CUMHURİYET 27 îkinciteşrin 1937 Pendik vapurunda 8 kilo esrar bulundu Dün geceki güreşler Son müsabakalar, güreşçilerimizîn muvaffakiyetile 4 2 neticelendi Atinânın Enosis fudbol takımı, şehrimize ğeldi Şehrîmîzde bulunan Çekoslovakya güreş şampiyonu Vinohradi takımı ikinci ve son karşılaşmasmı dün gece Şehzade bafinda Güneş güreşçilerıle yaptı. Ferah tiyatrosu bir gün evvelki gibi dolmuştu. Güreşlere tam saat yirmi birde başlandı. Birinci güreş llk karşılaşmayı 56 kiloda Çek Menijek ile Hasan Tahsin yapacaklardı. Fakat Hasan Tahsin hasta olduğu için bu müsabaka yapılamadı ve ilk güreşi 61 kiloda Yaşar ile Çek Kuaçek yaptılar. Kuaçek kendi sikletinde Çekoslovakya çampiyonu. Dünya birincisinin karşısında hiç durmadan çahşıyor. Yaşar da sıkı bir mukabele gösterdiği için ortaya seri ve sıkı bir müsabaka çıkıyor. îlk altı dakika hep ayakta geçri ve îki taraf da oyun tatbik etmek imkânını elde edemedi. Devre berabere bittiği için kur'a atddı ve Çek üstte güreşmeğe başladı. Mütemadiyen oyun tatbikına uğrajıyor, fakat Yaşarın çetin müdafaası yüzünden buna imkân bulamıyor. Yaşarın üstte güreşmeğe başladığı zamanlar müsabaka çok hırçın bir şekil al Fakat kaçakçılar henüz meydana çıkarılamadı Muhafaza teşkilâtı memurları, dün Akay idaresinin Pendik vapuru Yalova iskelesinden hareket ederken vapurda bir araştırma yapmışlar ve iki meyva sepeti içinde 8 kilo esrar bulmuşlardır. Memurlar, dört, beş bin kişiyi uyuş turmağa kâfi gelecek kadar külliyetli olan bu esran bulunca derhal sahiblerini aramağa başlamışlar, fakat bunlan bir türlü bulamamışlardır. Muhafaza teşki lâtı, esrann ötedenberi İstanbula Yalova yolıle geldiğini tesbit ettiğinden bu ipucuna büyük bir ehemmiyet vermiştir. Tah kikata devam olunmaktadır. bedenen ve ruhen yorgıınsanız vt bundan dofayı tam verîmle çalışamr» jorsanız; işlerinızin iji gıtmesıni nasıl isteyebılırsınizl Unutmayınızkl bırkaç gecelık u>kusuzluk sızı bu hale sokabılır. Bromural «Knoir. sınirleri yalıştmr, uykuyu gelırir, zararsız, tesirf hoş ve emnîyefll bîr fîSç olup sınırlerınızın sukunıınfa çok kısa bir zamanda lade ve bu sayede sizJ yenıden dmçleştırecek olan ııykunuzu lemın eder. 10 ve 20 fcontprîrnfyt ha?t tüf» (crde eczanelerde rcçete ile sılılır, Milletler, kendi kendilerine yetebilirler mi? [Başmakaleden devam] Knoll A.O., kimyevi rnaddeler fabrikaları, Ludvvîgshafen «/Rfıfn. Dün geceki güreşlerden bir intıba Fakat çok iyi kapanan Herda oyun almak imkânını bırakmıyor. Herdanm üstte güreştiği müddet ta mamen hâdisesiz geçti. Son üç dakikada da Saim hissedilir derecede hâkim güreşiyor. Nitekim müsabakanın sonunda sayı hesabile galib sayıldı. Dördüncü güreş 79 kilodan Ha sible Çek Hampfild güreştiler. Hasibin çok kuvvetli, fakat müptedî bir güreşçi yapıyor. Nitekhn mînder haricînde, ha kemin düdük çalmasına rağmen Musta fanın bacağını makasa aldı. Mustafa topallıyor. Maamafih netîce değişmedi. Yedinci dakikada nefis bir göğüs çaprazile Mustafa rakibini tuşa getirdi. Altıncı güreş Ağır sıkletten Sam sunlu Ahmedle Çek Melaçef güreştiler. Samsunlu bir gece evvel kendi oyunile yenildiği rakibine aman vermek istemi yor. Müsabaka serbest. Netice gecikmedi. Dördüncü dakikada Samsunlu tuşla galib. Dün geceki müsabakalar bu suretle 4 2 bizim güreşçilerin muvaffakiyetile bitti. Enosis bttgün GüneşJe karsılasiyor Fenerbahçe ve Güneş kulüblerl tarafindan davet edilmiş bulunan Atinânın Enosis futbol takımı dün akşam Ro manya vapurile şehrimize gelmiştir. Lik maçlarınm tehir edilmemesi üzerine yarm Beykoz ve Süleymaniye ile maç yapmak mecburiyetinde olan Gü neş ve Fenerbahçe bu vaziyetteTEnosîse karşı başka takımlarla çıkmak mecbu riyetinde kalacaklardır. Güneş, Beykoz gibi oldukça clddî bir rakible karşılaşacağından, bugün Taksim stadyomunda Enosise karşı, belki de birinci takım futbolcularmı oynatamamak vaziyetile karşılaşacaktır. Fe nerbahçelilerin ise Güneşin bugün alacağı neticeye göre Süleymaniyeye, gene oldukça kuvvetli bir kadro bırakmak şartile, asıl birinci takunlarını Enosise oynatabileceklerini zannediyoruz. Çek takımı, güreşlerden evvel dı. Kuaçek Yaşann parmaklannı lıatalı şekilde büktüğü için hakemden ihtar aldı. Güreşin 11 inci dakikası. Yaşar maruf ters kündesile kuvvetli rakibini tuşa getirdi. İkinci güreş 66 kiloda Çek Hija ile Yusuf Arslan güreştiler. İki taraf da ihtiyatlı giireşîyor. Maamafih atak hep Yusuf Arslanda. Buna rağmen ilk altı dakika beraberlikle bitti. Kur'ayı Yusuf kazandı ve üstte güreştigi üç dakika içinde güzel puvanlar topladı. Çek mütemadiyen minderden kaçıyor. Yusufun altta güreştigi zamanki müdafaası çok muvaffakiyetli geçti. Ayak • taki üç dakikalık müddet de neticesiz bitince iş hakemlerin reyine kaldı ve iki Çek hakemin ekseriyetile müsabakanın hakikî galibi olan Yusuf Aslan mağlub sayıldı. Üçüncü güreş 72 kilodan Saimle Çek Herda karşılaştılar. Herda 936 Berlin Olimpiyadmın ikincisi. Müteenni ve acelesiz bir güreş seyre yiliyor. Saim kendinden çok emin ve hemen daima atakta. îlk altı dakika beraberlikle bitti. Kur'ayı kazanan Saim alt taki dünya ikincisini adamakıllı eziyor. olduğu anlaşılıyor. Nitekim rakibinîn b i r çok oyunlarını kuvvetle neticesiz bırak makla beraber onun sayı toplamasına mâni olamıyor. Neticede Çek sayı hesabile galib. Beşinci güreş 87 kilodan Büyuk Mustafa ile Çek Proko karşılaştılar. Müsabaka serbest. Mustafanın üstünlüğü daha başlangıcda belli. Çek minder ha • ricine kaçmakla beraber .karşısındakini sakatlıyacak şekilde tehlikeli hareketler duğu için bu kaideye istinad teşkil etmek suretıle ileriye sürülen otarşi iddıaları âlemin nizamını bozan bid'atler oluyor. Şimalî Amerıka Cumhuriyetleri İtti hadı, eğer isterse, otarşi yapabilir nadir, müstesna ve büyük memleketlerdendir. Sentetik usullere asla ihtıyac olmaksızın ferd ve millet hayatma ne lâzımsa o geniş kıt'anın içinden tedariki kabildir. Öyle olduğu halde Amerika bu fikirden uzaktır. Çünkü iddianın sakatlığını en iyi bi len ileri ve büyük bir millettir. Nitekim İngiltere ile akdine hazırlandığı ticarî anlaşma, nizamı bozuk dünyada bir in kılâb husule getirmek kabiliyetile yürü mekte bulunuyor. Siyasî davalann birçoklannın, hal çareleri bulunamıyan iktısadî sıkıntılardan ileri geldiğini nihayet itiraf etmek lâzınr dır. İktısadî sıkıntılarsa ne sadece bir müstemleke noksanlığından, ne kaybe dilmiş bir imparatorluğun yeniden kurul ması ihtiyacından doğmamaktadır. Ge çen Umumî Harb müddehar servet leri mahvederek milletleri fakir düşürmüştür. Işte bütün ıstırabın membaı buradadır. Otarşi ile giderilemîyecek olan bu ıs tırab yeni harblerle hiç dinmez, belki daha ziyade çoğalır. Hatta yeni harblerin mukaddemesi olan teslihat yanşlan bile milletlerin iliklerini sömürerek kanJannı kurutmaktadır. Ishrabı dindirmenîn tek çaresî sulh hayatma kat'iyetle dönerek yeni refah kaynağı yeni zenginlikler kurmak için tıpkı kanncalar gibi sabrile ve ıttıradla çalış makta ve milletlerarası iktısadî münase betlerini bir an önce tekrar en normal şekillerine îrca eylemektedir. Harb kokan otarşi yalnız bîr efsane değil, insanın ve insanlığm tabiatine muğayir ve muzır bir düşüncedir. Ereğli C. H. P. İlçeyönkurul Başkanlığından: 10/11/937 tarıhli Cumhurıyet gazetesile satılacağı ilân edilen Türkoca • ğında Cumhuriyet Halk Partisine müdevver Karadeniz Ereğlisinin Süley • manlar mahallesinden Kavakdibi sokağında kâin ve hâlen Amele Birliği dispanseri icarında bulunan dıspanser binasının satışmdan sarfınazar edildiği ilân olunur. (8013) f Kıymettar halılar I satın alınır. I istanbul po ta kutusu 261 e mek İBIBMH tubla muracaat. AKB A YUksek k a l i t e n i n Ankarada Kitabevi Kâğıdçılık Bütün mekteb kitablannın satış yeridir. Mekteb kırtasiye çeşidleri en müsaid şartlarla temin edilir. Tel: 3377 Besiri Ilçebaylığmdan: Beşiri İlçesinde yeniden inşa edilecek (20005) lira (44) kuruş bedeli keşifli Hükumet Konağınm tahsisatı mevcud (15,000) liralık kısımlan kapalı zarf usulıle talib çıkmadığmdan eksiltmenin 10/12/937 cuma günü saat 14 e kadar bir ay zarfında pazarlığa terkedılmiştir. (7744) GRiPiN ile koruyunuz. Baş, dis, adale ağrılarile üşutmek* ten mOtevellid bütün »tırabları dardurur. Nezle, kırıklık, jjrip ve emsali hastalıklara karşı bilhaua müessirdir. Fena tıavalarda kendinizi YUNUS NAD1 Yeni Leh partisinin gazetesi toplattırıldı Varşova 26 (A.A.) Yeni lşçî part! sinin organı olan Nova Pravdanın dün ilk nüshası intişar etmiştir. Yeni partinin reisi General Kaller, başmakalede demokratik prensipleri müdafaa etmektedir. Gazete, Paderevski'yi Wojcie chevski'yi ve General Kaller'i parti şefleri olarak tanımaktadır. Gizli veya açık her türlü totaliter siyaseti, Polonya için bir ölüm tehlikesi olarak tavsif eyemektedir. Gazetenin bu ilk nüshası, derhal toplatılmış ve bir saat sonra, gazete, ikinci tab'ını, ilk sahifesinde büyük bir beyaz yeri açık bırakarak çıkarmıştır. Sizce herşey bitmiş amma gene düşünceli bir haliniz var, dedi. O zaman, ıhk bakışlarının bende uyandırdığı samimiyet ihtiyacile itiraf etmeğe mecbur oldum:: Halledilmemîş bazı noktalar kaldı. Ne gibi? Zehranın anlattığı garib macerayı hikâye etmeğe de mecbur oldum. Ondan bu sebeble ayrılmağa mecbur olduğumu söyledim. Karı koca beni büyük bir hayret içinde dinlediler. Doktor ayağa kalktı: Alınız bir muamma daha! diye bağırdı, hangisi doğru? Kadm atıldı: Yoo...k! dedi, ben bildiğim şeyin doğru olduğuna eminim. Hem ikisi bir den niçin doğru olmasın? Kocası güldü: Bütün tehdidler bu kadma mı rasgeliyor? Tesadüf olamaz mı? Bana dönerek sordu: Olamaz mı? Kaşlarımı ve omuzlanmı kaldırdım. Şimdiye kadar bu meselede bütün tah minleri yanlış çıkan bendim; onun için kendimi söz söylemeğe en az salâhiyetli bir adam gibi görmeğe başlamıştım. Kadın sordu: Size hiçbir îsim vermedi mî? Hiç! Dün Atinadan gelen Enosis fudbol takımı vapurdan çıktıktan sonra Belki de Nebile kazanırsa doktor bir şişe lâvanta alacak; doktor kazanırsa karısı ona bir boyunbağı hediye edecek. Mesele onlar için bir tavla partisi kadar sadedir. Baktım ki hâlâ cevab bekliyorlar; durdum, ikisinin de yüzüne bakarak ı Bunu hiç düşünmüyorum, dedim. îkisi birden sordular: Niçin? Düşünmüyorum. Ben daha evvel Zehradan ayrılmağa karar verdim. Yarm avukatımla randevum da var. Zehra da bunu biliyor. Artık ona aid meseleler mazidir. Fakat içimde küçük bir merak kalmıştı. Onu anlamak ümidile sizi rahatsız ettim. Aldanmamışım. Beni tenvir ettiniz. Teşekkür ederim. Hemen kalkıp gitmek istiyordum. Fa kat Nebile Hanım bazı ikramlar yapmağa hazırlandığı için biraz daha oturmağa mecbur oldum. Içimi gene o merak kemiriyordu. Pekâlâ, diyordum, o Maçka hikâyesinin aslı nedir? Şimdi ortada iki münasebet, iki alâka, iki tehdid vardı. BunIardan hangisi doğru? İkisi de mi? Yal " nız biri mi? Zehra beni şaşırtmak için yalan mı söyledi? Muammanın bîr sevîmliliği olduğu inkâr edilemez. Merakların içinde merak ların cazıbesine takılarak sürükleniyor dum. Nebile Hanım elime bir likör kadehi tutuşturarak: Taklidlerinden sakınınız ve her yerde ısrarla Gripin isteyiniz Bir tek isim söylemiş olsaydı kâ fiydi. Kan koca b!r muadele tesisine yarar malumlardan bir ikisini aramağa başla dılar. Bana soruyorlardı: Maçkada ev mi, aparbman mı? Bilmiyorum. Ne tarihte başlamış bu vak'a? Ondan da haberim yok. Sormadınız mı? Söylemiyor. Günün birinde söyli yeceğini vadetti. Kadm birdenbire bana ellerini uzattı: Ah, dedi, beyefendı, ben bunlan öğrenirim. Nasıl öğrenirsiniz? Siz müsaade etseniz ben pek çabuk öğrenirim. Müsaade sizin. Arzettim ben: Zehra ile alâkam kalmamış gibidir: Manen yoktur. Maddeten de ayrılık yarın baş lıyacak. Müsaade sizin. Beni Zehra Hanımla tanıştırır mısmız? Tanışmışsınız ya? Daha yakından..