Istanbul cıheti: Eminönünde (Mehmed Kâzımi, Alem darda (Arif Neşet), Kuçükpazarda »Hık met Cemıl), Kumkapıda (Hayaar), Şehzadebaşmda (Asaf), Karagunırukıe lArif), Aksarayda (Z. Nurı), Fenerde vEmilyadî), Samatyada (Rıdvan), Bakırkoyde ıHılâU, Şehremmmde (Nâzım), Eyubde (Arif Beşer) eczanelerı. Beyoğlu ciheti: lstiklâl caddesmde (Kanzuk), Dairede CGuneş», Şıslide (Halk). Kasımpasad^. (Mueyyed), Haskoyde (Sadık Akduman), Taksimde (Nızameddm). Tarlabaşında (Nihad), Galata Topçular caddesmda (Sporıdıs), Ortaköy, Arnavudkoy, Bebefe eczaneleri. Moda caddesinde (Nejad). Altıyolda (Namık), Büyukadada fŞmasi Rıza), Heybelıde fHalk), Usküdarda (İttihad), Besiktasta (Suleyman Receb). Beykoz, Paşabahce A. Hısar eczaneleri Kıymetli müdürü tebrik edip Enstitü I den ayrılırken, memleketimde, yüksek ve modern bir ilim, fen ve teknik müesse ^i görmüş olmaktan mütevellid derin bir zevk ve iftihar duyuyordum. Türkiyeâe ipekböcekçiliğinin tabiatin yardımile =ne eskisi kadar bol istihsal yapacağına süohe yoktur. Yalnız biraz beklemek lâzım. Çünkü insanlar, henüz seri halinde milyonla dut ağacı yetiştiren fabrik^lr ku.amamışlardır. Çarşamba günü çtkıyor İZZET MELİH HER GÜZELLIGE A^iIK hıkâyeler, göruşler seyahatler. S a t ı ş yeri ABtDİN DAVER *) Ilk yazılar 22 ve 26 tarilüi nüshalarımızdadır. ÎKBAL KİTABEVİ 288 sahife 1OO kuruş