29 Haziran 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

29 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Haziran 1938 CUMHDRtYET İktısadî hareketler ASKERI BAHİSLER Matbuatın şeref günü PENCERESiNDEN Basın Birliği kanununun müzakeresinde, Dahiliye Vekilimiz göğsümüzü kabartan parlak bir nutuk söyledi (Baştarafi 1 inci sahitedei luliyet, ölüm hellerinde sigortalannı temin etmek yüksek cemiyetlerin vazifesi icabındandır ve bu behemehal yapılmalıdır. Avukatlann birliği teşekkül edeli, barolan kurulan haylice zaman olmu«tur. Mesleğin hududu taayyün etmiştir. ka zancları anlaşılmıştır. Hangi yaşta mes leğe girdiği, hangi yaşta çıktığı bellidir. Binaenaleyh avukathk kanununda muayyen doneler üzerinde böyle bir karar alınmıştır. Halbuki bugün bizim toplama&a çahştığımız meslek müntesiblerinin mebde ve müntehası belli değildir. Kazancları ve sayılan, ekseriya müpteiâ oldukları hastahklar nelerdir, bunlar sarih surette malum değildir. Yalnız bildiğimiz birşey varsa o da, muharrir mesleğine mensub olanlann hayatlannın gayri muayyen ve açık söyliyeyim, atilerinin de karanlık olmasıdır. Kurduğumuz bu kurum, bu meslek mensublarını tophyacak, perişan vaziyetten kurtaracak ve bu kanunun verdiği direktifler dairesinde, faaliyet zaman lannda ve ihtiyarhklarında hayatlarım koruyabilecek ve tekaüdlüklerini temin edecek kararlar alacaktır. Bu vaziyeti kanunla ıhdas edecek olursak kurumu daha bidayette ademi muvaffakiyet karşısmda bırakabiliriz. Arkadaşımın dediği gibi bunu nizamnameye bırakırsak ben zannederim ki birlik, en önce bu vazifeye başhyacakür. Kanuna konmamasuun sebebi budur. îspanyol kanseri Sevkulceyşî vaziyetin ehemmiyeti, büyük Avrupa devletlerini bilhassa İngiltereyi, bu memleketle alâkadar ve dost olmağa mecbur ediyor İhrac mallarının standardizasyonu İstanbul, evvelki gündenberi mes'ud bir iktısadî hâdiseye şahid oluyor: Buğday, arpa, tiftik, yapağ ve portakal gibi bir kısım ihrac maddelerimizin de standardize edilmesi için ihrac tacirlerimiz Ticaret Odasmda toplantılar yapıyorlar. İlk toplantıda, İç Ticaret Umum Mü dürü Mümtaz Rek, devletin alelumum ihrac ve iç ticaret siyasetine tercüman oldu. Buna cevab veren Serefeddin Alemdar ve Bedri Nedim Göknil, Türk tüccannın temiz duygulannı tam bir açıkhkla ifade ettiler. Devletle tüccar karşıhklı konuştu. Dündenberi buğdaylanmızın standardizasyonu için görüşmeler başlamış bu lunuyor. Elde İç Ticaret Umum Mü dürlüğünce hazırlanmış bir proje var. Şimdi bu proje üzerinde tetkikler yapıîıyor. Bu tetkikleri, tiftik ve diğer maddelerin ihracatını yapan tacirlerin toplan tıları takıb edecektir. Dün toplantıdan çıkan, ihracatçıları mızın yüzlerinde almacak mutlu neticenin memnuniyet izleri okunuyordu. Şimdiye kadar standardı yapılmış olan fradık, palamut, yumurta ve üzümlerimizin varılan netice esasen yeni almacak ted birler için kâfi bir fikir vermektedir. Buğdaylarımızın vaziyetini tesbit için saatlerce büyük bir titizlikle münakaşa Iar cereyan etti. Hiç şüphe yok ki, ni zamnameler, elbette ki iyiye en yakm bir şekilde olacaktır. Bunların tatbika tında görülecek aksaklıkların da süratle ıslahı takdirinde gerek müstahsili, gerekse tüccan üzecek bir yola düşülmüş ol maz. Haltetmek 5 Ikmektebi mutlaka bitirmiş olacak. | | Çünkü on üçten fazla görünüyordu. Hayli serpilmiş ve orta boylu denilmeğe namzedlenmişti. Fakat kızgınlığı boyundan aşkındı, baba hindiler gibi kabara kabara konuşuyordu, yambaşın.da şaşkm bir ispenç horozu gibi süklüm püklüm duran sekiz on yaşındaki arkadaşım bu gulgukli kabarışla uzun bir lâhza sersemlettikten sonra bağırdı: Bir daha söylüyorum: Bunu sana söyliyen haltebniş. Sen de bana söyledi ğin için haltediyorsun! Hatınma rahmetli Namık Kemalitt meşhur hiddeti geldi: Vatansever büyük şairimize birisi damdan düşer gibi ahlaü erbaa nedir diye sorunca: «Dört kere haltetmektir» cevabını vermişti. Fakat bu hatırlayışm ardmdan içime bir dilek düştü: Yaşça kendinden küçük arkadaşmı «haltediyorsun» sözile azarlıyan şu yan delikanlıya «halt» ın ne demek olduğunu sormak istiyordum. Ne yalan söyliyeyim cesaret edemcdim. Çünkü zamane çocuklan Tann kem gözden esirgesin çok zeki. Onların şian bir söyleyip iki dinlemek değil, bir dinleyip yirmi dinletmek!.. Bu yan delikanhnm da benim sualimi duyar duy< maz ellerini kalçalarına dayıyarak ve: Kendi zu'münce verir dehre nizam İderek rabıtasız haltı kelâm Diye tutturarak haltın katmak, kan%« brmak manasına mevzu ise de fena söz söylemek manasında kullamlageldığım, eski lehçede bu kelimenin haltiyyat suretinde cemilendirildiğini, onun halt sck» line çevrilmesile mananın değişip hılrtan başka birşeye karışan şey mefhumuna intıkal edileceğini, ahlatı erbaa tabirinin de işte o mefhumla ilgili olup kan, balgam, safra, sevda demek olduğunu hekimlerin müşekkel ahlat, müfrez ahlat dediklerî seylerin de hep bu hılttan doğduğunu; ihtilât, muhalata, muhtelit, mahlut, tahlit, hıltıyye, halit, halita tabirlerinin de ayni asıllara bağlı bulunduğunu bir çırpida söylemesinden korktum. Bizde gazetelerin vaziyeti ve rolü Gazete, bir iki istisna ile henüz bizde ferdin mah olarak ve ferdî seraıaye ile çıkmaktadır. Bunun böyle çıkmasından hiçbir endişemiz, korkumuz yoktur. Gazetelerimiz millî gayeye hizmet etmektedir ler ve kendi sermayelerile memleketin nefine çalışmaktadırlar. Gazetelerimiz bü yük millî davalanmızm daima ön safta gelen müdafileri ve muhafızlan olmuş lardır. Bu kısa maruzatta bulunduktan sonra kanunun asıl hedehnin gazeteci de dahil olduğu halde gazetede çalışar. unsur ol öuğunu söyliyeyim. Haricde kalan daha birkaç sınıf, basın mensubunu katsamak ve onları da nizamlamak yakmda tahakkuk edecek bir gayemizdir. ORTO Büyük Şefimiz de gazetecilik etmiştir l A F RIKA İspanyanın sevkulceyşî coğrafî vaziyetinin ehemmiyetini gösterir harita ları, cenuba doğru Afrika kıyılarında İspanyanın elinde bulunan İfni limanı ve Kanarya adalarile tahdid edilmek suretile, Ümid burnundan geçerek Hindistana giden tek açık deniz yolunu yandan vuracak bir vaziyettedirler. Akdenizdeki İspanyol limanlan ve Balear adalan, garbî Akdenizi ve bil hassa Fransa için hayatî bir ehemmiyeti haiz olan Marsilya Cezayir muvasala yolunu tehdid edebilir. Rif yani İspanyol Fası, Fransanm Afrikadaki müstemleke imparatorluğunun içinde olduğu için, bu imparatorluğun kalbgâhına karşı bir tehlike olabilir. Düşman bir İspanya, Pirene dağlarında, Fransanm cenub hududu için, bir belâdır. İtalya, her türlü ham maddeye ve bilhassa petrole muhtac bir memlekettir. Bu ihtiyadannı temin ettiği Akdenizin üç kapısından biri İspanyol topraklan arasından geçen Cebelüttanktır. Almanyanın da, Versay muahedesile madenlerinin bir kısmını Fransızlara, bir kısmını da Lehlere vermek mecburiyetinde kaldığmı, Almanyada eksik olan demir, bakır, kurşun ve cıvanm İspanyada bol bol mevcud olduğunu düşününüz. îspanyamn, Portekizin kara hududlarını her taraftan sarmış bir memleket olduğunu unutmaymız. Görüyorsunuz ki herkesin İspanyaya ihtiyacı vardır. **# İngiltere, Akdenizden geçen şark ve Hindastan yolunun ehemmiyetini, daha Süveyş kanalı açılmadan evvel anlamış ve 1814 te Cebelüttank boğazmı ele geçirerek buraya sımsrkı yerleşmiştir. İngiltere, Akdenizin üç kapısını daima elin de tutmak ister. Cebelüttank ve Süveyş elindedir. Çanakkaleye gelince, Büyük Harbde büyük mağlubiyetlere uğnyarak ehemmiyetini bir kat daha anladığı bu Türk boğazında da, Türkiyenin dostlu ğuna güvenmek siyasetini takib etmek tedir. Montrö muahedesile Boğazlara hâkim olmamız bize, hemen, İngilterenin dostluğunu kazandırmıştır. Cebelüttarık'ın îngilterenin elinde bulunması, Atlas Okyanusile Akdeniz, ve şark ile garb arasındaki deniz yolunu İngilterenin kontrolü altına koymaktadır. Septe boğazının genişliği yalnız 11 mildir. Cebelüttarık müstahkem mevkiindeki 305 milimetrelik ağır topların ve Büyük Harbde yapılan 450 milimetrelikler de konuldiyse, bunların mermileri karşıki Afrika sahillerine kadar bol bol yetişir. Cebelüttank limanında üç tane kuru havuzlu, küçük bir tersane vardır; fakat bu kuru havuzların hiçbiri su kesimlerinden aşağı doğru bulge denilen ve torpile karşı bir gemiyi muhafaza eden sandıklar konulmuş zırhlıları alacak genişlikte değildir. Tersane ile havuzlar, Cebelüttank kayasmm garb tarafmdadır; İspan yanın elinde bulunan sırtlardan burası top ateşi altma alınabilir. Tersane yapılırken bu mahzur görülmüştü; fakat, kayanm şarkında sun'î bir liman yapmak çok pahalıya mal olacağı için vaz geçilmişti. İngilterenin harb zamanmda Cebelüttarıktan istifade edebilmesi, Cebelüttarıkın arkasmda dost bir İspanya bulunmasma bağlıdır. Çünkü düşman bir Is panya, yalnız ağır topçu ateşile değil, hava kuvvetlerinin mütemadi hücum ve baskınlarile de Cebelüttankı donanma için emin bir üs olmaktan çıkarır. Bir müddet evvel, Tanger meselesi mevzuubahs olduğu zaman, İngilterede, Cebelüttarıkın sevkulceyşî istikbali tetkik Bugün Avrupayı işgal eden muhtelif belâlı meseleler arasında, Ingilterenin cn fazla ehemmiyet verdiği İspanya dahilî harbi, daha doğrusu, bu harb münasebetile İspanyada bulunan ecnebi muharib lerdir. Bunlar arasmda da îngiltereyi en çok kuşkulandıran, İtalyan lejyonlarıdır. Malum olduğu üzere İtalya, Franko'ya açıktan açığa ve bol bol yardım etmek 'tedir. İtalyan gazeteleri, İspanyada harbeden İtalyan tayyare filolarınm resimlerini iftiharla basmakta ve îtalyan lejyonlannın resmî zayiat listelerini muntazaman neşretmektedirler. İngilterenin bütün kaygusu, bu ltal yan lejyonlarraı İspanyadan uzaklaştır maktır. Onun içindir ki son İngiliz İtalyan anlaşmasının tatbik mevkiine konul masını, İtalyan askerlerinin îspanyayı tahliyesi şartma talik etmiştir. İngiltere İspanyanın İtalyan ve umumiyetle bir ecnebi işgal ve nüfuzu altına girmesinden neden bu kadar enişe edi yor? Bu tasa, yalnız İngilterede değil, Fransada da vardır. Diğer taraftan îtalya ile Almanya da, İspanyada nafız ve hâkim bir vaziyete sahib olmak istiyorlar. Neden? Çünkü İspanya, siyasî coğrafî, ve sevkulceyşî coğrafî vaziyetleri bakımından çok mühim bir memlekettir. Bundan 130 yıl