18 Kasım 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

18 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Ikînciteşrin 1937 CUMHURÎYET BIR JEVAHATIN MOTLARI Alâkasızlık Antakya Türkünün kazancı kıt, şehir çok bakımsızdır. Mahallî hükumette biraz hüsnüniyet olsa bu pürüzler kaldırılabilirdi Yazan: KANDEMİR 42 Hâmidin ismi Üniversitede hazırlanacak şeref sütununa yazılacak Şehir Meclisi dün birinci reis vekili Necibin riyasetinde toplandı. Bütçenin bazı fasıllarında münakale icrasına daiı olan teklifler bütçe enciımenine verildi. Hamallann esnaf cemiyetindeki dok torlar tarafından muayeneleri yapılmakta olduğundan ayrıca talimatnameye fıkra üâvesine lüzum görülmediğine dair mülkiye ve sıhhiye encümenlerinin müşterek mazbatası okunarak bu hususta makam dan izahat almdıktan sonra işin görüşül mesı kararlaşb. Beyoğlundaki Feridiye sokağından uygunsuz evler kaldırıld'ğı halde hâlâ bu sokağın ayni ismi taşımasından dolayı burada bazı evlenn rahatsız edılmekte oldukları ileri sürülerek sokak isminin de ğiştirilmesi isteniyordu. Sokak isimleri nin tebdilile meşgul bir komisyon bulunduğundan bu ışin de orada tetkikı muvafık görüldü. Büyük şair merhum ^bdülhak Hâmidin hahrasma hürmeten Unıversitenin münasib bir verinde Belediyece ihzar ettırilecek şeref sütununa îbminin yazılması münasib olacağına dair rnülkiye encümeni mazbatası okundu. Bundan evvel Cumhuriyet Halk Partisi vilâyet idare heyeti büyük şairın doğduğu eve bir plâka konmasmı ve Taksimdeki caddeye konan Abdülhak Hâmid isminin buradan kaldmlarak vefat ettiği evin önüne nakle dılmesıni ıstemişti. Encümen yaptığı tetkikatta; merhu mun Bebekteki doğduğu yalıya, bugün mevcud olmadığı için, plâka konmasına irnkân bulunmadığını ve hayatta iken kendi namma izafe edilen caddeden memnuniyet gösterdiği için de tebdili muvafık olamıyacağı neticesine varmışhr. Şeref sütununa isminin yazılması tasvib olun muşbrr. Bundan sonra 935 senesi hesabı kat'î raporu hakkmdaki tetkikı hesab encümeni mazbatası okunarak bu da yol vergisinin daha kolayhkla tahsilini temin temennisile muvafık görülmüştür. Lokantalann camekânlannda yemek teşhirinin men'i hakkmdaki teklif de yennde görülmüştür. Daha sonra zabıtai belediye talimatnamesinin müzakeresine geçilerek bir kısım maddeler daha kabul edilmiş ve yarın tekrar içtima edilmek üzere celse kapanmıştır. Müşahedeler KÛŞE Karacabey devlet Hârası ve hayvancılığımız Islah edilmiş yerli at ırkına gidilen yol yanlış intihab edilmiştir. Diğer şubelerdeki mesai iyi neticeler vermektedir PENCERESiNDEN Gel de kızma ar bar bağırırken, ter ter tepinirken gözü bana ilişti, gülünc bir biçimde yılıştı, yerini bırakıp yanıma geldi: Bir Türkün, dedi, Mısır mahkemesinde hâkime verdiği cevabı bilir misin? Antakyadan bir manzara ve Asi nehri Ne kazanırsın? dedim. Antakya sokaklarında gezerken bir fes kalıbcısı önünde durdum. Günde on iki saat çalışır, yüz kaŞişkin avurdlarile bir su hazinesi halini dar tarak yaparım. Bundan cebime otuz alan kıpkırmızı yüzün ortasından musluğu kuruş kalır, dedi. açıhveren cömerd bir fiskiye, havaya Meşhur Antakya sabunlarım yapan kalkmış buruşuk fesi ıslatıyor, sonra bu bir imalâthanede, işçilerden birini yoklaposbıyıklı kalıbcı parıl panl kalıbların dım. Boynunu bükerek anlattı: iri kollanna abanarak, ter içinde uğrajıp Iş olduğu zamanlar günde on, on duruyordu. beş saat buradan ayrılamam. Yevmiyem Taze Tiirk neslinin bilmedigi, eskisi yirmi kuruştur. Gömlekçiye bir kumaş verdim. Dikti nin de çok unuttuğu bir sahnc. Kaç senedir Hataylı Tiirk de bundan getirdi: Borcumu sordum, yirmi beş kuruş istedi. uzak. Tahkik ettim, günde yirmi beş, niha Ya bu adaro, kimin fesini kalıblıyet otuz kuruştan fazla kazanan işçi yor? yoktu. Bu, tuhaf bir hikâyedir. Ya çalışmadıklan günler... Şamda, Halebde, Beyrutta bile birSonra da bunlar vergi veriyorlar, birçokları fesi atıp baş açık gezdikleri halçoklan dükkân kirası ödüyorlar ve ev de, Hataydaki Arab fesine sarılmıştır. Giy, diyorlar bize, Arablığın bu gecindiriyorlardı. Ve hiç kimse, hiçbir makam bu adamnunla belli olur. Ve asıl garibi, geçen seneye kadar ların hiçbir şeyile alâkadar değildi. Yanında dört işçi çalışbran bir maranşapka giyen Hataylı hiristiyanlar da şapgozdan, sıkıştığı zaman nereden. nasıl kalan çıkamışlar, fes giyorla'r. Şapka giyersek Tiirk taraftan o para bulabildiğini öğrenmek istedim: Iurmuşuz. Onun için ömrümüzde tlk d&~ ı• T Sarraftan alırım... «MLnvo* ifı> ı'.f. . Nekadar faiz verirsin? fa fes giymeğe başlacbk. Yuvarlak hesab, yüzde yebniş, Fransızlar da, bütîin medenî dünsekseni bulur. ya da şapka giymiyor mu? Neden bankalardan birine basvur Bugün Heybelide Deniz Harb okul ve O başka.. lisesinin 162 nci senei devriyesi tes'id Sizi nasıl aldattıklarını, nasıl geri mazsm? Bankalar iki üç kodaman kefil is edilecek ve yüz altmış ikinci bakla ye çektiklerini şu şapka işinden olsun anterler. Halbuki bizim tanıdığımız koda (zincir) denize verilecektir. Davetliler lıyamıyor musunuz? manlar bize para ikraz eden sarraflardır. bu sabah saat dokuzda Köprüden kal Benim, senin, onun anlaması neye kan vapurla Heybeliye gideceklerdir. yarar. Bu bir politika davasıdır. Ve biz Kefil olurlar mı? Çarşıda dolaşmız: Sıcak sıcak pidcleortada nihayet birer emir kuluyuz. Yumurta piyasası rin, ekmeklerin sokak ortasma serilmiş çuGüldüm: hararetlendi Yarın size, Tiirk taraftan olmadı val parçalan üzerinde, ayak albnda satıldığını, bakkallarda, kasablarda ve ahSon günlerde şehrimiz yumurta pi ğmızı göstermek için, dört kadin alacaksın, şalvar giyeceksin, otomobili bırakıp çılarda yenecek herşeyin kapkara sinek yasası birdenbire hararetlenmiştir. Son deveye bineceksin, kadmını çarşafa soka örtülerine büriinmüş olarak teşhir edii olarak Almanyaya 12 vagon, Yunanis tana 200, Italyaya da 300 büyük sandık caksın.. deseler onları da kabul ve tatbik diğini görürsünüz. edecek misiniz? Belediyenin Paristen gelmiş müte yumurta ihrac edilmiştir. Yalnız Al manyaya ihrac edilen yumurtaların be O kadarı fazla olur, yapamayız. hassıs bir müşaviri vardır... derler. deli 50,000 lira tutmaktadır. Evet, belediyenin bir güzel binası, bir Bu kullara emir verenlerden birine sorYumurta Anadoludan piyasaya az kibar reisi ve bir sürii asilzade azası da gelmektedir. Halbuki şimdi piyasada dum: Yarın kurulacak Hatay teşriî var. taleb vardır, arz azdır. Anadoludan piSade belediye mi? meclisinde bu ülkenin medeniyete kavu=yasanın istediği kadar yumurta gelirse Burada çeşid çeşid şubejerin bir alay her hafta Avrupaya 50 bin liralık ihraması için bazı kanunlar teklif edilse de, cat yapmak mümkün olacaktır. Suriye taraftarlan buna itiraz etseler, siz şık, zarif müdürleri de var. Fakat, göriinen köy kılavuz ister mi? ne yapacaksınız? Barbut oynarlarken Halkla, halkın sıhhatile, refah ve huHiç düşünmediler, tereddüd etmedizurile, yannla meşgul oknuş, onun derdler: yakalandılar İtiraz edenlere karşı dururuz. Me lerinden birine olsun, en küçük mikyasta Sirkecide Demirhane sokağında tzzedeniyete, inkılâba, terakkiye susamış ol yardımı dokunmuş, hatta böyle birşeyi tin kahvesinde Hasan, Tahir, Adli. düsünmüş kim var, siz bana onu göste Mehmed, Said. Rasim adında altı kişi duğumuzdan şüphe mi ediyorsunuz? civalı zarlarla barbut oynarlarken ya Madem ki öyledir, ne diye şimdi rin! Şamda parlamento reisile görüşürken, kalanmışlardır. den o yolu tutmuyorsunuz ? bana: Susuyorlardı. Çiinkü, yemin ederim ki, onlar da Sancaktaki Türklerin şikâyet edi dir. ne yaptıklarını bilmiyorlardu lecek neleri var? dediği zaman, ona, büVe bütün dava işte budur. Hatay, hakikaten medeniyete susamış tün bunlan saymışbm. Antakyanın biricik ana caddesinde, tır. Doğru amma, demişti, Suriyenin büyük kahvenin önündeki koltuklardan OsmanL. İmparatorluğunun bırakbğı her tarafı o haldedir. Biz henüz bu işlerle birine ilişmiş, gelen geçen, sessız sadasız halden, yazık ki, bunca senedir bir adım meşgul olmağa vakit bulamad:k. halka bakıyordum. ileri gidememiş bu bahtsız yurdun nereVe Hatayda mühkn mevki sahibi bir Bir aralık döndum, kahvenin iç tarasine göz atarsanız atın, hep eskiyi göre Fransız da, Antakyada, ayni bahse do fından, o loşluktan, onun ağır ağır ilerlecek ve bu enkaz içinde bunalarak, do kunduğum zamaj», şöyle cevab vermişti: diğini gördüm: On iki ya^lannda bir ğacak yeni günesin getireceği refah, hu Tamamile haklısınız, ancak, ma Türk çocuğuydu, başı açık, önünde teZUT ve saadeti dörtgözle bekliyen kar hallî hükumetin, ikbsadî buhranla felce miz bir peştemal, sıvalı kolları yukanda deslere acıyacaksınız. uğramış bir hale geldiğini unutuyorsunuz. ve elbde su dolu bardakları taşıyan bir Bana: Hayu, evvelâ Suriyenin her yaru bu tepsi vardı. Masaların etrafında dolaşı Hatayda değişmiş hiçbir şey yok derece sefalet içinde, bu kadar bakımsız yor ve ikidebirde, tutuşmuş, çayır çayır mu? diye soranlar çoktur. ve perisan değildir. yanan bir evin alevleri arasından sızar giOnlara: Sonra da iktasadî buhran sade Ha bi, boğuk bir ses veriyordu: Askerî düsüncelerle yapılmış asfalt tayda hüküm sürseydi bile; eğer Ha Suuuu!... Suuu... yollardan başka birşey gönnedim, dedim. taylınm başuıda bir baba şefkatile çırpıOnu ne vakit işitsem, hep gözlerimi Şehirlerin yüzünde ve içinde değişnv.ş nan ve onu bütün sarsıntılara karşı konı yummuş ve dalmıs, düsünmüştüm. birşey yoktu. Köylünün, işçinin ve esna mağa çahşan bir idare mevcud olsaydı, Gene öyle oldu, ve bu derindeo, içten fm yaşayışı, çalışısı da ayni halde ıdi. iyi niyetlerinin izlerini göremez miydik? gelen titrek ve boğuk seste; yırmi yıldır Bu altı gibi üstü de zengin toprakta nc Ve nihayet ekmeği ayak altından kal cennet gibi yurdlannı bir çöl azab ve yeni bir fabrika bacası, ne yeni bir ılim dırmak, yenilecek, içilecek şeylerin üze kimsesizliğine bürüyen tarif edilmez kâyuvası, ne halkm sıhhatini veya kesesini rinden sineği defetmek için de ne Suriye bus içinde, yürekleri yana yana ve bu korumağı düşünen bir açık kapz, hayır.. de normal bir idarenin kurulmasını bek ateşle dudaklar> çatlıya çatlıya, bir kurHicbir şey görünmüyordu. lemeğe lüzum, ne de ikhsadî buhranın tarıcı pınara koşan kardeslerimin o hazin Tezgâhının başında tarak yapan bir germesini gözlemeğe ihtiyac vardır. feryadını duyar gibi oldum gence: Bunun için sadece hüsnü niyet kâfîKANDEMİR Deniz Harb mektebi 162 yasında Karacabeyde yetiştirilen at ve kısraklar Hayvan yetiştirme bugün bir görenek larm yekunu müsbettir. Okuyuculanma olmaktan çıkarak ilim olmuştur. Bu ilim gördüklerimi anlatmak isterim. biologie, hayvanî bb, kimya, iktısad ve Evvelce salgm bir moda olan İngiliz ziraatin yem yetişfirme ilimlerine istinad atı yetiştirmesi terkedilmiş, daha doğruederek yeni metodlar ve yeni buluşlarla su bu atın memleket ölçüsünde yetiştirilhergün biraz daha faalıyet sahasını ge mesi terkedilmiştir. Çünkü bu hayvan kınişletmektedir. sa mesafeleri harika derecesinde katetBu ilmin beynelmilel adı zootekniedir. mesine rağmen uzun mesafelerde bocalaTürkçemize ıslahı hayvanat diye geçmiş nıağa, biraz gıdasız kalınca susuz kalmış tir. Islah kelimesi bizi yalnız bioloji nok bir çiçek gibi solmağa mahkumdur. Haltasmdan alâkalandınr. Halbuki hayvan buki Arab atları her türlü meşakkate, cılıkta gaye yalnız ve münhasıran ıslah gıdasızlığa tahammül eden bir hayvan değildir. Tağdiye ve tegaddiyeye lüzumlu ırkıdır. Hâranın saf kan Arab atlan üolan kültür nebatlannın yetiştirilmesi için zerindeki çahşmaları gayet verimli olayrıca geniş bir bilgi ister. Tegaddi ise muştur. Bunlar içinde ideal ve ideale yakimyanın en muğlâk ve en güç bahislerini kın nümuneler gördüm. Bunu kazanmak ihtiva eder. Bu işle uğraşanlar, kimya il memleket için bir bahtiyarlıktır. Yalnız mini bütün şümulile kavramağa mecbur burada üzüldüğüm bir noktayı işaret etdurlar. Bu mecburiyet iktısadî düşünüşü meden geçemiyeceğim. Islah edilmiş yerziraate sokması bakımından kıymetli bir li at ırkına gidilen yol yanlış intihab edilunsurdur. Hayvanî hb şümul itibarile be reiştir. Bunu burada etrafile tetkik etmek şerî übdan daha geniş, fakat mevzu insan günlük bir gazete çerçevesine sığamaz. ve hayvan olması dolayısıle ve insan ha Yalnız şunu söylemek isterim ki vilâyet yabnm millet bünyesi içindeki kıymeti aygır depolarına verilen yarım kan aygırbftkımındajo. ^empabmize fazlasile maz lar memleketin isteklerine uygun değildir. Çünkü bugün FCaracabey Hârasının elinrıar olmaktadır. de saf yerli materyel yoktur. KaracabeYukanda hududlandırmağa çalı^tı^ıyin yerli denilen nümuneleri, Haranın iîk mız bu ilim anlablan şekilde memleketikuruluşundanberi şuradan buradan getirilmize girmemiştir. Biologie noktasından miş kozmopolit bir ırkbr. Bundan dolayı hayvan ve nebat tohumu arasmda farklar bu kozmopolit materyelden elde edilen gayet azdır. Fakat nebat ıslahı, ferd bolyarım kan aygırlan Vilâyet aygır depoluğu yüzünden hayvan ıslahına nazaran larma vermek memleket atçılığı için zadaha kolaydır. Sonra nebatlarda saf çerarlıdır. Islah edilmiş yerli tipleri elde şid ve ırklar bulmak da mümkündür. etmek için memleketin öz malı olan saf Hayvan ıslahında bize en büyük yardım Anlatayım sonra da kıssadan çr kacak hisseyi söyliyeyim: Adını bilmediğim o Türk bir Mısırlmın başını yarmış olmak suçile mahkemeye götürülür. Hâkim, davacıyı dinledikten ve polisten gelen evrakı da okuttuktan sonra sorar: Siz bu adamın başını neye yardınız? Salli alennebi! Hâkim durumunu düzeltir, yüksek sesle salevat getirir ve sualini tekrar eder: Neye yardınız bu adamın başını? Salli alennebi! Hâkimin yüzü biraz ekşimekle beraber muhitin icablanna uymaktan geri kal" maz, kelimelerin yarısını yutarak bir «alevat daha getirir ve sert bir sesle sualini tazeler: Bu adamın başını niçin yardın? Salli alennebi! Hâkimin sabrı bu sefer tükenir, salcvah filân unutur, yerinden sıçrayıp avaz avaz haykırır: Be herif benimle istihza mı ediyorsun, mahkemeyi istihfafa mı yelteniyorsun, nedir bu salli alennebiler? Suçlu Türk sükunetle cevab verir: Efendim, ben size topu topu üç kere salli alennebi dedim. Tahammüliinüz tükendi, sinirleriniz bozuldu. Halbu" ki şu davacı dediğiniz adam bir alışveriş münakaşası sırasında bana tek bir kelime söyletmedi. Ne vakit ağzımı açacak olsam hemen salli alennebiyi bastırdı ve ben alık alık salevat getirirken kendisi harıl hanl söyledi. Birinci defa ses çıkarmadım. İkinci defa ses çıkarmadım. Jçüncü, dördüncü, beşbd, hatta onuncu alevab da dişimi sıkıp okudum. Lâkin on birinci salli alennebide sabnm Hikendi. Yanıbaşımda duran nargileyi kaptım, salevat getire getire herifin başına yerleşirdim. Lutfen nefsinize kıyas ediniz. Suclu isem cezamı veriniz. Ben gülümsiye gülümsiye onu dinli^ordum. Tramvaydaydık. Öbür yolcu" lar da kulaklarını bize çevirmişlerdi. Yüzünü henüz gördüğüm sinirli adam fıkayı bitirdikten sonra gamlı gamlı bana Daktı: Tepebaşında, dedi, şu arabaya indim. Sultanahmede gelinciye kadar biletçi, vatmanın yanına binen yeni yolcu var mı diye tam on alb defa kapryı açfa, başını dışan çıkanp bakmdı, lâkm rıiç birinde kapıyı kapamadı. Rüzgânn bronitli göğsüme hücum etmesine sebeb oldu. Tıpkı Mısırdaki salli alennebi hikâyesi ibi birşey. Nihayet dayanamadım, bağırmağa başladım. Haksızsam söyleyin. Açılan kapı mutlak kapanmalı, degil mi" dir? Haklı gorünüyordu. Fakat muhavereye kulak diken biletçi ile yeni bir munakaşaya sebeb olmamak için başunı sallamakla ve fıkrayı defterime notetmekle iktifa etbm, «hoşça kal bayım» dryıp ara>adan mdim. M. TURHAN TAN CEMtYETLERDE Sucular cemiyetinde »eçiın Sucular cemiyeti idare heyeti yan aîasının seçim müddeti dolduğundan bugün cemiyetin Türbedeki merkezinde yeni seçim yapılacaktır. Karacabeyde yetiştirilen sığırlar cı da nebatî biologie olmuştur. Bütün ıs dişi materyelin temin edilmesini Ziraat lah kaideleri nebatî biologieden çıkarıl Vekâletinden istemek yerinde olur. Memmışbr. leketin bir de ağır, fakat sıcak kanlı çekim Devlet hâraları bu kadar şümullü bir hayvanlarma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç mevzuda ilim ocakları olması bakımından bilhassa ordumuz için lüzumludur. Bu okuyuculanrmzuı alâkasını çekecektir. sahada ilk hatıra Nonıus gelmektedir. Bugünkü yazımıza mevzu olarak aldığı Memlekelinde bile istikrar peyda etmiyen mız Karacabey Devlet Hârası Türkiye bu hayvan üzerinde söz söylemek oldukmizde en kıdemli hayvan yetiştirme mües ça güçtür. Tecrübeleri Hârada yapılmaksesesi olduğundan memleket hayvancılığı tadır. Uzunyaylada da tecrübe yapılmakonuşulduğu zaman ilk olarak bu mües dan halk elme verilmişh'r. Bu da doğru sese hatıra gelmektedir. değildir. Çünkü tesebbüt etmiş bir ırk gibi Memleketimizde hayvan yetiştirme iş bunu tecrübesiz memlekete sokuveTmek leri Cumhuriyete gelinciye kadar tesadü zararlı olur. Hârada at şubesini gezerken fe bırakılmıştır. saf kan Arab atı nümunelerinin güzelliği Bugün Cumhuriyet hükumeti bu ise insana ferah veriyor. Türk atçılığı için lâyık olduğu ehemmiyeti vermektedir. güzel bir yarın vadeden temınat ve Fakat başlangıcda anlattığımız hayvan müı'de oluyor. yetiştirme ilminın vüs'ati bu işin ahenklı Koyun vasfı üzerindeki çalışmalar ololarak yürümesini kolaylaştıracak ele dukca ileri götürülmüştür. manların azlığı ve yahud dermeçatTialığı Sığırlar üzerinde iyi çalışılıyor. yüzünden memleket ölçüsünde büyük bir Birisi montafon, diğeri de Kir step ırkı ohamlenin yapılmasına mâni olmaktadır. lan yoz ırktır. Montafonlar bir dağ ırkı Karacabey Hârası Cumhuriyete gelin olduğu için ovalara doğru indikçe teredciye kadar, kırık dökük bir iki binadan di elmekte ve birçok vas'.flann'., hele hasibaret ardullahi vâsia idi. Bugün 5 6 talığa karşı olan mukave;netlerini kay sene içinde 50 ye.yakm güzel bina ile betmektedirler. Bu hayvanlar Hârada güsüslenmiş modern bir çiftlik olmağa baş zel bakım, iyi gıda ile tip itibarile güzel lamıştır.. Karacabey Hârası bina ve ça nümuneler göstermektedir. Fakat halk lışma itibarile Devlet Hâraları içinde en elinde hemen tereddi etmeğe mahkum oileri olanıdır. lan bir ırk olacaktır. Yoz ırk üzerinde çalışmalar daha yeni Karacabey Hârasmın bütün çalışma safhalarını gördüm. Bende kalan intıba baslamıştır. Bu hayvanlar daha ziyade köylüye çekim hayvanî yetiftirmeye el verişli bir ırkbr. Bugün bütün dünyada tek veçheli ağır rrkı terkedilmiştir. Kombine ırklar yetıştirilmeğe başlanmışbr. Bir ırktan et, süt ve hatta çekim kabiliyeti istenmektedir. Rökora karşı zâfı olan Amerikalılar bile rökor için inek yetiştirmekten vazgeçmiş bulunmaktadır. Koyunculuk üzerindeki çalışmalan ayn bir yazıya bırakryorum. Hâranm ziraat şubesi iyi topraklar iizerinde diğer şubelere nazaran verimsiz bir halde bulunuyor. Bu güzel verimK topraklarm sahibi olan Hâranın yem mubayaası için gazetelerde ilânlannı gör düm ve üzüntü duydum. Ziraat Vekâ leti bunu yoluna koymak için biraz acele etmelidir. Hâranm çalışmalan hakkmda yazdıklanmız samimî dileklerdir. Tenkid ve beğenmemek gibi hisler hatınma bile gelmedi. Haranın kuruluş mekanizması hergün biraz daha tekâmül eden bir mües sese oluyor; fakat bugünün Türkü daima ideal olanı istiyor. Eksikleri olan şeyler, onun gözünü doyurmuyor. Hârada, müdüründen çobanma kadar uzanan bir çahşkanlık ve disİDİin nümunesi görmek fnsana sevinc veriyor. Bana, Hârayı gezdirmek lutfunda bulunan direktör ve yardirektöre teşekkürü vazife bilirim. * * *

Bu sayıdan diğer sayfalar: