29 Haziran 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

29 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Haziran 1938 CUMHURİYET Beden terbiyesi ve spor Belçika mehafili Türk ingiliz dostluğunun kudreti Faik Kurdoğlunun Ziraişlerinde büyük ıslahat at Vekâletine getirilişin Son Londra anlaşmaları samimî Memleketteki oyun, jimnastik ve spor faaliyetlerini Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü sevk ve idare edecek lBa?tarafı 1 inci saMledei 3 Genel direktörlük, arsıulusal spor temas ve münasebetlerinde merci olan resmî bir teşekküldür. 4 Gencler için kulüblere girmek ve boş zamanlarında beden terbiyesine de vam etmek mecburidir. Hangi yaştaki vatandaşların nekadar müddetle ve hangi mevsimlerde spor mükellefiyeti altın da bulunacakları ve ne gibi devair vc müesseselerde beden hareketlerinin tatbikı lâzım geleceği îcra Vekilleri Heyetince tayin olunur. 5 Beden terbiyesi genel direktör lüçü merkezde bir genel direktörle genel sekreterden, federasyonlar heyetlerinden ve teftiş, hesab, sağlık ve saha ve tesisler dairelerinden ve neşriyat, propaganda, muhaberat, muamelât ve arşiv, sicil ve misafir ve müze ve kütübhane şubelerinden tesekkül eder. Genel direktörlük lüzumu kadar yerli ve yabancı mütehas sısla memur ve müstahdem kullanır. 6 Beden terbiyesi genel direktörü Basvekil tarafından intihab ve Cumhurreisinin tasdikile tayin olunur. Genel direktör, bu kanuna göre kurulan teşekküllerin mercii ve âmiri olup bu teşekküllerin çalısmalarmdan mes'uldür. Genel sekreterle daire reisleri, federasyonlar başkanlan ve şubeler müdürleri, genel direktör tarafından intihab ve Basvekil tarafından tayin olunurlar. Diğer memurlar ve müstahdemler doğrudan doğruya genel direktör tarafından intihab ve tayin olunur. 7 Bir veya daha fazla spor nevileri, teknik ve idare bakımından birer federasyona bağlanır. Federasyonların adedi, beden terbiyesi genel direktörünün (istişare heyeti) nin de mütaleasını al mak suretile yapacağı teklif üzerine Basvekil tarafından tesbit olunur. 8 Merkez istişare heyeti, beden terbiyesi genel direktörünün reisliği al tında memlekette spor bilgisi ve ihtısasile tanınmış olanlar arasından Basvekil ta rafından seçilecek beş zatla Kültür, Millî Müdafaa, Dahiliye ve Sıhhat ve Içtimaî muavenet Vekâletlerinden intihab olunacak birer mümessilden terekküb eder. Kendilerini alâkalandıran işlerin müzakeresinde iİRİli diğer Vekâletlerin de birer mümessili bulunur. 9 uncu madde merkez istişare heyetinin vazifelerini gÖstermektedir. 10 uncu maddeye göre her vilâyet bir beden terbiyesi mıntakasıdır. Valiler bölgelerin baş kanı ve beden terbiyesi işleri vilâyetlerde valilerin, kazalarda kaymakamların, na hiyelerde nahiye müdürlerinin, beledıye teşkilâtı olan köylerde belediye reisleri nin ve diğer köylerde muhtarların idare ve mes'uliyeti altmdadır. 11 inci maddede bölgelerde beden terbiyesi işlerile meşgul olmak üzere vah lerin mes'uliyeti altında bölge beden terbiyesi direktörile o bölgede tatbik edlmekte olan spor nevilerinin alâkadar federasyonlarla mütenazır olarak her biri için valinin seçeceği ve beden terbiyesi genel direktörlüğünün tasdik edeceği birer ajandan terekküb eden heyetler bu lunduğu yazılmaktadır. 13 üncü madde şöyledir: «Genclerin beden terbiyesi ve sporn bu kanunla kurulacak ve bu kanun hü kümlerine intıbak ettirilecek olan kulübler ve gruplar vasıtasile yaptırılır. Mekteb ve kışla dışında elli ve daha çok spor mükellefiyeti çağında yurddaş bulunan köy, kasaba. şehir ve münferid mahalierde kulüb, 50 den az yerlerde spor grup lan kurulur. Spor mükellefiyeti çağında yurddaş sayısı beş yüzden fazla olan kasaba ve şehirlerde her kulübe 500 den fazla ve 200 den noksan düşmemek üzere kasaba ve şehir kulübleri tesis olunabilir. Bu kulüblerin ve gruplann imkân ve lüzumuna göre tesisi ve kulüblerin bu kanun hükümlerine göre tevhidi, tefriki ve feshi genel direktörlüğün göstereceği lü zum üzerine tcra Vekilleri Heyet:nce yaptırlıır.» Lâyihada vilâyetler istişare heyetlerine genel direktörlüğün bütçe ve gelirine dair hükümler vardır. İkinci muvakkat maddeye göre, 1938 malî senesi hususî idare ve belediyelerin beden terbiyesi ve spor işleri için bütçelerine koydukları lahsisat yüzd 2 ve yüzde 4 kaydına tâbi olmadan aynen verilecektir. Üçüncü muvakkat madde şöyledir: «Türk spor kurumunun bütün mallan. hukuk ve vecibeleri, beden terbiyesi genel direktörlüğüne intikal eder. Bu kurumda elyevm çalışmakta olan memur ve müs tahdemler tercihan yeni teşekküle alınırlar. Almmıyanlara beher hizmet senesi mukabilinde bir aylık hesabile tazminat Cemiyetin belkemiği: Millî kültür [Başmakaleden âevarri] Ancak cemiyetin belkemiğini teşkil eden kültür bu serginin teşhir ve işaret ettiği işlerle de tam cereyanını almış olamaz. Milletin hayatını taclıyacak diğer bir irf an grupu vardır ki onun da biran önce tahakkukunu bütün milletçe temenni etmeliyiz: Bütün kollannda güzel sanatlar. Musikide henüz emikliyoruz. Tiyatrodan henüz düpedüz mahrumuz. Ressamlarımıza ve heykeltraşlarımıza hâlâ canlı bir hız ve hamle veremedik. Şiir ve edebiyat, müşterisiz meta gibi olduğu yerde sayıp duruyor. Memlekette sinema temaşası bile arzu olunabilecek çekidüzenine konulamadı. Millî kültüre kıymet veren rejımin bütün bunları ku\"vetli ellerile yakalıyarak ileri götürmesi lâzım. Bilhassa tiyatro ile edebiyatın biran evvel yeni ve çok ileri inkişaf hamleleri arzettiğini görebilmeliyiz. Millet kendi bünyesindeki kudretin itrıhad ve tesanüdle alabildiğine yükselişini ancak dilile irfanının pürüzsüz, inşirahmda görebilecek ve gösterebilecektir. Yeni bir hayata girmiş Türk milleti için sahneden daha büyük mekteb olamaz. Ağlatan, güldüren, diişündüren, hulâsa hayatı görünmez sihirli ellerile evirip çevirecek, yuğurup pişirecek olan sahneden... Yukanki satırların yazılışı sebebi Ankarada bize pek güzel çalıştığı temin olunan Tiyatro mektebimizin erkek