önce, 2 mayıs 1808 de, İspanyada, Kral Jozef Bonapart'a karşı, bir isyan patlamıştı. Önceleri, Napolyonun parlak zaferleri arasında, pek göze çarpmıyan bu kıyam, sonra meşhur Mareşal Vellington'un îngiliz millî kahramanları arasına girmesine, nihayet büyük Fransız İmparatorunun mağlub ve esir olarak Sent Elen adasına sürülmesine sebebiyet verdi. Napolyon'un bir tabirile İspanyol ülseri, kendi kurduğu imparatorluğun canına okumuştu. Gene bundan 70 yıl önce, 1868 ey lulünde, Kadiks limanında yatan gemilerde bir ayaklanma olmuş ve bir saman alevi gibi büyüyerek İkinci İzabel'in idaresine karşı sivil ve askerî büyük bir isyan mahiyetini almıştı. Bu ihtilâl yüzünden İspanya tahtı boş kaldığı için, İspanyol tacım kimin giyeceği meselesi, Bismark'ı, Fransaya karşı, 1870 harbini açmağa vesile teşkil etmişti. İki yıl evvel bugünlerde, 17 temmuz 1936 da, İspanyada yeni bir isyan daha patladı. Bidayette îspanyollara has şekilde, çok kanlı bir kardeş kavgası halinde devam ederken, sonra beynelmilel bir şekil aldı. Bir tarafa Almanlar ve İtalyanlar, diğer tarafa da Sovyetler ve Fransızlar yardım ettiler; Napolyon'un İspanyol ülseri, dediği derd, bu defa Avrupa için bir kanser şeklini aldı. Bu kanserin, Avrupayı tekrar ölüme sürüklemesi ihtimali daima mevcuddur. Harb, her hangi bir devletin îspanyaya hâkim olmak istemesi üzerine çıkabilir. Çünkü yukarıda söylediğimiz gibi, İspanyanın coğrafî vaziyeti, bu memlekete sevkulceyş ve binaenaleyh politika bakımmdan büyük bir ehemmiyet kazandırmaktadır. Bir Avrupa harbinde, İspanyaya îngilterenin de, Fransanın da, İtalyanm da, Almanyanın da, hatta Portekizin de ihtiyacı vardır. Haritaya bakınız, İspanya ile Rif denilen İspanyol Fası Cebelüttank boğazmı çevirmektedir. İngiltere için hayatî bir ehemmiyeti haiz olan şark yolunun kapısı İspanyol topraklan arasındadır. Onun için İngiltere, Cebelüttank kayasını ele geçirerek burada kapıcılığı üstüne almıştır. Atlas Okyanusundaki İspanyol liman Bizde gazeteciliğin başlangıcı Gazetecılik san'atı dünyada her yerde ayni manzarayı arzeder ve ayni safhalan geçirerek tekâmül etmiştir. Bizim mcmleketimizde de, gazetecılik hayab diğer liberal mesleklerde olduğu gibi zamanın kötü telkin ve telâkkilerinb neticesi olarak çok geç ve güç inkişaf etmiştir. Bu meslek hakkında İstibdad devrinin telâkkilerini, endişelerini ve bu meslek men sublarının maruz kaldıkları halleri pek iyi hatırlarsınız. Bizim ncslimize mensub olanlar birçok şeylerin hasretini çeken gönüllerınde matbuat hürriyetinin hasre tini de taşımışlardır. Bu bize zamanın bütün kötülüklerinin ve fenahklarınm matbuat hürriyeti olmaması yüzünden geldiği kanaatini vermişti. Böyle bir kanaatle yetisen nesil için elbette, evvelemirde matbuat hürriyeti ihtiyacını kendi ideallerine göre tanzim etmek ve matbuatı idare edecekleri kendi ideallerinin yük sekliğinde yetiştirmek ve ona lâzım gelen şeref ve haysiyeti vermek bir vazife idi. F.G. Mensucat fabrikalarımız için çok mühim bir karar Yeni bir kararname ile devlet men sucat fabrikalannın 20 bin iğ nisbetinde genişletilmesi kabul edilmektedir. Hususî müteşebbisler tarafından kurulacak pamuk ipliği fabrikalan için lâzım olan iplik makinelerinden sabit ve seyyar var gellerin memlekete girmesi Vekiller Heyetinin müsaadesine tâbi olacaktır. On bin iğden az ve yirmi beş bin iğden fazla tesisler vücude getirmiyeceklerine ve müsaade tarihınden ıtıbaren altı ay içinde tesislerine başlayıp nihayet iki sene içinde faaliyete geçeceklerine dair mu teber teminat verenlere bu müsaade verilebilecektir. Mevcud pamuk ipliği fabrikalarınm ancak yirmi beş bin iğe kadar tesisat yapmalanna müsaade verilecektir. Makineleri eskiyen sınaî müesseselere bu makineleri memleket dışma çıkartmak veya yenilemek şartile, onlarm iğ miktarı kadar makine gerinnelerine müsaade ve rilecektir. edilmişti. Afrika sahilinde ve Cebelüt tanka mukabil denebilecek bir vaziyette, fakat boğazın Akdeniz tarafında değil, Atlas Okyanusu üzerinde bulunan Tanger yani Tanca limanı da, Süveyş, Singapur, Panama gibi dünya deniz ticaretini ve yollarını kontrol eden birinci sınıf bir sevkulceyşî noktadır. İngiltere, daha 17 nci asırda burayı da ele geçirmişti; fakat 250 sene evvelki İngiliz devlet adamları, kâfi derecede ileriyi göremedikleri için, Tancayı 1684 te tahliye etmişlerdi. Tanca şehri, şimdi beynelmilel bir kontrol altındadır. Sulan derin olan Tanca limanı, günden güne inkişaf ediyor. Bu limanm başka bir devletin eline geçmemesi îngiltere için çok mühimdir. Çünkü Cebelüttarıktan 32 mil mesafede bulu nan Tanca îngiltereye düşman bir devletin eline geçer de, bir deniz ve hava üssü haline gelirse, Cebelüttank bu cihetten de tehdid altında kalarak emniyetini ve sevkulceyşî kıymetini kaybeder. Diğer taraftan Tancaya konulacak uzun men zilli ağır toplar ve denizaltı gemileri, Cebelüttank boğazında seyrüsefer için ciddî bir tehdid olur. Onun içindir ki İngiltere, Tancanın da Fransa veya Almanya, hatta İspanya tarafından işgaline asla razı olmamıştır. Halbuki Tanca, İspanyol Fasmın içindedir ve İngiltereye düşman bir İspanya burayı bir hamlede ele geçire bilir. Bütün bu tafsilât, îspanyamn İngiltere için nekadar mühim olduğunu göstermeğe kâfidir. îngilterenin, Cebelüttank gibi mühim bir sevkulceyşî kapıya emniyetle hâkim olabilmesi için, İspanya, ingiltereye düşman olmamalı, ve ispanyol topraklarında îngilizlere muhasım kuv vetler bulunmamalıdır. îngilterenin Is panyadaki îtalyan lejy°nl bir evvel çekilmelerine bu kadar ehemmiyet vermesinin sebebi budur. A B t D i N annın Muharrirlik bizde en yüksek bir şe reftir; bir gün Avrupada bir basın cemiyetinde arkadaşım doktor Arasia bulunuyordum. Orada memleketlerinı temsıl eden hariciye nazırlan, vekiller ve >niksek mümessilleri vardı. Milletler Cemiyetıne mensub bir medis olduğu için elli iki milletin bütün mümessilleri toplanmışlard,. Ve en yüksek basın mümessilleri orada hazırdı. Kongrede her mümessil (vaktüe ben de gazeteci idim ve muharrirlik ya pardım) diye söze başlıyordu ve bununla iftihar ediyordu. Mümessiller buoları söylerken Arasa döndüm ve: « Tevfik Rüştü, biz de kendimizin gazeteci olduğumuzu söyliyelim mi?» dedim. Doktor Aras: « Değil mi ya birader!» csvabını verdi. (Gülüşmeler). Filhakika hayatımın bir kısmında ga zetecilik etmiş olmak şerefinî hâlâ duyarnn. Belki bu kadarla da kalmıyacakti, Size gazeteciliğin ne derece şerefli ol sözü mevhum edebiyata naklederek: duğunu gösteren bir şey daha söyliye Ekseri haltı keîâmil hezeyanı mahmum ceğim: Bu, Atatürkün de gazetecilik Acaba tuttu mu şairleri hummayı suhan?, Diye sinirlenmesinden ve ileride oku • • etmiş olması ve bununla müftehir yacağı mantığa şimdiden sevgisizlik gösbulunmasıchr. terip: Mantıkı etmeliyiz şevk ile triz istiskal Halt ederler ona derlerse eğer sihri halâl Diyivermesinden çekindim. Zaten öyIe bir düşünceye kapıhşım da saçmaydı. Çünkü eski görenekte büyüklerin işin« karışmak haltetmek sayıldığı gibi bugünkü görenekte de küçüklerip sözüne dil uzatmak haltetmek sayılmaktadır. O takdirde yan delikanlıyı dilediği haltı işlemekte serbest bırakmak daha doğru CH lacaktı. Böyle düşündüm ve «İhtilât etme fürumaye ile Müptezel zümresi pespaye ile» diyip uzaklaştım. Matbuat hürriyeii ölçüleri Denebilir ki bizde matbuat hürriyeti cumhuriyetle başlamışhr. Diğer rejim lerde nasıl olursa olsun, taklidci bir heveskârlığa kapılmıyarak matbuat siyase timizde ancak kendi idealimizi tecelli ettirmek istiyonız. Muharrirlerimiz, memleket îşjerini tenkidde serbesttirler. Tenkid hürriyetini ve çerçevesini tayin ve tahdid edecek muharririn irfanı, vicdanı ve aklı selimi de böyle bir takdirin kanunî mes'uliyeti de, elbette büyük olur. Bu takdir salâhiyetinin geniş serbestliğinden doğabilecek mes'uliyetleri her ferdin veya her muharririn ayrı ayrı telâkkilerine bırakmıyoruz. Bütün bir milletin iradesinin ifadesi olan kanunların hükümlerine tevdi ediyoruz. Yazı hürriyetinin hâkimi muhanirse, muharririn mes'uliyetinin hakemi de hâ kimdir. (Alkışlar). Aramızda ve aranızda bu şerefle öğünenler ve bu şerefi taşıyanları lâyık olduğu mertebeye çıkarmak istiyenler çokuır. Şahsıma tevcih olunan iltifatlara teşekkür ederim. Ben, biz, hepimiz, büyük Türk inkılâbınm, bu büyük eserin ancak bir neferi olabiliriz. Bizim yapabileceğimiz her işin şerefi, Büyük Şefimizin ideali olan inkılâbımıza aiddir. Biz akan, coşan inkılâb çağlıyanı içinde, birer su zerTes'yiz. Güneş ziyasile arasıra parlıyan bu zer relerin o büyük şelâlenin kütlesine katıhp gitmesi mukadderdir. Kuvvet ve kud'et, o küçük zerrelerden doğan çağlıyanda dır, millettedir, şeref ve eser tamamile Türk tarihini ve inkılâbmı yaratan ve yürüten Büyük Atatürkündür. (Bravo sesleri ve şiddetli alkrşlar). M. TURHAN TAN Kazanc vergisindeki mühim tadilât IBaştarafı 1 inci sahlfedei kabul edilmiş muafiyet haddi yeni ka * nunla 80 kuruş olarak değiştirilmiştir. 2 Eğlence ve istirahat mahallerinia vergilerinde alelumum tenzilât yapılmış tır. Bu cümleden olmak üzere eski ka * nunda gayrisafî iradlannın % 35 i üze» rinden kazanc vergısine tâbi tutulan o e teller, şehir hanları, pansiyonların ver • gileri (7c 25) e, % 90 nisbetinde ver! gıye tâbi çalgısız meyhane ve birahane* lerin vergi nisbetleri (% 35) e, içkili lo« kanta ve pastanelerin vergi nisbetlerî % 75 ten % 35 e, sinemaların % 90 dan % 45 e, tiyatroların % 75 teg 7o 45 e indirilmiştir. Gene ayni maksadla eğlence ve isti rahat mahallerinde icrayı san'at etmelc üzere haricden gelen san'atkârlarla oyun heyetlerinin vergi nisbetleri aldıkları pa* ranm (% 10) u olarak tesbit edilmiştir. 3 2751 numaralı kanunla ser • » best meslek erbabından almmakta olan maktu vergi miktannda yeni kanunla değışiklik yapılmış, fevkalâde sınıf birinci sınıf a tahvil ediîerek miktarı 1000 liradan 650 liraya indirilmiştir. 4 Yeni kanunla nüfusu 25,000 deni fazla olan yerlerde çalışan alel'umum komisyoncular nisbet esasından vergiye tâbi tutulmuşlardır. 5 Eski kanunun 35 inci maddesinde yazılı nisbetlerin bir kısmı değiştiril a miş ve eski kanunda nevi ve nisbeti gös i terilmemiş olan ticaret ve san'at ve mu vakkat san'at erbabmın tâbi olacağı nisbet 35 inci madde mucibince ticaret odalarının mütaleası alınmak suretile tatbik ediliyordu. 2345 numaralı kanunun neşrindenberi tatbikatta ticaret odasmdan alınmış olan nisbetler yeni kanuna da alınmış bulunmaktadır. 6 Yeni kanunun bazı zamlari istihdaf eden tadilleri bu sene tatbik edümi yecek, halbuki mükllef lehine olan ten ziller 938 senesi için yeniden tarhiyat yapılmak suretile mükllef lehine tatbik edilecektir. İngiltere harekete geliyor Londra 28 (Hususî) İngilterenin Roma Elçisi Lord Pört bugün İtalya Hariciye Nazın Kont Ciano'yu ziyaret ederek İspanyol sulannda gemilerinin batırılması ve açık şehirlerin bombardımanı neticesinde İngilterede husule gelen te essürden bahsederek, bu gibi hareketlere nihayet verilmesi hususnda İtalyan hükumetinin General Franko nezdinde tavasHürriyetin tarifi çoktur ve güçtür. En stta bulunnıasını taleb etmiştir. iyi hürriyet, memleketin menfaatine uytspanyamn cevabı gun, milletin seciyesine muvafık ve devLondra 28 Askerî mahiyette olrtflletin ve ferdlerin haklarını ve menfaatleyan hedeflerin bombardımanlan hakkınrini koruyan hürriyettir. Matbuat hürriyetini en iyi ve en veciz olarak anlatan da bitaraf bir tahkik komisyonu teşkiline Büyük Sefimiz Atatürk: «Matbuat dair tevdi edilen İspanyol notasınm metni hürriyetini gene matbuat hürriyeti korur» neşredilmiştir. Barselona hükumeti, îrgilterenin te diyor; bizim takib ettiğimiz emel ve si şebbüsünü tasvib etmektedir. yaset bundan aynlmıyacaktır. (Sürekli alkışlar) General Franko'nun beyanatı Bakımsız kalan tek meslek erbabı DAVER Gazetecilere ve gazete sahiblerine aid olan hükümlere bu noktai nazardan bakmak realiteye uygundur. Matbuat dü şünülürken gazete sahibile gazete mu harrirlerini ayrı ayrı düşünmek icab eder. Bugün burada mevzuu bahsolanlar doğrudan doğruya muharrir sınıfıdır. §imdiye kadar, çok bakımsız ve himayesiz kalan bir meslek erbabı olarak içimizde yalnız gazeteciler kalmıştır. Bu vaziyetten kendilerini kurtarmak için lâyık ve mensub oldukları şerefli mertebelerine ka vuşmaları elzemdir. Gazetecilik her memlekette muhtelif safhalar geçirmiştir. Bidayette bu işe her yerde, bir zamana kadar şüpheli ve endişeli gözle bakılmıştır. Gazeteci önceleri kendisi yazar, kendisi basar, kendisi satardı. O devirden sonra gazetecilik patron eline geçmcğe başladı. Bizdeki safha budur. Diğer memleketlerdeki vaziyetlere gelince; gazeteler ya anonim şirketinin elindedir veya dsvletin eline geçmektedir. Londra 28 Times gazetesinin Saragos muhabirine beyanatta bulunan Franko, münhasıran ticaret yapan vapurlarm serbestçe uğnyabileceği bitaraf bir liman ihdası fikrini yeniden ileri sürmüştür. Franko, bundan maada, sivil halkın kasden bombardıman edildiği hakkındaki iddiayı tekzib etmiştir. Franko'ya göre yalnız askerî hedeflere taarruz edilmiş, fakat limanlarda faciaların önüne geçilememiştir. Bunlara mâni olmanın yegâne çaresi, sivil ahaliyi askerî hedeflerden uzaklaştırmaktır. Franko, şunları ilâve elmiştir: « Fakat Barselon hükumeti bu hususta hiçbir tedbir almamaktadır.» (a.a.) Barselon'un bombardımanı Barselona 28 Öğle vakti 5 tayyare, Barselona'nın cenubunda kâin Bane kasabası üzerinden uçmuştur. Bu tayyareler, 10 kadar bomba ata rak bir takım hasarat vukuuna sebebiyet vennişlerdir, ~

Bu sayıdan diğer sayfalar: