CUMHURlYET 2 tkinciteşrin 1937 Vâki talebi umumî üzerine Yıldızlar yüdızı, dehakâr şantör uz sene sonra O akşam, evlendiklerinin otuzuncu yıldönümünü tes'id edeceklerdi. Bay Tahir, bu münasebetle evde ufak bir toplantı yapmağı düşünmüş, akrabadan bir kaç kişiyi davet etmek isttmişti. Fakat Bayan Naciye, durup dururken müsriflik etmeği manasız bulduğu için, kocasının hasislik damanna dokunarak, onu bu fikrinden vazgeçirmişti. Ikisi başbaşa oturacaklar, yemekte bir şişe şarab içecekler, maziyi anarak, otuzuncu yılı sessiz sadasız kutlulıyacaklardı. Zaten, yaşını başını almış insanlara da böylesi yakı şırdı. Ele güne karşı şımarıkça hareketin lüzumu yoktu. Bay Tahir, o gün eve erkence döndü. Otuzuncu yıldönümü münasebetile Ba yan Naciyeye aldığı hediyeyi yemekten sonra vermek üzere elbisesinin cebine sakladı ve yemek odasına girdi. Karısı mutfakta yemek hazırlıyan hizmetçiye nezaret ediyordu. Yanm saat sonra sofraya oturdular. Hizmetçi, çorba kâsesini getirdi. Bayan Naciye, kâsenin kapağmı açtı. Kâsede tarhana çorbası vardı. Bay Tahir: Bunu pişirmek nereden aklına geldi> dedi. Tarhana çorbasmı ağzıma koymam, bilirsin. Bayan Naciye, tabaginı ağzına kadar tarhana çorbasile doldururken, cevab verdi: Sevmediğini biliyorum amma, otuz senedir tarhana çorbasına hasretim. Sen içme, ben içeceğim! Ve Bayan Naciye, çorbasmı îçmeğe başladı. Bay Tahirin kaşları çatıldı; karısına çıkışmak istedi, fakat otuzuncu yı]ın hürmetine, susmağı tercih etti. Çorbadan sonra sofraya gelen tabakta köfte vardı. Bunu görünce dayana madı, biraz daha yüksek perdeden söy lendi: Hanım sen deli mi cldun> Benim köfte sevmediğimi bile bile ne diye yaparsın? Sen sevmezsin amma ben seviyo rum. Seneler var ki ağzıma köfte koy madım... Bay Tahir bir kere daha sustu. Fakat üçüncü tabaktaki yemeğin şehriyeli pilâv olduğunu görünce, artık öfkesini zap tedemedi; avazı çıktığı kadar bağırdı: Sen beni deli etmeğe mi karar verdin kadın? Şehriyeli pilâvın adını bile sevmem bilirsin! Bu ne biçim yıldönümü? Hep sevmediğim şeyleri önüme koyup benimle alay mı ediyorsun? Maksadın nedir, açık söyle! Bayan Naciye, soğukkanlıhğını boz madı. Tabağına, dört kaş'.k pilâv aldı. Sonra, Tahirin yüzüne baktı ve: Maksadım mı? dedi, anlatayım. Bu akşam sofraya gelen yemeklerin hep senin beğenmediğin, sevmediğin, adını bile işitmek istemediğin şeyler oluşu, tesadüf değil, hakikaten kasiddir. Ben, bunları, bu senin istemediğin şeyleri bilhassa pişirttim. Neden? Diyeceksin, değil mi? Dinle: Evlendiğimizden bugüne kadar tam otuz sene geçti. Otuz sene evvel bugün, ben, hayatı, o zamana kadar yaşadığım pembe günlerin ayni zanneden gafil bir genc kızdım. Evliliği, saadet diyanna açılan bir kapı sanıyordum. Yüreğim, tatlı emellerle, hulyalarla, ümidlerle dolu idi. Nişan halkasını parmağıma geçirir ken, onu önümde açılan altın yolun bir remzi gibi görmüştüm. Evlendik. Parmağıma takılan halka nın, bir altın kelepçe olduğunu, evliliğin, beni, çiçekli bir bahçeye değil bir diken lığe götürdüğünü o zaman anladım. Ben nekadar sessiz, uysal ve müşfik bir kadınsam, sen o kadar haşan, inadcı hoyrat bir erkektin. Otuz sene, tam otuz sene seninle ben, bir müstebidle bir esir gibi yaşadık. Bütün emellerim, senin haşin tabiatin karşısmda söndü; en ufak arzularım, senin hoyrat iraden ve tahakkümün altında kayboldu. Seninle evlendiğim gün «herşey» olmak istiyen ben, senin karşında «hiç» liğe mahkum olduğumu anladım. Beni, senin iradene esir eden evlilik, şahsiyetimi de öldürmüştü. Genc kızlık hüvi•yetimden, evlilik kapısmda tecerrüd etmiş, hüviyetsiz kalmıştım. Benliğim, senin her şey olmak istiyen şahsiyetin altmda yok olmuş, erimişti. Otuz sene buna tahammül ettim. Otuz sene esaret hayatı yaşadım ve sen tam otuz sene, müstebid bir hükümdar gibi benim esaretimin acı manasmı anlama dm, anlamak istemedin. Bugün, senin saltanatının ve benim köleüğimin otuzuncu yılını tes'id etmek bahanesi olmasa, hürriyetimi çalan hırsıza bu sözleri gene söylemiyecektim. Fakat, bu çok güzel fırsattan istifade etmek is tedım. Işte bu beğenmediğin, sevmedi gin yemekler, sana, kölcliğin acısını tat tırmak, başkasınm iradesine boyun eğ menin fecaatini anlatmak için pişti. Otuz «ene, yalnız senin dediğin oldu. O otuz •seneyi hulâsa eden bu gecede benim arr.umun yapılmasını istiyorum. Bayan Naciye sustu. Bay Tahir de susuyordu. Beğenmediği yemeklerden birer ikişer lokma aldı.Yemeğin sonuna kadar bir daha konuşmadılar. Ertesi günden itibaren, Bay Tahirin halinde bir değişiklik görülmeğe başla dı. Evde bulunduğu zamanlar, eli kam çılı bir esirciden farksız olan bu müste bid erkek, yıldönümünün ferdasmda kuzu gibi sakinleşmişti. Sesi çıkmıyor, bağırdığı işitilmiyordu. Gerçi kaşlan gene çatıktı, fakat o çatık kaşların altındaki gözleri eskisi gibi yıldırımlar saçmıyor, sönük bir idare kandili gibi ışıldıyordu. EMA Tyrone Power'in itirafları «Balıkçılık ve şoförlük yaptıktan sonra artist oldum» diyor SAKARYA sînemasında BİR BALO HATIRASI filminin GALA GECESİ Dün gece kalabalık ve kibar bir halk kütlesi, Venedik senelik arsıulusal fi lim müsabakasında (dünyanın en iyi filmi) olarak seçilip birinci mükâfatı kazanan BÎR BALO HATIRASI'nı al kışlamak için SAKARYA sinemasına koşuyordu. Bu filmin, müsabakada kazandığı bu muvaffakiyete cidden lâyık olduğunu gördük. Mevzuu çok güzel olup en bü yük sekiz yıldız tarafmdan temsil olunmuş ve halkı başmdan sonuna kadar fevkalâde alâkadar etmiştir. ' Seyirciler arasmda, İstanbulun en yüksek şahsiyetleri bulunuyordu. Bayanlara zarif ufak buketler dağı tılmış, bu da bu güzel gecenin letafetini artırmıstır. Radyo programımız . Bugün dokuzuncu sahifemizdedir Teşekkür Sevgili validelerimizin vefatı müna sebetile bizzat cenaze merasimine iştirak etmiş ve şifahen ve tahriren beyanı taziyet lutfunda bulunmuş olan bil cümle akraba ve dostlarımıza ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mâni olduğun dan en samimî teşekkürlerimizin iblâ ğına muhterem gazetenizi tavsit eyle riz. N. Brod ve mahdumlan FLORELLE Bu hafta nihayetine kadar memleketimizde kalması temin edilmiş olduğundan cazib repertuvannı adi fiatlarla: TEPEBAŞI GARDEN'inde gidip dünleyiniz ve candan alkışlayınız. DİRKAT: Yann akşamdan itibaren cumartesiye kadar her akşam saat 22^ ta ve pazar günü saat 11 de matine olarak Usküdar Hâle sineması Türkçe sözlü ÇOCUK HIRSIZLARI Lorel ve Hardi Bay Tahir kansınm vermek istediği dersi iyi hazmetmişti. Bayan Naciyeyi hakh buluyordu. Onu, herbiri üç yüz altmış beş gün süren otuz uzun sene haki katen bir köle gibi kullanmıştı. Şimdi düşündükçe utancından kızardığı müstebidce hareketlerine artık bir nihayet vermek lüzumunu kendi de hissediyordu. Vakıâ Bu biraz zordu. YaradıLşına inzımam eden itiyad, senelerden sonra ahlâk de ğıştirmeğe pek de imkân bırakmazdı. Fakat, Bayan Naciyenin sözleri, o gece, kulaklarında bir kamçı sesi gibi sert şa Tyrone Power kırtılarla ötmüş, ona acı hakikati anlat Sonja Hennie ile iki filim çeviren ve mıştı. Cebri nefsedip kötü huylanndan «Geceleyin Görünen İşaretler» ismindesıyrılmaktan başka çare yoktu. ki büyük kordelâda tnuvaffakiyet kazaO gecedenberi bir ay geçmişti. Bay nan Tyrone Povver hayatı hakkmda ATahir, kendi vicdanına karşı verdiği sözü merikan gazetelerinden birine bir makatutmuş, haşin ahlâkma, tahakküm sev le yazmıştır. Hulâsaten iktibas ediyoruz: dasma, istibdad temayüllerine galebe «Ben, iki yaşındanberi artistlik yapan çalmağa muvaffak olmuştu. Evde, kendi bir insanım. 24 aylıkken annemle babairadesinden başka bir iradenin de yer bulmm mensub olduklan seyyar kumpanyamasına müsaade ediyordu. Karısınm isteda Shakespeare'in bir piyesine çıktım. diği yemeklerin yenmesine, evin, onun Babam o zaman bugün benim taşıdığun bildiği şekilde idare edilmesine itiraz etTyrone Povver ismile anılırdı. Beş yaşınmiyordu. Eve bir sükunet, bir huzur, bir da iken de dinî bir piyeste çocuk korosu asudelik gelmişti. Bay Tahir, kendini zorluyor, yumuşak huylu, başkalarının heyeti arasına dahil oldum. O vakilten hürriyetine hürmet gösteren bir erkek ol itibaren seyyar kumpanyada oynanan pimağa uğraşıyordu. Bilhassa yemek me yeslerin her birinden birer parça öğrenselesinde, kendi zevkini karısının zevk mediğim gün olmadı. Fakat bunu gizli lerine hâkim kılmaktan vazgeçmişti. Onü yapıyordum. Çünkü beni iki yaşında ne ne konulursa yiyor, itiraz etmiyor, hat sahneye çıkaran annem, babam altı yaşına bastığım zaman kat'iyen aktörlüğe ta fikir vermekten bile çekiniyordu. istidadım olmadığını yüzüme söylüyorFakat, onun bu sessizliği, kansınm ülar, mektebdeki hocam ise: «Sen okumayı zerinde makus bir tesir yapmış gibiydi. ancak öbür dünyada b'ğrenebilirsin!» Bayan Naciyenin, bu değijiklikten memdiyordu. nun kalmadığını gösteren bir hali vardı. Ben ise mutlaka artist olmakta ısrar eKarı koca, karşılıkh siperlerinden biri diyordum. Bunun üzerine fikrimden vazbirini gözetliyen iki düşman askeri gibi, ruhlannı ariyet çehreler arkasına gizle geçirmek için annem babam beni Kanada'da balıkçı olan amcazademin yanma mişlerdi. gönderdiler. Çok sıkıntılı bir haayt g«çirBir akşam gene sofradaydılar. Tıpkı dim. Nihayet ciğerlerim rahatsızlandı, ctuzuncu yıldönümü akşamında olduğu PCalifomiya'ya gitmeğe mecbur oldum. gibi, yemekte tarhana çorbası ve köfte Orada tekrar tiyatroculuk iptilâsı nükvardı. Hayatında bir dönüm noktası teşsetti. Shakespare'in «Venedik Taciri» kil eden o akşamdan sonra, üç dört günpiyesinde ihtiyar bir adam rolüne çıktım. de bir eksik olmıyan bu yemekleri, Bay Aksilik bu ya.. Kafama bir sopa yedim, Tahir, gene büyük bir tevekkülle yeme az kaldı ölüyordum. Annem, her ne pağe başladı. Konuşmuycrlardı. Ikisi de, hasma olursa olsun aktörlükten vazgeçbirşey, bir fevkalâdelik, bir aydanberi miyeceğimi anlamıştı. Beni teşvik etmeevi dolduran bu alışılmamış havayı de ğe başladı. ğiştirecek bir yenilik bekliyor gibiydiler. Lâkin bu sefer de ben cayar gibi olBayan Naciye, bir aralık elinden çadum. Çünkü babam piyeslerden birinin talmı bıraktı, kocasının yüzüne baktı ve: heyecanlı sahnelerinden birinde can ver Sana birşey söyliyeceğim Tahir di. O vakit babamın arkadaşlarından Bey, dedi. tiyatro muharriri Arthur Cesar'm yanı Söyle karıcığım! na şoför olarak girdim. Efendimin mes Hani otuzuncu yıldönümü akşamı leği icabı stüdyolara devama başladık. seninle birşey konuşmuştuk. Daha doğ Gene artistlik damarlarım kabardı. Fakat rusu ben sana sitem etmiştim. O sözlerimi hiçbir şey yapmağa muvaffak olamadım. geri alıyorum... Efendim beni işimden çıkardı. Bunun ü Acayib! zerine John Barrymore'un eski zevcele Evet... Çünkü, bu evin havası ar rinden Michael Strange'nin yanına girtık benim için tahammül edilmez bir hal dim. Artık bütün vaktim srüdyolarda gealdı. Kendi başıma buynık olmamağa çiyordu. Bir gün filim âmillerinden o kadar alışmışım ki... Otuz sene bu, dile Derryl Zamieck bir sahne çevirirken anide bir genc aktöre ihtiyac olduğunu söykolay! Bayan Naciye bir Iâhza sustu, sonra ledi. Hanımım derhal beni ileri sürdü. O küçük rolde gösterdiğim muvaffakiyel devam etti: t benim üzerime birçok rejisörlerin nazar Genc kızhktan evlilige geçiş benim dikkatini celbetti. Nihayet bugünkü hale için müthiş bir sukutu hayal olmuştu. geldim!^ O sukutu hayali yaratan en büyük sebeb, •T Sessiz filmin en meşhur artistlerin^ bugünkü hayatımda bir ihtiyac oldu. Oden Fransız san'atkârı Suzanne Biannu kaybedersem ikinci bir yese düşeceğimi hissediyorum. Buna tahammül edemi chetti tarafmdan genc ve istidadlı sinema yeceğim. Ahlâkını değiştirmek için cebri artistleri arasında en kabiliyetlisine verilnefsetmekten vaz geç, eskisi gibi ol. Sa mek üzere bir mükâfat tesis olunmuştu. na vermek istediğim ders, bana da ders «Verdun» ve «Tarihî Hayaletler» kordelâsınm rahmetli kahramanının vazeltiği oldu! bu mükâfat bu sene «Kadınlar Kulü Bay Tahir, kansınm sozlerinî, gizliyebü» ve «Asrî Polis», «İnsan Taciri» mediği bir hayret içinde dinledi. Bu sözkordelâlarında gösterdiği mehareti takdir lerin ciddiyetine emin olmak için onun edilen genc Fransız artisti Junie Astor'a yüzüne dikkatle baktı. Sonra yerinde doğverilmiştir. ruldu. Bir aydanberi düz tutma talimi Jc Fransızlann meşhur bir piyesi olan yaptırdığı kaşlannı ilk defa olarak ha Fanny vaktile Fransada filim haline gefifçe çattı ve lâfı değiştirmek bahanesile, tirilmişti. Şimdi Amerikada tekrar çevrilbir aydanberi ilk olan şu emri verdi: mektedir. Başrolleri Wallace Beery ve Bundan sonra tarhana çorbası piFrank Morgan oymyacaklardır. Frank şirmeyin! Morgan bir müddet evvel Marcel PagHAMDİ VAROCLU nol'ün meşhur eseri «Topaz» m da Amerikada çevrilen filminde başrolü temTeşekkür sil etmişti. Gaybubeti ebediyesile bizleri çok fc Amerikalı artistlerden Bing Crosby müteessir eden kıymetli arînemizin ge çevirmekte olduğu «Pariste Geçen Balrek cenaze merasimine iştirak ve ge avı» ismindeki filmini bitimmtir. rek bizzat mektub, telgraf ve telefonla taziye lutfunda bulunmak suretile bizERTUĞRUL SADÎ TEK leri minnettar bırakan akraba ve dostTİYATROSU larımıza ayn ayrı teşekkürü arzu eder(Akstrayda) bu gece sek de teessürümüz bu vazifeyi ifaya CEHENNEM mâni olduğundan muhterem gazeteni zin tavassutunu dilerim. ve AMAN HANIM SUS Karadeniz Orman İşletme T. A. Ş. murahhas azası Talât Hidayetoğlu Yakında: SEFİLLER MİSCHA ELLMAN Senenin en büyük musıki hâdisesını teşkil edecek o'aa FLORELLE bütün şarkılannı S A R A Y sinemasında verilecektir. Biletler satılmaktadır. ın yegâne viyolon resitali 8 ikînciteşrin pazartesi akşamı ASRÎ SİNEMADA söyliyecektir. Bu münasebetle Asrî sinemanın suvarelerine saat 20,45 te Ehli Salib muharebeleri filmile başlanacak ve " " S A K A R Y A sinemasının " Dün akşam ilk defa TÖsterilen ve FLORELLE'in numaralarile bitecektir. Bu fevkalâde suvarelerle pazar matinesi için A S R Î Sinemanın fiatları: Duhuliye 40 ve hususî mevki 50 kuruştur. HARRY BAUR MARIE BELL RAIMU PIERRE RICHARD WILLM PIERRE BLANCHAR FRANÇOISE ROSAY LOUIS JOUVET Fransız filmi emsalsiz muvuffakiyet kazanmıştır. Suvareler için yerlerinizi erve'den aldırınız. Seanslart 2*4,156,30 ve suvare 9 da BİR BALO HATIRAS GARDEN'inde HARRY FLEMMİNGS heyeti 20 erkek ve 20 kadın artisti " M i A Mi „ Pek yakında : 1 epebaşı tarafmdan callbl dlkkat bir tarzda iemsil edi'en ^ ^ (Eski Ekler) sinemasında fevkalâde bir program: FRED ASTAİRE ve GıNGER ROGERS'in ne dün, ne bu?ün ve ne de yarınki filimlerile kabili kıyas olmıyan eserleri Ş bugünden itibaren A R K ^^m TOPHAT ve PRESTON FOR8TER ve ANN DVORAK Esraren^iz ve macera filmi, Cidden gorülecek 2 film. 9 ikinciteşrin salı akşamı saat 21 de SUVARE ve 10 ikincitesun cartamba saat 18 de MATİNE olarak Trancontinental 1937 rövüsünde ,\ r j:a.' Habeş artisti 15 kız Halihazırda Avrupayı dolaşmakta olan en mükemrrel ve en fevkalâde Anerikan temaşası ÖLÜM EVİ ve Continental Ambasadör CAZ H A C I M U R A T(Türkçe) Vatan ve istiklâl aşkile Çar ordularına karşı açılan büyu savaşın filmi. Meşhur Şeyh Şamil'in Tarihî vak'ası T ü R K s i n e m a s m d a mevsimin en biiyiik filmi Fransız Tiyatrosunda Meşhıır B A L E T L E R İ 10 dansoz 3 dansör 2 piyanist iştirak edecektlr. FLORANSA şehrinln ivan MuJukln Lil Dagover • Betti Aman Dünya aıtististlerinin makyaj kralı: J|j ^ ji V ve 20.000 figüran Bilmediğimiz, tammaa'ıÇınm 400 m'lyonluk muaz?am bir milletin saadet ve ızt rabları Görülmemiş derecede kuvvetli bir şabeser SARI ESİRLER Yalnız bu film için yeniden kurulan Çio şehirleri, nefis ve görülmemiş bir aşk mevzuu, Çin dans ve şarkıları. Muazzam isyan ve harb sahneleri DUnya sinema tekniğinin bir harikası Pek yakında i P E K sinemasının GENC KIZLAR MEKTEBİNDE M v i i en eğlenceli, en neşelî filmi, Pek yakında T Ü R K e smn sinemasında Candan gülmek... ve bütün kederleri unutmak saati geldi!... 1 Bedavacılar kralı meşhur Pransız konrği M i L T O N ' u n en biiyük zafer filmi olacaktır. Gülmek için hazırlanınız son eseri Mevsimin kahkaha tofanmı takdim edecektir. Bu filimdeki alamod yeni M£XICANA şarkısını GöRL. İŞİTL. SÖYLEMEL. dinliyeceksiniz YARIN AKŞAMDAN itibaren Fransız komikler kralı F E R N A N D E L ' i N I T A R A Y A ile beraber SUMER SİNEMASI tmm^ma^mm^mma^mm YARIN AKŞAM için yerlerinizi temin ediniz. ^mm^mm^mmm^m^m RO Sinemasında iki haftadanberi gösterilmekte olan Güzellîğine asla erişüemiyecek bir sinema eseri YILDIZ Şaheserler şaheserini görmiyenler, ve görenlerin tekrar iekrar görmeleri için yann • • • • • • • • • • • Uçüncil ve son haftasına başlıyor w^mam^m^mı^^mmmmı^ ••••••••••ı EOJULIET