15 Nisan 1938 CUMHURİYET Balkan Antantı Kuvvetini isbat etmiş siyasî bir teşekküldür Kendilerinden birer makale rica ettiğimiz Balkan matbuat erkânı, Antant hakkındaki yazılarında kanaatlerini bu şekilde izhar ediyorlar. Iktısadî hareketler Ticaret anlaşmaları müzakerelerinde eksperler Gayet iyi hatırlıyoruz: Şimdi Manisa saylavı olan o zamanki İktısad Vekâleti Müsteşarı Faik Kurdoğlu, Romanyada yeni bir ticaret anlaşmasmm müzakerelerinden sonra şehrimize döndüğü za man. ihracat tacirlerile yaptığı görüş melerde onlara şöyle demişti: c Bütün üzerirıde meşgul olduğu muz meseleler. sizin öz meseleleriniz dir. Biz bu işi maasla yapan memurla rız. Birçok işlerde bizi ikaz etmeniz lâzımdır. Burada muhim bir karardan bahse deceğim. Bundan sonra ticaret anlaş malarında icab ettikçe eksper sıfatile sizden de arkadaşlar çağıracağız. Bu mühim isin mes'uliyet ve icab ettirdiği bitaraflığı müdrik bulunduğunuzdan şüphe etmivoruz.> O zamandanberi iki, üç avlık bir müddet geçti. Faik Kurdoğlunun bu hasbıhalinde ihracat tacirlerini büvük bir sevince garkeden va'di. bu kısa müdT det zarfında ve ilk ticaret anlas nası müzakerelerinde yerine getirildi. An karadan gelen haberler, Amerika Bir leşik devletlerile aramızda cerevan eden ticaret anlasması teknik müzakerelerde eksper sıfatile bulunmak üzere halı ve incir ihracatcılarından mürek keb iki hevetin Ankaraya davet edildiğini gösteriyor. Ötedenberi dünya memleketlerinden birçogunda tatbik edilen bu şeklin bizde de tatbik edilmesini büyük bir memnunivetle karşılamamağa imkân yok tur. Celâl Bayar hükumetinin bu sahada attığı adımm ehemmivetini. tacirlerimizin lâzım olan ehemmivetle karsılayıp eksDerlik vazifesini büyük bir hassasivetle yapacaklarına şüphe et miyoruz. Vakıflar Umum Müdürü ile bir mülâkat «Gazetenizin san'at abidelerimizin üzerine dikkati çeken yazılarla mühim bir hizmette bulunduğuna kaniim» San'at abidelerimizin vaziyeti hakkında dün, bir arkadaşımız Vakıflar Umum Müdürü Fahreddın Kıperle görüşmüş tür. Fahreddin Kiper, «Cumhuriyet» sütunlarında intişar eden yazıları alâka ile okuduğunu söyledikten sonra şu beya natta bulunmuştur: « Gazetenizin, san'at abidelerimizin üzerine dikkati çeken bu yazılarla mühim bir hizmette bulunduğuna kani im. San'at abidelerimiz, asırlar süren bir ihmalin kurbanı olarak bugünkü feci vaziyete düsmüşlerdir. Vakıflar kanunu çıktıktan sonra, Vakıflar Umum Müdürlüğünün başlıca hedefi, abideleri kurtarmak olmuştur. Bir daha yerine konulamıyrcak kıymette pek çok şaheserlerimiz, yıkılmak tehlikesine maruz kalmıslardı. Vakıflar idaresi, bunları kurtarmağı, kendisini bekliyen diğer içtimaî vazife lere tercih etmek mecburiyetinde oldu ğunu hissederek evvelki sene, kendi membalarından 200 bin liralık bir istikraz akdetmişti. Bu para, müstacel tamir işlerine sarfedilmiştir. Aldığımız borcu, bütçede yapılan tasarruflarla ödemek üzere bulunduğumuz şu günlerde, 200 bin liralık ikınci bir ıstıkraz akdine te şebbüs ettik. Bu paradan başka, bütçemizde iki yüz bin liraya yakm bir meblâğı, ayırmış bulunuyoruz. 938 939 seneleri zarfında, Evkaf idaresinin emrinde, beş yüz bin liradan fazla bir para bulunacak demektir. Bu para ile, en kıymetli eserlerden başlamak üzere, birçok abidelerimizi esaslı surette tamir edebileceğiz. Şimdıye kadar basarılan işler, küçük görülecek derecede deaildir. Ehemmiyetsiz zannedılen bir kubbe tamiri bazan on binlerce liraya mal oluyor. Sonra abıde tamirinin yalnız para değil, bir teknik işi olduğu nutulmamalıdır. Eski eserlerin mimarî çeşnisini bozmıyacak şekilde tamirinı yapabilecek elemanlar gitgide azalıyor. İstanbul, başhbaşına bir abideler şehridir. Daha doğrusu, İstanbulu İstanbul yapan bu abidelerdir. Vakıflar idaresi, herhangi bir camii tamire karar verdıği zaman, bütün salâhiyetlı makamların ayrı ayrı reyini alır. Şehrin kıymetli eserleri, bir tek idare altında toplanmış değildir. Belediyenin, Maarifin, Hususî Muhasebenin ayrı ayrı müdahaleleri oluyor. Binaenaleyh Va 1 SAN'AT ABİDELERİMİZİN HALİ PENCERESiNDEN Günahlarımız iz gazetecilerin sevabımız var mıdır, farkında değilim. Fakat arasıra günah işlediğimize şüphe yoktur. Meselâ sözüne inandığımız kimselerden ne duyarsak sütunlanmıza geçiriveririz. O sözün bir maksada müstenid olup olmadığını pek araştırmayız. Sevdiklerimizin, memlekete hayırh hizmet edeceklerini umduklarımızın tanmmalarına yardım ederiz. Onların tecrübe olunup olunmadıklarım düşünmeyiz, emelimiz gibi amelimiz de yurda müfid olmaktır ve müfid olacaklara hizmettir. Lâkin arasıra hataya düşeriz, ehil olmıyanlan ehliyetli göstermek gibi zühullerde bulunuruz. Bunun yeni bir misalini gazetelerimizden birinde gördüm. Daha doğrusu ben görmedim, irşad olunmak suretile işlenen günahın farkına vardırıldım. Beni irşad eden zat, adını vermek istemediğim o gazetede çıkan bir resmi gösterdi ve altındaki satırlan okuttu. Sonra gamlı gamlı anlattı: Bu bay bir müddet Avrupada bulundu. Dil bilmediğı için derslere ancak müşahid sıfatile devam edebılıyordu. Büyük bir profesörün takrırını değıl, amelıyelerini takib etmeğe çalışıyordu. İki üç ay bu yolda yürüdü, Parası da bittiğinden memlekete döndü. Şimdi kendini o profesörün muavini olarak ilân ediyor. Gazete de bu aslı olmıyan iddiayı gerçekleştiriyor! M. L. Nastajliyor k i : Dr. Zarifisjiyor ki: «Romanya, ehemmiyeti «Türk Yunan dostluğu artan bu teşekküle daima olmasaydı Balkan ittihadı boş bir hayal ^ yardım edecek» Vakıflar Umum Müdürü Fahreddin Kiper kıflar idaresinin abideleri kurtarmak işinde tek başma hareket etmek salâhiyeti yoktur. Biz, kendimizi, Belediyenin yardımcısı telâkki ediyoruz. Sayın Başvekil Celâl Bayar îstanbul abidelerini kurtarmak için girişilen faaliyetle, çok yakından meşgul oluyor ve icab eden direktifleri veriyor. Vakıflar idaresile Belediye, Maarif, Muhasebei Hususiye mümessilleri, on beş günde bir toplanarak abidelerin umumî durumuna dair bize rapor verirler. Bu raporlar, ehemmiyetle tetkik edil mektedir. Elimizdeki bütçenin müsaadesi nisbetinde ve hatta, bütçe yetişmediği zaman, fevkalâde varidatlar bularak başladığımız iş üzerinde yürüyeceğiz. Asırların çökerttiği enkaz, bizim omuz larımız üzerine yıkılmıştır. M. Nasta Balkan Antantı, salâbetini inkâr kabul etmez bir şekilde ispat etmiştir. Ar tık, bizi hiçbir sey ayıramaz. Balkan Antantı sağlamdır; çünkü kendi menafiinin siyasetini takib etmektedir. Hiç kimsenin emrinde değildir; devletler arasmda müsavat prensipinden, herkesin kendi mukadderatına sahib olması