16 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

16 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 16 Mart 1938 Barselonda panik başladı ,Alkaniz'in zaptmdan ^ sonra Valanse giden yollar Frankistlerin eline geçti. Taragona'da bir Ingiliz vapuru battı Londra 15 (Hususî) İspanyol ıhtilâlcileri ileri hareketlerine bugün de devam ederek Akdenizin 28 mıl garbına muvasalat etmişlerdir. Taragona Valensiya yolu ihtilâlci topçu ateşi altma alınmıştır. Hükumet kuvvetleri her tarafta ricat ettiğinden, Barselonda halk arasında bdyük bir panik başgöstermiştir. Hava muharebesinde, 7 duşman tay yaresi düşürülmüştür. Barselon 15 Millî Müdafaa Bakanlığmın bir teblığı, Aragon'daki Frankist taarruzuna iştirak eden Alman tayyarelerınin teşekkül tarzı hakkmda şu tafsilâtı vermektedir: Herbiri Haynkel 111 bombardıman tayyarelerinden müteşekkil dört küçük filo, bu gruplardan biri Fransız topraklan üzerinden uçarak iki hafta önce gejmiştir. Messers Şmit 109 tayyarelerindetı mürekkeb iki avcı tayyaresi grupu ve Haynkel 51 tayyarelerinden mürekkeb iki filo. 22 tayyare ile bir de Haynkel devriye tayyaresinden müteşekkil iki Do 17 fi losu. Beheri 20 milimetrelik iki mukabil hava mitralyözü. Bu tertibe tamamen Alman bir bölük de dahil bulunmaktaydı. Bu kıt'aların bütün şef, subay, subay vekili ve askerleri tamamen Alman or dusuna mensubdur. mah Katil Tevfik, dün kum dün kurşuna gene kaçıyordu dizildiler Yakalanan suçlu, 20 gün (Saj tarafı 1 inci sahifede) Sonra hapisanede diğer bir takım ta nınmış şahsiyetler bulunmaktadır. Bun lann arasında eski Başvekil veya Başvekil muavini olan Rutsutak, Mejalank, Antipof, eski Halk Komiserlerinden Bubnof, Krilenko, Yurenef, Davidjan, Karski, Yakoboviç, Ştayn, Raysenberg, Antonof bulunuyor. Nihayet bir de askerî grup vardır ki, bunlann hafi surette muhakeme edilmeleri muhtemeldir. Bunlann başhcalan eski Millî Müdafaa Komiser muavini olan Mareşal Yagorof, General Alknis, Amiral Orlof'rur. Evvelce tevkif edilmiş olan General Bielef'le Dibenko'nun ne oldukIan belli değildir. (a.a.) L 19 hapse mahkum oldu Antakyada am casını öldüren ve geçen yaz katil Abdullahla ber a b e r tevkifhaneden fi rar ederek 10 gün sonra Adanada tevkif edilen Tevfiğin muhakemesine dün Ağırceza mahke mesinde devam e dilmiştir. Katil Tevfik Reis Refik, Tevfiğin akrabasmdan olup Suriyede ikamet eden Nedimenin gönderdiği istidayı okuttu. Bu istidada Tevfiğin annesi Münevverin Ermeni olduğu ve Suriyede Agob isminde bir Ermeni ile teşriki hayat etmiş bulunduğu ve Tevfiğin bu münasebet neticesi dünyaya geldiği bildiriliyordu. îstidadın okunmasını müteakıb Tevfik: « Ne annem, ne de ben kat'iyyen Ermeni değiliz, dedi, bu, tam bir iftiradır. Bize halen Adanada Ramazanoğlu derler.» Reis Refik, Tevfiğin bu ifadesi üze rine Adana nüfus memurluğundan bu hususun sorulmasına lüzum gösterdi. Tevfik tekrar ayağa kalkarak, kendi sinin ne asker kaçağı olduğunu, ne de Antakyada amcasını öldürdüğünü ve bütün bunlann iftira olduğunu tekrar etti. Bunun üzerine heyeti hâkime, bazı hususatın Antakya mahkemesinden so rulmasına ve gelmiyen bazı şahidlerin ihzaren çağırılmasına karar vererek muhakemeyi başka bir güne talik etmiştir. Bakırköy Bez fabrikası Fabrikanın bez ve iplik imalâtı mütemadiyen artmakta olduğu gibi işçi sayısı da çoğalmaktadır Taragana bombardıman edildi, bir Ingiliz vapuru battı Londra 15 (Hususî) İspanyol ihtilâlcileri Akdeniz sahilindeki Taragona şehrini bugün dört defa havadan bom bardıman etmişlerdir. Bombalardan ikisi limanda bulunan Stanvul adındaki Ingiliz vapuruna isa bet etmiştir. Uykuda bulunan mürettebattan ikisi ölmüş, dördü de ağır surette yaralanmıştır. Beynelmilel kontrol heyetine mensub Danimarkalı kontrol memuru gemide bulunuyordu. Bomba neticesinde yangın zuhur etmiş ve gemi bat mıştır. îzmir Ticaret Odası intihabatı bitti Kazamlan arazi Sen Jan Dö Luz 15 Aragon cephesinde altı gündenberi yapılan taarruz neticesinde kazamlan arazinin uzunluğu 100 kilometreden fazla, genişliği ise 60 kilometredir. Hükumet kıt'aları hemen hiç muha rebe etmemekte ve mühim miktarda malzeme ile birçok esir terketmektedir. Alcaniz'in General Yak'in kıt'aları tarafından alınması ve Gaspe'nin zaptı Cumhuriyetçiler için pek vahim sevkul ceyşî bir vaziyet ihdas etmiştir. Alcaniz mevkii Tortosa, Vinaroz ve Valans istikametinde giden yolların dü ğüm noktasıdır. Îzmir (Hususî) Ticaret Odası intihabatı bitmiştir. Riyaset divanma Balcı Hakkı oğlu, ikinci reisliğe Şerif Remzi, birinci reis vekilliğine Mazhar Nurul lah, ikinci reis vekilliğine Nuri Çolakoğlu, hesab müfettişliğine Şükrü Cevahirci, muamelât müfettişliğine Ziraat Bankası müdürü Aşkı Eren, kongre azalıklarma Fuad îymen, Ahmed BoruFransa, Barselona'ya harb gemileri valı, idare heyeti reisliğine Şükrü Ce vahirci, azalıklarma Şerif Remzi, Kâ göndermis zım Taner, Şerefeddin, Salâhaddin se Paris 15 Bu sabah M. Blum ile çilmişlerdir. görüşen Hariciye Nazırı öğleden sonra da îngiltere büyük elçisinin ziyaretini kabul etmiş, bilâhare M. Blum ile yük Fransız vatandaşlarını tahliye eylemek üsek Harbiye Nezaretine giderek millî zere Barselona'ya harb gemileri göndermüdafaa yüksek konseyınin içtimaına iş miştir. tirak eylemiştir. Kuvvetle sanıldığına göre, bu körüş melere ve millî müdafaa yüksek konse yinin bu itibarla İspanyadaki askerî vaziyet ile alâkadar bulunmaktadır. Fil hakika cumhuriyetçi kıt'alar, muhasım lan karşısında mühim bozguna uğramış tır. Her türlü ideolojik mülâhazalar haricinde Fransız hükumetinin esas endişesi halen Franko ordusunda Alman ve îtalyan unsurlann mevcudiyetidir. Bu vazi yet, meselenin yalnız diplomatik bakımdan değil, fakat ayni zamanda millî müdafaa bakımından da ciddî surette tet kikini icab ettirmektedir. Bakırköy Bez fabrikasının içinden bir görünüş Sümer Bankm Bakırköy Bez fabri kası, 1934 senesinde modern teçhizatile yeni ve geniş bir ölçüde çalışmıya başlad;ğı zamandanberi, mütemadi surette inkişaf ve tekemmül emektedir. Yeni iş kanunu hükümlerinin tatbikından sonra, fabrika sekizer saat çalışan üç ekiple faaliyete geçmiş, bunun neticesinde aylık vasatî işçi miktan geeçn sene 714 ken bu sene 848 e çıkmıştır. Fakat son ay zarfjnda çalışan işçilerin hakikî miktan 986 kişidir. Görüldüğü gibi, iş kanununun tatbiki, bir yandan mevcud işçilerin yü künü hafifletirken, öte yandan yeniden birçok vatandaşlara iş sahası açmıştır. Bakırköy Bez fabrikası 1935 sene sinde 479,427 liralık 1,002,774 kilo pamuk satın almıştı. 1936 senesinde bu miktar 635,725 liralık 1,327,886 kiloya yükselmiştir. Fabrika pamuk istihlâ kini biraz daha arttırarak 1937 senesinde 658,740 liralık 1,462,730 kilo pamuk satın almıştır. Görüldüğü gibi, en küçük ünitesinin bu kadar büyük bir pamuk müstehliki olması, devlet pamuklu en düstrisinin yerli pamuklanmız ve pamuk piyasamız için ne mühim bir unsur haline geldiğini göstermeğe kâfidir. îki sene zarfında Bakırköy Bez fabrikasının pamuk alımındaki artış miktar itibarile %32, kıymet itibarile %33 tür. Fabrikanın imalâtı da, pamuk istih • lâki nisbetinde bir yükselme göstermekte* dir. 1935 senesi bez imal yekunü 4,625,275 metre idi. 1936 da bu rakam 5,399,346 metreye çıkmıştır. 1937 zar * fında ise 6,337,949 metre olmuştur. tkl sene zarfında artış nisbeti fo 1 7 dir. İplik imalâtı da ayni yükseliş seyrini takib ederek 1935 te 978,147 kilodan, 1936 da 1,012,546 ve 1937 de 1,156,713, kiloya çıkmıştır. îki sene içinde satış nis* beti % 14 tür. Fabrikanın elektrik cere * yan sarfiyatı da 1935 te 174,462 kilo « vattı. 1937 de 203,490 kilovata yükselmiştir. Fabrikada evvelce teşekkül etmiş olari i?çi kooperatifi, çalısmalanna muvaffa * kiyetle devam etmektedir. Fabrika İŞÇH lerin sıcak ve temiz gıda ihtiyacını karşılamak için asgarî ücretle öğle yemeği temin etmektedir. Bütün işçiler ve memur» lann büyük bir kısmı bu kolaylıktan istii fade etmektedirler. Fabrika civarındS spor sahalan vücude getirmek ve spor fa« aliyetine girişilmek üzere hazırlıklara baş* lanmıştır. Fabrikanın revir ve muayenehanesinda daimî surette hazır bulunan doktor, dişçl ve sıhhat memurlan işçilerin sıhhî vaziyerlerini kontrol altında bulundurmak « tadırlar. Asilsız haberler tki tarafın tebliğleri Salamanka 15 Resmi bir tebhğ de> Frankistlerin Alkaniz ve Aragonu ihata eden bütün tepeleri ışgal ettikleri bildirilmektedir. Diğer kollar Kastel de Klara, Kamizar de Lobivar, Gargallo ve Lamata de Losolmes köylerini işgal etmişlerdir. İleri hareketi devam etmek tedir. Şimdiye kadar 1 500 den fazla esir alınmıştır. Grenata cephesinde, düşman Motril bölgesinde taarruza geçmişse de büyük zayiatla püskürtülmüştür. Parîs 15 îspanya büyük elçiliğinin tebliği: Bugün Pariste, İspanyol askerî polî tik vaziyeti hakkında fantezist şayialar çıkarılmış ve bunlar bazı gazeteler ve ajanslar tarafından yayılmıştır. Şayialara göre cumhuriyet hükumeti, mütareke talebinde bulunmuş ve anarşistler tarafın dan Barselona'da kargaşalıklar çıkarıl mışhr. Bütün bu haberler resmî ve kat'î surette yalanlanmaktadır. Bütün îspanyol cumhuriyet arazisinde tam bir sükun hüküm sürmekte ve cumhuriyet ordusu AraDiğer taraftan Fransa hükumeti, Fran gon'da asi ve îtalyan kıt'alarının taarrueız tebaasını ve Fransız menfaatlerini zuna karşı kahramanca mukavemete demüdafaa etmek ve lüzumu takdirinde vam eylemektedir. (a.a.) Kaçmıya teşebbüs! Tevfik mahkeme salonundan çıkarken heyeti hâkimeye dönerek: « Bana iftira ediyorlar. Ne amcamı öldürdüm. Ne de Ermeniyim. Yazın tevkifhaneden kaçtım. Fırsat bulursam gene kaçacağım.» demiştir. Tevfik, jandarmaların önünde Ağırceza merdivenlerinden indı. Fakat tam mevkufların oturduklan mahalle geldiği zaman, şimşek gibi, kanapelerin üzerinden atlıyarak arkadaki merdivene doğru süratle koşmağa başladı. Bu anî hareket Ağırceğa koridorunu kısa bir müddet karıştırdı. Firarî Tevfik, arka merdiven lerden aşağı inerken arkasından yetişen bahriye neferi Ziya ile kısa bir çekişme yaptı. Fakat bacağı burkulan neferin elinden de kurtulan Tevfik soluğu ikinci kat koridorunda aldı. Jandarma ve polisler, katilin arkasından düdükler çalarak koşuştular. Halk «yakalayın katilî» diye bağıfıyordü. Tam koridorda bü>ük merdi\ene doğru koşan katil, icra reisinin odacısı îbrahimin bir çelmesile yere yuvarlar.dı. Bu sırada Tevfiği önleyen jandarma onbaşısı Kanberle arkadan yetişen odacı Refet Te\fiği yakaladılar. Tevfik yere düşme neticesi yüzünden hafif surette yaralanmış ve kolu sakat lanmıştır. Ankarada Güneş kulübünün tertib ettiği güreş maçlannm muvaffakiyet kazancUğını yazmıştık. Resimlerimiz yukarıda solda şampivonluğu kazanan Ankaragü cü, sa&da Güneş kulübü reisi Cevad Abbas Gürer tarafından mükâfatlar verilirken, aşağıda evvelki akşam ki müsabıklar ve güreslerden bir intıba görünüyor. bim. Hiçbir erkeğe karşı en ufak bir meyil bile duymuş değilim. Mektebden çı kalı henüz üç ay oldu; ask veya izdivaç düşünecek vakit bulatnadım. 5u halde tamamile serbestsiniz öyle mi? Tamamile. Herhangi bir gizli emeliniz, tasavvurunuz, ümidiniz yok mu? Yahud her gene kız gibi tatlı hulyalar beslemiyor musunuz? Hulyalar mı? Hulya her kadının ruhunda vardır. Fakat, ben bu hulyayı hiçbir zaman maddileştirmediğim, yani hicbir erkeği hulya mevzuu edinmediğim için tamamen serbest bulunuyorum. Bu kadar ısrar gösterdiğim için beni mazur görmenizi rica ederim. Fakat, Yusuf Haddad Bey, çok yakışıklı, çok zarif ve kibar bir erkek olduğu halde, onu öyle şiddetle reddettiniz ki, kalbinizde bir başka erkeğin yer tuttuğuna hükmetmek mecburiyetinde kaldım. Aldanmıssınız Habib Bey. Yusuf Haddad Beyi bu kadar ısrarla reddedişimin sebebi, kendisile hiçbir hususta anlaşamıyacağıma kat'iyyen kanaat getirdiğimdendir. Gülmeğe başladım ve ilâve ettim: Birkaç gündür bozuk olan hava, dün de yağışlı olarak devam etmiş ve kar az miktarda olmakla beraber zaman zaman yağmıştır. Dün sabah saat 8 de şehrimizin üzerini oldukça kesif bir sis * * * kaplamış, fakat sonra dağılmıştır. Sis, Akınspor kulübü başkanlığmdan: akşam saat 15 ten itibaren tekrar basKulübümüzun senelik âdi kongresi 17 tırmıştır. mart perşembe akşamı saat 20 de topla> nacaktır. Ruzname: 1 Senelik faaliyet raporunun okım * «76» denize indiriliyor ması ve münakaşası. Şirketi Hayriyenin 76 numaralı vapu2 Yeni İdare heyeti seçimi. Asliye ceza mahkemesinde Bütün üyelerln yazılı gün ve saatte ku* runun tekne kısmı tamamlanmıştır. BuTevfik, dün öğleden sonra firar hâdilübe gelmeleri. gün denize indirilecektir. Ayrıca merasesi dolayısile cürmü meşhud müddeiu mumiliği tarafından asliye dördüncü ce sim yapılmıyacaktır. za mahkemesine sevkedılmiştir. Barsak ihracatçıları birligi Şahid olarak bahriye neferlermden Barsak ihracatçıları, dün Türkofiste Osman, jandarma Veysi ve polis Refik bir toplantı yapmışlar ve aralarmda bir dınlendıler. Şahıdler firar hâdısesini tafsilâtile anlattılar. Bu ifadeîeri müteakıb ihracat birliği kurmağa karar vermiş iddia makamı, firara tam teşebbüs edil ^erdir. Barsak ihracatçıları, bir müddetdiği için suçlunun tecziyesini istedi. Ne tenberi bu fikir üzerinde esasen çalışticede heyeti hâkime» kısa bir müzakce makta idiler. Şimdi bu çok iyi teşeb Zengin tablo, resim ve tamnmış imzaların yazılarile yakında çıkıyor yi müteakıb katil Tevfiği firar suçundan büste muvaffak olmuş bulunmaktadır lar. dolayı 20 gün hapse mahkum etti. Yere yuvarlamyor, yakalamyor Dünkü sis Kongreye davet Aksaray Gencler Birliğinden: Birllğimlzln yıllık kongresi 3 nlsan 1938 pazar günü saat 21 de C. H. P. Cerrahpaşa semt ocağındaki kurağında yapılacağından üyelerimizin gelmeleri rica olunur. FOTO MAGAZİN Aylık san'at ve salon mecmuası Aşh ve macera romant .' KOCAM Nakleden: Hamdi Varoğla VIII Avukatla Yusuf Haddadın görüşmeleri nekadar sürdü, bunu tayin edemiyeceğim. Fakat, aradan geçen zaman bana hayli uzun göründü. Ayrı odada bekle diğim müddetçe, zihnimde mütemadiyen ayni kararı dolaştırdım: «Bu adamla bir arada yaşıyamam, imkâm yok bunu kabul edemem» dıye söylend'm, durdum. Nihayet odanın kapısı açıldı ve Habıb Hasrun göründü. Beni tekrar kendi odasına aldı. Yusuf Haddad içeride değildi. Bundan, avukatın teklifini onun da kabul etmedıği ve çekilip g.ttiği manasını çıkardım. Habib Hasrunun, odaya girer girmez. ilk suali şu oldu: Deminki teklifim hakkında birşey düşündünüz mü Mukbile Hanım? Evet düşündüm, fakat fikrimi de ğiştirmedim. Tasavvur ettiğiniz tecrübenin neticesi tamamen metıfi olacaktır. MüvekkilİHİzle benim araır.da ne mi zac, ne hissiyat bakımından en ufak bir yakınlık yok. Mantıklı d'işünülürse, asia uzlaşamıyacağımız anlaşılır. Yoksa, kendi mukadderatınıza sahib değil misiniz? Avukat, keskin bakışlı gözlerini bana dikkatle atfetmiş ve bu son cümlayı, gözlerini benden ayırmadan söylemişti Hafifçe kızardığımı hissettim. Ne demek istiyorsunuz? Biraz evvel, günün birinde bir aile yuvası kurmak ihtimalinden bahsetmistiniz. Yoksa böyle bir erkek mi var? Yüzüm kıpkırmızı kesilerek ayağa kalktım: Sizi temin ederim ki böyle birşey yoktur, dedim. îrademe tamamile sahi Siz de gördünüz ya, birimiz birşey söylerken, öteki onun aksine bir söz söylüyordu. Elimizde değil, ne yapalım! Ufacık bir himmet gösterseniz fikirleriniz birleşir. Hayır. Ben fazla kin güden bir insan olduğum için Yusuf Haddad Beyin evinde maruz kaldığım muameleyi unu tamıyorum. Yok canım! Mübalâğa ediyorsunuz. Haksız yere azar işihniş çocuk gi bisiniz Mukbile Hanım. Gönlünüzü al mak için önünüze dökülen yemisleri yemiyorsunuz da, bir köşede somurtup oturuyorsunuz âdeta! Gayriihtiyarî dudak büktüm ve: Yusuf Haddad Bey pek ağız tadile yenecek yemişlerden değil, dedim. ve dikenli bir meyva! Kestane ile ceviz de sert meyvadır amma, lezzetsiz değildir kücük hanım. Bir kere daha dudak büktüm: Hiç iştiham yok Habib Bey, de dim. Bu yemişi yiyemiyeceğim. Pekâlâ, ben size bir aperitif vereyim öyleyse. Bütün bu sözleri, Habib Hasrun öyle yumuşak, öyle samimî bir tavırla söylemişti ki, içimde bir ferahlık hissetmeğe başlıyordum. Bu candan adamın karşısında, Yusuf Haddad hakkında duyduğum düşmanca hislerden bahsedemiyordum. Habib Hasrun, masasının üstünde duran bir dosyayı açmış, içinden bir mek tub çıkarmış, bana uzatmıştı. Size, iştihanızı açmak için şu aperitifi vereceğim, dedi. Birdenbire gözlerim bulandı, titremeğe başladım. Mektubdaki yazıyı tanımıştım. Boğazım düğümlendi: Annemin yazısı, dedim. Evet, annenizin amcanıza yazdı ğı bir mektub. Bu çok kıymetli fakat hazin hatıraları canlandırmak istemezdim. Fakat, sizi bize vedia olarak bırakanların arzularını yerine getirmek vazifemdir. Müvekkilimin zevcesi olmağı, makul bir sebebe istinad etmeden reddetmenizin, validenizin hatırasına karşı hürmetsizlik o lacağını düşünmelisiniz. Annem Yusuf Haddad'ı tanıyor muydu ? Evet, tanıvordu. Yusuf Haddad Bey, bir aralık İstanbulda tahsil etmiş, ve anneniz onu, mektebde birkaç defa ziyaret etmiştir. Bu ziyaretlerden, Yusuf Bey bana bizzat bahsetti. Mektubu okur sanız, bu izdivacı validenizin de arzu ettiğini anlıyacaksınız. Uzattığı mektubu, titriyen parmakla * rımla tuttum. Avukat, sözüne devam etti} Bu mektub, validenizin vefatın • dan pek az zaman evvel yazılmıştır. Hayatta sizin yapyalnız, parasız ve hâmisiz kalacağınızı düşünerek amcanıza bu mektubla müracaat etmis, sizi himaye etmesini istemistir. Bu mektubda, Yusuf Haddad Beyden de bahsedildiğini göreceksiniz. Mektubu, zavallı anneciğimin bu mektubunu nekadar büyük bir heyecanla okuduğumu anlatamam. Bitirdiğim za man, yanaklarımdan, iri yaşlar yuvarîanıyordu. Habib Hasrun, heyecanımıd dinmesini biraz bekledikten sonra sorduj Ne karar verdiniz? İçin için bir mücadele geçiriyordum. Sanki bunu ona göstermek istemiyormuşum gibi, ellerimi yüzüme kapadım. Habib Hasrun, devam etti: Bana itimad ediniz Mukbile H a : nım, ısrarım sırf sizin iyiliğiniz içindir. var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: