17 Birincikânun 1937 SON Hfidiseler arasında Fransız Hariciye Nazırı Prağda temaslara başladı M. Delbos, Cumhurreisile görüştü, şeref ine müteaddid ziyafetler verildi Bu gazet? diyo: ki: «Delbos, Varşovada Beck'in düşün celerini de"iş*irmeğe hiç bir veçhile mu vaffak olamamışhr. Leh gazetelerinin bu son günlerdeki mütalealan bunu ispat et mektedir.» Belgrad seyahatinden bahseden bu gazete, Delbos'un bu şehre muvasalatmda muhalif Yugoslav fırkalan tarafından tertib edilmiş olan nümayişleri ileri sür mektedir. Echo de Paris, Bükreş ve Belgrad seyahatlerinin iyi neticeler vermiş olduğunu beyan etmekte ve mütalealanna Prag seyahatinin müsaid ahval ve şerait dahilin Fransız gazetelerinin tefsirleri de yapılmakta olduğunu söylemekle hi Pari 16 (A.A.) Fransız gazete tam vermektedir. leri, M. Delbos'un seyahati hakkında Çek Cumhurreisinin verdiği mütalealar yürütmektedirler. ziyafet Figaro gazetesi, Çekoslovakyanm haPrag 16 (A.A.) Çeteka ajansı ricî siyaset sahasında ayni yolu takib et bildiriyor: Reisicumhur Beneş, Fransız mesinden hayranlıkla bahsetmektedir. Hariciye Nazırı Delbos şerefine bir öğLe Journal, Çekleri şimdiye kadar Sule ziyafeti vermiş ve bu ziyafette, ezcümdet Almanlara karşı takib etmiş olduklan le, Fransanın Prag elçisi De la Croix, hattı hareketi takibe devam yolunda teşFransız Üniversitesi heyeti şefi profesör çi etmek muvafık olduğunu yazmaktadır. Charletty, Delbos'un refakatindeki ze Petit Parisien, Krofta'nın Delbos'a vatla Çekoslovakya meb'usan meclisi reSudet Almanlar meselesine müteallik bir isi Malypetr, âyan reisi Sukep, hükumet muhtıra tevdi etmesinin muhtemel bulun azası, Hariciye erkânı, siyaset adamları duğu mütaleasındadır. ve generaller hazır bulunmuştur. Republique gazetesi, Delbo'nun PragGörüsmeler başladı da, Çekoslovakyada bütün ekalliyetler Prag 16 (A.A.) Öğleden sonra arasında bir memnuniyet havası ihdas etmek zaruretinden bahseylemiş olduğunu Kamil Krofta, Delbos'u Fransa elçiliğinyazmaktadır. de ziyaret etmiş ve kendisile uzun müd Oeuvre gazetesi, Delbos'un Pragdaki det görüşmüştür. Delbos, akşama doğru, görüşmelerini Çekoslovakyanm Alman Fransa elçiliği binasında Fransız koloniyaya karşı askerî kıymeti bakımından na sini kabul etmiştir. zarı itibara almaktadır. Saat 1 7 de Delbos Basvekâlete gide rek Başvekil Hodza ile bir saatten fazla Echo de Paris gazetesi, daha şimdiden Delbos'un yapmış olduğu seyahatin ne görüşmüştür. Hariciye Nazın Krofta getayici hakkında bir hulâsa yapabileceği ce resmî bir ziyafet vermiş ve bu ziyafette iddiasındadır. nııtuklar söylenmiştir. Prag 16 (A.A.) M. Yvon Del bos, Fransa ve Çekoslovak ordulan dostluğunun bir nişanesi olmak üzere bugün Millî Müdafaa Nazırı Machnik'e Leji yon Donör nişanını vermiştir. Sabahlcyin Delbos, Hariciye Nazırı Krofta'yı ziyaret etmiştir. Saat 11 de «müstakil Çekoslovak or dusu» nun Fransa tarafından tanınmasınm 20 inci yıldönümünü tes'id için bir merasiır yapılmıştır. Delbos, Hodza, Machnik ve sair zevat tarafından Fransız Çekoslovak dostluğundan bâhis hitabeler irad edil miştir. IIHHIIIflHtlf » • • * * • • •• < Avrupa markalı imanlar ecil Sorel bugünün Fransız gencliğinden şöyle bahsedi«Yaşadığımız karışık ve mihnetli devir, gencliği kararsızhk, endişe ve keder içinde bıcaktı. Bu gencliğin istikbali karanlıktır ve gittikçe daralıyor. Herşeyin fena gittiği söyleniyor ve kimsede, hiçbir şeye iman kalmadı. Bu itimaddan ve bu imandan mahrum gendik fena çalışıyor, gayretinin mahsulü yemişleri kendi elile harab ediyor.» Şöhretli Fransız kadınının bu sözlerinde, bir facia san'atkânnın muhayyilesini şişiren ve eşyayı kendi hacimleri içinde görmesine imkân vermiyen bir mubalâgadan eser yoksa, korkunc teşhisinin daha korkunc hulâsası şudur: Fransa ölüyor. Gencliği «kararsızlık, endişe ve keder içinde» solan bir milletin, fidanlan kuruyan bir ormandan farkı yoktur. Işte, şiirden ziyade hesaba yakın ve herhangi bir tenasüb kaidesi kadar neticesi mutlak bir mukayese. Fransız gendiğini kurutan ve solduran bu filizkıran fırtınası nereden geliyor? Nereden geliyorsa, kendi gencliğimizi korumak için müdafaa duvarlanmızı o tarafa çekmeğe mecburuz. Kadın bir imansızlıktan bahsediyor: «Kimsede, hiç birşeye iman kalmadı.» diyor. Bunlar kolay sözlerdir. Çapraşık sebebleri kavnyan, genis, bir davayı çepçevre kucaklayıcı, ihatalı ve kıvrak bir teşhisin yerini tutmaz. Pascal, «Allahsız insanm sefaletinden» bahsettiği gündenberi her iç dramına, her ruh ve cemiyet buhranma imansızlık yaftasını yapışhrmak âdettir; fakat bu dünyanın modem terakki namına öğündüğü nesi varsa, Pascal'm çığhğından sonraki devirlere kısmet oldu. |HEM Tabiatin hususiyeti ihlâl edilmemelidir Konfor nekadar yüksek olursa olsun san'attan mahrum bir istanbul ancak kaba ve sahte bir görünüşten ibaret kalır Yazan: CAFER SENO ziyetini, hâkim bediiyatmı ihmal ederek onu, bir Avrupa şehri haline getirmek istiyen bir temayül görülüyor. Halbuki îstanbul iküsadî bir merkez olmaktan zi yade bir seyyah ve bir eğlence şehri ol mağa namzeddir. Böyle olunca asnn bütün konforunu onda toplamakla beraber şehirde tebarüz ettireceğimiz bu hâkim bediiyatla her yerden ayrı bir hususiyet ve cazibeyi haiz olmalıdır. Öyle ki, his ve muhayyelelerde şarkm renk ve füsun dolu esrarh cazibesini daha yüksek bir intıba ile yaşatabilsin.. Burada inkişaf ettireceğimiz san'atın, tenasüb ve ahengin ince görünüşü altında ruhlar şiir ve güzellikle dolu başka bir âlemin rüyasına dalabilmelidir. Bunda, belki mistik bir tesir görenler olabilir.. Fakat güzel bir tabiat dekorunu süsliyen camileri, mescidleri, medreselerile îstanbulun zaten başka bir tesir yaptığı yok.. Akşam güneşlerinin kızıl akisleri kubbe ve minareleri tunclaştırdığı zaman hayalimizde, hayatın ne güzel ve ne içli bir riiyası başlar. Mistik tabirinden kasdettiğimiz mana, miskin ve uyuşuk şark hayatı ve onun âtıl, mütevekkil zihniyeti değildir. Biz bu nunla, garb medeniyetini tamamen sinesinde toplamış, fakat ondan daha güzel, daha hususî, daha manah bir hayat ta savvur ediyoruz. îstanbul için, emsalsiz tabiat manzaralarına uygun, tarihî varlığına mutabık bir dekor istemek hiçbir zaman bu zannı vermemelidir. Bu esaslara muhalif olarak imar edilecek bir îstanbul belki bir Viyanaya veya Berline benzer ve onlann güzelliklerini ihtiva eder, fakat bu güzellikler tabiî ve tarihî hususiyetlerine uymıyacağı için bütün cazibesini kaybedecek olan îstanbul daima sun'î bir mahiyette, manasız bir tezad halinde kalacaktır. Her varlığın, muhitle arasında teessüs etmiş gizli bir bağ vardır. Güzellik, aradaki bu tenasüb ve ahengi bulup inkişaf ettirmektir. Muhitin bu hususî bediiyatını ihmal eden bir imar tarzı, estetik esaslar haricinde kalarak tasannua düşmekten kurtulamaz. Bu da, eşyanm nisbet ve ahengini gözetmiyerek evini şark usulünde ve onun dekorlarile süslemek istiyen zevkten mahrum garb zenginlerinin düştükleri feci garabet kadar gülünc olur. « * * Hayır, proje yapmak bir takım isimlerin bir araya gelmesinden ve yahud hendeseye uygun eşkâl ve tesisatın meydan almasmdan ibaret değildir. Medenî bir şehirde bu şeyler, hatta daha fazlasile olmalıdır. Bunları ne suretle ve nerelerde en muvafık bir şekilde tatbik etmelidir ki îstanbulun kendine has güzellik kıymetleri tebarüz edebiUin, işte marifet buradadır. Güzel ve hulyaperver şarkm füsunundaki esrarı, binbir renk ve tenevvülü de korlarındaki ilâhî güzellikleri ihlâl etmeden nasıl tekâmül ettireceğiz? îşte, mü him olan budur. Asrî medeniyetin bütün konforunu alırken şehrin bu ince, hassas ruhunu incitmemek, onu tereddi ve sekalete düşürmemek düşünülecek birinci meseledir. Şüphesiz asnn bütün medeniyet eserlerini îstanbulda toplamalıyız.. Lâkin bu tatbikatı yaparken şehrin hususiyet ve bedayiini temsil etmis bir halde yeni ve kabiliyetli bir tekâmüle mazhar edecek bir istikamet ihtiyar etmelidir. Bu esastan uzaklaşmıyacak bir imar sistemile fazla masrafı mucib olmadan, içtimaî ve iktısadî zaruretlere uygun olarak, şehrin bediiyatına lâzım gelen inkişafı kolayca temin etmek mümkündür. Meselâ, Avrupayı, Asyaya bağlıya cak bir köprii lâzımdır. Bu, hem iktısadî, hem de medenî bir zarurettir. Fakat Haydarpasa ile Sarayburnu arasında kurulacak olan bu geçid nekadar zarif olursa olsun muazzam demir ve beton kütlesile herhalde şehrin güzelliğini ihlâl edecektir. Lâkin bunu denizin altından geçirir, yahud geçid mahallini değiştirerek Bo ğazın en dar mahallinde kurarsak hem İstanbul güzelliğini muhafaza etmiş, hem de iktısadî ve medenî bir lâzimeyi yerine getirmiş oluruz. Sonra, sanayi mmtakası olarak Halic sahillerini ileri sürenler var. Fakat, bunu şehrin ortasında tesis ederek onun güzellik ve sıhhatini ihlâl etmek kat'î bir za ruret değildir. Fabrika ve imalâthaneleri şehrin haricinde bir sahaya toplayıp, şehre geniş ve muntazam servisli nakil vasıtalarile bağlamak kabildir. Bu imkân istanbul nasıl imar edilebilir? NALINA MIH1NA Kuvvet karşısında yor: Roma su altında Bükreste tevkifler Tiber nehri 14 metro İntihab arifesinde mücadele çok şiddetli yükseldi, bir kısım safhaya girdi evler boşaltılıyor Roma 16 (A.A.) Tiber nehrinin sulan, 14 metroya yükselmiştir. Bu de rece yükseliş şimdiye kadar görülmemiş tir. Vatikan kapılannda şose çökmüş ve Vatikan radyosu civarındaki evlerde oturanlar, muhtemel çökmeler korkusile evlerini tahliyeye baslamışlardır. Roma civanndaki arazide birçok yerler de su altında bulunmaktadır. Birçok yollarda ve Milvius köprüsü üzerinde her rürlü münakalât durmuştur. Bükreş 16 (A.A.) Havas ajansı muhabirinden: 20 birincikânunda yapılacak olan intihabat şiddetlidir ve her gün kanlı vak'alar zuhur etmektedir. «Demir Muhafız» lejyonerlerinden 100 kişi tevkif edilmiştir. Dahiliye Na zın, bütün prefelere, asayişin muhafaza sına aid tedbirlerin takviyesini emretmiştir. Icareteynli mahlul yerlere dair kanun Ankara 16 (Telefonia) Vakıflara intikal etmiş binlerce icaretevnli mahlul yerlerin daha kısa zamanda tasfi yesi için hazırlanan kanun lâyihası bugünlerde Meclisten geçecektir. Mesken ve rnütemmimatile mesken arsalarında Evkafa aid mahlul hisseler lâyihada yazılı şartlar dahilinde ve tenzilâtla hissedarlarına teffiz olunacaktır. Altında dükkân bulunan meskenler dahi sahibleri ayni olduğu ve mahluliyet de yalnız dükkâna aid bulundugu takdirde avni hükümlere tâbi tutula caktır. Mahlul hissesinin kıvmetlerin den teffiz esnasmda yüzde elliye kadar tenzilât yaDilabilecektir. Samsunun bir kövünde 56 ev yandı Samsun 16 (A.A.) Vezirköprünün Gol köyünde bir yangın çıkmış ve 139 evden 56 sı kâmilen yanmıştır. Samsun Valisi gereken tedbirlerin alınması için hâdise mahalline gitmiştir. Kızılay tarafından yangından müteessir olanlara vardım temin edilmiştir. Cemiyeti Akvam icin propaganda teşkilâtı Londra 16 (A.A.) «Sulh için bey nelmilel toplanma> cemivetinin icra komitesi dün Vikont Ceeü'in riyasetinde bir tonlantı yapmıştır. Komite. 1938 senesinde Cenevrede sulh ve Milletler Cemiveti lehinde Drooapanda tetkikatı için kadrolar vücude getirecek hususî b'r mekteb ihdasma ve her memlekette vilâyetlerde bu kabilden terbiye ve prona^anda merkezleri tesisine karar ver rrp^tir. İcra komitesî, Janon emtiasma karsi bevnelmiiel bir bovkotai vamlması icin ruznamesinde mevcud olan başlıca mei de tetkik etmiştir. Londrada grevcilerle zabıta arasmda kavga Nevyork 16 (A.A.) Times, Squareda otomatik bir lokantanın önünde za bıta memurlarile müşterileri lokanta ya girmekten menetmek istiyen grevcilerin nöbetçileri arasında kanlı arbe deler olmuştur. Iki polis memuru yaralanmıştır. 50 grevci tevkif edilmiştir. Times Square'ın etrafmda bir saatten fazla bir müddet münakalât inkitaa uğramıştır. Trakyada valiler ictimaı bitti Edirne 16 (A.A.) 5 gündenberi Umumî Müfettislik dairesinde devam eden valiler müzakeresi bugün bitmistir. Valiler, beraberlerinde hususî muhasebe müdürleri olduğu halde avdet etmişIprdir. Paris 16 (A.A.) Hariciye Nazır vekili Chautemps ile Almanya büyük elçisi, bugün Sar mmtakasındaki FransızAlman hududunda münakalâtı tanzhn eden bir anlaşma ile hudud civanndaki bazı ormanlann mülkiyeti hakkında muhtelif anlaşmalar imzalamışlardır. Bu suretle, 1935 te Sar meselesinin halledilmesi üzerine bu meseleler hakkında başlıyan müzakereler nihayet bitirilmiş bulunmaktadır. Almanya ile Fransa arasında îsviçrenin yeni Reisicumhuru yapılan anlaşmalar seçildi Bern 16 (A.A.) tsviçre federal meclisi, bugün şimdiki Reisicumhur muavini doktor Johannes Baumann'ı 1938 senesi için Reisicumhur intihab etmiştir. Philipp Etler, Reisicumhur muavini intihab edilmiştir. M. Baumann. liberal demokrat fırkasma mensub olup adliye ve zabıta umurunu tedvir etmektedir. M. Etler de muhafazakâr katolik fırkasına mensub olup dahiliye departmanını idare ey lemektedir. ~' Mimar Prost îstanbulun iman hak kındaki projesini ikmal etti. Şimdiye kadar plânsız ve ihtısassız çalışmaların vermiş olduğu fena neticeler gözönünde bulunduğu için böyle bilgili çalışmaları takdir etmek lâzımdır. Yüksek bir şehir mimarı olduğunu işittiğimiz Prost, îstanbulun iman işinde şehrin haiz olduğu hususiyetlere ehem miyet verdi mi? Bunu bilmiyoruz.. Yoksa, Avrupada, Amerikada yüzlerce emsalini gördüğümüz modern şehirlerin imar usullerini mi takib etti? Bu, dikkat edilecek bir meseledir. Müstakim caddeler, güzel binalar, a bideler, bahçeler, medenî tesisat modern şehir tarzında ilk plânda gelir, bunları kendisinde muntazam ve itinah bir şekilde toplıyan her şehir modern vasfını kazanır.. Fakat bu daha ziyade, tabiat ve tarihin müessir olmadığı şehirler için doğrudur. istanbul gibi müstesna bir hususiyeti haiz şehirlerin umran ve tezyininden anladığımız mana, bir takım tesisatın gelişigüzel meydan alması değildir. Tabiat ve tarihin doğrudan doğruya müessir olduğu bu bediî teşekkülün hususiyet ve şahsiyetini ihlâl etmeden çalışmak ilk şarthr.. Garb şehirlerinin ancak kendi muhitlerinde bir kıymet ifade eden eşkâl ve sistemlerini aynen kabul ve taklid etmek Çünkü Allahsız ve imansız insan istanbul için çok feci bir imar usulüdür. yoktur; yalnız bu Allah ve bu iman, Umumî tarz ve usuller, tabiatin ihtima isimlerini değiştiriyor: Medeniyet, mından mahrum kalmış, mazisiz şehirler müspet ilim, demokrasi, prol«tarya, için doğru olabilir. Lâkin kıymet ve humilliyet veya daha geniş idealler: Ta susiyeti âlemşümul beldeler için takib edibiat, oluş, hayat, kâinat... Iecek esaslar büsbütün başkadır. Fransız gendiğini yıkan imansızlık Caddelerin istikameti, meydanlann değil, belki de sınıf ve zümre kanaat vaziyet ve mevkii, tesisatın şekil, tarz ve lerini birbirile boğazboğaza getiren üslubu ne suretle olmalıdır ki şehrin beiman bolluğudur. 1900 genci demok diî ve tarihî güzelliklerini ihlâl etmemiş rasiye inanıyordu ve belki halinden olsun.. Sonra yapılacak tesisat şehrin nememnundu; şimdi, Fransada, peşisı relerinde ve nasıl bir vaziyette olursa mara bir kahkaha patlamıyan hiçbir hallî hususiyetlerle mütenasib bir ahenk iman yoktur: Sosyalist, katoliğe gü hasıl eder. ler; faşist, demokrata güler ilâh.. FaŞimdiye kadar olduğu gibi, garbdan kat sosyalist sosyalizme, katolik Isa aldığımız şeyleri bu mühim hususiyet ya, fasist faşizme ve demokrat de farklannı düşünmeden öteye beriye tesmokrasiye iman etmekten geri kalmı bit etmekle bu şehir hiçbir zaman imar yor. Bu iman bolluğu, Cecil SorePin ve tezyin edilmiş olmaz. Konfor nekadar can yaktığı zamanlarda yoktu. yüksek olursa olsun, histen, heyecandan, Bolluktan gelen bu iman krizine san'attan mahrum bir İstanbul ancak kadüşmemesi için, Türk gendiğine, ba ve sahte bir görünüşten ibaret kalır. Avrupa çarşılanndan Türk topraklaAsırların derin tesirlerini üzerlerinde nna yayılan iman ithalâtı önünde u taşıyan beldeler haiz oldukları hususiyetvanık durmalarını tavsiye edelim. lerle hiçbir şehre benzemezler. Tabiatin Biz, insan, Türk ve müslüman oldu hususî bir şekil verdiği böyle tarihî şe ğumuza inandıktan sonra, Avrupa hirlerin knarında takib edilecek esaslar, markalı imanları, avcumuzda büyük ancak kendi kıymetlerinin tekâmül ve inbir dikkatlle evirip çevirebilir, beğen kişafından ibaret olmalıdır. medik mi. hiç korkmadan acentasma Eğer mimar Prost, bu cihetleri ihmal iade edebiliriz. ederek garbdaki modern şehir tarzmı takib edip bize bir Avrupa şehri örneği vePEYAMÎ SAFA recek olursa bu, îstanbul için imar edilmemekten daha fena neticeler verir. Şehri imar ederken herjeyden önce onun hususiyetlerini gözönünde bulundurarak estetik mimariyi, yeni inşaatta, şehrin yçni Ankara 16 (Telefonla) İstanbul şekil ve görünüşünde hâkim kılmalıdır. Belediye reis muavini Ekrem bu sabah Esasen îstanbul, iktısadî şartlarını sehrimize geldi. Dahilive Vekili tara kaybetmiş bir şehirdir. Onu imar ederken fından kabul edildi. Ekrem, îstanbul iktısadî zaruretlerden ziyade bediî kıv Belediyesine aid isler icin birkaç gün metlere ehemmiyet vermek lâzımdır. Tadaha Ankarada kalacaktır. Vali Mu hiddin Üstündaem Ekremin İstanbula biat, tarih ve muhitin yarattığı karakterisavdetinden sonra Ankaraya geleceği tik bir hususiyete malik şehirlerin kendilerine mahsus bir hüviyeti, hâkim bir bediianlasıhvor. vardır ki hiç ihmale gelmez.. Meksika işci federasyonu yatı îşte: Bütün imar faaliyetlerinde ilk azası askerileşiyor plânda bulundurulacak nokta budur. Bol Meksika 16 (A.A.) Meksika umumî para, ihatalı bilgi ile her şehir modern mesai konfederasyonu, bir fasist hare vasfını kazanır. Bu nisbeten kolaydır. ketinin önüne geçmek için azasmı as Asıl mesele imar işlerini şehrin bu hâkim kerî bir teşekkül haline getirmeğe karar bediiyatına göre inkişaf ettirmektir. vermiştir. Bu ise, yalnız mimarî işi değil, bütün şümulile yüksek bir san'at ve kültür işi dir. Venedik'i düşündüğümüz zaman ha * ROMA Nazırlar meclisinin dünkü yalimizde beliren manzara niçin Nev içtimaında Maliye Nazırı, 1936 37 malî senesinin bir milyar 289 milyon fazlalıkla york'un kültürlü intıbalarına benzemi kapanmış olduğunu söylemiştir. yor? Uzun ve muavvec kanallar, ezelî Dün nazırlar meclisi tarafından tasvib bir sükun içinde uyur gibi düşünen esrarlı edilmiş olan 1937 1938 bütçesi 25 milyar, 35 milyon masarif ve 25 milyar, 72 milyon saraylar, muhayyelemizde büsbütün başvaridat derplş etmektedir. * VİYANA Dün aksam Alman şimen ka bir âlem yaşatır. istanbul da böyledir. Şarkm renk ve diferleri propaganda santralinin iki büyük vitrininden biri Ejechiel Lebnschuss ismin hulya dolu semalan altında tıpkı rüya de bir şahıs tarafından yıkılmıştır. Bu şa lardaki müphem ve sihirli beldeler gibi hıs. tevkif edilmiştir. * LONDRA Yüzde 4 faizli Belçlka Is ruhlara içli bir güzelliğin en yüksek ve tikrazmın kayıd muamelelerine bu sabah ölmez heyecanlarını vermeğe kadir ye 9 da başlanılmış ve saat 9.45 te muamele gâne bir varlıktır.. Onun her köşesinde ler kapatılmıştır. İstikrazın yekunu 5 milyon İngiliz llrası az bir zahmetle inkişaf edecek ne incelikler vardır ki hassas ruhların san'atkâr kadır. * VİYANA Ticaret Nazın, Hohentau biliyetlerini bekliyor. Fakat, bunları ren mıntakasının altm madenlerinin lşle görmek, duymak, sonra da yapmak lâ tilmesi hakkında bir Avusturya sendikası ile bir Londra tröstü arasında mün'akid zımdır. mukaveleyi tasvib etmiştir. Son senelerde îstanbulun bu hususî va 1898 senesi bahannda, Küba adasmîn Havana limanında müthiş bir infilâk olmuştu. Limanı kaplıyan duman dağıldığı zaman, biraz evvel, demirli yatan Amerika bandıralı Maine zırhlısının yerinde yeller estiği görüldü. Koca harb gemisi berhava olup batmıştı. O zaman Küba adası bir îspanyol müstemlekesi idi. Amerika, Maine zırhlısının bir İspanyol torpiline kurban gittiğini ileri sürerek bu hâdiseyi bir suikasd ve harb vesilesi addetti. Böylece, îspanya Amerika harbi başladı. Harb, denize hâkim olan Amerikanın galebesi ve İspanyanın bütün müstemlekelerini kaybetmesile bitti. Aradan seneler geçtikten sonra, Maine zırhlısının enkazı çıkanlıp tetkik edildiği zaman, geminin haricden bir mayin veya torpile çarparak değil; dahilî bir infilâk yüzünden battığı anlaşıldı. O zaman, Maine zırhlısının bir îspanyol limanında yatarken batması, Amerikanın, geminin neden battığmı tahkike lüzum bile görmeksizin, îspanyaya harb açmasına kâfi gelmişti. Birkaç gün evvel, Japon tayyareleri, içinde Amerikanır. Çin büyük elçiliği erkânı bulunduğu için, «sabih sefarethane» denilen Amerikanın Panay gambotunu, adeta kasden bombardıman ederek batırdılar. Ayni zamanda îngiliz gambotlanna ve Amerikan petrol gemilerine de ya* pılan bu Japon taarruzlarınm gayesi, inden Avrupa ve Amerikayı kaçırmak* tır. Amerika, bunu heskesten îyi biliyor; fakat, sadece, şiddetli protestolarla iktifa ediyor. Kırk yıl önceki Amerika nerede, bugünkü Amerika nerede? Amerikalıların şimdi gösterdikleri itidali ve soğukkanlılığı dünya banşı hesabına iyi karşıamamak ve takdir etmemek kabil değildir. Fakat şurası da muhakkaktır ki Amerikayı 1898 deki gibi hemen silâha sanlmaktan meneden âmil, bugünkü Japon* yanın o zamanki îspanyaya hiç benzemi* yen, çok çetin bir ceviz olmasıdır. Kuvvet, yaman şey ve iyi şeydir veselâm! Başbakan asıl bu hediyeyi verebilirdi: Köy kalkınması! [Başmakaleden devavi} tin kazalannı teşkil eden bütün köylerinî tanyarak muayyen maksadlara göre gözden geçirmiştir. Anadolu yaylasmın on dört vilâyetini bu suretle gözden geçir mek üzere önümüzdeki yıllarda bir taraftan bu tetkiklere devam olunacak, diğer taraftan tetkikleri yapılıp bitmiş yerlerde düzeltme ve iyileştirme tatbikatına baş* anmış bulunacaktır. Tetkike tâbi tutulması mukarrer olan ve geçen yaz üç vilâyetinin tetkikleri bitirilmiş olan on dört Anadolu yaylası vilâyetinin isimleri şunlardır: Ankara, Çankırı, Kırşehri, Çorum, Yozgad, Kayseri, Eskişehir, Afyon Karahisan, Kütahya, Konya, Sıvas, Tokat, Amasya ve Niğde. Bu vilâyetlerin tetkikleri beş yıl z a r fında bitirilecek, ve önümüzdeki yıldan itibaren ıslah tatbikatına aid ilk teşkilât Eskişehirle Ankara arasında 100 köy üzerinde yapılacaktır. Her on köy grupu üzerine bir memuı konacak ve her beş memurun başmda bir müfettiş bulunacaktır. Bu teşkilâtın yapacağı işlerin ne olaca* ğını anlamak için köy köy üzerlerinde tetkikler icra olunan meselelerin ne olduğunu bilmek lâzımdır. Bu meseleler şunlardır: Köylünün sıhhî vaziyeti, köylünün toprak vaziyeti, köyün hayvanlan, köylerin damızlıkları, köylünün ekim ve hasad vaziyeti, köyde içme ve sulama için su vaziyeti, tohumluk işleri, meyvalı ağaclar ve bilhassa bağcılık. Köylerin hayvanları ıslah olunabilmek için her köylii ailesinin lâakal yarım dönümlük yonca tarlası olmalıdır. Yukarıki birer kelimelik mevzulara nazaran bu teşkilâtla köylünün şahsî vazi" yetinden iş hayatma kadar herşeyi ıslah edilecek demek olduğunu pek iyi anlarsınız. Hakkında kat'î karar verilerek bir ucundan da tetkikatına başlanmış ve tatbikatına da hazırlanılmakta bulunmuş olan bu köy kalkınması davasmm memleketimiz için çok büyük iş olduğunu şüphesiz hepimiz takdir ederiz. Onun içindir ki Başbakan Celâl Bayar Tasarruf Haftası nutkunda bunu en büyük hediye olarak millete arzedebilirdi, dedik. Belediye reis muavininin Ankarada temasları r KISACA... > YUNUS NADt varken şehrin bediiyatını bozmak ney» yarar? Halic sahilleri daha ziyade bir kordon halinde uzanan nhtımlar, agac lar, güzel binalar ve ticarethanelerle süslü, şehrin bir ticaret ve eğlence merkezi olabilir. CAFER SENO