kız kâfi talebeye malik olmadığı hakkında verilen haberdir. Bize mektebden herkesin kâfi derecede haberi yoktur da onun için oraya kâfi derecede rağbet olunamamıştır gibi geliyor. Hakikaten öyle. Biz bile Ankarada bir Tiyatro mektebimiz bulunduğunu ve pek iyi çalıştığını zaman zaman şundan bundan ve tesadüfen öğreniyoruz. Memleketin böyle bir müessesemiz olduğuna ve şöyle böyle maksadlar için san'atkârlar hazırlamakta bulunduguna dair kâfi malumab yoktur. Vekâletin bu müesseseyi türlü vesilelerle memlekete hakkile tanıtması pek lüzumludur. îtikadımızca o zaman müracaatlerin çokluğu karşısmda seçme zorluğu ile karşılaşacagız. Meslek işleri ve güzel san'atlar: îşte maarifimizin ve kültürümüzün dahil olduğu yeni istikamerin başlıca iki büyük yolu. Üniversiteden bahsetmiyoruz. Millî hayatın hâkim meş'alesini teşkil eden bu müessesenin mazhar olmak ihtiyacında bulunduğu rekâmül müstakil mahiyetini da1 ima muhafaza etmektedir. verilir.» Belçikada çıkan Nation Belge ga zetesi, Faik Kurdoğlunun Ziraat Vekâletine tayini haberini verdiği 23 haziran tarihli sa yısmda bu habere şu mütaleaları ilâve ediyor: «Faik Kurdoğ lunun Ankara hükumetince Ziraat Faik Kurdoğlu Vekilliğine tayini Belçikada bilhassa memnuniyetle karşılanmıştır. Faik Kurdoğlu, birçok seneler ticaret ata şesi sıfatile bulunduğu memleketimiz de çok iyi hatıralar bırakmış, nezaketi, işe vukufu ve faaliyetile kendini sev dirmişti. Bu tayinin idare rüesamızın nazarı dikkatinden kaçmıyacağını ümid edi yoruz. Bu mühim mevkie bir Belcika dostunun yükselmiş olmasını, yeni Türkiyede ticarî inkişafımızı hiç şüphesiz teshil edecek mahiyettedir. Ihracat tacirlerimiz, enerjik ve münevver bir hamle gösterirlerse, Türkiyede, kaza nılacak yeni mevkiler bulacakları muhakkaktır. Tam bir inkişaf halinde buîunan Türkiyenin makbul ihtiyacları ve ar zettiği garantilerin münakaşa kabul etmez şekilde sağlamlığı, haricî piyasa larda ekseriya kuvvetimizi kıran şahsî hasis rekabetleri âmme menfaatine feda etmek şartile, önümüzde geniş ufuklar açmaktadır.> den memnun oldu tezahürler arasında tasdik edildi [Bastaraft 1 inci sahıtede] imzaladığımız bir mukaveledir. İkincisi Eksport kredi Garanti Departman tarafından garanti edilmiş olan 10 milyon İngiliz liralık bir ticarî kredi mukavelesidir. Üçüncüsü, hükumetimizle îngiltere arasında imza edılmış olan ve 6 milyon İn giliz lirasım ihtiva eden diğer bir muka veledir. Müzeyyel klering mukavelesi 2 eylul tarihli mukavelenin bazı maddelerini Ucil etmektedir. Bunlardan başlıcaları şimdiye kadar îngiltereden Türkiyeye ithal edilen mallann 1 temmuz 1936 tarihindeD sonra anlaşmaya merbut bir liste mucı bince senevî 3 milyon 100 bin liralık miktara indirildiğine dairdir. Türk İ n giliz kleringinde birikmiş olan bazı paralan eritmek maksadile Türkiyede yapıîacak olan işlerden bazılannm 500 bin ingiliz lirasına kadar olan miktanmn gene Eksport kredi garanti departmanı muvafakatile bize yapılacak kredi ile bu işe tahsisini âmirdir. Yeni şeker fabrikaları açılması kararlaştı Parti Grupu birçok hatiblerin de mütaleasını dinledikten sonra hüku metin şeker sanayiini himaye prensipi hakkmdaki izahatmı müttefikan ve al kışlarla tasvib etmiştir. [Baştaraft 1 inci sahifedel Halkevlerinin köylere kadar teşmili Bundan sonra Daliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya, geçen sene Parti mensublarmın intihab daire lerinde yaptıklan tetkiklere aid raporlardan alınan iyi neticeleri ve bu sene de yaz tatili dolayısile meb'uslanrrnzın Parti örgütleri ve Halkevleri faaliyetleri etrafında ve Partiyi ilgilendiren işler üzerinde yapacaklan tetkikleri raporla Parti Genel merkezine bildirme lerinin çok faydalı olacağını tebarüz ettirdikten sonra Halkevlerinin nahiye ve köylere kadar teşmilinin umumî bir arzu olduğunu ve bu hususun Partice kararlaştırıldığını beyan etti. Grup, Genel Sekreterin bu izahatmı alkışlarla tasvib etti. (a.a.) Biga hayvan panayîrî Biga (Hususî) Biga kazasında ilkbaharda yapılan hayvan panayırı bu sene çok canlı olmuştur. İstanbul, Bursa, Balikesir, İzmir taraflarmdan gelen hayvan celebleri ve köylüler hayvan panayırından külliyetli hayvan satm almışlardır. Hususî elektrik tertibatile aydınlatılan panayır yerinde, geceyarılarına kadar köylüler, istedikleri eşyayı ucuza tedarik etmişler, yer yer kurulan tiyatro ve cambazhanelerde eğlenmişlerdir. Kasaba halkı, esnafı, köylüler panayır günlerine çok değer verdiklerinden panayır müd detince yollar, sokaklar hayvandan, in sandan geçilmez bir hal almış, hanlar, oteller, kahveler insanlarla dolup boşalmış, adeta büyük bir bayram günü yaşanmıştır. 2 eylul 1936 mukavelesinde bazı maddeler hususî takasa tâbidır. Bu madde içerisinde bu arzettiğim kredileri ödemeğe tahsis ettiğimiz yaş meyva ve sebzeler ve buğdayı yeni bir madde ile takas listesinden çıkarmış bulunuyoruz. 1938 nihayetinden sonra, Türkiyeden İngiltereye ihrac edeceğimiz üzüm ve incirin bedelleri 322 bin lirayı geçtiği takdirde, bu miktardan fazla olan kısmmı kredi alnaşmalarının ödenmesine tahsis edeceğiz. Yeni anlaşma evvelce yapıl İktısad Vekilinin beyanatı mış olan Brassert anlaşmasını tadilen baIBaştarafı 1 inci sahifedel Bundan sonra, İktısad Vekili Şakir zı maddeleri de ihtiva etmektedir. Bu an1 Bazı maddelerden istihlâk vergiKesebir söz alarak dedi ki: laşma mucibince Anglo Türkiş Kon si alınması hakkmdaki kanunun bazı hü« Hatiblerin kıymetli izahlan ve tuvar yerine Anglo Türkiş Komaditi Likümlerinin değiştirümesi; mütaleaları yüksek tasvıbınize arzedil mited namile bir şirket tesis edilecektir. 2 Spor teşkilâtı; miş olan anlaşmaların mahiyetini ve maKredilerimizi ödemek için madenleri3 Muamele vergisi kanununun bazı nasını tebarüz ettirmiştir. mizin bir kısmı, yaş meyva ve sebze ve hükümlerinin tadili; Bunlardan birincisi halen mer'iyettc 4 Teşviki sanayi kanununa müzey konservelerimizin, 322 bin îngiliz lirasm bulunan klering anlaşmasını tadil etmekdan fazla üzüm ve inciri, bundan başka yel 2261 sayılı kanunun tadili; tedir ve bazı yeni hükümler ilâve eyle 5 Tiyatro ve sinecnalardan devlet buğday ve keresteyi tahsis etmiş bulunu mektedir. Bu müzeyyel klering anlaş ve belediyelerce alınmakta olan damga, yoruz.» ması iki taraf ticaret münasebetlerinin Muammer Eriş bu anlaşmalar etrafıntayyare ve belediys resimlerile Darülâceıslahına ve daha ziyade genişlemesine da uzun uzadıya ve etraflı izahat verdi ze hissesinin miktarı ve sureti istifası; hizmet edecektir. Diğer anlaşma malî 6 Türk ceza kanunun bazı madde ve alkışlandı. mahivettedir. Ancak iktısad ve teslihat Ierinin tadili; Meb'usların sözleri kredilerine aid olan her ikisinin de yeni 7 Umumî, mülhak ve hususî bütçeZeki Mes'ud Şimdi müzakere et 'malî fıuviye'tî yanıhda tîcaft mun'asebet lerle idare edilen daireler arasındaki ihti tiğimiz madde, mevzuu itibarile olduğu lerimizle olan sıkı alâkası da meydandalâfların tahkim yolile halli; kadar delâlet ittiği mana bakımından da dır. • 8 Yabancıların Türkiyede ikamet çok ehemmiyetli bir meseledir. O dereceBütün anlaşmalar her iki tarafça, karve seyahatleri; de ki ingiliz hükumetile Türkiye arasın şılıklı menfaatlere hizmet edeceği kana9 Ziraat Vekâletine bağlı bulunan da imzalanan bu itilâfı Cumhuriyet hükuatile ve müşterek dostluk zihniyetile Konya ovası Sulama idaresinin Nafıa Ve metinin siyasî ve iktısadî tdrihinde mühim imza edilmişlerdir. Ayni kanaat ve zihkâletine devri hakkmdaki lâyıhalar; bir merhale olarak kaydetmek mümkün niyetle, tatbikatta da iki tarafı memnun 10 Af kanunu lâyıhası. dür. edecek şerait altında daha ziyade inkiYüzbaşı Ziyanın mahkutn olduğu ceAnlaşmanın zahirî manzarası iktısadî saf arzedeceğini ümid ediyoruz.» zanm affı hakkmdaki Adliye encümeni dır. Fakat yaşadığunız iktısad asnnda bu Kadın meb'uslarımızın sözleri mazbatası da yarınki Meclis ruznamesin sıfat bile onun ehcmmiyetini belirtmeğe Benal Arman (îzmir) söz alarak kâfi değil midir? Milletlerin birbirinden dedir. Atatürk Türkiyesinin ve Celâl Bayar Yukaridaki maddelerin görüşülmesile kocunduğu ve birbirlerile ekonomik cihükumetinin bu büyük malî zaferini kayheyeti umumiyede bulunan bütün işler çı dallere giriştiği bir devirde iki memleket dettikten sonra, sözlerini şöyle bitirdi: Türk aıilletile İngiliz mılleti yekdiğerikarılmış olacaktır. « Mutlu Türk ulusu! Büyük Atane itibar ediyor, emniyet ediyor, ve karnm ve onun kıymetli arkadaşlarının sana Pendik çocuk kampi şılıklı menfaatler üzerine kurulan bir iş gösterdiği bu ak günler mutlu olsun.» birliği vücude getiriyor. (Alkışlar) açılamıyor Ondan sonra Nakiye söz aldı, Türk Zeki Mes'ud, sözlerini şöyle bitirdi: Pendikte açılacağım yazdığımız ço parasının istikrarını maliye ve iktısadının cuk kampmın tesisinden sarfı nazar e« însanlığın yükselmesi ve dünya istiklâlini büyük bir hassasiyetle daima dilmiştir. Bunun sebebi, vaki müracaat sulhünün muhafazası ugrunda karşılaşan muhafaza ve müdafaayı millî bir prenlerin azlığıdır. ve iş birliği yapan dostluklarımız yalnız sip olarak kabul eden Cumhuriyet hü Buraya kavdolunmak üzere müracaat iki millet için değil, bütün medeniyet dünkumetinin bu prensiplerden zerre kadar eden talebe, Florya kampma gönderil yası için de, hayırlı ve faydalıdır. Bu bafedakârlık yapmamak şartile vücude gemişlerdir. kımdan da değerini takdir ettiğimiz Türk, tirdiği anlaşmadan dolayı bu işin başaİngiliz dostluğu, ve onun bugünkü parlak rıcılarını tebrik etti. Ve sözlerini şöyle Ayağı kırılan çocuk ve müsbet eserlerini hazırlayıp neticelen bitirdi: Beşiktaşta Yenimahallede Fırm so direnlere teşekkür etmeği borc bilirim.» « Türk milleti sözüne inanılır, dostkağmda 6 numaralı evde oturan 2.5 yaDüyunuumumiye belâsı nasıl luğuna güvenilir ve varlığına dayanılır şmda David oğlu Haçik, 4 metre yük başladı? bir millettir. (Şiddetli alkışlar). Bu varseklikteki pencereden sokağa düşerek Elâzığ meb'usu Fazıl Ahmed söze şöy lığa böyle inamp da bunu böyle bir malî ayağı kırılmış ve Şişli Çocuk hastanemukavele esasında göstermek ve tezahür sine kaldınlmıstır. le başladı: Bugün « Muammer Eriş ve Zeki Mes'ud dostlanmı iftiharla dinledim.Bu sevincimin içinde tarihimizm kaydettiği bir hâdiseyi şimdi size nakletmekte fayda gördücn. Pek iyi bılirsiniz ki Cumhuriyete tekaddüm eden devirlerde memleketimizde bazı Avrupaîılarla malî sarraf ve muhtekirlerin kurmuş oldukları açıkça îöyliyelim malî bir derebeylik usulü cari idi.» Hatib, Ostnanlı imparatorluğunun haricî istikraz yoluna ne suretle girdığini izah etti: « Biz iptida Kınm muharebesi münasebetile haricî istikraz yoluna girdik. O zaman meşhur Fuad Paşa maliye âleminde ziyadesile moda olmuş bir düsturu benimsemişti: «Düjunuuınumiyesiz devlet yaşıyamaz!» İlk istikrazı biz 1845 te akdettikten sonra, mülga Osraanlı imparatorluğunun bu davada da siyasetsiz, dirayetsiz hareketler'.nden dolayı feci âkıbetlere do?ru yürüdük.» Fazıl Ahmed yirmi sene zarfında 15 istikraz akdedildiğini, bundan elimize gecen paranm yekunu 127 milyon lira kadar olduğunu, hatta komisyonları da çıkarılırsa, ele gecen miktarın daha azaldığmı, halbuki devletin 238 milyon liralık borc altına girdiğini kaydederek, maalesef Meşrutiyet maliyesinin de bu vaziyete bir çare bulamadığını izah etti, Cumhuriyet maliyesinin muvaffakiyetlerinden bahsederek son anlaşmayı iktısadî mahiyetinden başka siyasî bakımdan da tahlil etti ve başaranlan tebrikle sözüne nihayet verdi. I YUNUS NADİ İlkmekteblerde nekadar şube açılacak? Maarif müdürlüğü, 938/939 ders yılı : için ilkmekteblerin şube ihtiyacmı tes« bit etmek maksadile kaza maarif me • * murluklarmdan bazı malumat istemiş^ tir. Maarif memurları birkaç güne ka« dar şube ihtiyaclarını bildiren rapor ları hazırlıyarak müdürlüğe göndere ceklerdir. Yeni su dubaları İstanbul limanı için yaptırılan yer su dubaları Almanyadan yola çıkarıl mıştır. ettirmek yoluna giden büyük İngiliz miM