CUMHURIYET 24 Mayıs 1938 Düellonun Fransada çok eski bir tarihi vardır Geçen asrın en meşhur çarpışması Güzel aktris Sara Bernar yüzünden Kraliçe Mari Antuvanet'in âşıkı Bir kötürümün zaferi Üç gün evvel, iki Fransız muharririnin, bir piyes temsili meselesinden dolayı kılıcla düello ettikleri ve mübarizlerden birinin, kolundan yaralandığı karilerimizin hatırındadır. Fransız edebiyat âleminin tanınmış iki siması arasında cereyan etmek iti barile, bu düellonun meşhur düellolar tarihinde yer işgal edeceğine şüphe yoktur. Fransada çok eski tarihtenberi müteamil olan, hatta Rişlyö'nün yasak etmeğe çalışmasma rağmen rağbetten düş miyen bu namus temizleme vasıtası, yüksek cemiyet mensublarınm sık sık müracaat ettikleri bir yoldu. Bilhassa. muharrirler ve gazeteciler arasında yapılan düellolar içinde çok merakh safhalar arzedenlerine tesadüf olunur. Geçen asrın en meşhur ve en kanlı Öüellosu Emil dö Jirarden ile Arman Kassel arasında cereyan etmiştir. Jirarden, sahibi bulunduğu «La Presse> gazetesine yazdığı beş on satırhk bir yazıda, siyasî muharrir Kassel'in dürüstisinden şüpheli bir lisanla bahsetmişti. Bu, iki muharrir arasında, ancak kanla temizlenecek bir haysiyet meselesi yarattı. Kassel, o zamana kadar müteaddid defalar çarpışmış olmakla beraber, bu sefer içinde korkuya benzer bir hissi kablelvuku dolaşıyordu. Öleceği sanki kendisine malum olmuştu. Vasiyetnamesini yazdı, müstacel bir iki işini halletti ve silâh olarak tabancayı intihab ettikten sonra Vensen ormanma, has mı ile karşılaşmağa gitti. Düello neticesinde Jirarden bacağmdan, Kassel kasığından yaralanmıştı. O akşam vaziyeti vahimleşti. Yarası ihtilât yapmış, peritonit basgöstermişti. Ve Kassel, 23 temmuz 1836 sabahı şafak vakti, can çekiştiği yatağmdan doğrularak: «Fransa... Cumhuriyet... Hürri vet...» dedikten sonra, son nefesini verdi. L'Angley imzasile karikatürler yapan Karl dö Berriger'le, Edmon dö Lagröne ismindeki arkadaşı arasında, meşhur Fransız aktrisi Sara Bernar yüzünden vukubulan düello da şayanı dikkattir. Periyer, aktrisin gülünc bir karikatürünü yapmıştı. Sara Bernar'a son derece hürmet besliyen Lagröne, bu karikatürü artiste karşı bir hakaret savarak müstear ismi taşıyan adamm kendi ar kadaşı olduğunu bilmeden onu düelloya davet etmiş. fakat L'Angley'le Periyerin ayni adam olduğunu öğrendiği halde fikrinden gene vazgeçmemişti. Düelloda yaralanan Periyer, üstelik. Sara Bernara uzun bir mektub yazarak af taleb etmeği de unutmadı. Sara Bernar yüzünden düello edenler bunlardan ibaret değildir. Bu hâdise en iki üç sene sonra, Jorj Vanor ve atül Mendes de, artistin Hamlet rolüne yakışıp yakışmıyacağı münakaşası neticesinde çarpışmışlardı.. Katül Mendes, bu düellodan sonra üç ayı mütecaviz bir müddet yataktan çıkamadı. Roşfor ve Pol Kasanyak arasındaki düellonun şayanı dikkat tarafı, düelloya sebeb olan hâdisenin manasızlığıdır. Roşfor, Mari Antuanet hakkmda yazdığı bir yazıda, kraliçeyi çok şiddetli bir lisanla tenkid etmiş ve bu tenkid, Mari Antuvanete daha doğrusu bu ölmüş kraliçenin hayaline âşık olan Kasanyak'ı fena halde öfkelendirmişti. Her iki tarafın dostları çok uğraştıIar, fakat, hakaretin kandan başka bir şeyle temizlenmesine imkân buluna madı. Mübarizler, ellerinde tabancaları olduğu halde karşılaştıklan zaman, Kasanyak, hasmını, pantalonunun tam kemerinden vuracağmı söylemiş, ve filhakika silâhlar patladıktan sonra, Roşfor'un, kemerinden giren kurşunla yaralandığı görülmüştür. Fakat, garib bir tesadüf eseri olarak, ve yaralmın da haberi olmadan kemerin tam ön kısmınm iç tarafına yerleştirilmiş olan bir madalya, kurşunun hızını kesmiş, Roşfor hafif bir yara ile kurtulmuştur. Fransanm düello tarihinde şöhret bulan kanlı mübarezeler arasında gülünclerine de tesadüf edilir. Opera tiyatrosunda başlayıp Vensen ormanında yarım kalan düello bu gülünc sınıfa girer. Mübarizler. tam çarpışmağa hazırlandıkları sırada, düelloyu idare eden zatın düello işaretini vermesini müteakıb, ağaclarm arasmdan, birdenbire Faust marşı çalmmağa başlamıştı. Hayretler içinde kalan şahidler, düelloyu tatil etmişler, bu esrarengiz musikinin menbaını araştırmışlardır. Fakat fazla aramağa lüsum kalmadan mübarizlerden dö La Bar, hasmma hitaben, meseleyi şöyle izah etmiştir: Hayrete lüzum yok. Siz, beni öldüreceğinizi, gezdiğiniz yerde anlattmız. Ben de en sevdiğim parçayı bir kere daha dinlemeden ölmek istemedim. Şahidler bu izahat üzerine kahkahalarla gülüşmeğe başlamışlar, mübariz ler de onların kahkahalarma iştirak ederek banşmışlar, düellodan vaz geç mislerdir. Meşhur düelloculardan Anatol Divto'nun, kötürüm halinde yaptığı bir düello da çok şayanı dikkattir. Bu Fransız, on defa düello yapmış. her defasında da galib gelmişti. Kırk yaşma geldiği za man müthiş bir hastalığa yakalanmış. bir bastona dayanmadan yürüyemez olmuştu. Hastalığmı tedavi ettirmek üzere Amerikaya kadar gittiği halde şifa bulamamış. yarı kötürüm halden kurtulamamıştı. Son düellosunu, Amerikadan avdet ederken vapurda rastgeldiği bir müstemleke yerlisi ile yaptı. Divto'nun, alava alarak haddinden fazla takıldığı müstemlekeli, onun alaylarma tahammül edememiş, kendisini tokatlamıştı. Havr'da çarpışmağa ka rar verdiler. Divto, tokatlanan taraf olmak itibarile silâh intihabı hakkını aldı ve tabancayı intihab etti. Ayni za manda ayakta duramıvacağı için, oturduğu yerden düello etmek müsaadesini de kendisine verdiler. îki mübariz, karşılıklı konulan iskemlelere oturdular, nişan aldılar, taban calar patladı ve müstemlekelinin yere vuvarlandığı görüldü. Fakat, Divto, hasmının iskemlesine, bir fırsat bulup yapıştırdığı pulu nişanlıyarak tabancasmı boşaltmış, sadece iskemlenin ayağmı kırmakla iktifa etmişti. Müstemlekelinin nere yuvarlanması da baygmlık neticesiydi. Birkaç gün evvel düello eden ve hasmını yaralıyan Henri Bernstein de meşhur mübarizlerdendi. Hayatmda birçok defa kılıc ve tabanca ile çarpışmış olan Bernstein'in ilk düellosu pek manidar bir sahneye sebebiyet vermiştir. Hasmını boynundan kılıcla yaralamıştı ve yaralmm boynu, namlunun teması esnasında başmı birdenbire çevirmesi neticesinde, çepeçevre bir kan çizgisi ile izlenmişti. Yaralı. arabaya bindirilip şehre götürülürken yolda şiddetle su FRANSADA DÜELLOLAR Kadınlar için bahar ve yaz modelleri Henlein dün Çekoslovak Muhtelif mıntakalardaki Başvekîli ile görüştü doktorlar arasında değişiklik yapıldı Son intihabattan alınan neticeler umumî vaziyetin sol tarafa temayül ettiğini gösteriyor [Baştaraft 1 inci sahifede] Sıhhat Vekâletin de yeni tayinler Südet Almanları meselesi Ankara, 23 (Telefonla) Sıhhat ve tçtimaî Muavenet Vekâletince yapılan yeni tayin ve nakilleri aynen bildiriyorum: îstanbul Sıtma mücadele reisi Sey feddin Okan Adana sıtma enstitüsü müdürlüğüne ve ilâve olarak sıtma hastanesi mütehassıslığına, Konya sıtma mücadele reisi Mithat Süvey İstanbul sıtma mücadelesi reisliğine, Ankara sıtma mücadele reisi Asım Urak umum sıtma mücadelesi müfettişliğine, Manisa sıtma mücadelesi lâboratuvar şefi Rıdvan Önel 300 lira ücretle Konya sıtma mücadelesi reisliğine, îstanbul bulaşıcı hastalıklar hastanesi raütehassıslanndan Hasan İsmail Köstem Ankara sıtma mücadelesi reisliğine, açıktan hükumet tabibi Yümni Türker Îstanbul merkez hükumet doktorluğuna, açıktan hükumet doktoru Nuri Abdi Adapazarı hükumet doktorluğuna, Gureba hastanesi hariciye asistanı Suad Orbay staj yapmak üzere Haydarpaşa nümune hastanesi hariciye asistanlığına, Maraş belediye doktoru Sadeddin Gören tzmit belediye Amerikanın en büyük model yaratı doktorluğuna, Hekimhan hükumet dokcılarından biri tarafından vücude geti toru Zeki Önat Ankara sıtma mücaderilmiş olan bu sayfiye ve plaj kıyafeti lesi doktorluğuna tayin edilmişlerdir. Yeni Dünya genc kızları arasında büKorkuteli hükumet doktoru İhsan llyük rağbet görmüştür. Elbisenin iç ve ter ve Karaisalı hükumet doktoru Re dış kısımlarının her ikisi de yünlü ipek şad Şerbetçi isteklerile becayiş edilmişlidendir. Kemerin zemini kumaşm e lerdir. sas renginde, üzerindeki tezyinat ise Cide hastanesi operatörü İbrahim Vebevazdır. li Odar Kars memleket hastanesi operatörlüğüne, çocuk hastanesi eski dahiliye asistanı Ferhunde Yurdsever Ankara nümune hastanesi dahiliye mütehassısı muavinliğine. Maraş trahom hastanesi mütehassısı Osman Zeki Uysal Adana [Baştarafı 1 inci sahifede] trahom hastanesi ikinci doktorluğuna. tır. Kamyon, Hıvrih ve Duhan arasm Adana trahom hastanesi ikinci doktoru daki uçurumlu yoldan geçerken, henüz Fuad Aziz Elp Maraş trahom hastanesi ne olduğu bilinmiyen bir sebebden dere doktorluğuna, açıktan eczacı Ömer Faye yuvarlanmıştır. Yol ile dere arasın ruk Ayman Diyarbakır nümune hastadaki mesafe çok yüksek olduğundan, nesi eczacılığma, Elâzığ memleket haskamvon parça parça olmuş ve yolcular tanesi eski eczacısı Osman Erkunt Sidan 9 u feci bir şekilde ölmüştür. Diğer mav belediye eczacılığma tayin edilmişaltı yolcu da ölüm derecesinde yaralan lerdir. mıştır. İki yolcunun da ne olduğu anlaMardin memleket hastanesi eczacısı şılamamış, ölüsü, dirisi bulunamamıştır. Tevfik Akkök tavinindenberi vazifesi Keyfivet derhal buraya haber veril başma gitmediğinden müstafi addedil miş, gönderilen vasıtalarla yaralılar Bitmiştir. lise getirilerek memleket hastanesine yatırılmışlardır. Müddeiumumilik ve jandarma kumandanlığı tahkikata vaz'i Yugoslavya'da Davis kupası yed etmiştir. Kaybolan iki yolcunun amaçları kıbeti de ayrıca araştırılmaktadır. Belgrad, 23 (Hususi) îngiltere ile Yılmaz Yugoslav takımları arasında yapılan teBalta ile karısını parçaladı nis maçmda Yugoslavlar İngilizleri 20 Bitlis, 23 (Hususî muhabirimizden) ile yenmişlerdir. Tatvan kazasmda kıskanclık yüzünden Erzincanda operatör yok bir cinavet olmuş. bir adam karısım balErzincan (Hususî) Uzun zaman ta ile parçalamak suretile öldürmüştür. danberi memleket hastanesinde operatör yoktur. Askerî hastanede bir operaKaleci Hiden Fransız tör varsa da bu zat ancak kendi vazifesi tabiiyetine geçiyor haricinde hastalarını kabul etmek im Avusturyalılarm bir zamanlar harika kânını bulabildiğinden memleketin o takım ismi verilen millî takımmda ka peratöre olan ihtiyacını lâyıkile karşılecilik yapan meşhur Hiden, son birkaç lıyamamaktadır. Bunun için birçok yamevsimdenberi Parisin Rasing klübün ralı ve operatöre muhtac hastalar tedade oynuyordu. Fransız gazetelerinin visiz kalmaktadır. Tahsisatı mevcud overdikleri malumata göre Hiden Fran lan operatörün bir an evvel tayin edilmesi sıhhati umumive namma büyük sız tabiiyetine geçmek üzereymiş. bir varlık olacaktır. Demiryollan inşaatı dolayısile bir iş yuvası haline girmiş sadı. Arabavı durdurup bir evin kapısıolan Erzincan günden güne kalabalıkm caldılar, su istediler, Bahçede toprak laşmakta ve operatöre de o nisbette ihbellemekle meşgul olan ev sahibi bir tiyac görülmektedir. sürahi su getirdi, yaralıya verdi, içirdi. Fakat, boynundaki kan izini görünce Romanya Başvekili dikkatle baktı. güldü ve hiçbir şey söylemeden, çekildi gitti. Varşova'da Varşova 23 Romanya Başvekili MiArabadakiler, adamın bu gülmesine hiçbir mana verememişlerdi. Merak e ron Kristea, Krakovi'ye gitmek üzere dip soruşturdular ve meşhur cellâd De dün saat 22,30 da Varşova'dan ayrılmıştır. İbler olduğunu öğrendiler. întihabat rakamları Prag 23 întihabat neticeleri, sol cenahtan millî sosyalistler 142,000, bu fırkamn kazancı 35,000 dir. En çok rey alan bu fırkadır. Komünistler, 89,500 kazanclan, 21,000, Çek sosyal demok ratlan, 77,000 kazanclan, 10,000, Hen lein'ciler, 15,351 kazancları, 10,000 başlıca kaybeden fırkalar sağ cenaha mensub olan fırkalardır. Almanyada bir Çek tayyaresi diiştii Londra 23 (Hususî) Berlinden bildirildiğine göre Alman toprakları üzerinde uçuşlar yapan bir Çekoslovak tayyaresi hudud civarında bir Çekoslovak köyünde sukut etrr/ştir. Hâdise hakkmda fazla malumat alınamamıştır. Hududu geçen Çek askerleri Diyarbakır Bitlis yolunda bir facia Prag 23 Üç Çek askeri, Bernarostol vadisinde Thaya nehri üzerindeki tahta bir köprü yakınında Alman arazisine girmişlerdir. Bir Alman karakolu tarafından görülen bu askerler, kaçmışlar dır. Bunlardan birisi az kalsın Alman muhafızları tarafından yakalanacaktı. Maamafih şapkası Alman toprağında kalmışür. Çekoslovak askerî makamatı, hâdiseyi derhal Prag hükumetine bil dirmiştir. Bunun üzerine Krofta teessür lerini bildirmek üzere Alman sefirini davet etmiştir. Bir ttalyan gazetesinin hakkmda ayrıca Alman hükumeti nezdinde teşebbüslerde bulunduk. Bu vesile ile Çekoslovakyanın verdiği teminattan Berlin hükumetini haberdar ettik. Almanya Hariciye Nazırı, Berlin elçimizin teşebbüslerine müsaid cevab vererek, M. Henlein'le Çekoslovak hükumeti arasında başlanacak müzakerelerin muvaffakiyetle neticelenmesinden Al manyanın memnun olacağını ilâve etmiştir. Hâdiselerin müsaid bir şekilde inkişaf etmesi üzerine vaziyet mahsus derecede salâh kesbetmiş bulunmaktadır. Bugün aldığımız haberlere göre, Sü • det Almanları lideri M. Henlein bu akşam, yahud yarın sabah Çekoslovak Başvekilile müzakerelere başhyacakhr. Bu müzakerelerin iki tarafı tatmin eden bir anlaşma ile neticeleneceğini ümid diyoruz.» mütaleast Roma 23 Çekoslovakyanın halihazırdaki vaziyeti karşısmda Ingilterenin ittihaz etmiş olduğu hattı hareket hak kında mütalealar serdeden Stampa ga zetesi, meseleyi vahimleştirmekten başka bir işe yaramryan mütevali tehirler değil, müsbet bir hal sureti taleb etmektedir. Bu gazete diyor ki: «* Çekoslovak meselesi radikal surette halledilmelidir.» Polonya Çekoslovakya Varşova 23 Pat ajansı bildirîyort Polonyanın Prag'daki orta elçisinin teşebbüsü üzerine, Çekoslovak hükumeti son alman askerî tedbirlerin kat'iyyen Polonya aleyhine müteveccih olmadığım çünkü dahilî asayişin muhafazasım istihdaf eylediğini bildirmiştir. Çekoslovak hükumeti Polonya hududunun, bütün boyunca, ancak takviye oIunmuş gümrük muhafaza memurlannın nezareti altında bulunduğunu ehemmiyetle kaydeylemistir. Avam Kamarasında M. Çeni' berlayn'ın izahatı Londra 23 (Hususî) Avam ka marasının bugünkü celsesinde Çekoslo vak meselesi etrafında münakaşalar ce reyan etmiştir. Başvekil M. Çemberlayn, muhalefet lideri binbaşı Atli'nin suallerine cevab vererek, son üç gün zarfında cereyan eden hâdiselerin tarihçesini yaptıktan sonra demıstır kı: « İngiltere hükumeti, belediye intihabatı münasebetile asayişin temini için içab eden tedbirlerin alınmasmı Çekoslovak hükumetine tavsiye etmişti. Diğer taraftan, Alman ekalliyetler meselesinin de dostane bir şekilde halli için M. Hen lein'le müzakerelere girişmesini de ayrıca Çekoslovak hükumetine tavsiye ettik. Çekoslovak hükumeti, Fransa ile tamamen mutabık olarak yaptığımız bu teşebbüsleri müsaıd bir şekilde karşıladığmdan, orta Avrupada sulhun idamesi lüzumu Son dakika: Henlein, Hodza ile görüştü Prağ 22 (Hususî) Dün Viyanadan dönen Südet Almanları lideri M. Henlein, bu gece Prag'dai Çekoslovak Başvekilini ziyaret ederek, iki saat süren uzun bir mü* lâkatta bulunmuştur. Baçvekille M. Henlein arasında müzakerele * re yann da devam edilecektir. Urfa sporcuları atletizme ehemmiyet veriyorlar Urfa (Hususî) Şehrimiz orta mekteb spor kolu azası, kendilerine lâzım olan idman malzemesi tedarik ederek faaliyete geçmişlerdir. Gencler bilhassa atletizme ehemmiyet vermektedirler. Kendileri usanmadan çalışmakta devam ettikleri takdirde önümüzdeki yıllarda Urfalılarm Türk atletizminde şayani dikkat bir mevki almaları kuvvetle muhtemeldir. Yukarıki resim Urfa mekteb talebesinden atletizme çalışanları bir arada göstermektedir. gördünüz, nasıl oldu da bu kadar tatlı ı nın bile güzel olmasmı istiyor. tatlı konuşuyordunuz?.. Sizi kim tanıştır Öyle ise, benim bu akşam sîze tanîdı birbirinize?.. tacağım kız, sizin, işte o dansa kaldırdı Hiç kimse... Sizin yanınızdaki ka ğınız kadın olsaydı, beğenecektiniz öyle dınlarla bana doğru baktığmızı görünce mi?.. başıma gelecekleri anladım. Kurtulmak Olamaz kî... Benimle dans eden için hemen o kıza koştum. Dansa kaldır kız o kadar sevimli, hem de o kadar ağır dım. ilk önce şaşırdı. Bu kadar saygısız başlı idi ki böyle bir çılgmlık onun elinIık, hiç başma gelmemiş gibiydi. Sonra den gelmez... Hele bu kadar güzel bir nasl oldu, bilmiyorum, kalabalığın arası kızı, yirmi üç yaşına kadar bırakırlar mı?. na biz de karıştık. Hem sizi de pek ya Böylesini, kim olsa beğenir... Kendini de kından tanıyormuş!!.. ona beğendirecek bir erkek, elbet çıkar. Ya... Bunu da söyledi mi?.. Sizin söylediğiniz kız, bunun gibi olsaydı, Onu bırakahm şimdi... Demin di para verip de kendine koca aramazdı y a | yordunuz ki, benimle evlenmek istiyen kız, çoktan birisini bulur, vanrdı!.. o yanınızdaki nazçiçeği değilmiş, öyle de Öyleyse, bizimkini nasıl bir kız sağil mi?.. Öyle dememiş miydiniz?.. Peki, nıyorsunuz?.. Şimdiye kadar gözünüzün hangisiydi?.. önüne nasıl bir kadın geliyordu?.. Ya, size alacağımız kız, o dans et Ne bileyim ben?.. Güzel olsa biîe tiğiniz kadın kadar güzel, onun kadar ince giyinişi, yaşayışı herkesten ayn... Kenise?.. O zaman bir diyeceğiniz kalmaz dini beğenmiş, zenginliğine güvenen, başya... kalarını hor gören bir kız... Haniya ko Onun kadar ince, onun gibi canlı nuşurken erkek gibi seslerini kalınlaştıolacağını pek ummuyorum amma... Ben ran, erkek gibi giyinen, sigara içen, sokakzaten o kadarmı aklıma getirmedim. Belarda birbirile şakalaşan kızlar türedi ya, ğenip evlenmek başka, bizimki gibi "gözü benim de gözümün önüne hemen hemen kapalı, karanlıklarda heyecan aramak başböylesi geliyordu... ka... Fakat ne de olsa insan, böyle kaİArTtası var) rışık bir macerada karşısına çıkacak kadı Tefrika: No. 19 Öyleyse burada ne duruyorsunuz .. Geliniz, sizi nişanlınızla tanıştırayım. Nişanlımla mı?.. Benim nişanlımla mı?.. Öyle ya, dün onun sizi beğendiğini söylemiştim. Bugün de siz onu gördünüz, elbet beğendiniz... Artık birbirinizle nişanlı sayıhrsmız!.. Ben mi onu beğenmişim?.. Teşekkür ederim, ziyade olsun... Belki size karşı çok ayıb olacak amma, sayım s>uyum yok, ben bu oyundanbüsbütün çekiliyorum. Gene mi?.. Peki amma ne oldu birdenbire?.. Nesini beğenmediniz?.. Bütün bu salonlarda onun kadar güzel, onun kadar şık bir kadın var mıydı?.. Ooo... Hele şıklığma hiç diyecek yok... Giyinip kuşanmanın herkese göre değişeceğini bilirdim amma sizin gibi ak Nakleden: Kemal Ragıb lı başında bir adamm çıkıp da böylesini beğeneceğini hiç ummazdım. Her neyse, kim beğenij^rsa ona mubarek olsun!... Peki amma, iki gözüm, nesi var beğenilmiyecek?.. Anlıyamadım doğrusu... Daha ne olsun?.. O narçiçeği tuvalet neydi?.. Hele o saçların rengi?.. Ensesinden asağı kıvrım kıvnm sarkışı?.. Nedir o sürre devesi gibi boynunda, kulağındaki salkım salkim taş parçaları?.. Zengin olduğunu göstermek içinse, bari, babasından kalan apartımanların tapu senedini de boynuna taksaydı!.. Kuzum Allah aşkına, siz kimin için söylüyorsunuz?.. Hangi kız için?.. Demindenberi sizin yanmızda kırıtıp duran kız için... Benimle evlenmek istiyen kız için... Avukat Necib, büsbütün gülmeğe başladı: Kuzum, evleneceğiniz kızı ben size anlatmamış mıydım?.. Ne demiştim: Uzun boylu, açık kumral saçlı, saçları kesik, gözleri elâ ...Öyle değil mi?.. Çok güzel, çok ince, gösterişi, ahmı yerinde bir kız dememiş miydim?.. Düşünsenize bir kere... Demin, benim yanımda gördüğünüz kızlar, hiç buna benziyor mu?.. Nereden çıkarıyorsunuz bunları, Allah aş kına?.. Benzemiyor da onun için kaçtım ya... Ne bileyim, bana orta boylu görünen bir kadın, sizin için uzun boylu sayılabilir. Kına gibi koyu kırmızıya boyanmış saçlara da, belki kumral diyen bulunur, olur a... Biz ihtiyarladık amma iki gözüm, kadın nedir, uzun boylu nasıl olur, kumral saç nasıldır, bunları daha unutma dık!.. Eğer sizi kendi elimle evlendirecek olmasaydım, haydi, derdim, bir akşam şöyle bir eğlenelim!.. Unutup unutmadığımı size de gösterirdim!.. Demek ki, sizin yanınızdaki o allar giyinmiş kız değildi, öyle mi?.. Hiç, benzemez bile... Feridun 5 e v ket, şimdi de şaşırmış, kıpkırmızı olmuştu: Bilmem ki, ben sizin yanmızda onlan görünce birdenbire b'düm koptu. Bo yu bosu, renkleri, çizgileri, sizin anlathklarınıza uyuyor mu, uymuyor mu, pek düşünemedim!.. Daha doğrusu, demin şu birlikte dans ettiğiniz öteki kız, akhnızı çeldi; sizi vaz geçiren o oldu, değil mi?.. Rica ederim... Sizin kuşkulandığınızı, bize doğru bakışlarınızdan anladım amma inanınız ki onu da bu gece, ilk defa burada gördüm... Her neyse... Pek hoşunuza gitti galiba... Konuşmanızdan, gülüşmenizden belli... Sahiden, şiir gibi ince, hakikat gîbi canlı bir kız ...Ne diyeyim, bu gece, sizinle buluşmak için buraya gelmiş olmasaydım, bu kızın kim olduğunu sorar, soruşturur, belki de ona günün birinde büsbütün bağlanırdım!.. Vay vay vay... Demek bu kadar beğendiniz, ha... Hatta biraz da onun yüzünden, sizi bırakıp kaçacaktım. Onun önünde başka bir kadınla oturup konuşmak içime elvermedi... Hele hele... Hem de daha bu gece tanıştığınız bir kız?.. Demek ki siz de eski zamanm mekteb çocukları gibi bir bakışta tutulabilir mişsiniz öyle mi?.. Hiç ummazdım..T Peki, mademki ilk defa