9 Ağustos 1938 CUMHURİYET SON HABE..R HâdiseSer arasında Kitab sevgisi eslektaşımız Kemal Salih, muasır edebiyatımıza mensub elii kadar muharririrnizin bütitn eserlerini toplamak için iki senedenberi, eski ve yeni her kitabcı (Jükkânınm eşiğini aşındırıyor. Hâlâ bulamadığı kitablar pek çoktur. Bu mubarrirlerin bütün eserleri hakkında eksiksiz bir bibliyografi neşretmek gi'>i güzel bir emelle işe girişen dostumuz, antika toplıyan bir adamm uğnyabileceği nekadar zorluk varsa htpsile karşılaştı. Şu koca memlekette, resmî ve hususî bir tek müessese yoktur ki, çoğu aramızda yaşıyan mubarrirlerin bütün kitablarına d?ğil, hatta bu eserlerin isimlerini yanvana getiren bir tek fihriste bile sahib olsun. Bazı kitabların ortada ne kendisi, ne de adı var, sadece rivayeti dolaşıyor. Kapaklannı görenlerin «ehedetinden başka onların intişar ettiklerine dair hiç bir delil yok ve yeryüzüne çıkıp çıkmadıkları hakkında bir iz bulmak da mümkün değil. Fransada veya Almanyada, muasır edebiyata mensub değil, üç yüz seksen sene evvel yaşamış bir muharririn terliğinin teki bile saklanır; bi>? bugün rnahallemizde yaşıyan muharririn ki.abını bulmaktan bile âciz kalıyoruz. Eserlerinin hepsi satılmış da mevcud'i tiikenmiş olduğu için değil; çünkü öyle olsa birinden birinin hususî kütübhanesinde aranan kitab bilâkis, hepsi okkaya verilerek en sefil hizmetlerde kullanıldığı için biı yaprağı bile ele geçmiyor. Kenal Salfhin, tek bir nüsha bulmak için çektiği zorlukların hikâyesini çıkaracağ] eserin başlangıcında dinlemek isteriz. Fakat kendisi tek bir nüshayı ele geçirmek için nekadar sabır ettiyse, biz de onun gibi tek bir kitab merakliMna kavuşmak için öyle bekledik; hatta biraz daha fazla; çünkü yıllarca değil, asırlarca bekledik. Bize neşrerlilmiş bütün kitablar değil, Kemal Salihler de lâzım. Daha doğrusu bu ikinciler gibi arayıcılanndan mahrum olduğu içindir ki, kitab, bir rafıu üstündeki yerine oturtulacağı yerde, ona kâğıddan. örtü olarak kullanıJıyor. . . ., ^ , , Pek çnklirımız için kitab denilen şey, bir kere okunduktan sonra, içi yenen bir y m i ş i n kabuğu gibi vazifesi herren fonuna ermiş, bir madcledir. Tavan^rnsına veya çöp tenekesıne atılmazsa ambalâj hizmetinde kullanılır. En büyük fikirlere sardığımız peynirleri ve makarnaları yemekie âlîm olabileceğimizi mi sanıyoruz? Türkiyede muasır edebiyatımıza mensub muharrirlerin bütün kitablarını toplamıs (bütün kelimesini bütün manasile kabul etmek şarttır) bir adam gösterebilir misiniz? Ne bir adam, ne resmî ve hususî bir kütubhane, ne de resmî ve hususî herhangi b^r müessese. îşte meslektaşımız Kemal Salih, yalnız bu aşkı ve bu iradesi'e, aradığı bazı değerli kitablar kadar bulunmıyan, eşsiz bir bibliyofil serefine lâyıktır ve Türk kitabınm tek&mülü ona benziyenlerin çogalmaıına bağlı bir iştir. Büriık davalar Çekoslovak meselesi Lord Runciman sîyasî temaslara devam ediyor Ingiliz Lordu ve arkadaşlarının görüşmeleri bir haftaya kadar bitirmeleri muhtemeldir Prag 8 (Hususî) Lord Runciman misafir bulunduğu sayfiyede Başvekil M. Hodza ile müzakerelrine devam etmiştir. M. Hodza, Ingiliz lorduna yeni ekalliyetler nizamnamesi hakkında etraflı izahat vermiştir. Diğer taraftan, lordun arkadaşları da bugün Siidet delegelerile yeniden müzakerelerde bulunmuşlardır. Lord Runci man Prag'a avdetinde bu müzakereleri bizzat idare edecektir. Prag görüşmelerinin bir haftaya kadar nihayete ereceği tahmin olunmaktadır. nu tatilini uzatmıştır. Cumartesi günü neşredilen resmî tebliğde lordun dün akşam avdet edeceği kaydedilmekteydi. Dün öğleden sonra Ingiliz mutavassıtının pazartesi sabahı saat 9 da Prag'a avdet edeceği öğrenilmiştir. Fakat Lord Runciman bugiin saat 10,30 a kadar Aleron oteline dönmemişti. Çek meseles Yazan: LUDOVİK NODO Tarihi, bizlerin yaptığımi7 bir hakikattır; fakat, ekser ahvalde, tarihin kendı kendini yarattığı, bizi geride bıraktığı ve beraberinde sürükleyip götürdüğü de daha büyük bir hakikattir. Fransada OISUJJ, İngilterede olsun, Britanya hükümdarlannın Fransaya yapacakları seyahatm muvaffakiyetle cereyan edeceğinden herkes emindi. Fakat, bu seyahatin, yalnız bu iki memlekette değil, bütün Avrupada heyecan uyandıracağı kimsenin aklına gelmemişti. Bu hâdiseyi, sadece Fransa cephesinden değil, ayni zamanda Çekoslovak cephesinden görmek ve tetkik etmek lâzımdır. Almaniar, Mösyö Çemberlayn ile yüzbaşı Viedeman arasında cereyan eden müzakerelerden sonra, Ingiliz Başvekiliiıi kendılerine imale etmiş gibi görünmek istiyerek, Lord Runciman'ın seyahatıni. çek i)i neticeler verecek mes'ud bir hâdise gibi karşılarken, Çekoslovaklar, bu derece açıktan açığa bir müdahaleyi, hakmnet ve tamamiyetlerini tehlikeye ko yabilecek bir teşebbüs gibi telâkki ederek, bnceleri biraz telâslandılar. Mösyö Beneş ve Çekoslovak nazır ları, bu yeni şeraite uymazlık etmiyecek kadar zeki siyaset adamları olduklarından, Lord Runciman'ın ziyaretini, hatta kendi emellerinin tahakkuku şeklinde göstereceklerine şüphe yoktur. Lâkin, Çekoslovak efkârı umumiyesinin büyük bir kısmı, vaziyeti hiç de bu kadar ince elemeğe lüzum gönreden mütalea beyan etmistir. İki Çek gazetesinin, bizzat Londra gazetelerinde tercümeleri intişar eden yazılarında, «Londra, Çekoslovakya zararına olarak Berlinle bir yakınlık tesisine çalışıyor» mealinde bir başlık ve altında şu mütaleayı okudum: «îngiliz hükumetinin bu yakınlığı arzu ettiği sarahatle görülüyor. Fakat bunun zarannı, baş kalarına ödetmeği daha doğru bulduğu için, bugün şu suali varid görüyoruz. Bunu ödiyecek olanlar Çekoslovaklar mıdır?» Diğer bir Çek gazetesi de diyor ki: «Hakikatte, demokrasi hükumetlerinin totaliter devletlerden daha kuvvetli ol dukları nazarı dikVate alınırsa, Cermen istilâsı masrafını neden dolayı daima demokrasilerin ödemek mecburiyetinde kaldıklan suali yerinde sayılmaz mı? Ve, pancermanizmin, Avrupa cenubu şarkisine müteveccih istilâsı yollannı kapıyan bizler, neden dolayı hassaten kurban ediliyoruz? Büyük Britanya ve Fransa, vaziyetimizin kıymetini, şimdi yaptıklarından daha iyi bir şekilde takdir etmelidirler.» Şurasını derhal söyliyelim ki, Fransa, Çekoslovakyanın istiklâlini ve müdafaa vesaitini azaltacak hiçbir manevraya muzahir olmağı asla düşünmüş değildir. İngiltereye gelince. o, Çekoslovak memleketinin Avrupadaki yüksek ehemmiyeti hakkmda o kadar iyi malumata sahib dir ki, muvakkat anlaşmaları muvaffakiyete götürmek gibi endişelerle, onu feda etmeği asla düşünemez. Masamın uzerir.de duran müteaddid ingilizce mecrruaların da, büyük otorite sahibi muhtelif seyyahlar tarafından, Çekoslovakyanın hayat şeraitine dair, çok bilgi ı!e ve munsıfane yazılmış yazr lar görüyorum. Bu etüdlerin, Prag'daki elçisi tarafından esasen çok iyi ma lumatla teçhiz ediien Britanya hükumetince bilınmemesıne ımkân yoktur. Oksford Ünıversitesi profesörlerinden Sir Alfred Zunmerman, «İnternational Revievv» adl; mecmuada, Çeklerle Sü detler arasındaki mütekabil münasebat meselesinin, hakikatte, bugünkü müna kaşalann ıkıncı plânında kaldığını çok güzel bir şekilde izah etmistir. Bu profesör, şınıdı mevzuu bahsolan meselenın, Cermen Imparatorluğıle, Baltık, Adriyatik ve Karadeniz mıntaka sında bulunan kücük milletler arasındaki kat'î mücadeleden ibaret olduğunu söylemektedirler. Südet denilen Bohem Almanldrınııı mufalebatı etrafında kopanlan gürültüler, bunlann hürriyetten mahrumıyet ıddıaları, ıçtımaî bakımdan düsük seviyede tutuldukları hakkndaki sözleri, *;ok m.^'iiidne istismar ediien bütün bu müddeiyat, pancermanıstlerin şark yolunu kendilenne kapıyan Çekoslovak kalesini varmak için kullandıkları bahanelerdır. Ve Çekleri, Südet memleketi ahalisine en geniş imliyazlar vermek hususunda ikna keyfiyeti mevzuu bahsolduğu müddetçe, müttefiklerin hepsi bu noktada mutabık bulunacaklardır. Fakat, bugün bu mesele üzerinde münakaşa etmek abesle iştigal olur; zira Südetler, halihazırda, Alman vatandaşlannın Hitler Almanyasındaki hürriyetlerine nazaran son derece daha fazla serbestiye sahibdirler. Prag'ın göbeğinde, mensub olduklan cumhuriyet aleyhindeki neşriyatla dolu gazetelerini ve kitablarını açıktan açığa basıyorlar ve satıyorlar. Südetleriu sızıltıları, sırf bir bahaneden ıbarettir. Eğer bu bahane olmasa başka ne icad edilecek, yahud onun yerine herhangi diğer bir sebeb buluna caktı. Lord Runciman'ın tavassutuna gelince, onu izah edebilmek için, Londrada çıkan Contemparary Revievv mecmuasının ağustos nüshasındaki şu bendi oku mak lâzımdır: «Hakikî bir sulh siyaseti, Südetlere, demokratik bir devletin tebeas olmak sıfatile beklemekte haklı olduk> lan şeylerden başka hiçbir imtiyaz ve rilmesini tekeffül edemiyeceğimizi ve Çekosiovak istıklâlinin mahvi maksadile Südet davası üzerinde yapılacak her türlü istismarm yeni bir cıhan harbine müncer olacağını, böyle bir harbde de bizim yerimizin ancak müttefiklerimizin yanmda bulunacağını Almanyaya hatırlatmaktır.» Bu şcrait dahilinde, M. Çember layn'ın, Çekoslovakyayı hakimiyet haklanndan mahrum etmeği düşünmesine imkân var mıdır? Diğer taraftan, çok ehemmiyetli bazı kararlar evvelden ittihaz edilmiş değilse, Lord Runciman'ın memuriyetinden ne fayda beklenebilir? Bir taraftan, Çekler, Çekoslovak devleti çerçevesi içinde Südetlerin huzur ve refahını daha iyi temin etmek mevzuu bahsolduğu müddetçe, onun istediği bütün imti yazları bahşetmek kiyasetini gösterecek lerdir. Fakat, bu imtiyazlar, dieğr taraftan, Almanyaya pek az görünecekrir. Eğer Lord Runciman, Çekoslovakyanın istiklâlini ve hâkimiyetini tehlikeye ko yabilecek yenilikler istiyecek olursa, bu sefer de, boyunduruk altına girmemeğe azmetmiş bir milletin ısrarlı mukavemetile karşılaşacaktır. İşte bu büyük devlet adamının, içine girmesi ihtimalinden korku'abilecek cıkmaz budur. NALINA MIHINA Niçin tutuşmuyorlar? aponya ile Sovyet Rusya, hern hududda çarpışıyorlar, hem de işı sulhan halletmek ister gıU, görünüyorlar. Birbirlerini denedikten sonra, yenişemiyeceklerini anhyarak güreşi başka zamana bırakan pehlıvanlar gibi. Eğer, Uzakşarktaki kanlı ihtilâf, harbsiz bterse, bu netice, daha ziyade Japonyaıiın yeni bir savaştan çekindiğni gösterir. Acaba niçin? Çünkü Japonya, pek sulhu sever bir devlet değildir; Sovyet Rusya, kafalar fethetmek istiyen ıhtilâlci bir devlet olduğu kadar, Japonya da ülkeler fethetmek istiyen emperyalist bir devlettir; yeni tabirile dinamik devlet. Japonya, emperyalist, hatta cihangir bir devlet olduğu için, harble yaşar. 1894 te Çinle, 1904 te Çarlık Rusyasile, 1914 te . A lmanya ile harbetmiştir. 1917. de, Rusyada ihtilâl çıktıktan sonra, Japon orduları, Vlâdivostok'tan başlıyarak Sıberyada bır hayli arazi işgal etmışlerdi; neden sonra, buralarını tahliye etmek mecburiyetinde kaldılar amma gözleri, o çok zengin Siberyada kaldı. Japonya, 1930 danberi de, programlı, fakat ilânı harbsiz harblerle Çinden parçalar koparmaktadır. Japonyanın cihangirlik emellerinden bahsederken müteaddid defalar yazdığım gibi, bu devletin Çindeki ve iç Moğolistandaki genişleme hareketinin en mühim saiklerinden biri de, büyük bir sevkulceyşî hareketle şarkî Siberyayı Baykal gölünün garbından tehdid etmektir. Haritaya bir göz atmak, Japonyanın Siberyaya karşı beslediği istilâ emellerini ispata kâfidir. Şu halde, yeni bir Rus Japon harbi mukadder ve muhakkalc iken, Japonlar, neden bu son hâdiseyi bir harb vesilesi yapmaktan kaçınıyorlar? Bunun sebebleri şunlar olabilir: J Bir Ingiliz heyeti Çekoslovakyada Prag 8 îçlerinde binbaşı Yung'la binbaşı Attlee bulunan 31 îngilizden mürekkeb bir heyet Karlovivari'de bu lunmaktadır. Heyet Çekoslovayada bir Lordun hafta sonu tatili Prag 8 Lord Runciman hafta so tetkik seyahati yapmaktadır. •ııımıtmilllllllllllllJIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUllımıııı Italyan Alman Filistinde vukua gelen son hâdiseler askerî yakmlığı Çete hücumları ve bom Bir Fransız gazetesinin balar devam ediyor dikkate şavan makalesi Paris 8 Mareşal Balbo'nun Berlini ziyaretinden bahseden Ordr gazetesi diyok ki: «Söylendiğine göre bazı Alman mahfilleri, İtalya ile Almanya arasındaki bagları bir ittifaka tahvıl etmeği şid detle arzu etmektedir. General Pariani ve General Russo'nun sevahatlerinden sonra şimdi de Mareşal Balbo'nun bu seyahati bu arzuya isaret teskil eyle mektedir. Londra ve Parisin bu mesele üzerinde durmaları lâzımdır. ttaîva ile Almanya arasındaki askerî bağların tngiltere Müstemlekât Nazırt takvivesı kevfiyetinin îngiltere ile Fransa arasındaki askerî bağların takviyedönüyor . . sini elzem kılmakta olduğu da üzerinde Londra 8 (Hususî) Müstemlekât Nadurulacak bir meseledir.* zırı M. Malcolm Macdonald bu gün FiLord Kurtvud Berlinde listinden tayyare ile Malta'ya dönmüştür. Nazır yarın Maltadan îhgıltereye Londra 8 Lord Allen of Kurtvurd tayyare ile Berline hareket etmistir. hareket edecektir. Press Assosiasion'un bildirdiğine göre. Behçet Uz, îzmirde Lord. Berlinde, siyasî görüşmelerde buîzmir (Hususî) 8 Belediye Reisi lunacaktır. miz Behçet Uz, bu gün îstanbuldan döndü. Doktor Behçet Uz, seyahati hakkında aşağıdaki izahatı vermiştir: c Büyük Şef Atatürke İzmirlilerin hasret ve tazimlerini arz ile fuarımıza şeref vermelerini rica ettim. Atatürk. mütehassis olduklannı, îzmirlilere saadetler dilediklerini söylediler, sevgi ve selâmlarını götürmemi emir buyurdu lar. Başvekil Celâl Bayar da, fevkalâde bir mazeret çıkmazsa fuarı bizzat açaAtina 8 Elefteron Vima gazetesi, cağını söyledi. Vekillerimiz fuarın küyüksek bir dıplomatik şahsiyetin Selânik şad merasiminde bulunacaklardır. Fuar mevsiminde bir vapurla erkek lisesi anlaşnıası hakkında bir makalesini neş otel ittihaz edilecektir. 1939 fuarına ka retmekted r. dar, şehir kazinosu yerine üç yüz bin Bu yüksek diplomatik şahsiyet, ez liraya büyük bir otel yapılacaktır. Baş cümle diyor ki: vekil Celâl Bayar bu tasavvurdan mem«Selânik anlaşması, uzağı gören zinun kaldıklannı söyledi » mamdarlann cesaretli realizmi ve fılıyaİngiliz Beşvekili hasta tın mantığile yaratılmış olan mes'ud bir Londra 8 Başvekil M. Çemberlayn vaziyeti temhir için serbestçe fikir teatitatilini geçirmek üzere geçen çarşam sinin muhassalası olarak vücude gelen ba günü îskoçya'va gitmisti. Mumai enternasyonal vesikalardan birini teşkil leyh, sıhhî sebeblerden dolavı yarın sa etmektedir. Selânik anlaşması, sarihtir, bah Londraya dönecektir. Kendisi. bir esaslıdır, samimidir ve böylece muharrirsoğukalgınlığından mustarib ve dokto lerinin ruhunu in'ikâs ettirmektedir. Nikruna kendisini muavene ve tedavi ettir binlik kuvveti ve istikbal ümidlerile do mek mecburiyetinde bulunmaktadır. Iudur. Hiçbir kimseye müteveccih değilBaşvekilin etrafmdakilerinin beyana dir. tına nazaran mumaileyhin bu suretle Anlaşma, enternasyonal, enterbalkaLondraya avdeti siyasî mahiyette hiç nik ve Yunanistan bakımlarından da mübir zarurete tekabül etmemektedir. himdir. Kudüs 8 Sakin bir hafta nihayetinden sonra tethişçiler bu gün Filistindeki tahrikâtlanna yeniden başlamış lardır. Tulkerim'de asilerin bir çetesi kadastro bürosuna taarruz etmiş ve büroda mevcud vesikaları ve dosyaları alıp götürmüştür. Bu sabah Teberye'de Arab çarşısmda bir bomba patlamış, bir Arab telef olmustur. 9 yaralı vardır. Yafa Telâviv hududunda bir bomba kücük bir yahudi kızım varalamıştır. Selânik itilâfına dair bir makale Yunanlı bir diplomat: «Anlaşma, berrak bir hava yaratmıstır » diyor PEYAMİ SAFA Beşinci piyade alayına merasimle sancak verildi Birinci Ordu Müfettişi Orgeneral Fahreddin Altay, dün de, Çerkezköyündeki beşinci piyade alayına merasimle sancak vermiştir. Merasimde Orgeneralden baska. İstanbul Komutanı Korgeneral Halis Bıyıktay, Uçüncü Kolordu Komutanı Korgeneral Salih Omurtak, Tümgeneral Zeki, Tuğbay Sami Dayı hazır bulunmuşlardır. Aksamüstü saat beste sancak alayın bölüklerinin birinin muhafazasında olarak sahaya getirilmış ve mızıkanın çaldıeı İstiklâl marşı hür metle dinlendikten sonra Orgeneral Fahreddin Altay, güzel bir hitabe ile sancağı alay komutanı albay Emin Arıkana teslim etmistir. Albay Emin An kan da bu hitabeye, yürekten gelen, atesli bir cevab vererek kanının son damlasına kadar bu sancağın şeref ve namusunu muhafaza edecegini söylemiştir. Bundan sonra alay komutanların ve halkın huzurunda çok muntazam bir resmigeçid yapmış, civardan toplanan halk kahraman alayı şiddetle alkıslamıştır. Akşam, bütün alay geç vakte kadar bu kutlu günü tes'id etmistir. Komutanlar akşamüzeri tstanbula dönmüşlerdir. Beşinci alaya yeni sancağı kutlu olsun. Harf inkılâbımızın onuncu yıldönümü lBa$makaieden devarn) bulundu. Atati 'k inkılâblannın hangisi hangisinden daha üstün olduğunu ayırd etmek kolay değilse de. Çünkü Büyük Dâhinin Türk milletine verdiği yeni hayatm her safhası ayrı ayn büyüktür. Harf inkılâbında şu farika var: Yeni alfabeye geçilirken asırların millet itiyadında kökleştirdiği bir sistem herkes tarafından azçok emek sarfolunarak değiştirilecekti. Bu bizzarure bir kültür fasılası teşkil edebilirdi. Fakat netice itibarile Türk milletini bütün ferdleri çabuk okuyup çabuk yazar müterakki milletler ayarında yekpare bir heyet haline koymak suretile daha büyük ve tam manasile millî bir kültüre götürürdü. Mahdud mahzurlara ehemmiyet verilmiyerek büyük gayeye gidilmekte tereddüde yer bırakılmadı. İşte daha şimdiden büyük semereleri içinde yüzdüSümüz yeni harf inkılâbı bu suretle kararlaşmış ve Büyük Şefin emrile on yıl önce bugün bütün milletin severek kabul ettiği bir hakikat olmuştur. ; Frankist kıt'aları, dün de iki kasaba zaptettiler IBaştarafı 1 inci sahıfede] ticede bir çocuk ölmüş, 10 kişi yaralanmış, bes ev harab olmuştur. Bu tayyareler, müteakıben VillaNövaİGeltru'yu bombardıman etmişlerse de ika ettikieri hasarat mühim değildir. Anlasma, Balkanlarda filen mevcud vaziyeti takviye etmekte ve hertürlü suitefehhümden ve sarahatsizlikten âri berNevyork 8 Komodor Rober îrving. rek bir hava yaratmaktadır.» Nevyorka muvasalatında Küin Mari vatzmir Maliyesinde bir purunun Atlas Okyanusunu şarktan garbe doğru vasatî 30.99 mil sür'atle hırsızlık katetmiş olduğunu bildirmistir. Nor İzmir (Hususî) Hususî muhasebe mandi vapurunun 1937 ağustosunda muamelât memur muavini Remzi, biri şarktan garbe doğru Atlantiki katettiği 197, diğeri 35 liralık doldurulmuş, imza sırada sür'ati 30.58 mildi. ve muamelesi tamamlanmış iki çeki, daKomodor Rober, «Mavi kordelâ» nın ireden gizlice alarak, Beyler sokağında henüz Normandide kaldığını. çünkü Nazmi nammdaki arkadaşma vermiş ve Normandinin garbden şarka doğru At onun vasıtasile parayı bankadan almışlantiği katederken vasatî 31.20 mil sür tır. Çeklerin kavbolması üzerine zabıta at realize etmiş old*uğunu beyan etmiş tetkikata girişmiş ve Remzinin son zatir. manlardaki hayatı, bazı kadmlarla dücelbetmiş. Berlin borsasında hisse se şüp kalkması, nazarı dikkati tesbit olusarfiyatı teferruatına kadar nedleri piyasası düşüyor nunca isticvabda herşeyi itirafa mecbur Berlin 8 Alman borsalannda hisse kalmış ve tevkif olunmustur. Nazmi ise, senedlerı piyasasının mütemadiyen su hırsızlıktan haberdar olmıvarak sadekutu ve satm almalarm hemen hemen ce bir dostluk hesabına gidip çek muhtamamile fıkdanı, piyasaları tutmak i teviyatını baTiVa^nn aldmmı ve Remziçin bankaların bir konsorsiomu ihdası nin kendisine 600 kurus verdiğini söylemiştir . nı derpiş ettirmektedir. Normandi Kuin Mari rekabeti Yaralı tngiliz konsolosu öldü Londra 8 Barselon'dan bildirüdiğine göre, Alikante'deki İngiliz konsolosu, evvelki gün Alikante'nin bombardımanı esnasında almış olduğu yaralardan dün ölmüstür. Ingiliz komisyonu Londra 8 İngiliz diplomasi mehafili, İspanyada açık şehirlerin bombardımanı hakkında tahkikat icrasına memur İngiliz komiyonunun su suretle teşekkül edecegini bildirmektedir: Yakalanan esrarkeş Sabık hava kuvvetleri kumandanla Evvelki gün Arabcamide şüphe üzerından binbaşı Şmıt Pıgot, topçu binba rine çevrilen sabıkalılardan 'Salâhaddişılarmdan Löjön. Bu iki zat 13 ağustas nin üzerinde dokuz gram esrar bulunta Tu'u^a va<=ıl o'acaktır. (a.a.) mus, vakalanmıstır. 1 Japonya, bir senedenberi Çinle yaptığı mücadeleden askerî ve malî bakımdan yorgun düşmüştür. 2 Henkeu'yu aldıktan sonra Çinin. mukavemetini tamamile kıracağı hulyasına kapılan Japonya, kısa bır zaman için, vakit kazanmak istiyor. 3 Japon askerî mehafihnin atıp tutmalanna rağmen, Japonya, iki cepheli bir harbi başaracak kudreti kendinde görmüyor; Çin işini büsbütün halletmeden Sovyetlerle tutuşmak istemiyor. Filvaki, kendi üslerinden çok uzak, deniz aşın memleketlerde mesafe, zaman ve hasmın sayıca üstünlüğü gibi, üç aleyhte şartla iki devletle birden harbetmek, bazılarının tahmin ettikieri gibi, hiffetle kabul edilecek bir iş değildir. Sovyetlere gelince, onların da şu sebeblerle bu harbi istemedıkleri tahmin edilebilir. 1 Arazi fethi gibi emperyalist emelleri yoktur. 2 Japonya ile harbe tutuşunca, Avrupada Almanya ve İtalyanın taarruzuna uğramaları muhtemeldir. 3 Dahilî vaziyet, haricî bir harbe kolayca atılmayı göze aldıracak kadar emin değildir. Nitekim, daha geçen yıl, Genelkurmay başkanile sekiz güzide erkânıharb zabiti kurşuna dizilmiştir. 4 Sovyet Rusya, Japonyanın Çinde daha çok yorulacağına kanidir; ken" disine, nasıl olsa, günün birinde taarruz edecegini kat'iyetle bildiği Japonyaya karşı «ihtıyatî» bir harb açmak isterse, bunu Japonya, Çinde daha çok yorulduktan sonra, yapmağı tercih etmektedir. Filvaki bu tecil Sovyetlerin lehinedir. Çünkü müstakbel hasım yorulurken kendisi mütemadiyen kuvvetlenecektir. 5 Sovyetlerin, bu hudud hâdiselerinde, eskisi gibi gevşek davranmayışla * rını, Maıeşal Çan Kay Şek'e yardım etmek için, askerlikte «diversion» denilen «düşmanın dikkatini baska tarafa çekip aldatmak» nev'inden bir hareket addetmek de mümkündür. Hulâsa, vaziyet icabı, harbi daha ziyade Japonyanın göze aldırması lâzım gelirdi. Eğer, mesele, harbsiz kapanırsa, bu, daha münasib bir zamana, meselâ Sovyet Rusyanm karısacağı bir Avrupa harbine imizaren, Japonyanın ricati demek olacaktır. Türk milleti Ulu Atasına harf inkılâbınm bu onuncu yıldönümünde yeni alfabenin altından yazılmış harflerile kalbinin en derin yerlerinden kopup gelen şükranlarını arzetmekle bahtiyardır. Mağazası için Mevsim Yoktur. Her Ay En Modern Mallar Gelmektedir. Beyoğlu istiklâl caddesi DEKORASYON YUNUS NADt