letini bu yüce kürsüden sevgi ve saygı ile selâmlarım. (Sürekli alkışlar). Bundan sonra lâyihanın maddeleri kundu ve aynen kabul edildi. Bu müza4 kereler sırasında kordiplomatiğe mahsi] locada îngiltere sefaretine mensub şai siyetler ve bilhassa, bugün şehrimize miş olan, İngiltere Hazine Müsteşarı Nikson da bulunmaktaydı. ninde hemen bir proje belirmişti. Bir sigara yaktı, kaşlarının birini kaldırdı, düşündü ve karar verdi. Elile kadını iterek, ona: Karşıma otur! dedi. Kadın oturunca Ferhad ayağa kalktı* locanm içinde bir iki adım attıktan sonra karşısında durdu: Sana bir şey soracağıcn, dedi, düşün, taşm, cevab ver! Ona biraz daha yaklaştı ve gözlerinin içine baktı: Şimdi benimle beıaber geleceksin ve bir daha buraya dönmıyeceksin. Dönmiyecek miyim? Nereye gideceğiz? Otele mi? Hayır! Bir daha buraya hiç dönmiyeceksin, şimdiye kadar tanıdığm a * damları bir daha hiç görmiyeceksin! Metres mi çıkacağım? Hayır! Ne benim, ne de kimsenin metresi olacak değilsin. Hizmetçilik mi yapacağım? Hayır! Şimdi hiçbir şey sorma.Kabul edersen benimle beraber gel. Sana ayda yüz lira vereceğim. Fakat bugüne kadarki hayatını, huylarmı bırakacaksm, bir nefer gibi her sözümü yapa » caksın. İArkast var] Milli roman: 5 Felâketlerin anaforuna düşmüş de kemanını bir tahlisiye simidi gibi yakalamış bir kazazede halile çalmağa devam etti. Ferhad cüzdanını kadına hediye etmemiş olsaydı, içindeki elli lirayı bu adama verebilirdi. Bunun çok yerinde bir yardım olabileceğini zannetti ve Meleğin yüzüne baktı. Kadın uyur gibi duruyor ve gözlerinden yaşlar Iniyordu. Kemancı son yayı ekip de reverans yaparken, yeni bir havaya başlamadan evvel, Ferhad bir beş lita aramak için eüni cebine attı; fakat birdenbire sıçrıyan kadın, masanın üstündeki cüzdanı kaparak içindeki elli lirayı çekti ve kemancıya uzattı: Al! dedi. Adam şaşırarak bir Meleğe, bir de Ferhada bakıyor, elini uzatmağa cesaret e'^miyordu. Kadm parayı havada bir Yazan: SERVER BEDt çıngırak gibi sallıyarak onun eline yaklaştmrken Ferhad da tekrarlayıp: Al! Şimdi git, sonra gene gelirsin. Kemancı parayı aldıktan sonra yerlere kadar birkaç kere eğilip kalktı; Ferhadın elini öpmek ister gibi başmı ona doğru yaklaştırmıştı; fakat gencin bir irkilme hareketi üzerine çekildi, kapının önünde onları bir daha selâmlıyarak dışarı çıktı. Ferhad elini kadının rr.asada ^ıgara arıyan eli üstüne koyarak: Aferin! dedi. Melek topallıya topallıya uzaklaşan kemancının arkasından baktıktan sonra Ferhada döndü: Karısı yeni doğurdu, dedi, albastıya tutuldu, hastareye gitmezse ölecek. Bu adamın nekadar sevindiğini bilmez sin. Pırlantam olsaydı satardım, ona ve rirdim. Ferhad tekrarladı: Aferin! Biraz düşündükten sonra ilâve etti: Sen bu akşam ikinci defa olarak karısı hasta adamlara yardım ettin. Nekadar merhametlisin! Kadın bu sözleri duymamış gibi anlatmıya devam ediyordu: Kız kardeşi üç ay evvel evin üst kahndan aşağı düşerek öldü. Kaza mı, intihar mı anlaşılmadı. Mari... Çenesinin üstünde bir bıçak yarası vardı. Açık san saçlı, erik gözlü... Kemikleri öyle bir kırılmış ki sedyeye koyarlarken Tanaşın ellerine batmış... Eroin çekerdi, avucla... Pencere kenarına oturmak adetiydi... Gene mi çekti, başı mı döndü, yoksa Tanaşın kardeşini severdi. Çapkın, mendebur bir oğlan... Esmer, sarışın de mez... Pis bir huyu da var: Ense ısı rır... Mari aldatıld'ğını oradan anladı... Aptal... Değil mi amma? Buldu karasevda çekecek adamı... Tam yeridir ya, Allah için! Baksana şu süprüntülere... Barda çalışacak karı mı bunlar? Nah... Şu soldaki masada oturan filizî elbiseli yok mu? Söylesem inanmazsm, Majik sinemasmm yanısıra bir sokak vardır, onun başında oturur dilenirdi. Faik onu tuttu, bitlerile beraber odasma aldı. Sorsan paşa kızıyım der. Zavallı Andriya... Bak şimdi ne keyifli çahyor... Durmaz, gider, kansma haber verirdi amma patron nemruddur. Duymas.n... Paraya ortak çıkar... Burada bir iyi adam bu kemancıdır işte... Merhametlisin diyorsun. Onda gör sen merhamei.i... Geri tarafı akrebdir dedim ya, sana. Ben de sırasma göre akrebim. Damanma basarlarsa fena ısırırım. Burada çekinirler benden... Gözüm toktur, kibirliyimdir de biraz... Sözümü sakınmam... Onlar gibi ben paşa kızıyım diye öğünmem, babam sokakta gezip basma satardı. Allah rahmet eylesin. «Otuza basmalar... Otuza basmalar...» diye çin çin öttürürdü. Gırtlak vereminden öldü. Çok parasız kaldık. îşte o zaman ben bir acemin kucağına düştüm. Hem de iki liracığa... Hastalık dediler mi dayanamam, acırım. Düşmanım olsa veririm. Bilirler burada. Aksıran bana gelir, öksüren bana koşar. Gene de beni sağlam ayakkabı sanma sen... Efendi evlâdısın da sana herşeyi söylüyorum... Hem sana dişim geçmez benim... Geç seydi görürdün... Kaç kişiyi soğana çevirdim... Açtırma şimdi... Bir viski daha ısmarlar mısın bana?.. duran garsona işaretle emir verdi. Melek viskiyi içerken anlatmağa devam ediyordu : Elim açıktır. Boğazıma düşkün değilkn. Kimseın yok. Nerede olsa yatarım. Bir hevesim vardır: Giyim, kuşam. Param olsa hep esvaba veririm. Sen şimdi ne bakıyorsun bana... Bir giyinip kuşansam da görsen... Daha doğrusu soyunsam da görsen... Heykel gibi vücudüm vardır. Ayağa kalktı ve Ferhadın yanına geldi, elini yakalıyarak bir çekişte göğsüne Sutiyene hiç hacet yoktur. On yedi yaşımda nasılsa gene öyle. Yirmi dör dümdeyim şimdi. Yüzüm biraz buruştu. Sinirden. Pudratn bile yok. Onun bunun kutusundan geçiniyorum. Yoksa makiyajı sen bende gör. Akterislik var serde. Şanoda aym ondördü olurum. Anadoluda kaç kere benim yüzümden birbirlerine girdiler. Kaç kere oyun yarıda kaldı. Bir defasında da beni bıçakladılar. Bak! Melek esvabının dar eteğini zahmetle yukarı çekerek yırtık ve kirli gömleğini de kaldırdıktan sonra karnını açtı. Gergin bir ten üstünde keskin bir bıçak ya rası görünüyordu. Ferhad bu arada onun biçimli bacaklarma da bir göz attı.Zihr Ferhad tabağa vurdu ve Iocaya yakın

Bu sayıdan diğer sayfalar: