17 Ikincitesrin 1937 CUMHURİYET SON Japonya dokuz devlet anlaşmasmdan ayrılıyor Bu harekete Brüksel konferansınm Japonya aleyhinde neşrettiği beyanname sebeb oldu (Ba$tarafi 1 inct sahifede) 14 ikincîteşrin akşamı, mütemadiyen îlerlemekte olan Japon kıtaatı, evvelâ Chitangchen' den başlıyarak Tatsang'ın 6 kilometro garbında kâin bir noktadiin geçen ve nihayet Kushan'da nihayet bu lan hattı geçmiş bulunuyorlardı. Kunshan, 15 iklnciteşrinde sabahın altısında Japonlar tarafından işgal edilmiş ve Japonlar, ayni günde Soochovv'un 30 kilometro cenubunda kâin Pingvvang chen'i işgale muvaffak olmuşlardır. Hangchovv körfezinde karaya çıkanl mış olan Japon ordusu, 15 ikinciteşrinde Soochovv'un cenubuna 60 kilometro mesafede kâin Kashan'm garb mıntakasına vasıl olmuştur. Atatürk ve yeni Türkiye Bir Ingiliz gazetesinin dostane neşriyatı Pariste münteşir New York Herald Tribune, son nüshalarından birinin baş makalesini «The Ataturk» serlevhasile Büyük Önderin son nutkuna ve memle ketimizde yapılan yeniliklere hasretmiş tir. New York, Herald Atatürkün son mesaisini, sulhu korumak ve sulh uğrunda emek sarfetmekle tebarüz ettirdikten sonra diyor ki: «O, son nutkunda hiçbir kuvvete meydan okumadı, hiç kimseden hiçbir şey istemedi; buna mukabil Balkan Antantı nın, ve son Irak, İran ve Efganistanla yapılan şark anlaşmasının sulha olan bü yük yardımma işaret etti ve Türkiyenin sulhu koruyacak her teşebbüse sevincle iştirak edeceğini dünya efkân umumiyesine ilân etti. Nutuk, Atatürkün renkli şahsiyeti nin kelime ve cümle halinde belirmiş mükemmel bir örneğidir: Sakin, mütevazı; 14 senedir muvaffakiyetle idare ettiği Türklerin sevgisini, ve bu müddet zar fında gelmiş geçmiş garb hükumet adamlarının hürmet ve takdirini kazanan sonsuz bir kuvvet membaıdır.» Atatürkün büyük bir lider ve Türkler için hakikî bir baba olduğunu kaydeden muharrir sözüne devam ederek; 20 se neden az bir zaman evvel can çekişen bir cesede bu kısa müddette Onun can verdiğini, asırlarca cehalet ve korku içinde yaşattırılan Türkleri garb hükumetleri nin alışılmış müdahalelerinden kurtardı ğını ve bunun yerine kendini saydırma sını bilen «birinci sınıf modern» bir memleket yarattığını, söylüyor. Bundan sonra memlekette maddî sa halarda yapılan değişiklikleri şöyle an latıyor: «Türkiyede Kemal Atatürkün icraatı sahasında yaptırdığı değişiklikler de sosyal ve siyasal mucizelerinin birer eşidir. Harbden evvelki Türkiyeyi tanıyanlar, (hastalıklı, fakir, pislik içindeki Osmanlı Türkiyesini) bugünkü değişiklikten bir mucize gibi bahsetanekte ve bunun bir eşinin şimdiki dünya memleketlerinden hiçbirinde raslanamıyacağını söylemektedirler. Eskiden patika hatta patika dahi olmıyan yerlerde mükemmel şoseler yapılmış; ismi köy olduğu halde hakikatte birer harabe kolleksiyonundan ibaret yerlerde, klinikleri, mektebleri, hamamları, posta telgraf idareleri ve çocuk bahçe lerile modern kasabalar ve şehirler inşa edilmiştir. «Şu nokta sarahatle kabul edilmeli dir ki Atatürkün memleketine şimdiye kadar yaptığı bütün bu işler dik tatörlükten çok uzaktır» diyen muharrir memlekette hürriyetin tahdid edilmediğini, yıkıcı olmıyan tenkide her zaman için yer olduğunu kaydediyor ve Atatürkün 15 sene evvel çizdiği yapıcı programın büyük bir süratle ve tam randımanla tatbik sahasına konduğunu söylüyor. îşte hırstan, menfaatten uzak bu muvaffakiyet ve uzağı görüş içindir ki Atatürk bütün Türklerin saygı ve sonsuz sevgisini kendinde toplamış bir babadır. Bugün bütün dünya Onu, herhangi bir demokrat memleketin gıpta ile arzu ede ceği'büvük bir lider olarak tanıyor.» Edebiyat Mahud Antolojinin aldsleri PEYAMİ SAFA Iki sene kadar evvel, Matbuat Umum müdürlüğü, bugünkü Türk edebiyatınm fransızca bir antolojisini neşretmişti. Bu teşebbüsün faydası ve güzelliği üstünde kimsenin bir diyeceği olmadığı halde, eser, içinde adı geçen ve geçmiyen birçok muharrirler tarafından fena karşılandı. Edebiyat meseleleri üstünde nadir görülen bir ittifakla, çoğumuz, böyle bir eserin bugünkü Türk yazısını Fransaya pek yanlış tanıtacağını tahmin etmekte ge cikmedik. Çünkü, o zamanın tenkidleri hulâsa edilirse, bu antolojinin kusurları şunlardı: Kitabı yazan adam, Türk edebiya tında hiçbir sıfatı ve salâhiyeti olmıyan, fransızca bılmekten başka hiçbir hususî kalitesile tanınmıyan, alafranga Reşad Nuri isminde (maruf romancı arkadaşı mız Reşad Nuri değil) bir mütercimdi. Antoloji yapanlardan beklenen bitaraflığa sadık kalmıyarak, salâhiyetli bir tenkidin bütün hürriyetile, muharrirler hakkında aklına esen hükümleri vermNti: Ziya Gökalpı Ahmed Haşim neslinden bir şair göstermeğe cesaret edecek ka dar! Kitabının içine bugünkü Türk edebiyatının şerefli imzalarından bazılarını hiç almadığı halde, henüz amatör çerçevesini aşamıyan bazılarının eserlerinden parçalar koymuştu. Tercüme, lisan olarak berbad ve metin olarak yanlıştı. (Meselâ benim kitablarımdan alınan iki parçanın bir tanesinde satırlar atlanmış, cümlelerin bünyesi ve manası tahrif olunmuştu; bir tanesinde de, bir Fransız muharririne aid olan ve kitabıma iktibas yolile aldığım parça bana aidmiş gibi gösterilmişti. Bu parçanın da türkçeden fransızcaya tercümesinin, fransızca as lile karşılaştırılınca ne bozuk ve ber bad birşey olduğu anlaşılıyordu.) Bu tenkidler intişar ettiği zaman mü tercim, makul bir müdafaa imkânsızlığım telâfi edecek zeki bir itizarla karşımıza çıkacağı yerde, bize, küfürle karışık bir tecavüzde bulunmakla kaldı. Bununla, yaptığı antoloji işinin kendi seviyesile nisbetsizliğini bir kere daha ortaya koymuş oluyordu. Fakat asıl hata, faydası ve iyiliği kadar zor bir iş yüklenen resmî dairede olduğu için, bu mütercimle fazla meşgul olmağa lüzum görülmedi. Memlekette ilk olarak fransızca bir antoloji vücude getirmek, fikir olarak güzel, iş olarak zor bir teşebbüstü, gü zelliğini berbad edecek kadar zor. Böyle bir teşebbüse girişmeden evvel hem Türk edebiyatında, hem Fransız lisanında salâhiyetli adamlan bulmak ve me tinleri seçmek işini bir veya birkaç kişiye, tercümeyi de türkçe edebî kültürü sağlam, fransızcayı iyi bilen meselâ Abdülhak Şinasi gibi bir salâhiyete bırakmak lâzımdı. Sonra metinleri seçecek insanların bugünkü Türk edebiyatını baştanbaşa okumamış olmaları ihtimaline göre, yapılacak intihabı, antolojiye girecek muharrirlerin kendilerine sormak âdetine yan çizmemek icab ederdi. Bütün bunlar yapılmadığı için, antoloji teşebbüsü, bilmiyenlere Marmara denizini anlatmak istiyen bir acfemın, o denizden kirli bir bardak su alarak: «İşte Marmara budur!» demesi gibi birşey oldu. Bunun böyle olduğunu Le Temps gazetesinde Andre Therive'in bu antoloji için yazdığı ve dün bu sütunumuzda tercümesi çıkan yazısından anladık. Fransız muharriri de eserin tercümesini fena bu luyor ve bu gibi eserlerin basılmadan evven, bir kere gözden geçirilmesi için Fransaya gönderilmesini tavsiye etmeğe kadar varıyor. Fakat bittabi, Andrt Therive'in, kitabdaki parçaların intiha bına, muharrirleri takdim tarzına, metinIere aid yanlıslardan haberi voktur. Bunun için, meselâ Yahya Kemalden bahsederken, rivayet sıygasile «halis par nassien bir Yahya Kemal varmış» diyip kesiyor. Gene bunun için yeni Türk şiirinin ve Türk nesrinin bazı isimleri hakkında azçok yerinde hükümler verdiği halde Necib Fazıl gibi kıymetlerine hiç dikkat etmeden geçmiştir. Gene bu nun için, Fransız muharriri, kitabın dörtte üçünü dolduran nesirlerin şiirler kadar zevkle ve istifade ile okunmadığı kanaatine varıyor ve kitabda isimleri geçen romancıların «yalnız vesika ve menkıbe bakımından alâkayı celbedebildiklerini» söylüyor. Antoloji, bugünkü Türk ro mancısının, içinde yaşadığı devri kaydetmekle kalan bir vak'anüvisten ibaret ol madığını anlatacak parçalar seçmemşitir. Antoloji muharriri, kitabın başında, gene hiçbir sıfatı ve salâhiyeti olmadığı halde şöyle bir mütalea yazmış: «Türk inkuâbı gibi feyyaz ve bilhassa esaslı bir inkdâbtn, büyük, orijinal ve kudretli bir edebiyat doğurmaması esascn imkânsız dir.» Bu satırları yazdıktan sonra, «büyük, orijinal ve kudretli edebiyat» diye ortaya sürülen o güdük, dermeçatma, yalan yanlış eser, Fransız muharririne, bugünkü edebiyatımız hakkında acı bir kinaye taşıyan şu sözleri söyletiyor: «Şimdiye kadar böyle bir kaide asla ve kaCa görülmüş değildir. Fransız ihtilâli ede biyatta bir yenilik yaralmamış, otuz sene gecikerek böyle bir yeniliğe yol açabil miştir. Aslına bakarsanız milletler, fikir şaheserlerini ancak asude zamanlarında, diğer bir tabirle, sükunet bulduklan za man yaratabilirler.» Bir tuhaflık da şuradadır ki eserinin başına böyle bir şahsî mütalea ilâve eden antoloji muharriri, seçtiği parçalardan mühim bir kısmının inkılâbdan evvele aid olduğunu da unutmuştur; buna dikkat etmesini kendisinden beklemeğe hakkımız olmıyan (çünkü eserlerin neşir tarihleri kaydedilmemiştir) Fransız muharriri, şu satırlan yazmağa da mecbur olmuştur: «Fenı rejim muharrirlerinin yaztlarmda iriicaı ezen serbest fikir davası sık sık geçiyor. Biz, bu şeyleri onlardan evvel tecrübe ettik. Fakat, Clovis Hugues bile bu mevzular elrafmda şaheserler yaratamadı. Bunların heyeti umumiyesindeki iddialar yüzünden. şiir ölüyor.» Bu mütaleaya tamamile iştirak ederiz ama onun bugünkü Türk edebiyatına tatbik edilmesine razı olamayız. Türk şiiri Galib çeşnisi ve boyasile herhangi siyasî bir fikrin manzum propagandası olmaktan çok uzaktır. Bizde de hatta bugün Fransada olduğundan çok az Marksist ve ekstremist bazı ideolojilerin çığırtkanlığını yapan tektük şair bulunabilir. Dünya edebiyatına sokulan bu hastalık, bizde, şiirimizi öldürecek bir sirayet halini almış değildir. Bu antoloji neşredildiği zaman, hemen bütün gazetelerimizde yazıldığı gibi, böyle eserlerin Avrupadaki yanlış akislerini tashih etmek, imkânsız değilse bile çok zor olur. Nitekim, daha evvel, zaman zaman Avrupada bızden yapılan eksik ve fena tercümeler yüzünden, Larousse'un Yirminciasır lugatinde edebiyatımızın güzel ve orijinal birşey olmadığı kaydedil miştir. Avrupanın, Türk edebiyatını hakkile bilmiş ve tanımış olduğuna kanaat getirseydik, bu acı hükmü tatlı bir ümide bağlıyarak, hiç olmazsa edebiyatımızın istikbali ve tekâmülü için lüzumlu ve faydalı bir münebbih gibi kabul ederdik. Fakat bu, alafranga Reşad Nuri gibi mü tercimlerin alaturka fransızcalarile Avrupaya eksik ve yanlış olarak takdim edi len bir edebiyatın, lisandan başka ifade vasıtası da olmadığına göre, böyle eksik ve yanlış akisler bırakmasına hiç şaşmaz ve çok yanarız! İHEM NALINA MIH1NA Bir taşla iki kuş! ünkü gazetelere Londradan gelen bir habere göre, îspanya Fasında Arablar General Franko'ya karşı isyan etmişlerdir. Gene bu telgrafta, îspanya isyanının başlangıcı olan 18 temmuzdanberi Fastan İspanyayaya 150,000 Arab askeri gitmiş ve bunlardan hiçbiri geri gelmemıştir. İspanyada, Franko ordusunda hükumetçilere karşı harbeden Arab askerleri arasında da isyan çıktığı haber verilmektedir. Bilmem okuyuculanm hatırlarlar mı? İspanya dahilî harbine, Fas Arablarının da iştirakJeri üzerine yazdığım bir yazıda, Faslıların daha birkaç yıl evvel kendilerine tırpan atan İspan>ol nasyonalistleri hesabına ölmelerindeki acınacak budalahktan bahsetmıştim. Fas Arabları, Ispanyadaki dahilî mücadeleden, kendi hesablarına istifadeye çalışacaklarına, asıl düşmanları olan Franko ile işbirliği etmek gibi, bir hamakat göstermişlerdi, Franko ise, bir taşla iki kuş vurmak politikasını takib etmiştir. Rakibleri cumhuriyetçileri tepelemek için Arablardan bol bol istifade etmiş, onlan merhametsizce kırdırmıştır. Nitekim, bir müddet evvel İspanyadan gelen bir telgrafta suyu çekilen bir gölden pek çok Faslı cesedi çıktığı bildiriliyordu. Bu zavallılardan kara toprağa gömülenler, herhalde göle atılanlardan çok daha fazladır. îspanyada iktidar mevkiine çıkmak için Faslıların cesedlerini merdiven yapan Franko'nun, bu meramına kavuştuktan sonra, günün birinde Primo de Rivera gibi, Faslılarla harbetmek mecburiyetinde kalacağını düşünerek zavallı Arabları cumhuriyetçilere kırdırmaktan ayrı bir zevk duyduğuna şüphe yoktur. Yukarıda bahsettiğimiz isyan haberi doğru ise, Faslıların akılları başına gelmiş olduğuna hükmetmek lâzım geliyor. Fakat, Büyük Harbde, İngilterenin zaferini, yani kendilerine tahakkümünü temin için İngilizlerle beraber harbeden bir milyondan fazla Hindlinin, Fransamn galibiyeti için can veren binlerle Cezayirlinin akıbetlerinden ve nihayet Abdülkerimin başına gelenlerden hiçbir ibret almamış olan Faslıların gaflet ve cehalet uykusundan kolayca uyanacaklarına inanmak güc olur. Onun için, Fas Arablarının isyanını, bir mukabil propagandaya atfetmek daha doğrudur. Bu, Ara.blık âlemin* de yapılan malum propagandanın karşılığıdır. Zaten, baskalarının ihtiraslarmı tatmin icin ateşe sürülen mazlum milletleri, biribirini çekemiyen empervalistlerin mütekabil Dropagandaları ve kışkırtmalan uyandırıp kurtaracaktır. Karar Japonyaya bildirilmiyecek Brüksel 16 (A.A.) Pasifik konferansı, kabul edilen kararın Tokyoya teblığinden ve hatta Japon elçisine verilmesmden vazgeçmiştır. Nezaretler Nankinden nahlediliyor Nankin 16 (A.A.) Reuter mu habiri bildiriyor: Çin hükumeti, nezaretlerini Nankin'den başka bir yere nakletmeğe karar vermiştir. Hariciye, Maliye, Sıhhiye nezaretleri, Hankov'a naklolu nacak, diğerleri de ya Suçan eyaletinde Şungkink'e yahud da Şangsa'ya gidecektir. Nankin'de yalnız askerî daireler kalacaktır. Başkumandanlık Nankin'i sonuna kadar müdafaaya karar vermiş bulunmaktadır. Emniyet teşkilâtına M. Roosevelt yeni teklifler yaptı aid nizamnameler Tasdik olundu ve meriyete girdi Ankara 16 (Telefonla) Polis mesleğine giriş ve poliste terfi esaslarını gösteren nizamname ile emniyet teşkilâtı mensublanna verilecek inzıbatî cezalan gösteren nizamname, Vekiller Heyetin den geçti ve her ikisi de meriyete konul du. İnzıbatî cezalar, ihtar, tevbih, maaş kat'ı, kıdem tenzili, tefiin bir devre ge ciktirilmesi, meslekten ihrac ve memuri yetten ihracdır. Meslekten ihracı icab ettirecek fiil ve hareketler arasında ka nunî salâhiyetini veya memuriyet nüfu zunu şahsî menfaat veya garaz veya dostluk sebebile suiistimal ettiği tahkikatla sabit olmak, hakikat dışında rapor vermek, 2abıt tanzim veya imza eylemek, umumî kadınlarla irtibat veya münasebet tesis etmek, ecnebilerle evlenmek, sarhoş olaTak vazife başma geldiği sabit olmak, tehlike vukuunda yardım etmemek, gelirile mütenasib sayılamıyacak bir şekilde yaşadığı ve her ne suretle olursa olsun bu tarzda sarfiyatta bulunduğu sabit olmak ve bunun membaını göstermemek veya bu membaa haklı bir surette malik olduğunu ispat edememek de vardır. Iş verme sahasınm genişletilmesi isteniyor Iktısad Vekâleti, bunlara aid narhı kaldırdi Washington 16 (A.A.) M. Roosevelt, hususî içtima devresinin açılması münasebetile kongreye bir mesaj göndermiştir. Amerika Reisicumhuru, kongrenin tehiri tarihi olan 1937 ağustosundanberi sınaî istihsalâtla sınaî mubayaatta bir tenakus vukua gelmiş olduğunu beyan etmektedir. Bu tenakusun neticesi, millî varidatı eksiltmek olmuştur. Ve bu hal, endişelere bais olmaktadır. M. Roosevelt, bundan sonra hususî menfaat sahiblerile hükumetin mesai birliğinde bulunması lüzumuna işaret etmiştir. Reisicumhur, âcilen yapılması icab e den işin, işsizlere iş tedarik etmek için hususî sermayenin kullanılması nisbetini artırmağa çalışmak olduğunu beyan eylemektedir. M. Roosevelt, hususî müesseselerin bu davete icabet etmemesi takdırinde hükumetin harekete geçmesi icab edeceğini söylemiştir. Amerika Reisicumhuru, hususî sermayeyi teşvik ve teşcie matuf usulleri teklif edecek başka bir mesajı yakında kongreye göndereceğini vadetmektedir. M. Roosevelt, bundan sonra iş adamlannı ve büyük sanayı »Jemının memnu niyetsizliğini celbetmekte olan vergiler sistemine hücum etmektedir. Müşarün ileyh, küçük ve orta ticarete yüklenen yükün hafifletilmesini teklif eylemekte ve demiryollarile âmme menfaatine hâdim kumpanyaların inkişafı imkânlarınm tetAnkara 16 (Telefonla) Endüs kik edilmekte olduğunu teyid eylemektetriyel mamulâtın maliyet ve satış fiatlarıdir. nın kontrolu ve tesbiti hakkındaki 3003 numaralı kanuna tevfikan, çivi ve çivi telinin de toptan satış fiatlar; tesbit ve ilân edilmiştir. Bunların ham madde fiatları nın son zamanlarda daıma temevvüç ve Londra 16 (Hususî) Ademi mütahavvüller göstererek tesbit edilen top daK'e tâli komitesi on günlük bir tatil tan satış fiatınm bile dununa incttği gö den :onra bugün toplanarak İspanyadarüldüğünden çivi ve çivi teli narhı 18 ki yabancı gönüllülerinin geri çekilmesi teşrinisaniden itibaren kaldırılmış ve bu meselesinin teknik cihetlerini tetkik et maddelerin şimdilik* yalnız gümrük res miştir. minin himayesine bırakılmâsı kâfi görülSovyet elçisi M. Maisky Sovyetlerin rnüştür. evvelki itirazlarından feragat ederek, Ademi müdahale komitesinde hasıl olan itilâfı bilâkayd ve şart kabul ettiklerini bildirmiştir. Çivi ve çivi teli Atatürkün Doğu seyahati (.Baştarafı ı inci sahifede) Diyarbakır, Atatürkün burada bulunması dolayısile bayram yapıyor. Bayram dolayısile dükkânlar kapalıdır. Ademi müdahale komitesindeki müzakereler Diyarbakırdan hareket Filistinde Arablara karşı askerî harekât Numan Menemencioğluna Ankarada ameliyat yapıldı Ankara 16 (Telefonla) Beyrutta hastalanarak buraya getirilen Hariciye Siyasî Müsteşarımız Numan Rifat Menemencioğluna Nümune hastanesinde a meliyat yapıldı. Ameliye muvaffaki yetle oldu. Müsteşarın ahvali sıhhiyesi fevkalâde iyi bulunduğundan hastanede kalmasına lüzum görülmedı ve evıne getirildi. C U M H U R İ Y E T Sayın devlet adamımız Menemencioğluna geçmiş olsun deriz. Eritrea'de yerli askerler arasında çarpışma Londra 16 (Hususî) Eritrea'de yerli İtalyan askerleri arasında bazı hâdiseler çıktığı, on askerin öldüğü ve bir çoklarının da yaralandığı haber veril mektedir. Roma mehafilinde asayişin iade edil hemen farksız olacağı zannedilmekte "İiği temin olunmaktadır. dir. Hayfa 16 (A.A.) Tayyarelerden ve polis kuvvetlerinden de yardım gören üç Ingiliz bölüğü, dün Safed civarındaki dağlarda Arab asilerinin kuvvetli bir çetesini araştırmağa başlamışlardır. Harb vaziyeti Dün şiddetli tüfek sesleri işitilmiştir. Bunlar, çete ile temas edilmiş olduğuna Madrid 16 (A.A.) Hiikumet merkezinin muhtelif cephelerinde gece, delil addedilmektedir. faaliyet içinde geçmiştir. Öldürülen haydudlar Hükumet bataryaları bütün gece düşHayfa 16 (A.A.) îngiliz kıtaatı, manın toplanmakta olduğu Üniveısite ile vukua gelen bir musddemede üç haymahallesine ateş etmiş'erdir. dudun maktul düşmüş olduğu haber veCarabanch.el mıntakasında cumhuri rilmektedir. Bir îngiliz neferi, hafif suLondra 16 (Hususî) Frankfurtyetçiler Cerroblanco'nun eteğinde mühim rette yaralanmıştır. tan Brüksel'e gitmekte olan bir tayyare bir arazi parçasını işgal etmişler vc bir Tevkif edilen Yahudiler sis yüzünden Brüksel civarında bir fab miktar harb malzemesi ellerine geçirmişKudüs 16 (A.A.) Pazartesi gün rika bacasına çarpmış ve yanarak yere lerdir. kü hâdise üzerine hükumet makamları düşmüştür. Tayyaredeki on bir yolcu ölMeclisin içtimaî ciddî tenkil tedbirleri almışlardır. müştür. Revisiyonist Yahudi partisi azaların Ankara 16 (Telefonla) Büyük MilSis yüzünden tren kazası let Meclisi, yarın (bugün) toplanacak dan 45 kişi tevkif edilmiştir. Bunlardan Londra 16 (Hususî) Kesif sis yütır. 24 tanesi Akkâ tahşid kampına gönderilzünden bugün Ingilterede iki ekspres mişlerdir. Rumen kabinesi Dün öğleden sonra Kudüste bir Arab, çarpışmıştır. Bükreş 16 (Hususî) M. Tataresco Ankara Defterdan i§e bir polis memurunu yaraladıktan sonra bu akşam yeni kabineyi teşkil edecekbaşladı tir. Yeni kabinenin eskisinden hemen firar etmiştir. Diyarbakır, 16 (Sureti mahsusada giden arkadaşımızdan) Büyük Başbuğ Atatürk, refakatlerinde Başvekil Celâl Bayar, Dahiliye Vekili ve Parti Geııel Sekreteri Şükrü Kaya, Nafıa Vekili Ali Çetinkaya ve diğer zevat olduğu halde, bu akşam saat 18,45 de halkın coşkun tezahüratı arasında Diyarbakır dan aynlarak Elâzize gittiler. Büyük Şef, hareketlerinden önce valinin şeref lerine verdiği çayda bulundular. Bir Maliye veznedarının mütebaki cezası affedildi Ankara 16 (Telefonla) İhtilâs suçundan dolayı 3 sene 10 ay 20 gün ağır hapse ve 1201 lira para cezasma ve bir o kadar müddet umumî hızmetlerden memnuiyetine kat'î surette mahkum edi len eski maliye veznedarı Hulusinin hastdlığı, affini icab ettirecek derecede olduğundan geri kalan 2 sene 4 ay 13 gün mahkumiyetinin ve ödiyemiyeceği anlaşılan para cezasının affı Vekiller Heyetınce kararlaştırıldı. PEYAM1 SAFA Bir tayyare kazasında 11 kişi öldü Pariste komünist komplosu yokmuş Paris 16 (A.A.) Bazı gazetelerin, komünistler tarafından bir komplo ha zırlanmış olduğuna dair vermiş olduklan haberler hakkında sorulan bir suale cevaben Dahiliye Nazırı, bu babdaki haberleri hükumetin asla ciddî telâkki etmediğini ve bunları «gülünc bir takım icadlar> telâkki etmekte bulunduğunu söylemiştir. CUMHURİYET Pariste çok heyecan uyandıran bu komünist hareketi haberlerini kraliyet taraftarlarının naşiri efkân olan «Action Française» gazetesi ortaya atmışür. Bu gazete 13 teşrinisani tarihli nüshasında «pek yakında komünistlerin bir darbei hükumet hazırladıklan ve işe sol taraf nazırlarından ücünün katlile başlanacağmı, bu cinayetin milliyetperver fırkalara atfolunarak onlar a leyhinde faaliyete geçmeğe fırsat tutulacağını ilâh...» yazmakta ve hatta ilk cinayetlerin pazartesi gecesi olacağını kaydetmekte idi. M. Delbos'un orta Avrupa seyahati Paris 16 (Hususî) Hariciye Nazırı M. Delbos'un orta Avrupadî ya pacağı seyahat programı kat'î surette tanzim edilmiştir. M. Delbos kânunuev^ eFn ikisinde Paristen hareket ederek sırasüe Varsova, Bükreş, Belgrad ve Prag'ı ziyaret ederek Küçük Antant devletleri ricalile mülâkatlar yapacak ve ayın 19 unda Parise dönecektir. * * * Tethişçiliğin tenkili Cenevre 16 (Hususî) Arnavudluk. Arjantin, Belcika, Bulgaristan, Domıniikon, Mısır, Ekuator, îspanya, Estonya, Fransa, Yunanistan, Norveç, Holanda, ^eru, Romanya, Çekoslovakya, Türki/e, Venezuella, Yugoslavya delegeleri, fcueün tethişçiliğin tenkili hakkında bir •tı iavele imzalamışlardır. PARİS BORSASI Paris 16 (Hususî) Paris borsasımn bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 147,44, Nevyork 29,43, Berlin 1192.50, Brüksel 502, Âmsterdam 1633.25 Roma 154,90, Lizbon 133.50, Cenevre 682.50, kurşun 17.6,10 1/2, bakır 44 46, kalay 187,17.16, altın 139.11 1/2, gümüş 19 11/16, çinko 16,3,1 1/2. Ankara 16 (Telefonla) Bursa Defterdarlığından Ankara DefterdarlığıParis 16 (Hususî) Fransamn Ber na tayin edilen Remzi Kayaalp, bugün lin elçisi, Havas ajansı muhabiri M. vazifesine başladı. Paul Ravoux'nun Almanyadan tardını Yedi gemici boğuldu protesto ettiğinden, Alman hükumeti Atina 16 (Hususî) Londradan alı muhabirin Almanyayı terketmek mühnan telgraflarda evvelki gün York saletini yedi gün uzatmıştır. Muhabir, 1919 danberi Almanyada hilinde batan Ççli Handri ismindeki bulunuyordu ve Alman işlerine müte Yunan şilepinin tayfasından yedi kişihassıs sayılmakta idi. nin boğulduğu bildirilmektedir. Berlinden Havas muhabirinin tardı Delbos'un Ankara ziyareti teeyyüd etmedi Merkezî Avrupada bir ge7İnti vapa cak olan Fransız Hariciye Nazırı M. Delbos'un memleketimizi de ziyaift e • deceğine dair verilen haberler teeyyüd etmemektedir.