7 Kasım 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

7 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 fkincîteşrin 1937 CUMHURlYET Kuvarshan madenlerinin küşad resmi Paris Brüksel Calais ekspresi feci bir kazaya uğramıştır. Ekspresin lokomotifi ve furgonu Calais civannda hattan çıkmış kaza neticesinde makinist ile ateşçi yanarak ölmüşlerdir. Nevyork Amerikada yeni bir hava dretnotu inşa edilmiştir. Resmini der cettiğimiz yeni hava dretnotu beheri bin beygir kuvvetinde dört kuvvetli motörle mücehhez olduğu gibi, aynca altı da mitralyöz taşımaktadır. Dünyanın en kuvvetli bombardıman tayyaresi olan hava dretnotunun dahilinde mürettebat için yatak odalaı^, bir mutfak ve bir yemek salonu vardır. Nevyork George Eyston adında bir İngiliz yüzbaşısı saatte 643 kilometre mesafe kateden yeni koşu otomobili imal etmiştir. Ilk tecrübesi Amerikada yapılan yeni model otoraobil 6000 beygir kuvvetinde bir motörle mücehhezdir. Kuvarshan bakır madenlerinin işlemeğe başladığını yazmıştık. Resimlerimiz maden tesisatından birkac, manzarayı gösteriyor. Izmirde tütün satışı iyi bir inkişaf gösteriyor Piyasanın açıldığı gün 7, ikinci gün de üç milyon kilo satış yapılmıştır. Fiatlar iyidir Izmîr (Hususî) Bu senenin tütün satışı mıntakanın her yerin de iyi inkişaf görerek devam etmek tedir. Açılışa takaddum eden günlerde müstahsil ve tütün piyasası muhitinde, bazı Amerikan alıcıların, fiat üzerinde anlaştıkları hakkında bir rivayet çıkmış ve bunun üzerine hükumet, Türkofis, piyasayı yakından takibe başlamıştır. Diğer müesseseler de bu anlaşmaya îştirak etmeyince, muamele normal seyir takıb etmiş, birinci gün yedi milyon, ikinci gün de üç milyon kilo satış yapılmıştır. Fiatlar zararsızdır. Şu vaziyet, müstahsile geniş bir nikbinî vermiştir. Çünkü üzüm ve incirden sonra tütünün de hararetsiz geçmesi, mıntakanın üç, dört ana mahsule dayanan kazanc ve ticaretini, bir haylı sarsabilirdi. İki günde on milyon kilo satıldığına ve piyasada geçen seneden kalmış stok Lulunmadığına göre, müteakıb gün ve haftalar içinde rekolte kolayca eriyecek de mektir. Rekolte 30 milyon kilodur; normal dir. Hükumetin incir ve üzüm mahsulleri için yeni tedbirler alması, vaziyeti çarçabuk düzeltmeğe kâfi gelebilir. Malum olduğu gibi, geçen sene ihracatımız iyi gitmiş ve bu mıntakada, hakikaten bariz bir refah alâmeti belirmisti. Bütün müstansil ve tacirler, o senenin neticelerine göre iş yapmış bulunuyorlardı ve herhalde çok daha iyi bir yıla girileceği ümidi vardı. Pamuk, buğday, arpa istihsalâtı da normaldir, iyidir. Mıntaka pamuklan gerek keyfiyet, gerekse kemiyet itibarile çok ümid vericidir. Istihsalât epeyce artmıştır. Kalitedeki nefaset de buna mu vazi gitmektedir. Sebebi, tohumların iyileşmesi, değişmesi ve zeriyatta çiftçinin fennî şartlara iyice riayet etmesidir. Mıntakanın muhtelif mahallerinde g<slecek yıllar içinde alınacak sulama ve kurutma tedbirlerile vaziyette yüzde elli derecesinde bir parlaklık gözükecektir. Sular altında kalmış arazi, sadece pamuğa hasrolunacaktır. Böyle topraklar üzerinde yapılacak zeriyat hem fazla, hem de iyi mahsul vermeğe kâfidir. Keza, Gediz ovası ve Menemen sahalan da, kısmen seylâbdan kurtulacak, kısmen de suya kavuşacaktır. Çok ova var ki, kışın sular altında kalarak ekile memekte, buna mukabil büyük toprak parçalan var ki, suya hasret çekmekte dir. Fen heyetlerinin kanal, baraj ve sair tedbirlere aid tetkikleri, projeleri hazırlanıp bitmiş gibidir. Projelerden bazılan, Nafıa Vekâletine tetkike gönderilmiştir. Kaçak iş yerleri meydana çıkıyor Terziler, işçi ücreti meselesine itiraz ediyorlar Iş Dairesi Istanbul mıntakası âmirliği 48 saatlik hafta tatbikatına aid teftişlerine devam ettikçe Iş kanununa tâbi ol duklan halde şimdiye kadar meyd.aQa çıkmıyan iş yerlerile karşılaşmaktadır. Bunlar ya beyanname vermiyerek kaçak olarak çalışan ve yahud evvelce işçisi az olduğu halde şimdi çoğalan iş yerleri olduğundan vaziyetlerine göre muameleye tâbi tutulmaktadır. Bayramın yaklaşması ve mevsim dolayısile şimdi iş hacimleri genişliyen ve hanlarda çalışan bir takım terzi ve ayakkabıcılar da bu arada bu lunmaktadır. Iş Dairesi bu kabil yerlerde işçilerinin haftada 48 saat çalışacağmı ve evvelce aldığı yevmiye veya ücreti aynen alaca ğını bildirmiştir. Dün terziler kendi cemiyetlerine ve Ticaret Odasına başvurarak evvelce 10 saat çalıştırdıklan işçilere şimdi sekiz saat için ayni ücreti veremiyeceklerini, elbise maliyetinin bu kadar ücrete tahammülü olmadığını iddia etmişlerdir. Terzilerin iş verenleri bu hususta görüşmek üzere bir toplantı yapmağa karar vermişlerdir. Bu toplantı hafta içinde yapılacaktır. Sağlam Türk parasını biriktiren yarını sağlar. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Londra Yılbaşuun yaklaşması üzerine ovsjncak fabrikaları şimdiden ha • zırlıklara başlamışlardır. Resmimiz bir oyuncak fabrikasında hazırlanan tah tadan mamul atların resmi geçidini gösteriyor. Lizbon 3000 Alman amelesi İtalyayı ziyaret etmiştir. Alman amelesi İtalyadan dönüşte Lizbon limanına uğramışlardır. Resmimiz 3000 ameleyi hamil olan Alman vapurlarıru Lizbon limanında gösteriyor. Lâhur Hindistanın yeni Valii Umumisi Lord, Linlithgow büyük merasitnle Lahur şehrini ziyaret etmiştir. Resmimiz Valiî Umuminin Lâhure muvasalatını göstermektedir. dan bahsetti, başka bir polis memuruna selâm yolladı ve aynldı. Bütün bunların, bu gecikmelerin, yolda vakit geçirmelerin sebebi, eve girmekten korktuğundandı. Kurumakta olan ve kurudukça azar azar dökülen eskislerle dolu atölyenin manzarası onu ürkütüyordu. Harekâtma sahib olamadığı zamanlar yaptığı münasebetsizlıklerden dolayı, kendi kendinden de biraz korkuyordu. Kapıyı açtı ve nefes almamağa çalışarak merdıveni çıktı. îkinci katta, terzi Dos tal'ın kapısı önünde biraz tereddüd etti. Doris orada oturuyordu. Şimdi de herhalde oradâydı ve uyuyordu. Nemirof, kapmın önünden uzaklaşa bilmek için nefsile müthiş bir mücadele geçirdi. Yumruklarını sıktı; kısılan dişlelerinin arasından derin bir nefes aldı ve karanhkta, merdiveni çıkmağa devam etti. Atölyenin kapısı önünde, Minka'yı» küçük kediyi her zamanki gibi bekliyor buldu. Onu kucağına aldı ve odasına götürdü. Kediyi koynuna alıp da yatağına uzanınca, o gece de gözüne uyku girmesine imkân olmadığını bir kere daha anladı. Kalktı; odanın içinde bir müddet aşağı yukarı dolaştı; nihayet, lâmbayı yaktı ve onun çiy ışıgı altında çalışmağa koyuldu. On beş gündenberi Doris'i görmemişti. Ezbere çalışıyordu. Bazan, bu ezbere faaliyetin, onu, çıplak olarak, maddeten görmekten daha beter olduğunu düşünüyordu. Doris'i seviyordu ve sevdıği için de ondan nefret ediyordu. Aşk, eski nesillerin bu modası geçmiş mübalâğacılığı onun kârı değildi. O, lâkayd ve uzak kalarak, aşkın hararetine kapılmadan sadece yaratmak istiyordu. Fasta yaşadığı müddetçe, Merakeşteki umumî kadmlarla o kadar düşüp kalkmış, o kadar çirkef içinde yüzmüştü ki, maneviyatı kalın bir kabuk bağlamış gıbiydi. Doris âyarında bir genc kız ondan birşey bekliyemezdi ve mademki Doris bunu anlamıyacak kadar budalaydı, o halde, onu böyle kendisinden uzak tut mak Bazil'e düşüyordu. Doris'in, onu kendisine bağlamak istiyen öyle sözleri vardı ve bunları öyle masum bir tavır ve bir ahenkle söyler, «ebedî» aşktan öyle bir inancla bahsederdi ki... Sanki erkekle kadm arasında ebedî birşey mevcudmuş, mevcud olabilirmiş gibi!... Bazil, başladığı eserin karşısında ayakta duruyor, onu, kin ve gayiz dolu nazarlarla seyrediyordu. Gözleri, karşısmdaki çamuru değil, gene Doris'i görmeğe başlamıştı. Her yerde ve daima karşısına jçıkan bu hayali, şimdi atölyede olduğu gibi, kahvede, lâvabonun duvarlarmda da görüyordu. Rüyalannı dolduran hep o çehre idi. Gözlerini kapadığı zaman, bu hayal, göz kapaklarının içinde kalıyordu. Berlin Avcılık kulübü 1937 yılı a v cılık merasiminin küşadı münasebetile Berlinde bir avcılık sergisi açmıştır. Avcılık kulübü reisi General Göering avcılık sergisinin küsadı münasebetile bir nutuk irad etmiştir. General Göering bu nutkunda avcıhğm tarihini yapmış, bu mesleğin hususiyetlerini anlatmış, halkı avcılığa teşvik eylemiştir. Yukandaki resim, avcılık sergisinin açılışına aid bir intıbadır. Bazil, yüzü işmizazlar içinde, istemi yerek bir takım pjrojeler tasarlamağa başladı. Ev kirasını ve havagazi parasını vermişti. Yakında, paltosunu, koyu renkli esvabmı ve semaveri rehinden kurtaracaktı. Casino de Paris'teki işini bırakacak ve gündüz ışığmda horul horul uyuyacağı yerde, bütün gün kendi hesabına çalışabilecekti. Ve o zaman, Doroşka'yı tekrar yanına alabilecekti. Projesinin bu son kısmını, kendi kendinden bıle gizler gibi, şöyle hayalmeyal tasarladı. Fakat, bunu nefsine karşı itiraf etmesi bile, sırrını, âleme avaz avaz haykırmaktan farksız görünüyordu. Bir müddet, heykele saldırdı; ıslak çamuru, ellerile şekilsiz bir yığm haline getirinciye kadar mmcıkladı ve yere attı. Minka, küçük ke^i, şaşkın şaşkın bakmdı, aheste adımlarla ilerledi, yerde yatan felâketzede çamur yığınına, ihtiyatkâr bir pençe dokundurduktan sonra, umduğunu bulamamış gibi küskün; yerine döndü. Sokak kapısı açıhnca, Doris uyanmıştı. Gürültü etmeden yatağmda doğruldu ve kulak kabarttı. Oda arkadaşı, masajcı Borghild Gilmar'ın gürültülü ve muntazam nefes alışından başka ses işitilmiyordu. Bu Norveçli genc kadm, kundura fabrikasında çalışan bir delikanlı ile nişanhydı. (ArKast varı Vicki BAUM Yazan: Hamdi VAROĞLU Çeviren: 12 Diye haykırdı. Doris'in tebessümü, dudaklannda, kaskatı kesildi. Bryant ona doğru eğildi. Ağzından, keskin bir duman ve viski kokusu intişar ediyordu. Genc kız, bu busede, başka buselere nazaran bir fark bulmadı. Yatağına yattığı zaman, kalbinin nefret ettiği birşeyden dudaklannın zevk almış olmasma hâlâ şaşıyordu. Nemirof, son müşteriye bir peçete u zattı. Sarhoş adam, iyice dayak yemiş bir boksör gibi, iskemlesinin üstünde yı ğılmış kalmıştı. Son müşteri ellerini ku ruladı; bahşiş tablasınm içine bir sikke bıraktı. Nemirof, sarhoşun koluna girdı ve lâkırdı ile avutmağa çalışarak lâvabodan dışan çıkardı. Arkalannda, «Casino de Paris» nin yeraltı katmı geç vakit ziyaret eden müşterilerin bıraktıklan mü zahrafat kalmıştı. Nemirof, biraz evvel, dans salonunda çalınıp tavandan geçerek kulağma gelen ^n yeni dans havasmı ıslıkla öttürmeSe koyuldu. Artık, orkestra tamamile sus muştu. Saat dört olmuş, müşterilerin gitme zamanı gelmişti. Nemirof, beyaz gömleğini ağır ağır çıkardı. Erkeklere mahsus Iâvaboda, usu len zenciler hizmet gördüğü için, bu gömlek, evvelce bu işe memur olan zenciye aiddi. Fakat Nemirof hayatını kazanmak mecburiyetinde olduğu için, bu zenci gömleğini giymekte tereddüd etmemişti. Merdivenin üst başından, metrdotel Gaston seslendi: Iş bitti. Bugünlük bu kadar. Nemirof: Mersi. Allah rahatlık versin! Diye mukabele etti. Gaston'un Nemirof'la arası iyiydi. Çünkü arasıra fransızca konuşabiliyorlardı. Kapı, bir kutu kapağı gibi kapandı Aşağmın havası, mermerler, nikeller ve vantilâtörler arasında bile agır ve mürdardı. Nemirof, bahşiş tabağındaki parayı, saymadan cebine boşalttı. Bu paranm teması, alelâde para gibi değil, tiksindiri ci birşeydi. Nemirof sokağa çıkmca durdu, derin ve rahat bir nefes aldı. Havada, bahann ilk kokulan dolaşıyordu. Dağlarda, karlar erimeğe, ılk çiğler, sırtlardan yuvarlanmağa başlamıştı. Nemirof, Fasta geçirdiği mücadele ve yorgunluk yıllannın hasretini duydu ve Rus askerlerinin, orada, karargâhta söyledikleri şarkılardan birini tutturdu. Tam o sırada, sokağm köşesini dönen koskoca bir araba, geldi, onun önünde durdu. Bu, sokaklan süpüren belediye otomobiliydi. Bazil, bu otomobilin şoförile anlaşmış, her gece evine bununla gidiyor; mukabilinde, şoföre hikâyeler anlatıyordu. Şoför, gece işine bir türlü alışamadığı için, uykusunu dağıtan bu hikâyeleri zevkle dinliyordu. Kırk Sekizinci sokağın köşesînde, Nemirof, arabadan indi ve her zamanki gibi, yolun mütebaki kısmını yaya yürümeğe hazırlandı. Aheste adımlarla, dalgın dalgm, Beşinci Avönünden indi. Elli Altıncı sokağa yaklaştıkça adımlannı ağırlaştınyordu. İlerideki köşede nöbet bekliyen polis memurile, lüzumsuz ve manasız bir muhavereye girişti. Bir aya yakın bir zamandanberi «Casino de Paris» in lâvabo servisinde çalıştığı için, gece eve dönerken yolda tesadüf ettiği bütün polis memurlarile ahbab olmuştu. Polisin hasta bir çocuğu vardı. Onun hastalığını sordu, hava

Bu sayıdan diğer sayfalar: