28 lldnciteşrin 1937 JUMHURIYET ZIRHLI TAYYARE DÜELLOSU îktısadî hareketler Vergi formalitemiz Geçen malî sene sonunda bütçemizde yapılan tahminden 22 milyon liralık bir fazlalık olduğu görüldü. Bu senekı bütçenin de, tahmine nazaran bir fazlalık göstereceği ümid edilmektedir. Bunu öğrenerek sevindik. Vergilerimizde tadilât icrasile mükellef lehine azamî tenzilâtın yapılacağını gene öğrenmiş bulunuyoruz. Ankaradan hergün gelen haberler, bu sahada yapılan tetkiklerin büyük bir sürat le ilerlediğini gösteriyor. Vergiler, umumî iş hacminin aynasıdır. tş hayatındaki hareketlerin akisleri, vergilerde çok iyi görülebilir. Vergilerde hiçbir fazlalık olmadığı halde, bütçemizdeki şu müsbet inkişaf, içtimaî hayatımızın her safhasında bir genişlemenin kat'î işareti olarak telâkki edilebilir. Muhakkak ki Türk mükellefi, umumiyetle düne nazaran bugün daha iyi kazanıyor ve vergisini daha fazla verebiliyor. Bu, halkla devlet arasındaki münasebetlerin en iyi şekilde tanzim edilmiş olduğunu tebarüz ettirmektedir. Bunun mukabili olarak devletin mükellefe göstermesi lâzım gelen bazı kolaylıklar kendiliğinden husul bulmaktadır. Esasen Cumhuriyet hükumeti de bunu düşünmüş, vergi cibayetinin mükellefi için en uygun bir şekilde yayılmasını derpişe başlamıştır. Şu sırada sık sık şikâyet mevzuu olarak görülen bir noktayı da gözönüne koymak faydadan hâli değildir: Vergi mükellefleri, umumî olarak devlete karşı ne vereceğinin kat'iyetle malum olmasını istemektedirler. Mükellefin devlete olan borcunu evvelden malum kılmak, iş hayatında daha ziyade bir emniyet havası ve teşebbüs kabiliyeti yaralacaktır. Vatana karşı askerî mükellefiyeti olan her ferdin askerlik vaziyeti nasıl hüviyet cüzdanında görülüyorsa vergi vaziyeti de pekâlâ bir cüzdanda görülebilir. Bunun tatbikı güç olsa bile, faydası o nisbette büyüktür. Celâl Bayar hükumetinin, ötedenberi düşünülen, fakat tatbik sahasına konulamıyan bu formalite kolaylığını husule getirmeğe çalışacağına şüphe etmemek lâzımdır. PAZABDAN PAZABA Bir Japon hikâyesi Zamammızın hususiyetlerinden biri Akan sular durur! Gene asfalt hikâyesi Devlet artisti Bir Japon hikâye«i Gene asfalt hikâyesi Şu günlerde Ja Nafıa Vekâleti ponyadan, Japon Sarıyerle Bebek adan ve Japonluk rasına asfalt döşe tan çok bahsedili meğe hazırlanıyor. yor. Sırası gelmiş Ne yapsm? Bir kaken sorayım: Japon nun var ki şehirle mu, Capon mu? Biz, rin içindeki yolları de halk buna Ca yapmak vazifesini pon, münevver Ja , Belediyeye, dışm pon der. Halkın j daki yolları yapmak söyleyişini tercihe vazifesini de Nafı taıaftar mısmız? aya yüklemiştir. îsJapon veya Ca tanbulun en işlek pon, şimdi bunu mecaddelerinde ahali çamura batıp çıkarak sele yapmıyahm da yürümeğe çahşırken, Istanbulun en tenha size henüz öğren yolunda birkaç insanla birkaç ineğin ve diğim güzel bir fıkrayı cnlatayım: keçinin rahatı için dökülecek paraya, Japonyada mezara bir fincan pirinç Cumhuriyetin başka bir sütununda acı götürüp dökmek âdetmiş ve Japon itika mış ve bu masrafın şehir içine nakledil dına göre ölü dirilir ve bu pirinç tanelerini mesini dileyen bir yazı yaznrştık. Oku yermiş. yucularımız bu mütaleam'zı pek isabetli Bir gün, Japonun biri, babasının me bulduklarını bize mektubk bildirdıler. Bir zarına bir fincan pirinç götürmüş. Bitişik tanesi diyor ki: «Hem de Sanyer Bemezarda da bir Avrupalının tanıdığı ölü bek asfaltı şehir içine yapılacak olursa, yatıyormuz. Ecnebi, elinde bir demet çi sökülecek olan kaldırım taşlan da sokak çekle mezara gelmiş. Biu'^ik mezann ba içlerinde kullanılır.» şında Japonu görünce yanına yaklaşmış: Bir taşla iki kuş vurmak buna derler. Sizin ölü bu pirinçleri yemek için Şehrin ihtiyacları dururken dışarısına asne zaman uyanacak? diye sormuş. falt yapılması, bir evin ü,inde herkes soJapon hemen şu cevabı vermiş: ğuktan titrerken bahçeye soba kurulma Sizin ölü, getirdiğiniz çiçekleri kok sma benziyor! lamak için ne zaman dirılirse! PENCERESİNDEN Orümcek ağı önünde vdekilerin gözünden nasılsa kaçmış ve genişliye genişliye duvarın bir köşesinde kırlangıc yuvası gibi kökleşip kalmış olan örümcek ağına bakarken dalakalmışım. Sanki ağda bir cazibe var, benim gözbebeklerim deo cazibeye esir! Bu durumda neler de düşünmüyorum ki? Ağla kafes arasındaki benzerlıkten başlıyarak, denize atılan ağlardan geçerek insanların hayvanlara, hayvanlarm birbirine kurdukları tuzaklara kadar bir sürü şekil kafamın içinde örü^üyor, çözülüyor. Fakat gÖzlerim, bu zihnî kargaşalık sırasında gene örümcek ağından ayrılmıyor. Kafamdaki çeşidli örgü alayı akıp giderken ve itilâf, ittifak, mukarenet, muhadenet filân dediğimiz diplomasî hareketlerinin birer ağ olduğunu düşünüp bu mevzua temas eden tarih safhalarmı o geçişe katmak zaruretini duyarken hatırıma barometro da gelmesin mi? Neden mi diyeceksiniz?.. Anlatayım: Vaktile Mahmudpaşa İlkmektebinde tecvid, ilmihal ve hesabdan a'mali erbaa okurken hocam rahmetli Ömer Efendi ikidebir bize şöyle bir itab savururdu: Örümcek kadar hayrınız yok. Aklınızı başınıza devşirin de o hayvandan olsun ibret alın! örümceğin ne gibi hayırlara âlet olduğunu neden sonra gene hocamızın takririnden anladık. Gerçekten söz ebesi olan Ömer Efendi bu sırn şu şekilde açığa vurmuştu: Kiminin mizanülhava, kiminin mikyasülhava dediği, bir takım halkm da miyarülhava, hevanüma gibi adlar verdiği barometro yok mu? Onu rivayete göre ilkin Galila düşünmüş, şakirdi Toricelli meydana getirmiş. Alamanlar bu mühim keşfin şerefini bir îtalyana bağışlamak istemediklerinden barometroyu fakat cıva ile değil de su ile işler bir âlet olarakMagdebourg belediye reisi Otto von Guircke'in icad ettiğini söylerler. Hakikat ne merkezde olursa olsun, yani zamanımızda birkaç türlüsü kullanılan berometroyu kim keşfetmişse etmiş bulunsun, örümcek, hilkatin ilk günündenberi barometroluk yapardı!... Biz minimini talebe, ağzımızı bir kanş açarak hocamızın yarı dişsiz ağzına 1»%»^ karken o, anlatıyordu: Yağmur yağacak, yahud riizgâr çıkacaksa örümcek hemen harekete ge çer, ağının iplikleri arasındaki aralıklani sıklaştırır. Hava güzel gidecekse hayj vancağız ağın ipliklerini ileriye doğru uzatır. Bu iplikler nekadar gevşek ve araj larındaki mesafe nekadar geniş olursa > güzel havanın müddeti de o nisbette uzun olur!.. örümcek yuvasında büzülmüş bir durumda ise ve hissiz gibi görünüyorsa mutlaka yağmur yağacaktır. Şayed yağmur dökülürken örümcek hareket halinde ise, ipleri üzerinde gidip gelerek çalışıyorsa çok sürmeden havanın açılacağı anlasılır. Bu tahattur üzerine hocama candan yürekten rahmet okuduktan sonra duvardaki ağa baktım. örümcek ölü gibiydi. Gözümü sokağa çevirdim: Yağmur yağıyordu. Demek ki hocam doğru söylemişti ve örümcekler tabiatin canlı baro* metrolarıdır. Ne olurdu, bu barometrolann dili lup da bize siyasî ufuklarda yüz göstere^ cek değişiklikleri de haber verselerdi?.. KÛŞE Gemilerin tayyarelere karşı müdafaa silâhları Harb gemileri kendilerini topları, zırhları ve kendi tayyarelerile müdafaa ederler Yazan: Rene La 5 Bruyere Taşıdıkları tayyareler hem taarruz, hem müdafaa silâhı vazifelerini gören tayyare gemilerinden Amerikanın meşhur Saratoga tayyare gemisi liyebiliriz ki, gemilerimizin bütün bu noktai nazarlardan sağlamlığı iyiden iyiye tetkik ve temin edilmiştir. Ihtiyat mahrukat emin mahallere yerleştirilmiştir. Ufkî veya sıyırtma atılan bombaların tekneye isabetle geminin muvazenesi, yüzme kabiliyeti ve sürati bakımından tehlikeli bir tesir icra edebilecekleri faraziyesine gelince, bu faraziyeye ancak, saçma diyip geçmek lâzım gelir.» Yalnız, amudî müdafaa tertibatı, yani zırhlılarının kalınlığı 100 milimetreden a*ağı olan 6000 10,000 tonluk kruvazörle tayyare gemisi, yani bizzat tayyarelerin işgal ettıkleri saha, ufkî uçuş, pike taarruzu veya torpil, yahud bomba ile sıyırtma atış neticesinde tahrib tehlikesine maruz bulunacaklardır. Fakat, bu kruvazörler de, ekseri ahvalde, harekât sa halarının genişliği ve yüksek süratleri sayesinde, uzak mıntakalarda dolaşmak suretile düşman tayyaresinin araştırmalaPike taarruza karşı gemi topçusu rından kurtulabilirler. Fazla olarak, pike taarruzda, muha Mütearrız tayyarelere karşı donancim tayyare, hava müdafaa toplarının ma tayyarelerinin mukabelesi taarruzuna uğramak tehlikesine maruz Buraya kadar, deniz kuvvetlerinin, dur. Geminin hava defi topçusunun mu tayyareye hiçbir mukabelede bulunma kabelesine gelince, bu, taarruzî ve tedafüî dığı faraziyesile muhakeme yürüttük. Hal olmak üzere iki nevidir. Geminin teda buki, tayyare, gökte yalnız bulunacak defüî mukabelesi, tayyarenin tahribkâr te ğildir. Zırhlıya yol açan karakol tayyaresirlerini, bertaraf edecek çareleri aramak si, rasad veya telsiz merkezi bir düşman suretile olur. Tayyarenin vesaiti torpil ve filosunun yaklaştığını haber verir vermez, ikı nevi bombadır. Bu iki nevi bombadan sahilde bulunan ve deniz kuvvetlerini birisi, patlayıcı maddesi fazla, zarfı za müdafaaya memur olan müstakil hava yıf; diğeri patlayıcı maddesi az, zarfı ka kuvvetleri derhal havalanacak ve müte lın, delici bombadır. Zırhı delip geç arrızlarm yolunu kesecektir. Zırhlılar ve mek suretile gemilerin kıymeti harbiyesini kruvazörler de, kendi taşıdıklan tayyarehissedilecek dcrecede azaltmağa mukte leri uçuracaklardır. Dunkerque zırhlı dir olan bomba, bu ikinci nevi bombadır. sında, bunun için, kıç tarafta bir hangar Torpil ise, deniz torpidosunun ayni olup yapılmıştır ve bu hangara dört avcı veya onun gibi tesir eder. keşif tayyaresi sığdırmak kabildir. Her kruvazörde böyle bir hangar mevcuddur. tayyareler ve muhribler Tayyarenin bu vesaitle yaptığı taar Fazla olarak, filolara, her biri 40 70 ruzlar karşısında, muhrib, sürati ve kolay tayyare taşıyan tayyare gemileri refakat sevk ve idare kabiliyetile kendini müda etmektedir. öyle ki, gökyüzü, düşman faa eder. Bizzat tayyareciler, muhribe hava kuvvetine hücum eden avcı tayyahücum etmenin vakit ziyaından başka bir relerile bir an için dolabilecektir. Bu şeişe yaramadığını muteriftirler. Başmü rait dahilinde, düşman tayyaresi, ya ters hendis Auriol, zırhlıların da, pike bonr yüzü dönmeğe mecbur kalacak, yahud bardımanda, bombaların iptidaî süratinin pek kötü şartlarla hücuma geçecektir. Bu azlığından dolayı, fazla hasar tehlikesine suretle, gemi tarafından nakledilen tayyamaruz olmadıklannı göstermiştir. Zira, re, bizzat tayyareye karşı en mükemmel pike taarruzda, bomba, saniyede 150 panzehir vazifesi görmektedir. 200 metro iptidaî süratle indiği halde, Gemilerin hava defi topçusu 5000 metro irtifadan atılan bombaların Fakat, gemi, tayyareye karşı kendiiptidaî sürati saniyede 300 metrodur. Bu sini, bilhassa hava defi toplarile müdayüksek irtifadan zırhlıya hücum ve gü faa edebilir. Dunkerque ayarı bir gemi, verteye, hasar verebilecek kadar kuvvet kendini müdafaa için, her şakulî zaviyelı delici bombalar atmak, ancak ufkî u de ateş açabilen 130 milimetrelik on altı çuşla mümkün olur ki, bunda da, yük topla, 37 milimetrelik sekiz tane hava desekliğin fazlalığı dolayısiîe, atış zor ve fi topu ve 13,5 milimetrelik dördüzlü isabetsiz olur. otuz iki tane makinelitüfekle mücehhez Kumandan Serre, tayyarenin, hareket noktası olarak tayyare gemisini kullan* ması icab ettiğini yazdıktan sonra, biraz ileride, tayyarenin, tayyare gemileri için korkunc bir düşman olduğunu, bu gemilere, hiç mukabeb görmeden ve anî bir taarruzla karşılaşmadan, muvaffakiyetli taarruzlar yapabileceğini itiraf ederek, tayyare işlerindeki esaslı tezadı meydana koyuyor. Tayyare, kendi kendini kemi riyor. Bu müellifin, pike hücumlar yapan hafif tayyareler hakkındaki mütaleasını dinliyelim. «Bu tayyarelerin faaliyet sahalarının darlığı, yüzme ve muhabere vesaitinden mahrumiyetleri( merbut bulundukları hava üssünden fazla uzaklaşma malarını mecburî kılmaktadır. Bunlar, 1200 1300 kilometroya kadariOOO kilogram bomba yükıle serbestçe uzakla şan büyük deniz bombardıman tayyarelerinin y;rini tatamazlar.» Zamammızın hususiyetlerinden biri Devlet artisti F. G. îki gemi çarpıştı Karadenizden gaz yüklü olarak limanımıza gelen ve transit olarak Akdenize geçmekte olan Italj'an bandıralı An reva adlı gaz gemisi, Harem iskelesi açıklarında demirli duran tngiliz bandıralı Arteta gemisine baş tarafmdan çarpmıştır. Her iki gemi de baş taraflarmdan hafif hasara uğramışlardır. îtalyan gaz gemisi kazadan sonra yoluna devam et miştir. Tahkikat henüz neticelenmemiştir. Bugün tahtında bulunan Krallardan hiç biri, kendilerin den Dük dö Windsor kadar behset tirmiyorlar. Zamanımızda, birçok es ki prensiplerin tersi ne döndüğüne bundan iyi işaret olamaz: Öyle demokrat bir asırdayız ki şöhret kazanmak için tahta çıkmak değil, tahttan innıek lâzım. Baksanıza, Necaşi bile şöhretini Ha beşistan tahtına değil, saltanattan ayrıl fjğı günlere borçlu. AdisAbabadaki sarayınm bahçesinde, güzcl baobab ağac bırının gölgesinde yelpazelendiği günler, Haile Selâsiye adını pek çok insan duy mamıştı. Haşmetmeabın şöhreti, tahtın dan indikten sonra âfak: tuttu. Bugün Windsor Dükiinün de, Neca şj'nin de bahsini işitmemis bir mekteb çocuğu yoktur: İki sabık hükürr.dar arasında ırk, milliyet, kabiliyet ve tahttan ay nlma şekli bakımından pek büyük farklar olmakla beraber! Kültür Bakanh ğınm bir projesi kabul edilirse, bu tabiı resmiyet kazana caktır. Tiyatro ve opera mektebinden çıkacak olanlara «Devlet artisti» unvanı verilmek isteni yor. Başlangıcda 100 lira da maaş. Bu unvan, hele bu maaş, yakın za manlara kadar «oyuncu» tabirile tezyif edilen sahne san'atkârlarına biraz itibar kazandıracağı için hayırh birşey olabile cektir; fakat ne hazindir ki, inkılâb Türkiyesinde bile bir sahne artisti, Devlet kadrosuna girmeden, en hür ve en güzel bir mesleğin kendisine temin etmesi lâ zımgelen itiban kazanamıyor. Işte bizde, başına devlet kelimesi konmadan devlet kuşu konamıyan artistin hali! SERVER BEDI Meb'uslar Edirneyi geziyorlar Edirne 27 (A.A.) Kurtuluş bayramı için gelmiş olan meb'uslarla kolordu kumandam, ziraat kursları yapacak köy genclerrnin Meriç basmdaki yeni mekteblerini ve bir tarzda temiz giyinmiş kırk köy gencini zivaret etmişler ve memleketin ihtiyac bünvesine çok uy gun olan bu pratik eserden dolayı umumî Müfettiş General Kâzım Diriki tebrik etmişlerdir. Misafirler bu sabah Edirneden ayrılmışlardır. tekbaşına değildir. Etrafını alan ve se ferde kendisine refakat eden hafif kru vazörlerden, büyük küçük muhribler den tam manasile, hava hücumu na karşı demirden bir sed çeker. Mevcud 26,000 tonluk iki modern zırhlımıza on üç hafif kruvazör, otuz lider, yirmi dört muhrib ve on iki tane modern refakat gemisi verilmiştir. La Galissonniere ıınıfı yedi kruvazörümüzün 90 milimetrelik sekiz hava defi topu ve 13 milimet relik sekiz makineli tüfeği vardır. Torpido muhriblerimiz beş 138 milimetrelik, dört 37 lik topla; torpidolanmız dört 130 milimetrelik ve iki 37 milimetrelik; refakat gemilerimiz iki 100 milimetrelik topla ve iki makineli tüfekle mücehhezdir. Bütün bu filotillânn, iki modern zırhlı ile mo derinleştirilmiş üç eski zırhlıyı müdafaa için taşıdığı top ve makineli tüfeklerin mecmuu 650 den fazladır. Bunlardan başka, bilhassa hava defi vasıtası olmak üzere küçük gemiler de inşa etmekteyiz. Zırhlılara taarruz edecek olan tayyare filotillâları, teker teker üzerinden aşmak mecburiyetinde kalacakları muhafaza hatlarını geçmeğe daha vakit bulmadan, akıllan başlarına gelecektir. Binaena leyh, bu şekilde muhafaza altına alınmış bir geminin, pike taarruzla karşılaşması ve muhafızlarının, bu taarruza mâni olmak için vaktinde müdahale etmemeleri faraziyesi şayanı kabul değildir. Pike hücumu için on beş saniye kâfi ise de, tayyarenin, pike hücumu vaziyetine gelme den evvelki ufkî uçuşu esnasında, zırhlıya refakat eden gemiler tarafından taarruza uğramakta gecikmiyeceği de şÜDİıesizdir. Rene La Bruyere Akan sular durur! Dünyada haklı olmanın birçok şekilleri vardır ve he men hemen her türlü hak münakaşa edilebilir. Fakat an latmak istediğim şu hakikî vak'adaki hakkın söz götürür yeri var mıdır? Bir tanıdığımdan duydum: Eski telefon şir keti zamanında, bir gün, bu tanıdığımm kapıs "çalınmış. Elinde bir makbuz tutan tahsildar demiş ki: Efendim, siz, hesabmıza yazılı mükâleme bedellerini ödemek istemiyormuşsunuz! Evet. Memleketin kanunların: ve şirketin nizamnamesini bilmiyor nıusunuz? Biliyorum. O halde niçin ödemek istemiyor sunuz? Ne hakla? Çünkü ben evime hiç telefon almadım! Yeşilay kongresi dün toplandı Yeşilay genclik teşkilâtı umumî kongresi dün Eminönü Halkevinde yapü mıştır. Kongreyi açan genclik teşkilâtı rei sinin teklifile evvelâ bir sene içinde ölen içki düşmanlarının ruhu için bir dakika sükut edilmiş ve bundan sonra başkan, Yeşilavın propagandası ve te sirleri hakkında izahat vermiştir. Bundan sonra cemiyetin bir senelık faaliyet ve hesab raporları okunmuş ve kabul olunmuştur. Ayrıca nizamnamenin tadili için bir teklif yapılmış ve bu hususta, çalışılmak üzere bir büro kunılmuştur. Yeni idare heveti sedmini müteakib kongre nihayet bulmuştur. tzmitte yetiştirilen fidanlar tzmit 27 (A.A.) Vilâyetimiz Nümune fidanhğında bu sene 41591 aded muhtelif aşılı meyva fidanı ile 335,423 aded muhtelif aşısız mevyalı ve meyvasız fidan yetiştirilmiştir. Bu fidanlar çok ucuz fiatlarla vilâyetimiz halkma dağı tılmıya başlanmıştır. Fennî bir terbiye ve şartlar içinde yetiştirilen bu fidan lara halkın rağbeti pek fazladır. Af. TURHAN TAN Muglada yol faaliyeti Muğla 27 (A.A.) Yollarda önemlî bir çalışma vardır. Aydın yolu üzerinde bulunan Öğancı köprüsü bitmek üzeredir. Milâs yolundaki üç kilometroluk şose bitmiştir. Marmaris Bozbu run yolunun etüdleri de bitmiştir. Bir kaç güne kadar amele calışmıya başlıyacaktır. Köyceğiz Fethiye yolunda dört kilometroluk kaldırım bitmiştir. Bu yoldaki 14 menfez kısmen tamir, kısmen yeniden yapılmıştır. Muğla Tavas yolundaki 14 menfezin projelerl bitmietir. Bodrum Yalıkavak yolu nun 15 kilometroluk kısmı tamamen açılmı^tır. Modern gemilerin zırhları kuvvetlidir Modern gemilerimiz, bu tarz atışlara mukavemet edebilecek tarzda inşa edilmişlerdir. Meselâ Dunkerque'in zırhlı güvertesi iki kattır. Biri 125 milimetre, diğen 50 milimetre olan bu güverteler, merminin delip geçmesine mâni olacak tarzda muhaddeb yapılmıştır. Fazla olarak, müteaddid ve sık bölmeler, su hücumu tehlikesini tahdid .etmektedir. Zırhlama mütehassısı olan deniz inşa' at mühendisi Bourges diyor ki: «Dun kerque veya Richelieu tipi bir gemiyi ele ahrsak, güvertenın zırh kısmının, sathı mecmuunun yüzde daksanı nisbetinde olduğunu görürüz. Muhafazasız bir noktaya tesadüf ihtimali gayet azdır. Zırhlı sıtıh, harb esnasında filen mevcud şerait daKlinde atılacak bombalara mukavemet gösterebilecek tarzda yapılmıştır. Bombaların, faaliyet sahası, sürat, yüzme kabiliyeti üzerindeki tesirleri bakımmdan ileri sünilen iddialar da haklı değildir. Teferruata girmeden kat'iyetle söy dir. 10,000 tonluk Algerie kruvazöründe 100 milimetrelik on iki top, 37 milimetrelik on altı top ve sekiz makineli tüfek vardır. Bilhassa makineli tüfeklerin ateşi o kadar bol ve kuvvetlidir ki, atış menzil lerine yakalanan bir tayyare mahvolmuş demektir. Bunların ateşindeki kesafeti anlatmak için şu kadar söyliyelim ki, bu makineli tüfekler, muhriblerin teknelerini, oksijen alevile erimiş gibi delerler. Gemilerimize, yakında, hassas fi şekli infilâk mermileri atan takriben 25 milimetrelik makinrlı tüfekler konulacaktır. Bunlardan bir tanesi, bir tayyarenin bedenine öldürücü bir yara açmağa kâfidir. Hakikatte, hava defi toplarının 13,5 milimetreden başlayıp 130 milimetreye kadar çıkan o kadar müteaddid çapları vardır ki, bu topçunun ateş menziline giren tayyare filosu, atış vaziyeti alıncıya kadar mühim hasarata ufrar. Makineli tüfekler, baskın hali müstesna, pike hücumuna da mâni olur. Kocaeli meyvacılığı ıslah ediliyor Muglada tütün satısları Muğla 27 (A.A.) Muğlada son bir hafta içinde 2500 balya tütün satılmıştır. Fiatlar elli besle kırk arasmdadır. Milâsta fiatlar kırk beşle otuz beş arası olmak üzere gene bir hafta içinde sekiz yüz bayla, Fethiyede kırk beş ilâ otuz kuruştan beş yüz balva satılmış tır. Piyasanın açıldığı tarihten bu ana kadar 61,000 balya tütün satılmıştır. Geriye daha 26 bin balya kalmıştır. îzmit (Hususî) Kocaeli meyvacılığının ıslahı için başvurulan çareler her gün biraz daha fazlalaşmakta ve bun larm faydalı neticeleri elle tutulur bir hale gelmektedir. Bu cümleden olmak üzere aşağı Kirazca köyünde bir elma fidanlığı tesis edilmiş ve bunun açılmasında başta Vali olmak üzere bütün vilâyet erkânı hazır bulunmuşlardır. Gönderdiğim resim, Vali Hâmid Oskayı açılış nutkunu söylerken göster mektedir. Fitre Havacılık, sürekli yardım istiyen bir davadır. Fıtrelerimizi Hava Kurumuna verelim. Zırhltların yardımcı vasıtaları Maamafih, zırhlı, müdafaa hususunda