^ Zaten bize buyurmanızı rica edecektim. Fakat bu şekilde gizli bir kombinezondan şüphelenmesi ihtimali vardır. Ne yapalım? Doktor da elleri arkasında gezinmeğe VJ söylenmeğe başladı: Ne yapalım? Biz bunu evvelce da düşünmüştük. Nebile Zehra Hanımla samimî olsa onu papağan gibi söyletir. Ne acayib karı koca! Benim hesabı ma, kendi kendilerine casusluk rolünü üstlerine almağa karar vermişlerdi. Kadın bir çare düşünüyordu. Birdenbire sıçradı: Durunuz, dedi, ben bir çare buldum. Nedir? diye sordum. Nenize lâzım? Ben Zehra Hanımla samimî olmanın yolunu bulacağım. Kocası tahmin etti: Berberde ona tesadüf etmeği bekliyeceksin! dedi. Beklemiyeceğim. Ya?.. Berberde bizim kıza tenbih edeceğim. Zehra Hanım oraya geldiği zaman bana gizlice telefon etsin. Ben de hemen otomobile atlar, giderim. Tesadüf etmiş gibi yapanm. Dostluğu ilerletirim. Onu buraya davet ederim. Doktor bağırdı: Mükemmel! Ben de mınldandım: Fena değil. Kadın profesyonel bir gururla kocasma ve bana bakarakt Siz böyle şeyleri bana bırakınız, dedi. (Arkasi vari icabında günde 3 kaşe alınabilir. Kullanmız. Korkuyorum ! Tefrtka: 48 Yazan: Server Bedi Karı koca benden cevab bekliyormuş gibi susuyorlardı. Ben bir «seviyor mu, korkuyor mu?» meselesinden evvel ken dime başka şeyler soruyordum: Neden o ana kadar bunca sergüzeştin farkına varamamıştım? Bu kadma sevdalı mıyım ki gözlerim bağlanmış olsun? Neden Ru kiye gibi insanların bunca ihtarlarına lâkayd kaldım? Neden şüpheyi bir parazit gibi daima kalbimin üstünden fiskeleyip atıyordum? Sonra bu Ömer hikâyesi yanında, Zehranın anlattığı öteki macera nedir? Bahçeye giren adam kimdi? Seviyor mu, korkuyor mu? Benim için bu ikisi arasında hiç fark yoktu. Netice bir değil mi? Zehra ister müspet, ister menfi bir alâka ile o herife bağlı olsun, onun tesiri altında kalmamış mıydı? Doktorla kansı, benim bahtımm üstünde zar atarak bir tahmin ve tahlıl oyununa girişmişler. Hoşça vakit geçiriyorlar. Köyden gelmiş bir k:z var. Şehirli olmuş. Medenileşmiş. Fakat kalbinin bir parçası burada, öbür parçası orada kalmış. Acaba büyük parçası hangi taraf ta? Merak ediyorlar. Belki de bahse tutuşmuşlardır. Kocasma «korkuyorum!» diyor. «Seviyorum!» nasıl desin? Kocası! Dü şün bir kere. Sonra sen kadm kalbinin bir hususiyetini hiç hesaba katmıyorsun. Zehra Ömeri seviyor ama ona kini de var. Neden o zaman babasmı feda etmedi diye. Çünkü Zehra kendi anasını feda etmeğe hazırmış, fakat oğlan kendi babasını feda etmeğe razı olmamış. Bundan kızm hmcı var. Hem Ömeri seviyor, hem de ona teslim olmak istemiyor. Aşk ve kin arasında şaşırmış. Kadın kalbi böyledir. Doktor zayıf bir itirazla: Ben bu fikirde değilim! dedi. Sonra yüzüme bakarak: Seviyorsa ne duruyor? Değil mi? dedi. Ben başka birinden bahsediliyormuş r%fo[ adeta bahsin kenarında kalmıştım. Cevab vermedim. Bütün fena hislerim tâstüme üşüşüyordu: Öfke, utanc, nefret, keder ve elime geçen herşeyi kırıp dök mek arzusu... Ellerimi arkama koyarak odanın için*İe gezinmeğe başladım I