hak kmdan, hiçbir büyük devlet lehine asla feragat etmiyecektir. Balkan Antantı, Balkan milletlerinin tam bir ittihad içinde bulunduğu kanaate istinad eder. Bir arada bulunmak suretile, ayni haklan istiyen ve, müttehid olarak, müşterek menfaatleri müdafaa eden kardeşler olduğumuzu müşahede ediyoruz. Balkan Antantı matbuatı, dört millet arasmdaki bağlan takviyeye memur, çok mükemmel bir vasıtadır. Siyasî anlaşmalara, aktualite mahiyetini ancak matbuat verebilir; bu anlaşmalar kıymetli vesikalar, mahirane kombinezonlar teşkil edebilirler, fakat, nihayet, mevhum ve mücerred yapılardan ibarettir. Biz, bu antantı canlandırmakla mükellef ve binaenaleyh, siyasî antant yapıcılarının asıl mesai arkadaşlarıyız. Biz, sulh idealine, muahedelere hür met suretile derin bir bağlıhkla merbut ve Balkanlılara, kendi mukadderlerini vermek hususundaki büyük gayeyi faal ve dinamik hale getirmek vazifesine nefsimizi vakfetmiş bulunuyoruz. Bu gaye, anlaşmak ve yardımlaşmak gayesidir. M. Zarifis Balkan Antantı babalığmın kime aid olabileceğini anyan kimse, bugün antantı teşkil eden ve teşriki mesai ruhile muttasıf bulunan dört devletten hangisinin ilkönce ittihad emelini güdüp istiyeni tayin etmekte büyük müşkülâta tesadüf eder de nihayet her dört milletin müsavi derecede ittihad ruhile hareket ederek bugünkü bağlarını yarattıkları neticesine varır. Bundan başka Balkan milletlerinin itrihadı için 7emin de olgun bulunuyordu. Bu olgunluğu hazırlıyan bir taraftan bu milletler arasında uzun seneler süren nifak ve muharebe felâketleri, diğer taraftan Balkan Antantı fikrinin propagandası olmuştur. Propagandayı yapan ise eski Yunan Başvekillerinden müteveffa Papaanastasiyo'nun riyasetinde bulunduğu Balkan konferanslarıydı. Balkan milletlerinin teşriki mesaisinin iyilikleri inkişaf etmekte gecikmedi. Bugün Atinada imza edilen paktm henüz dördüncü senesi olduğu halde husule gelen istifadeli büyük neticeleri sayılması mümkün olamıyacak kadar çoktur ve hergün bizi daha ziyade ve daha genış bir surette takviye etmektedir. F. G. Evlenme Eski gazeteci arkada^larırmzdan avukat Dr. Suad Tahsin Türk ile Anvers sabık şehbenderi Bav Memduhun kızı Hadramn nikâhları dün Büvükada Beledivesinde icra edilmiştir. Yeni evli lere saadetler dileriz. Teşekkür Oğlumuz Celâl Arazm böbreŞindeki taşları almak icin Cerrahpaşa hastanesinde profesdr Bav Nissen tarafından pek kısa süren amelivatm çok hazpkat ve muvaffakivetle yarjılması ve ameli yattan sonra da gerek profesör ve çe rekse hastane Sertabibi ile muavin ve asistanlarının çocuğun vaziveti hakkında gösterdikleri candan alâka ve fevkalâde nezaket bizi çok sevindirmiş ve minnettar bırakmı=tır. Kendilerine alenen teşekkürler eyleriz. Ankara meb'usu Refikası Rifat Araz Müzevven Araz biî bir mabadi olduğu hakkındaki telâkkimin sebebi budur. Gene bu kanaatle bu günkü Balkan ittifakınm bir son olmayıp bütün Balkan milletlerinin ittihadı için çok ehemmiyetlı b<'r durak yeri olduğu na inanıyorum. Bunu da yarımadamızın bütün milletleri candan d'.emektedirler. Birçok senrlerdenberi bir tek haricî siyaset takib eden Yunanıstanda hepsi, Kraldan tutunuz da en son köylü ve işçiye kadar hepsi Ba'kan ittifakının yalnız hayranı olmakla kalmayıp bu ittıhadm birer uzvunu teşkil etmektedirler. Gene ral Metaksas'm hükumeti ise memleke tin talihini eline aldığı dakıkadanberi pek büyük mikyas ve ehemmiyetteki dahilî ıslahatile muvazi olaıak dikkatini mütemadiyen Balkan ittihadı eseııne tevcih et miştir. Bütün faaliyeti Yunanistanm sadece mevkiinin ehemmiyetini göstermek olmayıp icabında Türk Yunan ittifakı ve Balkan Antant'nın tahmil ettiği taahhüdleri de ıfaya lâyık ve muktedir bir hale getirmeğe münhasırdir. Diğer müttefiklerimiz de ayni istikameti takib et mektedir. Bizim günahlarmızdan birini şu suretle tesbit eden o zattan meslek namına af dilerken hatınma tarihten bir fıkra geldi: On dokuzuncu asırda Numan Efendi • adlı bir hekimbaşı vardı. Bu adam Mesud ismindeki oğlunu hekimlik tahsil etsin. diye Viyanaya gönderdi. Fakat delikanlı orada Tıbbiye mektebinin semtine adım atmadı, eğlence yerlerinde har vurup harman savurdu. Yalnız, Osmanlı sarayındaki hekimbaşının oğlu olmak haysiyetile, büyük hekimlerle tiyatrolarda, balolarda tanışmak yolunu buldu ve iki yıl Evkafın, tamir etmek mecburiyetinde sonra bir hekim taslağı olarak İstanbula bulunduğu abideler, yalnız îstanbula döndü. münhasır değildir. Vatan hududları daBabasının dostlan onun üst perdeden hilinde kurtarılacak yüzlerce san'at eseri atıp tutmasına, Viyanalı üstadlarla mekvar. Bunların hepsi değilse de, kurtarıl tublaşmasma aldanarak kendisini hekimması mümkün olanlardan mühim bir kıs başılığa kadar yükseltmişlerdi. Herif, ilmı hazırladığımız program dairesinde tifat veya tehdidle kendine bendertiği bir peyderpey tamir edileceklerdir. kaç doktoru kullanmak suretile bu vaziEvkaf idaresi, memleketin imarı davasında hissesine düşen vazifeyi memnuniyetle üzerine almıştır.» Vakıflar Umum Müdürlüğü, Eminönü meydanının açılması yüzünden yıkı lacak olan Valide hanının istimlâk parasile, Postane karşısmdaki vakıf arsada, asrî bir han yaptırmağa karar vermiştir. Bu hanın adı da «Valide hanı» olacaktır. feyi idareye çalışıyordu. Avrupaya gidip gelenler hahikati öğrenmişler ve sahte hekimin tababetle alâkası olmadiğını ortaya koymuşlardı. Buna rağmen o, saraydaki mevkiini muhafaza ediyordu. Çünkü hastaya ilâc vermeği bilmemekle beraber nabza göre şerbet vermekte mahirdi ve bu meziyetinden dolayı saray erkânı. tarafından himaye olunuyordu. Nihayet bir vak'a yüzgösterdi, Valide Sultan melânkoliye tutuldu. Artık hekimbaşının bütün hünerini göstermesi lâzım geliyordu. Halbuki Mes'ud Efendi, iki Rum hekimi yanında olmadıkça hastayı muayene edemiyordu. İlâc veremiyordu. Rum hekimler ise o derdi giderecek bilgiye sahib değillerdi. Ondan ötürü hasta fenalaştı ve birdenbire öldü. Saray ancak bu hâdise üzerine Mes'ud Efendinin ne olduğunu anladı ve maskesini yüzünden aldı. Lâkin o güne kadar bir çok zavallıların hayatı heder olmuştu. Bizim de bu örneklerden ibret alarak her hikâyeyi sahih olarak kabul etme mekliğimiz, halka tanıtacağımız kimselerin hiç olmazsa ilmî vesikalannı gözümüzle görmekliğimiz lâzımdır. Yoksa gerçekten günahkâr oluruz ve acı acı nedamet duyarız. Ben iktısadcı değilim. İstatistikle de hiçbir münasebetim yoktur. Fakat mütehassıs iktısadcılardan birisi çıkıp da dört devletin her sahada samimî ve kardeşçe teşriki mesailerinden husule gelen ticareti tesbit etmeğe kalkışsa ancak rasadî bir rakamla bunu hesab edebilecektir. Fakat bu bile hakikî kârımızı ifade etmekten uzak bulunuyor. Romanya millî komitesine büyük bir Bu hesabın bilinmesi milletlerimiz için vazife düşmüştür. Fakat, bütün Roman de lâzımdır. Çünkü milletlerimiz Balkan ya matbuatında, Balkanlı müttefiklere ve ittifakının ne derecede kıymetli olduğunu Balkan meselelerine karşı geniş bir kav ve temin ettiği menfaatleri anlayıp aralarayış ve samimî bir dostluk ruhu yaratma nndaki münasebetleri müstakbelde daha ğa muvaffak olduk. Müttefik devletler ziyade sıklaştırmağa yanyacak ve Balden her birinin hususî menfaatlerile Av kan ittihadı fikriniı tamamlanmasına sarupanın bu mıntakasına aid müşterek men mimiyetle çalıştıracaktır. faatin tam bir mutabakat halinde bulunFakat çifte dost; yani hem dost, ve ması hususunda Balkan Antantınm mü hem müttefik Türkiye matbuatile konunakasa kabu! etmez bir fayda temin ettiği şurken bir teyidde bulunmağı kendimce ve Balkan tesanüdü hakkında yeni bir zarurî addediyorum. Bu yapacağım teyid diğer müttefıklerimizin Balkan esezihniyet vücude getirdik. rine karşı olan yardımlarını kat'iyyen küAvrupanın, harbdenberi karşılaştığı en vahim meselelerin mevzuu bahsolduğu çültemez. Böyle olmakla beraber bu teşu müşkül zamanlarda, matbuat antantı yidi ayrıca tebarüz ettirmek icab ediyor. Bu da pek sadedir: Türk ve Yunanhların mız, omuzlarımıza yüklenen, en büyük mütekaddern anlaşmaları olmasaydı, Balmes'uliyetlere göğüs germiştir. Avrupakan ittihadı hâlâ boş bir hayalden ibaret da cereyan eden işlere endiseli gözlerle bulunurdu. Mazide Balkan milletlerini bakarken, bu mıntakaların birçoğunda, birbirlerinden ayıran ihtilâflarm en derini sulhu haleldar edebilecek olan tehlikeleTürk Yunr nifak. olduğu meydandari görüyoruz. dır. Bu itilâflar o kadar derin görünüvorFakat, cereyanları ve mukabil cere du ki iki milletin itilâf edebilmeleri imkân yanları, amelleri ve aksülâmelleri kaydeharici bulunduğu umumî bir kanaat halidiyor ve Balkan tesanüdünü, vicdanımıne gelmişti. Yunanistanla Yugoslavya azm bütün enerjisile kuvvetlendiriyoruz. rasında hem ihtilâf yoktu, hem de sekiz Ve, son defa, Hariciye Nazırımız M. asır süren sıkı ve berrak bir dostlukla birPetresko Komnen'in: «Romanya hüku birlerine bağ'anmışlardı. Yunanistan meti, ehemmiyeti daima artan bu teşekkü Romanya ve Yugoslavya ile Romanya le, mıntakavî kardeşlik idealinin tahak münasebetleı' avni şekildevdi. Türkiye kuku için, bütün kuvvetile yardım ede Yugoslavya, Türkiye Romanva ara cektir» sözile anlatmak istediği gibi, bu smdaki ihtüâflar da bu iki sir^al komsumatbuat mesaisinin, sırf hükumetimizin muzun Türkiye ile hembudud olmaktan noktai nazarına ve Romanyanın Balkan çıkt'kları zaman nihavet bulmustu. Antantı karsısında daima muhafaza ettıği Ba'kan milletlerinin nifakla yaşadık duruma yardım vazifesi görmüş olmasile ları zamanları idrak eden'erimize Tür baHıyarız. kiye ile Yunanistarcm bırlesmesinın nekaMillî menfaatlerimizin âmir bulundu dar zor göründuğünü pek ıyi bilınz. Biğu bu tarzı hareketi, hiçbir zaman tered naenaleyh hepimiz asrın bu mucizesini, düd gc fermeden takib edeceğimizi söy şarkfa uzun asırlar süren muharebe ve l;rken, Türklerin, ancak itimad ve mu nifak devrelerinı kapayıp ayni zamanda r">bbet telkin eden bir millet olduğu hak daha genis bir Balkan ittihadına yolunu kındaH an'anevî millî kanaatimizi de bu açan bu birlesmevi yaln'7 memnuniyetle değil hayretlerle karşıladık. Bu da dört *ada i r J ~ etmek isterim. BaV~n Birhii matbuat kongresinde devlet reisinin takdtre şavan tesebbüsleri Rumen millî kom'tesi reisi ayesinde tahakkuk etti İşte Balkan ittifakının Türk Yunan dostluğunun taL. NASTA Hayvan hâmileri dün Valiyi ziyaret ettiler Dün Belediye Reisine müracaatte bulnnan Hayvanat Cmiyeti azası Dün Himayei Hayvanat cemiyetin lunmuşlardır. den Türk ve ecnebi altı kişilik bir kadın Murahhaslar bu itlâf işinin kendilerikafilesi Belediye Reisi Muhiddin Üstün ne bırakılmasmı istemişlerdir. dağa gelerek kedilerin Belediye memurTürkiye Himayei Hayvanat cemiyeti ları tarafından mahallerinde kapanlara müessislerinden Madam Manilo Sişlide konarak zehirli gazle itlâf edilecekleri 25,000 lira değerindeki binasmı cemiyehakkındaki neşriyat ve bazı yerlerde ke te terkettiği gibi her ay da 600 lira teBugün güzel Tüıkiyede bütün gör dilere zulmedilmesinden şikâyette bu berruda bulunmaktadır. düklerimiz Balkan ideaiine sağlam bir merbutiyetten ileri gelmektedir. Bu ideal ise sulh fikrinin tam kendisidir. Sözümü bitırırlıen evvelce söyledıkle rimi tekrar etmekten başka bir dıyeceğım yoktur. Pek az seneler ıcinde bu kadar muazzam terakkiler gösteren milletinize hayranız. Fakat en ziyade hayranlığımız Türk milletimn yem zihniyet ve yeni savaşlarınadır. Bunlar Türkleri en müte meddin milletler arasına kat'î surette yükseltip yerleştirmiştir. Türkler hayatiyet ve büyük faziletlerıni bütün dünyaya gösterdiler. Yeni Türkiyenin yaratıcısı ve başı Büyük Atatürke ve hükumet adamlarına hududsuz ve eksıksiz bir hurmet ve takdirle mütehassısiz. Muhakkak ki Atatürk asnmızın en yüksek siyasi&i tanınmıştır, ve eserlerine karşı hayranlık âlemşümuldür. Atina Muharrirler Cemiyeti reisi ve Balkan Evvelki gün Başvekilimizin ziyaret ve tetkiklerde bulunduğu Maden Amatbuat kongresı Yunan heyeti kâtıbi rama Enstitüsünden bir görünüş: Divrik demir madeninin cevheri eridikten Dr. N. ZARİFİS sonra saf demir olarak akıtılıyor. M. TURHAN TAN Vitrin müsabakası Cemiyet netice için muhtelif merasim hazırladı Ulusal Arttırma ve Ekonomi kurumu bu sene yapılan vitrin müsabakasmın diplomalannı tevzi için büvük bir merasim programı hazırlamaktadır. Dip loma ve madalvalar Eminönü, Beyoğlu ve Kadıköy Halkevlerinde yapılacak merasimlerle her mmtakada müsabakayı kazanaplara tevzi edilecektir. Yapılacak merasimler ticarethaneleri vitrin müsabakası hareketinde tesvik edici mahiyette olacaktir. Fakat cemiyet vitrin müsabakasmın memleketi mizde istenilen neticevi vermiş oldu^una kani bulunduğundan bunun yeni bir şekle sokulması mevzuu üzerinde de mesgul olmaktadır. Diğer taraftan, tasarruf haftası esnasmda ilk ve ortamekteblerde yapılan tahrir müsabakasmın kâğıdları da henüz cemiyete tamamen gelmemiştir. Cemiyet, talebenin millî tasarruf ve iktısad mevzuu üzerinde yazdıkları parçalara aid bu kâğıdları istemiştir. Her mektebden en güzel mevzuu yazan talebeye hediyeler verilecektir. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünde