23 Nisan 1938 CUMHTTRÎYET BEYRUT LübnanSuriye arasında iktısadî harb başladı Beyrut, 19 nisan MEKTUBLARl: iktısadî hareketlrr Ziraat kongresi haziflıkları Yeni Ziraat raporunun esasları tesbit edildi Ziraat Odası, meyvacılık, bağcılık, sebzecüik, çiçekçilik ve sütçülüğün inkisafı için kongreye mühim tekliflerde bulunuvor PENCERESiNDEN Zenci ticareti stanbula dönüşte okuyucularıma sunulmak üzere işte dıyar diyar dolaşp not topluyorum. San'at mı, sınaat mi olduğu henüz kestirilemiyen yazıcılığm herkesçe bihndiği veçhile üç çeşid sermayesi vardır: Okumak, görüp toplamak, oturup uydurmak!.. Ben bu üc çeşid sermayeden birincisini kazanmağa elimden geldiği kadar çalıştım. Fakat iradla masrafı galiba tekabül ettiremedim ki şimdi ikinci çeşid sermayeden bir miktar şey edinmeğe uğraşıyorum ve Avrupayı dolasıyorum. Lâkin dağarcığıma kovabildiklerimi sıcağı sıcagma sarfetmek istemediğimden yol boyuna hep eski kırıntılarla sütun doldurdum. Yalnız bugün, bir çanak aeı kahve içmek icin girdiğim bir gazinoda gözüme ilişen sekiz on yaşlannda bir zenci kızı yüzünden perhizimı kısmen bozdura ve bu kızı not defterime değil, işte bu sütuna geçirdim. Avrupada süt karıştırılarak içilen kahvelerden çok daha sevimli bir yüze, siyah yeşil üzerine konulmuş büyücek iki kızılcık gibi şirin dudaklara malik olan bu kıza o gazinoda yılan raksı yaptırtıhyor. Onun henüz olgunlaşmamış kemiklerini bir iplik yumağı imiş gibi bazan açarak, bazan toplıyarak, bazan karmakarışık bir biçime sokarak kara bir ıstırab ve terli bir teslimiyet içinde bize seyrettirmesi, bilmem neden, yüreğime rikkat verdi. Oyun bitip de yağmur altında kalmış bir salkım siyah ülüm gibi ıslak ıslak bir köşeye çekilince, o rikkatin ibramile, yanına sokuldum. Adını, nereli olduğunu, babası ve anası bulunup bulunmadığını sordum. Ilk sualıme, dudaklarma yakışmıyaa bir yalanla cevab verdi, «Jozefin» dedi. ikinci sualime ruhundan gözlerine çıkan silik bir haritayı göstererek, sükut içinde mukabelede bulundu. Ben bu ruhî harita parçasını okuyamadım. Çünkü hatları silik ve belki ıslaktı. Lâkin üçüncü sualime iriyan bir adamı cevab olarak gösterdi. Bu, bir sirk pehlivanıydı ve pek beyaz olmasına rağmen bana o dakikada kapkara göründü. •v. Evet, zavallı zenci kızı, bu izbandud gibi bevaz adama baba diyordu. Fakat bu sahte baba hakikatte onun sahibi, efendisi ve eski tabirle söylivelim, mevlası olup mıdesıni kımbılır nereden asırdığı şu kızcağızın kemıklerini günde on kere dağıtıp toplatmakla ve zavallının kanını kurutmakla şisiriyordu. Şu müşahede bana zenci ticaretinin yasak edilmesi fikri ve hareketi etrafında yıllarca yapılan müzakereleri, münakaşaları, muharebeleri ve sıra sıra imzalanan muahedeleri hatırlattı. Malum ya. Onsekizinci asrın basında siyah renkli adamları hür yapmak fikri İngilizlerde doğdu. Ondokuzuncu asrın başına kadar bu fıkir kitab ve gazete sahifelerinde süründü. Meşhur Vılyam Pit, heyecanh nutuklarile kötürüm düşünceyi ayağa kaldırdı. (1803) te Danimarka, İsveç, (1814) te Fransa ve bir yıl sonra Viyana kongresi sırasında da bütün Avrupa devletleri birer muahede ile o fikre hürmet göstermeği taahhüd eyledi. Fakat görüyoruz ki zenci ticareti pazarlardan kaldırılmış, insan alışverişinden haz alan sefil ruhlardan çıkarılamamıştır. Bugün yüzlerce ve belki binlerce medenî insan, gene zenci çocuklarını çalıyor, çaldınyor ve onları maymunlar gibi sahnelerde oynatıyor. Yalnız şu fark var: Eski tacirler zencilerin efendisi olarak kendilerini herkese prezante ederlerdi. Şimdikiler onların babaları olduklarını söylüyorlar!.. Ne hazin riya!... H [I Dürüstlüğün mükâfatı Romanya ile aramızda son akdedilen ticaret anlaşmasının bir maddesi, tatbikatta büyük bir ehemmiyeti haiz bulunuyordu. Bu maddede anlaşma ile Romanyaya satabileceğimiz maddelerin başında gelen pamuğun, ilk partisini Türk hükumeti evvelâ bizzat Roman ya piyasasma göndererek bir tecrübe yapmak kararında idi. Bu kararın tat bikatı büyük bir muvaffakiyetle yürütüldü. Romanyava hükumetin göster diği en büvük millî bir müessesemiz tarafmdan 11,500 balvalık bir parti pa muğun ihracı icin Rumen firmalarile anlasmalar yapıldı. Şimdi Mersinden vapura yükletilmiş bulunan bu mallardan evvel Romanvaya gene ayni müessese tarafmdan bir parti pamuk gönderilmisti. Biz, bundan ve bıraktığı tesirden bahsetmek isti yoruz. İtiraf etmek lâzımdır ki, Balkan Antantı vesilesile en samimî ve siyasî bağlarla baŞlı bulunduğumuz Rumen pivasası, bizim ihracatimız icin mechu'dür. Romanva pivasası hakkmdaki a^kasızlık ve vukııfsnzlu'hiTnurdaTi bu sütunda cene acı acı şikâvet etmistik. Romanva ile aramızda yeni anlasma vatnHi^ı sırada Rumen pivasasında da Türk've TDamvklarının standardize edilmediği ve nümuneve uv?un mal almanın im Vânsız b'ilu^du&u hakkında hühassa Rumen alıcılar tarafından tereddüd ve ; pn^ °i"r ileri sfirii1Hı"&ü de mp^hul de^iid'. İ«te bu atmosfer icinde Roman vava gönderilen üamuklardan cok sey beklemek icab edivordu. Simdi ööTenivofuz ki pamuklanmız serek nümuneve rrmtahakatı. serekse kalite bak'mmdan ahcıları fevk?lâde memnun etmistir. Bunun neticesi olarak Romanyadan veni talebler de vaki olmaktad'r. Su netirevi veren ve bircok cerevanlarm aleyhimize do&urdugu vaziveti le;r b "ize cp\^'ren, cösterilen düriistlıiktür İhracat fi^maisrımızın he^sinden ayni yolda yürümeTeri beklenir F. G. Iki hükumet arasındaki bağların kopuşunda asıl mühim rolü oynıyan Fransanın iktisadî hesablarıdır Nıhayet Lübnanla Suriye arasmda muharebe basladı. Birkaç gündenberi iki memleket arasında hududlar kapandı ve harb resmî bir şekilde ilân edildi! Türkiye hududlarmın yanıbaşında baslıyan bu muharebenın yüreğinizi hoplatacağı muhakkaktır. Hemen ilâve edeyim: Gümrük muharebesidir, telâş etmeyınız! Suriye ve Lübnan, bütün tarihte hem siyasî, hem de iktısadî bir kül halinde yasamışlardır. Halbuki, bu hal Fransanın hoşlarına gitmedi. Evvelki mektubla rımda izah etmiş olduğum sebeblerle bu iki memleketi birbirinden ayırdı ve aralarına hududlar koydu. İngilterenin Filistinde yapamadığı isi, arayere Yahudiler karışmadığı için, Fransa burada kolaylıkla başarmış ve coğrafya, siyaset, iktısad bakımlarından ayrılmaları kabil olmıyan iki müstakil memleket vücude getirmisti. Ancak, bu memleketleri iktısaden ayırmağa imkân olmadığı için, Fransızlar bunları bazı müşterek menfaatlerde birlestirmek istemişler ve bu «müşterek menfaatler» in hallini bu siyasetin hususî bir maddesi halinde bir tarafa koymuşlardı. Müşterek menfaatlerin esasını gümrük işleri teşkil eder. Her iki memleketin menfaatlerini telif edecek bir rejim bulmak üzere, birçok defalar başlayıp başlayıp bir türlü ileri götürülemiyen müzakereler daima ayni noktada, telıf edılemiyen ayni ihtilâfm keskinleştiği yerde koptu: Lübnanın ticarî menfaatleri, Suriyenin ziraî ve sınaî ihtiyaclan. Fakat, bütün bu davada asıl mühim rolü oynıyan da Fransanın iktısadî hesablandır. Lübnan ziraat memleketi değıldir. Ekmeğini hemen kâmilen dışandan alır. Bütün yiyecek maddelerinde, kendi hinterlandi olan Suriyeye muhtacdır. Buna mukabil, Suriyenin de bütün ithalâtı Lübnandan geçmek mecburiyetindedir. Suriyenin Lübnan nüfusuna nisbetle beş defa fazla olan nüfusu, ithalât bakımmdan Lübnanın haraccüzan mevkiinde bulunuyor ve Lübnan da bu haraç savesinde geçiniyor. Mesele bu tezadm telifi meselesidir. * * * $imdiye kadar yapılan bütün müzakereler akim kaldı. Kont dö Martel'in bizzat müdahale ve idare ettiği bu müzakereler, daima sekteye uğradı ve netice tehir edildi. Suriye, gümrük meselelerini halle yaramak üzere bir takım oktrova sistemleri kurdu ve bununla bazı mühim iktısadî işlerini Fransanın ve Lübnanın tasallutundan kurtarmağa çalıştı. Nihayet Suriyenin vaziyeti sıkışınca Lübnan ve Fransa üzerinde bir nevi tazyik vasıtası olmak üzere bu defa, hududlarına gümrük memurlarını koydu ve gümrük istıklâlıni ilân etti. Suriyelilere sorarsanız Lübnanın bu tedbirden göreceği zararlar çok büyüktür. Buna mukabil Lübnanlılara göre Suriyenin zaran daha büyük olacaktır. Bana sorarsanız, her iki taraf da ayrı ayrı zarar görecekler, buna mukabil Fransızlar da kıskıs güleceklerdir: Suriye ile Lübnan nekadar tepişirlerse Fransızlar da o kadar memmın olurlar, çünkü, hakem olarak, neticede her iki taraf da Fransanın eline sarılacaktır. Fransa da o hakemdir ki sağa dönüp rüşvet alır, sola dönüp rüşvet alır! Ziraat Odası azaları içtima halinde... Mayısta Ankarada toplanacak olan büyük ziraat kongresine vilâyet namına gönderılecek raporu hazırlamak üzere dün Istanbul ziraat odası umumî bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda evvelce oda tarafından ayrılmış olan 7 tâli ko misyonun kendi ihtısaslarına taalluk eden hususat hakkında hazırladığı raporlar tetkik edilmiş, umumî bir rapor hazırla narak vilâyet makamına verilmiştir. Aldığımız malumata nazaran Istan bul ziraat bakımından ıkınci derecede bir yer tutmaktadır. Raporda meyvacılık, bağcılık, sebzecüik, sütçülük ve İstanbulun et ihtiyacını temin meseleleri hakkm da esaslı noktalar üzerinde durulmuştur. Kont dö 3i a ı uı kadar dayanmağa karar vermiş gbrünüyorlar. Bu mak'adla Filistine müracaat edip onunla anla«nak istiyorlar. ESer Kudüste müstakil bir Arab hükumeti olsa, onunla kolayca anlaşırlar ve Lübnanı «aman!» demeğe mecbur ederler. Fakat, orada îngiltere hükumeti bulunduğu için Filistinle ne dereceye kadar anlaşabilecekleri meçhuldür. Simdıki halde, hiç olmazsa, bu yoldan tehdidierle mesguldürler. Bakalım, davanın inkisafı ne şekil alacak? Simdiden iki memlekette de hayatın pahahlasacağı muhakkaktır. * * * Fransanın Lübnanda oturdugu koltuk çok rahat olsa gerek ki müstemleke teskilâtı günden güne burada yerleşiyur. Bundan bir sene evvel, Parise bir ziyaret yapıp, avdette Lübnan Fransa muahedesinin ve Lübnan istıklâlinin tasdıki işi, Lübnan için olup bıtmıs bir meseleden ibaret bulunduğunu söyliyen Lübnan Cumhurreisi, galiba yakın zamanda Lübnanın teşkilâtı esasryesinde tadilât yapacaktır. Lübnandan bugünkü parlmanter dfivlet şeklini kaldıracak ve yerine kimbilir nasıl garıb bir şey getirecek olan ta^|1 fikri etraf J ' : J J : L J » I ~ 1J. yürüdü. Fransa parlamentosu hariciye encümeni bu hususta yaptırdığı tetkikler neticesınde Lübnanın bugünkü rejımle yaşıyamıyacagına kanaat getirmiş ve muahedenin tasdikinı teşkilâtı esasiye kanunlarında yapılacak tadillerle mukayycd tutmağa karar vermiş. Bu suretle, Lübnan biraz daha Fransanın eline girıniş olacaktır. Bu neticeye varmak için de ortada pek çok sebeb vardır. Beyrut hükumetinin bütün Lübnanda halktan hiç taraftarı yoktur. Her türlü cemaat ve milliyet zümresi bu hükumeti tenkid eder. Hem de öyle bir tenkid ki misli hiçbir yerde görülmüş değildir. Bir marunî, bir katolik patriği cemaatine hitaben irad ettis;i yüzdeyüz siyasî bir nutukta Beyrut hükumetinden bahsederken sanki bir cıfeden ve bir paçavradan bahsediyormuş gibi bir dil kuüanabilir ve buna kimse ses çıkaramaz. Bundan dolayı da hükumetin ne kuvveti, ne nüfuzu, ne de salâhiyeti vardır. Onun kuvvet ve nüfuzu Bağcılık Istanbul eskiden boğlarla dolu idi. Hemen her sene şehrimizde bağcılık ilerlemekte ve bağlar çoğalmaktadır. Tesıs edilen bağlarda cins çübukların yetiştirilmesi için Erenköy asma fidanlığının tev sii ve fazla fidan yetiştirilmesi esbabının temını taleb edilmiştir. Sebzedlik İstanbulun sebzecüik işi mühimdir. Şehrin Maltepe, KarUİ ve saire gibi semtlerindeki sebze bahçeleri ıslah edilecek, kredi meseieleri hallolunacaktır. İstanbulda hükumet tarafmdan yapılma sı mutasavver büyük konserve fabrika ları süratle kurulacaktır. Et meselesi Istanbulun et ihtiyacını temin için şark \e garb vilâyetlerinden hayvan getirtil mesi müşkül olmaktadır. Mesafenin uzak ve nakil vasıtalarının kâfi derecede ol maması bu hayvanların yollarda zayıfla masına sebebiyet verdiği gibi bazı mev simlerde kâfi miktarda hayvan getirtmek imkânı olmadığından vaziyet, Istanbul et pıyasasında kararsızlığa yol açmakta dır. Çiçekçilik Son senelerde bilhassa Avrupadan çiçek ithali menedildikten sonra çiçekçilik sehrimizde bir hayli ilerlemiştir. Hatta Romanya ve saire gibi bazı Balkan memleketlerine de ihracat baslamıstır. Yalnız bu arada bazı döv'z meselelerinin halli iktıza etmektedir. Bu hususat ha'ledılırse çicekrilik geniş bir inkişafa ma*har olacaktır. Amerika sergisi 1939 sergisinin fevkalâde olmasına çalışılıyor Geçen sene Pa riste açılan bey nelmilel 1937 ser cri^inin Basmimarı M. Greber, 1939 nisanmda açılacak olan Nevyork sergisi heyeti tarafmdan fen müşaviri olarak Amerikaya çağırılmıştı. M. Gre ber, son günlerde Amerikadan Parise avdet etmiş ve Amerikalılarm, Paris sergisini çok geride bırakacak şekilde hazırladıkları muazzam sergi hakkında bazı malumat vermiştir. Nevyork sergisi, paviyonların taksi • mat tarzı ve mevkıleri bakımından, 1937 Paris sergisinin tıpkısı olacaktır. Maamafih, ıki sergi arasındaki ben zerlik sadece bundan ibarettir. Nevyork sergisi. ayni zamanda hem bir sanayi panayırı, hem de beynelmilel bir sergi mahiyetinde olacağı için, eğlence kıs mma çok fazla ehemmivet verilecektir Nevyork sergisi. hususî bir grupun teşebbüsile yapıldığı icin. bu grup, hükumetten 500 hektarlık arazinin imti yazını almıs ve sergiyi bu arazi üzeri ne yapmağı kararlaştırmıştır. Şimdiye kadar batakhk ve çöplükten ibaret olan bu hâli yerler temizlenmiş, kurutulmuş. tesvive edilmiş, müna^ib verlprinde bir göl ve bir akar su vücude getirilmiş açaclar dikilmistir. Paris resisinin «modern havatta sanat ve teknik» remzîni kabul etmesi gibi Nevyork ser?'si icin de. sembol olarak 20 metre yük<=ekliğinde bir dikili tas tasav\rur edilmiştir. Bu dikili taş. ser ginin merkezini teskil edecek ve muhtelif subeler, bu merkezin etrafında to^anacaktır. Amerikalılar, Fran^adaki müskülât tan vareste olduktan baska, teskilât bakımmdan da sadelikten avrılmadıkları ; cin. ser^inin acılmasına daha bir sene vakit olduğu halde en ufak teferrüata kadar her sevi hazırlamış bulunmaktaiırlar Paviyonlardan bir kısmı bitmek üzeredir. Nevvork ser?isinin, Paris sergis'nden kat kat daha güzel olacağı kuvvetle ürr\^ ediliyor. Sütçülük Hükumet îstanbulda iki süt fabrikası Bu sebeble evvelce İstanbulun et ihtiyacını karşılıyan Gelibolu vilâyeti hu acmağa karar vermiştir. Bu fabrıkalarda dudları dahilındeki hayvancılığın bılhas siitler tek«if edüerpk fennî temizlenme sa sığır lıayvanı bcslcmc ışıııın İnkışaf ct muameleleri yapıldıktar. sonra içilecek tirilrhesi için buraya başka yerlerden hay ve yoğurta avrılacak sü*!er burada tesbit van sürülerinin nakli ve burada üretilme edilpcek ve fennî surette şiselere doldu ruMnVtan sonra piyasaya sevkedilecek si istenilmektedir. tir. Hükumetin esasen yapmağa karar Meyvactltk Istanbul ve cıvan için en mühim kâr verdısı bu fabrıkal?rın biran evvel vücu temin edecek işlerden biri meyvacılıktır. de getirilr^p'i istenilmektpdir. Bunun için de etiketsiz meyva fidanı satıimaması, meyvaların standardize edil mesi ve meyva ihracı işinin tanzim ve ihrac kolaylığının gösterilmesi istenilmektedir. Meyva işi standardıze edılecek olursa piyasada bir takım ham ıKeyvaların satılmasınm önüne geçilecektir. Nümune ciftlikleri Sehir d^hılınd'" iki büyük nümune çiftlıŞı vücude getirilecektir. Bunlardan biri Cekmece civannda ol^caktır. Burada bir de 7i'raî Vnllej açılacaktır. Raoorda ayrıca tohum i«leri. ziraî hastabklar ve saire hakkında pek çok hususat yer tutmaktadır. Japon Harbiye Nazırının tetkiki ve teklifleri Tokyo 22 (Hususî) Kabine bu gün Prens Konoye'nin riyaserinde toplanarak Çindeki askerî vaziyeti tetkik ve müzakere etmiştir. Şimal Çinile orta Çinde yantığı teftış seyahatinden dönen Harbiye Nazırı Sugıyama, seyahatınin neticesi hakkında izahat vererek, harbı bir an evvel bıtırmek üzere derhal bütün cephelerde tearruza başlanmasmı teklif et mi'tir. Kabme ayrıca Çinde Şankayşek reji mınin devrilrnesi için alınacak tedbirleri de CTÖ'üşmüstür. Romanya Kralmın sıhhati düzeliyor Bükres 22 Dün akşam neşredilen sıhhî tebliğ, Kralm rahatsızlığının iyi surette inkişaf etmekte olduğunu bildirmektedir. Kral, geceyi rahat geçirmiş, öksü rük azalmış ve hararet de düşmüştür. Hararet bu sabah 37,2 ve nabız 74 tü. Akşam hararet ancak 37,8 e, nabız da 78 e çıkmıstır. Gripte hiçbir ihtilât tehlikesi mevcud değildir. Umumî vaziyet iyidir. nun düştüğü, salâhiyetlerinin bittiği yerde de Fransanın nüfuzu ve kuvveti artar. Bu vaziyetin, buradaki rejim üzerindeki tesirlerini çok yakın zamanda eöreceğiz. Fransa, oturduğu hakimiyet kol tuğuna biraz daha rah'a yerleşmek üFakat, Suriyeliler bu oyundan bıkmış zere bulunuyor! ve bu defa, zararına da olsa, neticeye C. T. Bir haftada yakalanan kaçak eşya M. TURHAN TAN Yugoslavyanın ihracatı Belgrad 22 Mart 1938 aymda Yuçoslavva 422,815,850 dinar kıyme 3^7,658 lon mal ihrac etmiştir. 1938 senesınin ılk üc ayında Yugoslawa 1.173,478 860 dinar kıymetinde ton m a ] ; n r a c etmi=tir. Somada dilencinin evinde bulunan parakr Romo serpisi de haztrlamvor Roma 22 Sf>hrin merkezüe 1942 de olan enternasyonal Roma serba^lıvacak olan volun inşasına dün b^~lanm"=tir. (n a " ) Soma ( Hususî) • Bundan evvel şehrımızde Deli Mustafa ısmınde bir dilencinin evinde küllivetli miktarda bozuk para bulunduğunu bildirmiştım. Bozukluklarm tefriki işi bitmiş ve halen tedavül edebilecek paranm 700 lirp tuttuğu görülerek bu meblâğ Ziraat bankasına yatırılmıştır. Mustafamn kız kardesi mahkemeye müracaat ederek vasi tayinini ve paranın kendisine verilm^sini istemMir. Bu vesile ile çocuklann günlerce süren kapı^malanndan arta kalan 170 kilo ağırhğındaki bozukluklarm bir resmini gönderiyorum. Etibank madenlerinin iskelesi Dörtyol (Hususî) Etibank madenlerinin ihracını temin edecek en elverişli iskeleyi intihab için bir heyet Adana tarikile Ankaradan buraya gelmiş ve Dörtvol, Payas ve Yumurfalık limanlarını »ezmiş, yükleme tesisat ve vesaiti hakkında tetkikat yapmıştır. Heyet ihracat için Payas iskelesini münasib görmüştür. Ankara 22 Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza teşkilâtı, kırk bir ka Çukurovada fazla yağmur çakçı, bin elli bir kilo gümrük kaçağı, yağıyor yetmiş üç kilo înhisar kaçağı, bir kilo iki Adana (Hususî) Bu sene Çukuroyüz elli gram uyuşturucu madde, bir tüvada bahar ayları haddinden fazla serin fekle on yedi kaçakçı hayvanı ele geçirve yağmurlu geçmektedir. Toroslarda ise miştir. el'an bol miktarda kar yağıyor. Hava ların birdenbire lodosa çcvirmesi bu karIarı birdenbire eritmektedir. Gene böyle bir lodos neticesinde eriyen karlar Seyhan nehrinin üç metreye yükselmesine sebebiyet vermiştir. Daha simdiden şehrin baz; caddelerinden maada Yüreğır ovasının geçeıılerdeki tuğyan* da su baskınına maruz kaîan münhat kı sımlarını gene seller kap'amıştır. Lodo 3un şiddeti ırmağın cereyanını kesmekte ve alınan tedbirler umu'duğu kadar fayda vermemektedır. Bu itıbarla su baskı nmın geniş mıkyaslar almasından korkulTiaktadır. VEFAT Hemşinli Hacı İsmail Hakkı kerımesi ve Türk Maarif cemiyeti Talebe Yurdu müdürü Hafız Nuri kardeşi Ankara Hazine vekili Ziya ve Istanbul İlk Tedrısat Müfettişi İsmail Hakkı Erkmen valideleri Ayşe Nesime vefat etmiştir. Cenazesi Eyübdeki hanesinden kaldırılarak aile kabristanına defnedilmiştir. Vaşington Birleşık Amerikada yeni kadm askerî kıt'aları teskil edılmıştir. Kadın albay Conuks, bu kıt'alardan birini teftiş ediyor.