CUMHURtYET 24 Mayıs 1938 fŞehir ve Memleket Haberleri ] Tarihi romant 103 Yazan: M. TURHAN TAN Siyasî icmal Çekoslovakyada intihab Bütün hocalar bağırdılar: « Yeniçerilerle kıtal eylemek ve cümlesin katletmek meşrudur!» Hay hay paşa, dedi, lâzım gelen şeyler yapılsm. Lâkin arada k* dökül mek ihtimali var. Dünya ve ahırette ve bal altmda kalmak istemem. 0nun için ulema efendiler maslahati bir kere daha gözden geçirip fetvasını versinler. • Ve yüzünü Şeyhülislâma çevirdi: lşte on sekiz yıldır padişahınızım, ecdadımın tahtında oturuyorum. Elinizi vicdanınıza koyunuz, Allah için söyleyiniz: Cülusumdanberi boynuma borc olan vazifeleri yapmakta ihmal ettim mi? Her işte şpriate uygun olarak hareket etmedim mi? /v'ah emaneti olan halkı korumağa kudretim dahilinde çalışmadım mı?.. Ya Yeniçerilerin edebsizliklerine bir gün akılları başlarına gelir deyip daima tahammül göstermedim mi?.. Onlar boyuna isyan etmişken, tuğyan etmişken tek kan dökülmesin düşüncesile göz yumduktan başka kendilerine hazineler dolusu ihsan dağıtmadım mı?.. Bu defa dahi ihsanlarıma garkedip şu asker nizamı işinde nzalannı tahsil eylemedim mi?.. O halde hainlerin yaptıklan şu iş nedir? Düpedüz isyan, düpedüz huruc alessultan değil midir?.. Beni değil, cümlemizi var eden Allahın celâletini, azametbi düşünerek açık söyleyiniz: Bu hainlerin te dibi vacib midir, değil midir? Bütün hocalar heyecanlı bir tehalükle bağırdılar: Bunlar ile kital eylemek ve cümlesin katletmek meşrudur. Sadrıazam da evvelki teklifini tekrar etti, livaişerif denilen meşhur sancağın çıkarılmasına müsaade istedi. Fakat pa dişah gene tereddüd gösterdi, gene düşünmeğe daldı. Çünkü o sancağın çıkarılması, padişahlık makamında var olan, ya hud var olduğu zannolunan kuvvetin son haddini ortaya atmak demekti. Bu, akıbetin meçhul olmasına rağmen son kozu oynamağa kalkışmaktan farksız bir hareketti. Sultan Mahmud, bundan ötürü, istenilen müsaadeyi veremiyordu, muztarib bir düşünce içinde yutkunup duruyordu. Sadrıazam da, Şeyhülıslâm da onun tereddüdünü giderecek bir mülâhaza arzedemiyorlardı. Çünkü sancak meselesi gerçekten tehlikeli bir mevzudu. Yeniçeriliğe karşı sonsuz bir neîret duyan ve hocaların, vâizlerin, çeşid çeşid tellâlların teşvikile azamî derecede heyecana kapılan halk, sancağın çıkarılmasına dinî cihad mânası verecek ve bu telâkki ile sert bir mücadeleye girişecekti. Yeniçeriler de, o sancağın çıkarılmasında kendi ö lümlerinin karannı görüp, şüphe yok, yaman bir müdafaaya atılacaklardı. Bu vaziyetin sonu ne olabilirdi?... Padişah bunu düşünüyordu, Sadrıazamla Şeyhülıslâm da o düşünceyi sezip mesele üzerindc ısrar etmekte teennî gösteriyorlardı. lşte bu demde Abdürrahman adlı bir müderris, oturduğu yerden fırladı: Bu tereddüd, dedi, neden?... Bu teeni neden? Söz, şeriatin ise söyledik. Hainlerin katilleri vacib idüğüne bilitti fak fetva verdik. Sıra bu fetvanın hük münü infaza gelince bir sükuttur başladı. Allahtan mı korkacağız, Yeniçerilerden mi?.. Eğer Allahtan korkacaksak kitaba, sünnete, icmai ümmete uygun olan fet vaya göre hemen hareket olunmak gerektir. Yok, Yeniçerilerden korkuyorsak burada niçin toplandık. Ağalann gazabı çoğalmadan kalkalım, Etmeydanına gide lim, el etek öpüp kendilerine kulluk gösterelim. Bu iki şıktan gayri yapılacak bir §ey var mı ki tereddüd olunuyor, derin derin düşünülüyor? Ve birden ağzı köpürdü, sesi korkunclaştı: Bak padisahım, dedi, bu dinin, bu devletin bekası eğer muradı ilâhî ise o habisleri vururuz, mahvederiz. Değil ise biz de bu dinle berabe: batıp gideriz. Daha ne olmak ihtimali kaldı? Son sözü söylerken heyecanından elindeki tesbihi unfla ve hızla yere vurduğundan tesbih parçalandı, taneler şuraya buraya yuvarlanmağa başladı. Onlardan birkacını kendi ayakîarı ucuna kadar gelmiş gören Hünkâr bu manzarada ilâhî bir işaret tevehhüm etti, Allahın ve Peygamberin ısımlerini zıkir sırasında kullanılan bir tesbihin şu sekilde parçalanmasını kendi tereddüdüne karsı tecelli eden manevî bir tevbih saydı, vakıadan garib bir teessüre kapılarak ağlamağa bashyan hocalann, devlet ricalinin gözyaşları da bu kumntuya başka bir kuvvet verdiğinden orada duramadı, ağlıya ağlıya hırka odasına gitti, meşhur sancağı çıkararak kendi ardmdan vürüyüp gelmiş olan Sadrıazamla Şeyhülislâma ver di ( l ) . Bu işler cerevan ederken saraya sadık kalan ocaklar halkı mükemmel surette silâhlanmış oldukları, beraberlerine birkaç da top almış bulundukları halde alay alay gelmişler, avlularda sıralanmışlardı. Boğaz muhafızları Ağa Hüseyin ve Mehmed İzzet Paşalar da üç bin seçme as kerle yetiştiklerinden ocağa karşı yürüyecek ve yürütülecek kuvvet mühim bir yekuna varmış bulunuyordu. Fakat o yekun bu seviyede de kalmadı. «Sancağı şerif» in çıkarıldığmı ilân için kol kol sevkolunan tellâlların bağırmağa başlamalarile beraber akın eden halkm katılmasile kısa bir zaman içinde kabardı, büyük ve mana bakımından çok kudretli bir ordu seviyesine yükseldi. Medreseliler, sancak altına koşanların başında bulunuyordu. Kimi sopa, kimi bıçak, kimi balta taşıyan bu medreseli gönüllülere hocalan kılavuzluk ve baş buğluk ediyordu. Istanbul mahalleleri nin hemen hepsi genclerini, ihtiyarlarını saraya yollamıştı. Onların önlerinde mahalle imamları ve mıntaka naibleri, yeşil sanklı seyyidlerin de başlannda Nakibüleşraf Efendi bulunuyordu. Sultan Mahmud büyük bir kuvvetin toplandığmı ve zaman geçtikçe bu kuv vetin ziyadeleşeceğini anlayınca şevka gelerek kumandayı ele almak istedi. Fakat Sadrıazam bu derece celâdeti yersiz buldu: Sizin, dedi, o köpeklerin hırladığı yere tenezzül buyurup gitmeniz doğru olmaz. Lutfen bunda kalın. Ehli imanın selâmetine, muzafferiyetine dua buyu run. Ve Hünkârın bu mütaleayı kabul etmesi üzerine sancağı omuzlayıp sarayın dış avlusuna çıkardı, orada toplanan müsellâh kalabalığın ortasında dalgalandırdı. Bu, binlerce kalbi heyecandan sekteye uğratacak bir hareketti ve koca avluyu zelzeleye vermişti. Hele Ahıshalı Ah med adh bir hocanın sancağa sarılarak ve hüngür hüngür ağhyarak okuduğu dua, ocak aleyhine silâhlanan halkı yerlerinde duramaz bir hale getirmişti ( 2 ) . Şehirler arası yük ve yolcu nakliyatı Bütün vilâyetler esaslı tedbirler alacak Kamyon ve otobüslerin normal istiab haddinden fazla yük ve yolcu almalannın, ehliyetsiz şoförler kullanmanm ve şehirler dışmda fazla sür'atle seyrü sefer etmelerinin müteaddid kazalara sebeb olduğu nazan dikkati celbetmiş, yeniden esaslı tedbirler almmıştır. Nafia Vekili Ali Çetinkaya vilâyetlere gönderdiği bir tamimde hem kazaların önüne geçmek, hem de yol ve ahşab köprüleri harabiden korumak için yük ve sür'at tahdidinin kat'î bir zaruret olduğunu kaydetmiştir. Bu mühim tamimde deniyor ki: «Kamyonların şoselerde yaptıklan tahribatın derecesi ağırlık ve sür'at ile mütenasib olduğu gibi, bilhassa dar bandajlı nakliye vasıtaları şose satıhlarının sür'atle bozulmasma sebebiyet vermektedir. Şose ve ahşab köprülerimizden ekserisinin vaziyetine göre, 6 tondan daha ağır nakliye vasıtalarının mütemadiyen gelip geçmesi çok mahzurludur. Bundan başka kamyon ağırlığımn bandaj genişliğine tabi olarak tahdidi de zarurîdir. Tekerlek bandajlarmm yol arzmı kat'ı istikametinde şose sathına temas eden beher santimetre tulüne mukabil 60 ile 65 kilogramdan fazla sıklete isabet etmesi münasib görülmektedir. Kamyonlann taşıyacağı azamî yük haddinin tesbitinde kamyonun boşken haiz olduğu ağırhğın nazarı dikkate alınması lâzımgelir. Kamyonların ağır lıkları çok mütehavvil olup ekserisi üç ton ve hatta daha fazlaya baliğ olmaktadır. Bu itibarla arka tekerlekleri çift kamyonların azamî yük haddinin üç ton olarak kabulü münasib olur. Belediyeler arasında işliyen otomobil, otobüs ve kamyonlann azamî haddi istiabisinin ve tahmil derecelerinin tes biti hakkmdaki salâhiyete müsteniden vilâyetlerce lâzımgelen tedbirlerin a lınmasına ve lâyıkile tatbikına ihtimam olunmasını rica ederim>. Bir hiç yüzünden işlenen cinayet Bir amele, bir genci yaralıyarak öldürdü. Katil yakalanamadı Silivrikapıda bir gencin ölümü ve gene bir gencin katil olmasile neticelenen feci bir cinayet işlenmiştir. Zeytinburnu fabrikasında amelelik eden Ahmed, Mecid ve Mehmed isminde üç gene top oynamak üzere Çırpıcı çayırına gitmişler ve top oynadıktan sonra ellerinde top olduğu halde evlerine dönerlerken Çırpıcı caddesinde Tepebağı mevkiinde sokakta oynamakta olan 11 yaşında Ahmed isminde bir talebe kendilerine: «Beş kuruş vereyim de şu topu bana veriniz» demiştir. Buna kızan amele Ahmed küçük çocuğa ağır sözler söylemiştir. Bu sözler küçük Ahmedin gururuna dokunmuş ve evde bulunan ağabeyisi on yedi yaşında ve ötede beride rençberlik eden Sabahaddine seslenerek bu çocuklann kendisine fena sözler söylediğini haber vermiştir. Bunun üzerine Sabahaddin derhaî aşağıya fırla mış ve kapmın önüne çıktığı zaman futbol maçmdan dönen bu üç gencle karşılaşmıştır. Bir, iki ağız kavgasından sonra yumruk döğüşü başlam;ş, bu sırada Ahmed cebinden bir bıçak çıkararak Sabahaddinin sol kaburgasına saplamıştır. Sabahaddin bu bıçak darbesile yaralanmış ve yere yıkılmışbr. Manzaranın dehşttinden korkan Ah med, derhal vak'a mahallinden kaçmış, iki arkadaşı orada kalmışlardır. Hâdise etraftan haber almmış, jandarmaya ma lumat verilmiş, anî tedbir ittihazı da hemen kabil olamadığından akan kanın fazlalığı yüzünden bu zavallı gene bir müddet sonra hayata gözlerini kapamıştır. Vak'a mahalline gelen jandarmalar keyfiyeti îstanbul Müddeiumumiliğine bildirmişler, Müddeiumumî muavinlerinden Kemal Altan, tahkikata el koymuş, katilin arkadaşlarile cinayetin işlendiği sırada orada bulunanların ifadeleri ahnmıştır. Sadnazam bu coşkun heyecandan istifade etmek için iradesine hız verdi, Ağa Hüseyin ve Mehmed tzzet Paşalarla kısa bir müşavere sonunda Sultanahmed camiinin karargâh ittihaz olunarak harekâtm oradan idare olunmasını onayladı, halkın önüne düşerek oraya gitti, sancağı mimbere diktirdi ve hemen hücuma Yeni alınacak kısraklar kalkılmak üzere tedbir almağa girişti. Ziraat Vekâleti hesabma MacaristanHareketten evvel iç cebehane açılmış. ve dan 50 baş Manirus kısrağı ithaline kasilâhsız halka silâh dağılmıştı. rar verilmiştir. Etmeydanına karşı Atmeydanı!.. Bu, Türk musiki gecesi çok iyi bir düşünüş ve buluştu. Vaktile Beyoğlu Halkevile Konservatuvann bu meydanda Yeniçeriler Sipahilere saldırmışlar ve Sultanahmed camiine sığı Kırşehir felâketzedelerine yardım için müştereken tertib ettikleri Türk musinan o öz Türkleri sayı bakımından üski gecesi, önümüzdeki perşembe akşa tün oldukları için hanl harıl doğramışmı saat 21 de Fransız tiyatrosunda ya lardı. Aradan hayli uzun bir zaman geç şanacaktır. mesine rağmen Yeniçerilerin o hailede caKonservatuvar Türk musiki icra h'emie attıkları kurşunların izleri ve Sipahi yetinden Münir Nureddin Selçukla Nuşehidlerinden dökülen kanların lekeleri ri Halil Poyrazm da iştirak edeceği bu henüz camiin şurasında burasmda göze büyük konserde memleketin tanmmış çarpıyordu. diğer san'atkârlan da bulunacaktır. (Arkast var) (1) Vak'anüvis Esad Efendi ile Cevdet Paşa bu sahneyi §u şekilde kaydediyorlar: «Lstişare nihayet buldu. Soz tamam oldu. Harbe başlanmak üzere Llvai şerifin çıkarılması kaldı. Bu Lse bir emri hatîr idi. Zira Sancağı şerif çıktığı gibi payitahtta azim bir kıtale başlanacaktı. Harbin neticesi Lse meçhuldür. Şayed ki zorbalar galib gelüp de devlete sadık bunca eşhası imha ederlerse hal nice olur, kendileri nice idare olunur gibi mütalealar hatırhıraş olarak zatı şahanede tereddüd ve teenni sureti görüldü. Bunun üzerine Kürd Abdur rahman Efendi söze başlayup hiddetlendl, şiddetlendi, ağzı köpürdü. «Bu dinü devletin devamı, bekası muradı ilâhi ise o habisleri ururuz, mahvederiz. Değil ise biz de bu din ile beraber batup gideriz. Daha ne olmak ihtimali kaldı» diyerek elindeki tesbihi hiddetle yere vurdu, tesbih koptu, dağıldı, taneleri mermerler üzerinde yuvarlanırken huzzara rikkat gelüp gözyaşları tane tane yere dökülüyordu. Sultan Mahmuda da rikkat gelüp bükâ ederek Hırkai şerif odasına girdi, Livai şerifi çıkardı, Sadrıazamla Şeyhülislâma verdi.» Bu münasebetle sancağı şerif denilen tarihi bayrak hakkmda da birkaç kelime yazalım: Silâhtar Tarihi diye meşhur olan eserin sahibi Fındıklılı Mehmed Ağa (C: 2. S: 14) bu bayrağm Hazreti Muhammede aid olduğunu, adınm Ukab olup aslında siyah softan yapıldığını yazıyor. Gene onun ifadesine göre Ukab Mısır kölemen beylerinden Hayrıbay tarafından Yavuz Sultan Selime gönderilmiştir. Sonra sancak eskiyip dağılmağa yüz tuttuğundan üç yenl sancak yapılarak bunlara Ukabdan ikişer üçer parça konmuştur. Fakat bu rivayet hiçbir vesikaya müstenid değildir ve Hazreti Peygamberin zamanında kullanılıp da isimleri kitablarda yazılı bayraklardan blrinin zincirleme fetretlere rağmen asırlarca muhafaza edilmiş ve nihayet Topkapı sarayına getirilmiş olmasına lhtimal verilemez. Polis ve jandarma kafil Ahmedi şid detle aramaktadırlar. Son dakikada Müzeler umum müdürü Aziz Oganın Ahfneclîn el^ geçmek üzere olduğu haber İzmitten avdeti birkaç gün için gecik ahnmıştır. miştir. Aziz Ogon ay nihayetinden evi •; vel şehrimize dönecektir. İzmitte yaptırılmakta olan hafriyata, büyük ehemmiyet verilmektedir. Aziz Ogan hafriyata, resmî hükumet komi seri olarak nezarette bulunmaktadır. MÜTEFERRİK tzmitte yapılan hafriyat Imar islerimiz # İlk üç seneye aid program hazırlandı EVKAFTA îstanbulda beş sene zarfında yapıla cak imar işlerinin ilk üç senesine aid program tanzim edilerek Dahiliye Vekâletine gönderilmiştir. Üç senelik işlerden birinci seneye aid bulunan kısunda Taksim kışlasile müştemilâtının istimlâki için 1,200,000 lira, Atatürk köprüsünün iki başında yapılacak yol ve meydanlar için 2,000,000 lira, Barbaros türbesi etrafının istimlâki için 400,000 lira, Karaköyle Taksim arasında yeniden açılacak yol için 2,500,000 lira sarfedilecektir ki bu masrafm heyeti umumiyesi 6,100,000 liraya baliğ olmaktadır. îkinci sene işleri İkinci seneye aid bulunan işlerden E minönü Unkapanı yolunun inşası ve güzergâhta yapılacak istimlâke 1,500,000, Karaköyle Azabkapı arasında açılacak yola 600,000, Sultanahmed meydanımn tanzimine 400,000, Yenibahçe spor meydanına 1,900,000, Karaköy meydanı nın genişletilmesine 1,000,000, Beyazıdla Aksaray arasındaki yolun tevsiine 400 bin lira sarfedilecektir ki bu da 5,800,000 lira tutmaktadır. San'at eserleri tamir ettirilecek 938 Evkaf bütçesinde, san'at abidelerimizin tamiri için mühim miktarda tahsisat aynlmıştır. Tamiri takarrür eden abidelerin çoğu îstanbulda bulun maktadır. Bununla beraber, Sivastaki İnce minare ile Konyadaki bazı kıy metli san'at eserlerinin de esaslı surette tamirleri tekarrür etmiştir. Evkaf idaresi, Süleymaniyenin tamirine geçen sene olduğu gibi bu sene de devam edecektir. Üçüncü senenin işleri Geredede fakir köylülere yardım Gerede (Hususî) Buraya tabi yeni Çaga nahiyesile civar köylerine ayın muayyen günlerinde doktor gönderilerek fakirler meccanen muayene edil mekte ve reçete bedelleri köy sandıklarından ödenmek üzere ilâclan yaptırılmaktadır. Günden güne medenî ihtiyaclannı düşünmeğe başlıyan köylü şimdi de zaman zaman bir ebenin gönderil mesi arzusunu izhar etmektedir. Kozanda yağmurların yaptığı zararlar Kozan (Hususî) On gündenberi bilâfasıla yağan şiddetli yağmurlardan olgunlaşan buğday, arpa, ve yulaf gibi mahsulât yüzde 25 nisbetinde hasara uğramıştır. Pamuk ve susam gibi yaz mahsulünün her tarafmı tamamen ot istilâ etmiş ve su içerisinde kalmıştır. Yağmur bu vaziyetile daha bir müddet devam ederse mahsulâtm mahvolacağı sanılmaktadır. Kasabaya 10 dakika devam eden hafif bir dolu yağmış ve fakat zarar yapmamıştır. Üçüncü seneye aid işlerden Şehzade başı ile müstakbel limanın başlangıc noktasını teşkil edecek olan Atatürk bulva rınm tanzim ve inşası için 1,600,000 lira, Eminönü ile Beyazıd arasında açılacak yeni cadde için 1,200,000 lira, Topkapı ile Aksaray arasında yapılacak yol için 500,000 lira, Eminönü ile Sultanahmed arasındaki yol için 1,200,000 lira, son sistem yapılacak konforlu otellerin inşası için 1,000,000 lira harcolunacaktır. Bu senenin tamir ve inşa masrafı da ceman 5,500,000 lira tutmaktadır. Dahiliye Vekâletinin ve raporun tasdikından sonra ilk seneye aid işlerin yapılmasına başla nacaktır. vusturya meselesinin kendiliğinden halledilmesi ve tspanya meselesi hakkında esas itibarile İngiltere ile İtalya arasında bir anlaşma hasıl olması üzerine Avrupanm en nazik meselesi olarak Çekoslovakyanın dahilî ve haricî vaziyeti kalmıştır. Iktısad Vekâleti, bilhassa cenub mıntakalannda hububat için hasad zamanıÇekoslovakyanın coğrafî vaziyeti bi nın gelmiş olması dolayısile, vilâyetlerden çimsizdir. Sığır dili gibi uzanmış olan bu ihraç ve istihlâk merkezlerinden başlıca yeni devletin esas parçalan Bohemya ile istihsal, istihlâk ve ihrac maddelerimizin Moravya üç taraftan büyük Almanya ile stok vaziyetleri hakkmda izahat istemiş çevrilmiş bulunuyor. Diğer taraflan da tir. Oğrendiğimize göre, mevcud ihrac Çekoslovakyadan son derecede gayri maddesi stoklannm vaziyeti umumiyetle memnun bulunan Lehistanla Macarista mucibi memnuniyettir. Çok iyi devam e nın arasına sıkışmıştır. Bu memleketin yeden bir ihrac yıhndan sonra bu nevi mad gâne dost komşusu olan Romanya ile de stokları birçok yerlerde yok denilebi hududu memleketin şark ucunda ve mahlecek kadar azalmış, bazılarmda ise an duddur. cak mevsimi çıkartacak kadar kalmıştır. Diğer taraftan bu devlet ekseriyeti haKorkulacak derecede büyük bir stok iz hâkim bir unsurdan değil; birçok milmevcud değildir. letlerden müteşekkildir. Çekler, devletin Dahilî istihlâk maddelerinin stokları yarı nüfusunu bile teşkil etmiyorlar. Alda azalmıştır. Kalanlann da yeni mahsu manlar ise bütün nüfusun dörtte biridir lün idrakine kadar ihtiyaca tekabül edece ler. Kalan nüfus Slovak, Lehli, Macar ği anlaşılmaktadır. ve Rüten'dir. Bunlann hepsi de komşu ŞEHİR tŞLERI ırkdaş devletlerle birleşmek istiyorlar. Bu emelleri tahakkuk edinciye kadar Bursa belediyesinde turizm şimdilik geniş muhtariyet istiyorlar. Bun Son zamanlarda seyyahlarm İstanbu lann dilediklerine göre îsviçrede olduğu la olduğu gibi, Bursaya da rağbeti art gibi her unsurun muayyen arazisi ve hümaktadır. Bu rağbeti daha ziyade ar kumeti olmak icab ediyor. tırmak ve turizm işlerini tanzim eyle Bu taleblerde en ziyade ileri giden unmek üzere Istanbul ve Bursa belediyeleri teşriki mesaiye karar vermişlerdir. sur, bir murabba teşkil eden ve ortası Bu maksadla Bursa belediyesinde bir Çeklerle meskun bulunan Bohemyanın turizm teşkilâtı vücude getirilecektir. Almanya hududlan civarında yaşıyan üç Bu teşkilât hazirandan itibaren faaliye buçuk milyon Alman, Hitler Almanyate geçecektir. da iş başına geldikten sonra bütün AlSokaklarda temizlik tertibatı manlan parti teşkilâtmda, siyasî ve içti Cadde ve sokakların gündüzleri su maî emellerde birleştirmiş olduğu gibi lanması, geceleri de jnkanması için lâ bundan örnek alan Henlein de millî soszımgelen tertibat ahnmıştır. Haziranm yalist partisi esaslan üzere teşkil ettiği birinden itibaren tatbikata geçilecektir. (Südet Almanlan partisi) bayrağı altınOtobüs ücretleri ipka edildi da Çekoslovakyadaki üç buçuk milyon Benzin fiatlannın son zamanlarda in Almanı bir bayrak altmda birleştirmiştir. dirilmesi üzerine otobüs ücretlerinde de Çekoslovakya meselesinin halli de tenzilât yapılması lâzımgelip gelmediği mek, başta Almanlar olmak üzere bu hususunda belediye fen heyeti tarafın memlekette yaşıyan muhtelif unsurların dan tetkikat yapılmıştır. Benzinlerdeki hepsine ayn muhtariyet vermek demek tenzilât nisbetinin otobüs fiatlarına tesir edecek derecede olmadığı anlaşılmış, olacaktır. Yani ötedenberi, Isviçredeki şimdilik tarifelerin ipkasma karar ve Almanların ve diğer unsurlann haiz bulundukları kendi kendilerini idare hakkırilmiştir. GÜMRÜKLERDE nın ve son senelerde Belçikada Fransız ırkına mensub Valonlarla Cermen ırkm Başmüdür şehrimizde dan Flaman'lann idare hududlan da Ankarada bulunan Istanbul gümrük muayyen olmak üzere aldıklan. müsavat leri başmüdürü Mustafa Nuri Anıl dün hakkının Südet Almanlanna ve Çek olşehrimize dönmüştür. mıyan diğer unsurlara verilmesi lâzım gfrMuhafaza umum kuman liyor. danı geldi Çekoslovakyada komün nami altmda Gümrük muhafaza teşkilâtı' umum nahiyevî bir idarei hususiye sistemi var kumandanı general Seyfi Arkan dün dır. Fakat üçte biri Alman ve kalanı ÇekAnkaradan şehrimize gelmiştir. Umum ler ve diğer unsurlarla meskun bulunan kumandan dün muhtelif mmtakalarda dört bine yakın komün de şimdiye kadar gümrük muhafaza teşkilâtını teftiş et serbestçe intihab yapılmamış ve ekseriyeti miştir. Pazartesi günü Ankaraya dönehaiz yabancı unsurlar, idarî muhtariyet *. cektir. ten pek istifade edememişlerdir. Yardım pullarl Nihayet Almanyanın tehdidi ve lngilKırşehir felâketzedeleri için gümrük terenin sulhu korumağa matuf zoru üzeithalât beyannamelerine beşer kuruş rine ilk defa komünlerde serbest intihab» luk yardım pulu yapıştınlması, ay so yapılmasına müsaade edilmiştir. nuna kadar devam edecektir. Südet partisi, Almanlann muhtariyete Devredilecek ambarlar Iâyık olduklannı ispat için halkmm çoğu Sirkeci gümrük ambarlannm, takarAlman olan komünler de intihabları ka^ rür eden esaslar dahilinde Devlet De miryolları idaresine devri başlamak ü zanmak için bütün gayretini sarfetmış zeredir. Buralarda eşyanın ne şekilde tir. Çekler ise buna muhalefet göstermek ambarlanacağı hakkmda bir talimatna istediklerinden arada kanlı musademeler olmuştur. me hazırlanmıştır. Bu hâdiselerin sulh için tehlikesi Al ADUYEDE manyanm Südet havalisindeki ırkdaşlanCüce dilenci nı kurtarmak için müdahalede bulunması Ankara caddesinde dilenen 85 santimetre boyunda Ramize isminde bir ka ihtimalindedir. Ingiltere, intihabm yolundın yakalanmış, dün adliyeye teslim o da cereyanı ve ileride Südet Almanlan « lunmuştur. İkinci sulh ceza mahkeme nın geniş bir muhtariyetle tatmini için sinde duruşması yapılan bu minyatür Prag hükumetini sıkıştırdığı gibi Almandilenci, marifetlerini inkâr etmiş: yaya da sabır ve itidal tavsiye etmiştir. < Vallahi dilenmedim, demiştir, ben Çekoslovakya hükumeti, hâdiselerin ağabeyimin yamnda otururum. Beni önünü almak ve asayişi korumak için, bir durup dururken tutup buraya getirdisınıf askeri ve bir miktar mütehassısları siler». lâh altına davet etmiştir. tntihab müda Hâkim Reşid, Ramizenin bir defa adliye tababetinde muayene ettirilmesine halesiz ve yolunda cereyan eylediği, Allüzum görmüş ve kendisini serbest bı manların ve diğer unsurların muhtariyet dilekleri, yani Çekoslovakyanın îsviçre rakarak muhakemeyi talik etmiştir. ECNEBt MEHAFtLDE gibi müttehid hükumetlerden teşekkül eyIemesi esası kabul edildiği takdirde sul • hun kurtulacağı ümid olunabilir. Bir Avusturyalı heyet Harbi Umumîde Çanakkalede ölen Muharrem Feyzi TOGAY Avusturya askerlerini ziyaret etmek üzere ağustos içinde Avusturyadan bir DENİZ IŞLERI heyet şehrimize gelecektir. İhrac ve istihlâk maddeleri Stoklarımızın vaziyetine aid izahat istenildi Bilecikte feci bir cinayet Bilecik (Hususî) Vilâyetimize tabi Osmaneli kazasının Yeniceikebir kö yünde feci bir cinayet işlenmiş; Sadeddin ismindeki bir katil, bütün delilleri ortadan kaldırmış olmasına rağmen çok kısa bir zamanda meydana çıkarılarak adliyeye teslim edilmiştir. Sadeddin bir kadın meselesi yüzünden husumet beslediği Ahmedi bir gece mezarlık civa rında pusuya düşürmüş, tabanca ile yaraladıktan sonra zavallı Ahmedin balta ile başını kopararak cesedi kansının yardımile Sakarya nehrine atmıştır. Cürüm âletleri saklanılan yerlerden çıkarılmış, cesed de Geyve kazasma merbut Mekece köyü sahillerinde bulun muştur. «Trak» seferlerine başladı Yeni <Trak> gemisi, Mudanyaya yapacağı daimî seferlere başlamıştır. «Trak», dün saat 16,30 da 240 yolcu ile Mudanyaya hareket etmiştir. Mu danyaya son seferini yapan Ülken de limammıza dönmüştür. KÜLTÜR IŞLERI Bir mektebimizin faydalı gezintisi tstanbul 61 inci ilk mekteb beşinci sınıf talebeleri, bugün başmuallimlerile muallimlerinin refakatinde İzmite bir tetkik seyahatine gideceklerdir. Bu gezinti, ilk tahsil hayatında ve yakın yurd tetkikleri mevzuu üzerinde yapılan ilk seyahattir. •. . •'• Cumhuriyet Abone şeraiti: Nüshası 5 kuruştur. Türkiye Harîc için için Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı ayhk 750 » 1450 » Üç ayhk 400 » 800 » Bir ayhk 150 • Yoktur (2) «Sadrıazam ve Şeyhülislâm Livayl şerifi nebeviyi ber duşi ihtiram iderek meydanda hazır bulunan gayretkeşanı devlete teslim ettikleri sırada ahıshalı Ahmed Efendi o kadar müessir ve rikkatengiz bir dua itti ki meydanda ağlamadık adam kalmadı.» Cevdet Tarihi C: 12. S: 159